Kötülük Prensim

starmelyy123

1.8K 313 148

Genç adam oturmuş bu küçük kiza ne ara bu denli bağlandığını düşünüyordu. Kıza aşık değildi sevmiyordu da ama... Еще

1.bölüm
2.bölüm
3.Bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
12.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm

13.bölüm

58 9 9
starmelyy123

Multimedya : Doruk özkan.
( sergio carvajal )

Merhaba minnoşlar yeni bölüm geldi. Vote ve yorum atmayı ihmal etmezseniz çok sevinirim.

Keyifli okumalar...

***

Doruğun bu kadar yakınımda olupta, kalbimin bu denli göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atması ne kadar normaldi ?

İnanın hiç bilmiyordum.

Bildiğim tek bir şey vardı. O da şuanda birazcık daha bu pozisyonda kalırsak dudaklarımız, kurak bir yerde susuz kalmış ve su arıyormuşcaşına aç bir şekilde birbirlerine kavuşacaklardı.

2 saat önce ondan nefret ediyorum derken, şuanda beni öpecek olması neden beni oldukça fazla heyecanlandırmıştı ?

Göğüs kafesim, inip kalkarken doruğun göğsüne değiyordu.

Ve buda heyecanlandığımın bir kanıtıydı. Şimdi muhtemelen doruk, ondan etkilendiğimi falan sanıyordu ama bir şeyi bilmiyordu.
Ben hiçbir erkek tarafından bu denli yakın temasta bulunmamıştım. O yüzden çok heyecanlanıyordum.

Ama o... doruk farklıydı. Resmen ondan nefret ettiğim halde bana ilklerimi yaşatıyordu.

Lisede elbette çok çıkma teklifi almıştım. Onları ilk baş nazik bir dille reddetmiştim fakat onlar ısrar etmeye devam edince hırçın meleği ortaya çıkartmak zorunda kalmıştım.

Hırçın hallerimden benim asabi bir kız olduğumu anlarlar ve benden uzaklaşırlar sanmıştım ama onlar dahada çok takıntı haline getirmişlerdi beni.

Bakışlarımı, bana doğru yakınlaşan doruğun pembe dudaklarından zoraki ayırarak, kendime gelmeye çalıştım.

Kendime gelmezsem bu hastanede ilk öpücüğümü,
'kendi isteğim' ile alıcaktım.

Bu da beni küçük düşürürdü. 1-2 aptal hormon dürtülerime kanıcak kadar özürlü değildim.

Derin bir nefes alarak, az önce dudaklarından ayırdığım bakışlarımı gözlerine çevirdim.

Ah mükemmel. Doruk hala bana yakınlaşıyordu. Titreyen ellerimi doruğun karnına koyarak geriye ittirdim.

Şimdi siz diyeceksiniz ki ellerini neden omuzlarına değilde karnına koydun ? Ah kızlar tabikide baklavalarını ellemek için değil. Sadece ellerim titrediği için daha fazla yukarı çıkamamışlardı.

Yaptığım haraket tabikide sikikti. Doruk inatla yerinde durmaya devam ediyordu.

Ama sadece duruyordu. Bana doğru yaklaşmaya son vermişti. içimden allaha binlerce şükür ettim. Ey güzel allahım nede güzel kurtarmıştın beni...

Doruk kafasını iki yana sallayarak ellerini o kumral, dokunulası saçlarından hırsla geçirerek benden uzaklaştı.

" Hastane işlemlerini halledip gelicem. Sakın bir yere kaybolma." Sesinde ricadan çok emir vardı. Ah oysaki bu tatlı yüzüne nede güzel yakışırdı kibar konuşmak, insanlara iyi davranmak.

Ama bu hödük yakışıklılığını genellikle kötümser anlamda ön plana çıkartmaya çalışıyordu.

Ve bu benim hoşuma gittiği kadar da ondan nefret etmemi sağlıyordu.

Doruk, yanımdan kalkıp adımlarını kapıya doğru ilerletti.

Onun şuanda bu odadan gitmesini dört gözle beklediğim doğrudur.

