Kötülük Prensim

By starmelyy123

1.8K 313 148

Genç adam oturmuş bu küçük kiza ne ara bu denli bağlandığını düşünüyordu. Kıza aşık değildi sevmiyordu da ama... More

1.bölüm
2.bölüm
3.Bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
13.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm

14.bölüm

53 9 5
By starmelyy123

Multimedya : Melek toygar. (hailey clauson.)

Merhabalar efenimm

Hepinize iyi hafta sonları diliyorum

Bölüm geldi voto ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim

Keyifli okumalar...

****

Sözde herkez mutlu değilmi ?
Peki ben neden o mutlu olan herkez gibi olamıyorum ?

Bence sorun kesinlikle bende değildi.
Ne yani mutluluk bize uğramıştıda bizmi geri çevirmiştik ?

Şu bulunduğum ortamdan yok olmak istedim. Soyutlanıp gitmek.

Yapamadım. Şuanda karşımda bana önceden tatlı gelen, ama şimdi oldukça tiksindirici gelen gülümsemesini sergileyen tek bir insan vardı.

10 saniye öncesine gitsek nede güzel olurdu. Onun o ' sen oldukça namuslusun ' demesi... elimde olsa ağzından çıkan bu cümleye bile sarılırdım.

Ama şimdi ağzından çıkan o cümle... ondan uzaklaşmama hatta ve hatta ondan tiksinmeme yol açmıştı.

Aptal kız... adam bu karizmayla bakir olcak değil ya !!!

İç sesimi onaylamaz anlamda kafa salladım. Her yakışıklı erkek. bir kız becerince adam olmuyor be iç ses...

Ellerimle doruğun göğsünü ittirerek bağırdım.

" Senin... senin allah belanı versin adi herif. " sesim âdeta kükremişti.

Ah az önce o gülerken, pembe dudakları dudaklarıma değmişti değilmi ? Lanet olsun...

Elimin tersiyle dudağımı sertçe sildim. İyikide ilk öpücüğümü şerefsiz birine vermemiştim.

Doruk sadece gözlerime bakıyordu. Tek kelime dahi etmemişti.

O yüzündeki içten gülümsemesi silinmişti.

Allahım neden karşıma çıkan bütün erkekler haysiyetsiz ve şerefsiz oluyordu ?

Hayatımın aşkını kesinlikle bulamıycaktım. Bulmak için çabalamıyordum ki bulabileyim.

Ellerimi sinirle saçlarımdan geçirdim.

" Ben elifin yanına gidiyordum. Ve sende kendi evine gidip ne bok yapıyosan onu yapıyosun. hadi eyvallah... " arkamı dönerek kapıya doğru yürüdüm.

Allahım nolur kolumu falan tutup beni durdurmasın. Yalvarırım bıraksın beni artık...

Doruğun sert elini kolumda hissedince bir kez daha anladım cenabet olduğumu...

Ya arkadaş o kadar dua ediyorum neden hiçbirtanesi tutmuyor ?

Doruk bedenimi kendine çevirerek konuştu ;

" Sadece 1 saat... eşyalarını alıp derhal beni arıyosun. Hatta siktiret seni ben götürüp ben getireceğim. " sonlara doğru sesi tıslar gibi çıkmıştı.

" Ah dorukçum sen anlamadın galiba canım. Ben senden izin almıyorum. elife gidicem haftaya okul var diyorum. Ve bu gayet açık bir cümle bunun neresini anlamadın şaşırdım doğrusu. "
Cümlemin sonunda dudaklarımı bükerek gülmüştüm.

Cidden ben bazı zamanlar düşünüyorum da bu doruk oldukça akıllıydı. Ama benim bu tür cümlelerimi neden anlamıyordu ki ?

Bence anlamak istemiyordu yada işine gelmiyordu...

Dudaklarım büküldükleri için Öne doğru uzanmıştı. Ve bu görsellik kesinlikle doruğun ilgi alanına girdiği için gözlerini bu manzaraya dikmek zorunda kalmıştı.

