DOLUNAY ATEŞİ #wattys2016

By cucukkardesligi

12.7K 1.9K 528

İki inatçı insan... İki kardeş... Ne kadar inatçı olsalar da kardeşinden vazgeçemeyen bir abi.. Onu sinir ets... More

-GİRİŞ-
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. Bölüm
13. Bölüm
14. bölüm
15. BÖLÜM
DOLUNAY ATEŞİ ALBÜMÜ
16. BÖLÜM
17 . BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BOLUM
Minnak ama okumanızı gerekli gördüğüm saçma uzun isimli bi duyuru
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24 . BÖLÜM

7. BÖLÜM

448 83 16
By cucukkardesligi


Okul çıkışı ilk iş olarak annem ve babamı arayıp izin istedim. Tabi ki Ateş'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Annemlerden izin almak sadece 2 dakika 16 saniye sürmüştü. Psikopat ben tabiki de saymadım iç sescim. Telefonda yazıyor sonuçta.

Ateş'e sadece Dünya ile onlara gideceğimizi söyledim. O da pek üstüne gitmemişti. Ancak dalga geçmeyi de ihmal etmemişti. Bu fırsatı kaçırır mı?

Dünya'nın şoförü ile birlikte önce bize gidip eşyalarımı aldıktan sonra onlara gitmiştik. Önce Dünya'nın odasına gidip üzerimizi değiştirdikten sonra mutfağa inip yiyecek bir şeyler hazırlamaya başladık. Yani kısmen hazırlıyorduk. "Şu Azra abla da olmasa aç kalacağız vallahi. " diyen Dünya çoktan dolaptaki yemekleri çıkarmaya başlamıştı.

" Sarma mı o?" Dememle Dünya'nın masanın üzerine koyduğu tabağa atladım. "Yavaş ol kızım. Kaçmıyor merak etme. " İkimiz de gülmeye başlamıştık. "Ya kaçarsa."

"Anladım ben seni. Senin içine Ateş kaçmış."
Dünya'nın bu sözlerinin hemen ardından telefonun çalması bir oldu. "Bak gördün mü ama. Ateş dedin şimdi o arıyor. "

"Alo en sevdiğim abim. Nasılsın? İyi misin? Ben de çok iyiyim. Hadi kendine iyi bak. Bye! "
O kadar hızlı konuşmuştum ki kendime şaştım kaldım bir an. Dünya dersen o da bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu. "Keşke söyleseydin bizde kalacağını. Şimdi daha çok kızacak."

Telefonun yeniden çalmasıyla yerimden zıpladım. Bu sefer açtığımda daha 'alo' bile demeden Ateş söze başladı. "Neredesin sen Dolunay? Ben sana demedim mi? Benden habersiz dışarıya çıkılmayacak. Abinin yüzüne telefon kapatmak da ne bir kere? Hem senin kaç tane abin var ki en sevdiğim abim diyorsun."

"Abicim. Biz de iyiyiz. Sen nasılsın?"

" Dolunay cevap ver bana? "

Ne kadar da sakin olmaya çalışsa da sinirli olduğu her halinden anlaşılıyordu.

"Sana ne abi ya. Annem ve babam izin verdi bir kere tamam mı? Sen buna karışamazsın. Hem sadece Dünya'nın evine geldim. Onun yanında kalacağım. Annesi ve babası iş gezisine gitmiş tamam mı? Oldu mu?"

Hızlı hizli ve sinirli cevap vermiştim. Bağırmamıştım ama sesim baya sinirli çıkmıştı.
" Ben karışmam Dolunay hanım öyle mi yani ? İyi bakalım hesabını sorarız bunun sonra! Iyi eğlencelrr size. Adresi de yaz bana. Bir şey olcak olursa diye."

"Hesabını sorar mısın? Ben bu gün bütün okulun önde şarkı..."

"Tamam Dolunay. Mesaj atarsın adresi. Hadi görüşürüz."

Yüzüme. Kapamak. Telefon. Kimse benim yüzüme telefon kapatamaz ya.