Doruk kapıdan çıkınca, derin bir nefes alarak ellerimle yüzümü kapattım.

Şuanda kesinlikle kıpkırmızı olmuştum.

Onun bana yaklaştığı an, kalbim aç bir çocuğun kuru ekmek bulması gibi heyecanlı ve kendisini savunmasız hisseden savaşçı gibi hızlı atmıştı.

O kadar istemiştim ki  o pembe dudaklara kırmızı dudaklarımın deymesini.

Ama, kötü, karamsar birinin ilk öpücüğümü alması kadar saçma birşey olamazdı bu hayatımda.

Hormonsal dürtülerime kanmadığım için kendimi binlerce kez tebrik ettim.

Doruğu umursamak sadece aptallıktı. Beynimin yarısı onun o sinirli yüzünü her dakika gözlerimin önüne getirmekle meşguldü.

Yapamıyordum... ondan kaçıp, arkama bakmadan gitmek istiyordum ama hayatımın her dakikasını kendinden nefret ettiğim adamla yaşamak istiyordum. Bu neydi ? Nefret ederken birşeyler hissetmekmi ?

Ah kesinlikle Hayır !!

Ona karşı kesinlikle birşeyler hissetmezdim, Hissedemezdim.

Bana yaşattıkları beni o kadar üzmüş, yormuşken ona karşı birşeyler hissetmem kesinlikle delilik olurdu.

Ama bugün onu deli gibi öpmek istedin...

İç sesime lanetler okuyarak iki elimle saçlarımı yolmaya başladım.

Kesinlikle deliriyordum.

Evet gerizekalı iç ses. Onu bugün deli gibi öpmek istedim. Bu aptallığı neden yaptım onuda bilmiyorum. kes artık sesini...

İçimden, iç sesime daha kendimin bile yeni duyduğu küfürleri ard arda sıraladım.

Kapı açılınca, hemen ellerimle saçlarımı yolmaktan vazgeçip saçlarımı düzeltiyormuş gibi yaptım.

Sonuçta dışarıdan bir ruh hastası gibi görünmek istemezdim...

Saçlarımı düzelttikten sonra gelen kişiye baktım.
Ay benim yakışıklı doktorum gelmiş...

Allahtan saçlarımı çekerken yakalanmamıştım.
Yakalansaydım. Muhtemelen doktor beni deli sanıp tımarhaneyi arar ve, 'hastanemde bir deli var. derhal buraya gelin '
Derdi. Ve ben bunu kesinlikle istemezdim.

Doktor semih oldukça içten birine benziyordu. Bu yüzünden eksilmeyen gülümsemeleride içten biri olduğunun bir kanıtıydı.

Semih gözlerini gözlerime dikerek konuştu.

" Melek hanım, sırtınızda morluklar varmış. Sevgiliniz doruk bey söyledi. Ben elimden gelen herşeyi yapıcam. Sizde sırtınızı zorlamamaya çalışın lütfen... "

Bir dakika bir dakika ne demişti o? Sevgilim mi. ah yakışıklı olduğu kadar aptalmış bu doktor
Ne sevgilisi be.

" Hey hey yanlış anlaşıldık galiba. Doruk benim sevgilim- " cümlemi çalan kapı yüzünden tamamlayamamıştım.

Kim bu dengesiz ? Tam dorukla sevgili olmadığımızı ve hatta öyle bir ihtimalin hayatta bile olamıycağını söyliyecektim. Ama kapının arkasındaki densiz yüzünden hiçbirşey söyliyememiştim.

Kapı semih beyin 'Gir ' demesiyle açılmıştı.

İçeriye giren tabikide sürtük hemşireden başkası değildi.

Yine o iğrenç suratıyla karşımda duruyordu.
Acaba bu sürtüğe 'heyecanlı anları bozma ' ödüllerinde bitanesini vermişlermiydi ?

Vermemişlerse bile kesinlikle vermeleri gerekiyordu.

" Semih bey, derhal gelmeniz lazım. hastanız bekliyor. " o iğrenç ağzını gere gere konuşmuştu. Ah lanet olası pislik.

