× Five Months × Byun Baekhyun

By usamamo

55.2K 3.9K 389

Yanlışlıkla aradığım numarayı hiç tanımadığımı düşünürken, aslında tüm kirli çamaşırları gözümün önünde olan... More

GİRİŞ
✆01✆
✆02✆
✆03✆
✆04✆
✆05✆
✆06✆
✆07✆
✆08✆
✆09✆
✆10✆
✆11✆
✆12✆
✆13✆
✆14✆
✆15✆
✆16✆
✆17✆
✆18✆
✆19✆
✆20✆
✆21✆
✆22✆
✆23✆
✆24✆
✆25✆
✆26✆
✆27✆
✆28✆
✆29✆
✆30✆
✆31✆
✆32✆
✆33✆
✆34✆
✆35✆
✆36✆
✆37✆
✆38✆
✆39✆
✆41✆
✆42✆
✆43✆
✆44✆
✆45✆
✆46✆
✆FİNAL✆

✆40✆

1.2K 76 6
By usamamo

"Unutma," dedi Yun, kıyafetlerimi düzeltirken. "Aslında bizdesin ve gece parti yapıyoruz." Duraksadı, o elleriyle saçlarımı karıştırırken nefesimi tuttum. "Eğer bir şeyler yapmak isterse ses çıkarma, Baekhyun neşeli ama baskın olmayan kızlardan hoşlanıyor. Onun dışında kendin ol, yeter. Seni seviyor sonuçta."

Kafamı kaldırıp umutlu gözlerle ona baktım. "Sence gerçekten seviyor mu?"

Yun'un cevap vermesine fırsat tanımadan Jung araya girdi. "Kesinlikle! Seni tanıdığında yüzünde oluşan ifadeyi görmedin mi? Resmen gözleri parladı." Jung'a gülümsedim. Biasını benimle paylaşmasını çok seviyordum.

"Sadece sakin ol," dedi Hana. "Ve Sehun'un odasının fotoğrafını bana atmayı unutma." Ona anlamaz gözlerle baktım. "Söz verdin bile. Çok geç."

"Sehun oppaya olan bu takıntın nereden geliyor acaba?" diye sordu Jung.

"Gözlerindeki..."

"Acılı ifade sana çok tanıdık geliyor, biliyoruz. Gülümserken bile yüzünde acı dolu, kıvranan bir şekil oluşuyor, fark ettik," dedi Yun gözlerini devirerek. "Sorun şu ki, Sehun'un doğal mimikleri o."

Hana omuz silkti. "Ona sormadan nasıl bilebiliriz ki?"

İç çektim. "Tamam, Baekhyun oppa izin verirse çekerim. Ama sadece izin verirse, tamam mı?" Hana kafasıyla onayladı. Jung'dan gelecek hamleyi tahmin ederek işaret parmağımı ona doğru salladım. "Hayır, Baekhyun'un tişörtlerinden birini sana getiremem." Jung iç çekti.

"Deneyeyim dedim."

"Öyleyse hazır mısın?" diye sordu Yun. Derin bir nefes alıp kafamla onayladım. "Hadi arabaya bin. Şoför seni bırakıp geri dönecek. Seninle gelirdik ama Hana'ya pek güvenim yok, paniğini zirveye çıkartıyor sanki." Hana ona ters bir bakış attı. "Her neyse." Beni öptü ve sıkı sıkı sarıldı. "Kendine dikkat et, o kurt ini tehlikeli olabilir ama inanılmaz eğlen. Tamam mı?"

Gülerek kafamı salladım. Hana ve Jung da kısaca bana sarılıp vedalaştılar. Kendimi savaşa gidiyormuş gibi hissettim. Arabaya binmem yaklaşık on beş dakikamı aldı.

Heyecanımdan olsa gerek, benimle sohbet etme çabaları içinde olan şoföre tek kelime dahi edemedim. İnince defalarca eğilip teşekkür ettim, özür diledim ve o da bana şans diledi. Birbirimize güldük; o güvenli işine geri döndü, bense herkesin 'Kurt İni' olarak nitelendirdiği EXO yurduna ilerledim.

