512

By cheesepeake

1.3M 69.3K 4.9K

''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum... More

512
Hot Mexico
Ramada part-1
Ramada part2(İHANET)
HUNTER
Jackass
Tekinsiz
Hunted
Kızıl
One night stand!
Şahin
Ölü İkizler
Aile
Honeytrap
Stalker
Kurtarma Operasyonu
O şimdi asker
Psikolojik Tahribat
Yalanlar Üstüne
Ceylan
Samanta
Kazı Asker!
Ateş
Güven Atışı
Siktir Lan
Keşif
Bir ihtimal daha var
Dağ
Pusu
İkimizi de öldüreceksin asker
Huzur
Devlet
Eski
Karanlık
Taş
Geri bas!
His
Dağ Ceylanı
Çatal
Sevda
Sivil
Delta Force
Koruma
The GodFather
Karar
Ada
Yemek
Baba
Ekip
Oda
Karakol
Komutan
Madalya
Nişan
Oldu
Bayrak
Tanışma
Bitmediniz
Ölüler
Eski Defterler
Düşük
Bir
Her şey
Bilet
Dosya
Beklenmeyen
Yüzleşme
Boşver
Bu da mı gol değil?
İlk kavga
Tatil
Hazırlık
Görev
Gizemli Kadın.
Açılışa Doğru
Bay X
Acı aşk
Son akşam yemeği
Solo vs MrX
İz
Güç Savaşları
İstihbarat
İki kadın.İki adam.iki savaş.başlıyor.
Kasa
Hüküm
Ceylan vs Cateline
Hoşgeldin
Oyun Kurucu
Vegas'ta olan Vegas'ta kalır.
Açığa çıktık.
Gül
Beklenen.
Al bir de buradan yak.
Ava giden avlanmayı göze alsın.
Eski Dost Düşman Olmaz
Kasa-tura
Yüz 100
Güven kaybı
Biz bitti demeden bitmez
Adsız Bölüm 103
Arap baharı
Her Şey Vatan İçin
:)
Manipülasyon
İlla gel beni öldür diyor bu kız
İran
Hazır mısın?
Alev aldı buralar
Şehidan
Kartal
Jerma Betkar
Fena kesiğim sana
Ateş hattında bir ceylan.
Çözüldükçe düğümlendik.
117
Deniz taşkını
Geçiş

Test

10.8K 613 18
By cheesepeake

Ceylan.

Oğuz odaya girdiğinde şaşkınca yüzüme bakıyordu.


''Evet seni dinliyorum '' dedim bir kaşım yukarıda.


Derin bir nefes verdi.


''Anlatmadan kurtulamayacağım değil mi asker?''


Yatağın başına oturdu.


''Biraz öyle komutanım'' dedim.


Deli gibi merak ediyordum.

Ne konuştular da rakı tokuşturma safhasına geçtiler.

Hayır yani gitmeden önce rakı bile içmeye tenezzül etmeyen adam kadeh kaldırıyordu.

Eliyle yatağı gösterip oturmamı işaret etti.

Bu gerginlikle en son istediğim şey oturmaktı.

Volta atacak kadar gergindim.


Gidip oturdum yanına mecburen.

Ellerimi avuçlarının arasına aldı.


''Hayır,

Babam değilmiş değil mi?

Biliyordum.

Değilmiş.''


''Ceylan biraz susar mısın?''


İçim içimi kemirirken sus diyordu.


''Baban,

O konuda bir sıkıntımız yok.

Ama önce sana bir şey anlatacağım sonra o konuya geliriz asker''


Kafamı salladım.

Ne anlatacağını merak ediyordum.

Neyin girizgahıydı bu?

Gözlerini ellerimde tutarak konuşmaya başladı.


''Ben küçükken,biliyorsun hep yetimhanedeydim.

Hep arkadaşlarım vardı.

Orada bizimle ilgilenen ablalar vardı.

Esirgeme yurdunda çalışan.

Onlara anne derdik.''


Gözlerim dolmuştu.