Ah hayır olamaz ! Yinemi aynı durum. Hemde 1 saatte 2 kez.

Kalbim dayanmayabilirdi. Bu yakınlaşmanın olmasını istemediğim için hemen dudaklarımı eski haline getirdim.

Ah evet şimdi olmuştu.

Dudaklarımı eski haline getirince bakmaz sanmıştım ama hala gözleri dolgun, kırmızı dudaklarımdaydı.

Elimi garip bir şekilde önünde sallıyarak soğuk bir sesle konuştum ;

" Ah hadi ama yine daldın biyerlere benim gitmem lazım görüşürüz... "

Doruk ise sesimi duyunca transtan çıkmış gibi gözlerime çevirdi bakışlarını.

İşte tam o sırada odayı bir telefonun titreşim melodisi kapladı.

Benim telefonum olamazdı çünkü kaldığım odada unutmuştum. Benim olmadığına göre kesinlikle doruğunki çalıyordu.

Doruk gözlerini benden ayırmayarak cebindeki telefonu çıkarttı.

telefona kısa bir bakış atarak mırıldandı.

" Sikeyim. "

Ardından ise telefonu duvara fırlattı. Yaptığı bu haraketle gözlerim iri iri açılmıştı. Ne yapıyordu bu çocuk böyle ?

Doruk sinirden kıpkırmızı olmuştu. Boynunda beliren damar ise bunun bir kanıtıydı.

Sinirle dudaklarını yalıyarak ellerini saçlarından Geçirdi.

Owff doruk ellerini saçlarından Geçirdiyse kesinlikle sinirlenmiş demekti...

Yanına yaklaşsamıydım acaba ?
Evet evet kesinlikle yaklaşmalıydım. O ne kadar beni krize soksada yanımda olan hep oydu, beni sakinleştiren yanlız o olurdu.

Onun yüzünden ellerim titremeye başlamıştı. Ah cidden hadi ama çocuğu sakinleştirmem gerekirken kendim mi krize giricektim ? Bu saçmalık...

Doruğun yanına 1-2 adımda giderek ellerimi yanaklarına koydum.

" şiştt sakin ol... " ellerimi büyük bir hırsla çekerek beni tuvara doğru ittirdi.

Bedenim yavru bir serçe gibi savunmasızca duvara savrulurken sadece hissedeceğim acıya odaklanmıştım.

Gözlerimi kapatarak gelen darbeyi bekledim ve inlemek için dudaklarımı hazırladım.

Bedenim duvara çarptığı an ölmeyi diledim. Keşke ölseydim de bu darbeyi yemeseydim.

Öyle bir inlemiştim ki. Eminim Bulunduğumuz hastane çoktan sesin nerden geldiğini aramaya koyulmuştu..

" AHHH. " sesim kısılana kadar H harflerini uzatmıştım.

Doruk ise sesimle transtan çıkmış gibi koşar adımlarla yanıma geldi...

" Siktir. Morluklar. " sesi oldukça endişeli gelmişti.

Ah evet morluklar. Siktir siktir ve siktir. binlerce siktir.

Of ya onun için acımışı Sırtım.
Ama yinede elimde olmadan tebessümüme engel olamadım.
Doruk... benim için endişelenmişti değilmi ?

Doruk yanıma gelerek, bacaklarımın ve sırtımın altına kollarını nazikçe koyarak beni kucağına aldı.

Bende ellerimi doruğun boynuna koyarak Sırtımdaki sızlamaların bir son bulmasını diledim.

Evet biliyordum ki ne kadar acıya kendimi odaklarsam odaklıyım acı ben burdayım dercesine kendini belli edecekti. Bense akıllıca davranıp doruğun parfümüne verdim odağımı, ah cidden mükkemmel kokuyordu... bi ara doruğa parfümünin markasını sormayı kesinlikle ihmal etmiyecektim.

