Helikoptere biner binmez yanımdaki askere koştum
''Asker iyi misin?''
''İyiyim komutanım ama sizin yüzünüz kan olmuş''
Kafamı geçiştirircesine salladım.
Yaralı askerin yanına gittim
''Ne oldu orada asker''
Oğuz da yanımdaydı.
Vurulan öncü giden askerdi.
Bir hareketlilik gördüğünde haber verecekti.
Tim ona göre ilerliyordu.
''Ben hareketlilik gördüm.
Telsizden komutana söyledim
Cevap vermedi.
O an ateş başladı.''
Sırtımı helikopterin çelik gövdesine yasladım.
''Nereye gittiğini gören oldu mu?''
Askerler olumsuz anlamda başını salladı.
Oğuz Barışa bir şeyler söyledi.
Biz kalktığımız sırada bir bölük asker de olay yeri inceleme için alana iniyordu.
Oğuz yanıma geldi.
''Neler oldu anlat en baştan''
''Ay ışığının çarptığı bir yamaçtan geçmek üzereydik.
Ben bi terslik olabileceğini düşündüm.
Biz en arkadaydık.
Yanımdaki askere dur işareti yaptım çünkü birlik dikkatsizce geçiyordu.
Komutan durmamıştı.
Bi anda keskin nişancı çıktı ortaya.
Ben dağın karanlık yerine siper aldırttım askeri.
Sonra işte arkasından önünden dolanarak birazı hallettik ama
Bi anda fazlalaştılar.
Komutandan hala ses çıkmadı.
Sonra iyi olduklarını söyledi.
Asker gidip baktı tepeden yaralı vardı.
Takviyeye gerek yok deyince de işte size haber verdim.
Öncesinde de haber vermiştim zaten yaralı olup olmadığını bilmediğim için.''
Anladım anlamında kafasını salladı.
Helikopter indiğinde doktorlar yaralı askeri aldılar.
Onun dışındaki herkesi bir yere topladılar
İfade vermemiz gerekiyordu sanırım.
''Revirden sonra Ceylan asteğmeni alabilirsiniz'' diyerek beni revire doğru götürdü.
Revirde hareketlilik vardı.
Beni hemen yatırıp kaşımı temizlediler.
Yüzümde hala kamuflaj boyları vardı.
Sabah olmak üzereydi.
Çatışma tahmin ettiğimden uzun sürmüştü.
Kaşıma dikiş attılar.
Atarklarken gözümü hiç Oğuzdan ayırmadım.
O da bana bakıyordu.
Dişlerini sıktığını görebiliyordum.
İyiyim ben maiyetinde gülümsedim.
O da bana acı bir gülümseme yolladı.
Doktor bandajı taktı. ben de kalkmak için hareketlendim.
''Ağrı kesici yapacağım lütfen yatın''
Acımıyor,teşekkürler deyip kalktım.
''Gel üzerini değiştirelim'' diyerek beni soyunma odasına soktu.
Sokar sokmaz kapıyı kapatıp bütün gücüyle sarıldı.
Ben de ona sarıldım.
Alnımdan öptü.
''Sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim,hala da affetmiyorum.
Kaşına gelmesi bile mucize''
Gülümsedim.
''Bak o kadar korkulacak bir şey yokmuş''
Cevap vermedi ama kalbi deli gibi atıyordu.
''Geçti komutanım,buradayım''
''Hala inanamıyorum''sesi mırıldanır gibiydi.
Gülümseyip boynundan öptüm.
''Şimdi inandınız mı?''
geri çekilip giyinmem için müsaade etti.
Dışarı çıktığımızda askerler sorgulamayı bitirmişti ama tugay çok hareketliydi.
Beni birinin odasına soktu Oğuz.
Yüksek rütbeli bir komutan ayağa kalktı.
''Geçmiş olsun asker''
''Sağolun komutanım''
Oturmamız için işaret etti.
Yanında bir tane de yazman vardı.
Baştan olayı anlattım.
Sonra komutan askerlerin ifadeleri olduğunu düşündüğüm kağıtları karıştırdı.
''Yanınızdaki onbaşıya gitmemesini,virajı dönmemesini söylemişsiniz doğru mu?''
''Tabii ki doğru,oradan öyle geçiremezdim askerimi,diğerleri çoktan geçmişti''
Sonra kağıttan devam etti.
''Saat 3,25 te tugayı arayıp helikopter istemişsin doğru mu?''
''Evet timi geri kalanı dağın göremediğim yamacındaydı.Ateşle ilk karşılaşanlar onlardı.
Emin olamadım''
Yanlış mıydı yaptığım bilmiyordum ama öyle bir durumda yapabileceğim buydu.
''Sen niye aradın,başlarında komutan vardı,hiç telsizle konuşmamışsınız?''
Telsiz konuşmaları kaydediliyordu galiba
''Komutanım adam keskin nişancıydı.
