İtiraf Avcısı (Tamamlandı)

By serhatkoruk

21.2K 2.2K 102

La Malinche adındaki tercümanın Azteklere yaptığı ihaneti hiçbir nesil unutmadı. Öyle ki Meksikalılar hâlâ ha... More

1 - "Geri Dönmem Gerekiyor"
2 - "Ve acı ödediğin bedeldi"
3 - "İstanbul'da birinin başkasını boğazlamadığı gün mü var?"
4 - "İhanet insanı bir kez ele geçirdiğinde kurtulmak imkânsız oluyor."
5 - "İşinize gelmeyince tokadı basarsınız zaten."
6 - "Senin peşinden değil Türkiye'ye, cehenneme bile gelirim."
7 - "Anladığım dilden konuşsana Efgan."
8 - "Katili uzakta aramamak lazımmış."
9 - "Seni sonsuza kadar bekleyemem."
10 - "Bazı insanların cesareti bende hayranlık uyandırıyor."
11 - "Ağlayanın malı gülene hayır etmiyor."
12 - İkimiz de Azrail'in yoldaşıyız.
14 - "İnsanları mutlu ederken kendimi mutsuz bir kadın yaptım."
15 - "Vahşet bu... Katil bu kadın..."
16- "Birlikte mi işliyordunuz cinayetleri?"
17 - "Manevi oğlumun hayatını kurtardım, kendi oğlumun hayatını mahvettim."
18 - "Bu sitenin neresini tutsan elinde kalır."
19 - "O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi."
20 - "Senin kitabına bir son yazarım ne olduğunu sen bile tahmin edemezsin."
21 - "Sevmediğin bir adamla istemediğin bir hayatı sürdürmeye çalışıyorsun."
22 - "Öğrenmek için iki günden az zamanımız kaldı."
23 - "Bütün İstanbul bitti de bir senin evin mi kaldı?"
FİNAL - "Bugün, ölmeyeceğim."
İtiraf Avcısı Hakkında Eleştiri ve Tanıtım Yazıları

13 - "Bir bu eksikti."

538 79 2
By serhatkoruk


Saat 21:20'de ekipteki genç polislerden birisi odamın kapısında belirdi.

"Baş komiserim, Efgan Kurt adında bir şahıs sizinle görüşmek istiyor. Arkadaşınızmış." dedi. Ona misafirimizi içeriye almasını söyledim. Birkaç adım gerisinde bulunan Efgan'a eliyle odayı işaret etti. Ayağa kalktım ve kapıdan içeriye giren dostuma sarıldım. Aynı sıcaklıkla karşılık verdi.

"Hoş geldin Efgan, kırmadığın için teşekkür ederim." dedim.

"Ne demek abim, seni kıracağıma kafam kırılsın. İyi haberlerle geldim yanına. Bizim patronla konuştum. Yıllık iznimin bir bölümünden feragat ettim. Kalan günlerden de bir haftalık izin aldım." diye karşılık verdi.

Bugün klinikten ayrıldıktan sonra Efgan'ı aramıştım. Ona işlerin gittikçe karmaşıklaştığından bahsettim. Kısa bir süre yardımına ihtiyacım olacağını söyledim. Aslında benim teklifim, Efgan'ın çalışma saatleri dışında bir program yapıp onu ekibe dahil etmekti. Ayarlamaya çalışıp bilgi vereceğini söyledi. Yakın dostumun bu sürprizi bizim için harika bir haberdi.

"Vay, dostum benim. Sana fena borçlandık o vakit." dedim. Efgan'ın utangaç ve çekingen bir yapısı vardı. Kurduğum cümle yüzünün kızarmasına neden oldu.

"Ne borcu abim, senin dostluğunun karşılığını ödemem için bundan daha iyi bir fırsat olamaz."

"Gel, gel otur şöyle." diyerek masamın önündeki koltuğu işaret ettim. Kapıdan geçen çaylak polislerden birisine bizim için iki çay yollatmasını rica ettim.  Kendi koltuğum yerine Efgan'ın karşısındaki misafir koltuğuna oturdum. Hemen ardından masamdaki telefona uzanıp Meral'in dahilisini tuşladım. Ona toplantımızın on dakika gecikmeyle 21:40'ta başlayacağını söyledim. Kısa bir süre sonra çaycımız tam anlamıyla tavşan kanı diye tabir edebileceğimiz çaylarımızı getirdi. Aslen Rizeli olan orta yaşlı bu adam değme kafelerde içemeyeceğimiz güzellikte çay demliyordu. Efgan'la çaylarımızı yudumlarken bir süre havadan sudan sohbet ettik. Daha sonra toplantı salonuna doğru yola çıktık.

Odaya girdiğimde Selim bilgisayarını projeksiyon cihazına bağlıyordu. Rıfat ise beyaz tahtaya şu ana kadar işlenen cinayetle ilgili bir şema çiziyordu. Hemen arkamızdan Meral kollarının arasına sıkıştırdığı dosyalarla içeriye girdi.

