Biri Bizi Durdursun (TAMAMLAN...

By kymelisa

770K 27.1K 2.4K

"Seni o otelin lobisinde ilk gördüğüm gün asla senin ile ilgili böyle düşüncelere sahip olabileceğimi düşünme... More

Bölüm 1 = Karşılaşma
Bölüm 2 = 2 Hafta Önce Başladı Her şey
Bölüm 3 = İndir Beni!!!!
Bölüm 4 = Dertlere son?
Bölüm 5 = Özür dilerim.
Bölüm 6 = Elimi Öptü
Bölüm 7 = Eski işler!
Bölüm 8 = Küçük mızmız Azra
Bölüm 9= Senden - Senden Nefret Ediyorum!
Bölüm 10 = Yerleşiyoruz
Bölüm 11 = Benden hoşlanıyor musun?
Bölüm 12 = İlk Okul Günü
Bölüm 13 = Tanışma Faslı
Bölüm 15 = Seni Öpe Bilir miyim?
Bölüm 16 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 17 = Bay Dımtıs.
Bölüm 18 = Üstüne bir Soğuk su iç
Bölüm 19 = Kutunun Gizemi
Bölüm 20 = Kıskandırma.
Bölüm 21 = Hasta Nöbeti.
Bölüm 22 = Kavga
Bölüm 23 = Disiplin
Bölüm 24 = Koş, Koş, Koş..
Bölüm 25 = Arkadaşlar el ele tutuşmazlar!
Bölüm 26 = Baba Mekanı.
Bölüm 27 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 28 = Büyük Kavga
Bölüm 29 = Özel Bölüm (Yağmur)
Bölüm 30 = Kaza
Bölüm 31 = Sorgu
Bölüm 32 = Hastane
Bölüm 33 = Hazırlık.
Bölüm 34 = Partiye davet.
Bölüm 35 = Kalp kırıklığı..
Bölüm 36 = Bu Gece Bizim Olsun
Bölüm 37 = Özel Bölüm (Yağmur) Sezon finalii :)
Bölüm 38 = Babam mı?
Bölüm 39 = Tatsız Kahvaltı.
Bölüm 40 = Bir kıvılcım yeter bize..
Bölüm 41 = Bize plan lazım.
Bölüm 42 = Teslimat gecesi
Bölüm 43 = Ölüyorum..
Bölüm 44 = Ölürüm de bırakmam
Bölüm 45 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 46 = Özel Bölüm (Berk) 2
Bölüm 47 = Özel Bölüm (Berk) 3
Bölüm 48 = Çok Özür Dilerim.
Bölüm 49 = Özel Bölüm (Yağmur)
Bölüm 50 = İki hafta sonra
Bölüm 51 = Ben aşık oldum Anne.
Bölüm 52 = Yine mi teslimat?
Bölüm 53 = İlk Tartışma
Bölüm 54 = Özür dilerim, öpüşelim mi?
Bölüm 55 = Sır Perdesi 1
Bölüm 56 = Sır Perdesi 2
Bölüm 57 = Anlaşma
Bölüm 58 = Durum değerlendirmesi
Bölüm 59 = Özel Bölüm (Zeynep)
Bölüm 60 = Özel Bölüm (Berk)
Bölüm 61 = Karamsarlık.
Bölüm 62 = Her şey oyun muydu?
Bölüm 63 = Senin için Ölürüm ben be.
Bölüm 64 = Hastane
Bölüm 65 = Karakol
Bölüm 66 = Eve Dönüş (Finale son 2)
Bölüm 67 = Balo Sonrası (Finale son 1)
Bölüm 68 = FİNAL
GooglePlayKitaplar
Ajan Akademisi
Yeni Hikaye Şeytan Tüyü

Bölüm 14 = Gizemli Paket

12.2K 514 39
By kymelisa

Okul çıkısı Ali ile otoparka kadar beraber yürüdük. Sohbeti gerçekten çok hoş ve içtendi. Onunlayken Yağmurun yanında olduğum kadar rahat olduğumu hissetmiştim, hemde ilk günden. Bence bu çok önemli bir noktaydı. Otoparka girdiğimiz gibi Ali bana "Bil bakalım hangisi benim arabam" diye sordu.

Pağlı arabaları pas geçtim ve kız arabalarını da. "Şu külüstür bmw?"

"Hayır değil."

"Hmm. Peki ya şu Beyaz Dacia?"

"Hayır."