"Noldu Dolunay. Çok mu kızdı?"Dünya'nin sesiyle ona baktım ve cevap verdim.

"Hayır. Yani biraz. Ama yüzüme telefon kapattı ya." Dedim sitemle ve hemen telefondan arama tuşuna bastım.Daha çalmasında izin vermeden açtı telefonumu canım(!) abicim.

"N'oldu Dolunay? Bir sorun mu var ?"

"Evet var abi. Kimse benim yüzüme telefon kapatamaz! Hadi bye." Dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Oh! İyi yaptım ama ya.

"Delisin kızım sen ya. Neyse hadi gel de şu planı yapalımm. O abine bize şarkı söyletmenin bedelini ödetmemiz lazım."

"Aynen Ama önce bir şeyler yiyelim."

#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^#^
3 Saat sonra...

"Of Dünya hayır olmaz. Çok canları acır."

"Senin ki de olmaz ama Dolunaycım. Sonuçta öc almaya çalışıyoruz. Biraz bilindik kaçar. Ve basit. Ve canları da hiç acımaz."

Üç saat. Tam üç saat geçmişti. Ve bizim hala bir planımız yoktu.

Biraz daha düşündükten sonra, tam uyumak üzere iken, aklıma gelen fikirle yerimde zıplamam bir oldu. "Sakin ol tatlım. Graham Bell telefonun diğer ucundan 'alo' sesini ilk duyduğunda bile bu kadar irkilmemiştir kızım. "

"Kuzum bence sen bana cevap vermeyi bırak da planımı dinle. Bak şimdi aynen şöyle yapıyoruz..."

♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●♡●
:)merak edin birazcık:) :P ;)

Gece saat onu geçiyordu ve biz tabiki de uyumamıştık.

Plan gereği önce filme karar verdik ve kesinlikle plan dışı mısır patlattık. Önce filmin başına geçip başlamasını bekledik. Başladıktan yaklaşık on dakika sonra abimi aradım. Bir çaldı... İki çaldı... ve
"Ne oldu Dolunay? Hani rahat bırakmamı istiyordun. Gece gece niye arıyorsun peki?"

Ağlamaklı, korkunç ve nefes nefese bir sesle cevap verdim." Abi ! Yardım et. Çok kötüyüm. Sakın annemlere bir şey söyleme. Sadece beni bul. Lütfen! "

Son sözlerim fısıltıyla çıkmıştı ve anında telefonu kapattım. "Sende de ne yetenekler varmış. Kendimle gurur duydum. "

"Kendinle nasıl gurur duydun ya? Ben konuştum telefonla. Hem Ateş'in kardeşi olmak o kadar kolay değil canım. Önce bunları öğrenmen lazım. Maşallah bana. "

"Tabi kendimle gurur duyacağım. Sen kimin arkadaşı, kankisi, kardeşi, hatunusun bakiyim? " İkimiz sohbete dalmış kıkırdarken bir anda telefon çalmaya başladı.

"Dünya! Nerdesiniz? Dolunay nerede? Ne oluyor? Cevap versene yaa. Dünya! "

Telefonu açtıktan hemen sonra hoparlörün sesini de sonuna kadar açmıştım. "Cevap verin. O sesler de ne? Dünya! "

Abim bağırmaya devam ediyordu ki o acayip korkunç yaratığın bir anda bilgisayar ekranında belirmesi ile Dünya ile çığlık atmaya başlamıştık. Tabi o sırada telefon da elimizden uçmuş ve kapanmıştı.

" Yaşıyor muyum? Sen yaşıyor musun? Telefonum? İnanmıyorum telefonum yaşamıyor. Hah tamam! yaşıyormuş. "

Dünya'nın bu tepkisi ve surat ifadesine kahkaha atmaya başlamıştım. "Sen de gülme bakiyim. Bir daha birisine şaka yapacakken şu ışıkları açalım bari de en azından kendimiz korkmayalım. İnşallah Ateş inanmıştır da plan boşa gitmemiştir."

