Beni tekrar yalnız bıraktı.
Daha değil.
Şimdi değilse ne zaman?
Ah Ceylan.
Aşk belki de ciddi anlamda aptallık.
Nasıldı o yokken.
Her şey rayındaydı.
Sen vardın.
Senin hayatın vardı.
Sadece ve sadece.
Görevlerin vardı.
Basitti hayatın.
Duygun yoktu.
Ağlamak yoktu.
Can acısı yoktu.
Şimdi ne var elinde?
Yarınını bile planlayamıyorsun.
Bırak yarını bugününü bile planlayamıyorsun.
Aptalca şeyler yaptırıyor aşk sana.
Kıskandırmak
Kıskanmak.
Sinirlenmek
Affetmek
Sığınmak.
Kendine Gel Ceylaan.
Sen bu değilsin.
Unut onu.
Burada yokmuş gibi.
Bay x miş gibi düşün.
Ertele.
Ertele.
Oğuzun yüzünü görmüyorsun.
Aslında ne büyük şans.
İşine odaklan
Sonrada siktir git buradan.
Çantamdan telefonumu çıkardım.
Altay aramıştı.
Dediğim şeyi bulması o kadar kolay değildi.
Onu arayarak çıktım tuvaletten.
Ortalık sakin gibiydi.
Koridorun sonu salonun başında durdum.
''Söyle''
Altay anlatmaya başladı.
''Ceylan bu kasa nerede bilmiyoruz henüz.
Kamptan gidecek bilgiler var.
Kasaya ulaştırılacak.
Bir teslimat olacak.''
Durdum.
Tavana baktım.
Bir yolu var mıydı?
''Babamı ara jet ayarlasın.
Hakkariye dönüyorsun.
Orada benim timimi alıp kampa doğru gideceksiniz.
Teslimat olacaksa fazla zamanınız yok.
Sadece izleyin Altay.
O adamların ayağını taş bile çelmeyecek.
Yanınıza bir ekip vereceğim.''
Altay telefonda sessizce dinliyordu.
Bir kağıda not alıyordu.
Kalem kağıt sesi birbirine girmişti.
''Altay o yazdığın kağıdı.
Altındaki kağıdı da al
Ve yut Altay
Duydun mu beni
Yut o kağıdı''
Kalem sesi sustu.
Kağıdı kopardı.
Çiğnemeye başladı.
Gün,kağıda not alma günü değildi.
Yaptığın her hata
Arkanda bıraktığın tüm izler
Yumak olur ayağına dolaşırdı.
''Ekibi tanıyorsun.''
Birazdan söyleyeceklerim rahatsız edecekti.
''Ölüler Altay.
Git Cüneyti bul.''
Altay ağzını açtı
''Ceylan!
Bu kadarı da fazla!''
Öyle bir bağırmıştı ki.
İtiraz kabul edemeyecek kadar mühim bir konuydu bu
''Altay dediğimi yap
Gerisine karışma
Babama ulaş.
Ne gerekiyorsa yapın.
Ama sakın harekete geçmeyin.
BENİM dışında kimseden emir almayacaksın.
Timimi tesise toplasın.
Ölüler de oraya gelecek
Oradan size yardımcı olurlar.''
Tekrar ağzını açacak gibi oldu.
Fazla bile konuşmuştuk.
Çantama telefonumu yerleştirirken
Solo yanıma geldi.
''Tatsız iş konuşmaları yaptığını görmeyeyim Ceylan.''
Dedi tatlı sert azarlayarak.
Hemen koluna girip gülümsedim.
''Ne yapalım biliyor musun?
Senin işlerini konuşalım.
Bana öğreteceksin ama az zamanımız kaldı''
Yüzüme gülümseyerek baktı.
Eğilip burnuma küçük bir öpücük koydu.
''Madem bu kadar heveslisin.
Az sonra bir toplantı olacak.
Bana eşlik et.'' dedi koluna girdiğim elimi tutarak.
Gülümsedim.
''Babamın varisi olarak yani''
Beğeniyle göz kırptı.
Adamlarının birine işaret yolladı.
Toplantıda deneme mesajını yollayacaktık.
Selime ulaşmam lazımdı.
Önce Solo'dan izin istemeliydim.
Kolunu sıktım hafifçe.
''Solo,
Toplantı için giyineyim.
Böyle babamın kızı gibi değilim.
