Sokak Dövüşü

By JulideZ

2.8M 144K 29.2K

Sağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir... More

Bölüm 1 - Tanıtım
Bölüm 2 - Bad Girl
Bölüm 3 - Dövüş
Bölüm 4 - Küçük Deniz Kızı
Bölüm 6 - Zoraki Parti
Bölüm 7 - Kuaförcülük Oyunu
Bölüm 8 - Kendin Ol Yeter
Bölüm 9 - Ezik Mi, Havalı mı?
Bölüm 10 - Güven
Bölüm 11 - Okuldan Kaçış
Bölüm 12 - Katil
Bölüm 13 - Esir
Bölüm 14 - Kaçak
Bölüm 15 - Azim
DUYURU ÖNERİ KARAKTER
Bölüm 16 - Benim Yüzümden
Bölüm 17 - Dengeler ve dengesizlikler
Bölüm 18 - Ortaklık
DUYURU-karakter isim
Bölüm 19 - Pazarlık
Bölüm 20 - Benim Hikayem
Bölüm 21 - Asya
Bölüm 22 - Sakın Affetme
Bölüm 23 - Bir Yemek
Bölüm 24 - Eksik İşler
Bölüm 25 - Refakatçi
Bölüm 26 - Ring
Bölüm 27 - Mücadeleci
Bölüm 28 - Noktaları Birleştirmek
Bölüm 29 - Yüzyıl Koleji
Bölüm 30 - Asla Eskisi Gibi Olamaz
Duyuru
Bölüm 31 - Yalanlar ve Sırlar
Bölüm 32 - Küllerden Doğmak
Bölüm 33 - Kaybetmeden Yenilmek
Bölüm 34 - Kerem'in Annesi
Bölüm 35 - Seçimler
Bölüm 36 - Başka Bir Yerde Başka Seçimler
Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış
Bölüm 38 - Katlanmak
Bölüm 39 - Vale
Bölüm 40 - Kulüp
Bölüm 41 - Planlar ve Süprizler
Bölüm 42 - Görevler
Bölüm 43 - Mektup
Bölüm 44 - Artık Bizdensin
Açıklama
Bölüm 45 - Çanta
Bölüm 46 - Hain
Yardım Eder Misiniz?
Bölüm 47 - Büyük Oyun
Bölüm 48 - FİNAL PART I
FİNAL PART II
Okurcanlara Not ❤️
Küçük Bir Duyuru 🤓
ÇOK ÖNEMLİ DUYURU

Bölüm 5 - Tokat

85.3K 3.9K 1.4K
By JulideZ

Biraz geç geldi ama kusura bakmayın arkadaşlar. Özür diliyor ve hemen bölümle sizi  baş başa bırakıyorum :)

Sabah uyandığımda bir an dün gece olanların hepsi rüyaymış gibi hissettim. Ama yatakta soldan sağa dönerken çürüklerimi tüm gerçekçiliğiyle hissediyordum.

Banyodan çıkmıştım ki odamın kapası çalındı.

"Gelebilirsiniz."

Bir hizmetçi göründü;

"Kahvaltıya çağırılıyorsunuz Deniz hanım."

"Gelmeyeceğim söylersiniz ben kahvaltı sevmem."

"Şey babanız özellikle rica etti efendim. Bir görünseniz güzel olur."

"İyi tamam geliyorum." dedim ve formamı giymeye başladım.

Bu sabah kendimi baya iyi hissediyordum.

Göz kalemi ve pembe bir ruj bile sempatik göründü. Aynaya baktım. Vay be minik de olsa uzun süredir ilk defa bu kadar makyajlı görüyordum kendimi.

Kahvaltıya indiğimde babam ve Ezgi kare masada karşılıklı oturuyorlardı.

"Günaydın." deyip ikisinin arasında ayarlanmış olan yerime geçtim.

İkisi de birer günaydınla cevap verdiler.

"Eee nasıl buldun yeni okulunu?" diye sordu babam.

"Fena değil."

"Kafana göre arkadaşlar buldun mu?" dedi bu kez Ezgi.

"Evet."