"Dacia nın yanın da ki?"

"Hayır oda değil Kapat gözlerini ben götüreyim seni."

Olur diyerek gözlerimi kapattım ve Ali beni elimden çekiştirerek bir sağa bir sola döndüre döndüre götürdü.

"Mızıkçılık yapmıyorsundur umarım."

"Aşk olsun ben Yağmur değilim" dedim alınmış takliti yaparak.

Beni son bir kez daha sola doğru çekiştirdi ve "Tamam aç bakalım" dedi.

Gözlerimi hemen açtım tabi ki de, ve işte o beklenen an. "Hadi canım" diye mırıldandım elimde olmadan ve sonra da kahkahayı patlattım. Bildiğiniz yarıla yarıla gülüyordum. Bir yere yatıp karnımı tutmadığım kalmıştı ama öyle bir gülüyordum ki, o manzarayı aratmıyordu doğrusu. Sonra birden kahkaham kikirdemeye dönüştü ve ben Aliye baktım. Oda bana gülümsüyordu, aman iyi alınmamıştı en azından.

"Ay Ali harbi şaka gibisin."

Ellerini arabasının üstünde gezdirdi "Bence tam bir şaheser."

"Bence de, bu devirde kim sarımsı vos vos kullanır."

"Sarı değil, altın rengimsi."

"Bunun bir adı var mı?" diye sordum arabanın etrafını gezerek. Harbiden çok güzel bakmıştı ama arabaya.

"Tweety."

"Yani" dedim arabanın ön kaportasına bakarak "Güzel isim şeçimi."

"Beğenmene sevindim, genelde insanlar dalga geçer benimle."

Aliyle bir süre bakıştık. Hüzünlüydü ve ben onun hüznünün sebebini de tahmin ede biliyordum. "Ali gel buraya" diyerek bir kaç adım yaklaştım ve sarıldım ona. "Hey üzülme, lisede nasıl bir hayatın vardı bilmem ama burada kesinlikle farklı olacak."

"Benim ne olduğumu biliyorsun değil mi?" diye fısıldadı kulağıma.

"Tahmin" diye bildim sadece.

Sarılmayı bıraktı ve "Benim gibi biriyle Üniversite hayatını gerçekten paylaşmak ister misin? Yani sonuçta ben normal erkekler gibi değilim."

"Şşşş" dedim ona "Sakın öyle düşünme, ben seni bu halinle gerçekten çok sevdim."

"Ay gerçekten mi?" diye yumuşadı birden.

Bende gülümsedim ona "Ay evet" deyip tekrardan sarıldım ona.

"Sarılmanız bitmedi mi?"

Ali ve ben birden yerlerimizden sıçradık. Arkamı dönüp Berki gördüğüm gibi bir an olsun rahatladım. "Ödümü kopartın."

"Ne yapayım baktım gelmiyorsun arkadaşla da arandan sus sızmıyor ben geldim. Biraz daha bıraksam arabasına atlayıp gidecekmiş gibi bir halin var da."

"Ali bu Abim Berk."

"Bahçede tanışmıştık" diyerek elini tokalaşmak için Berke uzattı "Bende Ali."

Berk önce Aliyi baştan ayağa süzdü sonra da ona uzatılan elini. Aliyi belki bir kaç saniye bekletmesine rağmen hemen oda onunla tokalaştı.

"Kusurumuza bakma. Ben Azrayı arabamı göstermek için alıkoydum, senin beklediğini bilseydim oyalanmasına izin vermezdim." Alinin ses tonu oldukça resmi ve mesafeliydi.

"Sorun değil, hem bak bire bir tanışmış oldunuz bu vesile ile."

"Evet" diye onayladı beni Berk. "Ben Azranın en büyük Üvey abisiyim."

Üvey kelimesini sanki biraz tonlayarak söylemişti yada ben bir yerlerimden uyduruyordum bunu. Berk tekrardan bana dönerek "Ömer gelmeyecekmiş ve benimde acilen bir yere yetişmem lazım, çıkalım mı?"

"Olur" dedim ve Aliye geri döndüm "Mesajlaşalım" dedim ona ve el sallayarak Berkin peşine takıldım. Arabanın arka koltuğuna çantamı attım ve ön koltuğuna oturdum. Berk yanına oturduğuma biraz şaşırmış gibi baktı.

"Ne oturamaz mıyım?"

Araba kontağını çalıştırdı "Yok otura bilirsin tabi ki de."

