92. Bölüm
__ Ben sana arkamı dönmeyeceğime, seni anlayacağına söz verdim. Ama... Sen yine de beni zorlama olur mu?
Selen'in kabul edercesine masumca başını sallayışı Korhan'ın içine işlemişti. Uzanarak Selen'i dudaklarından yumuşacık öptü ve beline sarılarak yerinden kalkıp kucağına oturmasını sağladı.
__ Evet, küçük hanım! Bu gün kucağımda kahvaltı yapmaya ne dersiniz?
Selen ışıltılı gülümsemesiyle yanıt vermişti.
__ Allah derim!
Beraber gülüşüp kahvaltılarının tadını çıkarmaya başlarken evet, tabii ki Selen'e kızmıyor değildi Korhan, geçmişten ders almamıştı, yine aynı hatayı yapıyor ve kendisinden bir şeyler saklıyordu. Ama eskisi gibi parlayıp fevri davranmayacaktı. Artık yıkıcı ve mantıksız olmak yoktu. Belki de bunun adı olgunlaşmaktı.
Selen için, onu kaybetmemek için olgunlaşıyordu.
Güzel bir son gün yaşıyorlardı birlikte... Ve arkadaşlarıyla! Arkadaşlarıyla da demek daha doğruydu çünkü aradan geçen bir haftanın ardından sonunda mesaj yerine telefon da konuşmaya başlamışlardı.
__ Ben orada olsaydım deli gibi alışveriş yapardım. Sen kadın olduğuna emin misin?
__ sanırım bunu Korhan'a sorman daha doğru canım! Ama ya kocacımla buraları fethetmek varken...
__ Kocacım demeye bak... Anladım, anladım âşıksınız siz!
Gülüşmeler eşliğinde gelen bu sözler oldukça hoş olsa da derinler de farklı bir duygusu vardı aslında. Çevrelerinde onları tanıyan hiç kimse onların aşık ve mutlu olmalarına alışık değildi. Ancak bunu belli eden kelimeler Selen'in hafifçe yüzünü düşürse de bunun normal olduğunu kabul ediyordu.
__ Aynen öyle! Ve son günümde alışveriş yaptığımı da ekleyeyim. Hatta tam iki bavul doldurdum. Hepsi de hediye... Bilmem anlatabiliyor muyum?
Çağla'nın çığlıklarını Korhan bile duymuş ama tepki veren Alper olmuştu!
__ Gaipten bir ses duyar gibi oldum ama...
__ Yok be oğlum o karının sesi!
Alper gülmeye başlamıştı.
__ Bunu bildiğim için kapımı kapatmıştım ama işe yaramadı. Bu kadınları hiç anlamıyorum. Neden her şeye çığlık atıyorlar?
Korhan'ın gözleri neşeyle konuşan Seleni takip ediyordu.
__ Evet... Neden diye başlayacak benim de çok cümlem var.
"Neden hep benden bir şeyler gizliyorsun?"
__ Bir sorun mu var?
Korhan derin bir nefes alarak odadan çıkmış ve Selen'i yalnız bırakmıştı.
__ Boş ver... Orada her şey yolunda mı, Gediz'in durumu ne?
Neredeyse soluksuz konuşmuştu Korhan ve bu hiç hayra alamet değildi. Alper bir an durduktan sonra konuştu yavaşa.
__ bildiğin gibi... Sorun yok ama bir gelişme var Gediz ile ilgili ama lütfen daha önce söylemedim diye kızma! O kadar önemli bir şey değil ve ben de sizin tadınızı...
__ neler oluyor?
Alper sözünün kesilmesi üzerine birden söylemenin daha iyi olacağına karar vermişti.
__ Hastaneden çıkmış ve yarın akşam da gidiyormuş buradan.
Korhan kalmıştı olduğu yer de, bunu gerçekten hiç beklemiyordu! Gidiyor muydu yoksa kaçıyor muydu Gediz? Tam da onların İstanbul'da olacağı tarihte gidiyor olması çok manidardı doğrusu.
Korhan'ın sessizliği üzerine Alper atılmıştı yeniden.
