DOLUNAY ATEŞİ #wattys2016

By cucukkardesligi

12.7K 1.9K 528

İki inatçı insan... İki kardeş... Ne kadar inatçı olsalar da kardeşinden vazgeçemeyen bir abi.. Onu sinir ets... More

-GİRİŞ-
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. Bölüm
13. Bölüm
14. bölüm
15. BÖLÜM
DOLUNAY ATEŞİ ALBÜMÜ
16. BÖLÜM
17 . BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BOLUM
Minnak ama okumanızı gerekli gördüğüm saçma uzun isimli bi duyuru
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24 . BÖLÜM

ÖZEL BÖLÜM

266 47 8
By cucukkardesligi

DA okuyucuları için geri dönüş zamanı. Son bölüm yani doğum günü bölümü farklı bir şekilde yeniden karşınızda. Karakterlerimiz değişti. 2. Bölüm ve 4. Bölümün sonundan öğrenebilirsiniz isimlerini. Hepinizi çok seviyoruz. Düşüncelerinizi bekliyoruz. Bu arada multideki Şarkı bölümle alakali değil. Bölüm aralarına koyduğumuz şarkılarla birlikte okursanız iyi olur. Şimdiden teşekkürler. Takipte kalın...

#6 KASIM#

Uyandığımda saat 10 civarıydı. Normalde öğlene kadar uyuyan Dolunay bugün saat onda mı kalktı yani? Hahhaa! Tabiki evet iç sescim çünkü bugün abimin doğum günü ve abisinin hayırlı kardeşi ona bir sürpriz yapacak.

Hazırlanıp aşağı indiğimde annem ve babam kahvaltı yapıyorlardı. Tek hamlede sandalyeme oturdum ve abimin yokluğunu hissedip karşımdaki sandalyeye baktım. Gözüme ilişen tabak ile kafamdaki tüm soru işaretleri yok olmuştu. Tabiki de abim kahvaltısını yapmıştı. Ardında ise birkaç yiyecek artığı ve zeytin çekirdekleri bırakmıştı abiciğim.

"Abim nerede? Zeytinler çok sıcak duruyo fazla uzağa gitmiş olamaz bence. "

Sorumla birlikte annemle babam önce hafif kıkırdasalar da bana dönüp de cevap vermeyi başarabildiler:

"Abin doğum gününü kutlamadık diye biraz alındı. Aslında hatırlamadık sanıyor diyebiliriz. "

Anlıyorum ki annem ve babam sıkılmadan bu sene de aynı şakayı yapmışlardı. Tamam hatırlamıyorsunuz. İnandık inandık. Ama abim yine mi kandı da kaçtı? Ah kuzum şimdi ne dolaplar çeviriyordur.

Ben tabağımdaki zeytinlerle cebelleşirken annem de her sene en az iki kez yaptığı konuşmalardan birini daha yapmaya başladı:

"Ne çabuk büyüdüler ama. Ateş'in ilk doğum gününü hatırlıyor musun canım? Daha mumu söndürmeyi bile bilmiyordu. "

"Hatırlamaz mıyım? Hatta maytaptan korkup da ağlamaya başlamıştı. " diye söze atıldığımda annem kaşlarını kaldırmış bir şekilde bana bakıyordu. Babam ise hafifçe kıkırdamaya başlamıştı.

"Hiç de bilene canım. Ağlayan sendin. Hem sen benim doğum günümü nasıl hatırlıyorsun. "

İyi insan lafın üstüne mi gelir yoksa iti an çomağı hazırla mı desem bilemedim iç sescim ama bir anda kapıda beliren abimi görünce sırıtmaya başladım.

"Bir kere ben o değişik yanan uzaydan gelme minik havai fişeklerden korkmamıştım. Değil mi?"

Her şey çorba olmuşken babam da abime destek çıkmıştı. "Abin o maytaplardan korkmamıştı fakat sinirlenmişti. Hatta sönsünler diye elini sallıyor sanıyorduk. Ama maytaplar sönünce anladık ki gözü pastadaymış. Kısaca kızım pasta ve abinin elbiseler pert. "

İşte buna yaklaşık üç saat güldüm. "Desenize abim küçükken dahi açmış."