Dışarıda bir bahçe kapısı vardı. Derin bir nefes alıp zile bastım. Bir süre etrafa sessizlik hakim olsa da, arka fonda bir sürü erkeğin sesi eşliğinde Chen'in parlak çocuk sesini duydum. "Kimsiniz acaba?"

"Şey, ben... Haneul... Oppa gelmemi söylemişti ama sanırım erken geldim... Ben... Geri gideyim mi?"

Chen güldü. "Baekhyun? Haneul'ü içeriye alayım mı?"

Yine bir süre ses gelmedi. Sonra Baekhyun'un kalbimin yağlarını eriten sesini duydum. "İçeri gel, Haneul. Seni ben karşılayacağım. Bu aptallar daha çıkamadılar." Ben daha cevap vermeden kapının kilidini açıp gitti.

Derin nefesler ve düzenli adımlarla ev kapısının içine kadar ilerledim. Beş saniye kadar bekledikten sonra, kapı açıldı ve içeriden Chanyeol çıktı. Sırıtıyordu.

"Henüz giyiniyorduk da," dedi o pis gülümsemesiyle. "Sen de gelmek istiyor musun?"

Ben kıpkırmızı olurken, arkasından Baekhyun çıktı. Kafasına bir tane geçirip içeriye itti Chanyeol'ü. "Çabucak giyinin de gidin!" diye bağırdı atarlı ama bir yandan da şakacı bir sesle.

Chanyeol kahkahalar atarak içeriye girerken, Baekhyun kapıyı çekip yanıma geldi. "Selam," dedi. "Şu aptal Channie'yi takma. Aptallık yapıyor işte."

Heyecanımı yutkunup gülümsemeye çalıştım. "Chanyeol'a aptal dememelisin, oppa."

"Ama aptal. Aslında, gruptaki ben ve Suho hyung hariç herkes aptaldır (çünkü onun da parası var). Sehun'un falan 'dahiyim ben' diye hava attığına bakma." İkimiz de güldük. Bir şeyler söylemek istiyordum ama Baekhyun susmuyordu. "Seni içeri alırdım ama malum, çıplak erkekler oradan oraya koşturuyor falan. Uygun olmaz yani hiç."

"Jung olsa fotoğraflarını çekmediğim için bana kızardı."

Baekhyun'un yüz ifadesi anında değişti. "Kızların düşünce tarzı ne kadar değişmiş böyle. Eskiden olsa kaç yüz metre öteye kaçmadığın için sana kızardık. Sapıklık..."

Bu esnada kapı açıldı ve D.O. Kafasını uzatıp önce bana selam verdi, sonra Baekhyun'a baktı. "Herkes hazır da, yarım saate çıkacağız. Dışarıda üşümek yerine içeri girip biraz sıcak çikolata için isterseniz."

Ben ona eğilip selam verirken Baekhyun sağ elinin baş parmağını havaya kaldırdı. D.O. tekrar içeri girdiğinde de elini uzattı, "Önce bayanlar," dedi.

Böylece, kızların adım atmak için can attığı EXO yurduna ilk ayak basan kızlardan biri oldum.

İçerisini anlatmak gerekirse, oldukça basitti. Her tarafta pis kıyafetler, kitaplar, nota kağıtları, çöpler ve tuhaftır ama enstürmanlar vardı. Her yeri hafızama kazıyarak ilerledim.

Girişteki koridoru geçince otomatik olarak büyük bir salona çıkıyordunuz. Salonda, üyelerin hepsi oturmuş veya yatmış şekilde keyif çatıyordu. Baekhyun sahiplenici bir şekilde elini omzuma atarken yanlarına gittik.

"Haneul'ün geleceğini söylemiştim. Biz benim odamdayız, çıkarken haber verirsiniz. Yemeğinizi falan dışarıda yiyin, uğraştırmayın beni. Hadi iyi eğlenceler." Baekhyun, onlarla göz teması kurmamı engellemek için beni çevirdi ve merdivenlere yöneldik ama tabii ki birileri beni durdurdu.

