Kötülük Prensim

By starmelyy123

1.8K 313 148

Genç adam oturmuş bu küçük kiza ne ara bu denli bağlandığını düşünüyordu. Kıza aşık değildi sevmiyordu da ama... More

1.bölüm
2.bölüm
3.Bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6.bölüm
7.bölüm
8.bölüm
9.bölüm
10.bölüm
11.bölüm
13.bölüm
14.bölüm
15.bölüm
16.bölüm
17.bölüm
18.bölüm

12.bölüm

45 8 13
By starmelyy123

Multimedya : Doruk özkan (sergio carvajal.)

Merhaba tatlımlar yeni bölüm geldi keyifli okumalar...

Ağır ilaç kokusuyla hastane kokusu burnuma dolarken göz kapaklarımı aralamaya çalıştım fakat bir milim bile yerinden oynamaya tenezzül etmediler.

Başımın altında yumuşak bir şey vardı ama ne olduğunu çözemiyordum.

Ağırda olsa gözlerimi açmayı denedim ama sonuç tabikide boktandı.

Gözlerim kapalı, hafızamı yoklamaya başladım.

Dün neler olmuştu ? Ben neden bulunduğum ortamdan ilaç kokusu alıyordum ?

Kafam allak bullak olmuştu. Ve bunun bütün sebebi o adi doruğun ta kendisiydi.

Çocuk resmen Beni deli etmek için yaratılmıştı.

Hafızama yeni hücum eden düşüncemle birlikte ani bir haraketle gözlerimi açtım.

Ah evet. O beni sabah odaya kilitlemişti değilmi ? Allah senin belanı versin doruk özkan senden nefret ediyorum...

Bide bana, sana erkeklere güvenmeyi öğreticem demişti. Ah allah aşkına beni odaya kilitleyen ve kriz geçirmeme sebep olan kişi mi öğreticekti bana erkeklere güvenmeyi ?

kesinlikle çıldıracaktım. Biri beni şu çocuktan uzak tutabilirmi acaba ?

Odanın kapısı birden açılınca yerimden hafifte olsa sıçramıştım.

Bakışlarımı kapıya çevirdiğimde karşımda gerizekalı doruk duruyordu.

evet. iti an comağı hazırla.

Gözlerimi ondan kaçırarak başka tarafa bakmaya başladım.
Evet bu hastaneden çıkar çıkmaz elifin yanına gidicektim ve ordaki eşyalarımı toplayıp kendime yeni bir ev tutacaktım.

Ve mümkün olursa birdaha doruğun bu mehlül sıfatını görmek istemiyordum.

Artık bırakın onunla iletişim kurmayı onun yüzünü dahi görmek istemiyordum.

Doruk hele şükür kapıda dikelmesine bir son vererek yatağımın yanındaki sandalyeye oturmayı akıl etmişti.

Hayır kızlar yanlış anlamayın tabikide onu yanımda istemiyordum. Sadece öyle kazık gibi kapının önünde dikilince göz zevkimi bozmuştu.

Ellerimi göğüsümde birleştirerek başımı doruğun aksi tarafına çevirip küs pozisyonu almıştım.

Evet ona küsmüştüm. hatta ne küsmesi ya ben ona çok kızmıştım. Onun yüzünden krizlerim hatsafalara ulaşmıştı.

Bu durumda ona küsmek yerine kızıyordum. Onunla topu topuna 1 buçuk hafta yaşamıştım ama hiç bir güzel günüm yoktu sadece beni sinir krizlere soktuğunda bana sarılması güzeldi o kadar yani başka bişi yapmıyordu.

Ay ben az önce sarılması güzelmi demiştim ? Ah sanırım demiştim. neyse kızlar siz unutun onu o benim ağzımdan kaçtı.

" İyimisin ? " sesi oldukça düz çıkmıştı.

" İyi olup olmamamın seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum. " sesim ona meydan okurmuşcasına sakin ama bizzat kararlı çıkmıştı.

Çocuk beni resmen odaya kilitleyip kriz geçirtiyor ve bana kalkmış iyimisin diye soruyor.

Ah rica etsem şu doruğun kafasından bitanede ben alabilirmiyim ?