"Bir Ateş olmak bunu gerektirir kızım. Ne sanıyordun. Kimse benim gibi olamaz tamam mı. "

Her zamanki gibi ego kasan abime kafamı sallayıp daha çok işim olduğunu hatırlayınca hazırlanmak için yukarı çıktım.

Doğum günü abimin olduğu için elbise seçmeye önem vermedim. Hatta dolabımın derinliklerinde saklı, abimi sinir etmek için Fısıltı ile alınmış fakat yüzüne bile bakılmamış elbiseyi çantama katar katmaz spor bir kıyafet bulup odadan çıktım.

Abimin odasının önünden geçmek için verdiğim binbir uğraş sonucu sonunda kapıya ulaşmanın verdiği sevinçle dans etmeye başladım. Sessizce anahtarlarımı da aldıktan sonra önceden çağırdım taksiye atlayıp Cankat'ın ayarladı mekana gitmek için yola koyuldum.

Taksi durduğunda yolun bu kadar kısa olmasına şaşırarak daha doğrusu uykumun bölünmesine kızarak taksiciye parayı uzatıp Arabadan indim. Ağır adımlarla geldiğim kafenin kapısından girmemle şok oldum . Cankat yine olayları abartmış ve çok güzel bir mekan bir tutmuştu.

Mekanın kapısından yavaşca girmeye başladığımda etkilenmeden de edememiştim. Burası gerçekten çok güzel bir yerdi.

Dar bir girişi vardı. Dışarıdan ne kadar sıradan bir eve benzese de içerisi gerçekten inanılmazdı. Dar bir geçitten geçtikten sonra büyük bir kapı vardı. Kapı bir salona açılıyordu. Ancak salon da tam salondu yani.

Yukarıdan kocaman bir disko topu sarkıyor ve duvar kenarlarında da boncuklar adeta dans ediyordu. Masalar özenle yerleştirilmişti ve ortada sanırım dans edebilmek için boş bir alan vardı. Girişin tam karşısında ise bir pist ve müzik aletleri vardı. Pistin hemen yanında ışıklı geniş bir bar vardı ve başında da bir barmen bardak siliyordu.

Ben büyülenmiş bir şekilde etrafı seyre dalmışken iç sescim arkamdan gelen ses ile ufak çaplı da olsa bir kalp krizi geçirdim. "Sen de etkilendin değil mi? "

"Cankat! Sen ne zaman geldin? "

Cankat önce saatine baktı ve sonra da cevap verdi. "Yaklaşık bir buçuk saat oldu. Bu kadar hazırlığı kim yaptı sanıyorsun. "

Cankat'a 'Hah! Tabiki de sen yaptın.' Bakışlarım ile karşılık verdim. Yok karşılık vermemişim iç sescim. Yanlış oldu. Daha çok göz devirdim diyebilirim.

Ne zaman oldu bilmiyorum ama Cankat bir anda yanıma doğru gelmeye başlamıştı. Onun her adımında ben de geriye doğru bir adım atıyordum. Bir adım daha...

Ve işte yine yerdeyim iç sescim. Merdivenin çıkıntısına takılıp kendimi bir kez daha yerde bulduğumda bu kez gülen sadece Cankat da değildi. O sinirle arkamı dönüp barmen kardeşimize da gözlerimle cevap verecekken anladım ki barmen de yakışıklıyımış. Ve ben şu anki tüm rezilliğimle hala ona bakmaya devam ediyordum.

Kıstığım gözlerimle Cankat'a da cevap verdikten sonra ayağa kalkıp tabiki de hiçbir şey olmamış gibi süslemeye başladım. İşte insanın böyle bir abisi olunca ve abisinin değişikimsi arkadaşları da olunca böyle oluyor. Yapacak bir şey yok.

Cankat bey arkamdan kıkırdayarak işe kovulduğunda ben ise hâlâ gelemeyen Duman,Dünya ve Rüzgar'a içimden saldırmaya devam ediyordum. Hayır yani. Bir insan neden bu kadar geç kalır ki?

Yaklaşık yirmi dakika sonra tüm ekip mekana gelmişti. "Sonunda geldiniz tatlım. Nerede kaldınız ama. Bak tüm hazırlıklar bitmek üzere. " derken merdivenin üçüncü katına çıkmıştım. Onlara ufak bir bakış atıp işime geri dönmüşken bir anda ne olduğunu bilmiyorum ama gözlerim karardı ve dengemi kaybettim.