Kapıdan çıkmadan önce bana tiksinici bir bakış atarak Kıvırta Kıvırta hastane holünde yola koyulmuştu.

Seni pislik sürtük. Sen kime tiksinici bakışlar atıyosun ? Benim adım melek toygar kiminle dans ettiğini bilmiyorsun daha...

Semih bey sürdüğün arkasından ilerleyerek gözden kayboldu.

Evet kesinlikle o orospu sürdüğü yolucaktım. Hemde hemen...

Yerimden kalkarak üzerimi düzelttim.
O sürtük göz önünden kaybolmadan onu bulmalıydım.
Kapıyı açıp adımlarımı hastane kolidorunda ilerlettim.

Hastane kolidorunda oldukça hüzünlü hissetmiştim kendimi.
Yerde oturmuş ağlıyanlar, acı içinde feryat edenler, aynı dün geceki ben gibi kriz geçirenler oldukça açıtmıştı ruhumu.

Şu anda o sürdüğü dövme hevesim kaçmıştı. ama yinede içimde biryerlerde ' onu dövmelisin melek ' diye haykıran sese engel olamıyordum.

Hızlıca bulunduğum gergin ortamdan ayrılmak istercesine adımlarımı semih beyin, beni göremiyecek bir şekilde olmak üzere arkasından ilerlettim.

Semih bey bir kapının önünde o sürtükle durunca bende istem dışı adımlarımı durdurdum.

Doktor, sürtük hemşireye birşeyler söyledikten sonra ellerini kapıya götürerek içeri girdi.

Evet şimdi hazırdım.

Sürtük hemşire adımlarını insanların olmadığı ilaç odasının önüne doğru ilerletmeye başladı.

ah bu sürtük işimi dahada kolaylaştırıyordu.

Odanın içerisine girdiğinde hızlı adımlarla içeriye daldım.

Sürtük korkmuş olacak ki küçük çaplı bir çığlık koyverdi.

" Senin ne işin var burda ? " ellerini o pis kalbine götürerek derin derin nefesler alıp vermeye başladı.

Ah seni sürtük tabikide seni dövmek için geldim buraya...

Bu kızın sürtük olup olmadığını bilmiyordum ama şu tarz haraketleri kesinlikle bir sürtüğe özendiğinı belli ediyordu.

Kızın yanına gelerek, bana kusma hissi yaratan o pis kollarına sabitledim elimi.

Sürtük ilk baş anlamayan gözlerle baksada sonrasında kolunu elimden kurtarmak için büyük bir efor sarfetmeye başlamıştı.

Vay be isteyince Doruk özkan gibi olabiliyormuşum...

" Ya bıraksana. Delirdinmi sen ? "
Aynı orospu karı gibi ağzını yaya yaya konuşmuştu. sadece ağzında sakızı eksikti..

Gözlerim eminim ki sinirden kopkoyu olmuştu.

Sinirle tıslayarak konuştum.

" Az önce bakarken böyle bakmıyordun seni sürtük. "

Kolundaki elimi konuşurken 2 kat daha fazla sıkmıştım.

Ya ben kesinlikle doruğa benziyordum... bu hiç hoş değil.

" Kolumu bırak. Acıyor. " sürtük o manikürlü tırnaklarını kolundaki ellerime batırmıştı.

Ahh kızım şimdi ölümlerden ölüm beğenmelisin...

Hızla kolunu sertçe sağa savurarak onu dolaba yapıştırdım.

Sızlayan elime aldırış etmeden tırnakladığı elimi saçlarına geçirdim.

Tabi sürtük dururmu ? O boşta kalan elleriyle saçlarımı tutmaya çalışıyordu.

Ama sadece çalışıyordu...

Ellerini yakalayarak boşta kalan elimle arkasına kıvırdım.

Saçını daha fazla yolmak istemiyordum. Çünkü saçı yağlıydı. Ve bu kesinlikle iğrençti.

Ellerimi o iğrenç saçlarından çekerek suratımı buruşturdum.