"Ünlü Haneul~ Sonunda gerçekten tanıştık," dedi Xiumin, sevimli sesiyle.

Baekhyun'un bana yapışan elinden çevik hareketlerle kurtulup eğildim. "Hepinizle tanıştığıma çok memnun oldum." O kadar yakışıklı erkeğin bana aynı anda bakmasıyla kızardığımı hissedebiliyordum.

Lay de ayağa kalkıp selam verdi. "Kurt inine hoşgeldin." Sesindeki ciddiyet beni korkutsa da bir şey demeden kafamla onayladım.

"Ne yani? Hemen gidiyor musun?" diye sordu Kai, üzgün bir yüz ifadesiyle. Biraz arkamda duran Baekhyun'un öfkeyle soluduğunu duydum.

Sehun da aynı ifadeyle ekledi. "Halbuki seni çok sevmiştik. Sevmedik mi hyunglar?" diye sordu ve herkes onayladı. Yüzüm gerçekten yanmaya başlıyordu.

Chanyeol ayağa kalkıp yanıma geldi ve ondan bekleneceği gibi kolunu omzuma attı. "Baekhyun seni kapmasaydı benimle de şansını deneyebilirdin. Park Chanyeol seni bekleyecek, Seol Ha Neul." Şaka yaptığını biliyordum; çünkü onu artık tanıyordum. Gülmekle yetindim.

Arkamızdan uzanan bir el ikimizi ayırdı. Baekhyun'dan böyle bir hareketi şaka olarak beklesem de, yüzünün gayet ciddi, hatta öfkeli olduğunu görerek şaşırdım. "Yeter artık. Gidiyorsanız gidin işte." Baekhyun'un bu hareketine herkes de benim gibi şaşırmıştı.

"Baekkie, ben..." diye başladı Chanyeol. "Sadece..."

"Sus, Chanyeol." Baekhyun beni yukarı sürükledi. Sehun'un kahkahası ve Chen'in şaşkın sesi, salondan duyduğum son şeydi. Baekhyun, merdivenleri atarlı adımlarla çıkıp bir kapıyı araladı ve içeri itti beni. Kolumun acısına rağmen ses çıkarmadım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. "Benim olduğunu söylemiştim," diye homurdandı. "Chanyeol da böyle bir şey yapmayacağını söylemişti. İlla beni sinir edecek. Ama amacına ulaştı; şu an inanılmaz sinirliyim. Ayh delireceğim."

Bir süre daha kendi kendine konuşmasına izin verdim ama sinirim tepeme çıkmamış da değildi. "Kendimi koruyabilirim," dedim sakin bir sesle.

Anında bana çıkıştı. "Ya, gördük kendini korumanı. İki saniye içinde Sehun, Kai ve Chanyeol peşinde dolaşmaya başladı."

"Şaka yaptıklarını sen de biliyorsun. Amaçları seni sinir etmek işte. Sadece şakayla geçiştirebilirsin."

Baekhyun, elini koyduğu masanın üzerindeki lambayı yere fırlattı. Lamba ayağımın hemen yanına düşüp parçalandı. "Bunu şaka olarak falan algılayamam! Seni buraya çağırmamam gerektiğini biliyordum! Her zamanki aptallığımın kurbanı oldum!"

Biraz da ayağıma batan camın etkisiyle bir adrenalin patlaması yaşadım ve bağırmaya başladım. "Elinden bu kadar kolay alınabileceğimi nasıl düşünüyorsun, anlamıyorum! Sana belki de elli kere seni sevdiğimi söyledikten sonra Chanyeol'ün ya da Sehun'un kollarına koşabileceğime inanabiliyor musun cidden? En küçük şeye bu kadar sinirleneceksen benimle aynı gezegende nefes alan tüm erkekleri öldür öyleyse!"

"Her şey yolunda mı..?" diye sordu, kapıyı açıp kafasını uzatan Suho.

Baekhyun'la ikimiz aynı anda "Evet!" diye bağırdık.

