Elephant Man

By Boipoi

405K 35.2K 30K

Sen bayım! Evet, sen! Üzerindeki gri takım elbiseyle file benzeyen adam! Yüzündeki o korkunç maskeyi indirece... More

Tanıtım
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm (M)
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm (M)
40. Bölüm
Facts About Boipoi
41. Bölüm
42. Bölüm - Final
Özel Bölüm
Özel Bölüm (2)

26. Bölüm

8K 791 904
By Boipoi

Ehüühühüüühühüühühühü evet yeni bölüümmm

Ha bir de baya hoşunuza gidecek bi bölüüümmm

Yani umarım beğenirsiniz ben beğendim slşadskşdldkş


--


"Seninle güçlerimi birleştirmek mi?" Eunjin'in kahkahası oturdukları restoranda dolaşırken Sehun avuçlarını sıkmış, bir şey dememek için kendi sınırlarını zorluyordu. "Hayal kurmaya devam et." Fakat Eunjin bir şey söylemeden masadan kalkmış ve Suho'yu yalnız bırakmıştı.

Suho kısa bir süresini sinirini giderip nefes almak için harcadıktan sonra kalkıp gitmişti. Onun ardından sıra tabii ki de masanın altında saklanan ikiliye gelmişti.

"Şimdi beni anlıyorsun değil mi? Neden kimseye güvenme dediğimi?"

"Suho nasıl böyle bir şey yapabilir?" Sehun'dan sonra masanın altından çıkan Luhan'ın düşündüğü şey artık masadaki yemekler değildi.

"Yapacağını biliyordum, ama bu kadar erken olmasını beklemiyordum." Gülerek cevap verdiğinde Luhan şaşırtmıştı, sinirlenip bir şeyler yapmasını ummuştu çünkü. "Yemeğini ye." Daha çok bir şey olmamış gibi davranıyordu.

"Bir şey yapmayacak mıyız?" Nasıl olduysa bu işe kendisini de dahil etmişti.

"Yapacağız."

"Ne?"

"Önce yemek yiyeceğiz ve sonrasında bugün işi asacağız."

"Ne?"

"Hadi çabuk ye." Sehun sakince davranmaya devam edip tabakları Luhan'ın önüne itmişti.

"Eve mi gideceğiz?" Luhan yatağa geri dönmenin hayalini kurmaya başlamıştı bile.

"Hayır."

"Öyleyse?"

"Dışarıda takılacağız." Gayet doğal olarak cevap verirken aynı doğallık Luhan'da mevcut değildi. Oldukça tuhaf karşıladığını itiraf etmesine bile gerek yoktu.

"Takılmak?" Takılmak kelimesi Sehun'a göre çok...

Sehun'ca değildi işte.

"Pardon ama, son günlerdeki bu bana karşı iyi tavrının nedenini sorabilir miyim? Hayatım güvence altında mı değil mi öğrenmek istiyorum da."

"Güvenliğin senin elinde olan bir şey. Sonuçta sen bir şey yapmadığın sürece benim sana yaptığım bir şey yok. Onun dışında asıl cevabını merak ediyorsan az önce de gördün. Suho, Eunjin ve o evimde kalan boş beyinli benim düşmanım. En azından seni kendi yanıma çekerek düşmanlarımı azaltmaya çalışıyorum."

"Ve kendine ortak mı bulmaya çalışıyorsun?"

"Evet, sayılabilir."

"Nasıl bir ekip olacağız peki? Roket Takımı gibi mi?"

"Hayır, o daha çok Suho ve Eunjin olur."

"Tom ve Jerry?"

"Kedilerden nefret ederim."

"Mr. & Mrs. Smith?"

"Fazla ateşli."

"Charlie'nin Melekleri?"

"Vajinam olmasına hazır değilim."

"Powerpuff Boys olmaya ne dersin?"

"Üç kişi değiliz."

"Daha bu konuda bile anlaşamıyoruz. Berbat bir ikiliyiz."

"Senin Shrek teorine ne oldu?"

"Hey! Eşek olmayı kabul etmiyorum!"

