Odaya girdiğimde Avcıyla göz göze geldik.
Oğuz resmen kilitlenmiş.
Gözünü Avcıdan ayırmıyordu.
Ben de ayırmıyordum.
Ne diyerek geldin.
Girdin.
Komutanın odasına geçtin.
Bana bakıyordu sadece.
Girdiğim kapıyı kapattım.
Avcı konuştu.
''Merhaba 512'' dedi.
Oğuz bütün kaslarını kasmıştı.
Benim gözümün önünden bütün yaşadıklarım geçiyordu.
Sinirliydim.
''Benim adım Ceylan'' dedim
Üzerinde durmadı dediğimin.
Oğuza baktı sonra tekrar bana döndü.
''Konuşabilir miyiz?
Yalnız''
Oğuz saldırmak için öne atıldı.
Elinden tuttum.
''Evet konuşabiliriz.
Oğuz burada kalıyor '' dedim.
Gözü Oğuzun elini tutan elime kaydı.
Oğuz biraz daha rahatlamıştı bu hareketimle.
Avcı tekrar bana döndü.
''Seni çok merak ettim.'' dedi.
Hah!
Merak etmiş.
Elimi daha sıkı tuttu Oğuz
''Gördüğün gibi biz iyiyiz.
Başka bir şey yoksa ?'' dedim.
Bi an önce bu ortamın bitmesini istiyordum.
''Var!
Oğuzun seni koruyamadığını düşünüyorlar
Gördüğüm kadarıyla da öyle'' dedi.
Demesiyle birlikte Oğuzun Avcının üzerine atlaması bir oldu.
Az önce elleri elimdeyken bi anda Avcıyı masaya yatırmış.
Bir de boğazını sıkıyordu.
Avcı da karşılık verince boğuşma başladı.
Avcı da en az Oğuz kadar iyiydi ama Oğuzun daha iyi olduğunu görmüştüm.
Birbirlerine yumruk tekme ne ararsan.
O kadar hızlı hareket ediyorlardı ki.
''YETER !'' dedim.
Kimse beni takmadı.
Boğuşmaya devamdı.
Onlar için yetmemişti.
İkisininde ortasına geçtim.
Bana bir şey olacak korkusuyla bıraktılar.
''Sen şöyle geç,sen de şöyle''
İkisini de ayrı sandalyelere karşılıklı oturttum.
Şimdi ben komutanın koltuğuna oturmuştum.
Madem iki çocuk vardı ortada anne olan ben olmalıydım.
''İkiniz de beni dinleyin.
Kavga gürültü istemiyorum''
Sinirli sinirli birbirlerine baktılar.
''Avcı'' dedim ona dönerek
''Oğuz beni koruyor ''
Avcı atıldı.
''Belli koruduğu kaşının haline bak.
Bu mu seni seven adam.
Ben seni sevdiğim için
korumak için
senin yokluğunu göze aldım'' dedi ayağa kalkarak.
''GERİ BAS LAN!''
Oğuz Avcının yakasından tuttuğu gibi kafayı koydu.
''OĞUZ!'' diye bağırdım.
Avcının burnu kanamaya başlamıştı.
Tekrar aralarına girdim.
''Oğuz beni dışarıda bekle'' dedim.
Bana da öldürecekmiş gibi baktı.
Hırsla çıktı odadan.
Kapıyı çarptı
Avcı burnuna masanın üzerindeki peçeteyle tampon yaptı.
Ben sakin olmaya çalışıyordum.
Sonunda bana baktı.
''Açıklama yapmak zorundasın Avcı''
Gözlerini yerde gezdirdi.
''Kim bu birlik
Neden beni koruyor?''
Sıkıntıyla nefes aldı.
''512 Sana söylemediğim şeyler var''
Güldüm.
''Neden şaşırmıyorum acaba?''
Bir şey demedi.
Önüne döndü.
''Kim bunlar Avcı?''
''Yarın geliyorlar kendin görürsün''
Ayaklandı.
Görürdüm sorun değil.
Kim oldukları canımı sıkmaya başlamıştı.
Gitti.
Bir şey demedim.
Yüzünü bile görmek istemiyordum artık.
Hayatım full aksiyondu.
Bi arkada müziğim eksikti.
--------
Oğuz.
''Orospu çocuğu!''
''Ne sikime geldin!''
Ellerimi saçlarımın içinden geçirdim.
Bir elim belimde volta atarken yanıma Altay geldi.
''Oğlum noluyo,üstün başın dağılmış?''
''Bi şey yok Altay
Bak işine''
Yüzüme baktı.
Sinirimin dozunu görünce bir şey yapmak istemedi.