Öncelikle genç meslektaşlarımı Efgan ile tanıştırdım. Afgan asıllı genç arkadaşımın yazılım konusundaki uzmanlığından ve zekasından bahsederek yüzünün tekrar kızarmasına sebep oldum. Bir süre bizimle birlikte çalışacağını, bunu resmiyete dökmeyeceğimiz için kimseye bahsetmemeleri gerektiğini söyledim.

"Evet, arkadaşlar elimizdekilere bir göz atalım." diyerek toplantının girişini yaptım. Sonra da sözü Meral'e bıraktım.

"On gün içerisinde üç cinayet. Maktul Seher Özkan 25 Nisan tarihinde yalnız yaşadığı evinde ölü bulundu. Bundan bir hafta sonra 2 Mayıs'ta Yeşim Görgülü eşiyle yaşadığı evinde yalnızken öldürüldü. Bugün, yani 6 Mayıs tarihinde ise Maktul Muazzez Sarıkaya... Balistik raporuna göre üç cinayette de aynı silah kullanıldı. Fakat silahın geçmişi temiz görünüyor. 9 milimetrelik, Türk yapımı bir ZİG modeli olduğunu düşünüyoruz. Üç kurban da yaklaşık iki metreden kalbe sıkılan tek kurşunla öldürüldü.

İlk cinayet mahalinden alınan saç ve deri parçası örnekleri maktul kadına ait çıktı. İkinci cinayet için sonuçları bekliyoruz. Bugün olay yerinden gelenler de analize gönderildi. Parmak izi konusunda ise elimizde bize yardımcı olabilecek bir veri yok.

Katilin olay yerinde bıraktığı notların birer kopyalarını sizler için çoğalttım."

Meral elindeki dosyaları teker teker bize doğru uzattıktan sonra konuşmasına devam etti.

"Katil üç olayda da tarihi kişiler üzerinden ihanet vurgusu yapıyor. Rıfat ilk iki cinayetin işlendiği evlere tekrar gitti. Bugün klinikte bulduğumuzun benzeri iki saate daha ulaştık. Maktul Seher'in evindeki saat 05:02'yi, maktul Yeşim'in evindeki ise 05:06'yı gösteriyor. Bugün bulduğumuz ise 05:09'da durmuş vaziyetteydi."

Üç farklı saati önümde duran dosyanın kapağına not ettim. Birbirine çok yakın zaman dilimlerini işaret eden katil, bize farklı bir mesaj bırakıyordu. Bir süre düşündükten sonra tahminimi söyledim.

"Olay tarihleri. Katil bize her seferinde bir sonraki cinayetin gününü işaret ediyor. 2-6-9 Mayıs. Yani gelecek hedef 9 Mayıs."

Rıfat şaşkınlığını gizleyemedi. "Vay be abi. Helal olsun. Yahu nasıl bir bela var başımızda. Adam resmen üç gününüz var diyor. Abi bir de şu genç gazeteci kız var ya, Sevim miydi neydi adı? Fena kurcalıyor cinayetleri. Bugün Seher Özkan'ın oturduğu apartmandan çıkarken karşılaştım zilliyle. Allah'ın izniyle çözelim şu işi yoksa ortalık çalkalanacak."

Sevim denen kız, gazetecilik bölümünden birkaç sene önce mezun olmuştu. Herhangi bir gazeteye bağlı değildi. Türkiye'de henüz pek yaygınlaşmamış olan blog haberciliği üzerine çalışmalar yapıyor, haberleri kendisine ait kişisel blogunda yayınlıyor ve eşzamanlı olarak ulusal gazetelere pazarlıyordu. Uğur Dündar'ın kadın ve sanal versiyonuydu.

Genç kızla bundan altı ay kadar önce tanıştım. Yürüyüş yapmaya karar verdiğim bir Pazar sabahı evimden çıkarken yolumu kesti. Yol boyunca, o günlerde işlenen ve 'Plaza Hesaplaşması' olarak basına yansıyan cinayetler hakkında onlarca soru sordu. İlk başlarda sorularına cevap vermeyeceğimi defalarca tekrarladım. Adımlarımı hızlandırıp kendisinden kurtulmaya çalışsam da peşimi bırakmadı. Pes etmeyeceğini anladığımda başımdan savmak için ufak tefek bilgiler verdim. Defalarca teşekkür ederek yanımdan ayrıldı. Ertesi hafta yaptığı 'Plaza Hesaplaşmaları' haberi büyük ilgi gördü. Daha sonra bunun gibi birçok haberi yazılı basına servis ederek üçüncü sayfanın aranan habercisi haline geldi.

"Bir bu eksikti." diye karşılık verdim. "Ağzınızı sıkı tutun. Koca şehre korku salmayalım."

