''Oteller zincirine bir yenisini daha ekleyecek olan Mr.Bandton
Üç gün sürecek yeni otelinin açılışına bugün başlıyor.
Yaklaşık bir aydır açılış organizasyonu için çalışan yaklaşık bin kişilik bir ekibi olduğu bilinen
Mr Bandton'un davetlileriyse dünyanın her yerinden.
Öyle ki otelin tüm odaları davetliler için ayrılmış durumda.
Misafirlerin en geç yarın öğleye kadar girişlerini yaptırmaları bekleniyor.
Son derece gizli yürütülen bu açılış partisinde ne gibi sürprizler bizi bekliyor
hep birlikte göreceğiz.
Bizimle kalın.''
''Kapat''
Televizyon sesli komutla kapandı.
Yavaşça yürüyerek pencereye geldim.
Dışarıda mükemmel bir okyanus manzarası vardı.
Şifon elbisem yürüyüşümle hafif hafif dans ederken,
Odada benim için bekleyen beyaz şaraptan bir kadeh koydum.
Kadehi alıp suitin salonuna geçtim.
Tamamen mermerlerle döşenmiş bu geniş tavanlı odada sadece ayakkabılarımın çıkardığı
çoğu erkeği kışkırtan
kendinden emin yürüyüşümle sakince yürüyerek odanın kapısını açtım.
''Geç kaldınız çocuklar''
----------------------------------
Ceylan
(Bir gün önce)
Görevi kabul ettiğimde aklımda sadece Oğuz vardı.
Neredeydi?
Ne yapacaktı?
Yalnız olacaktı.
Timi benimleydi.
''Herkes odadan çıksın.
Bilgilendirme dosyalarınız odanıza yollanacak
Hadi çocuklar''
Fazla sesten rahatsız olan Orhan komutan bizi kapı dışarı etti.
Sanırım içlerindeki en dalgın kişi bendim.
Uzun zaman sonra sahalara geri dönüyordum.
Paslanmış olabilirdim.
Özellikle kadınlığımı kullanmayalı neredeyse yıllar olmuş gibi geliyordu.
Hatta burada baskılamış ve yok etmeye çalışmıştım.
Şimdi kendimi psikolojik olarak hazırlamam gerekiyordu.
Ayrıca bir sürü yaram vardı.
Bakımsızdım.
Operasyonda saçlarımın canlılığını gören biri zaten zengin ya da sosyetik olmadığımı anlayacaktır.
Hemen odama koşup aldığım malzemelere baktım.
Onlardan bir iş çıkmayacağı belliydi.
Daha profesyonel malzemeler lazımdı.
Baya bir üst düzey hem de.
Dolabı açtım
Yok bu elbiseleri operasyonda giymem mümkün değildi.
Silahlı kuvvetlerin bunun için ayırdığı bir fon var mıydı bilmiyordum.
Oğuz burada olsa bana yol gösterirdi.
Şimdi o da yoktu.
Nerede olduğuna dair bir iz de yoktu.
Kaybolmak istemiş olabilirdi.
Komutanı nerede olduğunu bildiğine göre bir iş istemişti.
Kafasını dağıtmak ve uzaklaşmak için.
Benim gibi bu işe takım arkadaşlarını dahil de etmemişti.
Sıkıntıyla iç geçirip yatağa oturdum.
Gözlerim odanın köşesine daldığından Selim'in odaya girdiğini fark etmemiştim.
''Komutanım'' dedi.
Kafamı kaldırıp Selime baktım.
Nasıl girdi ne söyleyecek hiç bir merakım yoktu.
Ruhsuz bir biçimde ona bakmıştım.
Elinde kalın bir dosyayı uzattı.
Uzanıp aldım.
Operasyonla ilgili dosyaydı.
''Sizi bekleyen bir helikopter var komutanım'' dedi.
Kafamı dosyadan kaldırıp baktım.
Bu sefer ne içindi.?
''Bilgim yok'' dedi.
Soru soran bakışlarım karşısında.
Dosyayı kucaklayıp dışarıya çıktım.
Peşimden de Selim gelmeye devam ediyordu.
''Komutanım,
Dosyayı tamamen okuduktan sonra '' duraksadı.
Yürüyüşümü kesip ona baktım.
Sıkıntılı görünüyordu.
Ay bu dosyada da bir şey çıkmasın yahu!
''Şey,
Oğuz komutanım''
Tutun kollarımdan bayılacağım şimdi.
Ben onun kolunu tutup destek aldım.
''Geveleme Selim
Bi hamlede söyle''
Derin bir nefes aldı.
''Oğuzkomutanımbeniöldürecek.
Denizlebendeoperasyondayız.
Sevgiliolarak''
Anlamaz bakışlarla ona baktım.