''Telsiz odasından seni çağırıyorlar,acilmiş''
Sinirimi çıkartacak yer arıyordum.
O orospu çocuğunu öldürsem sinirim geçmezdi.
Bi de yalnız amk kızla odada
Sikik
Seviyormuş!
Ceylan sen bana nasıl çık dersin o itin yanında?
''Ne var asker!''
Çocuk yerinden hopladı.
''Komutanım,şey bir şey bulduk da''
''Göster''
Elindeki kağıdı uzattı.
''30 Ağustosta bir çatışma çıkaracaklarını düşünüyorduk
ama şöyle bir yayın geçtiler radyolarından
/ Kutlamalarımız bütün mevkilerimizde yaşatılacaktır.
Tüm gerillalarımızın bu davamızda yanımızda olduğunu biliyoruz.
Dağdaki yoldaşlarımızın şanlı hedeflerine ulaşmasının en kısa zamanda ve hep beraber olmasını temenni ederiz./
''Tüm mevkilerimiz dediği tüm sınır karakolları
Aynı anda diyor :eş zamanlı
Kutlama dediği de 30 Ağustos.
Canım sıkılmıştı büsbütün.
Bugün yavaş yavaş kamplardan buraya geçiş yaptıkları belli olmuştu.
Kağıdı elime alıp tugay komutanının yanına geçtim.
''Gel Oğuz''
''Komutanım,tüm sınır karakollarımızda eş zamanlı baskın bekliyoruz''
Bu çok fazla karakoldu.
Belki 25 tane .
Elimdeki kağıdı panikle aldı.
Baktı.
Anladı.
''On dakika sonra timinle komutanınla odamda ol Oğuz,
Benim bir kaç telefon açmam gerekiyor''
Çıktım oradan yemekhanedeydiler bizimkiler.
''On dakika sonra Sedat komutanın odasındayız.Orhan Komutana da haber verin''
Yemekhaneden çıkıp bi elimi yüzümü yıkamak istiyordum.
Hala konuşuyorlar mı amk bunlar.
Gidip bakmak da istemiyorum
Sen beni o odadan çıkardın mı yavrum
Bu saatten sonra gelip sen beni bulacaksın.
Ben değil.
''Noluyo lan ''
Barış yemekhaneden çıkmadan koluma yapıştı.
''Bişey yok '' dedim.
Omzumu duvara yasladı.
''Lan biz senin kardeşin miyiz değil miyiz?''
Çenemi sıvazladım.
''Konu belli.
Eskisi geldi.''
''Eskisi nasıl giriyo lan buraya?''
''O da ajan abi
eli kolu uzun itin.''
''Nerede lan bu it
Burada mı hala?''
Barış etrafına bakınmaya başladı.
Kolunu tuttum
''Ben hallettim lan konu farklı.
Konuşuruz sonra.
Bi elimi yüzümü yıkayacağım siz geçin odaya''
''Sende takılma siktir et''
------------------------
Ceylan.
Odaya girdiğimizde Orhan ve Sedat Komutan yanlarında da anladığım kadarıyla tabur komutanlarından birileri vardı.
Oğuz yoktu.
Nerede olduğunu bilmiyordum.
İçeriye girdiğimizde erkekler bana yer verdiler.
Çoğu ayaktaydı.
Sedat komutan
''Arkadaşlar,
Aldığımız istihbarata göre teröristler Zafer Bayramında
Bütün sınır karakollarına baskın yapacaklar''
Duyduklarıma çok şaşırmıştım.
Yani bu önemli bir gün onların zehirlerini akıttıkları gündü.
Tamamen rejime karşı,geçmişe,kültüre karşı bir ayaklanmaydı.
''Şimdi sizden istediklerim şunlar''
Hepimizin yüzüne tek tek baktı.
''Öncelikle bu odada konuşulan bu odada kalacak bu bir.
İkincisi.
Bir operasyon yapacağız.
Bu operasyon son derece gizli olacak.
Nereye gittiğimizi,ne zaman gideceğimizi ne yapacağımızı karınız kızınız bile bilmeyecek.
Şimdi bakın buraya''
Masasının arkasında bir harita vardı.
Doğu Anadolu sınır haritasıydı.
''Biz şuradayız.
Sınır karakollarımız tamamen sınır hattı üzerinde.
Örgütü kamplarından geldikleri yollar şu.
Kampları burada''
Hepsini işaretledi.
İşaretlediği kampların hepsi sınır dışındaydı.
''İyi dinleyin.
Buradaki tüm karakolların en üst adamlarına haber verdim.
Asker bile bilmeyecek.
Her şey olağan gözükecek.
Çok vaktimiz yok.
