Sevda da gelmişti tabi.
Komando birliğinin komutanı olarak.
Emrenin kollarını bıraktım.
Gözüm dalmıştı.
Gösterdiği yere doğru ilerledim.
Uzaktan görebiliyordum az çok.
Oğuz Sevdanın bacağını kendi elleriyle sarıyordu.
Orada öylece kalakaldım.
Sevdanın yüzünde bir gülümseme vardı.
Oğuz da gülümsüyordu.
Ne konuşuyorlarsa artık.
Ben dimdik kaldım orada.
Oğuz bacağını sardıktan sonra bi hamlede Sevdayı kucakladı
Sevda da kollarını boynuna doladı.
Helikopter onları bekliyordu
Helikoptere doğru gittiler.
Dünya umurlarında değildi.
Bana yapması gereken şeyi ona yapıyordu
Sanki sırtımdan kurşun yemişim de nefesim kesiliyordu.
Ben vurulmuş olabilirdim
Yaralı olabilirdim.
Hadi onu geçtim ya ben zorlu bir intikalden geçmişim.
Kaç kere çatışma yaşadığım belli.
24 saattir ayaktayım.
Dizlerim titriyor yorgunluktan.
Sen beni siklemeyip
Evet küfredecektim artık!
Sen beni siklemeyip Sevdayı götürüyorsan helikoptere
Ben daha bir şey demiyorum.
Biraz daha durdum ve helikopter hareketlendi.
Gitti adam.
Sevdayla gitti.
Ya bari telsizden konuş
Pislik.
Öylece mal gibi kaldım.
Sanki başından vuruldu kız.
Ver askerlere götürsünler
Sen niye gidiyorsun?
Hadi bindirdin helikoptere
Gitme!
Bir de bana racondan bahsediyordu?!
Operasyon bu kadar yıkmamıştı beni.
Ama şimdi bu tablo
İç kanama yaratmıştı.
Serhat komutan yanıma gelmiş.
Fark etmemişim.
''Asker!''
Yerimden sıçradım
''Özür dilerim komutanım'' dedim
Gülümsedi
''Korkutmak istemedim asker''
Ben de gülümsedim.
''Timini al git bugün burada işiniz bitti.''
Elimi sıktı.
Ben de sıktım.
Timimi toplamam lazımdı.
Selimi buldum yanında Tamer vardı.
Gözcüme de telsizden seslenip olduğum yeri söyledim.
Sonunda birleştiğimizde birbirimize sarıldık
Sonra Tanere baktım.
Kolu kanıyordu.
Fark etmemişti.
''Taner kolun kanıyor'' dedim panikle.
Yanına koşup kamuflajını yırttım.
O da bakınca koluna şaşırmıştı.
Kurşun hala içerideydi.
Koltuk altını kaldırdığımda çıkış noktası görmemiştim
Elimle yokladım kemiği sağlamdı.
''Tamam tim hemen ayrılıyoruz buradan''
Bacağımdaki ipi çıkarıp koluna turnike yaptım.
Kan kaybetmesini engellemek istiyordum.
Bize tahsis edilen helikopter hazırdı.
Arkadan Yusuf komutan ve timi de geldi.
İki tim de birbirine minnettardı.
Çok iyi çatışmıştık.
Sadece biz de değil
İkimizi de takip eden geri timlerimiz bize çok iyi destek olmuştu.
Ama hala aklım Oğuzun yaptıklarındaydı.
Çok ağır gelmişti.
Yusuf komutan koluma dokundu
''Asker iyi misin?''
''İyiyim komutanım yoruldum sadece''
Gülümsedi.
''Gayet iyi idare ettin asker''
''Siz de çok iyiydiniz komutanım.
Kendimi intikalde güvende hissettim teşekkürler'' dedim.
İki tim de çok yorulmuş helikoptere çökmüşlerdi.
Herkes yerde serilmişti.
Bakıp gülümsedim onlara
Moral gecesini hak ediyordu bütün tugay.
Helikopterden indiğimizde Tanerle birlikte revire gittik.
Ama revir de kalabalıktı
Sürekli helikopterlerden yaralı geliyordu.
Uzak taburlardan intikal halinde olan askerler de buraya getiriliyordu anladığım kadarıyla.
Ben de Taneri bir koltuğa oturttum
Selim de yanımızdaydı.
Eldiven takıp gerekli ekipmanları buldum
Taner ve Selim bana hayretle bakıyorlardı.
''Korkmayın çocuklar ilk yaptığım şey değil'' dedim
Tanerin koluna sardığı bezi açtım.
Antiseptikle iyice yarasını temizledim.
Yavaşça kurşunu çıkardım.
