Ben yeniden aranızdayım sevgili okurlar! ^^. Güzel haberlerle aranızdayım. 28 aralıktan beri bazı şeyler değişti. Belki de hayatımın akışını değiştirecek şeyler. Onlar neler mi?
SEVGİLİM VAR!!!
Evet o cümleyi büyük ve koyu yazmam gerekiyordu ve evet bunu size yeni söylüyorum. Sevgilim var ulan ve en önemlisi benim sevdiğim kişi beni seviyor. (İlk defa sevgilisi olan masum köylü).
"Nasıl oldu, nasıl tanıştınız, nerede tanıştınız? "gibi soruları sormadan ben söyleyeyim arkadaşlar sormayın :D. Sadece bu durumdan mutlu olduğumu bilin yeter. Bu bölümde onları anlatarak kitabın akışını bozmak istemiyorum, zamanı gelince onu da anlatacağım. Ama bir şey var:
Seviyorum abi...
Medyayı izlemeyi unutmayın. Eminim çoğumuz bu filmi biliyordur. Bilmeyenler için adı "Suicide Room". Yani "İntihar Odası". Moralinizi bozmak istemiyorsanız izlemeyin baştan söyliyim :D. Ama medyadaki videoyu ne zaman izlesem tüylerim diken diken oluyor. Neyse çok konuştum iyi okumalar...
Sevgili günlük...
Bugün 22 Ekim Perşembe 2014. İkinci kez psikoloğa gidişim. İlk gidişimden sonra bu kez pek zor olmadı, kendi başıma gittim. Aslında yine heyecanlıydım, bu doktor beni iyileştirebilecek miydi? Ne iyileşmesi ya, ben hasta değildim ki...
Her ne olsa da içimdeki "acaba?" lar bir türlü son bulmuyordu.
Acaba herkes gibi karşı cinsinden hoşlanan biri olabilecek miydim?
Acaba beni nasıl tedavi etmeyi planlıyordu?
Acaba kendimi ifade edebilecek miydim?
Bu sorularla psikoloğa gittiğimde beni aynı sevecenlikle karşıladı.
"Hoşgeldin Berk. "
" Hoşbulduk. "
" İçeride bir hastam var seni biraz sonra çağıracağım. "
Bekleme odasına geçtim. Ah! Bakın burada ne varmış. Bilim Çocuk dergileri... Yapacağım başka bir işim olmadığından mecbur o dergilere bakıyordum. Bekleme odasında benden başka sekreter ve içerideki hastanın dedesi olduğunu umduğum yaşlı bir amca vardı. Sekreter ile konuşmaları geçiyordu, ben de dergiyi okur gibi yaparken bir yandan onları dinliyordum.
" Torunumun çok çabuk heyecanlanan bir yapısı var. Derslere katılımı çok az, yanlış yapma korkusu olduğunu söylüyor. "
Tahminim doğruymuş. Dedesi...
" Aslında torununuzun bu korkusunda sizin, arkadaşlarının, öğretmenin ve birçok şeyin etkisi var. İçeride şu an etkinlik yapıyorlar. Üzülmeyin, sizin gibi o kadar çok hastamız var ki. "
Ah keşke bu kadar kolay olsa benimki de. Bu da sorun mu ki? Küçükken ben de korkardım. Kendi kendime aştım böyle sorunları, bırakın çocuğunuz dışarıda oyun oynasın sosyalleşsin. Sonra niye bu çocuk böyle...
Aslında, cidden. Benim böyle olmam da, yetiştirilme tarzım etkili olabilir miydi? Nasıl desem, babam ve annem beni bir kız gibi büyütmüş olamazlar mıydı? Sanmıyorum. Gerçi annem bana hamileyken 6.aya kadar kız olarak bekliyorlarmış, sonradan farketmişler küçük Berk'i. Ne dersin ha sevgili günlük?