"Fiona olmandan bahsediyordum." Ve Luhan'ın Sehun'un ciddi olup olmadığını anlaması için düşünmesi gerekmişti.

"Ateşin falan mı var?" Elini kendi teninden bile beyaz olan yüze götürmüştü.

"Bazen oluyor, ama en son birkaç gece önce olmuştu."

Sehun umursamayarak omuz silktiğinde Luhan'ın yüzündeki ifadeyi çok net görebilmişti. Elini hızla çekerken kızaran yüzünü gizlemek için yemeğine gömülmüştü.

"N-nereye gidiyoruz." Luhan kendine gelmeyi başardığını sanmasına rağmen titreyen sesi hiç de ondan yana değildi.

"Bilmem." Sehun'un kısa bir süre düşünüyormuş gibi davranmıştı. "Sinemaya ne dersin?"

"Sen ciddisin!"

"Ne zaman ciddi olmadığımı gördün ki?"

"İkimiz? O sıradan insanlar gibi, diğerleri gibi birlikte film falan izleyip vakit mi geçireceğiz? Yani pardon, takılacağız?"

"Neden olmasın? Biz de normal insanlarız."

"Daha düne kadar beni saçımdan sürükleyip arabadan dışarı atıyordun, normal olduğuna emin misin?"

"Tamam, o zaman şöyle söyleyeyim. Normal olmayı deneyelim. Eğer olmazsa seni yine sürüklerim." İşte bu daha çok Sehun gibi gelmişti Luhan'ın kulağına.

"Bence senin normal halin de şiddet yanlısı."

"Senin normal halinin de tam bir baş belası olması gibi mi?"

"Bu benim cazibem."

"Sen de bu yalana inandın yani?"

"Susar mısın yemeğim soğuyor." Ve Luhan ona nasıl karşılık vereceğini artık bilemediğini fark edip susmaya karar vermişti.

Eskiden sadece susup nefret dolu gözleriyle bakar ama karşılık vermezdi. Onun eski halini arayacağını düşünmemişti hiç. Çünkü cevap verdikçe daha da çekilmez bir hal almıştı.

--

"İki latte hazır."

"Teşekkürler."

"Şaka yapıyor olmalısın." İki eliyle kahveleri tutan Sehun'a şaşkınlıkla bakmaktan kendini alamıyordu Luhan.

Kahvelerden birini ona verip kafeden dışarı çıkarak ilerlediğini görmesine rağmen bile inanamıyordu. Ağır kapıyı zorlanarak açtıktan sonra hızlı adımlarıyla bacakları kendisinden daha uzun olana yetişmişti.

Evet, bu yaptıkları gayet normal şeylerdi belki ama onlar normal kişiler değillerdi. Luhan için böyle şeylerin olması hayallerinde yaşattığı şeylerden ibaretti.

İki sıradan insanmış gibi kahveleriyle birlikte yolda yürümenin neresinde Sehun ve Luhan'lık bir yön görebilirdiniz ki?

"Şu alışveriş merkezine girmeye ne dersin?" Ve ona cidden birlikte bir şeyler yapmak için teklif sunuyordu. Ama cevabı bile beklemeden içeri girmesi yine de Luhan'a pek bir şans tanımadığını gösteriyordu.

"Bir şey soracağım." Büyük ve ışıl ışıl binaya girdiklerinde Luhan ciddiyetle kaşlarını çatıp Sehun'u kolundan tutarak durdurmuştu.

"Sor?"

"Bugün yapacaklarımızdan tamamen sen sorumlusun değil mi?"

"Ne?" Sehun bir şey anlamadığını itiraf etmeliydi.

"Demek istediğim... Lanet olsun, bugün bütün her şeyin parasını sen ödeyeceksin değil mi?" Heyecanla ve parlayan gözlerle sormuştu.

"Hı, hı." Sadece başını sallayıp mırıldanmakla yetinmişti.

"Siktir..." Luhan küçük bir mırıldanmanın ardından adeta çığlık atıp, koşarak önüne gelen ilk mağazaya girmişti.