''Oh be'' dedi sırtını duvara yaslayıp.
Yani
Deniz
Sen
Ben
Bir operasyonda.
Allahım sana geliyorum.
Dosyayı açıp okumaya başladım harıl harıl.
Saçma sapan bir sürü kelime gözüme ilişiyordu.
Kapattım dosyayı.
''Allah aşkına söyle Selim bu saçmalık ne''
Selim hemen yaslandığı duvardan kalkıp bana durumu açıklamaya çalıştı.
''Komutanım siz ne biliyorsanız ben birazcık fazlasını biliyorum sadece.
Sanırım Barış komutana iki seçenek sunulmuş.
O da Deniz'i kabul etmemiş.
Bir emirle ben de Denizi
Yani Deniz hanımı kabul etmek durumunda kaldım.
Tabi ki seve seve ama.
Durumları biliyorsunuz
Oğuz komutanım ''
''Asker yeter''
Ben ne soruyorum bu çocuk ne anlatıyordu.
''Operasyonun neresinde bulunacaksınız orasını anlamadım'' dedim bıkkınlıkla.
Gülümseyerek hızlı hızlı anlatmaya başladı.
''Okuduğuma göre
Ben ve Deniz
Sizin sağ kolunuz olacağız.
Ben güvenliğinizle ilgileniyor gibi görünürken
Deniz de güzelliğiniz bakımınız vs ile ilgilenecek.
Deniz ve bakımımla ilgilenmek?
Şaka
Sen
Ya bu öyle bir operasyon değil ki.
Dağda pusudan korumayacaksınız beni.
Profesyonellik gerektirir.
Sosyeteye takdim edilmiyorsunuz.
Sosyetede doğmanız gerekir.
En alt kademede bile olsanız.
Kime ne anlatacağım ki.
Dosyayı elimde düzeltip helikoptere yürümeye devam ettim.
Bindiğimde Selim de bindi.
''Beni de istemiş babanız''
Kafamı koltukta geriye attım.
Nasıl düşünemedim.
Ay resmen trajedi.
Trajikomik.
Babamsız bir operasyon mümkün mü?
''Komutanım?''
Ah Yusuf komutan.
Gülümsedim.
''Kendimi şoförünüz gibi hissediyorum artık'' dedi bana takılarak.
''Bu konuyu gerekli makamlara ileteceğim komutanım merak etmeyin''
Adam cidden şoförüm gibiydi.
Ayıp olmuştu.
''Resmen şoförünüz olduğumu öğrendikten sonra iletin bunu''dedi gülümseyerek.
Anlamamıştım.
Hemen yanına geldim.
''Nasıl yani komutanım'' dedim helikopter havalanırken.
Elimdeki dosyayı işaret etti.
E yuh.
''Gidene kadar okuyayım '' dedim utanarak.
Eliyle dosyayı kapattı.
''Sürpriz olsun komutan'' dedi gülümseyerek
Bana her şey sürpriz ve emrivaki.
Dosyamı kucaklayıp sırtımı yasladım koltuğa.
Önümde uzanan dağlara bakarak gene aklımı Oğuza çevirdim.
Nerdesin be!
Birlikte gitsek şimdi operasyona.
Ne harika olmaz mı?
Helikopter alçalmaya başladığında babamın benim için tahsis ettiği tesise geldiğimizi gördüm.
Bundan sonra burayı kullanacaktık sanırım.
Helikopter tamamen durduğunda
Babam bizi bekliyordu.
İnip karşısına kızgın gözlerle dikildim.
''Baba
Gene yaramazlık yapmışsın?''
Gülümseyerek kollarını açtı.
''Şimdi yaramazlık yapma sırası sende.
Git ve dağıt ortalığı''
Babama sımsıkı sarıldım.
Eskiden geri plandan gözükmeden desteklediği operasyonları şimdi beraber yapıyorduk.
Harika bir histi doğrusu.
Arkanda babanın olması.
Sonunda ayrıldığımızda eve doğru yürümeye başladık.
Arkama döndüğümde Selim ve Yusuf komutanın yanında babamın yardımcılarından birileri vardı.
Eve girmek üzereyken babam merdivenlerin bir basamağına ayağını atıp arkasını döndü.
''Operasyon oldukça zorlu geçecek.
Ama senin rahat etmen için elimden gelen her şeyi yaptım''
Gülümsedim.
Eğer elinden gelen her şeyi yapmışsa,
Bu gerçekten rahat bir operasyon olurdu.
Salona yaklaştığımızda tanıdık sesler duymaya başlamıştım.
Babamın sırtı dönüktü.
İlerlemeye devam ederken adımlarımı hızlandırıp salona baktım.
Deniz ve İlknur teyze?
Yüzümde şaşırmış bir ifadeyle onlara baktım.