Hiç konuşmadan otoparktan çıktık.

"Şu yeni arkadaşının Nonoş olduğunu biliyorsun değil mi?"

Elimde olmadan Berke hem şaşırmış hemde gülümseyerek baktım "Nonoş ne ya."

"Nonoş erkeği işte, anlasana."

"Tamam ne demek istediğini anladım ama ne var bunda?" İç güdüsel olarak Aliyi savunma gereksinimi hissettim.

"Bir şey yok ama okulun ilk günü böyle biriyle tanışmanı beklemiyordum doğrusu."

Berke doğru dönerek oturdum. "Ne yapmalıydım, okulun en tatlı ve en yakışıklı erkekleri ile mi tanışmalıydım?"

Berk birden frene bastı ve durdu. Birazcık sarsılmıştık ve ben daha ne oluyor demeden ışıkların kırmızı yandığını gördüm ve sustum.

"İllaki bir erkekle tanışmak zorunda mısın?"

"Hayır, tanışmadım da zaten."

"Ali? O ne erkek değil mi?" İmalı imalı bana baktı.

"Aslında bir nebze erkek ama aslında da değil"

"Nonoş işte" dedi Berk ısrarla.

"Eşcinsellere karşı mısın?" diye sordum. Yavaş yavaş bu konu sinirlerimi bozmaya başlıyordu.

Tepkimi elbette ki anlamıştı "Hayır ben sadece," dedi ve durakladı " Neyse" diyerek sustu sonra.

"Merak etme, sana bakmaz için rahat olsun" dedim sinirlerime hakim olmaya çalışarak. Resmen eşcinsellere karşıydı işte.

"Elbette bana bakmaz ama neyse ya konuyu değişelim, ilk günün nasıl geçti."

"Güzeldi" dedim konunun değiştiğine rahatlayarak. "Ama Anneme en azından 500 liralık masraf çıkacağına eminim."

Berk tekrardan yola devam ederek "Güzel sanatlar çok masraflı bölüm, senin dalın ne?"

"Kara kalem."

"Hmm" derken birden Berkin telefonu çaldı ve hızla telefonunu açtı.

"Hey, geldi mi?.... Tamam bende birazdan oradayım ama fazla uzun kalamayacağım.... Tamam o iş bende....... Yok bu akşam yine geleceğim.... Anlıyorum......" Bir ara bana baktı ona bakıp bakmıyor muyum diye. "Tamam ben gelince konuşalım... Beş dakikaya oradayım."

"Yolculuk nereye?" diye sordum elimde olmadan.

Berk bir kaç saniyeliğine Beyaz kısa şortuma baktı. "Maalesef seni bu şortla sokamayacağım bir yere."

"Ne varmış şortum da" dedim elimle şortumu sıvazlayarak.

Berk tek kaşıyla şöyle bir bana baktı "Gideceğimiz yer için oldukça kısa."

"Nereye gideceğiz ki?"

"Biz değil sadece ben" arabayı bir binanın önüne park etti. "Sende arabada kalıp beni 10-15 dakika bekleyeceksin."

Binanın girişinde ki tabelaya baktım. MİXOL BOKS SALONU

"Hadi canım."

"Arabada bekle beni" diyerek Berk arabadan indi ve boks salonuna girdi.

Hızla cebimden telefonu çıkardım ve salonun resmini çekip bende arabadan çıktım. Ne yani o bekle dedi diye kuzu gibi arabada mı bekleyecektim.

Sokaklar dar fakat tıka basa doluydu. Sokağın iki yanı da hep magzalarla çevriliydi. Tam karşı binada küçük bir Caffe gördüm ve karşıdan karşıya geçtim. Kapıdan içeri girerken cam köşesine oturdum ve siparişimi hemen verdim.

Telefonumu cebimden çıkartım ve Yağmuru aradım.

Yağmur hemen açtı "Azra müsait değilim canım ben seni sonra ararım" diyerek tekrardan suratıma geri kapattı.

Telefonuma bir müddet bön bön baktım sonra masaya bıraktım. Yağmur benimle tuvalette bile konuşan bir kız nasıl olur da müsait olmazdı.

Kahvem geldi ve ben kahvemden bir yudum aldığım gibi sanki başımın üstünde ampul parladı. "Hayır" diye fısıldadım kendi kendime.

