Jimin dans ederken müziğin birden kesilmesiyle durdu. Ses sisteminin yanında duran Laptop'a aynadan bakarken kapının girişindeki Hoseok ve beni gördü.Diğerleri de aynı anda bizi farkederken kocaman iri gözlere sahip olan koyu kahve saçlı genç enerji dolu bir şekilde Hoseok'a doğru koşup ona sarıldı. Hoseok gülerek üzerine yapışan arkadaşını itmeye çalışırken diğer beş üye onun arkasında merakla kendilerine bakan bana bakıyordu.
-Tae misafirimiz var görmüyor musun?
Uyarıcı ses tonunun sahibi sandalyede oturan beyaza yakın tatlı bir sarıya sahip saçlı çocuktu. Küçük gözleri küçük suratına çok uygundu.
Tae diyerek seslendiği çocuk Hoseok'a sarılmayı bırakıp geri çekildi, bana bakıp dişlerini göstermeden tatlı bir şekilde gülümsedi:
-Merhaba.
Selamlamasını yaptıktan sonra arkadaşına sarılmaya kaldığı yerden devam edince onların birkaç adım ilerisinde aynaya yakın duran grup üyeleri yanlarına gelip gülerek Tae'yi geri çektiler. Hepsi bir ağızdan konuşurken Hoseok neşeyle beni gösterdi:
-İşte kaçtığımı düşündüğün gün Beria ile tadilat odasında mahsur kalmıştım Tae.
Tae kısaca beni süzerken az önce konuşan sarışın çocuk yüzündeki tatlılığa göre çok daha erkeksi kaçan sesiyle:
-Memnun oldum Beria ben Suga. Tae'nin kusuruna bakma o biraz.......
-Bizimle aynı dünyadan değil!!
Diğerlerine göre yaşı daha küçük görünen siyah saçlı ve siyah gözlü çok hafif dişlek çocuk gülerek kurduğu cümlesinden sonra kendisini tanıttı:
-Ben de Jungkook.
Suga ve Jungkookdan sonra daha sessiz ve olgun görünen diğer ikisi de isimlerini söyledi:
-Namjoon.
-Jin. Memnun oldum.
Hepsinin kendisini hızlıca tanıtmasını dinledikten sonra tıpkı Hoseok gibi onlarada içim ısınmıştı. Arkamızda bizimle muhatap olmak yerine cep telefonuyla uğraşan Jimin hariç. Hala tripli miydi? Arkadaşları hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordu. Hoseok'un gözlerini ona bakarken gördüm. Suga da bunu farketmiş olmalı ki Jimin'e ters ters baktı:
-Jimin dinlendiysen sen de gelip misafirimiz ile tanış.
Cep telefonuna bakarken güldü:
-Misafir mi?
-En azından ülkemizden birisi değil bu bile onu misafir yapar.
Kendisini lider olarak tanıtan Namjoon Suga'ya göre daha tatlı bir dille Jimin'i uyarmıştı. Ortamı huzursuz eden kişi gibi hissetmiştim. Hoseok hiçbir şey demeden Jimin'in tavrını izliyordu. Onun arkadaş canlısı bir şekilde yaptığı davete pişman olmaması için iyimser davranmaya çalıştım:
-O haklı,misafir sayılmam. Hoseok ile geçen gün tanıştık sizden biraz bahsetti sayılır.
-En çok kimi seviyormuş!?
Diyerek gevşek gülümsemesiyle öne atılan Tae inanılmaz sempatikti. Tatlılığı ile ortamın negatifliğini toz şekline getirip yok etmişti.Arkadaşları ona yine gülmüştü. İşin garip yanı... Hepsi Hoseok gibi güzeldi. Güzel diyorum çünkü "yakışıklı" çok basit bir kavram olarak kalırdı. Yani stajer oldukları çok belliydi. Eğer hayallerine ulaşabilir ve çıkış yapabilirlerse büyük ihtimalle havalarından yanlarına yaklaşılmazdı. Sessizliğini koruyan Jimin oturduğu koltuktan kalkıp Hoseok'a doğru yürüdü:
-Jhope, pratik videosu için çektiğimiz dansın son kısmını yapar mısın,hatırlayamadım.
Hoseok'a Jhope diye seslenmişti. Sanırım kendi aralarında koydukları isim. Yada lakabı? Şuan düşünmem gereken şey bu değildi. Jimin cümlesini normal kurmuş gibi görünsede Hoseok'un yüz ifadesine bakınca pek de iyi niyetli bir soru olmadığını hissettim.
-Şuan dans etmek istemiyorum Jimin.
-Diğerleri o kısmı bilmiyor göster işte bugün kaydın son bölümünü çekecekler.
Lider Namjoon Hoseok'a yöneldi:
-Aah evet Jhope,bugün Jimin'in çekim günü.
Namjoon'un bir şeyden haberdar olduğunu sanmıyordum. Daha doğrusu en başından beri farkettim ki önceki gün Hoseok'un anlaşmayı imzalamaya gitmemesine hiçbiri tavırlı görünmüyordu. Belirli bir nedeni olduğunu onlara kabul ettirmişti anlaşılan. Ama Jimin o gün ki gibi tavırlıydı. Bunu diğerlerine belli etmemeye çalışıyordu.Önceki gün olanlara şahit olduğum için ben anlayabiliyordum.Jimin'in onların bilmediği bir şeyi bildiğine emindim. Hoseok'un bileğinin halini de hatırlıyordum çok fazla zorladığı için dans ederse iyice kötüye giderdi. Benimle aynı fikirde olmasa gerek... Ses sisteminin yanındaki Laptoptan müziği açıp salonun ortasına geçti. Jungkook da müziği duyar duymaz dans etmeye başlamıştı. Şuan bu görsel şöleni izleyemeyecek kadar endişelenecek ne yaşamış olabilirdim? Hoseok siyah botlarının parkede çıkardığı seslerle birlikte saçma sapan şebeklikler yapıp dansa girerken birden ciddileşip çok profesyonel hareket etmeye başlamıştı.