" İlgilendirip ilgilendirmediğine sen karar veremezsin melek. " sesi sakin ama destop bir sesti.

Doruk oturduğu sandalyeden kalkıp yatağın ucuna oturdu.

" Bak melek. Şimdi seni o odaya benim kilitlediğimi idda ediceksin ama ben yapmadım. " sesi oldukça kararlı ve netti.

" Şimdi sen bunu söyledin diye sana inanacağımı falan mı sanıyosun ? Ah doruk eğer böyle sanıyorsan kesinlikle yanılıyorsun." Gözlerimi doruğun gözlerine diktiğimde keşke o gözlere bakmasaydım diye geçirdim içimden.

Gözleri ateş topu gibi öfkeden kıpkırmızı olmuştu. şimdi hapı yutmuştum.

Hızla kolumu tutup parmaklarını etime geçirdi.

" Bana inanıp inanmaman sikimde değil. Sadece beni haksız yere yargılamada ne bokumu yersen ye." dişlerinin arasından öfkeyle tıslamıştı.

" B-bırak. Kolum acıyor. " kolumu onun o iri ellerinden kurtarmaya çalıştım ama nafile.

Kolumu çekmeye çalıştığımda 2 kat daha fazla bastırmıştı.

Nefesimi tutup acıya katlanmaya çalıştım ama nedense nefesimi tutunca acı ikiye katlanmıştı.

Şuanda tek acıyan kolum değildi. Kolumun yanı sıra ruhum acıyordu.

Şu yaşıma kadar hiç bir erkek tarafından iyi davranılmamış ve sevilmemiştim.

Bu durum o kadar çok acıtıyordu ki ruhumu, sevilmemek, sayılmamak, değer verilmemek.
Kendimi değersiz biriymişim gibi hissettiriyordu.

Gerçi hissedip hissetmemem önemli değildi ben zaten değersiz ve kıymetsiz biriydim.

Kalbime aniden giren sancıyla iki büklüm olmuştum.

Ellerimi kalbimin üstüne koyarak
" Ahh." Diye inledim.

Şuanda kalbimdeki acı hem bedenen hemde ruhen çoğalmıştı.
Eskiler ve geçmişler insanın peşini hiç bırakmazlardı insanı o kadar karanlık bir yerlere çekerlerdi ki, gözlerinizi açtığınızda ben buralara nasıl geldim derdiniz.

İşte bende ordaydım. Eskiden babasızlığı kafaya takmazdım. Onun benimle ilgilenmemesini umursamazdım. Ve o yüzden herşeye gözlerimi yummuştum. fakat büyüyünce herşey çok farklı olmuştu. Gözlerimi kapatınca herşey geçer sanmıştım. İşte bu yüzden uykuyu çok severdim.
Uyuyunca bir nebzede olsa içimdeki acılar gider, kaybolurlardı.

Gözlerimden akan gözyaşlarımı usulca yanaklarımdan sildim.

Şuanda doruğa bağırmak istiyordum ama dudaklarımı aralayacak gücüm bile yoktu.

Kolumu doruktan kurtararak.
" Git. " diyebildim sadece. Boğazım o kadar çok ağrıyordu ki, ağzımdan sadece 3 harf çıkabilmişti.

Artık onsuz, sorunsuz bir hayat yaşamak istiyordum.

Söyleyin allah aşkına çokmu şey istiyordum.

O kadar acı çekmişken birde doruğun bana yaptıkları iyice deli etmişti beni.

" Hiç bir yere gitmiyorum. " dişlerinin birbirine bastırmış, tıslıyordu.

Derin bir nefes alarak içimden şu cümleyi defalarca tekrarladım ;
' Sakin ol melek. Geçicek. '

Ama içimden tekrarladığım cümleye hiç kulak verecek durumda değildim. Şuanda kesinlikle karşımda oturan çocuğu boğmak istiyordum.

" Sana git diyorum ya bunun neresini anlamıyosun ? Git allah aşkına git. " çıldırmak üzereydim.
Neden bana bunu yapıyordu ? neden sürekli peşimdeydi ?

" Kes sesini. " bağırmıştı

"Asıl sen kes sesini. Yeter artık git burdan, hayatımdan. Seni artık görmek istemiyorum. " sesim âdeta hastanenin kolidorundan yankılanıp bana geri dönmüştü.