Doruk hastane kolidoruna çıktığında kafamı boynuna dahada çok gömdüm. Sonuçta kimseye rezil olmak istemezdim değilmi ?

Doruğun belime koyduğu eli cidden acılarımı ikiye katlıyordu...

Dişlerimi birbirine bastırarak acının geçmesini diledim. Fakat acı geçip, gitmek yerine daha çok kendini belli ediyordu. Ve bu oldukça sinir bozucuydu...

Doruğun boynuna kafamı gömdüğüm için nefes almam oldukça zorlaşmıştı. Kafamı boynundan kaldırarak nefes alma ihtiyacımı yerine getirdim.

Ciğerlerime dolan havayı büyük bir ihtiyaçla dışarıya salmanın keyfini sürdüm.
Oh be dünya varmış...

Nefesimi dışarıya verdiğimde belime saplanan acı yüzünden inlememe engel olamamıştım.

Doruk inlemem yüzünden kafasını bana çevirerek ne oldu dercesine yüzüme baktı...

Başımı olumsuz anlamda sallıyarak " Sırtım hiç iyi değil. "
Dedim ve ardından da suratımı buruşturdum.

Doruk kaldığımız odaya geldiğinde beni yatağa yatırmak gerine kendi yatağa oturdu ve benide kucağında ters oturtturarak sırtımı okşamaya başladı.

Ah lanet olsun. Çok acıyor...

" D-doruk çok acıyor lütfen yavaş ol... " sesimi ben bile zor duymuştum.

Doruk kazağımı yukarıya sıyırıp elleriyle morlukları okşamaya başlamıştı bu... bu sefer kesinlikle acı hissetmemiştim.
Sırtım onun eli değmeden önce ateş gibi yanıyorken şimdi ise onun şifalı elleri sayesinde eski haline dönmüştü.

İnanması bile güçtü değilmi ? Hem bana acı veren o, hemde bir dokunuşuyla acımı dindiren o... neydi bu ? Doruk istemeden de olsa bana iyimi geliyordu ? Saçmalık !!!

Doruğun elleri sırtımın aşağısındaki gamzelerime gelince belim yay gibi gerildi...
Olamaz şuanda kesinlikle ölmeliydim.

Benim gamzelerimi annemden başka kimse görmemişti ki...
Bu doruk istemeden de olsa neden hep benim ilklerime sahip oluyordu ?

Doruk elini gamzelerimin etrafında gezdirirken bende nefes alış verişlerimi düzene sokmaya çalışıyordum.

Sırtımdaki doruğun nefesi iliklerime kadar işlerken sadece yutkundum.

Sırtımda hissettiğim baskıyla gözlerim kocaman açıldı.

O-o doruğun dudakları olamazdı değilmi ?

Ah siktir. Kesinlikle doruğun dudaklarıydı.

Gözlerim kararırken olduğum yerde civilendim. Bu- bu mükemmel bir histi.

Dilini gamzemin içinde hissedince elimde olmadan küçük çaplı inleme çıktı ağzımdan.

Cidden özürlüydüm. Bu gerizekalının en ufak bir yakınlaşmasında kendimi kaptırıp inliyecek kadar aptaldım.

Dilini öbür gamzemdede hissedince belim o kadar çok gerilmişti ki artık mantıklı düşünemiyordum...

Ve son darbesi ise orayı emmeye başladığında olmuştu. Gözlerim artık etrafı göremiycek kadar çok kararmıştı.

Bu olay canımı sıksada bi o kadarda zevk veriyordu. İsminin hakkını kesinlikle veriyordu.
İnsani büyüleyici karizması ve oldukça zeki halleriyle Doruğa ulaştırıyordu. Ama o zekiyse ben ondan daha zekiydim diyicem de nah öyleydi. O oldukça zekiydi ve kendine rakip tanımıyordu...