<°>•<°>•<°>•<°>•<°>•<°>•<°>•<°>•<°>•<

ATES:

" Ne oldu abi? Ne diyor?" Bana şaşkın şaşkın bakan Cankat'a dönüp "Bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var kötü bir şey olduğu ve Dolunay'ı bulmam gerektiği. " Dedikten sonra biraz bekledim ve durumun şoku ile tekrar konuşmaya başladım "Arkadan garip sesler geliyordu. Ve sonra... sonra bir çığlık..."

Son kelimemi söylemem ile Cankat, Duman ve Rüzgar'ın yerinden fırlaması bir olmuştu. "Hadi ne duruyorsun? Gidip de arayalım."

Yaklaşık iki saat olmuştu ve biz koca şehirde neredeyse her yeri aramıştık. Aklımıza gelen her yere bakmış ve malesef ki hiçbir şey bulamamıştık.
"Abi bu kızın evine gitsek ya biz. Neden böyle vakit harcıyoruz? "

Duman'ın yaptığı tespit üzerine hepimiz öyle kalmıştık. "Kızın evini biliyoruz sanki."

Abi Nerede bu kız ya. Bir daha onu bir yere yollarsam bana da Ateş demesinler.

" Bir daha arasana. Belki bu sefer açar telefonu." Rüzgar'ın fikrini uygulayıp. Tekrar aramaya başladım.

"Alo abi. Nasılsın? Ne yapıyorsun?"

"Tabiki seni arıyoruz. Asıl sen ne yapıyorsun abicim. İyi misin? Ne oldu? Neredesin? Seni almaya geleceğim?"

O kadar hızlı konuşmuştum ki kendime bile inanamamıştım. O ise o kadar sakin cevap verdi ki bana neye uğradığımı şaşırdım. "Dünyalardayım ve film izledik. Şimdi de yatıyoruz. Sen neden bu kadar telaş yaptın ki?"

Yatıyor mu? "Abicim nasıl telaş yapmayalım. Beni arıyorsun. Bana yardım et diyorsun. Sonra kapatıyosun. Bir daha arıyoruz. Ve kimseye ulaşamıyoruz. Sence burada kim haklı. "

İnsan kardeşi olunca anlıyor. Ne kadar kavga etsen, küçümsesen de onu kılına zarar gelse tüm dünya yıkılıyor. Ona bir şey olsa her şeyi yıkmaya hatta canını vermeye dahi hazır oluyor insan. Ki bunu da küçükler anlamayınca ve sorumsuz gibi davranınca aynen de böyle oluyor işte.

"Özür dilerim. Filmde çok korkunç bir sahne vardı ve ben de kendimi kaptırmışım. Bu kadar kızılacak ne var. Hem bu gün herkesin içinde şarkı söyleyen ben ve Dünya. Ve sinirli olması gereken de biziz."

" Tamam. Ben simdi anlıyorum. Şimdi siz buna intikam mı diyorsunuz? Şunu söyleyeyim ama küçük hanım. Çok güzel intikam aldınız. O yanındaki cadıya da söyle neredeyse ölüyordum burada." Dedikten sonra telefonu bir anda yüzüne kapatmıştım. Oh olsun ona.

°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°

DOLUNAY

"Ay çok kırıldı sanırım yaaa."

"Bence hak ettiler. Bu gün okulun önünde rezil olan bizdik sonuçta. Boşver hem. Ateş sana kıyamaz. Yarın yine affeder."

"Aslında haklısın. Bence de bana kıyamaz ki o. Ay yerim ben onu ya. "

Kıyamaz değil mi sonuçta iç sescim. Ben onun biricik kardeşiyim. Ama şimdi uyumazsam sabaha böyle bir kardeşi olmayacak.

______________________________________

"Hadi Dolunay. Kalk artık. Okula geç kalacağız. "

"Abi beş dakika daha. "

"Olmaz abicim. Hadi kalk. "

"Olur olur. Beş dakika daha. "

"Kızım kalksana geç kalacağız okula."