Buradan intikale çıkacak birlikler belli.
Bu askerlere intikal yapacaksınız diyerek çıkaracaksınız.
Tam teçhizat.
Havan topları
Bixiler.
Ne gerekiyorsa alacağız yanımıza.
Asker tatbikat sansın.
Bir kişi bile anne ben bi hafta arayamayacağım dediği zaman bu iş biter''
Haklıydı burada her şey gizlilikle yapılmalıydı.
O sırada Oğuz girdi.
Kafasıyla selam verip arkadaşlarının arasına geçti.
Yüzüme bile bakmadı.
Sedat komutan devam etti
''Burada esas nokta hangi kampa baskın yapacağımız.
Bunu şimdi söylemeyeceğim.''
Sonra Oğuza döndü
''Hemen Diyarbakırdaki arkadaşlarını ara.
Bir iki bölük buraya gelsin.
Neden ne için derlerse cevap verme.
Garnizon Komutanının haberi var.''
O adamdan sır çıkmazdı.
Güvenilir biriydi.
Emreyle Murat gelecekti sanırım.
''Şimdi bordolar sizden istediğim başka bir şey daha var.
Çevredeki intikal timlere ulaşın.
Gece mutlaka burada olsunlar.
Hep beraber çıkacağız.
Bütün helikopterler burada olacak.
Kışlada adam istemiyorum.''
Anladığım kadarıyla çok kapsamlı bir operasyon olacaktı.
''Biz sabaha karşı intikale çıkacağız tüm tugayla.
Sadece bir bölük kalacak kışlada.
Bordolar benden haber bekleyecek.
Jetler hazır olacak.
Hepsi eş zamanlı olmalı.
Siz intikale sonradan katılacaksınız.''
Ben sonradan falan katılmak istemiyordum.
''Komutanım ,
İzin verirseniz ben sizinle intikale gelmek istiyorum.''
Hepsi bana baktılar.
''Konuşuruz asteğmenim,lafımı bitireyim''
Kafamı salladım.
''Şimdi,biz yaya olarak bir günde geçeriz.
Helikopterle bir saat anca alır.
Hava raporlarına baktık.
İyi.
Bazı köylerden geçeceğiz.
Mecburen.
Ama şaşırtma taktiği kullanmamız lazım.
Köylerden sızdırma istemiyorum.
Bazıları sağdan bazıları soldan bazıları ortadan gelecek.
Üç kamptan hangisine gideceğimizi kimse bilmeyecek.
Şu an da bilmiyorsunuz zaten.
Size vereceğim koordinatlara geldiğinizde telsizle haberleşiriz.
Bordolar yarına kadar uyusun.
Siz çıkabilirsiniz.''
Bana kal işareti yaptı,bordolar çıktı.
''Ceylan asteğmenim
Tamam gelin bizimle.
Size bir tim vereceğim.
Onlarla aramızda bulunursunuz''
''Teşekkürler komutanım''
''Zordur ama Asteğmenim''
Gülümsedim.
Kolay bir şey beklemiyordum.
Orada askerlerin başında olmam gerekiyordu.
Zorlu intikallerde en çok moral lazımdı askere.
Odadan çıktım.
Revire gidip kaşıma pansuman yaptırmam gerekiyordu.
Ama revir kalabalıktı.
Bir bölük asker intikalden gelmişti.
Yaralılar vardı.
Üç-beş kişi hafif sıyrıklar almıştı.
Doktor bana baktı.
''Siz işinize bakın,
yardım edebileceğim bir şey var mı elimden gelir''
Doktor etrafına bakındı.
''Aslında çok iyi olur komutanım
Siz sırayla yaraların çevresini temizleyerek giderseniz
Ben de hızlı müdahale ederim''
Hemen eldivenleri giydim.
Baştaki askerden başladım.
''Adın ne asker''
''Sercan komutanım''
Yarası kötü değildi.
Koluna denk gelmiş bir havan topuydu sanırım.
Sadece parçalar batmıştı koluna.
Önce teker teker onları çıkardım
''Yaran kötü değil asker,şanslısın''
Gülümsedi acıyla karışık
''Siz de yara almışsınız komutanım''
Kaşıma bakıyordu.
''Kurşun sıyırdı.
Hepimiz şanslıyız sanırım'' dedim gülümseyerek.
Son kez kolunu bir daha kontrol ettim ve sardım.
''Hızınızı alamamışsınız komutanım'' dedi doktor
''Aa kusura bakmayın kaptırmışım'' dedim.
Doktor ikinci askere geçti ben de üçüncüye geçtim.
Üçüncüsü de çok kötü değildi.