Biz tatildeyken Yağmuru nasıl sürekli aradıkları geldi aklıma, ona tekrardan paket teslim ettireceklerdi. O beni bir tek onların yanındayken böyle tersler veya hızla telefonu kapatırdı. Bazen direk meşgul tuşuna basar, telefonunu ardından kapatırdı. Normalde her gittiğinde bana konumda atardı ama bu son zamanlar artık atmayı bırakmış hatta iş bittikten sonra işi bitirdim diye haber vermeye başlamıştı.

Stresli olduğum zamanlar yaptığım gibi yine baş parmağımı kemirmeye başladım kahvemden içerken.

Berk bir adam ile birlikte Boks salonunun kapısından çıktı ve bende hemen ona mesaj yazdım. Karşı ki Caffedeyim.

Berk adamla biraz daha konuştu sonra cebinden telefonunu çıkardı, arabanın camından içeri baktı ve sonra da tam olduğum noktaya bakmaya başladı. Anlaşılan mesajımı almıştı. Camlar filmli olduğu için o içeriyi göremezdi ama ben onu rahatlıkla göre biliyordum.

Adamla biraz daha konuştuktan sonra tokalaştı ve arabanın sürücü kapısını açıp içine eğildi. Ay yoksa bu beni burada bırakıp gidecek miydi? Yok canım öyle bir şey yapmazdı herhalde. Tekrardan arabadan başını çıkardı ve arabayı kitleyip olduğum yere doğru yürümeye başladı. Ayy.. Ben arabanın anahtarını arabanın içinde unuttum. Elimde olmadan gülümsedim. Sonrada hangi ara dik bir şekilde oturmaya başladığımı anlamadan tekrardan oturduğum koltuğuma yayıldım.

Berk caffeden içeri girdi ve ona oturduğum yerden el sallama gereği bile duymadan beni gördü ve karşımda ki sandalyeye bildiğimiz çöktü.

"Arabada bekle cümlesinin neresini anlamadın?"

"Çok emrivakiydi."

"Emirler uyulmak içindir."

Gülümsedim "Bana göre değil. Hem sen anlat bakalım ne işin vardı orada."

"Bir arkadaş gelmişte onu görmem lazımdı o gitmeden."

"Hııı boksçu mu?" Kahvemin son yudumunu da içtim.

"Evet" dedi ve oda garsona bir şeyler sipariş verdi "Sende bir şeyler ister misin?"

"Hayır teşekkür ederim" dedim ve telefonuma gelen mesaja baktım.

Yağmur konum atmıştı ve birden telefonum çalmaya başladı. Hiç tereddüt etmeden hemen açtım "Kanka neredesin?"

"Paket teslimatım var şaşkolozum sen nerelerdesin?" Sesi neşeli geliyordu.

"Bende" Berke bakarak "Caffedeyim" dedim fakat onun adını vermedim.

"Ne yapıyorsun kız caffe köşelerinde. Neyse bak sana ne diyeceğim. Bu sefer iki adet paket aldım fakat birini yarin akşam teslim etmem lazım birini de bugün. Eğer yakınlarda isen yarınki paketi sana vereyim. İki paket ile dolanmak istemiyorum sokaklarda."

Yağmurun ses tonu bu cümleleri kullanırken git gide titreşiyordu. "Sıkıntı mı var?" diye sordum.

Berk hala gözümün içine bakıp sanki yüzümün ifadesini ölçmeye çalışıyormuş gibiydi.

"Azra çok soru soruyorsun, nerede olduğunu söyle buluşalım bir yerde de halledelim şu işi. Yola koyulmam lazım."

Bir müddet sustum. Nefes al. Nefes ver. "Tamam bekle" dedim ve Yağmurun bana yolladığı konumu açarak Berkin yüzüne doğru tuttum "Buraya yakın mıyız?"

Berk elimden telefonu alıp baktı "Evet, oldukça yakınız hemde" diyerek bana geri verdi. "Neden bir sıkıntı mı var?"

Ah bizim hayatımız sıkıntı amk diyesim vardı fakat "Yok sadece beni oraya götüre bilir misin şimdi" dedim.

"Tabi ki de" dedi ve masadan kalkıp kasaya gitti.

Telefonu kulağıma tuttum "Kanka ne oldu açık açık söyle" dedim.

"Kim var senin yanında Azra?"

"Berk var ama sen onu boş ver şimdi, neler oluyor? Neden bu sefer iki paket" diye sordum hızlıca. Gözlerim Berkin üzerindeydi bu konuşmaları duymadığından emin olmam gerekti.