Sehun onun bu çocuksu halini görünce kıkırdamış ve sakin adımlarla peşinden takip etmişti. Buraya gelme ya da bu günü böyle geçirme konusunda ısrarlı olan kişi kendisi olsa da asıl istediği Luhan'ın mutlu olmasıydı.

Nedenini tam olarak anlayamayacak kadar duygulardan yoksun biri olsa da anlamayı sonunda başarabildiği bir şey varsa o da Luhan mutlu olduğunda kendisinin de mutlu olduğuydu.

Bir şeyler denemek istiyordu hayatında ilk defa. Ve bu denemeye çalıştığı şey hayatında yaptığı en iyi şeydi belki de. Şimdiye kadar ona bu kadar iyi hissettiren bir olay olduğunu hatırlamıyordu bile.

Çocuk gibi dudaklarını büzüp kahvesini yudumlarken gözüne kestirdiği kıyafetleri inceleyip fiyat etiketlerine baktıkça çoğunun küfür olduğundan emin olduğu sözler sarf ediyordu. Bu görüntü ne kadar sıkıcı olabilirdi ki?

Sehun gözüne takılan bordo tshirte doğru ilerlediğinde Luhan'ın da aynı şekilde ona uzandığını fark etmişti.

"Hey! İlk ben gördüm." Luhan askılardan birini çekip bakarken Sehun da daha büyük bir bedenini elini almıştı. "Vazgeçtim, sen alabilirsin."

Etiketini görmesinin ardından tekrardan yerine koymaya çalışırken Sehun onu elinden alıp, kendi elindekiyle birlikte kasaya ilerlemişti.

"Bunu kendime alsam nasıl olsa bir şekilde onu dolabımdan alıp giyeceksin."

Luhan'ın şaşkın bakışlarından rahatsız olarak basit bir cevap vermişti Sehun. Aynı şeyi giymeyi önemsemediği için, ya da gerçekten Luhan nasıl olsa onu giymenin bir yolunu bulacağı için aynısından almayı sorun etmemişti.

Veya bu bahaneler sadece aklından ilk geçen bahanelerdi. Gerçek nedenini o da bilmiyordu.

"Orada indirim varmış!" Tshirtleri ödedikten sonra mağazadan çıkmalarının ardından Luhan tarafından başka yere sürüklenirken bulmuştu kendisini.

"Şunu denesene." Luhan girdiği anda gözüne çarpan büyük ve parlak güneş gözlüğünü Sehun'un yüzüne uzatmıştı.

"Ne bu böyle?" Sehun aynadaki görüntüsünü görünce Luhan'ın kahkahasına eşlik etmişti. Büyük, sarı camlı gözlüklerin kesinlikle ona uygun olmadığını anlamışlardı böylelikle. "Sen de şunu tak."

Sehun eğilerek elindeki yuvarlak çerçeveli gözlüğü dikkatlice Luhan'ın gözüne takmıştı. Luhan bu anlık yakınlaşmadan dolayı gerilse de aynadaki yansımasını görünce bütün mağazadakilerin dikkatini çeker bir şekilde gülmüştü.

"O kadar tatlıyım ki her şey yakışıyor!" Sehun bunu onayladığını sadece kendisine söylemişti.

"Çirkin olduğunu kabul et artık." Hemen gözlüklerin yanındaki şapka standından büyük bir kadın şapkasını Luhan'ın yüzüne yapıştırıp karşılık vermesini beklemeden uzaklaşmıştı.

"Buraya gel! Sensin çirkin!" Luhan çoktan mağazada olduklarını unutup hızla Sehun'u takip etmeye başlamıştı.

Göz ucuyla onu kovalayan Luhan'a baktığında gözlerinden ateş fırladığına emindi. Tamam, araları iyiyken ona çirkin olduğunu söylememesi gerekiyordu.

Canını, ya da kulaklarını kurtarmak için aklına gelen ilk şeyi yapmış, deneme kabinleri için ayrılan bölüme ilerlemişti. Ama oraya girer girmez verdiği ilk tepki koca bir küfür olmuştu. Kapanan kapıların olduğu, 'güvenli' kabinlerden olduğunu düşünmüştü ama sadece perdeden ibaret lanet olası kabinlerden ibaretti.