Babam olduğu yerde biraz doğruldu ve boğazını temizledi;
"Deniz'cim. Biliyorum tüm bu olanlar sana zor geliyor ama... Nasıl desem. Biz, ben ve Ezgiyle daha çok vakit geçirmeni istiyoruz."

"Aynı evdeyiz ya işte."

"Evet tabi ama aile olduğumuzu daha iyi hissettirecek bir şeyler."

Oynadığım çatalımı masaya bırakıp gözlerimi babama diktim;
"Aile falan değiliz biz."

Ayağa kalktım ve kapıdan çıkmadan önce sözümü bitirdim;
"Siz sadece beraber yaşamak zorunda olduğum insanlarsınız."

***

Okuldan içeri girerken tekrar eski neşemi kazanmıştım. Ali'yi görme umuduyla çevreme bakındım sonra yine kendime çıkıştım "Aptal Deniz, hastanede ya çocuk!"

"Aa kim hastanede?"

Emre yanımda belirmişti. Elinde kaskı saçlarını düzeltiyordu.

"Ay yok ya kendi kendime konuşuyodum ben takma beni." dedim.

"Ahaha çok tuhaf bir kızsın Deniz."

"Ya ama..."

"Alınma kızım iyi anlamda tuhaf."

"O nasıl oluyormuş?"

Derken İpek koşarak yanımıza geldi.

"Canım ben Deniz'i alıyorum iki dakikaaaa."

Koluma girdi ve ilerlemeye başladık. Arkamızda Emre ikimize de şaşkın şaşkın bakarak kaldı.

"Noluyor İpek?"

"Ay ben de bilmiyorum ki Büşra mesaj attı Deniz'i de kap kantine gel diye."

Yürüyüp kantinden içeri girdik. Büşra masalardan birinden bize el salladı. Yanında başka oturanlar da vardı. Yaklaşınca bunlardan birinin dün yemekhanede kızların bana baktığını söyledikleri çocuk Kerem de vardı.

"Aa gelin kızlar gelin şöyle oturun." dedi Büşra.

İpek hızla oturunca bana da Kerem'in yanı kaldı. Sandalyeyi çekip oturdum.

Vizyondaki filmlerle alakalı bir şeyler konuşuluyordu.

"Sen ne tür filmlerden hoşlanırsın Deniz?" dedi Kerem.

"Ben mi?"

Aylardır ne bir sinema ne bir tiyatro yüzü görmüştüm. Aylardır film bile izlemiyordum.

"Romantik komedidir kesin. Bütün kızlar gibi." deyip tatlı takıldı bana dev bir gülümsemyle.

"Yok ya aksiyon galiba ya da dram. Şu sıralar sadece bu ikisine katlanabilir gibiyim."

"O zaman şu yeni çıkan aksiyon filmini de dahil mi katlanabildiklerine?"

"E-evet."

"Bana da katlanır mısın filmin yanında?"

"O ne demek canım estağfurullah." Dedim panikle.

"Tamamdır o zaman bu cuma seni alırım evden." Dedi gülümseyerek  ve başka bir arkadaşının sohbetine doğru döndü Kerem.

Ben de ağzım açık öylece kaldım.

***

"Oo kızım resmen ilk haftadan randevu kopardın çocuktan?"

"Yok ya randevu değildir bence."

Bir yanımda Büşra bir yanımda İpek oturmuş durum değerlendirmesi yapıyorduk.

Uzun bir konuşmadan sonra randevu olduğunu kabullenince de çaresiz hissediyordum  "Ya kızlar napcam ben?" deyip ellerimle yüzümü kapattım.

"Az önce çok yakışıklı demedin mi kendi ağzınla. Gideceksin tabi buluşmaya." dedi İpek.

"Sorun ne Deniz neden bu kadar endişelisin?"

"Bakın ben aylardır doğru dürüst sosyalleşmedim. Zaten sevgilimde olmadı daha önce hiç. Şimdi Keremin beklediği gibi romantik bir ilişkiyi becerememekten korkuyorum. Her şeyi elime yüzüme bulaştıracağım. Anlattıklarınıza bakılırsa o çok iyi çok düzgün biri."