"Gelince yüz yüze anlatırım sana, burada bir park var o parkta bekliyorum" dedi ve kapattı. Bu kız umarım başına bela açmazdı. Onun başı belaya girerse otomatik olarak benim ki de giriyordu.

Berk elinde bir poşet ile masaya geri döndü ve beraber arabaya gittik. Berk arabanın kontağını çevirirken "Neden anahtarı arabada bıraktın da gittin?" diye sordu.

"Unuttum" dedim mahcup bir şekilde. Bana bakıp gülümsedi ve bende görmemezlikten geldim. Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama yanında otururken deminden beri almayıp da ilk defa şimdi aldığım parfüm kokusunu içime çektim. Zevkli erkekti doğrusu.

Araba yola çıktığında geldiğimiz yolu geri döndüğümüzü fark ettim "Kaç dakikaya varırız?" diye sordum.

"Beş" diye cevap verdi.

"İyi" diyerek tekrar camdan bakmaya başladım.

"Yağmurun orada ne işi varmış?" diye sordu ara sokağa saparken.

"Bilmem" Omuz silktim "Ama senin bokscular ile takılmana şaşırmadım değil doğrusu" diye soru attım ortaya. Yağmur olayından ola bildiğince uzaklaşması lazımdı.

"Neden ki" diye cevapladı sırıtarak.

"Hukuk bölümü okumuyor muydun sen? Yani evde ki onca kitabı okuduğunu varsayıyorum şuan gözümde tam bir İnek Öğrenci modundasın da, ondan."

Berk kahkaha atarak güldü "Tamam hukuk okuya bilirim ama bu Boks yapamam anlamına gelmez."

Kocaman gözlerimi açıp ona baka kaldım "Sen orada boks mu yapıyorsun?"

"Hı hı" dedi ve arabayı başka daracık bir sokağa soktu.

"Hı hı ne ya? Ay inanmıyorum hukuk öğrencisi gizli bokscuymuş meğersem. Ne olay ama."

"Bence seninde paparazi bölümünde okuman gerekiryormuş" diyerek arabayı sokağın ucuna park etti.

"Geldik mi?" diye sordum.

"Evet. Konum burayı gösteriyordu yanlış hatırlamıyorsam" dedi ve bunun üstüne bende telefonumu ona verdim. Telefona baktı ve "Hı hı burası" dedi.

"Tamam sen burada bekle" dedim ve arabadan çıktım Berk "Telefonun?" diye seslendi bende "Sende kalsın gelirim şimdi" diyerek arabanın kapısını usulca kapattım.

Karşımda ki sokağın sağ tarafında orta boyutlarda bir park vardı. Etrafı yürüyüş parkuruna benziyordu, ortası da çocuklar için ayrılmıştı. Parkın içine girdim ve arkamı dönüp Berkin arabasına doğru baktım. Ne arabada nede kendisinden iz vardı, iyi anlaşılan burası görünmüyordu onun park ettiği yerden.

Yağmurun bir bankta bacak bacak üstüne atmış bir şekilde oturduğunu görünce gülümseyerek yanına gittim ve "Kanki" diye seslenerek onu korkuttum.

Yağmur olduğu yerde sıçradı "Hayvan."

"Sensin o," dedim ve yanına çöktüm "Anlat bakalım bu iki paket işi de ne?"

Yağmur bana doğru yan döndü "Aslında bu günün paket siparişi bildiğim yerde, bunda sıkıntı yok ama yarın akşamki biraz sıkıntılı bir durum. Başkası teslimatı yapacakmış ama kaza geçirmiş galiba iş bana kaldı."

"Neden kabul ettin, ay keşke etmeseydin" dedim hemen.

"Etmedim ama Adam bana benden sana 500 teslimat yerinden de 500 deyince, dayanamadım."

"Akşam kaçta?" diye sordum.

"Gece saat 2 de teslimatım var."

"Nereye?"

"Bilmiyorum, adres bana daha verilmedi ama sanırım yer altı gibi bir yerdeymiş. Benimle gelir misin? İçeri girmene gerek yok kapının yakınlarında dur ve benim oradan çıkmamı beklesen yeter."

"Aşk olsun sorman bile ne kadar ayıp" dedim alınmış gibi. "Sanki ilk defa yapacağım. Sen benim kardeşimsin biliyorsun tabi ki de gelirim"

"İyi tamam o zaman araşır konuşuruz detayları" dedi ve bana sarılıp elime LCWaikiki poşetini verip ters yöne gitti.