''Saklayacak mısın asker'' eline bıraktım kurşunu
''Döndüğümde kanıtım olsun komutanım'' dedi gülümseyerek.
Üçümüzde gülüştük.
Selim
''Milletin başını askerlik anılarınla ağrıtma oğlum''
''Sanki sen yapmayacaksın''
Onlar konuşadursun
ben dikişe geçmiştim.
Çok fazla kolu parçalı ya da yırtık değildi.
Küçük bir dikişle hallettim.
Sargı beziyle iyice sardım.
''Çok aşağıda tutmamaya çalış ilk yarım saat ,kanamasın''
Kafasıyla onaylayıp teşekkür etti.
Onlar ayrılırken benim koltuktan kalkacak gücüm kalmamıştı
Oturduğum yerden revirin içine baktım.
Ne Oğuzu ne de Sevdayı görebilmiştim.
Sanırım çevre askeri hastaneye götürmüştü Sevdayı.
Kurşun kemiğini de parçalamış olabilirdi.
Gitsin bakalım Sevdayla
Nasılsa geri gelecekler.
O kadar yorgundum ki kendimi hemen yatağa bırakmak istiyordum.
24 saat ayağımdan postallarım çıkmamıştı.
Dağ taş kan
Beni bitirmişti.
Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım.
Sonra da doğruca Oğuzun odasına yöneldim.
Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
Kapıyı açmamla Sevdayı yatakta uzanır bi halde görmem bir oldu.
Kamuflajını çıkartıp yerine şort gibi bir şey giymişti.
Yatakta uzanıyor.
Oğuz da sırtı bana dönük onun başında üstü çıplak sadece pantolonuyla duruyordu.
Açtığım gibi kapattım kapıyı.
Oğuz beni görmemişti ama Sevda görmüştü.
Koşarak kendimi dışarıya attım ve durmadım.
Oğuzun peşimden geleceği yoktu ama benim kaçmam gerekiyordu.
Kendime geldiğimde etrafıma baktım.
Tugayın yemekhane kısmının önündeydim.
Askerler garip gözlerle bana bakıyordu
Oradan kalkıp kadınlar yatakhanesine ilerledim.
Başımdan kaynar sular değil buz gibi sular dökülmüştü.
Kafayı yemek üzereydim.
Ne desem Oğuza azdı.
Diyecek çok da bir şey yoktu zaten.
Bedenim sinirle sarsılmaya titremeye kasılmaya başlamıştı
Bütün kanım ellerimden ayaklarımdan çekiliyor karıncalanma başlıyordu
Yatakhaneye gittiğimde gündüz vakti olduğu için kimse yoktu.
En kuytudaki yatağa kendimi attım.
Kafam ağırlaşmıştı.
Vücut yorgunluğumu hiç saymıyordum bile.
Kıyafetlerimi çıkardım.
Postallarım yer yer yırtılmıştı.
Kamuflajım da hasarlıydı.
Banyo yapmam lazımdı.
Duşa girdikten sonra yatağa geri döndüm.
Son enerjimi de duş için tüketmiştim.
Kafamı koyduğum gibi uyudum.
Rüyamda intikaldeydim.
Yanımda Selim ve Taner vardı.
Gece vaktiydi
İçimde bir korku vardı.
İkisini durdurdum.
Etrafıma bakmaya çalışıyordum ama hiç bir şey göremiyordum.
Bir anda karnıma kurşun yedim.
O sarsıntıyla kayalıktan aşağıya yuvarlanmaya başladım.
İki kolumu da askerlerim tutup beni çektiler.
''Asker vuruldum ben'' dedim.
Selim anlamamış gibi yüzüme baktı.
''Ne vurulması komutanım dengenizi kaybettiniz '' dedi.
Hemen üzerime baktım.
Vurulmamıştım.
''Sağol asker,düşünce vuruldum sandım '' dedim.
Ama vurulduğuma emindim.
Sonra arkadan bir ses geldi.
''Seni bir kere karnından vurdum
Bir daha aynı yerden vurmam asker''
O korkuyla yataktan sıçradım.
Başımda Orhan komutan duruyordu.
Yüzü oldukça ciddiydi.
''Komutanım'' dedim nefes nefese.
Rüyanın etkisinden zaten çıkamamıştım.
Karşımda da görmeyi bekleyeceğim son insandı.
''Kendine geldiğinde odama gel asker'' dedi.
Ellerimle yüzümü ovuşturdum.
Üzerime temiz kamuflajlar bulup geçirdim.
Orhan komutanın odasına girdiğimde
Serhat komutan ve Yusuf komutan da vardı.
''Buyurun komutanım ''dedim.