"Ah, tabii..." dedi yine Suho. "Şey... Biz çıkıyoruz da." Bu sözler ikimizi de kendimize getirdi ve Baekhyun boğazını temizlerken ben eğilip iyi eğlenceler diledim. Suho son kez gülümsedikten sonra odadan çıktı. Kapının arkasında birilerine "Lamba kırılmış, Baekhyun fırlattı sanırım," dediğini duyabiliyordum.

Baekhyun iç çekti. Ben de gözlerimi kanayan ayağıma çevirdim. Nereye baktığımı gören Baekhyun, üzüntüyle bir nefes aldı. "Ayağın..."

"Önemli bir şey değil. Ufak bir çizik sadece," dedim hızlıca ama çekmeceyi açıp yara bandı çıkarmasına engel olamadım.

Yatağa oturmamı işaret etti, o da yere oturdu. Ayağımı önce nereden bulduğunu görmediğim bir pamukla temizledi, sonra da bandı yapıştırdı. "Üzgünüm," dedi umursamaz çıkmasını için uğraştığını anladığım bir ses tonuyla. "Chanyeol ve sen çok yakınsınız. Böyle olunca biraz abarttım sanırım ben de."

"Bu kadar sinirli biri olduğunu bilmiyordum," dedim. Kanlı pamuğu ve yırtık çorabımı çöpe atıp yanıma oturdu. İkimiz de birbirimize bakamıyorduk.

"Sinirli biri değilimdir," diye başladı iç çekerek. "Sadece böyle konularda biraz takıntılıyım diyelim. Rahatsız oldun mu?" Kıskançlığın fazlasından hoşlandığımı söyleyemezdim ama yanımda, beni koruyabilecek birilerinin olması hoşuma gitmemiş de değildi.

"Hayır." Kafamı diğer tarafa çevirdim ve kızarmama engel olamadım. Omzu bana hafifçe değiyordu; bu da içimde uzanıp elini tutmaya yönelik bir istek uyandırıyordu. Bu kadar kolay teslim olamayacağımı kendime sürekli hatırlatarak boğazımı temizledim. "Gittiler mi şimdi?"

Baekhyun, dudaklarını büzüp düşündü ve itiraf etmeliyim ki inanılmaz şekilde tatlı olmuştu. "Ses gelmediğine göre gitmiş olmalılar. Salona inelim mi? Belki film falan izleriz?" Kafamı sallayıp onu alt kata doğru takip ettim.

Etraftaki pis erkek şeysileri sürekli dikkatimi dağıtıyordu. Temizliğe takıntılı biri falan değildim ama bir anlığına, etraftaki temiz olmayan her şeyi çöpe atmak istedim. "Bu eve temizlikçi falan uğramıyor mu hiç?"

Baekhyun bir kahkaha attı. "Aslında bu sabah buradaydı." Gözlerim kocaman açıldı, dokuz erkek bir evde yaşayınca böyle oluyordu demek ki. Bir ara evi az da olsa temizlemeyi aklıma koydum.

Salonun geniş koltuklarına yayıldığımızda, Baekhyun televizyonu açıp duraksadı. Ona meraklı gözlerle baktım. "E, ne izleyeceğiz?" diye sordu uzunca bir süre sonra, ciddi bir sesle.

Ben ne izlemek istediğime çok önceden karar vermiştim ama ona nasıl anlatacağımı bilmiyordum. "EXO Next Door..?" dedim utangaç bir sesle. Onunla birlikte onu izlemek tuhaf olacaktı.

"Daha izlemedin mi?" diye sordu şaşkın bir sesle. Varlığından bu sabah haberdar olduğum bir şeyi nasıl izleyebilirdim ki? Kafamı iki yana salladım. "Pekala. Öyleyse izle ve müthiş oyunculuğum karşısında büyülen, tamam mı?" Gülerek onayladım.

Televizyonu internete bağladı, bir siteye girdi ve ben daha hızını idrak edemeden diziyi başlattı. İkimizin arasındaki mesafe tuhaftı aslında, ne yakındık ne de uzak. Ona dokunmak istesem de, bu düşünceyi kafamdan uzaklaştırıp ekrana odaklandım. Ara sıra delici gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.

