Kötülük Prensim

By starmelyy123

1.8K 313 148

Genç adam oturmuş bu küçük kiza ne ara bu denli bağlandığını düşünüyordu. Kıza aşık değildi sevmiyordu da ama... More

1.bölüm
2.bölüm
3.Bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm

18.bölüm

64 7 4
By starmelyy123

Multimedya : Doruk özkan.
( sergio carvajal. )

Merhaba cimcimelerim 😍😚
Yeni bölüm geldi keyifli okumalarr 😁

***

Ellerim titrerken korkuyla güvendiğim adamın gözlerine baktım.
O bana bunu yapamazdı. Sadece sinirli olduğu için böyle davranıyordu...

Şu durumdayken bile ona güvenmem ne kadar doğruydu ?
Güveniyordum işte bana bunu yapmıyacağına inanıyordum. O benim aşık olduğum adam değilde güvendiğim adamdı...

Gözümden bir damla daha yaş düştüğünde nefesimin azaladığını hissettim.

Hem nefret edip hemde nasıl güvenilirdi ki bi insana ?

Işte ben hem nefret ediyordum. Hemde güveniyordum.
Aptalca bişiydi biliyorum ama elimde değildi...

Dizlerimin üzerine çöküp doruğa baktım. Sinirli yüz ifadesi hala suratındaydı, elleri ise...

Ah lanet olsun. Elleri hala pantolonunun üzerindeki düğmesindeydi...

Dolan gözlerim, görüş alanımı bulanıklaştırsada aldırmadım.
Titreyen ellerimi yüzüme kapatarak sessizce ağlamaya başladım.

Şuanda sırtımı duvara yaslamış haraketsizce ağlıyordum. Bana bunu yapmaya hakkı yoktu. Hemde hiç...

Koluma bir el dokunduğunda, arkamdaki duvara iyice yapıştım.
Bana dokunmasını istemiyordum.
Allahım ne olur bugün bir an önce bitsin...
Ben hiç böyle hayal etmemiştim. Okulumun ilk günü yeni arkadaşlar edinip neşeli bir gün geçirecektim. Neden şimdi ağlıyordum ki ?

Ellerim yüzümden, başka bir el sayesinde çekilirken kafamı aşağıya eğdim.
Onun suratını dahi görmek istemiyordum.

Bu sefer inatla ellerini çeneme koyarak kafamı yukarıya doğru kaldırdı.
Yumuşak parmakları hala çenemdeyken gözlerine bakmamak için elimden gelenin en iyisini yapıyordum.

" Melek. " dedi. Acı çeker gibi bi hali vardı.

Hiçbirşey duymak istemiyordum. Ellerimle kulaklarımı kapatıp deli gibi ağlamaya başladım...

Beni buraya kapatıp tecavüz etmek istemişti. Güvendiğim adam bana bunu yapmayı düşünüyorsa kim bilir kimler bana neler yapmayı düşünüyordu?

Hıçkırıklarımın arasından, doruğa bakmadan konuştum ;

" Ç-çıkar b-beni b-burdan. "

Nefessizlik beni öldürmeyi planlarken. Ben hâla bu lanet hayatta ayakta kalmak için direniyordum.
Neden bunu yapıyordum ki ? Ölüp gitmek varken huzurlu olmak varken ben neden beni nefessiz bırakan hayata tutunmaya çalışıyordum ?

Aptallığın daniskasını yaşıyordum şuan !!

Doruk nefessiz kaldığımı anlamış olacak ki direk telefonunu cebinden çıkarttı.
Birkaç tuş çevirdikten sonra telefonu kulağına koydu. O ela gözleri bana bakarken gözlerimi kaçırdım. Burdan bir çıkayım gerekirse okul nakilimi aldıracaktım...

" Alo Gökay. çabuk kazan dairesine gel ve bu kapıyı aç " sesi soğuğun elli tonuydu.