Doruk kafasını kaldırarak büyüleyici sesiyle konuştu ;

" Sırtının her tarafında olduğu gibi, Artık gamzendede bitane morluk var... "

* * * * *

Doruk doktorla konuşmaya gitmişti. Ve tabikide bir kadın doktor istiyorum diye hastaneyi ayağa kaldırmıştı. Ne kadar mal bi çocuk ama ?

Sinirle duvardaki saate bakıyordum. Gerizekalı bana 15 dakikaya geliyorum demişti ama tabikide geç kalmıştı. Sıkıntıya iç çekerek şarkı mırıldanmaya başladım. Şarkılar oldukça iyi gelirdi bana özelliklede sinirliyken.

Gerçi birinin söylemesi daha iyi geliyordu ama şuanda etrafımda biri olmadığı için benim şarkı söylemem daha mantıklıydı.

Gökselin denize bıraksam kendimi, şarkısını mırıldanmaya çoktan başlamıştım.

" Bugün yudum yudum içtim seni... hatıralardan bir kadeh,
Dilimde hiç eksimeyen bir şarkı gibi, söyledim söyledim seni... "

" Dönüyorum plaklar gibi sarhoş..."

" denize bıraksam kendimi, kumlara uzatsam gölgeni. Havada umut, ruhum firar güneşte kurutsam kalbimi... "

Şarkıyı söylemeye son gaz devam ederken odada tiz bir melodi yükseldi.

Telefon... kimin telefonuydu ki bu şimdi ?

Gözlerimi odada gezdirmeye başladım telefon sesinin nereden geldiğini bulmaya çalışıyordum.

Gözlerim her tarafı aynı bir radar edasıyla taradı fakat hiçbiyerde telefon falan yoktu.

Gözlerim yastığın altına gelince duraksadım ses yaptığımın altından geliyordu.

Ah tabi ya ben hep uyumadan önce telefonumu yastığın altına koyar öyle uyurdum.

Telefonumu elime alarak kimin aradığına baktım. Ah hadi ama anne neredeyse buraya geleli 1 ay kadar falan oluyor ve sen beni şimdi mi arıyorsun ?

Sinirle telefonu cevaplayıp kulağıma götürdüm.

" Efendim anne. " sesim sitemli çıkmıştı. Eh bırakında biraz öyle çıksın. Kadın Kaç haftadır ne arıyordu nede soruyordu.

" Melek, kızım. " sesi ağlamaklı çıkmıştı. Neler oluyor orda ?

" Anne neler oluyor ? " endişelenmeye başlamıştım.

" K-kızım, baban. " sesi oldukça kötü çıkıyordu.

Derin bir nefes alarak umursamaz bir tavırla söyledim.

" Ne olmuş ona ? " konuşurken babam bile demek istememiştim.
O kadar iğreniyordum ki bu adamdan. Elimde olsa bi kaşık suda bile boğabilirdim ama annem vardı. Ona deli gibi aşık annem !!!

" B-beni... " konuşması hıçkırıkları yüzünden kesilmişti. Ah hadi ama neler oluyor ?

" Anne ağlama. Neler oluyor söylermisin ? " sesim endişeli çıkmıştı. Annemin üzülmesine kesinlikle dayanamazdım ne kadar o adama aşık olsada onu bana savunsada onu cidden herşeyden çok seviyordum.

" M-melek b-beni aldattı. " sesi karanlığın ortasında, hıçkırıkları yüzünden konuşamayan, annesine muhtaç bir küçük kızı anımsatıyordu.

Söylediği şeyle başımdan kaynar sular dökülmüştü. Ne yani eskisi gibi annemi tekrarmı aldatmıştı ?

Lanet herif !!

Istemeden de olsa eski anı geldi gözümün önüne. 14 yaşında masum ve saf küçük bir kızdım.
O gün babamı karşı evden çıkarken görmüştüm. Bu olaydan bir hafta öncesinde ise gizli gizli telefon görüşmesi yapar ve annemle hiç ilgilenmezdi. Bende şüphelendiğim için onu tam tamına 1 hafta boyunca takip etmiştim. Sürekli karşı eve girip 1-2 saat sonra geri çıkardı. Birgün sinirlenip babamın karşısına çıkıp ona bağırmaya başladım.