Oturmam için Yusuf komutan ayağa kalktı
Masanın üzerinde tekrar bir harita vardı.
''Bugün çok iyi bir operasyon gerçekleştirdik.
Yaklaşık 700 kişilik bir kampı çökerttik.
Ama yetmez.
Yeni bir operasyona daha çıkacağız haftaya.
Şimdilik bir strateji belirlemeye çalışıyorum.
Siz de kendinizi ona göre ayarlayın.
Haftaya dedim ama iki gün sonra da olabilir.
Askerlerin yorgunluk durumuna bağlı''
Kafamı salladım.
''Ceylan komutanım size bir tim tahsis etmek istiyoruz
Timdeki adamlarınızı kendiniz seçebilirsiniz.
Bugün yaptıklarınız göz doldurdu.''
Gülümsedim ve görevi kabul ettim.
''Yusuf komutanımla da iyi bir diyalog içindesiniz.
İkinci operasyonumuz daha kapsamlı olacak.
O yüzden sizi gene birlikte öne sürmeyi düşünüyorum''
''Evet komutanım,
Ceylan komutanıma güveniyorum
Birlikte çalışmamız faydalı olacaktır''
Gülümseyip komutanı onayladım
''Askerlerde durum ne komutanım?''
''Yaralımız az şehidimiz de yok Allah'a şükür''
Yüreğime su serpilmişti.
''Zaten operasyonlarda çok şehit vermeyiz.
Hareket halinde olduğumuz için hedef de olmayız.
Genelde karakol baskınlarından şehit veriyoruz.''
Kafamı salladım.
''Mühimmat bulabildiniz mi kamplarda?''
''Orasını hiç sorma komutanım
Yaklaşık bin tane mayın bulduk inanır mısınız.
Zafer Bayramı hazırlıklarıydı.
Silahlar füzeler bunları saymıyorum bile.
Bir tugaya yetecek malzeme vardı.''
Şok olmuştum.
Gerçekten büyük bir faciayı önlemiştik.
''Peki örgütün üst kesiminden birileri var mıydı?''
''Yoktu onlar daha gerideki kamplarda kendilerini güvende tutuyorlar.
Bir iki bölge sorumlusu dedikleri adamları da ölü ele geçirdik''
''Telsizlerden bir şey çıktı mı?''
''Şuan sessizlik içindeler,ağır bir darbe yediler.
Beklemiyorlardı.''
Konuşma bittiğinde odadan çıktım.
Koridorlarda dolaşırken bile gergindim.
Sanki bir yerden Oğuz çıkacakmış
Ya da Sevda.
Ben niye tedirgin oluyorsam dedim içimden.
Sonuçta ben bir odada basılmadım.
Başka birinin kucağında da gitmedim.
Tedirgin olacak birisi varsa o da Oğuz.
Bunları düşünürken ayaklarım beni yemekhaneye getirdi.
İntikalde yediklerimle duruyordum.
Yemek saatinin sonları olduğu için yemekhane nispeten boştu.
Yemeğimi alıp televizyonun karşısına oturdum.
Operasyondan bahsediliyordu.
Medyanın daha yeni haberi olmuştu.
Büyük yankı uyandırmıştı.
Çıkarılan mühimmatlar gösteriliyordu.
Bir sürü erzak da vardı.
''İyi iş çıkarmışsınız asteğmenim intikalde''
Arkama döndüm.
Barıştı.
''Otursana '' dedim.
Önüme geçip oturdu.
''Ne o canın sıkkın Ceylan?''
Yarım bir gülümseme yolladım.
''Sizin raconlarınızı anlamaya çalışıyorum'' dedim kafamı kaldırarak
Anlamamıştı.
Zaten konuşmamı kesmedim
''Söylesene Barış
Sizin şu raconlarınızda eski sevgiliyi odaya almak da var mı?''
Boğazını temizledi.
Ne diyeceğini bilemiyordu.
Ağzını açtı.
Durdurdum.
''Boşversene'' diyerek tabldotumu alarak kalktım.
Kalktığımda karşımda Oğuz vardı.
Yüzüne baktım.
İfadesizdi.
Yanından geçip tabldotumu bıraktım ve yemekhaneden çıktım.
Koridorda yürürken Oğuz arkamdan geldi.
Kolumu tuttu.
''Ceylan,bi dinler misin?''
Güldüm
''Dinlerim tabii.
Başka işim mi var seni dinlemekten
Senin emirlerine uymaktan başka komutanım?''
Yürümeye devam ettim.
Tekrar önüme geçti.
''Ceylan!''
''NE!'' artık bağırıyordum
''Dinle kızım iki dakika.''
Beni kolumdan çekip bi odaya soktu.