"Öncelikle Denizcim." dedi İpek. "Çocuk randevu teklif etti evlilik değil. Romantiklik falan deme kendine sadece takılsanız biraz. Bak işte nasıl gittiğine?"

"Hem kırarsın şu asosyalliğini de işte. İyi gelecek sana?"

Bir yandan Kerem mükemmel birinw benziyordu.

Bir yandan da nedense gözümün önüne Ali gelip duruyordu. Çok saçmaydı farkındaydım ama engelleyemiyordum.

"Eee napacaksın?"

"Bilmiyorum düşüneceğim."

"Cuma is coming canım düşünecek bir şey yok. Bu çocuk kaçmaz."

***

Okul çıkışı Ali'yi götürdükleri hastaneye gittim. Nasıl olduğunu merak ediyordum.

Danışmaya hangi odada kaldığını sordum. Tam asansörlere gidecekken merdivenlerden inip bahçeye çıkarken gördüm onu. Hızlı toparlamıştı anlaşılan. Hemen peşinden bahçeye çıktım.

"Ali?"

Döndü ve hiçbir şey söylemeden bana baktı.

"Hatırladın değil mi beni?"

Cebinden bir sigara çıkarıp parmaklarıyla oynamaya başladı. Kim olduğumu düşünüyor gibi geldi bir an.

"Nasıl hatırlamam. Sen dünkü küçük sürtüksün?"

"Ne?!"

En son sarılıp ayrıldığınız birinden bu tepkiyi beklemiyorsunuz...

Diğer cebinden çıkardığı çakmakla oynadığı sigarayı yaktı.

"Seni kurtardım ben olmasaydım..."

"Pek de alçak gönüllüymüşsün."

"O yüzden söylemedim. Ama ben... Sen bana... Söylediğin..."

"Bana bak küçük sürtük. Ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama oralar sana göre yerler değil. Ben de senin arkadaş olacağın türden birisi değilim. Sadece aynı lisedeyiz hepsi bu. Başıma yeterince bela açtın şimdi defol."

"Ben mi bela açmışım? Ben olmasaydım o kaldırımdan cesedini kazırlardı!"

"Hayır bücür, o adamlara borcum var. Beni asla öldürmezler çünkü o zaman paralarını alamazlar. Ama sen ortaya çıkıp durumu bambaşa bir hale getirdin."

"Ama çok kötü dayak yiyordun." dedim ağlamaklı bir sesle. O an gözümün önüne gelmişti.

"Eğer maçta dikkatimi dağıtmasaydın o kadar hırpalanmazdım ve onların da kıçını tekmeleyebilirdim. Bak yine sorunu yaratan sensin."

"Dikkatin niye dağıldı ki ben ne yaptım sana?"

"Senin gibi birisini orada görmek yeterince dikkat dağıtıcı."

"Benim gibi derken?"

"Oraya ait olmayan bir süt kuzusu."

"Nereye ait olup olmadığımı nereden biliyorsun?" dedim sinirle yüzümü yüzüne yaklaştırıp.

"Sadece aynaya bak kızım. Sen... sen babasının minik prensesi gibi bir şeysin. Pamuk şeker hayatından sıkıldın diye gelip benim bataklığımda sürtüp düzenimi bozamazsın! " deyip omuzumdan beni itti.

Bu kez sinirlerim cidden bozulmuştu.

"Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun." dedim gözlerim sinirden dolu halde.

Beni kolumdan yakaladı ve kendisine çekti.

"Öğrenmek de istemiyorum."

"Sen dün gece sarıldığım adam olamazsın. Bırak kolumu." dedim.

"Yeterli sayıda söyleyince anlıyormuşsun demek. Aynen öyle." diyip tiksinç bir şeymişim gibi bıraktı beni.

Arkama bile bakmadan uzaklaşmak istiyordum.

Ama birkaç adım ilerleyince durdum ve tekrar yanına döndüm.

Yüzüm yüzüne iyice yaklaştırdım ve sağlam bir tokadı sol yanağına patlattım.

"Sakın bir daha benimle konuşma." deyip huzurla uzaklaştım.

***

Eve girdiğimde Ezgi'yle karşılaştım.