Karşı tarafı uzun süre dinledikten sonra bir küfür mırıldanıp tekrar konuşmaya başladı. Pardon konuşmayamı demiştim. bildiğiniz okulu yıkacak güçten bir bağırma koptu dudaklarından.

" Ulen sikerim böyle işi. sinir etme lan beni burdan çıkınca ilk işim senin belanı sikmek olur bak. O sikik anaktar herne sikimdeyse bulup bu kapıyı acıyorsun. hemde hemen !! "

Gözlerim büyürken kalbime bir sızı girdi. Anahtar yokmuydu şimdi ?

Gözlerim tekrar dolarken kalbime giren ağrı nefesimi bu sefer tamamen kesmişti...

Gözlerim kapanırken mırıldandım ;

" Huzura kavuşmak istiyorum. Nolur kurtarma beni. "

***

Gözlerim açılmamak için benim güç kuvvetimle savaşırken pes edip açmadım gözlerimi.

Hem neden açmak istiyordum ki ?
Ölüp, huzura kavuşmak istiyen ben değilmiydim ?

Gözlerim kapalıyken, bir damla yaş süzüldü yanaklarımdan. Doruk bana tecavüz etmek istemişti değilmi ?
İçimdeki hıçkırma dürtüsünü yok etmeye çalışıyordum ama nafile. Dudaklarımdan tiz bir melodide hıçkırık sesi koptu.

Bana bunu nasıl yapardı ?
Birden bire Yumuşak parmaklar, yanağımın üzerinde ıslak bir yol yapmış göz yaşımı nazikçe silerken haraketsiz kaldım.

Ne ağladım nede hıçkırdım. Haraketsizce neler yapacağını izledim.
Yumuşak parmaklar göz yaşlarımı temizledikten sonra yanaklarımı haddinden daha nazik bir şekilde okşamaya başladı.

" Melek güzelim... " ama bu ses... nefesim düzensizleşirken kalbim tekeldi.

Şuanda kesinlikle aptalca bir rüyadan başka hiçbirşey görmüyordum...

Dolan gözlerimdeki göz yaşlarını serbest bırakmamak için oldukça büyük çaba sarfediyordum.

Mehmet... o burdaydı.
Bana zorla tecavüz etmek isteyen adam tamda şuanda yanımda ve yanaklarımı okşuyordu.

Aklıma gelen düşünceyle kalbim hızlandı. Ne yani şimdi benim gözümde dorukta mehmetten farksızmıydı...

Bedenimin yanında olan elimi sinirle sıktım. Benim gözümde doruğun mehmet gibi olmasını istemiyordum.

Mehmet pilotanik bir sapıktı, doruk ise güvendiğim adamdı...

Bu yaptıklarından sonra hala o sapığa güveniyormusun ?

Kırılmıştım, mahvolmuştum ama kalbimin bir köşesinde ona karşı güven duygusu hâla saklıydı.

İçimden bir ses doruğa güvenmem konusunda çok ısrarlı davranıyordu...

Yanağımdaki eller dudağımın üstünde gezdiğinde gözlerimi açmamak için zor tuttum kendimi. Şuanda kusma isteğim hatsafaya Yükselmişti...

" Özledim... kokunu, utanmanı, bana bağırışlarını, sana bağırdığımda küçük bir kız gibi kormanı, seni zorla eve kapattığımda bana yalvarışlarını. Kısacası senle ilgili herşeyi özledim. " sessiz kaldım. Bu mehmet çevik ' di ondan korktuğum kadar kimseden korkmuyordum.

Bu söylediklerinin hepsini zor kullanarak yapmıştı bana. Zorla dibime girerek kokumu içine çekmişti, sapık sapık şeylerden söz edip beni utandırmıştı, onu istemediğimi haykırınca kükremişti... Kısacası ben seninle yaşadıklarım kabuslardan nefret ediyorum mehmet çevik...

Bulunduğumuz odanın kapısı büyük bir gürültüyle açılırken benim gözlerim hâla açılmıyorlardı...

" Kimsin sen ?! " soruyu soran kişi kesinle doruktan başkası değildi...