"Ya!" Luhan'ın seslendiğini duyduğunda yine de başka bir çare bulamayarak kabinlerden birine girmişti. "Sana buraya gel dedim."

Hızla kabinin perdesini çekip köşeye sıkışmış Sehun'la karşılaştığında duvardaki aynadan onu parçalamak ister gibi göründüğünü fark etmişti.

"Soyunuyorum! Hiç mi özele saygın yok." Sehun ondan kurtulmak için üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya başlamıştı.

"Sana yardım etmeme ne dersin?" Dar yere Luhan da dahil olurken Sehun üzerindeki ceketi kullanarak Luhan'ı kovalamaya çalışıyordu.

"Utanman yok mu senin? Mağazada tacizci va-"

Luhan hızla Sehun'un ağzını tutarken hangi ara onun kendisi gibi davranmaya başladığına anlam veremiyordu. Bağırarak olay çıkarmak onun işiydi çünkü.

"Şahsi çalışanın olduğumu unutma. Seni soymak da işime dahil." Luhan kıkırdarken bugün işe gitmek için giydiği gömleğin düğmelerine asılmıştı.

"Tanrım bu kadar yakınlaşmak zorunda mısın?" Sehun kendisini tamamen Luhan'ın baskısı altında hissediyordu.

"İnan bana giyinme kabinlerinin biraz daha büyük olmasını dileyen milyonlarca kadınla tanıştırabilirim seni. Ama bunun çözümü yok."

Bir iki düğmesi daha çözüldüğünde Sehun hızla Luhan'ın parmaklarını iteklemişti.

"Ben hallederim." Köşeye olabildiğince çekilip üzerindeki ağırlık veren boğucu kıyafetlerden kurtulduğunda üstsüz bir şekilde Luhan'a bakmıştı. Az önce ona saldıran Luhan şimdi sakince yüzüne, belki de biraz da olsa vücuduna bakıyordu.

"Hey! Burasının soyunma kabini olduğunu biliyorsun."

Tamam, belki halk arasındaki adı öyle bir şey değildi ancak Sehun'u neyi umursuyordu ki?

"Bu yüzden senin de soyunman lazım."

"Ne?!" Sehun'un soğuk elleri Luhan'ın üstündeki tshirtü bulurken Luhan çırpınarak kendini dışarı atmaya çalışıyordu.

Galiba delirmiş olmalıydı. Hayır, kesinlikle deliydi.

"Bırak beni!" Bunu demesinin ardından Sehun onu gerçekten bırakmıştı. Tabi üstsüz bir şekilde.

"Tshirt."

"S-sen... Ne?" Luhan şaşkınlıkla Sehun'un yüzüne, tenine ve ardından aynadan yansıyan sırtına bakıyordu.

"Aldığımız tshirtleri ver." Ve Sehun aldığı tshirtleri giymeleri için bu yöntemi kullanacak kadar kibar biriydi.

Evet, kendince kibar yöntemleri vardı.

Düşüncesizce tshirtü Luhan'ın kafasından geçirip bırakması gibi.

--

"Şuraya bakalım mı?" Girdikleri sadece birkaç mağaza olmuş olsa da çoktan elleri alışveriş çantalarıyla dolmuştu.

"Kozmetik mi?" İşte ilk defa Sehun'un Luhan'ın peşinde girmek istemediği bir yer olmuştu.

"Hadi!" Ama yine de kolundan tutup sürüklemişti onu.

"Hoş geldiniz. Yeni ürünlerimizden denemek ister misiniz?" Sehun'un cevabı ters bir bakış olurken Luhan sevinç dolu sesler çıkararak kadını takip etmişti. "Bu losyon yeni çıktı." Luhan'ın eline biraz sıktıktan sonra yanağına sürmesini bekledi kadın.

"Kokusu çok güzel." Luhan yanaklarına sıvıyı yavaşça yedirirken Sehun onun tepkilerine göz devirerek karşılık veriyordu.