"Dünya! Senin ne işin var burada? Hem o ses de neydi ya? Kulağım sağır oluyordu az kalsın. Sen de aynı abime benziyormuşsun. Onun gibi değişik uyandırma taktiklerin var. "

"Ben niye benziyorum ona? O bana benzesin. Hadi kalk sen de. Az daha oturursak okula geç kalacağız. "

Oflaya poflata yataktan kalktım ve hemen üzerimi değiştirdim. kahvaltı yaptıktan sonra okula gitmek için yola koyulduk.
" Dünya, ya abim affetmezse bizi. "
" Affeder affeder. O senin abin. Sen benden daha iyi tanıyorsun onu. "

Tamam affedeceğini biliyorum iç sescim ama şunu da biliyorum ki affedene kadar süründürecek.

Biz bir sohbete dalmış iken çoktan okula gelmiştik bile. "Vay be! Kapıda beklememiş. Şimdi gidip de Ateş'i bulayım bari. Geliyor musun?"

"Yok canım. Ben almayayım. Sabah sabah bir de onunla uğraşmayayım. Sen git istersen. Ben sınıfa çıkıyorum. "

Dünya'ya "Peki. " Dedikten sonra ufak bir gülümseme atıp abimi aramaya çıktım. Sanırım erken gelmiştik. Çünkü sıra yok ve herkes kendi halinde takılıyor. Ancak abim de yok ortalıklarda iç sescim.

Tekrar tekrar her gün oldugu gibi merdivenlere söylene söylene abimin sınıfına çıkmaya başladım. Ama olmuyor böyle. Yazık valla abime. Her gün çıkılmaz bu kadar merdiven. Olmaz böyle. Gidip de müdürle konuşacağım. Olmuyor böyle müdür bey amcacığım. Bu merdivenler buraya hiç yakışmıyor. Asansör şart diyeceğim. Tabi o da beni bir takacak (!). Tamam Dolunaycığım. Hemen yapıyoruz diyecek.

"Ay hiç söylemiyorsunuz geldin diye. Çıkıyordum neredeyse terasa!" Derken yanimdaki çocuğa baktığımda gülmeye başladığını anladım. Ben ona ölümcül bakışlar atarken o da çoktan sınıfa girmişti bile. E ben neden duruyorum o zaman burada iç sescigim? Allahım kafayı yiyorum. Sen bana akıl fikir ver. Ama hep bunlar abim yüzünden oluyor.

Daha fazla oyalanmadan abimin sınıfına daldığımda abim sınıfta yoktu. Aslında Barut dışında kimse yoktu sınıfta. "Birine mi baktın ufaklık? "

Ufaklık dedi. Bana dedi. Yine mi ama ya? Bu da Cankat gibi. "Seni ilgilendirmez."

Dediğimde kaşlarını kaldırmış ve bana bakmaya devam ediyor idi. "Ayrıca ufaklık ne alaka? "

Ben Barut'a bakıp cevap alma peşine düşmüşken kapıdan gelen ses ile kulaklarımı tıkama ihtiyacı duydum.

"Selam millet. Ne yapıyorsunuz böyle gizli gizli? Dolunaycım dünkü şarkın çabuk geldi kulağımıza. Vallahi mükemmel bir sesin varmış. Herkes bahsediyor. Bir kez daha söylesene. " diyen Burçak'a sinirli bir şekilde bakmaya başladığımın sonradan farkına varmıştım.

"Sizinle uğraşamayacağım bir de. Ateş nerde hem? Gelmedi mi daha?"

"Oradan bakılınca gelmiş gibi mi duruyor tatlım. " Ben bu kızın saçını başını yolarım ama. "Evet canım. Ondan." Dedikten sonra sınıftan çıktım ve okulun bahçesini aramaya başladım. Ama bahçede de yoktu. Kesin kantine iç sescim kesin. Neden ilk gidip de kantine bakmam ki zaten.