Doruk kapıyı kapatmış olmalıydı ki kapı sesi geldi.

" O elini çek lan ordan. "

Doruk sinirle mehmete kükrerken gözlerim hâla ve hâla açılmıyordu...

Mehmet elini çekmiş ve ayağa kalmıştı.

" Sanamı sorucam bilader. "  Mehmetin sesi düz çıkarken doruğun sinirli çıkıyordu...

" Bana sorcan lan." Duvara çarpma sesiyle uzun süredir açmak için uğraştığım gözlerim biranda açıldı.

Doruk mehmete kafa atmış ve duvarla kendi arasına almıştı.
Bulanık gören gözlerimle onları izlerken müdahile etmek istedim ama ufak parmağım bile kıpırdıyamıyordu...

" D-doruk. " Kurumuş Boğazım konuşmamı oldukça
zorlaştırmıştı...

Doruk gözlerini bana çevirerek mehmeti yere fırlattı. Ardındanda adımlarını bana yönlendirdi.

Yanıma gelerek yatağımın boş
kısmına oturdu.
Saçlarıma dokunacakken kafamı geriye çekerek onun bana dokunmasına engel oldum.
Doruğun kaşları çatılırken aldırmadım.

Gözlerim dolarken sessizce Mehmetin duymayacağı bi şekilde fısıldadım.

" Dokunma bana ! "

Doruğun kaşları haddinden daha fazla çatılmıştı...
Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı.

Gözlerim mehmete kaydığında yerden kalkmış dudağındaki kanı temizliyordu...

" Bu burda bitmedi Doruk özkan. " mehmetin sesi buram buram tehtit kokuyordu...

Gözlerim herzaman oldukları gibi yine dolu dolu oldular.
Doruğuda bu lanet adama bulaştırmıştım. Kahretsin !

Doruğun kaşları çatılırken ayağa kalkmak için yeltendi.
Güçsüzce elinin üstüne koydum ellerimi.
Gitmesini, kavga etmesini, o pislikle muhattap olmasını istemiyordum.

Doruk önce elinin üzerine koyduğum eline, sonra gözlerime çevirdi bakışlarını...
Dudaklarımı oynatarak 'gitme' dedim güçsüzce...

Doruk yerine tekrardan oturunca elimi hemen çektim elinin üzerinden.
Kapı kapanınca oraya baktım. Mehmet gitmişti.

" Bu piç kim ?, seni nerden tanıyor? Ve en önemliside benim adımı nerden biliyor ? "

Tekrar gözlerim doldu. Bu sefer tutamadım göz yaşlarımı.
Damla damla Yanaklarımdan aşağıya kaydılar...

Ne diyecektim ki ? O akşam senin omzunda ağlama sebebim mi ?
Bu adam... senin bana yapmak istediğini yapacak olan adam mı ?

Sinirle doldu beynim. Hala idrak edemiyordum. O bana bunu nasıl yapardı. Ben ona güveniyordum lan. Bumuydu karşılığı ?

Yataktan güçsüzce doğruldum. Oda yetmedi ayağa kalktım. Çünkü şuanda doruğa vurmak istiyordum.

Ayağa kalkarak doruğun tam Karşısında durdum. Bana kaşları çatık bir şekilde bakarken oda ayağa kalktı...

Derin bir nefes alarak yanaklarımdan süzülen yaşı elimin tersiyle sildim.

" O-o adam kim biliyormusun ? "
Çenem, bana konuşmamam için yalvarırken inadına konuştum.

Doruk ifadesizce suratıma bakıyordu.

" H- hani bir gece camları kırıp, korkarak kriz geçirdiğimde bana sarılıp, ' sana erkeklere güvenmeyi öğreticem. ' demiştin ya. Heh işte bu adam o adam. Bana erkeklere güvenmemeyi ögreten adam. "

Dedim ağlayarak sesim cidden çok kötü çıkıyordu.