Baksana halime ''
Eteklerimi gerdirerek masum bir ifadeyle baktım ona.
Kafasını hafifçe geriye atarak sert bir kahkaha attı.
Herkes dönüp bize baktı.
BayX bile.
Öldürecek gibi bakıyordu adam.
Takılma Ceylan.
Solo kahkahası bittiğinde saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
''Ekibin ve senin için oda hazırlatmıştım.
Oraya geçin.
Adamlarım götürsün''
Kafamla teşekkür edip Selime işaret verdim.
Deniz'i de alıp geldi.
Adamı önden bize yol gösteriyordu.
Boş koridora girdiğimizde
Selimin koluna dokunum
Askerlikte kullandığımız dur işaretini yaptım.
Anlardı.
Konuşmuştuk
Denize de anlamıştı.
Bunların olacağını konuşmuştuk.
Odaya girdiğimizde Hepimiz ayakta bekledik.
Selim ceketinin cebinden küçük bir aygıt çıkardı.
Düğmeye bastı.
Elimle etrafı gösterdim.
Deniz makyaj çantasının içinden tarama cihazı çıkardı.
Bütün odayı taradı.
Bulduklarını ezdi Selim.
''Temiz mi artık'' dedi Deniz
Sıkılmışa benziyordu.
Selim kafasıyla onayladı.
Deniz cama doğru gitti.
Maviliklere baktı.
''Deniz bugün çok güzel'' dedi safça.
Selim güldü.
Hatta kahkaha attı.
''Kızım o deniz değil.
Göldeyiz.
Hatta yapay bir göl'' dedi.
Deniz ellerini göğsünde birleştirerek somurttu.
''Ceylan bu çocuk benim hayallerimi yıkıyor hep.
Bir şey söyle
Emir ver!'' dedi yalancı bir sinirle.
Gülümsedim.
''Hangi hayallerini yıktın Selim
Anlat ben de bileyim.
Hatta Oğuz da bilsin?'' dedim sırıtışla.
Selim hemen kafasını önüne eğdi.
Deniz de makyaj çantasını karıştırmaya koyuldu.
Aferin oğlum Selim.
Yüzümü kara çıkarmadın.
Ellerimi çırptım.
''Hadiiii
Oturun şuraya.''
İkisi de karşımdaki koltuğa oturdu.
Telefonumu çıkarıp Ali'yi aradım.
Sesi dışarıya verdikten sonra konuşmaya başladım
''Ali
Birazdan toplantıya gireceğim.
Çağrı cihazın açık olsun.
İşaret verdiğim an kanalları denemeye başlayacağız.
Ben çıktıktan sonra Selim sana şifreyi söyleyecek''
Kapattıktan sonra Selime yayacağımız bilgiyi söyledim.
Birden ayağa fırladı.
''Komutanım bu çok tehlikeli'' dedi.
Deniz ikimize baktı.
Hiç bir şey anlamadığı belliydi.
''Selim bir taşla iki kuş vuracağız.
Düşün.
Kıvrandığını düşün.
İşleri biraz karıştıralım.
Kim bu adamla iş yapıyor net öğrenelim bi.
Kim kızacak görmek istiyorum''
Selim Denizle benim aramda volta attı.
Düşündü.
''Selim.
Bu üzerine tartışacağımız bir şey değil.
Böyle olması lazım.
Başka işler de var.
Biraz zaman kazanmamız lazım.''
Selim kafasını kaldırıp bana baktı.
''Söyleyemem Selim.
Söyleyemem
Şimdi değil.
Biraz daha zamanımız var asker.''
Deniz ayağa kalktı.
Kıyafetleri düzenledi.
Ciddi siyah bir kıyafet çıkardı.
Özenle koltuğa serdi.
İkimiz de büyülenmiş gibi Deniz'i izliyorduk.
Aklımızda bin bir düşünceyle.
''Semihe ulaş asker.
Cateline'le ilgili bilgi toplasın.
Babama ulaşsın
Ne biliyim.
Bu kadın nasıl savaşır
Dövüşür.
Her şeyini öğren.
İçtiği suya kadar.''
Şaşırarak bana baktı.
Aklına iş ortağımız gelmiş olmalıydı.
BayX .
Malum şahıs.
''O,onunla''
İç çektim.
''Hemen ilgileniyorum komutanım'' dedi.
Tuvalete gitti.
Giyinmem için izin verdi.
Deniz bana baktı.