Acelesi varmış gibi yürüyordu. Etrafına bir bakındı ve sonrada arkasını dönüp bana el sallayarak gitti. Bende bir müddet daha arkasından baktım ve artık onu göremediğim an bende arabaya doğru yürüdüm.

Arabaya vardığımda arabanın arka kapısını açtım, poşeti çantamın içine tıkıştırdım ve tekrardan öne oturdum. Şu paket işi içime hiç sinmiyordu. Allahım ya... Bu kız bu kadar strese nasıl dayanıyordu? Ben paketi arabaya getirene kadar paranoyak gibi yanımdan geçen herkese şüpheli gözü ile baktım, o buna nasıl dayanıyordu. Bir daha ki teslimatına kesinlikle bende içeri onunla birlikte girecektim. Kesinlikle.

"Çok düşüncelisin."

Oturduğum yerde tüylerimin diken diken oldu. "Yok, sana öyle gelmiştir."

Berk telefonumu bana geri uzattı bende hiç cevap vermeden cebime soktum.

"Başka bir rotamız var mı?"

"Hayır, çok başım ağrıyor. Eve gidip yatmak istiyorum sadece" dedim elimle başımı ovuşturarak.

"Tamamdır" Arabayı çalıştırdı. "Sergül aradı. Bu akşam eve geç geleceklermiş babamla. Ömer de arkadaşları ile AVM'ye gidiyorlar."

"Evde yalnızız anlaşılan" diye mırıldandım fakat kafam hala hemen arka koltuğumda içinde ne olduğunu dahi bilemediğim bir paketteydi. Ya polis bizi çevirirse. Ya paketi açmak isterlerse. Ya içinden silah veya uyuşturucu filan çıkarsa. Yağmur bana uyuşturucu olmadığına dahi yemin etmişti. Yasak bir şeydi ama uyuşturucu değil demişti. Makinelerde ötmez ama x-ray cihazından geçersen görünür demişti. Paketi açmak veyahut dokunmak bile yasak demişti. Başka ne demişti....

"Sorun olmaz umarım?"

Berke baktım. "Hı?"

"Bende evden çantamı alıp çıkacağım diyorum, umarım sorun olmaz. Bir kaç saate gelirim ama akşam yemeğini tek yemezsin."

"Yok ben yatacağım zaten"

"Çok dalgınsın."

"Değilim."

"Kesinlikle öylesin."

Camdan dışarı baktım. "Sen öyle diyorsan."

Araba yolculuğum oldukça sessiz geçti. Eve garajdan girdik ve ikimizde odalarımıza çekildik.

LCWaikiki poşetinden paketi çıkartmadan iç çamaşırlarımın arasına iteledim ve üstüne ne bulduysam koydum. Telefonumu şarja taktım ve üstümü değiştirerek yatağımın üstüne oturdum. Gözümü bir türlü iç çamaşırlarımın arasında saklı olan gizemli paketin olduğu çekmeceden alamıyordum.

Bir kaç dakika daha öyle bön bön baktım ve kapımın tıklanmasıyla kendime gelip kapıyı açtım.

Berk sol kolunda spor çantası ve elini dağınık saçlarının arasından geçirerek bana baktı. "Ben çıkıyorum."

"Tamam."

Kendi kendine homurdandı. "Sen ne yapacaksın?"

"Yatacağım."

Huzursuz gibiydi. "Evin bütün camlarını kapattım, dış kapıyı kilitledim. Bir tek garaj kapısı açık ama ben çıkarken büyük ihtimal onuda kapatıp çıkarım."

"Tamam."

Yüklendiği ayağını değiştirdin. "Ben bir iki saate gelirim."

"Keyfine bak" diyerek bende ayak değiştirdim.

Bir müddet daha kapımda durdu ve beni süzdü "Tamam ben çıkıyorum o zaman iyi uykular."

Bana garip bir surat ifadesi ile bakıyordu, alıcı gözü desem değildi, belki de sadece giydiğim kısa şortuma çok sinir olmuştu. Yapacak pek bir şeyimde yoktu doğrusu. Kısa giyinmeyi seviyordum.

"Teşekkürler sana da iyi eğlenceler" dedim ve onun merdivenlerden inmesini bekledim.


Continue Reading

You'll Also Like

3.9M 241K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
986K 54.7K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
2.8M 144K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
1.7M 109K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...