BlueangelStory226' ya itaf ediyorum.
Cumartesi;
Hafta sonu geldi sonunda.
Bu gün Mert'in evindeyim bi türlü alışamadım evim demeye.
Bu gün iş başı of of .
Hazırlanıp aşağı indim
Mert ve sert bakışları karşımda acaba gene ne yaptım.
Mert:
- Bişey unutmadın mı ?
Su:
- Hayır.
Mert:
- Mesela üzerine bişey giymek gibi.
Su:
- Ciddimisin.(diye sordum bezgin bi sesle)
Mert:
- Cidiyim.
Su:
- Ha bu arada yarın Barış'a gidicem haftaya cuma akşamı geri dönerim.
Mert:
- Çüş ne halt edicen bir hafta.
Su:
- Okula gidicem ayy ben sana söylemeye unutum ben okula yine başladım.
Mert:
- Tedavin .
Su:
- Mert biliyorum böyle şeylerde en azından sana söylemeliyim ama istersen bu akşam bişeyler yapalım.
Mert:
- Sinemaya ne dersin.
Su:
- Akşam seansına al.
----------------------------------------------
İş:
Kapıdan girmiştim ki kapının önündeki Barlas'ı gördüm.
Su:
- Naber.
Barlas:
- Ehh.
Su:
- Yok mu geliş me.
Barlas:
- Yok.
Su:
- Bak aptal aşık seninle ilgilenicem sonra.
Barlas:
- Burdayım.
Odama girdim bir ton dosya yığılmış .
İlk dosyayayı açtım eski senelerin tasarımı vardı hepsi iyi tasarımlardı .
Yarım saatten daha uzun bir süre dosyayı inceledim.
Başka bir dosya aldım elime bu ise satışların çizelgesiydi.
Baya iyi satış yapıyormuşuz.
Rakamları sevmediğim için sadece göz gezdirdim.
Ve daha bir sürü dosya inceledim bilgilenmek için.
Artık iş dosyalarına geldim fazla iş yoktu zaten.
Amanın haftaya kadar iş mi varmış.
Mesayi bittimine iki saat vardı .
Öykü'ye seslendim.
Su:
- Öyküüü.
( kapım çalındı)
Öykü:
- Su hanım.
( dosyayı gösterdim)
Su:
- Bu iş ne zaman geldi ve bu kadar acil ise niye benim haberim daha yok.
Öykü:
- Bana öyle bir söylenimde bulunmadınız.
Su:
- Artık bulunmuş oldum ha bu arada bu dosya ne zaman geldi.
Öykü:
- Dört gün önce.
Su:
- Çıkabilirsin.
İş iş iş beynim sulandı ve birden telefonum çaldı.
Su:
- Alo Barış.
Barış teli:
- Malesef , daha iyisi var.
Su:
- Semih ne zaman geldin .
Semih:
- Daha yeni geldim küzen.
Su:
- İki saatte ordayım.
Su:
- Öyküüü.
Öykü:
- Buyrun.
Su:
- Ben çıkıyorum sende erken çık ama yarın erken gel.
Öykü:
- Peki Su Hanım.
----------------------------------------------
Mert evi:
Su:
- Meeert ben geldim .
( ses yok)
Odaları dolaşmaya başladım ki Mert'in odasını açtım OMG o kız kim ?
Arkamı döndüm
İç ses:
Bunlar çok uygunsuz içerikler üstelik o kız kim ya varmı lan ben Mert'in burnundan getirmiyomuyum bu kaçamağı.
Mert:
- Açıklayabilirim.
Su:
- Ya pardon bilseydim rahatsız etmezdim şey ben üzerimi değiştirip Barış'a gidicem.
Mert:
- Dinle beni.
Su:
- Gerek yok tamam relax sakin.
Odama çıktım çüş ya ama bu kadarı neyse üstelik ben Mert'i niye kıskanıyorum ki.
Üzerimi değiştirdim.
aşağı indiğimde kimse yoktu utançtandır o bence.
----------------------------------------------
Barış'ın Evi:
Kapıyı çaldım saniyesinde açtılar.
Can:
- Sonunda.
( içeri geçtim)
Su:
- Naber Semih.
Semih:
- İyiyimde, vay anası ne çıtır olmuşsun sen be taş taş.
Su:
- Tevecünüz.
Savaş:
- Eee nereye akıyoruz.
Su:
- İlk önce mekana sonrada sesizliğe gidicez.
Caner:
- Sesizliğe derken.
Su:
- İstanbul'un hiç tanınmayan yerine sesizliğe.
Biricik:
- Baya iyi edebiyat yaptın .
Su:
- Hadi hadi hazırlanın.