İkinci bölümde Sehun ve Baekhyun'un kıza şaka yaptıkları yerde, kahkahalarıma engel olamadım. Baekhyun önce şaşkınca bana, sonra da ekrana baktı ve gözlerimi elleriyle kapattı. "Şaka o, tamam mı?! Neden bu sahneye Sehun ve beni koyduklarını da anlamadım ki! Bir daha asla ona dokunmayacağım!" diye bağırıyordu bir yandan da.

Yedinci bölüme doğru falan, "Nasıl, beğendin mi?" diye sordu. Kafamla onayladım. "Oyunculuğumu beğendin mi?"

Tekrar onaylamadan önce, elimi çeneme koyup düşündüm. "Chanyeol oppa kadar değil; ama sen de iyi oynuyorsun tabii ki, oppa."

"Ne?!" dedi Baekhyun. "Chanyeol benden iyi mi oynamış?! Ben Chanyeol'e bin basarım!" Onunla uğraşmak gerçekten eğlenceliydi; diğer üyelerin bunu neden yaptığını anlayabiliyordum.

"Eminim öyledir, oppa," dedim elimi havada 'tabii' dermiş gibi sallayarak.

Baekhyun hızlı adımlarla geldi ve yaklaşık bir santim öteme oturdu. Gözlerini gözlerime sabitledi. "Bana bak ve Chanyeol'ün benden iyi oyuncu olduğunu söyle."

Aslında diziyi tam olarak izlediğim söylenemezdi. Baekhyun'un oynadığı sahnelerde, ona bakmaktan olaya odaklanamamıştım ve onu geçtim, Baekhyun tam yanımdaydı. Göz ucuyla onu kontrol edeceğim diye kızın adını dahi henüz öğrenememiştim. "Ben... Ee..."

"Ben daha iyi oyuncuyum." Baekhyun gülümsedi, sonra ayağa kalktı. "Kaçıncı bölümdeydik?" diye sordu, bir sonraki bölümü başlatmadan önce.

"Ne yani, diziyi takip etmiyor musun?" diye sordum. İşin aslı, ben de takip etmediğim için bilmiyordum.

Sırıttı. "Sen yanımdayken ciddi ciddi diziyi izlediğimi mi düşündün? İlk bölümden beri sana bakıyorum ve senin ruhun dahi duymadı." Kıpkırmızı kesildim, ben de sürekli ona bakmama rağmen hiç fark etmemiştim. "Kızardın. Neden utanıyorsun?" Bana biraz daha yaklaşıp yüzünü boynuma gömdü. "Böyle yapınca daha çok utanıyor musun peki?" Yumuşak dudaklarını boynuma bastırdığında, nefes alıp almadığımdan şüphelenmeye başladım. "Utandığını biliyorum. Peki ya... Hoşuna gidiyor mu?"

Gözlerimi kapattım ve kendimi ona bıraktım. Birkaç saniye sonra öpmeyi bırakıp yüzümü görebilmek için biraz geri çekildi. "Seni bu halinle seviyorum. Kırmızı." Güldü

Derin bir nefes aldım ve ben de onu yanağından öptüm. Şok geçirdi. "Ben de seni bu halinle seviyorum. Şapşal," dedim aynı ses tonuyla.

Ellerimi tuttu ve beni sırt üstü yatırıp ağırlığını vermeden üstüme oturdu. "Ve şimdi diyorsun ki kendini tut,öyle mi?"


Continue Reading

You'll Also Like

1.8K 170 11
"Hayatın garipliklerinden biridir, çok seven kavuşamaz." 18.11.2023
1.1K 70 6
Reaction for my precios boys 22032024 ©Bcl100
271K 18.6K 38
Gerçek olmadığına kendimizi inandırdığımız varlıklar, gerçekten yoklar mı? • • • • • Yıllar önce yazdığım bir kitap. Çok büyük beklentiye girmeyin. C...
368K 33.9K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...