Doruk bana yaklaşıp herzaman yaptığı gibi koluma o kemikli elini sabitledi. Gözleri âdeta birer ateş topunu anımsatıyordu.

" Bana bak lan. Eğer bana birdaha bağıracak olursan, kendini bu hastanenin yoğun bakımında bulursun. Duydunmu beni. " elinin arasında olan kolumu hızla yana savurup benden uzaklaştı.

Uzaklaştı dediğim, sadece kafasını biraz geriye çekti.

Ne yani bi kıza vurucak kadar adi miydi ? Ah neden soruyosam o zaten adi ve pislik birisiydi.

Ona cevap vermeyip gözümden akan yaşların yanaklarımı ıslatmasına izin verdim.

Keşke sorunsuz bir Yaşantım olsaydı. Keşke ailemle mutlu mesut yaşasaydım. Keşke hayatımın aşkıyla bi an önce tanışabilseydim.

Hayatım keşkelerle doluydu.
Keşke hiç, keşke demek zorunda kalmasaydım.

Keşkelerle yaşamaktansa yaşamamayı tercih ederdim.

Doruk tekrardan eski yerine yani sandalyesine geçmişti.
Yatağın içinde olan ayaklarımı sakince yataktan sarkıtarak, titreyen ellerimle başımı ovaladım.

Tuvalete gitsem iyi olucaktı. Elimi yüzümü yıkayıp sakinleşmem gerekiyordu. Lakin bu gerizekalının yanında biraz daha durursam kafayı yemem an meselesiydi.

Yataktan aşağıya sarkıttığım ayaklarımı, bana göre yavaş gelen zaman süresi ile odanın zeminine bastırdım.

Beynim durdu duracaktı. Sanki başımın içine yüzbinlerce ufak böcek koymuşlar ve onları halaya davet etmişlerdi.

Zorda olsa ayağa kalkarak dengede durmaya çalıştım.

Dengemi sakladığımda, gözlerimi bir iki defa açıp kapattım. Derin bir nefes alarak ciğerlerimin sizlamasını yok saydım.

Adımlarımı kapıya doğru ilerletip, odak noktamı kapıya varıp, bi an önce bu odadan gitmeye dikmiştim.

Okulum 1 hafta sonra açılıyordu. Şimdiden içimde tatlı bir heyecan vardı. Üniversitede yeni arkadaşlar edinip, belkide hayatımın aşkını bulabilirdim.

Ah , nerde bende o şans.
Ben anca doruk gibi hödük biriyle zamanımı boşa harcardım.

Dahası olamazdı çünkü içimde bir nebze bile umut kalmamıştı.

" Nereye ? " arkamdan seslenen doruğu kulak arkası ederek arkama bile bakmadan adımlarıma devam ettim.

Tam kapıyı açıyordum ki doruk beni kapıyla arasına sıkıştırıp, o sinirli ve bi o kadarda ürkütücü gözlerini gözlerime dikti.

" Sana soru sordum. Nereye ? " sesi oldukça gür çıkmıştı. Ah lanet olsun şuanda o gözleri ve bu sesi duymamak için herşeyimi verebilirdim.

Hayır, sesi kesinlikle bana iğrenç gelmiyordu ama o bakışı...
Korkmamak elde değildi.

" T-tuvalete." Sesimin titremesinden herzaman nefret ederdim ama nedense benim sevmediğim ot genellikle hep burnumda biterdi.

Verdiğim cevaptan sonra doruğun gevşeyip rahatlamasını beklerdim ama doruğun suratından birtane mimiği bile oynamamıştı.

Çekilmesini bekledim ama çekilmedi.

Doruk yüzümdeki bir noktaya acayip odaklı bir şekilde bakıyordu. Bakışlarını takip ederek nereye baktığını anlamaya çalıştım.
Bakışları burnumun hemen altındaydı. Ah nereye bakıyordu bu çocuk yoksa burnumun altında sümükmü vardı ? şuanda eğer o sümük ordadaysa utancımdan ölebilirdim.
Bakışlarını takip ettiğimde ise domura uğramış gibi olduğum yerde kalakaldım. Dudaklarım... neden öyle transa girmiş gibi dudaklarıma bakıyordu ki ?