Seri cinayetler bizim toplumun alışık olduğu tarzda vakalar değildi. Böyle bir haberin basına yansıması halinde İstanbul'da bir panik ortamı oluşmasından korkuyordum. Ayrıca katilimize adım adım yaklaşırken bu kız yüzünden elimizden kaçırmak istemiyordum. Elimle Meral'e işaret ederek devam etmesini istedim.

"Akşam saatlerinde itirafların yer aldığı web sitesinin çalışanlarını ifade için göz altına aldık. Toplantıdan sonra dilerseniz sorguda bize eşlik edebilirsiniz." diyerek konuşmasını tamamladı. Başımla onay verdim.

Daha sonra Rıfat'a dönerek "Sende neler var?" diye sordum.

"Söylediğin gibi ikinci cinayetin maktulü Yeşim Görgülü'nün şirketine gittim abi. Kadının patronu olaydan birkaç gün önce Amerika'ya uçmuş. Önümüzdeki hafta Perşembe gününe dönüş bileti var ama bu  durumda döner mi bilmem? O tatile gidince şoförü de yıllık izine çıkmış fakat evinde adama ulaştım. Herifin ağzı var dili yok. Laf alana kadar çok uğraştım. Yarın merkeze gelip yazılı ifade verecek ama bildiklerimiz dışında elle tutulur bir malumat edinemeyiz. Bana kalırsa bu adamdan bir şey çıkmaz. Bugün Selim'in bulduklarından sonra web sitesine yoğunlaşmalıyız bence. Bu şoför bilgisayarın b'sinden anlamıyor. Adam hâlâ şu eski model kapaklı telefonlardan kullanıyor."

Rıfat'ın anlattıkları bitince "Sen ne buldun Selim?" diye sordum. O sırada yasak düşmanı Rıfat cebinden sigara paketini çıkardı ve içinden bir dal sigara aldı. Ses etmedim. Sigaradan değil de emniyet müdürünün kesin dille tüm polislere tembihlediği kapalı alan yasağını delmekten alacağı keyfe engel olmak istemedim. O sigarasını yakarken Selim lafa girdi.

"Maktul Muazzez Sarıkaya'nın odasındaki diz üstü bilgisayarı ve ziyaretçi kayıtlarının tutulduğu sunucuyu inceledik baş komiserim. Randevularda ciddi bir tutarsızlık var. Kadın hastalıkları şikayetiyle gelen ziyaretçilerin neredeyse yüzde altmışı bir daha kliniğe uğramamış. Eğer Muazzez Sarıkaya gerçekten söylendiği kadar ünlü bir doktor ise bu memnuniyetsizliğin bir açıklaması yok. Ayrıca bunların büyük çoğunluğu yirmili yaşlarda genç kadınlar. Rıfat bana yasa dışı kürtaj şüphesinden bahsedince hastaların nüfus kayıtlarını inceledim. Listenin büyük bölümü bekar ve çocuksuz kadınlardan oluşuyordu.

Doktorun kişisel bilgisayarında yaptığım incelemede ilk başta delil olabilecek herhangi bir detaya rastlamadım. İnternet geçmişi temizlenmemiş ama sanırım içlerinden bazı kayıtlar ayıklanmış. Benden ihanetlerle ilgili bölümdeki itirafları raporlamamı istemiştiniz. O kayıtların içinde bu olayla örtüşebilecek bir itirafa rastladım. Kesin olmamakla birlikte Muazzez Sarıkaya'ya ait olduğunu düşünüyorum." 

Konuşmasını tamamladıktan sonra itiraflarla ilgili rapor dosyasını bana uzattı. Dosyayı açtığımda ilk sayfada bahsettiği itirafı gördüm. Selim tarafından köşesine bir çarpı işareti koyulmuştu. Dosyanın kilidini açtım ve kadının itiraflarını içeren kağıtları çıkardım. Sesli bir şekilde okuması için Meral'e doğru uzattım. O sırada Selim, kamera kayıtlarını unuttuğunu söyleyerek birkaç dakikalığına izin istedi. Benden onay alınca toplantı odasından hızla ayrıldı.

Continue Reading

You'll Also Like

Black ice By z

Fanfiction

84.8K 5.4K 32
"Kalbim tamamen siyah ve buzdandı. Kırılgan ve kötü. Ama bunu nasıl yapabildin? Beni kendine nasıl aşık ettin?" [ • jenmin fanfiction ] © 2018 | read...
25.2K 2.1K 21
Gözlerimi kırpıştırdım. Bu bir çeşit şaka mıydı? "Sen kimsin?" "Reyna Hodwick," parlak yeşil teni ve küçük kel bir kafası olan zayıf kıza istemsiz...
8.6K 833 16
Hayatta kalmak için dövüşmeleri gerek ve bu dövüşün sadece tek bir kazananı olabilir. BrightWin
25.8M 916K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...