" O-o adam. Bana tecavüz etmeye çalışan adam. Tıpkı dün senin bana yapmaya çalıştığın gibi. "

Sessiz kaldı. Ne bir mimiği oynadı nede bir tepki verdi. Sadece sessiz kaldı...

Tiksinircesine baktım suratına.

" Ben sana güvendim be adam. Senin bana tecavüz etmeyeceğini inandım. Ama sen ne yaptın benim güvenimi ve inancımı yıkıp geçtin. "

Ağlamalarım hızlanmıştı.
Ellerimle göğüsüne bitane geçirdim.

" Sana bişey söyliyim mi ? S-sen hayatımda gördüğüm en kötü kalpli insansın... "

Hıçkırıklarım nefes almamı engellerken yatağın başlığına tutundum.
Hemen yanıma gelerek ellerini yüzüme koydu.

" Şimdi sana söyliyeceklerimden sonra bana saydığın tüm laflar için özür diliyeceksin. "

Bu kadar iddalı konuşması beni sinir ederken sessizce ağlamaya devam ettim...

Yanıma gelip ellerini iki yanağımın üzerine koydu.

" Melek bak, ordaki amacım seni üzüp, korkutmak değildi. Bana inan. Hatırlıyomusun bilmiyorum ama sinir krizi geçirdiğin gece hiç hissetmediğim bi duygu hissettim. Bir kızı koruma duygusu. Bu duygu o gece beynimi, kalbimi ele geçirdi. Ben genelde kızları pek umursayan bi erkek değilim. Umursadığım tek bi konu varsa oda yatak konusu. Ama sen başkasın... "

Yanaklarımın üzerindeki ellerinin bitanesini saçlarımın üzerine koyup okşadı...

" Sende adlandıramadığım ve aslada adlandıramıyacağım bir elektirik var insanları kendine çeken... "

Kuruyan boğazını temizledikten sonra tekrar konuştu.

" Ve benim için en önemlisi ise anneme benziyor olman. "

Bu cümleyi söylerken o kadar kısık söylemişti ki odak noktam o olmasaydı kesinlikle duyamazdım.

Acı çeker gibi bi hali vardı. Sanki o küçük bir erkek çocuğu ve annesi ona dondurma almamıştı...

Yanağımın üzerindeki bir damla yaşı sildi ve konuşmasına devam etti...

" Bu konuyu sen gittiğin gece tarttım kafamda. Bu yaşıma kadar hiç bi kişiden yardım istemiyen ben. Senden yardım istiyorum melek toygar. "

Anlamsızca baktım suratına ne yardımı istiyebilirdiki benden ?
Daha doğrusu ben ona yardım edebilirmiydim ?

" N-ne yardımı ? " uzun süredir konuşmadığım için Boğazım acımıştı.

" Senden... Annemin katilini benimle birlikte bulmanı istiyorum. Bunu neden istiyosun diyecek olursan inan bende neden istediğimi bilmiyorum. Sadece tek bir şeyi biliyorum. Senin o temiz kalbine ihtiyacım var. ! "

Konuşmamı beklemeden tekrar konuştu.

" Bunca yıldır bu kirli kalbimle aradım ama sanuç sıfır. Şimdi ise senin o temiz, saf kalbinle aramak istiyorum. "

Gözümden bir damla daha gözyaşı düştü. Doruğun annesi yokmuydu ? Annesini çok sevdiği onun katilini söylerken sinirle dolan gözlerinden belliydi.

Peki şimdi ben ne yapıcaktım ? Güvendiğim adam bu yaşına kadar kimseden yardım istemezken benden istiyordu.

Tabikide evet diyicektim. Hatta o katili bulmak için elimden geleni yapıcaktım.

Titreyen ellerimi doruğun yanağına koyarak küçük bir öpücük bıraktım elmacık kemiğine.

" Sorman hata özkan. Kendin söyledin işte temiz kalpli olduğumu. Ben buna nasıl Hayır diyebilirimki ? "

Gözlerini gözlerime kilitleyerek dudaklarıma yaklaştı.