Ne olduğunu bilemeden Cankat yardımıma yetişmiş ve beni yakalanmıştı. Şu an o kadar yakındık ki anlatamam iç sescim. Kalbim ise çoktan beynimde atmaya başlamıştı.

"Sağol! " Diye çıkan sesime kendim bile şaşırmıştım. O ise hiç takmadan kendini övmeye başladı. "Tabi yani. Burada benden bahsediyoruz. Ben de olmasam ne yapacaksın bilmiyorum artık canım. Bu gün de kahramanın ben oldum. Bak kimseye böyle yapmam kıymetini bil. Ona göre. "

"Aman! İhtiyacım yoktu ki zaten. "

Çenem kırılaydı da son dediğimi söylemez olaydım. Ve bir kez daha Kıçım yerle buluştu iç sescim. O an tek hatırladığım şey benim bağırışım ve Cankat'ın kaçmaya başlaması idi.
💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋💋

İşler bitmiş, sahneye çıkacak grup dahi hazır olmuştu. Şu an tek yapılacak şey Cankat ve Rüzgar'ın abimin yanına gitmesi ve benim zeki arkadaşımın aklına gelen mükemmel planı uygulamaktı.

Dünya telefonu eline aldı ve öncelikle ellerini açıp dua etmeye başladı. "Allahım! Lütfen yardım et. Şu doğum günü şeysinden sağ sağlim yırtayım da. Başka bir şey istemiyorum. Bu Ateş yüzünden yalancı da oldum zaten. " Dedikten sonra derin bir iç geçirdi ve abimi aramaya başladı. Tabikisi hoparlörü de açmıştı.

Telefon bir çaldı... İki çaldı... üç çaldı ve kapandı. "Hah! Ateş telefonunu meşgule almaz ki. Nasıl ama ya? "

Kaşlarımı çalmış bir halde bakmaya baslamışken Dünya tekrar role girdi ve ikinci kez aramaya koyuldu.

Bu sefer ikinci çalışta telefon açıldı. "Efendim Dolunay. Yine ne var? Ders çalışan bir insan rahatsız edilir mi hiç? "

Abim ders çalışıyormuş iç sescim. Duy da inanma. Abim. Ateş ve ders çalışmak.
"Ateş ben Dünya."

"Efendim Dünya. Uzatmazsan sevinirim. Sonuçta ders çalışıyorum. "

"Ateş-" Dünya kendini o kadar kaptırdı ki ağlıyor numarası yapmaya geçti. Ama abim Kanar mı? Zeki abim benim. "Ne oldu Dünya? Yine mi Dolunay'ın başına bir şey geldi? Bu sefer beni nasıl kaldırmayı planlıyorsunuz? "

"Hemen gelmen lazım Ateş. Çok acil. Dolunay iyi değil. "

"Dünyacım canım benim. Artık kanmıyorum. Sadede gel. "

Dünya sadece yüzünü buruşturmakla yetindi ve konuşmaya devam etti.

"İyi tamam be. Mesaj atacağım yere gel işte. Seni bekliyoruz. "

Dünya artık pes etmişti. Onun bu haline hepimiz kıkırdayarak karşılık verdik.

Gelmeye devam eden misafirlerle birlikte abimi beklerken aşağıya indim.
Etrafıma baktığımda mekanın yarısı dolma üzere idi ancak hâlâ tam olarak kalabalık oluşmamıştı.

"Dolunay! " sesi ile kapıya döndüm ve "Fısıltı!"

...

Yaklaşık on dakika sonra ışıkları kapattık ve beklemeye başladık. Kimse konuşmuyordu. Kapının kenarını boşaltmıştık. Tam ortada kocaman bir pasta vardı ve etrafını yarım daire şeklinde sarmıştık.

Karanlıkta yaklaşık beş dakika daha bekledikten sonra bir ıslık sesi geldi. Ardından kapıda bir silüet belirdi. Anında ışıkları açtık. O an abimin gözlerindeki ifade hiçbir şeye değişilmezdi.