Ciddi olmak gerekirse, küçükken bir erkek gibi yetiştirildiğimi biliyorum. Giyim şeklim, oynadığım oyuncaklar, sokak kavgalarımız...Normal bir erkek gibiydim. Ta ki ergenliğe girdiğim zamana kadar. Ne zaman erkeklerden hoşlandığımı hissettim, işte o zaman benim için dünya durdu. Her erkek gibi futbol oynardım, hatta çoğundan iyiydim çok iyi kalecilik yapardım. 4.sınıfa giderken 8.sınıfa giden abiler kaleci olarak beni alırlardı takıma. Her neyse işte, artık erkeklerden hoşlanıyorum ve her şey benim için daha farklı. Olaylara karşı bakış açım bir erkek gibi değil, bir kız gibi de değil tam arada derede kalmış gibi bir halim var. Belki anlamakta güçlük çekiyorsundur günlük, ama sen anlamazsan kim anlar ki beni?
Neden sonra dede benimle konuşmaya başladı.
"Sen hangi okula gidiyorsun oğlum?"
İstemeyerek cevap verdim.
"Ah bizim oğlan da çalışsa da gitse öyle okullara. Sahi kaçıncı sınıf? "
" 10.sınıf amca. "
Dede yapmacıktan kibar olmaya çalışıyordu, bayağı belliydi bu. Çünkü ben aşırı kibardım ve insan ister istemez karşısındaki kibar ise kibar olmaya çalışıyordu. Amcanın kibar olma çabası da
" Nasılsınız? "
" İyiyim sen nasılsınız? "
işine dönmüştü iyice. Sahi günlük, ben niye bu kadar kibardım? Aşırı kibar ve mülayim bir çocuk... Bir keresinde küçük bir çocuk aşırı kibar olduğum için bana abla demişti. (gülmeyin aq hshsjsj) Aslında bir kere değil baya karşılaşmıştım bu durumla yani eskiden çocukluğuma verirlerdi bu durumu ama büyüyorum ve hala aynı Berk devam ediyor. Çocuksu ve kibar Berk. Bana abla dediği zaman gözlerim dolmuştu , içim yanmıştı ama bozuntuya vermemeye çalışmıştım. Babası uyarmıştı.
"Kızım! O abla değil abi. "
Yürü be amca.
" Hayır o bir abla. "
Sadece çocuklar dese iyi başka bir seferde amca kızına demişti.
" Sen ne tatlı bir şeysin öyle! "
Kız bana gülümsedi.
" Adın ne senin? "
Çocuk utandığı için babası araya girmişti.
" Hadi kızım, adını söyle ablaya. "
Resmen küfür gibiydi tamam biliyorum günlük küçük çocuklara genelde kızlar dayanamaz.
" Aaayyyy sen ne tatlı bir şeysin öyle. "
derler ve çocuğu sıkarak severler. Biliyorum, ama çocukları seviyorum, sorun bu muydu?
Ben bunları düşünürken Yasemin hanım ve dedesinin torunu olduğunu düşündüğüm çocuk bekleme odasına geldi. Biraz sonra Yasemin hanım ile birlikte yan odaya girdik. Oda değişmemişti aynı sevecen ortam duruyordu.
"Tekrar hoşgeldin Berk. "
" Hoşbulduk Yasemin hanım. "
" Bugün kendini nasıl hissediyorsun? "
" İyi sayılmaz. "
" Hmm, bugün bununla ilgili konuşalım o zaman. "
" Peki, benim için de iyi olur. "
" Neden kötüsün Berk? Mutsuz olmandaki sebep ne? "
" Bu geçen hafta anlattığım olay ile de ilgili. Arkadaşlarımın beni anlamadığını düşünüyorum. "
" Geçen hafta erkeklerden hoşlandığını söylemiştin. Şu an hoşlandığın biri var mı? "
" Hayır yok. "
" Erkeklerden hoşlandığını nasıl anlıyorsun peki? "
Beni anlamayacağını biliyordum sevgili günlük. Ona nasıl anlatacaktım ki bu durumu? Zaten yeterince utanıyordum bu durumdan.
" Bakın Yasemin hanım. Diyelim ki siz genç bir kızsınız. Ve bir erkekten hoşlanmıyorsunuz. Bu durumda ben size lezbiyen diyebilir miyim? "
" Hayır bir erkekten hoşlanmadığım, sonradan da hoşlanmayacağım gerçeğini değiştirmez. "
" İşte ben de bunu kastediyorum. Şu anda bir erkekten hoşlanmamam bu gerçeği değiştirmez. "
" Olaya böyle bakarsak, bu durumda ileride bir kıza da aşık olabilirsin. "
Kafamı karıştırmayı başarmıştı.