Azra'nın giyidikleri
Biricik'in giyidikleri.
Mekana gittik dıptıslı şarkılar sigara,alkol kokusu klasik yani.
Caner:
- Sen biraz şu tarafa geçsene.
Azra:
- Niyemiş o.
Caner:
- Kızım giymişsin karışım kadar şortu elin erkekleri gözleriyle yedi seni.
Azra:
- Ayy benim maço,kıskanç sevgilim .
Caner:
- Hadi hadi.
Can:
- Şunlar bizim kızlara mı bakıyo.
Su:
- Can bunlar o çocuklar okuldakiler hani.
Savaş:
- Hani sürükleyerek başka sıraya taşıdıklarımız.
Biricik:
- Acaba direk sesizliğe mi gitsek.
Semih:
- Vala ben İstanbul'un gecelerine bi bakıp çıkıcam siz keyfinize bakın.
Barış:
- Hala aynı Semih.
Su:
- Hiç değişmemiş.
Barış:
- Malesef.
Bar taburelerine geçtik .
Semih:
- Fon dip oynıyalım mı.
Azra:
- O ne ya.
Semih:
- Bak bebeğim tekilayı alıyosun bir şatı fon dip yapıyosun kazanıyosun.
Caner:
- Hayrola bebeğim falan.
( Semih elerini havaya kaldırdı)
Semih:
- Relax .
Oyun;
1,2,3
Ve fon dip hepsi.
Hepsi gülüştü.
Su:
- Hadi sahneye.
Ve kim beni kırıcak tabi ki hepimiz sahneye çıktık.
Şarkı
...
Kızlar:
- Ha ha haha.
Birden omzumda bir dürtü oldu ve bilin bakalım ki okuldaki çocuk.
Hakan:
- Tanışmamıştı ben Hakan.
Su:
- Adını sormamıştım.
Hakan:
- Ooo serti bu biraz.
Su:
- Bence sen git anca gidersin.
Hakan:
- Niyemiş o ben çok eğleniyorum.
( yüzüne yumruğu yer)
Su:
- Bende eğlenmeye başladım.
( gülerek ayağa kalktı)
Hakan:
- Daha çok eğlenicez sert kız.
( yürüyerek uzaklaştı)
Semih:
- Of of çok tatsız bunlar.
Barış:
- Abicim bence bu gece baya eğlendin.
Su:
- Semih bana bak eğlrncenin canı ceheneme sesizliğe gidiyoruz.
Savaşın arabasına doluştuk fazlada sıkışmadık aslında kamyonet tipi bişeydi ve gazı kökledi ve yirmi dakikada sahil kenarıydık kayalıklardan iniyorduk ki dar iki kayanın ardından geçtik ve cenetiniz karşımızda bir mağra seviyorum burayı ya.
Orda konuştuk sohpet etik ben tabiki olanları anlatmadım unutuldum aldatıldım ve mutsuzlukla lanetlendim daha ne ya.
----------------------------------------------
Barış'ın evi;
Barış'ın üç oda bir salonuna çöreklendik adeta.
Su:
- Sevgili ev halkı biz kızlarla benim odamda, Savaş Can ve Caner siz misafir odasına orda üç kanepe var biz kızlarla kanepeleri açtık, Semih ve Barış sizde Barış'ın odasına itirazı olan.
Ses yok iyi bu iyiye işaret.
Pazar;
Sabahın o en tatlı uykunun olduğu zaman diliminde o lanet sesi duydum işe gitmem gerekiyordu sonrada yine pazartesi günü o heycanlı hayat gitti yerine bir kısır döngü geldi evlilik aksiyonu öldürüyomuş.
Of of ben hala yatağın ucunda kendi kendime konişiyim işe geç kaldım bu gün bir toplantım vardı bakımlı gitmeliydim saçlarımı düzleştirdim.
Rimel ve ruj sürdüm azıcıkta alık sürüp evden çıktım taksi tutup şirketin adresini verdim.
----------------------------------------------
İşe gelmiştim Öykü ise arkamda dolanıyodu .
Su:
- Öykü git bana ekxpreso kahve getir ve günün planının üzerinden geçelim.
Odama girdim zavalı ben şu Öykü denen kıza bile daha çektiremedim kapı çalmıştı Öykü kahvemi bırakıp çıktı sonra günün planını özet geçti.
Öğlen bir toplantım varmış o zamana kadar da tasarım yapmıştım ve bu sıkıcı pazar gününü atlatıcaktım az kaldı toplantı ise tam bir çile idi uykum geldi adam nini gibi anlatıyor ve gün bitti ve ben yine Barış'ın evindeyim.