Bu çocuklar fazla seksi-
Bu şirket işini çok iyi biliyor-
Bu Hoseok'un gülümsemesinin arkasına saklayamayacağı bir şey var mıdır acaba? -
Kaşlarının hafif büzülmesiyle canının yandığını anlamıştım. Birkaç adım ilerimdeki bilgisayardan müziği kapattım. Hepsi birden bana dönmüştü. Yere oturmuş Hoseok'un alnındaki terleri görebiliyordum. Evet. Şimdi bu süper zekice kurtarma hareketimi onlara yedirme sanatı ile ilgilenmem gerek.
-Rahatsız ediyorum kusura bakmayın ama bir şey söylemem gerekiyor.Bu şarkıdan nefret ederim.
Suga paha biçilemez mimiklerini 'sana anlam veremiyorum' şekline sokarken:
-O bizim çıkış parçamız olacak şarkı. Henüz bir yerde dinlemiş olman imkansız.
Kendimi hiç bu kadar aptal hissetmemiştim. Sonsuz tane yalan içinde neden bunu seçmiştim ki!?? Birkaç saniyelik sessizlikte herkesin bana bakmasından sonra odada kahkahalarım duyuldu:
-Şakaydı.Şaka! Hahahaha...
Hiçbirisi gülmüyordu...Tae bile... Anın sevimsizliğini farkeden Hoseok gür sesiyle kocaman güldü. Nihayet. Utancım bir nebze azalmış gibi hissetmiştim. Şekilli dudakları, alnına düşen saçları ve kocaman simsiyah gözleri ile Jimin boş boş bakıyordu. Durumu kurtarma amaçlı,aniden konuyu kapattım:
-Asıl diyeceğim şey şuydu,Başkan yeni bir projede beni görevlendirdi ve onu Hoseok ile yapmamı istedi. Buraya bunu söylemek için gelmiştim.
Adım adım Hoseok'a doğru yürüyüp diğerlerine yardım amaçlı yaptığımı belli etmemeye çalışarak kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldum. Sanki arkadaşca onun koluna giriyormuşum gibi görünmüştü. Ayağa kakınca Hoseok'un bana baktığını farkettim.
-Ne projesi?
-Birlikte bir yerlere gidebilir miyiz orada daha ayrıntılı anlatırım.
-Hayır. Bugün kaydımız var.
Jimin'in elde etmek istediği şey neydi bilmiyorum ama kötü niyetle yapmadığını da hissediyordum. Hoseok'a sorduğum soruyu onun cevaplamasına biraz sinir olsam da belli etmedim.
Jungkook güldü:
-Senin kaydın var Jimin. Biz istediğimiz yere gidebiliriz.
Jungkook'un esprili bir şekilde bunu söylemesi çok iyi olmuştu. Nasıl böyle bir teklifte bulunmuştum bilmiyorum ama anı kurtarmak uğruna cümlelerim arka arkaya sıralanmıştı.Namjoon heyecanla konuştu:
-Üstelik bu başkanın projesiymiş. Yani mantıksal yaklaşacak olursak bu projenin içinde yer almak bence bizim faydamıza bir durum olur diye düşünüyorum.
Namjoon'un cümleleri,onun aralarında en büyük olanları olduğunu düşündürüyordu bana. Hoseok kafasını salladı. Diğerleri de birden kafalarında yıldız patlamış gibi, onun fikrine heyecanla hak vermişlerdi. Anı kurtarmak için birden ağzımdan çıkan cümlenin böyle bir sonuç meydana getireceğini bilmiyordum.
-Jimin kayıttayken benden güç aldığını söyler. Bu yüzden onunla kalsam iyi olacak. Yarın daha uygun olabilir.
Fikir Hoseok'un da hoşuna gitmişti belli ki hevesle kurmuştu cümlesini. Duvarda asılı post it' lerden birisine bir numara yazıp verdi.
-Bana ulaşabileceğin bir numara. Eğer uygun olduğun zamanı söylersen...
Diğerleri dudaklarını birbirlerine bastırarak gülmelerini durdurmaya çalışıyorlardı. Hoseok biraz utanmış gibi görünüyordu. Kelimeleri birbirine dolanırken cümlesinin devamını getirememişti bile. Arkadaşlarının imalı bakışlarını farkettiğim de Tae araya girdi:
-Fazla heveslenme ileride o numarayı menajerimiz kullanacak yani ileride bize ulaşabileceğin hayaller kurma.
Ortamdaki anlam veremediğim imalı tavırları yarıda kesen Tae'nin özgüvenli esprisine dakikalardır huysuzluk yapan Jimin bile gülmüştü. Grubun stres topu gibi bir şey olsa gerek. Haddinden fazla sevimliliğine güldükten sonra Hoseok'un elindeki numara yazan kağıdı alırken onun gözlerini kaçırmasından dolayı ben de çekingen hissetmiştim. Arkadaşlarının lüzumsuz yere yaptıkları imaları olayı sanki flört amaçlı bir buluşma için numara veriyormuş gibi bir hale getirmişti-
#
aşağıdaki oy yıldızını sarı yapan tatlış eller dert görmesin~