Barış.
''Hemşire misin doktor musun kızım bir karar ver?''
Dedim uyuşmuş dilimle.
''İkiside.'' dedi sakince.
Elimle nasıl yani işareti yaptım.
''Yani şöyle'' dedi.
Gözlerini kocaman açarak.
''Sağlık meslek lisesinde okudum.
Hemşire oldum.
Sonra da tıp okudum.
Ama hemşire denmesini istiyorum.''
Harbiden ilginçti bu kız.
Anlam veremiyordun.
Sonunda dişim bittiğinde.
Masadan boynum ağrıyarak kalktım.
''Gül
Yarın gel de bir kahve içelim
Böyle hiç olmadı.''
Gülümseyerek başını salladı.
Adam da ellerini çıkarırken bana geçmiş olsun dedi ve gitti.
Doğruldum.
''Gülümse bakalım
Olmuş mu?'
Dedi sırıtarak.
Kaşlarımı çatıp ona baktım.
Resmen çocukmuşum gibi davranıyordu.
Başımı çevirdim.
''Aaa olmamış'' dedi çenemden tutarak.
Suratı asılmıştı.
''Harbi mi'' dedim.
Dişlerimi gösterdim
''Yalandan da olsa gülümsedin işte''
Gözlerinin içine baktım.
Oda benim gözlerimin içine baktı.
Resmen meydan okuyordu.
Kızım derdin ne senin.?
Bulaşmak isteyeceğin en son adam benim.
Emin ol.
O sırada Altay içeri girdi.
''Hadi geçmiş olsun abi'' dedi hevesle.
Hayır herkes neden mutlu?
Kafamla teşekkür ettim.
Konuşacak halim yoktu.
Ağzımın içi zehir gibiydi.
Helikopter pistine giderken Gül konuşmaya başladı.
''Ya gelmişken şöyle biraz gezsek mi?
Sıkıldım tugayda''
Kafamı çevirip baktım.
Sıkılmış.
Hah.
İstifimi bozmadan helikoptere doğru yürümeye başladım.
''İyi fikir.
Hadi gezdireyim sizi biraz'' dedi Altay delisi.
''Ben tugaya gidiyorum siz gezin '' dedim.
Altay şaşırarak bana baktı.
''Cüneytle Sevda işini çözmem lazım.
Siz gezin diyorum Altay'' dedim sertçe.
''Tamam abi sana bi helikopter ayarlayayım o zaman '' dedi.
İki dakikada satışş.
Kız için hemde.
Telsiziyle anons geçti.
Ben de güneş gözlüğümü takmış Altay'ın helikoptere yaslanmış bekliyordum.
Gül bir süre yanımızda bekledikten sonra helikoptere geçip oturdu.
Başka bir pilot bize doğru gelirken Altay'a görüşürüz anlamında işaret ettim o da helikoptere geçti.
Ben diğer helikoptere geçerken yarım bir bakış da kıza attım.
Beni takip ediyordu.
Hay sabır.
Kaşınıyor bu kız.
Kendi gideceğim helikoptere bindiğimde telefonumu çıkardım.
''Komutanım ne yapıyoruz?''
Biraz düşündükten sonra Orhan komutan cevap verdi.
''Sevda köyüne geri dönüyor.
Cüneyt'e de bi ayar çekeceğiz''
İyi olmuştu.
Biraz rahatlardık hiç olmazsa.
''Çocukları toparla da konuşalım bi''
''Hemen mi komutanım?''
Aklımda Altayla Gül vardı.
''Yoo,yarın yarından sonra toplanırız.''dedi sakince.
''Oğlum altın günü toplamıyoruz ayda bir.
Topla işte hepsini.
İşin mi var?''dedi sertçe.
''Benim değil de komutanım.
Altay gezmeye gitmişti şeyle..''
Nefesini verdi.
''Manitacılık diyosun
Tamam Altay gelmesin.
Toparlanın''
Manitacılık mı?
Yok canım.
Önemli bir toplantı orada olmamız şart.
Hem de tam kadro.
Orhan komutanın kesin emri var.
Herkes tugaya
Marş
Marş!
------
Ceylan.
''Hayır!'' dediğim bağırarak.
Şaşırmadı bu sefer.
''Bin kere hayır Oğuz.
Hep böyle yapıyorsun.
Yalama ettin evlenme teklifini'' dedim sinirle.
''Ne yapıyorum ya her zaman?''dedi sesini yükselterek.