__ Belki Tarık Amca konuşmuştur, belki de o zorla gönderiyordur bilmiyorum.
__ Gitsin... Gitsin bakalım...
__ boş ver, takma aklına. Bu daha iyi oldu zaten, biz de tekrar huzurlu günlerimize döneriz.
Duymuyordu onu Korhan, daha doğrusu sisli bir perdenin ardından duyuyor ama algılayamıyordu. Çünkü Selen tam arkasında duruyor ve Allah bullak olmuş bir yüzle kendisine bakıyordu. Bazen perdenin açık olmasının böyle bir avantajı oluyordu işte. Cama yansıyan Selen'in güzel yüzü bir an da yüreğine inen ufak çapta bir darbe gibiydi.
__ neyse... Yarın görüşeceğiz zaten.
__ Peki, iyi yolculuklar, kardeşim.
Korhan telefonu kapatarak arkasına döndüğünde o bal rengi gözler de küçük bir öfke görerek şaşırmıştı.
__ Kötü bir şey mi var?
Korhan onu rahatlatmaya çalışırcasına gülümseyerek yaklaşmıştı Selen'e.
__ Yok güzelim... Hayatımız da ki pislik artık havamızı kirletemeyecekmiş. Onu öğrendim...
Selen başını sallarken tereddütlü görünüyordu.
__ Demek gidiyor... Ne zaman gidiyormuş?
__ Yarın akşam...
Selen hiç bir şey söylemeden beline sarılıp başını göğsüne yaslamıştı. Ahh güzel kadın! Korhan bilmiyordu sanki yüzünü saklamak için ona sarılmayı tercih ettiğini! Ama her şeyin farkında olduğunu belli etmeden Selen'in saçlarını okşadı yavaşça.
__ Eee, hadi daha bavul hazırlayacağız.
Selen Korhan'dan ayrılırken biraz mahzun görünüyordu.
__ Tamam, gidiyorum.
__ Ne de olsa iki bavul hazırlayacaksın. Bence acele et!
__ Aaa... Neden ikiymiş!
Korhan gülümsemesini bastırırken parmağıyla kendisini gösteriyordu.
__ Çünkü ben de varım!
__ Ne güzel! ... Madem varsın o zaman kendi bavulunu toplayabilirsin.
Selen'in bir çalımla arkasına dönmesi üzerine Korhan canını acıtmadan ufak bir şaplak indirmişti poposuna.
__ Hi!
Korhan'ın son derece ciddi bir şekilde yanından geçip gitmesi üzerine Selen neşesi yerine gelmiş bir halde tatlı bir atışma modunda Korhan'ın arkasından yatak odasına geçmişti.
__ Bana vurdun!
__ Yoo, ne zaman?
__ Bir dakika evvel!
Korhan sevdiği kadına doğru dönerken büyük bir başarıyla ciddiyetini korumaya devam ediyordu.
__ Hani kanıtın var mı?
Selen şaşkınlıkla ona bakarken her zaman ki o sızlanış sesini çıkardı gülerek!
__ Yaa Korhan!
__ Yanlış söyledin, dedi Korhan Selen'i belinden kendisine doğru çekerken...
Yaa aşkım diyecektin sanırım!
__ Hmm... Evet, aşkımsın tabii.
__ Evet, aşkınım. Neyse ki...
Sevgili İstanbul... Boş yere onlarca şarkıya ve şiire ilham olmamış... Ne kadar da güzel ve büyüleyici bir şehir... Gerek boğazı gerek tarihi yapısıyla gerçekten romantik... Keşke kıymetini bilseydik biraz... Pek çoğumuz dışarıda yürürken bile etrafına bakmıyor, onca güzelliğin yanından yürüyüp geçiyor sadece... Hayat koşturmacası tabii normal ama biraz daha farkında olarak, biraz daha görerek yürüyebilseydik o taşlı, tozlu yollar da belki bizi mutlu edebilecek ufak şeyler de bulurduk yaşamın içinde. Olamaz mı? Olabilir olmasına da... Ah bir de şu ihtişamlı binalara kıymasalar! Biraz bakımla muhteşem olacak yapılara azıcık göz ucuyla dahi bakıp ilgileniverseler...