O kadar naif,yumuşacık bir sesle konuşuyordu ki

İçinde bir yerlerin kanadığını biliyordum.


''O zamanlar anne ne demek baba ne demek algılayamıyordun.

Ne zaman okula başladım.

Anne-baba gerçeğiyle karşılaştım.

Okul çıkışlarında anneleri babaları almaya geliyordu onları.

Koşarak boyunlarına atlıyorlardı.

Bizi de çocuk esirgeme yurdunun servisi alıyordu.

Bütün arkadaşlarım toplanıp yurda gidiyorduk.

O zamanlar çocuksun.

Hayal kuruyorsun.

Sorguluyorsun.

Onlar da seni incitmeden yuvarlak cümlelerle sana durumu anlatmaya çalışıyorlardı.

Hatırlıyorum bir gün anne dediğimiz ablalardan birine sormuştum.


''Benim annem babam niye gelip beni okuldan almıyor?''diye.

O zaman beni yurdun psikologunun odasına götürmüşlerdi.

Gerçekleri yumuşatarak anlatmak için.

Oradaki psikoloğun dediğini hatırlıyorum


''Bazen anneler babalar bu dünyadan ayrılırlar'' demişti.

Ölümün ne olduğunu bile bilmiyordum.

Ölmek bir çocuğun düşünebileceği bir şey değildi.


''Ama çocuklarını götüremeyecekleri bir yere giderler.

Gittikleri yerden de çocuklarını sürekli izlerler.

Senin annen baban da Oğuzcum,

Seni sürekli izliyorlar.''


Ağladığımı hatırlıyorum.


''Ben izlemelerini istemiyorum,bana sarılmalarını istiyorum'' demiştim.




İçim gitmişti.

Gözlerimden bir damla yaş düştü.

Yapabileceğim tek şeyi yaptım.

Ona kocaman sımsıkı sarıldım.



''Ceylan'' dedi.


''Babamla karşılaşsam ne olur diye düşündüm hep.

Yaşasaydı.

Şimdi şu kapıdan girseydi.

Sürekli kafamda olmayacak şeyleri yaşayıp,kurgulayıp oynayıp durdum.

Bazen ara ara yapıyorum hala.

Seni görseler.

Annem ne derdi acaba?''


Kendinden birazcık uzaklaştırdı.



''Böyle bir fırsatın var meleğim.

Baban burada.''


Haklıydı.

Ama geçmiş

acılarım peşimi bırakmıyordu.

Anlamıştı konuşmaya devam etti.


''Şu saatten sonra ona yapmadıkları için suçlarsan ikiniz de mutsuz olursunuz güzelim.

Evet

Senin de dediğin gibi bir babaya ihtiyacın yok şu saatten sonra.

Sana öyle geliyor.

Babam şuan gelse.

Şu dakika.

Açıklama yapmasını bile istemezdim.

Sarılırdım''


Kafamı kaldırıp baktım.


''Ne konuştunuz?'' dedim.


''Babana neden bunca yıl sonra ortaya çıktığını sordum.''


Gerilmeye başlamıştı.

Söze nasıl başlayacağını bilemiyordu.


''Baban

Hasta meleğim.

Kanser'' diyebildi.



Dünya durmuş gibi geldi.

Az önceki şen şakrak adam.

Babam

Kanserdi.


''Tedavi neden olmuyor ki?'' dedim dalgın gözlerle.


Yarım gülüşle yanağımı okşadı.


''Senin onu hasta olarak görmeni istememiş''


Hıçkırıklarımı tutamadım.

Oğuz hemen göğsüne aldı.

Babamdı bu adam.

Neleri düşünmüştü.

Bense neleri?

Tuzak sanmıştım.

Cani sanmıştım.

Beni sevmiyor sanmıştım.

Oysa şimdi ortaya çıkmasının sebebi hasta olmasıymış.

Mürüvvetimi görmek istiyormuş.


O an kendimden nefret ettim.

Onu kaybetmek istemiyordum.