♡><♡><♡><♡><♡><♡><♡><♡><♡

Kaç Dolunay kaç!

"Dolunay kaçma gel buraya!"

"Ama abi. Sürpriz yaptık sana. Mutlu olmadın mı ? "

Ve abim tabiki de pastanın kesimini ve olayın şokunu atlattıktan hemen sonra benim peşime düşmüştü iç sescim.

"Mutlu oldum tabi ama öncesinde de yine yapmamanızı söylediğim şeyi tekrar yapmaya çalışıtız. O yüzden daha fazla kaçma Dolunay! Bak yakalarsam kötü olur gel buraya. Hem aynı şeyi tekrar tekrar yapmak da ne ? düzgünce söylesen yine gelirdim. "

"Ama bu sürpriz. " ve patttt...
Tabiki de yerdeyim. " Ama abi! Senin yüzünden bir düşmediğim kalmıştı o da oldu. "

Abim ise bana çok bilmiş bakışlarının yanında bir de elini uzatarak cevap verdi. "Senin yüzünden bir kalp krizi geçirmediğim kaldı abicim. O da yakında olur. "

Abim beni kaldırmıştı ve kalkar kalkmaz yaptığım tek şey ona sarılmaktı. Hem de sımsıkı sarılmak. Yani sonuçta her abi böyle bir kardeşi affeder. Küçük kardeş olmak bunu gerektiriyor ki kendini abine affettirmen lazım. Ama eğer onu affetmen gerekiyorsa sakın affetme süründür. İstediğin her şeyi yaptır. Ama sınırı aşarsan iç sescim o zaman abinin sana yaptırdıklarının farkına bile varmıyorsun.

"Ah abicim ah! Sen bana neler yaptırıyorsun böyle. Baş belam. "

Abim bana daha fazla dayanamayıp affetmişti bile. Ancak bir daha böyle bir şaka yapmayacağım konusunda da anlaşmıştık.

Herkes eğleniyordu. E tabi yani. Dolunay böyle bir parti yapacak ve insanlar eğlenemeyecek. Çok beklersiniz.

Şöyle bir etrafıma baktığımda Fısıltı ile Rüzgar dans ediyordu. Abim, Dünya ve Duman masada oturmuş bir şeyler içiyordu. Arkamı döndüğümde ise karşımda gördüğüm manzara ile şok oldum. Bir anda gözlerim dolmaya başlamıştı. Şimdi ne olmuştu ki bana.

Cankat bir kız ile dans ediyordu. Kız onun omuzlarına sarılmıştı. Cankat ise kızın belinden tutmuştu.

Yaklaşık bir buçuk dakika sonra müzik bittiğinde kız Cankat'ın koluna girdi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladılar. Ben ise olayın şoku ile birlikte peşlerinden gitmeye başladım.

İçimde değişik bir his vardı. Ne oluyor bana böyle iç sescim. Neden bir anda böyle hissetmeye başladım. Ah Cankat ah...

°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.°•.

CANKAT

Kuğu ile dans ettikten sonra biraz sohbet etmek için yukarı çıktık. Kuğu benim çocukluk arkadaşımdı. Annelerimiz arkadaş olduğu için biz de çok yakın arkadaştık. Ancak onlar taşınmak zorunda kalmışlardı ve yıllar sonra ilk defa görüşüyorduk. Ona anlatacak çok şey vardı.

Yukarıdaki sessiz ve boş bölümlerden birine geçtik ve sohbet etmeye başladık.

"O kıza bakışlarını gördüm. O da sana boş değil bence. " Kuğu öyle bir lafa dalmıştı ki neye uğradığımı şaşırdım. Ancak sadece "Efendim!" Demek ile yetinebildim.

"Hadi ama Cankat. Hiç yalan söyleyemiyorsun. Hem ben anlarım tamam mı? "

"Hangi kız? " Kuğu ne kadar ısrar etse de sonuna kadar inkar etmeye kararlıydım.

"Peki. Sen inkar etmeye devam et ama benden kaçmaz. Ona bakışlarını gördüm. Diyorum ya. O da sana karşı bir şeyler hissediyor. "

"Emin misin? Gerçekten hissediyor mudur? "

Kuğu'nun sözleri üzerine resmen masaya atdım.