"Yüzünüz güzel olduğu için böyle şeylere ihtiyacınız yok zaten." Duyduğu iltifatın ardından arkasını dönerek Sehun'a bakmıştı.

"Birisi çirkin olduğumu söylemişti."

"Yapmayın, sizin kendinize çirkin demeniz pek çok insanı umutsuzluğa sürükler." Sehun bu para kokulu lafları daha fazla dinleyemeyeceğini fark ederek Luhan'a yaklaşmıştı.

"Sizin de yüzünüz harika görünüyor. Hiçbir kusur yok, bembeyaz." Genç bir kız elindeki, her an yüzüne sıkmaya hazır olduğu kremle ona doğru yaklaştığında Luhan aynaya sevgi dolu bakmayı kesmişti.

"Gidelim artık." Az önce içeri girmek için yaptığı gibi bu sefer de dışarı çıkartmak için onu kolundan çekiştirirken Luhan'ın ani değişimine anlam verememişti Sehun.

Dışarı çıkıp kendi hallerinde -birbirlerine sataşarak- dolaşmaya devam etmişlerdi.

"Koca bir çelenk gibi kokuyorsun." Yüzünü buruşturarak söyledi Sehun. Luhan'ın yüzünden keskin bir koku yayılıyordu.

"Acıktım." Luhan ona laf sokarak karşılık vermek yerine içinden geçeni söylemişti. Sabahtan beri dolaşıyorlardı ve yedikleri o akşam yemeği görüntüsündeki kahvaltı midelerinden kazınmış gibiydi.

"Ne yiyelim?" Sehun bu seçimi Luhan'a bırakmak istiyordu. Onun istekleri önemliydi bugün. Kozmetik dükkanına girmek gibi tuhaf şeylerin dışında tabi.

"Dalga geçmeyeceksin?"

"Ne zaman yaptığımı gördün?" Luhan bu cevabı duymazdan gelmek istemişti.

"Bir hamburgerciye gidip, en büyük hamburgerden ve büyük boy olan her şeyden söyleyelim. Patates, soğan halkaları, peynir, tavuk parçaları..."

"Yemek konusunda anlaşıyoruz." Sehun kabul ettiğini bu şekilde belli etmişti.

--

"Oynama da ye." Luhan soğan halkalarını gözlerine tutup tuhaf sesler çıkartırken Sehun onu izleyip gülerek patatesini yiyordu.

Kendine yaptığı soğandan gözlükleri ağzına atarak parmaklarını yalamıştı.

"Bu oyuncak çok güzel." Ve Luhan, aldıkları büyük menülerin yanında çocuk menüsü almayı da ihmal etmemişti.

"Basit bir oyuncak işte."

"Bu benim yediğim ilk çocuk menüsü susar mısın?" Luhan burgerindeki son lokmanın hepsini ağzına tıkarken konuşmuştu.

"Çocuk gibisin."

"21 yaş pek de büyük sayılmaz." Bu lafa bozulduğunu belli etmişti.

"Kötü bir şey demiyorum. İçindeki bu çocuksu yanı seviyorum."

Artık sana dair çoğu şeyi seviyorum, demek istemiş bile olabilirdi aynı zamanda.

Eşyalarına zarar vermediği ya da kulağının dibinde bağırmadığı sürece.

"Hala çocuk kalman güzel. Büyümek pek hoş değil çünkü."

"Hey, bugün dertleşecek dostun değil bütün paranı sömüren metresin olmak istiyorum. Bu yüzden modumu düşürmeyi kes."

Luhan bu konuda konuşmak istemiyordu. Ona üzüntü veren şeyleri aklına getirmek istemiyordu.

"Bunun için önce bir karım olması falan gerekmez miydi?"

"Yoksa bu bir evlenme teklifi mi? Tabii ki kabul ediyorum! Senin önce karın olup sonra da metresin olurum! Kendi kendimi aldatmaya hazırım. Bana ne zaman pahalı mücevherler ve parfümler alacaksın?"