''Ceylan,
Çok yoğunsun biliyorum
Geçecek ama
Abimi düşün.'' dedi acı gülümsemeyle.
Avutuyorum sanıyordu.
Ama daha da dağlıyordu içimi.
Ben de nazik bir gülümseme yolladım.
Bilmemek
Bilmemek mutluluktu.
Şimdi gelse karşıma.
Yaptıklarını söylese.
İster miyim?
Ne yapacağım bana söyledikleriyle.
Gerçeklerle ne yapacağım ben.
İstemiyorum duymak.
Kafamda en acısını da kursam
Duymak istemiyorum.
''Ceylan
Ağlıyor musun sen''
Gözlerimi sımsıkı kapatmış
Dudağımı bastırmıştım.
''Deniz..
Lütfen'' dedim yalvarırcasına.
Giyinmiştim zaten.
O da beni yalnız bırakıp Selimin yanına gitti.
Ceylan
Ne konuştuk kızım biz.
Girmen gereken bir toplantı var.
Hadi.
Oh!
İşte şöyle aç gözlerini derin nefes al.
Hadi bakalım
Tek hamlede kalk yerinden.
Evet.
Bravo!
Hadi işimize bakalım.
''Deniz Selim.
Bir dakika daha kalırsanız o tuvalette Oğuzu arıyorum''
Dedim ciddiyetle.
Koşarak çıktı Deniz.
Ellerini havaya kaldırdı.
''Yemin ederim Ceylan.
Bir şey yok.
Abim.
Sakın
.Ceylan
Gülmesene
Selim
Sen de mi.''
İkisinin de belinden tutarak odadan çıkardım.
Kapıyı açtığımızda Solo ve adamları duruyordu.
Selim ve Deniz benim geçmem için yan döndüler.
Şimdi bakışıyorduk.
Sertti.
Böceklerini kameralarını toplatmıştım.
Gülümsedim.
Bunun olacağını da biliyordu.
Ellerimi boynuma doladım.
Kulağına eğildim.
''Beni karıştırma Solo.
Babamı unutma.
Geçmişimi unutma sevgilim'' dedim gülümseyerek.
Bunu dedikten sonra ellerini belime doladı.
Alnını alnıma yasladı.
''Ah Ceylan.
Kızamıyorum ki sana'' dedi iç çekerek.
Elimi tuttu.
Toplantı odasına doğru yürüdük.
Gücünü hissedebiliyordum Solo'nun.
Bu adam.
Babamın bir altıydı.
Bir daire altındaydı.
Zordu babamın işi.
Sözü geçiyordu şuan.
Fakat yarın tepesine çullanmayacaklarının bir garantisi de yoktu.
Bu iş ne menem iştir.
Oyunu bozmak istiyorsan Ceylan.
Büyük yap-bozu bozmak istiyorsan
Bu adamı iyi tanı.
Odadakileri iyi tanı.
Yürürken bir odanın kapısına geldik.
Düzinelerce koruma vardı.
Adamlarına döndü.
''Herkes tamam mı?'' dedi.
Adam onayladı.
Onlar da dışarıda kaldı.
Solo kapıyı açtı.
Devasa bir yuvarlak masa vardı.
Tam 12 adam.
İki kadın.
Barış.
X
Ben
Cateline.
Solo.
Geriye yedi adam kalır.
X de işini iyi yapmıştı.
Kendini bu toplantıya kabul ettirmişti.
Barış'ın işi daha kolaydı.
O zaten onur kişisiydi masada.
Yenecek taze yemekti..
Odaya el ele girdiğimizde
X
Kafasını geriye atıp gerindi.
Cateline ellerini masada birleştirmiş sakin bir gülümsemeyle ikimize bakıyordu.
Canın çok acıyor güzelim.
Biliyorum
Nereden mi
Benim de öyle.
Solo yanındaki sandalyeyi oturmam için çekti.
Heyecanımı belli etmeden oturdum
Solo da yerine yerleşti.
Herkesin aklında bir soru vardı.
Bu kızın burada işi ne.
Babamı biliyorlardı.
Kızı olduğumu da biliyorlardı.
Solo açıklamaya başladı.
''Ceylan,
Beyefendinin kızı.
Bugün beyefendinin yerine söz sahibi o''
Adamlar yerlerinde kıpırdandılar.
Küçücük çaylak bir kız.
Babasının koltuğunda.
Kendimi ispatlamam lazım bu adamlara.