''Ne mi yapıyorsun dur anlatayım''
Dedim elimi belime koyarak.
''İlk evlenme teklifine geri dönelim.
Yok hiç dönmeyelim.
Onu saymıyorum evlen benimle olandı o.
İkincisi neydi?
Sevdayı kıskandığımı söyleyip dinlememiştin.
Sonra gerçekler ortaya çıkınca pat diye nişanlım falan demiştin.
Sonra da Adamın birini asarken evlenme teklifi etmiştin.
Şimdi de bana anlatmadıkların önümüze serilince evlenme teklifi ediyorsun.
İstemiyorum ben böyle !
Anladın mı!''
Artık kendimi kaybetmiştim.
Gözlerimi çıkararak Oğuza bağırıyordum.
E yeterdi artık.
''Evlenme teklifi senin bir şeylerin üstünü örtme yöntemin oldu Oğuz.
Ya sen bana hayatını bile anlatmamışken
Ben hep sonradan öğrenmişken
Nasıl kabul etmemi bekliyorsun?''
Dişlerini sıkmış gözlerini ayırmadan beni dinliyordu.
Sıfır tepkiyle.
Söylediğim her şeyin onu içten içe kaynattığını biliyordum.
Ama yeter artık.
Benim de bir canım var
Sevda aldatsın kahrını Ceylan çeksin.
Oğuz kendini zor tutuyormuş gibi bir tavırla konuşmaya başladı.
Ama konuştuğunda bağırıyordu.
Kendini tuttuğu kısmı bu kadardı sanırım.
''Ceylan sen beni ne sanıyorsun?
Benim bi çekincem var falan diye mi düşünüyorsun.?
Hatalarımı bu yolla mı kapatıyorum sence?
Amaaan bi evlenme teklifi daha ederim unutur
Diye mi düşünüyorum sence?''
Bu sefer susup dinleyen taraf bendim.
''Ben sence Sevdanın beni aldatmasına mı takılıyorum?
Ben ya o çocuk doğsaydı diye düşünüyorum Ceylan.
Ne olacaktı?
Babası ben olacaktım gene.
Seve seve..
Ama o çocuk ne olacaktı?''
Şimdide konuyu dağıtıyordu.
''Sana Sevda'dan çocuktan bahseden mi oldu Oğuz.
Bizim konuştuğumuz konu senin evlenme tekliflerin''dedim anlamamasına sinir olarak.
''Ben de onlardan bahsediyorum zaten Ceylan.
Ben Sevda hamileyim dediğinde bile evlenme teklifi etmedim.
Kimseyle böyle bir şey düşünmedim ben
.Şimdi karşıma geçmiş yalama oldu diyorsun.
Senin için şu laflarımın hiç önemi yok herhalde'' dedi.
Gözlerinde kırgınlık ve kızgınlık vardı.
''Oğuz
Madem evlenmeyi düşündüğün insan benim.
Ne diye hiç bir şeyi anlatmadın bana?
Neden sakladın?
Şu dediklerin doğru bile olsa ben söze değil davranışlarına bakıyorum.''
''Öyle mi Ceylan.
Davranışlara bakıyorsun.
İyi öyle olsun.''dedi ve çıkıp gitti.
Ben de yatağın üstüne oturdum
Ne oldu şimdi.
Bu tartışmanın ana fikri neydi?
Öyle boşu boşuna tartışmıştık.
Kimse birbirini anlamamıştı.
İçimin sıkıntısı bağırdıkça geçeceğine kat kat oturmuştu gene.
Nereye gitti şimdi?
Zaten berbat bir gün geçirmişti.
Ben de üzerine tuz biber ektim.
Bravo Ceylan!
Ama gene evlenme teklifi edince artık dayanamadım.
Ne bu canım her köşe başı evlenme teklifi.
Her şeyin bir adabı var.
Öyle pat pat.
Bi de öyle zamanlarda ediyor.
O da üstüne tüy dikiyor.
E adam bi otur karşıma anlatmadım sana
Özür dilerim de
Dimi.
Gene yatağa attım kendimi.
Bu sefer bıkkınlıkla.
--------
Oğuz.
Saat gece yarısına geliyordu.
Ulaştığımda.
Beni karşıladı.
Elini sıktım.
O bana sarıldı.
''Neden geldiğini biliyorum''
Bilmezsen şaşardım zaten.
//Görsel de Ceylanın babası var:)
Robert de Niro:)
Sevgiler//