" Ne iğrenç bir kızsın sen öyle. Şu saçlarının haline bak. Sıksam 1 kilo yağ çıkar. Bide güzelim diye Geçiniyosun ortalıkta... " ellerimle saçlarını karıştırıp tiksinircesine yüzüne baktım.

Cidden güzel olduğunu sanıyordu ama kesinlikle boka benziyordu kevaşe...

Hızla o pis saçlarından ellerimi çekerek, duvara sıkıştırdığım bedenini bedenimin arasından çekti.

" Sen ne diyosun be benim saçlarım seninkilerinden daha bakımlı bi kere. " saçlarını tutup gözlerimin içine içine sokmuştu.

Ellerimin tersiyle sürtüğün gözümün önünde sallanan saçlarını ittim.

Ne yapmaya çalışıyordu. Resmen saçları buram buram iğrenç bir tonda yağ kokuyordu...

" Rahat dur..." burnumu kırıştırarak devam ettim.
" çok pis kokuyor. " 

Elleriyle saçlarımın ufak bir tutamını kavrayıp ellerinin arasında sıkıştırdı...

Sonra o tutamı burnuna götürerek, kokladı.

" Asıl sen kendi saçına bak. Bok gibi kokuyor. "

Ah kızım işte bunu demiyecektin.

Aptallık edip saçımı koklamadım. Çünkü dün banyo yapmıştım. Hep vanilya kokan saçlarım eminimki bugünde buram buram vanilya kokuyordu.

Sağ elimle kızı itekledim. Sürtük dengesini kaybedip yere düşünce hiç vakit kaybetmeden üzerine çıktık.

Karnının üzerine ata biner gibi binmiştim. Uzun tırnaklarıma şükürler edip haince sırıttım. Ah canım sen daha benim kim olduğumu bilmiyorsun.

Tırnaklarımı o pis suratına batırmamak için kendimi zor tutuyordum fakat elimde değildi.

İğrenç miğrenç ama o suratı tırnaklamayı çok istiyordum.

Suratına tırnaklarımı geçirerek yolmaya başladım.

Of bu çok zevkliydi...

Suratını çizdikçe içime yayılan zevk duygusu bedenimi ele geçiriyordu.

Ben onun o iğrenç suratını çizdikçe altımdaki faişe odayı inlemeleriyle dolduruyordu.

Altımda debelenmesiyse cabasıydı...

O debelendikçe ben daha çok tırnaklarımı batırdım. Tırnaklarımın içi fondeten olunca bu yaptığımın çok boktan olduğunu anladım.

Hızımı alamamıştım. Bu beni daha çok öfkelendirmişti.
Ellerimi o iğrenç saçlarına daldırdım bu sefer dibinden değilde uçlarından tutuyordum.

Saçına asıldığım an tüm hastaneyi inletecek dereceden büyük bir çığlık atmıştı.

Işte o an ellerimi saçlarından çekerek ardı arkası kesilmeyen tokatlar atmaya başladım.

Odanın kapısı oldukça büyük bir gürültüyle açılınca kimin geldiğine bakmayarak hala bu altımdaki sürtüğü tokatladım.

Güçlü 2 kol belimi sararak beni sürtüğün üstünden hiç efor sarfetmeden çekti.

" Bırak beni. Öldürücem o sürtüğü... " belimi kavrayan kolların arasından kurtulmaya çalışıyordum ama nafile hiçbir şekilde kollarını gevşetmiyordu.

Beni beraberinde ayağa kaldırarak hâla belime sarılıyordu.

Sırtımı kendi gövdesine yasladı. arkamda olan kişi nasıl olurda bu denli yakınımda bana sarılabilirdi.

Bu kişi her kimse onuda bu sürtük gibi dövücektim.

Dudakları kulak mememe deyince ürperdim. Bedenime yayılan karıncalar çoktan yürüyüşlerini gerçekleştiriyordu.

Dirseğimle karnına bitane vurdum. Bu kimdi böyle bana sarılıyordu ve o erkekliğini hissetmemi sağlıyordu. O değilde bu kişi her kimse nasıl olurda kız kavgasında bile erkekliği kazık gibi olabilirdi.