O gün sinirle ona çok ağır şeyler söylemiştim. Kesinlikle pişman değilim.
Işte o gün beni öyle bir dövmüşti ki bir daha onun suratına dahil bakmamıştım.
Bana gerçekleri söyleyip, gitmişti.
Söyledi sözler hala aklımda bi an olsun unutmamıştım.

" Bıktım artık senin annenden, senden. Ikinizde kadınlardan nefret etmemi sağladınız. İnan bana melek annenden kurtuluş yolum olsaydı bi an bile beklemezdim anlıyormusun beni?" Bana bunlari söyleyip sonrada çekip gitmişti.

Bu cümle o kadar çok kırmıştı ki beni. Ben sadece ondan bana bir baba olmasını istemiştim. Arkadaş, sırdaş. Ve daha fazlaları. Beni bir erkeğe muhtaç etmemesini istemiştim. Ama şimdi anlıyorum ki başka erkeklere muhtaçtım. Ama aslında erkeklere değil ben sevgiye muhtaçtım.

" A-anne lütfen ağlama. İlk uçakta yanına geliyorum. " anneme ağlamaması için yalvarıyordum ama kendim ağlamama engel olamıyordum. Ne değişik bir kızım ben böyle ?

" Kesinlikle olmaz. Sen oraya okumaya gittin şimdi benim aptal bir ağlamam yüzünden hayallerini yıkıp buraya gelemezsin. " ah be annem bir bilsen şuanda okumaktan başka herşey yaptığımı.

" Hayır anne. Hem okulların açılmasına daha 1 hafta var, gelir seni görüp geri giderim. " sinirli olduğum için sesim biraz fazla çıkmıştı.

" Sana olmaz dedim melek. Sözümü ikiletme. Ben 2 güne kadar toparlarım kendimi. " sesi az öncekine nazaran oldukça iyi çıkmıştı.

Yenilmenin verdiği sıkıntıyla derin bir nefes verdim.

" Tamam anne, ama sakın üzülüp helak olma orda. Yemin ediyorum
Okul mokul dinlemem ilk uçakta oraya gelirim. " sesim kızgın çıkmıştı. Bundan rahatsiz değildim. o kendini oralarda üzerse bende buralarda üzülürdüm.

" Taman benin güzel kızım. Kendine dikkat et olurmu ? " sesi öyle şefkatliydi ki elimde olsa koşup boynuna sarılırdım.

" Tamam. Anne ? "

" Efendim canım. " ne kadarda gülmeye çalışsa sesindeki burukluğu benden başka kimse anlayamazdı.

" Ona ne oldu ? Gittimi ? " kasteddiğim kişi kesinlikle o iğrenç adamdan başkası değildi. İnsan hiç kendi öz babasından nefret edermiydi ? Ben ediyordum işte...

" Gitti melek. Herne kadar onu seversem seveyim benimde bir kadınlık gururum var artık ondan boşanmak istiyorum. " ilk defa bu kadar sevinmiştim annem. O .adamdan. boşanacaktı öylemi ?

Şuanda sevinç çığlıkları bile atabilirdim.

" En iyisini yapıyorsun annem. Ne olursa olsun arkandayım biliyorsun değilmi ? " anneme Şevkat verircesine neşeyle konuşmuştum.

" Biliyorum canım kızım. Tamam artık ben seni tutmayayım kendine iyi bak görüşürüz. " annem birazda olsun iyi olmuştu, olmuştuk.

Telefonu kapattığımda sıkıntıyla yatağa attım kendimi. Ne kadar kötü bi gündü böyle ?

Elimdeki telefon bir kez daha çalmaya başlayınca yerimden sıçradım. Acaba anneme bişeymi olmuştu ? Ah Hayır düşüncesi bile kalbimi sıkıştırıyordu...