Kantinin kapısından girer girmez abimi görmemle yanına koşmam bir oldu. "Abim. Canım abim." Dedikten sonra duraksadım. Ama bu terste bir işlik var. Aman her neyse ondan iste. "Abim burda. Yaşıyor. Nefes alıyor. Kantin de burası. Ama önünde neden yiyecek yok. Allahım kesin şizoya bağladım. "

"Seni bilmem ama dün gece biz şizoya bağlamıştık. Tüm gece uyuyamadık. " diyen dörtlüye baktığımda gerçekten de uyumadıkları anlaşılıyor idi. Perişan halde beni bile takmadan yanımdan kalktılar ve kantinden çıktılar. Ben ise küçük Emrah'a bağlamış bir yüz ifadesi ile arkalarından bakakaldım.

-CANKAT-

Dün gece olanlardan sonra kimsenin gözüne uyku girmemişti. Özellikle Ateş, Dolunay'dan bu kadarını beklemiyordu. Dolunay resmen Ateş'in ona olan sevgisi ile oynamıştı. Dün Ateş o kadar kötü olmuştu ki o ânı asla anlatamam. Şu an da pes etmeyecek ve Dolunay'a dün yaptıklarını ödetecekti. Yani ödetecektik. Hep birlikte.

Dolunay'ın yanından kalkıp gittiğimizde arkamı dönüp gizlice ona bakmıştım. Arkamızdan öyle bir bakıyordu ki. Pişman olduğu gözünden anlaşılıyordu. Çok masum ve içten bakışları vardı. Sanki bir melekti. Ancak hata yapmış ve bedelini ödüyor idi.

Ateş ile sınıfa çıkıp hocanın gelmesini bekliyorduk ki arkadan gelen ses tüm uykumu bozmaya yetmişti. "Beyler! Az önce Dolunay sınıfa kadar geldi. " diye anıran Barut'a tip tip bakmaya başladım.

Ateş takmamış olacak ki ceketinin kapşonunu geçirip uykuya devam etti. "Neden geldi ki abi? Yoksa abisi adına senden özür dilemek mi istiyor? " Tüm sınıfı sessizlik kaplamışken bir anda gelen sinir ile bağırmaya başladım. "Ezra beyin içine aşırı bir cesaret kaçmış sanırım millet. Ama çok bekler daha. "

Barut tam ayağa kalkmıştı ki Hoca sınıfa girdi. Önce ayağa kalkıp sonra Barut'a gözlerim ile cevap verdikten sonra bir yandan da Ateş'i dürtmeyi başarmıştım. Ben de olmasam ne olacak bu Ateş bilmiyorum. Hem onun yerine cevap verip hem de hocadan azar işitmemesini sağladım. Maşallah bana.

Ders çoktan başlamıştı ancak ben ve Ateş kendimizi uykunun kollarına bırakmıştık. Tâ ki hoca bizi uyandıran kadar. "Oğlum ne oldu size? Bi baktım sınıftan ses çıkmıyor. Dersi kaynatan yok. Eksik hissettim kendimi. Sabaha kadar beşik mi salladınız? Ne yaptınız?"

"Keşke beşik sallasaydık hocam. Tüm gece Dolunay yüzünden koşan kurtadam gibiydik. Aslında gibi değil. Aynen öyle idik hocam. "

Dün geceden beri ilk defa Ateş'in sesini duymuştum. Bunun şokuyla hocaya aldırış etmeden gelen o cesaret ile kafamı tekrar sıraya koydum Ve anında uykuya daldım.

♢♢♢5 HAFTA SONRA ♢♢♢

Servise binip de boş yer bulur bulmaz gene uyuklamaya başlamıştım. Ateş ile Dolunay benden sonra bindiği için o gelmeden biraz daha kestirebiliyodum. Ama bıçakla makas olmaz. Off gene komiğim. Ama insancıklar anlamıyor tabi ki benim espirilerimi. Gereken değeri göremiyorum yani. Zaten bir de iddiayı kaybettim. Herkese olan borcumu ödiyeceğim diye de babamdan para alınca dayağı yiyordum yani. Hayır 50 lira ne ya. Barut bey 50 lira istedi. Para sorun değil de o korkak Ezra'nın dalga geçmesi baya koydu be. Aman neyse 5 kuruşum var benim. Boynumda da çok güzel durdu.