Kolu derin bir şekilde sıyrılmıştı.
''Bu nasıl oldu asker ?''
Kurşun falan değildi.
''Kayalıklardan ittiler komutanım''
Derin bir iç çektim.
Yarası kolunda boylu boyunca uzanıyordu.
Toz toprak karışmıştı.
''Komando olmak zordur asker,sık dişini dikiş atacağım''
''Komutanım,bilmiyorsanız doktor atsın isterseniz''
Kaşımı kaldırıp baktım.
''Küçük çaplı ameliyat bile yaptım zamanında.''
Gülümsedi rahatladı.
''Ama adam öldü''
Gözlerini kocaman açtı.
''Şaka şaka ,
bitti işte asker
Amma mızmızlandın''
Koluna baktı.Şaşırtmıştım.
''Sağolun komutanım''dedi içten gülümsemeyle.
Doktora selam verip eldivenlerimi attım.
İntikalde yediğim kurbağa bacağıyla duruyordum.
Yemekhaneye doğru geçtim.
Yemekhanede askerler şarkılar söylüyor birbirleriyle şakalaşıyorlardı.
Beni görünce birbirlerini dürtüp ayağa kalmaya başladılar.
''Rahat asker
Devam edin ''
Bir iki kere daha bana baktıktan sonra kendi eğlencelerine döndüler.
Ben de yemeğimi alıp geçtim masaya.
Yemeğimi yerken geçen gece pusudaki askerim Levent geldi.
''Komutanım oturabilir miyim?''
Başımla otur işareti yaptım.
Ağzım doluydu.
''Komutanım,
Geçen günle ilgili konuşamadık.
Kaşınız nasıl?''
Yutkunup baktım.
''İyi asker zamanla iyileşir,sen nasılsın?
Atlatabildin mi?''
''Yok komutanım atlatılacak bir şey,
Sadece şeyi söyleyecektim size,
Gelip bizim ifadelerimizi aldılar.
Sizi zor durumda bırakmadım değil mi?''
Gülümsedim
''Yok asker,
İkimiz de biliyoruz.
Orada yapılması gerekeni yaptık.
Teşekkür ederim o gece bana güvendiğin için''
Mahcupça gülümsedi
''O gün çıkacağımız zaman size başta güvenmedim.
Gece beni durdurduğunuzda ve tim pusuya düşünce de utandırdınız beni''
Gülümsedim.
''Boş ver asker bitti gitti.
Yeni operasyonlara artık.''
Ayaklandı.
İyi akşamlar diledi.
O kalkar kalkmaz Barış oturdu.
Sinirli gibiydi.
''Afiyet olsun asteğmen'' dedi.
''Sağol Barış?'' dedim anlamayarak.
''Bugün olanı duydum'' dedi.
Avcıdan bahsediyor olmalıydı
''Evet?''
Biraz daha masada eğildi.
''Bak asker
Biz burada yaşam mücadelesi veriyoruz.
Timden bir kişinin aklı başka bir yerde olursa ölürüz.
Ben de ölürüm sen de ölürsün
Hele de bu insan Oğuzsa.
Timin lideri o.''
Nefes aldım.
Kaşığımı bıraktım.
''Barış,
Geldiğim yerle alakalı bir sorun vardı.
Oğuz sınırını aştı.
Adamı dövdü.
Anlıyorum onu.
Buraya gelişimle ilgili beni koruyan birlikle ilgili bilgi almam lazımdı
Olay buydu
Ona da kal odada konuşalım dedim.
Ama durmadı.
Sen benden iyi tanıyorsun arkadaşını.
Şimdi de buraya gelip beni suçlayamazsın''
Ellerini masadan geri çekti.
Ensesinde birleştirdi.
''Senin de anlayamadığın şu asteğmen
Sen Oğuza çık diyerek
Avcıya handikap verdin.
Racon bilmezsin.
Ama burada bu işler böyle yürür.
O adamı öldürse de o odada kalacaktı''
Ayaklandı.
Sandalyeyi sesli bir biçimde geri attı.
''Sen bi düşün komutan'' dedi ve gitti.
Masadan tabldotu alıp koydum.
Kendime göre haklıydım evet
Ama bu şartlarda bu algıda biraz zordu.
Bin türlü şeyle karşılaşıp bin türlü şeyle aynı anda uğraşıyordum
Oğuzun odasına gittim.
Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitlemişti.
Ellerim buz oldu.
Beklediğim bir şey değildi.
Bu kadar büyük bir reaksiyon beklemiyordum.
Girme diyorsa giremezdim.
Zorla olacak iş değildi.
Kadınlar yatakhanesine doğru ilerledim.
Sabah operasyon vardı.