Dudakları dudaklarıma ufak ama etkili bir öpücük kondurdu.

Gözlerime bakarak tebessüm etti. Ve anlamıştım ki bana teşekkür öpücüğü vermişti...

***

Sıkıntı, vücudumu dalga dalga ele geçirirken ofladım...

3 saattir yatakta uzanıyordum. Ve bu oldukça can sıkıcıydı.
Sessizce yataktan doğruldum.
Doruk yarım saat önce bir işim var diyip çıkmıştı. Ve beni bu koskoca evde sadece korumalarla bırakmıştı...

Ağrıyan belimi yok sayarak aşağı kata indim. Karnım çok feci açıkmıştı.

Aklımda dolanan sorular beynimin bir kısmını ele geçirmişti.
Bu yaşına kadar kimseden yardım istemeyen doruk. Kalkmış benden yardım istiyordu.

Benim babam vardı ama bana bir faydası yoktu. Doruğun ise annesi yoktu. annesini sevdiği odasındaki fotoğraflardan belliydi. Bugün bana, annemin katilini kirli kalbimle aradım ama bulamadım demişti.
Aslında o kirli kalpli biri değildi. O ufak yaşında kalbi kırılmış masum bir adamdı.

Bu konuya nerden vardın diyecek olursanız varmıştım işte. Onda adlandıramadığım bir şekilde güven duygusu vardı.

O bana karşı çözemediği bir elektrik duygusu taşıyordu ben ise çözemediğim bir şekilde güven duygusu...

Dış kapının önünden geçerken kapı çaldı. Adımlarımı tam kapının önünde durdurarak kapıyı açtım. Muhtemelen doruk gelmişti.

Kapıyı açtığımda esmer, uzun boylu çocuk girdi görüş alanıma.

Çocuk beni görünce ilk baş şaşırsada sonradan istifini bozmadan bana baktı.

Tek kaşımı havaya kaldırarak konuştum ;

" Buyrun kime bakmıştınız ? "

Çocuk yüzüne alaylı bir gülümseme takıp bana doğru bir adım attı.

" Sencede bir sürtük için fazla kibar konuşmuyomusun ? "
Sesi buram buram önyargı kokuyordu...

Kaşlarımı çatıp bir adım geriledim.
O az önce bana sürtük demişti değilmi ?

" Sürtük derken ? " diye tısladım suratına karşı.

Çocuk beni itip içeriye girdi. Ve salona doğru ilerlerken konuştu.

" Paran komidinin üstündedir bi an önce al ve git burdan. Doruk sikip attığı sürtükleri bidaha evinde görmek istemez... "

Gözlerim kocaman olurken bir damla yaş düştü. Dışarıdan bakılınca sürtük gibi durmadığıma emindim. Ama bu çocuk neden bu kadar ön yargılı konuşmuştu ki ?

Sessizce ağlarken yukarıya çıktım. Aptal yüzsüzler gibi burada duracak değildim.

Odaya geldiğimde sırt çantama 3-5 tane eşya koyup tekrar indim merdivenlerden.

Belim ağrıdığı için çok fazla esya koymamıştım. Bi ara uğrar Eşyalarımın geri kalan kısmını alırdım.

Yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Doruk yüzünden bir sürtük olmadığım kalmıştı oda oldu.

Dış kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim. Bu sefer burdan temelli gidiyordum. Artık hiçbir güç beni buraya geri getiremezdi...

Kafamı kaldırdığımda kaşları çatılmış, yüz ifadesi buz gibi olan doruk özkan la karşılaştım.

Onu umursamayarak önüme dönüp adımlarımı boş sokağa doğru ilerlettim.

2 adım atmıştım ki Bileğime dolanan eller durmamı sağladı.

" Bana dön. "

Emrine itaat ederek ona döndüm.
Suratına bakmadım çünkü eğer suratına bakarsam ağladığımı anlardı.

Ellerini çeneme koyarak eğik olan başımı yukarıya kaldırdı.
Gözlerine baktığım an çatık olan kaşları 2 kat daha fazla çatıldı.