İçgüdisel arak dudaklarımı yaladım.

Ah burası çokmu sıcak olmuştu ne ?

" Siktir... " doruğun ettiği küfürle bakışlarımı gözüne çevirdim.

Niye küfür etmişti ki böyle ?

" Noluyor ? " bakışlarım gözlerindeydi, onun bakışları ise halâ dudaklarımdaydı...

" Bidaha yapma. " doruk oldukça sinirli konuşmuştu.

Ne yapmıştım ki ben şimdi ya ?

Suratına aval aval baktığımı hele şükür fark etmişti.

Bakışlarını zorda olsa dudaklarımdan ayırıp.

" Dudaklarını birdaha ben bu kadar çok yakınındayken yalarsan, olacaklardan ben sorumlu olmam... "

Jet hızla gözlerimi doruktan kaçırıp, odanın kare desenli zeminine çevirmiştim.

şanslı olmalıyım ki arkamdaki kapı 2 defa tıklandı.

Doruk kapının önünden çekilerek benide arkasından yatağa doğru sürükledi.

Beni yatağa oturtarak kendisinide yatağın yanındaki sandalyeye attı.

Tok bir sesle " Gir." Dedi.

Kapının arkasındaki her kimse doruğun emriyle kapıyı açarak içeriye girdi.

İçeriye giren çocuğu görünce nefes alma işlevimi şuanda beynimden silmiş durumdaydım.

25 ' li yaşlarda, uzun boylu, sarışın, ela gözlü. Ve oldukça yakışıklı bir doktor girmişti.

doktor önlüğü giydiği halde ' ben burdayım ' diyen kasları oldukça müthişti.

Ay allahım ya cidden bu doktor burdaysa ben herzaman hasta olabilirdim.

Doktor gülümseyen yüzüyle ;
" Merhaba melek hanım. Nasılsınız ? " o kadar tatlı konuşuyordu ki gülümsememek elde değildi.

" iyiyim. " dedim yüzümde tatlı bir tebessüm ile.

" Sevindim. Evet şimdi uyandığınıza göre bir kaç test yapmak zorundayım. " yüzündeki gülümseme hâla suratında duruyordu. Ve işte anladımki yüzündeki gülümseme o kadar içtendi ki. Hiçbir şekilde gülüşünde ard niyet yoktu.

" Tabiki." Dedim neşeli sesimle.

Kesinlikle hastaneden gitmeden önce bu meteor doktorun adını sorucaktım.

O kaslı Gövdesiyle yatağın ucuna gelerek, benim yatakta doğrulmamı sağladı.

" Evet. İlk olarak gözlerinizden başlıycağım. İzninizle. " bu denli yakışıklı bir doktorun bu kadar kibar konuşması normalmiydi acaba ?

Kafamı onay verir derecede aşağı yukarı sallayarak tebessüm ettim.

Doktor ise onayımı aldıktan hemen sonra gözlerime o yumuşak ellerini koydu.

Boş olan eliyle cebindeki küçük bir feneri çıkartarak gözüme tuttu. Ve aynı şekilde diğer gözümüde muayene etti.

Gözlerimdeki ışığı çekerek hafifçe doğruldu.

" Evet melek hanım tansiyonunuz gayet normal ve şimdi izninizle sırtınızda morluk varmı diye bakmak istiyorum. " doktorun dediğini anlamamıştım. Niye sırtıma bakıyordu ki ?

" Ebette. Ama neden sırtıma bakma gereği duyuyorsunuz ? " sesim biraz endişeli çıkmıştı.

" Şey melek hanım. Bu tür panik atak hastalarında bu zamanlarda sıkça karşılaştığımız bir hastalık var... " sesi ciddi çıkmıştı. Yüzündeki gülümsemesi ise silinmişti.

" A-anlamadım. Biraz açık konuşurmusunuz lütfen ? " sesim gerektiğinden çok daha fazla endişeli çıkmıştı.