--

"Hangi film? Seç birini." Sehun önlerindeki ekrana bakıp Luhan'ın karar vermesini bekliyordu. Luhan afişi oldukça göz doyuran aksiyon filmine bakarken Sehun onu seçmek üzereydi.

"Bu!" Fakat Luhan heyecanla bağırıp aksiyon filminin hemen altındaki diğer filmi seçmişti.

"Animasyon mu? Aksiyonu seçeceksin sanıyordum!"

"Bu yaştaki bir çocuğun şiddet içeren şeyleri izlemesi doğru değil babacık. Burada güzel prensesler ve yakışıklı prensler var."

"Dedi, onlardan daha prenses olsan prenses." Sehun gözlerini devirerek kartını makineye okutturmuştu.

Tamam, sakin olmalıydı. Her şeyin Luhan'ın istediğini gibi olacağına dair kendisine söz vermişti.

Ve sinirlenmeyecekti, sinirlenmeyecek...

"Tanrı aşkına şu çocuklar bile diğer filme giriyor!" Ancak boyu en az elindeki mısır kovası kadar olan çocukları görene kadardı bütün sakinliği.

"Onu nereden almışlar? Biz de alalım! Babacık mısır!"

"Beni utandırıyorsun. Seni düzgünce yetiştiremedim." Sehun'un eli yeniden cebine giderken Luhan mısır alacağı için sevinçle gülüyordu.

En azından mutlu etmesi kolay biriydi.

"En büyüğünden." Görevliye söylediğinde vakit kaybetmeden koca bir kutu ile geri dönmüştü. Luhan kovayı kucaklarken az önceki çocuktan bir farkı olmadığından emindi. Yüzü tamamen kaybolmuştu.

Vakit kaybetmeden ikisi de salona girip en arkadaki yerlerini almışlardı.

"Kıpırdanmayı keser misin?" Diğer filmlerin tanıtımında bile heyecanla ekrana bakan ve ayaklarını hareket ettiren Luhan'a daha fazla katlanamayacak gibiydi.

"Bu benim ilk kez sinemaya gelişim susar mısın?"

"Senin bu ilklerinden sıkılmaya başladım artık." Bıkkın bir şekilde nefes verip arkasına yaslanmıştı.

"Daha şimdiden mi? Geriye kalan daha çok ilkim var ama."

Gayet düz bir şekilde söylemesine rağmen hiç de düz anlamlar içermediğinin ikisi de farkındaydı. Sehun sadece duymamış gibi yapmayı tercih etmişti.

"Başlıyor." Filmin giriş bölümü oynamaya başladığında Sehun'un uyarısı üzerine Luhan hemen ekrana dönmüştü.

Daha ilk başında bile bu kadar heyecanlı ve mutluyken devamında nasıl tepkiler vereceğini bilmiyordu.

Filmin çoğu yerinde Sehun sıkılıp ilgisini başka taraflara yöneltirken Luhan gözünü bir an bile kırpmadan seyrediyordu. Göz ucuyla ona baktığında gösterilen şeylere verdiği tepkileri filmden daha eğlendirici buldu.

Luhan da en az çizgi film karakteri kadar tuhaf ve sevimli görünüyordu şu anda.

Nihayet sıkılmak yerine filme odaklanmaya karar vermişti. Zor da olsa bugün her şeyi Luhan için yapmak istiyordu. Kesinlikle kolay değildi ancak, çünkü Luhan'ın istekleri gerçekten Sehun'u oldukça zorlayan şeylerdi.

Aslanın hırlaması üzerine çığlık atan aptal çocuklarla dolu bir salonda bulunmak da bunlara dahildi.

Gürültüyle yüzünü buruşturup Luhan'ın sıkıca yapıştığı mısıra uzandı. Film başlayalı çok fazla olmamıştı ancak kova yarısına kadar gelmişti.

"Bu kadar hızlı yiyebilmen normal değil biliyorsun değil mi?" Bir avuç mısır aldıktan sonra kulağına fısıldamıştı Sehun.

"Hey! Bunu senin için almadım, kendim için aldım. Yiyemezsin." Karanlık salonda bile Luhan'ın öldürücü bakışlarını seçilebiliyordu.