''Babamın yeri bundan sonra benim.
Varsa bir sorun önce ben.'' dedim.
X yüzüme öyle bir baktı ki.
Neler diyorsun der gibi.
Ama öyle.
En azından bu toplantı için böyle.
Akşama az kaldı.
Otelin açılışı var.
Henüz öğrenemezler.
Adamlar gülümseyerek bana baktılar.
Bu iyi haberdi.
Şimdi tatlılar da masaya geldi demekti.
Barış'tan daha ilgi çekici olmuştum.
Yükünü hafifletmiştim.
Şimdi şu toplantının içini öğrenmem sonra da kanallara deneme bilgisi yaymalıydım.
Solo daha fazla oyalanmadan söze girdi.
''Konu belli.
Kim ne diyor onu görelim.
Ciwan sen taleplerini söyle'' dedi.
Ciwan'ı tanımıyordum ama şimdi görmüş oldum.
Tipine baksan terörist demezdin.
Bu daha tehlikeliydi.
Beyinlerden biriydi.
Konuşmaya başladı.
Akıcı İngilizcesi göz dolduruyordu.
Dağda öğrenmediği açıktı.
''Öncelikle bizim taleplerimiz bu süreçte biraz farklı olacak.
Zor bir süreçten geçeceğiz.
Silah bırakma anlaşması yapıldı devletle''dedi gülümseyerek.
Kafamı yan yatırıp onu daha dikkatle dinlemeye başladım.
''Onlardan kimse ölmedikçe sorun yok.
Ama bizim bu süreçte güçlenmemiz lazım.
Sınırdan silah girişi devam edecek.
Bu bekleme süresi bittiğinde güçlü gelmemiz lazım.
Şimdi istediklerimizin listesini dağıtsın arkadaş''
Arkada duran Solo'nun korumalarından biri kağıtları hepimize dağıttı.
Kağıt elime geldiğinde
Kanım dondu.
Bu kadar çok silah
Mermi.
Bomba.
Mayın.
Patlayıcı.
Ülkeyi yerinden sökmeye yeterdi.
Söze girmem gerekiyordu.
''Çok fazla değil mi?'' dedim.
Gülümsedi.
Diğerleri de gülümsedi.
''Oyun oynamıyoruz Ceylan hanım.
Bu silahlar sadece Türkiye için değil.
Ortadoğu'da da mücadelemiz var.''
Bunu söylemesi üzerine Solo araya girdi.
''O mücadelede şartlarımızı belirttik Ciwan.
Bizim istediğimiz gibi olacak.
Biz bu silahın daha azını karşı tarafa sağlayamayız.
Eşit olmalısınız.''
Nasıl yani.
İki tarafı da birbirine mi kırdıracaktı.
Hem ortadoğudakilere yani Ciwanın düşmanlarına
Hem de Ciwanlara.
Ciwan sıkıntıyla baktı.
''Solo,
İşlerin nasıl döndüğünü biliyorum.
Bu sefer biz bastıralım.
Sonra onlar.
Halkımın morale ihtiyacı var.
Hakkari de tahmin edemediğimiz şeyler oldu.
Çok baskın yedik.''dedi sıkıntıyla.
Türkiyedekinin öcünü ortadoğudan alacaklardı.
Moral olacaktı onlara.
Resim çok büyüktü.
Başka bir adam söze girdi.
Bana kaçamak bir bakış atıp devam etti.
''Beyefendinin özel talebi sebebiyle
Türkiye sınırlarında yalnızsınız.
Orada kendi kaderinizlesiniz.
Ortadoğuya gelince.
Orada size güvenmemiz lazım.
Çok başınıza buyruksunuz çoğu zaman''
Babam
Ben varım diye mi çekmişti hepsini?
Çok bencilceydi.
Belki ben ülkemi temizleyebilirdim.
Ama onlar
Diğerleri.
Bu dünyanın sorunuydu.
Bu adamlar silah satmak zorundaydılar.
Ve savaş da buydu.
Para oyunu.
Solo elindeki kağıda baktı.
O sırada diğer adama cevap vermek için Ciwan söze girdi.
''Bütün başları değiştirdik.
Çoğunu Türkiyedekilerle yer değiştirdik.
Daha uyumlu olacaklar''
Bu demek oluyor ki
Türkiyeye yeni gelenler daha beter olacak.
Nasıl bir iş ya bu.
X'e baktım.