İkisi de ayağa kalktılar.
Deniz koşarak bana doğru gelmeye başladı.
Hayır.
Gözlerimi kapattım.
Ama sadece normal insanlar gibi sarıldık.
Ve geri çekildi.
Şaşırarak yüzüne baktım.
Babamı işaret etti.
Anlamamıştım.
Babamın yanında sarılamıyordu sanırım istediği kadar.
Denizin arkasında duran İlknur teyzeye gidip sarıldım.
Hep birlikte koltuklara geçtiğimizde konuşmaya başlaması için babama baktım.
''Sevgili dünürümü yemeğe çağırmıştım '' dedi gülümseyerek.
Ben de ikisine de gülümsedim.
İlknur teyzede zarif bir oturuş.
Denizde ise bana anlatması gereken şeyler olduğunu anladığım bir heyecan vardı.
Selim
Ah Selim.
Çocuğun başını yaktık iyi mi.
Babam ciddiyetle bana dönüp
''Operasyon hakkında bilgilendirildiler.''
Sanırım ilk önce babalar duyuyordu
En son da kızlar ..
İlknur teyzeye baktım.
Sır saklayan bir gülümseme yolladı babama.
Hoppala.
Cilve mi bu?
Babamda bakışlarını aşağıya indirdi.
Hay bismillah.
Deniz de beni kesiyor.
''Hadi gel sana neler göstereceğim''
Resmen misafirliğe gitmişim de bana oyuncaklarını gösterecek.
''Ona bir şans ver'' dedi babam kulağıma.
Tabi ben ayak altından çekileyim siz de baş başa kalın dimi?
Ben yer miyim
Hayır!
Kolumu Deniz çekiştirirken
''İlknur teyze
Hadi siz de gelin'' dedim.
Kadın bildiğin yerinde kıpırdandı.
''Olur mu çocuğum
Siz gençler konuşun.
Bizim dünürümle konuşacağımız şeyler var'' demez mi?
Gözlerimi kıstım.
Yılaan.
Babam da ses etmedi.
Ben bunu Oğuza söylemem mi.
Durun bakalım siz.
Sürüklenerek çıkartılırken
Deniz kapıdan çıkar çıkmaz kolumu bıraktı.
''Kızım sen hala operasyon moduna geçmemişsin''
Hayatında hiç operasyona çıkmamış birisi mi söylüyor bunu?
''Abin Selimle seni duyunca zaten seni sokar o moda merak etme '' dedim.
Paniklemesini bekliyordum ama aksine çok sakindi.
''Sen kendini düşün cicim.
Abim operasyonda olduğunu biliyor mu?''
Bilmiyor
Doğru.
Ama emir büyük yerden.
Kızamaz ya
''Şaka şaka.
Yürü hadi
İşimiz çok
Şu saçının hali ne Allah aşkına?''
O söylenerek arkamdan iterken bir odaya bir
yandan da saçlarımın ucuna bakıyordu.
İttiği odanın kapısı açıldığında tam olarak ''şu odası'' diyebileceğim bir yer değildi.
''Tataaaaam
İşte güzellik salonun''
Salon bunun yanında halt eder be!
Ben kapının başında dikilip kalmıştım.
Resmen askeriyedeki parkurlar gibi burada da güzellik parkurları vardı.
Her parkurun başında birer kız duruyordu.
Deniz duruma feci bir şekilde aşinaydı.
Sanki koleksiyonunu gösterir gibi
Tek tek bana aşamaları tanıttı.
''Şimdi
İlk aşama sıcak bir duş''
Ortada bir jakuzi vardı.
Fokur fokur kaynayan bir tencereyi andırıyordu.
''Sen rahatlarken
Manikür pedikür gibi önemsiz detayları halledeceğiz.''
''Saçların için hızlandırıcı bakım maskesi yapılacak.
Ve katır tırnağına dönmüş ayaklarını da elden geçirmeliyiz''
Utanarak ayaklarıma baktım.
Postalların içinde kadınsılığı kalmamıştı evet.
''Masajla tenine biraz canlılık katacağız'' masöz bana gülümsedi.
Ben de kafamı eğerek selam verdim.
''Cilt bakımı''dedi yüksek sesle.
İki hatun daha gülümsedi bana.
''O kadar şeyden sonra bu cildini bıçakla yüzmemiz lazım ama düşüneceğiz bir şeyler''
Ne?!
''Ağda tabiki''
İki kız daha gülümsedi.
Ben gene başımı eğdim.
''Kaşlarının haline bak!
Abim seninle evleniyor diye namaz falan kıl sen!''
Gözüm doldu.
Ay o kadar mı kötüyüm.
Hem bu senenin modası doğal kaşlar.
Tamam mııı?
Ellerini birbirine çırptı.
Ve ben gömüldüm...