"Yakalandın. Hadi anlat bak. Dinliyorum."

"Nasıl veya ne zaman başladığı ile ilgili bir fikrim yok. Bir anda oldu. Önce rüyamda gördüm. Sonra onu her gördüğümde kalbimi öküz kovalıyo resmen. O öküz de nerden gelip de dadandıysa kalbime. Bir şeyler oluyor işte yaa. Boşver işte. Hem o Ateş'in kız kardeşi. Böyle bir şey yapamam. Hem ya yanlış anlamışsan ve ben hem ona hem Ateş'e karşı mahçup olursam. "

"Ben ve yanılmak. Ay güleyim bari canım. Hem seviyorsan git konuş bence. Konuşmadan anlayamazsın. Sakın geç kalma. Bir dakika dahi geç kalma. Sonra bir bakarsın başkası gelir ve elinden alır. İşte o zaman sadece arkadan bakakalırsın. Arkada sadece pişmanlıklar kalır. Kalbine bir öküz salmış olsan bile. "

Son sözü ile ikimiz de kıkırdamıstık. Ama gene de konuşurken gözlerinin bos bakışı gözümden kaçmadı. Ona doğru yaklaştım ve kafasını omzuma yerleştirdim. "Sıra Sende. Anlat bakalım. "

Dememle kapının oradan gelen sesle irkildim. "Patttt! "

DOLUNAY

Az önce duyduklarım karşısında şok olmuştum. O demişti ki -yani kısmen, ona benzer bişiy- 'Ben Dolunay'dan hoşlanıyorum. ' valla demişti.

Çok uzun zamandır bunu bekliyor gibi sevinmiştim iç sescim. O da beni seviyordu ve bunu biliyordum.

Ancak ben yine her şeyi mahvettim. Kapıya o kadar çok yüklenmiştim ki bir anda kapı açıldı ve ben -bir kez daha- kendimi yerde buldum. Bir de yetmiyormuş gibi kafamı kaldırır kaldırmaz Cankat ile göz göze geldim.

"Dolunay!"

"Cankat!"Deyip ellerimi Çeneme dayadım ve sırıtmaya başladım.

"Sen ne zamandır oradasın? "

"Film mi çekiyoruz ya? Ne zamandır oradasın diye soru mu olur? "

İkisi de bana tip tip bakmaya başlamıştı ki durumu toparlamaya çalıştım. Ama sanırım sadece çalıştım.

"Şey. Ben şeyi sey yapmaya geldim. Şimdi geldim ben. Daldım içeri. Mavi şekerler burada mı? " şekerleri arıyormuş gibi etrafıma baktım. Daha sonra "Neyse yokmuş burda da. Ben gideyim. " dedim ve yerden kalkıp arkama bile bakmadan kapıyı kapattım.
Ah yine bir Dolunay rezilliği daha...

Aşağı indigimde Dünya ve abim bana şaşkın şaşkın bakmaya başladılar. "Ne oldu kızım? Aşık mı oldun? "

Dünya'nın bu sözüne benden önce abim cevap vermişti. "Hösst! Ne aşkı be. O abisinden başka kimseye aşık olamaz. Bir daha duymayayım. "

Abimin bu ifadesine sadece kıkırdamıştım ve onun yanına oturup sadece sarılmakla yetindim. Abim ise anlatmaya başladı. "Sen küçük bir bebekken Dolunaycım. "

"Eee abi! " kafamı okşadı ve devam etti. "Sen küçük bir bebekken ben de küçük bir çocuktum. Eee'si bu kadar. Çünkü bir şey hatırlamıyorum. "

Abimin omzundan kafamı kaldırdım ve ona tip tip bakmaya başladım. "Ben de oturmuş ciddi ciddi dinliyorum. Ohooo. Hadi kalkın hem. Bu senin partin daha dans edeceğiz. Oturmaya mı geldik. "

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 24.3K 32
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
ZORBA | BXB By Lord

Teen Fiction

672K 60.8K 32
Zorbasına aşık olmak onun yanlışıydı. Hatelove ilişki içerir. Olumsuz ögeler ve zorba davranışlar barındırır. Şerefsiz bir karakter ve enayi bir kara...
2.2M 69.4K 54
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
466K 20.9K 15
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...