" Yani. Panik atak hastalarında krizleri çok fazla sürer ve bayılırsa... Beyninde tümör çıkma olasılığı Yüksek. Fakat krizler tümörün çıkması kadar şiddetli değilse tümör yerine vücudda çeşitli morluklar oluşur... " diyerek kafasını kaşıdı. Ve ardından devam etti.

" Yani endişelenecek bişi yok. Bu morluklar sadece ağrı verir. Tümör kadar tehlikeli degillerdir. Eğer vücudunuzda morluklar varsa size bir merhem yazıcağım ve onu devamlı gece yatmadan önce vücudunuza sürmeniz, onlardan bi an önce kurtulmanıza yeterli olucaktır. " sevecen sesi bana âdeta bir masal nidâsı gibi geliyordu.

Ben ne acılar çekmiştim. uyduruk bir iki morluktan korkacak değildim.

Kafamı olumlu anlamda sallıyarak doktora arkamı döndüm.

Kapının açılıp kapanma sesini duyunca doruğun gittiğini anlamıştım.

İşte bu kadar değersizdim herkesin gözünde.
Vücudumda morluk olabileceğini duyunca nasilda arkasına bakmadan gitmişti.

Bu haraketi bana cidden çok koymuştu.

Kızım bir arkana bak nereden biliyorsun doruğun gidip gitmediğini...

Bakmama gerek yok iç ses doruğun ne kadar piç biri olduğunu biliyorum. Ve beni burda bırakacak olmasınıda anlayabiliyordum.
Çünkü genellikle haysiyetsiz bir insan böyle bir şeyi yapardı değilmi ?

" Evet semih bey merhemi getirdim. " diye bir ses işittiğimde reflex olarak Arkamı döndüm.

Iyide bu...
içeriye giren bir hemşiremiydi.
Ah Oysaki bende doruğun gittiğini sanmıştım.
Aptal olduğumu söylemişmiydim.

Boş yere çocuğun günahı almıştım iyimi...

Arkama Döndüğümde bir adet sürtük diye adlandıracağım bir hemşire duruyordu karşımda.

Kısacık etek, üstüne göğüslerinin yarısını açıkta bırakacak bir gömlek ve suratına ise badana boyası yapmıştı.

Tamam. Bende makyaj yapmayı seviyordum ama bu kız biraz abartmıştı. Ah birazmı dedim bu kız kesinlikle abartmıştı.

Ay canım sen fondeten sürdün diye kendini güzel sanıyosun ama rahmetli olmuşsun haberin yok !!

Adının semih olduğunu öğrendiğim meteor doktor kıza tamam dercesine başını onaylayıp, elindeki merhemi aldı.

Sürtük hemşire ise işinin bittiğini anladığı halde hala burda bekliyordu.

Semih " Tamam leyla. sen çıkabilirsin." Dedi tebessüm ederek. Ama bu tebessüm bana ettiği tebessümlerin yanından bile geçmiyordu. Anlaşılan yakışıklı doktorum sürtüklerden hiç haz etmiyordu.

Kız istemiye istemiye adımlarını kapıya doğru ilerletti.

Oha cidden ben böyle Kıvırtma görmedim. Şuanda kesinlikle bu kızdan tiksinmiştim bu neydi ya öyle küçücük götünü ön plana çıkartmak için bi oraya bi buraya sallamalar. Azıcık hanım ol ya sürtük !!

Gözlerim istemeden de olsa doruğa kaydı. Acaba kıza bakıyormuydu.

Doruğa baktığımda şaşkınca kalakaldım. Gözlerini elindeki telefona kenetlemiş, bırakın kafasını kaldırmayı gözlerini bile kımıldatmıyordu.

Bakışlarımın yakalanmasından korktuğum için gözlerimi doruktan hızla çekerek, doktora çevirdim.

Nihayet sürtük hemşire bozuntusu gitmişti.

Doktor yanıma gelerek.
" Tamam melek hanım şimdi sırtınızı açabilirsiniz. " dedi.

Bende isteğine itaat ederek arkamı döndüm.

Sırtımdaki Kazağı hafif yukarıya sıyıracakken bir el kazağımın ucundan tutup geri indirdi.

Ah doktor senin derdin ne benimle. aç diyosun açıyoruz işte.