"Pardon ama bu benim paramla alındı."

"Pardon ama madem parana bu kadar çok güveniyorsun git kendine yenisini al." Kovayı kendinden tarafa çekip sahiplenici bir şekilde sarılmıştı.

"Sence bu umrumda mı?" Fakat Sehun'un yaptığı şey Luhan'ın kucağındaki kutuya uzanmaktı. Luhan ondan kaçırmaya çalışırken kucağına düşen mısırları görünce deliye dönmüştü.

"Şimdi istediğin kadar yiyebilirsin!" Sinirle Sehun'a bakıp kucağına dökülen mısırlarını umursamayarak yemeye devam etmişti.

Gerçekten rolleri değişmiş gibilerdi, önceden umursamayan kişi Sehun'ken şimdi bu görev Luhan'a geçmişti.

"Zevkle." Sehun yüzündeki büyük sırıtmayla Luhan'ın bacaklarının üzerindeki mısırlardan alıp ağzına atmış ve yine nefret dolu bir bakış kazanmıştı.

Umursamamaya çalışıp filme odaklanmıştı ki bütün bu uğraşı filme odaklanmasını engelleyen, bacak arasındaki Sehun'un eliyle sona ermişti.

Sehun oldukça ağırdan alarak ellini Luhan'ın bacaklarından gezdirdikten sonra eline topladıklarını yemeye başlamış bu sırada da gülmeye devam etmişti.

Luhan bu sefer ona kötü bakışlarını gönderememişti, çünkü felç geçirir bir haldeydi. Sehun ikinci defa aynı şeyi yapıp adeta bacaklarını okşarcasına mısır alırken belki de filmin en eğlenceli yerini kaçırıyordu.

Sehun da içinde olmak üzere herkes çıkan sahneye gülerken Luhan sadece kalp atışlarını kontrol etmeye çalışıyordu. (Çoluk çocuk var abi yapmayın :( )

"İyi misin?" Sehun eğilip yeniden kulağına fısıldamıştı.

Luhan nefes almaya çalışırken o sadece gülerek bu durumdan kendine eğlence çıkartıyordu. Elini tekrardan bacaklarına götürdüğünde gerginlikle bacaklarının kasıldığını hissetmişti.

"Mısır ye." Bu sefer aldığı mısırları Luhan'ın ağzına götürmüştü.

"F-filme odaklanamıyorum. Biraz u-uzaklaşır mısın?" Zorla da olsa kendini biraz olsun geri çekmeyi başarabilirmişti Luhan. Sehun adeta kıkırdayarak önüne dönmüştü.

"Geçen benim toplantıya odaklanamadığım gibi mi?" Sehun'un sorusu kalbini titretmişti. Ancak fark etmemiş gibi yapıp izliyor gibi görünmeye devam etmişti.

Bir süre sonra zaten ikisi de filmi hevesle izliyor olmuştu.

Farklı bir açıdan bakarsak, ki bu kesinlikle etrafında aptal çocukların en ufak şeye yüksek sesle gülmesini içermeyen bir açıydı, bu şekilde bir şeyler izliyor oluşu eğlenceliydi Sehun için. İlk defa içinde bir yerlerde çocukluğundan geriye kalan bir şeyler olduğunu fark etmişti, hepsi de Luhan sayesindeydi.

Onun yüzündeki çocuksu ifade, Sehun'un içindeki çocuğu oynamaya çağıyor gibiydi her seferinde.

--

"Güzel filmdi." Luhan gerinip vücudunu açarken Sehun bir süredir aynı şekilde oturmaktan dolayı tutulan boynunu ovalıyordu.

"Şu köşedeki çocuklar filmin sonuna doğru sıkılıp uyudu Luhan."

"Tamam, sonlarını saymazsak güzel filmdi. Oldu mu?"

"Çizgi film demek istedin galiba?"

"Çizgi film mi? Animasyon o seni cahil! Ayrıca kaç puan aldığından haberin var mı? O aksiyon filminden daha yüksek oylaması!"

