Hııı bu gün napıyoruz güzel soru
napsak acaba acaba.
Su:
- Nokta kadar bile bir fikrim yok.
Biricik:
- Buldum dram filmi alalım ve salya sümük ağlayalım sonra hint dizisi izleyip ordaki karekterlerle konuşalım vampire daires izleyeyelim damona sulanalım sonrada vampir akedemisi izleyip onları uyaralalım sonra thor izleyip bi mıçmıç modundan çıkarız ondan sonrada uyumsuzu izleyip dört keselim şalgam kafa yapıyormu diye deney yapalım sonrada jenga stister oynayalım nasıl fikir.
Azra:
- Yani Biriki özetlersek bu gün salak modunda takılıp film ve dizi komasına giricez.
Can:
- Red edenler.
( tüm eller kalktı)
Su:
- Aslında uyumsuzu izleyebiliriz bide şalgamı deneyebiliriz oyunda oynarız.
Semih:
- Arkadaşlar kuzen depresyona giricek galba.
Can:
- Eee napcaz ki.
Biricik:
- Sirke götür gülmekten depresyona girer.
Su:
- Arkadaşlar ben bu gün hastayım birazcık siz takılın.
Savaş:
- Su bu boş beleş insanlarla beni yanlız bırakma.
Caner:
- Ee ayıp oluyo kanki.
Savaş:
( alayla sırıtı)
- oğlum anladık temelin sağlam değil espiri kabiliyetinde yok ama beni yadırgama sakın seni borgor kingteki dabıl menüler gibi beleşe satarım duble bedavaya satarım seni eee Allah yakışıklılık vermiş ama akıl vermemiş işte de git .
Semih:
( savaşın omsuna vurdu sevgi dolu)
- Seni sevdim be Savaş iyi çocuksun.
Savaş:
( yüzünü ekşiti)
- Tipim depilsin.
Çete:
- Ooooo
( diye sesler yükseldi)
Barış:
- Benim kadar zeki birinden bu kadar büyük bir boşluk yaratıcak bir abi nasıl oldu.
Su:
- Uzay boşluğu mubarek önünde sonsuz bir boşluk var.
Semih:
- Bence bu gün hoşçakal partisi yapalım bana.
Su:
- Niye ölüyon mu.
Semih:
- Amerika'ya gidicem kariyerim için büyük bir teklif aldım akşama gidiyorum.
Barış:
- Bu kadar zeki bir benden bu kadar zeki bir abi olucağı beliydi zaten.
( gururla gülümsedi)
Herkes Barış'a güldü en sonda kendisine güldü.
----------------------------------------------Barış'ın Evi;
Oyun oynarken
Biricik:
- Can ayak kırmızıya.
Caner:
- Bu bir işaret mi acaba.
Biricik:
- Kusura bakma anlayamadım insanlarla sadece konuşabiliyorum hayvanlarla değil.
Semih:
- Oooo laf soktuu.
Biricik:
- Barış el yeşile.
Su:
- Uy ben bu pozisyonları sevmedim.
Biricik:
- Bi susun ya.
- Azra el sarıya.
Biricik:
- Semih ayak sarıya.
Azra:
- Ayağınla elime basarsan senin o sarı saçlarını cımbız ile yolar mavi gözlerindende jole yapar dişlerini söküp kolye yapar sana takarım duydun mu beni.
Semih:
- Sadistmisin kızım ya ?
Azra:
- Bunlar hep Su'dan bulaşıyor bana.
Su:
- Aaa delinin zoruna bak be.
Biricik:
( uyarı verir bir tonda komut verdi)
- Su ayak maviye.
İç ses:
Oley be şimdi artık en üsteyim onların üzerine düşersem ilk onlar düştüğü için kaybetmiş oluyorlar ve hileden kimseye zarar gelmez.
Vee beklenen an herkezin üzeyine düştüm altan acıyla inlemeler gülüşmeler vardı üstlerinden kalktım.
Su:
- Ben kazandım.
Utanmadan sevinç dansı yapmıştım ve herkes ölümcül bakışlarını yolamayı bırakıp kahkahalara boğuldu ve saat on idi havalimanına doğru yola çıktık on ikide uçağı kalkıcaktı zaten havalimanına vardığımızda Semih'i yolcu etik ve hüzünlüydük artık yine eskisi gibiydik hiç bi yerimiz eksik falan değildi aksine Savaş'la araları olmadığından Savaş bize adana kebap ısmarladı ve evlere dağıldık ayyy ben şimdi şu Mert'e mi gitçem şimdi ya of of.