" Kim ağlattı seni ? " sesi oldukça sinirli çıkmıştı.

" B-boşver. ben gitsem iyi olucak. "
Ağladığım için sesim kısık çıkmıştı.

Doruk beni dinlemeden evin içine sürükledi.
İçeri girdiğimizde doruk kendi kendine küfür edip mırıldandı.

" Siktir. Denizmi bişi yaptı lan sana ? "

Cevap vermeyip sessizce ağlamaya başladım.
Doruk sessizliğimden ne anladıysa direk salona doğru adımlandı...

Vakit kaybetmiyerek bende gittim arkasından. Doruk denizin oturduğu koltuğun önünde durup sinirle ona baktı. Deniz ise hiç istifini bozmadan doruğa gülümsedi.

" Oo kuzen sonunda teşrif edebildin. "

" Meleği neden ağlattın lan ? "

Çocuk tek kaşını havaya kaldırarak konuştu.

" Melek ? " sesi meraklı çıkmıştı.

Doruk arkasındaki beni göstererek tekrar ona döndü.

" Ha o mu ? " dedi şaşırarak.
" Ona senin sikip attığın sürtüklerden olduğunu  ve parasının komidinin üstünde olabileceğini söyledim. "

Hâla bana sürtük demesi kalbimi parçalarken sesizce ağlamaya devam ettim.

Doruk yumruk yaptığı elini denizin suratına geçirerek kükredi...

" Melek dünyada sürtük olacak en son kişi bile olamaz lan duydunmu beni. "

Deniz Ağzının kenarındaki kanı silerek doruğa baktı. Korkmuştu.

" şimdi belanı siktirtmeden çabuk melekten Özür dile. " sesi sinir akıyordu ve çocuğun yerinde ben bile olsam bende korkardım.

Deniz yanıma gelerek buz gibi sesiyle Özür diledi.

Bense yanaklarımdan süzülen yaşları sildim ve cevap vermedim.
Kalbim çok kırılmıştı ve sade bir özürle geçeceğini hiç sanmıyordum.

Doruk denizi benden uzaklaştırarak bileğimden tuttu ve yukarı adımlandı.

Odaya geldiğimizde bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Sürtük yerine konulmak cidden çok kötü bir şeymiş. Bundan sonra önyargının ö' süne bile yaklaşmıycaktım.

Hızla ellerimi boynuna sararak sarıldım doruğa.
Bir nebzede olsa onun yanında güvende hissediyordum kendimi.

" T-teşekkür ederim. " ağladığım için hafif kekeliyordum.

Ellerini belime koyarak boynuma uzun bir öpücük kondurdu.

" Söylediklerim rastgele veya senin gözüne girmek için şöylenen bişey değildi. Söylediklerim harfi harfine benim kendi düşüncelerimdi. Sen meleksin. Yapmadığın bişi yüzünden o lakabı bırak üstünde taşımayı, o lakabın yanında adının olmasına bile tahammül edemem. ! "

Sesi o kadar masumdu ki elimde olsa ses tellerine bile sarılırdım.

Ve ben sanırım... doruktan nefret etmiyordum.

Bölüm sonu...
















































Continue Reading

You'll Also Like

21.1K 1.7K 14
Ne adam bir daha cebinde ezilmiş papatyalar buldu, ne de kız ezdiği papatyaları hatırladı. ❋
11.7K 888 16
-Ne demek istediğini anlayamıyorum? -Diyorum ki aklımla oynuyorsun Aydın 💙💙
61.6K 1.4K 27
"Git! Çok gitmek istiyordun! Git ama kızım bende kalacak!" Söyledikleri ile elim ne zaman havaya kalkıp onun suratına geçdi anlamamıştım. Pamirin yü...
17.7K 2.2K 15
İbne Efe: Koduğumun homofobiği sikicem lan seni Homofobikpiç: Sikmekten çok sikilen biri için fazla iddialı konuşuyorsun sanki