"Tamam... Her neyse..." Sehun onun yüksek sesle bağırmasına katlanamayarak yerinden kalkıp çıkışa doğru ilerlemişti.

"Beni bekle." Luhan üzerini silkerken bir yandan ona yetişmeye çalışıyordu.

"Çok yoruldum." Sehun hala vücudunu esnetmekle meşguldü.

"Ş-şey..." Luhan duraksayarak ona bakmıştı.

"Ne?" Bu bakışı ve bu gülümsemeyi biraz olsun tanıdığıysa Luhan yine ondan bir şey isteyecekti. Sehun'a düşen ise saçma sapan bir şey olmamasını dilemekti.

"Ben acıktım." Ve bütün mısırı kendi başına bitirip arada yine atıştırmalık şeyler almasına rağmen yine acıkmıştı.

Ve daha tuhaf olanı,

"Ben de çok acıktım."

Sehun'un midesinin çoktan kazınmaya başlamış olduğuydu.

"Ne yiyeceğiz?"

"Tavuk?" Sehun'un aklına gelen ilk öneri buydu.

"Ve bira?" Garip olmasına rağmen Luhan'ın da aklından geçen şey tam olarak oydu.

"Düş önüme."

Aslında bazı şeyleri saymazlarsa uyumlu bir ikiliydiler.

Tamam bu şeyler 'bazı' olarak adlandırılacak kadar küçük şeyler değildi, fakat bugün ikisi de bu durumu önemsiyor gibi görünmüyordu...

--

Wifi için ettiğiniz duaları geri mi aldınız hayırsızlar? (nasıl bir giriş oldu bu? Lsdkdka)

Hani her biriniz 100er mb net gönderip bana ömrümün sonuna kadar sınırsız iletişim sağlıcaktınız? Sljdaldk

Şaka bi yana ciddi anlamda hala netim yok lşakdakdş

Bölümü okuyup beğenmeyen herkese wifiyı bozuk yurda denk gelsinler bedduası ediyorum o yüzden lasşkdşakş

Karnım açken yazmıştım bölümü umarım sizin de acıkmıştır saşldkşdlkdş

Bu arada yorumlarınıza baktım da, abi sklaşdksşdkkd

Bakın burada esprileri ben yaparım slaşdkasdl az önce sessizce gülcem derken domuz sesi çıkardım yapmayın lkdşalskdşd

Ha bide twitterda ficin adını yazıp sizi stalkladım aşskdşldk kişisel sosyal hesaplarımı pek açık alanlarda paylaşmıyorum diye görmüyorum sanmayın lasdjsklj

Big Boi is watching you laldsjdkldja

Bide yarın okuldaki wifidan yorumları, mesajları falan cevaplıcam o yüzden yarın görüşürüz <3

Bir de bir de bir deeee bu bölüm, en az tavuk kadar tatlı olan Meloş'a gelsin. Doğum gününü kutlayamamıştım adam akıllı, seni çok seviyorum. Seneye Ankaraya dönünce inşş bizim fakültede görüşürüz, kedingile selamlar(of olmadı bu doğum günü mesajı alsdkalş neyse bölümün tatlış olmasıyla idare et slkdalşkş e tabi en tatlışko olarak ben varım başlı başına yeterim şljkjkljl)

Neyse sizi severken bir wifisızlığın daha sonuna gelmiş bulunuyorum

Soğan halkasıyla kalın <24


Continue Reading

You'll Also Like

8.2K 435 26
İnternet Fenomeni Jungkook YouTube için seçtiği içerikten dolayı KTH şirketinde kalmaya karar verir. Âmâ bazı şeylerden habersizdir ‹⁽⁅ ukekook sa...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
623 81 7
Jeon Jungkook ve... Jeon Jimin? -Konusu klasik, her yerde karşılaşabileceğiniz bir konu. Bunu söylemek istedim. Ama kurgu benim tarzımla olacak, benc...
34.8K 3K 24
Her şey, Stiles'ın ummadık bir şekilde Talia'nın hayatını kurtarmasıyla başlar. Talia, Stiles'ı teşekkür anlamında yemeğe çağırdığında, Stiles hayatı...