" şişt sakin ol bayan atarlı. "  bu ses... olamaz kesinlikle olamaz.

Ah şimdi bu erkeklik doruğa mı aitti. Kesinlikle saçmalıyordum. onun odada olması gerekmezmiydi ?

Sen ne gerizekalı bir kızsın. doruk seni odada bulamıyınca tabikide seni aramaya çıkmıştır...

Aslında böyle olduğunu bende biliyordum fakat beynim böyle olduğuna inanmak istemiyordu. Birnevi kendimi kandırıyordum yani.

Doruk karnımın üstünde bağladığı elerini dahada sıkarak benim yine o erkekliği hissetmemi sağladı.

Sanki bu kavgadan sonda beni içine hapsetmek istiyormuşcasına çok fazla sıkmıştı kollarını.

Fakat bilmiyordu ki nefes alamadığımı.

Kısa bir süre öyle durunca kollarını gevşetip beni bırakmasını bekledim ama o öylece durmayı tercih etti.

Vanilya kokan saçımdan uzun bir nefes çekerek mırıldandı.

" Mahvetmişsin kızı. "

Gözlerimi devirerek mırıldandım.

" Az bile. " gözlerimi yerde baygın yatan sürtüğe çevirdiğimde içimde bir gram bile pişmanlık yoktu.

Hem neden olucakmış canım. az bile yaptım o sürtüğe.

Hatta azcık daha dövsem sıkıntı olmazdı değilmi.

Doruğun kollarından kurtulmaya çalışıp, debelendim.

Doruk ise Mayışmış sesiyle mırıldandı.

" Rahat dur melek. " sesi cidden yorgun çıkıyordu. Ne olmuştu ki şimdi ?

" Bıraksana ya azıcık daha dövücem şu sürtüğü. " ellerimle doruğun karnımda kenetlediği ellerini çözmeye çalıştım. Ah nalet olsun çözemiyordum.

" Melek sus. Nereden biliyosun kızın sürtük olduğunu."
Tıslamıştı. Evet evet kesinlikle tıslamıştı ne yani o sürtüğü banamı savunuyordu.

Bana... meleğe... bir sürtüğü savunuyordu.

Hırsla uzun tırnaklarımı doruğun karnımda birleştirdiği ellerine geçirdim. Ne piç bi çocuktu bu böyle.

Doruk hiçbir tepki vermeden hala ellerini karnımda birleştirmeye devam ediyordu.

Ah lanet olsun senden nefret ediyorum doruk özkan...

" Bana bir sürtüğü savunacak kadar aşağılık bir piçsin şimdi derhal hayatımdan defol. "
Öyle bir bağırmıştım ki odanın duvarları resmem titremişti.

Doruk ellerini karnımdan çekerek beni kendine döndürdü.

Yeşillerimi elalarına diktiğimde üşümüştüm.

Bir bakışıyla bile beni üşüten adam kesinlikle doruk özkan dan başka birisi değildi.

Bana dokunmasın diye adamızdaki mesafeyi açtım.

Bundan sonra bırakın onun evinde kalmak onun yanına bile yaklaşmıycaktım.

Sinirle ellerimi boşver gibisinden gözlerinin önünde salladım.

" Boşversene o kız benden daha namuslu değilmi ? " bir cevap bekliyordum. Bana Hayır değil dese koşarak boynuna sarılacaktım ama doruk sadece susmayı seçmişti. O elanın en açık tonunda olan gözlerini gözlerime dikerek sadece susuyordu.

Susmak... bu saatten sonra bu kelime kesinlikle ikimiz içinde hiç iyi bir eylem olmamıştı.

Gözümden akan yaşı sertçe silerek kırılmış kalbimle son kez baktım o katı yüzüne.

Susan ağızına, Kısılan gözlerine, 1 saat önce deli gibi öpmek istediğim dudaklarına, biçimli burnuna... son kez baktım suratına. Şayet şimdi buradan çekip gittiğimde bir daha göremiycektim bu yüzünü. Daha doğrusu görmek istemiyecektim.