Yangından kullanılacak malzemeler vardı.
Kapıyı kapattı.
Ellerimi göğsümde birleştirdim.
Önce bir şey demedi.
Yüzüne baktım.
''Sevda kurşun yemişti operasyonda ben de buraya getirdim.
Revir de dolu olduğu için odama almak zorunda kaldım''
Kahkaha attım
''Oğuz
Ben sizi gördüm.
Kızın bacağını sardın.
Helikoptere taşıdın.
Bi kere bile benden tarafa bakmadın.
Yara almış olabilirdim.
Bana bir şey olmuş olabilirdi.''
Elini omzuma koymaya çalıştı ittim.
''Onu da geçtim revirde yer yoksa kadınlar yatakhanesine götürebilirdin.
Hadi odana götürdün.
Neden üstünde bir şey yoktu?''
Sakindi adam.
Ben delirmiştim o sakindi.
''Ceylan oradan bakınca çok iğrenç gözüktüğünü biliyorum
Tamam dediklerinin hepsi mantıklı şeyler ama bazen insan düşünemeyebiliyor.
Olaylar bu hale geliyor sonrada.''
Elimle durdurdum
''Ben sana açıklamasını yapayım komutan
Sevdayı o halde görünce gözün döndü.
Bir şey olacak korkusuyla.
Sonra hemen revire koşturdun.
Onu kendinden uzak tutmak istemediğin için de kendi odana götürdün.
Zaten senin her santimini bildiği için de yanında üstünü değiştirmekte bir abes görmedin.''
Yüzüme değişik bir şekilde baktı.
''Bak ben olayın kendime düşen mantıklı düşünme kısmını gerçekleştirdim.
Sen de şimdi olayın sonuçlarına katlanacaksın.''
Odadan çıktım.
Sonuna kadar haklıydım.
Sen beni bıraktın orada.
Bunun mazereti açıklaması olamaz.
Şimdi gitsem baksam Sevda hala oradadır.
Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordum.
Kafamı dağıtmam lazımdı.
En iyi yer de atış sahası gibi gözüküyordu.
Sahaya geldiğimde bütün hıncımı hedef tahtalarından çıkarttım.
Bir saat iki saat durmadan.
Ara vermeden.
Burada kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi.
Her şey üst üste geliyordu.
Bir gün Avcı bir gün Sevda.
Ben atışa devam ederken Levent geldi.
''Komutanım beni Serhat komutan yolladı.
Sizin yardımcınız olacağım bundan sonra ''
Günün en iyi haberiydi.
''Asker bugün aldığım en güzel haber buydu.
Al bakalım '' dedim elimdeki silahı ona verdim.
Önce şaşırdı.
Sonra istifini bozmadan atışa başladı.
''Senin biraz atış çalışman lazım asker.
İyisin ama daha iyi olmamız lazım''
Kafasını salladı.Kendisi de farkındaydı sanırım.
Sonra cebinden anahtar çıkardı.
''Size oda tahsis etmişler komutanım.
Ben eşyalarınızı yerleştirdim.
Bu da anahtarınız''
Uzattığı anahtarı aldım.
Odamı göstermek için yola düştük.
Koridorun sonunda kimseyle ilgisi olmayan bir odaydı.
Temizlemişlerdi odayı.
Leventte kamuflajlarımı falan yerleştirmişti.
''Beğendiniz mi komutanım?''
Eksikleri vardı.
Kişisel hiç bir şeyim yoktu.
''Evet asker teşekkürler ,gidebilirsin''
Serhat komutanın odasına gittim.
''Komutanım bu maaş işleri nasıl oluyor?''
Masasının çekmecesinden kart çıkarıp uzattı.
''Şifresini kendin oluşturursun asker,
Sivile çıkaracaksan seni Van'a göndereyim bir gün kal orada dinlenmiş olursun
Hakkari çok güvenli değil.''
Çok iyi bir teklifti.
Fazlasıyla iyi.
''Ama yardımcını da yanına al''
Tamam diyerek çıktım.
Leventi buldum.
''Sivile çıkıyoruz asker''dedim.
Sevinmişe benziyordu.
En son ne zaman sivile çıktığını bilmiyordum.
Baya bi olmuş olmalıydı
Burada sivil demek normal hayata dönmek demekti.
Helikoptere doğru yürüdük.
Oğuzu göremedim.
Sevdayla ilgileniyor olmalıydı.
Düşünmemeye çalışıyordum.
Bir gün bile olsa her şeyden uzak kalmalıydım.
Leventin de binmesiyle
Helikoptere harekete geçti.
Van'a gidiyorduk.
----------------------
Azad
''Kız sivile çıkmış
Alın gelin''