Telefonuma bakmamla suratımın gerilmesi bir oldu. Ne yüzle arıyordu bu şıllık ? İç çekerek telefonu açtım.

" Ne var ? " sesim oldukça soğuk çıkmıştı.

" Şey melek eşyalarını belki almak istersin diye bavula yerleştirdim. Bugün gelip alabilirsin. " sesi sanki o gün bana ihanet etmemiş gibi çıkıyordu. Ama ne yazık ki ortada bir gerçek vardı ogün bana ihanet etmişti...

" Tamam. Ben gelmeden önce haber veririm sende benim eşyalarımı kapının önüne çıkarırsın. " sesim derin dondurucuda uzun süre kalmış gibi soğuk çıkıyordu. Bunu ben yapmıyordum, yani istiyerek olmuyordu. Bilmiyerek oluyordu.

" Melek nolur yapma böyle. O günden sonra beni dinlemeden yargıladın. Ama inanki bilmediğin çok şey var. " sesi o kadar çok aciz çıkıyordu ki ona neden inanasın deseler tek sebebim bu olurdu. Aciz sesi...

" Elif, ne demeğe çalıştığın umrumda değil. Bugün zaten sitresli bigün geçirdim. daha fazla sitrese girmek istemiyorum. " elimle şakağımı ovarken sakinleşmeyi planlıyordum.

" Melek yalvarırım dinle. " sesindeki ürkeklik, acizlik, yalvarış onu dinlemem için âdeta birer savaşa girmişlerdi.

Kısa bir süre sonra kararımı verdim. Evet onu dinliycektim.
Onun bende değeri çok farklıydı.
Eski anılardanmı bilmem ama ona inanmayı herşeyden çok istiyordum...

" Dinliyorum. "

Elif boğazını temizledikten sonra konuştu.

" O gün seni o piç kaçırdı diye evde kendime söverken birden kapı çaldı. Ve bil bakalım gelen kimdi ? Eski sevgilim berk... evet evet seninle sahile gittiğimiz çocuk. İşte bu berk dorukla hiç iyi anlaşmazlarmış. Hani sen demiştin ya ilk gün ; doruk biriyle kavga ediyodu diye hah işte o çocukta berkmiş... "

Sözler beynimde yankılanırken şok üstüne şok yaşamıştım... o yüzden o gözler bana bi yerden tanıdık gelmişti.

Ah aptal kafam. Elimi anlıma vurarak Dişlerimi sıktım.

" Berki içeriye davet ettiğimde neden buraya geldiğini ve ne istediğini sordum. O ise bana oturup doruğun nasıl biri olduğunu anlattı. "

Sinirle yerimde homurdandım.

" Ne anlattı sana ? "

" bir sadist olduğunu, seni sürekli dövüp tecavüz edeceğini. Ve en kötüsü ise hamile bırakıp sokağa atacağını. Daha sonra ise ne diyorsun sen be diye onu kovduğumda bana son kez bir bakış atarak konuşmuştu. görüşücez diyerek siktirolup gitti."

Sinirle oturduğum yerde debelendim. D-doruk yapmazdı değilmi ? Bana tecavüz etmezdi ?

" Söyle allahın cezası. Söyle.
D-doruk bana bunları yapmak için hangi zamanı bekliyordu ? " gözyaşlarımı elimle sildikten sonra sağ avucumun içindeki tırnaklarımı avucumun en dibine sapladım.

" Melek sakin ol. D-doruk öyle birşey yapmayacakmış. Hepsi o piçin uydurmasıymış. Ve inan bana neden böyle yaptığını hiç bilmiyorum."

Üstümden büyük bir yük kalkınca sesli bir nefes verdim. Ah cidden bende aptaldım doğrusu. Doruk, hödük mödük ama bi kıza tecavüz edip sokağa atacak kadar haysiyetsiz piç değil !!!