" Sen çık dışarı ben bakarım. " bu... bu ses tamamen doruğa aitti.
Neredenmi anlamıştım. Bu odada sadece doruk bu kadar sinirli konuşabilirdi.

" Ama beyfendi siz anlıyamazsınız. " semih bey oldukça kibar bir şekilde doruk gerizekalısına durumu izza etmeye çalışıyordu ama nafile. Doruk anlarmı ? Tabiki Hayır.

" Neresini anlamıycam lan. Alt tarafı 3-4 tane morluk. " doruk yine o sinirli sesini kulaklarıma doldurmuştu.

" Pekala. " doktor pes etmek zorunda kalmıştı. Ah ben olsam bende pes ederdim kim bu doruk gerizekalısını çekerdi ki...

Kapının kapanma sesini duyduğumda hızla arkamı dönüp doruğa baktım.

" Napıyorsun sen ya ? Adam işini yapıyordu neden yolladın ? "
Sesim resmen odayı inletmişti.

" Kes sesini. " aynı şekilde o da bana bağırmıştı.

Yanıma gelerek arkamı döndürdü. Tabi ben itaat edermiydim ? Hırsla olduğum yerde debelenmeye başladım.

Kollarından kurtulmak acayip zordu.

" Uslu dur. " sesi acayip kabaydı.

Debelenmekten yorulduğum için onun emrine itat etmek zorunda kalmıştım.

Doruk ellerini kazağımın ucundan kavrayarak yukarıya doğru sıyırdı.

Açığa çıkan Sırtım hava sayesinde tüylerini diken diken etmişti.

Tüylerimi diken diken eden havamıydı ? yoksa şuanda doruğun Sırtımdaki bir noktayı boylu boyunca eliyle okşamasımıydı ?

Sesimi bulmak için boğazımı sessiz bir şekilde temizledim.
Zira boğazımı temizlemeseydim kesinlikle konuşamazdım.

" M-morluklar varmı ? " sesim bu sefer daha öncekilere nazaran çok daha fazla titremişti.

Sırtıma değen sıvı, soğuk merhemi anlamak zor değildi. Doruk parmağına sürdüğü merhemi sırtıma yediriyordu.

Sorumu cevapsız bırakarak sırtıma merhem sürdüğüne göre morluklar vardı.

Doruk o nazik parmaklarını Sırtımdaki bel oyuntuma getirerek merhemi sürmeye başladı.

Ah bilmiyordu ki benim o bölgemde tikimin olduğunu.

Doruk orayı okşar okşamaz refleks olarak hızla arkamı döndüm.

Tam yere düşecekken doruk beni tutarak kendine çekti.

Şuanda dudakalarımızın arasında bir santimden daha az bir boşluk vardı.

Dudaklarımız birbirine deydi değecekti. Doruğun gözleri, 1 saat önce olduğu gibi yine dudaklarımada takılı kalmıştı.

Bu sefer aptallık etmeyip dudaklarımı yalamadım. Zira yalasaydım dudaklarım ve dilim otomatikman doruğa değmiş olacaktı.

Doruk zorlada olsa yutkunarak dudaklarını araladı.

" Siktir. Durup durup bu kadar yakınımda olman çok boktan. "
Diye sessizce mırıldandı. O kadar kısık söylemişti ki. Odak noktam doruk olmasaydı kesinlikle bu cümleyi duyamazdım.

Bölüm sonu...

Evet canlar vote ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çook sevinirim :*










Continue Reading

You'll Also Like

37.4K 1.8K 18
Dora mahalle abisine nah çeker... [Texting+Düzyazı]
586K 36K 47
"Baba,çok korktum ben." Mirzat Bey kolları arasına aldığı kızını göğsüne yaslarken duyduğu şey ile adeta donup kalmıştı. Kızı kendisine yıllar sonra...
86.2K 4.6K 33
Bir kadın bordo bereli. Aynı zamanda hayalet. Ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğreniyor. bakalım daha neler olacak Bu arada ben Asker kadın adlı k...
55.7K 3.5K 14
Yeni doğan bebek kardeşiyle bir başına kalan Yekta, kendini kardeşinin hayatına adar. Bir yandan kardeşine bakarken bir yandan ayakları üzerinde durm...