" Y-yasemin ha-hanım b-beni hala anlamıyorsunuz. "
Elimdeki yastığı stresten sıkıyordum. Bunu farketmişti.
" Tamam Berk biraz nefes al istersen, stres yapma. Buraya strese girmek için gelmiyorsun, aksine amacım seni rahatlatmak. "
Birkaç dakika boyunca öylece sustum. Ne söyleyeceğimi biliyordum ama aşırı derecede utanıyordum.
" Bakın Yasemin hanım. Şu an bir erkekten hoşlanmıyorum. Evet ama nasıl anlatsam. Of!"
Elimdeki yastığı hiddetle yüzüme geçirdim. Ağlamak istiyordum günlük.
"Diyorum ki yolda ya da herhangi bir yerde yakışıklı bir erkek gördüğümde gözlerimi alamıyorum. İçim ürperiyor, anlamını bilmediğim duygular hissediyorum. Ama tam tersine güzel bir kız görsem ilgimi çekmiyor. Diğer erkekler mini etekli bir kız gördüğü zaman öküz gibi bakarken ben gözlerimi kaçırıyorum. 'Güzel kız' benim için bir anlam ifade etmiyor. Ev araba gibi sıradan bir şey benim için. 'Yakışıklı erkek' denildiği zaman farklı şeyler hissediyorum. Umarım anlatabilmişimdir. "
" Anlıyorum. Peki o zaman, devlet hastanesinde bir psikolog arkadaşım var, seni ona yönlendireceğim. Hormon testi yapacaklar. Burası özel olduğu için burada böyle bir test yapma imkanımız yok. "
Evet özel bir yer sevgili günlük, ve benim için o kadar gereksiz ki. Saati başına 100 lira verecek kadar gereksiz bir yer. Aileme göre o paraya değerdi. Benim için ise de israftan ötesi değildi. Hormon testi mi? Sakallarım çıkıyordu benim ne hormonu? Cidden sevgili günlük... Bu engel konulamaz bir şeydi.
" Ne zaman gideceğim? "
" Bu akşam ararım Berk, ben size haber yollarım. "
Bir müddet sessizlikten sonra tekrar konuştu. Sanırım beni asla anlamayacaktı.
" Hiçbir kızdan hoşlanmayı denedin mi? "
İç çektim.
" Birçok kez. Ama olmadı. Bir keresinde bir kız arkadaşım saçını kısa kestirip bir erkeğe benzemişti ve ondan hoşlandığımı sanmıştım. "
" Anlıyorum, ama benden sana bir görev, benim için haftaya kadar, nasıl desem bir kızla iletişim kurmaya çalışabilir misin? "
" Bir kızın duygularıyla oynamak mı? Asla. "
" Hayır öyle değil, senin iyiliğin için bu. "
Ne desem de anlamayacağını biliyordum.
" Peki. "
Yasemin hanım yine bir kağıt çıkardı ve çizimler yapmaya başladı.
Bir tane çöp adam.
" Bak Berk. Bu adamın adı A. "
Sonra etraftan bir C harfi çıkardı.
" Birisi ona C dedi. A kişisi onu umursamadı. "
Sonra bir ok daha çıkardı. Yine C harfi.
" Bir kişi daha ona C dedi. Bu sefer A kişisi endişeye kapıldı. 'Acaba ben C miyim?' "
Sonra bir tane daha ok ve bir tane daha C. Ve bir tane daha.
" Bu C diyenler arttı ve A kişisi bunu kabullendi. 'Ben C yim'. Bence senin durumun da buna benziyor ve ben bunu atlayabileceğini umuyorum. Biliyor musun? Bundan seneler önce senin gibi eşcinsel olduğunu düşünen bir çocuk vardı. Şimdi o evli, mutlu ve çocukları var. Ben inanıyorum, sen de böyle olacaksın. "
Ona gülümsedim.
" Ah! Vakit ne hızlı geçmiş. Bugünlük de bu kadar Berk. Tekrar geldiğin için teşekkür ederim. "
Ayağa kalkıp elimi sıktı ve kapıya kadar eşlik etti.
"İyi akşamlar Yasemin hanım."
Binadan çıktığım zaman aklım soru işaretleri ile doluydu.
Belki de ben de herkes gibi olabilirdim!