Sinirden kasılmış
Adamı öldürecekmiş gibi bakıyordu.
Haklıydı da.
Ben de öldürmek istiyordum.
Ama böyle değil.
Köklerini kazıyarak.
Şimdi bu adamın suyun görünmeyen yüzündeki yardımcılarını bulmaktaydı.
Bu masadaki hepsi ilgili değildi Ciwanla.
Çoğu petrol adamı.
Birazı silah tüccarıydı.
Ama petrol tüccarlarının da bu adamlarla bağlantıları olabilirdi.
Gizli dolaplar çoktu.
Gizlileri açığa çıkarmalıydık.
Ellerimi masanın altına götürdüm.
Tek taş yüzüğün taşını çevirdim üç tur.
Bastırdım.
Yüzüğün taşı oturdu.
Mesaj gitmişti.
//Ciwan Rusyayla anlaştı//
Mesaj buydu.
Rusya bu adamların en korkunç düşmanıydı.
Ellerindeki pazarı kaptırmak istemeyecekleri bir düşman.
Bakalım bu haber kimlerin oyununu bozacaktı.
Mesajın yayılması için beş dakika vardı.
Beş dakika içinde ne olacağını hepimiz görecektik.
''Konuşuruz Ciwan.
Şimdi biraz petrole gelelim'' dedi Solo.
Masaya göz gezdirdi.
Adamın biri dikleşti.
''Biz bayan Cateline'le ortadoğudaki petroldeki hisselerimizi arttırmak istiyoruz.''
O sırada Cateline e baktı.
Onun da gayet kararlı bir bakışı vardı.
Elleri hala masadaydı.
Solo dalga geçer gibi gülümsedi.
''Neye dayanarak?
Niye sizin hisseleriniz yükselsin?
Sizinki yükselirken kiminki düşecek?'' dedi mantıklı bir cevap olarak.
Cateline başını eğerek gülümsedi.
''Bildiğin gibi projem başarıya ulaştı Solo.
Bunu hak ediyorum.''
Solo kaşının birini kaldırdı.
''Doğru.
Başarıya ulaştı Cateline.
İyi işler yaptın.
Ama abinin gücünden faydalandın.
Şimdi ayaklarının üzerinde kendin durmayı öğren.''
Cateline'e acımasızca davranıyordu.
Cateline tırnaklarını masaya geçirdi.
Ama Solo'nun umurunda değildi.
Diğer adama döndü.
''Hissenizi arttırmanın tek yolu
Hissesini azaltacağınız kişiyi ortadan kaldırmaktır Bay Winston
Bu masada oturuyorsanız bunu biliyor olmalısınız''dedi sakince.
Adam başını önüne eğdi.
Ne yani öldürecek miydin yükselmek için.
Ne acımasız bir toplantıydı.
''Neden sizden başlamıyoruz?''
Yutkundum.
Bay X'ti bu.
Öyle sinirliydi ki.
Solo öylesine sakince hatta gülerek cevap verdi.
''İlk deneyen siz değilsiniz bayım.
Ama öyle bir isteğiniz varsa denemenizde sakınca görmüyorum'' dedi koltuğuna gömülerek.
Bay X gülümsedi.
''Seve seve''
İçinden ya da ''sike sike '' dediğini duyar gibiydim.
O sırada Barış söz aldı.
Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.
''Benim Ortadoğuda petrol zengini olduğum bir gerçek.
Anlaşamadığımız adamlar var.
Özellikle Japonlar ve Çinliler.
Şimdi yatırımımı doğal gaz üzerine yapmayı düşünüyorum.
Ve diğer petrol ürünleri.
İçinizden birine ihtiyacım var.
Bir şirket.
Tek bir adam.
Tek bir iş'' dedi ciddiyetle.
Kurtlar sofrasına lezzetli bir koyun atmıştı.
Hepsinin ağzı sulanmış
Kimin alacağını merak ediyordu yemini.
Biraz işleri karıştıracaktık.
Planladığımız gibiydi her şey.
Fakat tam da şu anda bir şey olmalıydı.
Kimse ağzını açamadan.
Beklenen oldu.
Solo işaret parmağıyla kulağına dokundu.
Adamına döndü.
Kafasıyla işaret verdi.
İki adam tek bir hamleyle Ciwanı yaka paça aldılar.
Sesini bile çıkaramadı.
Herkes ayaklandı.
Ben de şaşırmış gibi kalktım.