Baba demek bu demekti işte.

Hasta olduğunu bile göstermek istememişti bana.

Oğuza söylemişti.

Güçlü görünmek istemişti.


''Merak etme bir şey olmayacak babana.'' dedi kulağıma.


Ama ölüm her yerdeydi.

Ölüydü bu zamana kadar.

Tanımadığım için üstünde durduğum bir olgu değildi.

Ama şimdi kanlı canlıydı.

Beni hep izlemişti.

Hep.

Her an.

Elinden daha fazlası gelmemişti.

Sırf benim güvenliğim için benden uzak durmuştu.

Sevdiği halde.

Ne kadar zordu kim bilir.

Karşıdan görmek sadece.

Kurşun yediğimde hastanede başımda beklemişti.

Ben uyanmadan da gitmişti.

Çok fazla geldi bunlar.

Oğuz kafamı kaldırdı.


''Sana gerçek adını söylememi ister misin?'' dedi gülen gözleriyle.


Güldüm göz yaşlarımı silerken.


''İnşallah kötü bir isim değildir'' dedim.


Gülümsedi.


''Baban seni bana gönderirken gerçek adınla hazırlamış tüm belgelerini'' dedi.


Gülümsedim.


''Ceylan mıymış '' dedim sevinçle.


Bu ismi çok sevmiştim.

Bana yakışıyordu.

Ahu neydi Allah aşkına.

Gülümseyerek kafasını salladı.


''Benden bir şey saklamadığın için teşekkür ederim'' dedim.


Oğuzun bunu yapmasına dayanamazdım çünkü.

Duvarlarımı aşmayı başarabilen tek kişi bunu yaparsa kendimi toparlayamazdım.

O da bu konuda çok hassastı.

Bu bile benim için çok büyük bir şeydi.

Üzüleceğimi de bilse söylüyordu.

Bir şey demedi.

Sarıldı uzun uzun.

İkimiz içinde feci bir haftaydı.

Şimdi bu güzel yatakta uyumak harika olacaktı.

Kendimi huzurlu hissediyordum ilk defa.

Babamla da konuşmam gerekiyordu.


''Uyuyalım asker,

Şu günlerde yarını hiç kestiremiyorum''


Gülümsedim.

Yatağın üzerinde giymemiz için pijama takımları vardı.

Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü.

Oğuz pijamalarını alıp banyoda giyinmek için yöneldi.


''Utanıyor musunuz komutanım'' dedim muzipçe.

Arkasını döndü.


''Sen korkma diye asker'' dedi.



Bu adam deliydi.

Kesin.

Pislik.

Ben de dil çıkardım.


Gitmekten vazgeçip dönüp dudaklarımdan öptü.

Sonra giyinmeye gitti.

Onu izledim.

Sonra da kendimi yatağa bıraktım.


Her şey yavaş yavaş iyiye mi gitmeye başlıyordu ne?


Büyük konuştuğumu fark edip panikledim.

Bazen böyle hayatında tek tük güzellikler olunca.

İnsan kaybetmekten korkuyormuş.

Çok gülersen çok ağlarsın gibi.

Mutlaka peşinden kötülükler gelecekmiş,

Bu anlar bozulacakmış gibi geliyor.

Ama sanırım çok sevmekten.

Mutluluktan korkuyoruz.

Sevmekten korkuyoruz.

Severken bile sonunu düşünüyoruz.

Sonsuza kadar mutlu olma düşüncesi bile masallarda kalıyor.


Ben bunları tavana bakıp düşünürken Oğuz giyinmiş olarak çıktı.


''Hani asker?

Giyinmemişsin daha?''

Bi hamlede yatakta doğruldum.


''Sizin ne kadar korkusuz olduğunuzu biliyorum komutanım

O yüzden bekledim''


Aslında alakası yoktu ama Oğuzla uğraşmaya bayılıyordum.

Arkamı Oğuza döndüm.

Saçlarımı toplayıp


''Lütfen'' diyerek elbisemin fermuarını gösterdim.