" 5 kuruş zaten senin için büyük bi kazançtı Cankat. Ama 5 kuruşuna aşık olduğunu düşünmeye başladım lan. Aranızda ne geçiyo sizin. Ona bakmaktan servise bindiğimizi bile görmüyorsun."

Ateş'in sesiyle bir an irkilmiştim.

"Bence ne yaşadıklarını dinlemek istemzsin abi. Ben de istemem. Şimdi iğrenç iğrenç. O yüzden hadi susun da uyuyayım birazcik. Pazartesi insafı lütfen."

Diyerek önüne dönüp uyuklamaya başladı Dolunay. Bu ufaklık da uykuya bayılıyor ha. Kendini affettirmeyi de iyi biliyor. 5 hafta önceki bizi korkutmasından sonra kendini 1 hafta içinde affettirmişti hepimize. Ben espiri yaptığımda herkes benimle dalga geçerken sırf affetmem için gülmemişti. Duman onu affetsin diye 1 hafta boyunca onunla ders sohbeti yapmış ve hiç şikayetçi olmamıştı. Rüzgarla birlikte dövüş izlemeye gitmişti ve Ateş'in de Barutla yaptığı kavgadan yırtmasını sağlamıştı. Ve evet Ateş ile Barut gene kavga etmişler. Miş diyorum çünkü bu defa biz kaçırdık. Ama okuldan atılcak duruma gelmişler bu sefer. Dolunay da olaya girip okuldan atılmalarını engellemiş. Nasıl yaptı bilmiyorum ama ailelere haber bile gitmemişti.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

1. Ders matematik olduğu için yatmamıştım fakat 2. Dersde artık uyumadan durmam imkansızdı. Hayır kabul yani matematiğim de iyi değil ama sayısal seçen kişinin edebiyat görmesi gerçekten çok can sıkıcı.

Kısacası 2. Dersde kafamı koymuştum ve şu an kaçıncı derste olduğumuzu bile bilmiyorum. Sadece feci şekilde titriyorum ve sanırım biri beni masaj makinelerine felan taşıdı.

Ama izin verin bir değil mi? Meğersem telefonum çalıyormuş. "Efendim!" Demem ile kafamı kaldırmam bir olmuştu. Çok şükür ki tenefüs ve öğle arasıymış.

"Cankat! Abime çaktırmadan aşağıya gelebilir misin? Çok acil. Ama sakın abime söyleme. "

"Beş dakika daha. "

" Ne beş dakikası ya? Gel diyorum. Bekliyoruz bak. Hadi çabuk. "

Aşağı indiğimde Dolunay ve Dünya bana suçlu olduklarını belli eder gibi bakıyordu. "Yine ne var? Yoksa başka bir korku filmi izlemeye mi karar verdiniz. " tribimi de attım.

Kaşlarımı kaldırmış tip tip onlara bakmaya baslamıştım. Ki Dünya konuşana kadar. "Cuma Ateş'in doğum günüymüş. Bu konuda bize yardım edebilir misin? "

"Daha okullar yeni açılmadı mı ya ? Ne ara geldi yine şu doğum günü? "

"Geldi işte biz de anlamadık. Şimdi bize yardım edecek misin yoksa arkanı dönüp gidecek misin? "

Ama şimdi Cankat'a da bu yapılmaz ki. Bir yandan Ateş , bir yandan da bu melek yüzlü Cadılar. "Peki tamam tamam. Neyden başlıyoruz. "

Dolunay bir anda zıplamaya ve bağırmaya başlamışlardı. "Çok teşekkür ederiz Cankat. Sen olmasan ne yaparız biz. " demesi ile Dolunay'ın bana sarılması bir oldu. Yaklaşık on saniye sonra "Pardon! Bir an kendimi kaptırmışım. Kusura bakma. " diyerek geri çekildi. O an yüzüne baktığımda hafif bir kızarma ile beraberinde gelen mutluluk duygusu onu çok güzel ve masum yapmıştı ki.

Bundan bana ne ya. Yine başlıyorum...

Continue Reading

You'll Also Like

706K 22K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
784K 54.1K 34
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.4M 53K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
1M 61.8K 42
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...