Susması resmen kalbime bir zehirli ok edasıyla batmış ve ölmek için saniyelerini beklemişti.

Yanağımı ürperten bir damla göz yaşınıda sertçe yanağımdan silerek arkamı döndüm.

NEFRET EDİYORUM.

onum karşısında ağlamaktan, aciz, yoksun gözükmekten oldukça nefret ediyordum.

Adımlarımı görüş alanımdaki kapıya doğru ilerlettim.
Kapının kulpunu kavrayıp tam açıcaktım ki doruk kolumdan tutum kapıyla kendinin arasına aldı beni.

Gözümden birtane gözyaşı yanaklarımın soğuk yüzeyinde dalgalar halinde yanaklarımdan aşağıya kaydı.

Doruk, göz yaşım yere düşmeden önce kemikli eliyle sildi.

" Saçmalama. Sen... sen oldukça namuslu bir kızsın." Ellerini ensesine götürerek kaşıdı. Ve ardından devam etti.
" Şimdi aptallık edipte gitmeyi düşünme. " gözleri oldukça koyu rengi almıştı.

Sesi ise tıslamaya yakın bir tondaydı.

Söylediği şeyle içim rahatlamıştı. Ne demişti o sen oldukça namuslu bir kızsın demişti değilmi ? Ah ama ben seni yerim.

Ellerimi hiç vakit kaybetmeden doruğun boynuna doladım.
Cidden beni namuslu buluyordu.
Şuanda içimde tarif edilemiycek bir mutluluk oluşmuştu.

Doruk ise hiç vakit kaybetmeden ellerini belime koymuş ve kafasını saçlarıma gömmüştü.

Kokusundan bir nefes alarak mırıldandım.

" biliyorum, bence sende oldukça namuslu birine benziyorsun... "

Ah melek iyimisin kuzum ? Az önce çocuğa demediğini bırakmadın şimdi ise kalkıp namuslumu diyorsun ? Bence sen oldukça dengesizsin.

Doruk saçlarımın arasındaki burnunu kaldırarak bedenlerimizi ayırdı.

Yüzümüzü birbirine sabitlediğinde gözlerimle ona bakmaya devam ediyordum.

Suratıma doğru yaklaşıp dudaklarımızın arasında milimler kala durdu.

Alınlarımızı birbirine yasladı. Şuanda oldukça düzensiz nefes alıyordum. Doruğun göğsüne değen göğüsüm ise bunun bir kanıtıydı.

Dudaklarının 2 yanı yukarıya doğru kıvrılınca âdeta kalbim tekledi.

Alay içeren bir gülüş değildi. Oldukça içten, sevimli bir gülüştü.

Gülerken dudakları dudaklarıma deymişti. Geri çekilmedim, çekilmek istemedim.

" Melek. Emin ol altımda inlettiğim kızları görseydin böyle konuşmazdın. "

Hayır hayır. Dememişti değilmi ? Bu cümle sadece beynimin bana oynadığı bir oyundu...


Bölüm sonu...

Hirastory_142 minnoşumdan Özür diliyorum

Çok seviyorum seni kız





Продолжить чтение

Вам также понравится

LAKAYIT sarsaramix

Разное

237K 18K 33
"Bu bir emirdir binbaşı! Sen ve Şüheda yarın akşam eve geliyorsunuz!" Eğer samimiyetimiz olsaydı şurada kahkaha atmaktan bayılırdım. Ama samimiyetimi...
131K 7.7K 19
Ailesinden ayrı büyüyen Günce, o gün hırsızlık yapmak için abisini seçtiğini nerden bilebilirdi? ••• 6 Ağustos 2001. Bahçeden gelen kuş cıvıltılarıy...
1.6M 63.5K 35
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...
501K 26.1K 39
Çisil, ailesine bu kadar fazla değer verirken, ona zıt karakterlere sahip yeni ailesine alışabilecek miydi? Onları içinde oldukları o acınası durumda...