" Melek inan bana hepsini senin için yaptım. Başka hiçbirşey düşünmeden seni sadece ondan, oradan kurtarmak istemiştim. Ama yapamadım kardeşim affet beni. "
Sesindeki acizlik kulak zarımı ezip geçerken daha fazla dayanamıycağımı anlıyarak sessizliğime bir son verdim.

" S-sen bütün bunları benim için yaptın değilmi ? " hala inanamıyordum.

" Kesinlikle ! " o kadar kararla söylemişti ki inanmamak elimde değildi...

" Peki. Tamam affettim seni ama nolur bidaha böyle şeyler yapma." Bu sefer ben yalvarmıştım. Çünki birdaha o lanet hissi yaşamak istemiyorudum.

" Sana söz veriyorum. birdaha öyle bişey yaparsam allah belamı versin. " sesindeki kadarlılığı beynimde ölçtüm. Evet kesinlikle çok kararlıydı.

" Tamam kuzum. bugün oraya gelmeye çalışıcam. Ve gelirsemde gitmeye hiç niyetim olmıycak. "

" Bekliyor olucam... " son cümlesini gülerek söylemişti.

Bende tebessüm ederek telefonu kapattım.

Saate baktığımda tam tamına doruk, 18 dakika, 20 saniye,
3 salise geçirmişti. Ah nalet herif ne yapıyordu orada ? Bilmiyormuydu benim burda sırtımın ağrıdığını...

Sinirle yerimden kalktığımda sırtıma sancı girmişti. Cidden ben degişik olduğumu söylemişmiydim ? Bu ne ya sırta sancımı girer ?

Acıya aldırmamaya çalışarak doruğu aramaya koyuldum.

Hastane kolidoruna çıktığımda etrafta yine o feryat edenler, ağlıyanlar, acı içinde sızlananlar gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.

Buradan bi an önce gitmem lazımdı. Dolan gözlerim ne kadar da etrafı görmeme engel olsada aldırış etmeden yürümeye başladım.

Bileğime birden bire kaşınma girince sızlanarak bileğimi kaşıdım. Gözlerim bileğimi taradığında Bileğimde eksik olan bişiyin olduğun fark ettim.

Hassiktirr...

Annemin bana 15. Doğum günümde aldığı en değerli bilekliğim yoktu.

Hafızamı yoklamaya başladım. Ne yapmıştım ki ben bilekliğim yoktu ? Nereye gitmiştim ?

Ah evet. O sürtüğü döverken bilegimdeydi. Kesin orada düşürmüştüm.

Hızla o odaya yönlendirdim adımlarımı. Inşallah o bilekliğe bişey olmamıştır yoksa o sürtüğü bu hastaneye gömerdim.

Sinirden hızlı yürüdüğüm için odanın önüne gelmiştim.
Hiç vakit kaybetmeden kapıyı hızlıca açarak etrafa bakınmaya başladım.

Gözlerim tek bir yerde durdu.

Şuanda ölmelimiydim ? Kesinlikle ölmeliydim.
Yutkundum, sustum. Konuşamadım.
Aynı onlar gibi.
Adêta dilim tutulmuştu...

Şuanda ne mi oluyordu ?

Doruk, az önce dövdüğüm o sürtüğü duvara sıkıştırmış, dudaklarının arasında ise 1 santimdem Daha az mesefa vardı.

Sustum, kırıldım, mahvoldum.

Tek kelimeyle. Yıkıldım...



























Continue Reading

You'll Also Like

610K 33K 40
Eski sevgilisine içinde kalanları sövmek için yazan Yaren numarayı yanlış yazıp dünyanın en önemli iş insanlarından birine denk gelirse ne olur... Si...
86.4K 4.6K 33
Bir kadın bordo bereli. Aynı zamanda hayalet. Ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğreniyor. bakalım daha neler olacak Bu arada ben Asker kadın adlı k...
501K 26.1K 39
Çisil, ailesine bu kadar fazla değer verirken, ona zıt karakterlere sahip yeni ailesine alışabilecek miydi? Onları içinde oldukları o acınası durumda...
92.7K 6.7K 16
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...