Tek oturan Solo'ydu.
Hepsinin yüzüne teker teker baktım.
Şaşırmayanlar vardı.
Kesin bir şey de diyemiyordum.
Ali ve Semih söyleyecekti adamlarımızı.
Solo hepsine oturmasını işaret etti.
Oturdular.
''Dostumuz
Rusyayla anlaşmış.
Aslını öğrenelim'' dedi.
Herkes yanındakiyle konuşmaya başladı.
Bir uğultu koptu.
Cateline X'e bir şeyler fısıldadı.
X kafasını salladı.
Solo elimden tutarak beni kaldırdı.
''Toplantı bitti.
Açılıştan sonra devam ederiz.''
En önce odadan biz çıktık.
Kapıda beni Selim bekliyordu.
Beni görür görmez öne atıldı.
Solo Selimin göğsüne eliyle bastırıp geri itti.
Ben de Selim de şok olmuştuk.
Fakat elimden çekiştirince Solo,
Selimi arkamda bırakmak zorunda kaldım.
Soru sormadım.
Önemli bir durum vardı.
Belliydi.
Bir odaya geldik.
Kapıyı açıp kulpu itti.
Kapı açıldı..
İçerisi karanlıktı.
Bana baktı.
''Gir içeri Ceylan'' dedi.
İyiden iyiye işler bozuluyor gibiydi.
Adımımla beraber ışıklar yandı.
Çalışma odasına gelmiştik.
Şükür.
Bi an işkence odası sanmadım değil.
Koltukların birine geçip oturdum.
O da karşıma oturdu.
Ellerini birleştirdi.
''Bir mesaj iletmeni isteyeceğim Ceylan'' dedi.
Bu şuan beklediğim en son sözlerdi.
Hele Solo'dan.
Kafamı sallayınca devam etti konuşmaya.
''Bak.
Bu işler biraz değişiktir.
Çok uzatmayacağım.
Ruslar..''
Plan işe yaramıştı.
Rus yalanı tutmuştu.
Solo'nun kulağına illaki gelecekti.
Derdim diğerleriydi.
''Eee'' dedim.
Sıkıntıyla iç geçirdi.
''Adam yollamışlar.
Benden başlayacaklar.
Tabi önce davranmazsam''
Nasıl yani
Solo'yu öldürmeye mi çalışıyorlardı?
Bu değişik bir bilgiydi.
Dikkat kesildim.
''Babanın haberi olması lazım durumdan.
Ölmekten korkmam.
İnsan bir kere ölür Ceylan.
Ama sen de tehlikede olabilirsin.
Bugün babamın yerine ben varım artık dedin
Dikkatleri üzerine çektin.''
Silkindim.
Yerimde kıpırdandım.
''Anlamıyorum.
Nereden çıkardın şimdi bunu.
Neden tehlikede olayım?''
Sıkıntıyla devam etti.
''Bir kaç gündür takip ettirdiğim bir adam var.
Adamın geçmişi yok.
Bir anda burada oldu.
Şimdi de Ciwan Ruslarla anlaşmış.
Bizi bitirme planları var.
Yerine geçmek için önce öldürmen lazım demiştim ya
Onlar da bunu yapacaklar.''
Huzursuzca ellerimle elbisemi tuttum.
Babam da tehlikedeydi.
Neresi burası ya hu!
Ölmeye mi geldim
Öldürmeye mi.
Olay kontrolümden çıkmaya başlamıştı.
''Ceylan adamlarım var.
Hallederim bu adamı.
Ama gelecekler.
babana ulaşmamız lazım.
En güvenilir sensin.
Sen ileteceksin haberi.
Adam buraya beni öldürmeye gelmiş.
Basit biri değil.
Özel eğitimli.
Her halinden belli.
Önce benim öldürmem lazım.
Seni korurum
Ama baban bunu bilmezse
Tehlikede olduğunu bilmezse..''
''Kim bu adam?''
Babamın düşmanları hiç karşıma çıkmamıştı.
Bu ilkti.
Gülümsedi.
''
Hiç fark etmedin değil mi?
Adam ikimize de öldürecekmiş gibi bakıyor ilk gördüğü andan beri.''
Ben neden fark etmedim.
Aklım Oğuzdaydı sürekli.
Salak kafam.
Devam etti Solo.
''Cateline'nin yanındaki adam.
Korkma
Bu gece biletini kesiyorum.''