''Asker ateşle oynuyorsun.

Babanın beni vurmasını mı istiyorsun?''


Gülerek arkamı döndüm.


''Ne o bordo?

Korktun mu?''


''Kız babası ne demek senin haberin var mı asker?

Ben işimi şansa bırakmam ,hadi doğru lavaboya''


Kahkaha attım.

Pijamalarımı alıp tuvalete geçtim.

Her şey vardı.

Makyaj temizlemeden tut da tüm makyaj malzemelerine kadar.

Kendimizi misafir hissetmemizi istemiyordu.

Çok ince bir davranıştı.

Lavabodan çıktığımda Oğuz çoktan yatağın köşesini kapmıştı bile.


''Kalk komutan,

Diğer tarafa yat.

Ben bu tarafta uyuyamam''


Hafifçe kafasını yastıktan kaldırdı.


''Neden kızım yat işte.

Sanki dağda taşta uyumadın.''


Pes etmeye niyetim yoktu.


''Tersim devriliyor sabah kalkınca.

Yataktan mı düşeyim?

Tersimden mi kalkayım?

Sabaha kötü mü başlayayım?''


Yastıkla kafasını kapatıp diğer tarafa kaydı.


''Sus sadece asker''dedi bıkkınlıkla.


Kaşlarımı kaldırdım.


''Ne dedin komutan duyamadım.

Babama söylersem seni görürsün''


Yastığı yüzünden çekti.


''Gece gece şımardın sen asker.''


Hemen dudağımı büktüm.

Üzgün üzgün suratına baktım.


''Bana dudak bükme.'' diyerek yatağa çekti beni.


Kollarının arasına aldı.


''Çok şımarttım ben seni''


Umrumda bile değildi.

Göğsüne yattım.


Yatağın ne tarafında yattığım da önemli değildi.

Onun göğsünün neresinde yattığım önemliydi.


Bugün bana çocuk kalbini açmıştı.

Yaşadıklarını tahayyül bile edemezdim.

Kalbi kırık bir çocuktu.

Benim gibi sosyal hayattan uzak kalmamış

Sürekli yaşıtlarının normal yaşantılarını gözlemlemiş

Özlem duymuştu.


Benim çevremdekilerin zaten ajan olarak yetiştirilmekten başka hayatı yoktu.

Anneleri babaları da yoktu.

O konular konuşmaya kapalıydı.


Oğuz da durum farklıydı.

Bütün okul hayatı boyunca bunlarla karşılaşmıştı.

Esirgeme yurdunda olan bir çocuğun dışlandığına emindim.

Herkes aynı soruları soruyor olmalıydı.


''Niye yurtta kalıyorsun.

Annen baban ne iş yapıyor.

Niye yoklar.''


Hepsi yaralayıcı şeylerdi.

Oğuz yüzüme bakmak için kafasını eğdi.


''Evleneceksin yani benimle.'' dedi.


Babam konusunda ısındığımı fark etmişti.

Durum da bunu gerektiriyordu.

Gülümsedim.


O kadar kolay olmayacaktı tabii ki.


''Önce testlerimi geç komutanım''

Continue Reading

You'll Also Like

3M 164K 107
Hayat, fırtınanın dinmesini beklemekle ilgili değildir... Yağmurda dans etmeyi öğrenmekle ilgilidir. "Umay?" "Operasyondayız." "Benimle evlenir misin...
9.3K 680 13
Bana emir verme Komutan!. Ben senin askerin değilim. dedim bağırarak. dahada sinirlenmişti yumruğunu dahada sıktı sözlerime karşı. Tim bizi izliyord...
4.4K 508 8
هل يستطيع مساعدتي و ينقذني من الماضي ام يغرقني اكثر و اصبح سجينة الحاضر ؟
624K 63.5K 28
Bugün tam bir ay oldu buraya geleli. Dört duvarın arasındayım. Küf kokuyor burası, biraz da is. Derin bir koku çekiyorum içime, işte diyorum kendime;...