İşte ne halk olarak biz biliyoruz kıymetini ne de söz konusu olan yukarıdakiler!
__ Daldın bitanem... Ne düşünüyorsun?
Selen kendine gelerek gözlerini Korhan'a çevirmişti.
__ Bu şehir başkalarının elinde olsaydı... Parlardı diye düşünüyordum.
Korhan Selen'i omuzlarından kendisine doğru çekerken beraber giderek yere yaklaşan uçağın penceresinden görünen İstanbul'a bakıyorlardı.
__ Belki öyle... Hatta kesin öyle ama ben yine İstanbul'un "bizim" olmasından çok memnunum!
Selen gülümserken ona başını salladı ama giderek nefes almakta zorlanmaya başlıyordu. Sonunda Ecem'e kavuşacaktı! Onu çok ama çok özlemişti, bir de üzerinde ki o stres olmasaydı... Çok daha başka hissedecekti biliyordu ama en azından bir saat daha bunu düşünmek istemiyordu. Uçakta yaşadığı son sarsıntılar da buna oldukça yardımcı olmuştu doğrusu! Uçak hızla piste inerek yerine doğru hızla gitmeye başlarken Selen başını Korhan'ın göğsüne yaslamış elini tutuyordu. İstanbul'da yaşadığı için memnundu, Korhan ve Ecem'e sahip olduğu içinse çok ama çok şanslıydı! Sadece hayatını daha çok yoluna koyabilmesi için önce Gediz'i tepelemesi gerekiyordu. Hem de hemen bir iki saat sonra... Ama önce kızını kolları arasına alıp öpüp koklamalı, ondan güç almalıydı.
Ve o sahne gerçekten görülmeye değerdi. Hava alanında Korhan bavulları yüklenmiş Selen'in arkasından ilerlerken ilk olarak onları fark eden Selen olmuştu. Tarık Beyin kucağındaydı küçük meleği... O çok sevdiği pembe elbisesi ve saçlarını tutturulan fiyonguyla hayatında gördüğü en muhteşem şeydi! Önce parmakları çözüldü... Elinde taşıdığı orta ağırlıkta ki çantalar yere düşerken Selen hiç farkında değilmişçesine ara ara koşarak hızla yürümeye başladı. Gözleri doluyor... Bir an önce kızına ulaşmak, ona dokunmak istiyordu! Küçük Ecem de çok farklı değildi. Annesinin kendisine doğru geldiğini görür görmez Tarık Beyin kucağında çırpınmaya başlamış, kollarını huysuzlanarak annesine uzatmaya başlamıştı. Sonra... Selen kızını koltuk altlarından tutarak önce havaya kaldırdı ve Ecem'in gülüşleri eşliğinde bağrına bastı onu. Yine mis gibi masumiyet kokuyor, çıkardığı o tatlı sesleri yüreğine neşe getiriyordu. Kocaman öptü kızının yumuşacık yanağını.
__ Bitanem benim, güzel kızım!
Selen Ecemle hasret giderivere dursun Korhan hala bavullarla boğuşuyordu. Karşılamaya gelen sevgili arkadaşı bile durmuş ağzı açık bir gülümsemeye ana kız kavuşmasını izliyordu.
__ Hey! Biri bana da bakabilir mi?
Alper sonunda uyanarak Korhan'a yardıma koşmuştu. Selen'in çantalarını alıp Korhan'ı da bir bavuldan kurtarırken arkadaşının o ter dökmüş haline gülüyordu.
__ erkek olmak zor iş değil mi?
Korhan'ın gözleri Ecem de ve onun o sevimli mutluluğundaydı.
__ Baba olmakta zor, bak kızıma hiç babasını özlemiş mi?
__ Valla size baktıkça ben de bir bebek istiyorum.
Korhan gözlerini kızından ayıramadan gülümsüyordu.
__ Hiç durma derim... Kızım, prensesim! Gel biraz da babaya...
Ecem annesinin kucağından babasına geçerken Selen kendisine kollarını açan Tarık Beye sarılıyordu ama kaçış yoktu. Zaman daralıyordu.
idXNl8<