"Hoş geldin Denizcim."

"Ya ne demezsin."

"Anlamadım?"

"Ne var Ezgi ne var? Ne istiyorsun benden?!" diye çıkıştım zaten barut gibiydim.

"Deniz ben sadece... Biliyorum zor zamanlardan geçiyorsun ama biraz oturup konuşsak seninle."

"Bir şey konuşmak istemiyorum."

"O zaman vakit geçirelim. Alışverişe gidelim? Kuaföre?"

Beni hiç tanımıyordu. O kadar uzaktık ki birbirimizden karşısında daha fazla durmak bile istemedim, odama yöneldim. Yine de Ezgi'nin babamdan daha fazla çaba harcadığını düşünmeden edemedim.

Odama çıkıp üstümü değiştirdim ama berbat hissediyordum. Yatağa öylece uzanıp tavanı izlemeye başladım şu an hayatıma dair tek bir şeyden emindim o da Keremle buluşmaktı. Çünkü mantığım iyi hissettirecek bir şeyler yapmam gerektiğini söylüyordu.

***

Tüm hafta çok sakin geçmiş ve cuma günü gelmişti. Tüm hafta İpek, Büşra ve Emre'yle çok iyi anlaştık. Özellikle İpekle harikaydık. Bana her konuda yardım ediyor özellikle de Kerem konusunda çok cesaret veriyordu.

Keremle okulda çok sık konuşamıyorduk çünkü son sınıftı.Ama ara sıra internetten konuşuyorduk.

Kerem baya tatlıydı. Yani fiziksel tatlılığının dışında da çok nazikti ve hassastı bana karşı, birilerinin tam aksine.

Beni akşam 7de evden alacağını söylemiş daha önce konuştuğumuzda ama ben şehirdeki bir meydan da buluşmayı teklif etmiştim. Aslında daha önce kimse beni evden almamıştı fikri bile beni heyecanlandırıyordu ama eve gelmesi babamlara açıklama demek olacaktı uğraşamazdım.

Öğle arasında Emre yanıma geldi.

"Kaç gündür konusu açılmıyor ama Banu meselesi noldu?" dedi.

Bunu sahiden ben bile unutmuştum.
"Bir şey olduğu yok. Bence bizim kızlar abarttı ya..."

"Abarttıklarını düşünmüyorum Deniz. Dikkat etmelisin kendine."

"Senin hatrına tamam diyorum ama endişelendiğim yok açıkçası." gibi şeyler söyleyip Emrenin yersiz telaşını bastırıyordım.

***

Son dersin bitiş zili çaldığında çantamı alıp sınıftan çıktım. Karşı duvara yaslanmış Kerem bana tatlı tatlı bakıyordu.

"Bu akşam 7de meydanda unutma beni." deyip göz kırptı.

"Merak etme." deyip gülümsedim.

O okuldan çıkarken ben de tuvalete yöneldim. Bi uğramam gerekiyordu eve kadar dayanamazdım.

Okul bahçesinde çıkarken millet neredeyse dağılmıştı üç beş kişi vardı sadece. Bi ses duydum

"Deniz!"

Bahçe kapısının orada elinde sigarasıyla Ali bana sesleniyordu. Ne işi vardı benimle?

Arkadaşlar,

Diğer hikayelerimden ve duyurularımdan haberdar olmak içim profili takibe almayı unutmayın.

Aksi halde kopukluk çıkabiliyor 😘

Continue Reading

You'll Also Like

4.6K 627 25
ASLA yalnız değilizdir. Gece bir başınıza ıssız bir sokakta yürürken takip edilme hissi aniden panikleyip varacağınız yere kadar sürekli arkanıza dön...
702K 26.1K 43
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
45.4K 3.1K 42
Gücünü ve güzelliğini adından alan bir kız ; Safir. Tek sığınağı kitaplarken şimdi bir kitabın içinde esir. İsteği gerçekleşti. Kurtarması gereken b...
3.2K 750 21
🔮 21.yy içerisinde hayat süren beş kadim renk, beş ayrı Disiplin ve yüzlerce hayat ışığının bir araya getirdiği sırlar, gizemler, İhanet ve kehanetl...