Bu durum garip geldi.
Komutan da saldırı olduğundan o yana benimle iletişim kurmadı sonuçta biz geride kalan iki kişiydik''
Sesini çıkarmadı.
''Yanındaki onbaşı Leventi,time bakması için yukarıya yollamışsın doğru mudur?''
''Doğrudur komutanım,timden haber alamamıştım.
Yollar yollamaz da komutana telsizle sordum.
Sorun yok,sayımız fazla,onlar az dedi
Destek istemeyelim dedi''
''Ama destek istemişsin?''
''Askerim döndükten sonra yaralı olduğunu söyledi.
Namlu ağzı alevleri artmaya başlamıştı azalmıyorlardı
Ben de istedim''
Sonra bir kaç kağıt daha karıştırdı.
''Askerini teröristlerin etrafından dolaştırdığın doğru mu?
''Evet yaptım.
Çapraz ateşte bırakmak istedim ama askerimi de sürekli korudum.
Aynı yerde diğer askerlerle sipere yatsaydık hedef olacaktık''
Gene bir şey demedi
Yazman sürekli yazıyordu.
''Askerlere komutanı görürlerse ayaklarından vurmaları için emir verdin mi?''
Oğuz hayretle bana döndü
''Verdim komutanım,siperi bırakıp gitmişti.
Askerlerin arkasından onları taramayacağını kim bilebilir?''
Sonra ayağa kalktı
''Ceylan asteğmenim bugün çok kritik kararlar vermeseydiniz belki de kaybımız daha çok olabilirdi.
Türk silahlı kuvvetleri adına size teşekkürü borç bilirim''
Şaşırmıştım.
Elini sıkıp odadan Oğuzla ayrıldık.
Kapıya çıktığımızda Levent olduğunu öğrendiğim çatışmadaki asker yanıma geldi.
''Komutanım,bugün yaptıklarınız için teşekkür ederim,
Siz olmasaydınız belki de..''
''Geçti asker,Allah hepimizi korudu''
Selam verip yanımdan uzaklaştı.
Oğuz
''Seninle gurur duyuyorum,şu yaptıklarını çoğu komutan yapamazdı.''dedi
Gülümsedim.
''Kimden öğrendim sanıyorsun?''
Herkesin içinde sarılamayacaktık ama kimse olmasa bana sarılacağını biliyordum.
Bunu bilmek de bana yeterdi.
''Gel seni kendi komutanımızla tanıştıracağım''
Bunu merak ediyordum gerçekten.
Aynı zamanda selam vermem anlamına da geliyordu.
Odanın birine soktu.
Yaklaşık kırk beş yaşlarında esmer bir adamdı.
Beni görünce ayağa kalktı ben de selama durdum.
''Asker senden şüphelerim vardı ama bugün yaptıklarını duydum.
Bir bordolu gibi çatışmışsın''
Gülümseyerek gözlerimi kaçırdım
''Layık olmaya çalışıyoruz komutanım''
''Hiç öyle deme kızım hem pusuya hem de ihanete uğramışsınız.
Bırak başka kadını benim diyen erkek yapamaz senin yaptığını''
''Kadınlıkla erkeklikle ilgisi yok komutanım.
Bu vatan sevgisiyle alakalı.
Zaten ölmeye gittiğinizi biliyorsanız,korkmuyorsunuz''
Gülümseyerek kafasını salladı.
''Komutanın nerede olduğunu biliyor musunuz?''
Televizyonu açtı
''Haberlerde''
Spiker konuşmaya başladı
''Hakkarinin dağlık kesiminde intikale çıkan askerlerimiz pusuya düşürüldü.
Bir komutan esir alınırken,otuz kadar Pkk'lı terörist ölü olarak ele geçirildi.''
''Ama bu imkansız''' diye bağırdım
''Esir düşmesi mümkün değil herkesi öldürdük orada kime esir düşecek?''
Gülümsedi
''Sence nasıl bu kadar hızlı haberlerde bu pusu?''
Oğuz konuştu
''Danışıklı dövüş,
Önceden planlanmış
Askerlerin yattığı siperlerin arkasından geçip başka bir grupla buluşmuştur.
Medyaya da servis edip PKK'nın bizde olan esiri için pazarlık yapacaklar''
Şimdi taşlar yerine oturuyordu.
''Şu bugün getirdiğiniz kızla alakalı değil mi?''
İkisi de düşünceli bir şekilde kafasını salladı.
''Kızla konuştunuz mu birinin sevgilisi falan herhalde?''
Komutan atıldı.
''Çok sevseydi çatışmaya yollamazdı.''
Oğuz hemen kafasını eğdi sonra da izin isteyip dışarı çıktı.
İçim erimişti.
Çok yanlış zamanda gelmişti bu cümle.
Komutana döndüm.
''Kızla görüşme imkanım var mı?''
''Tabi asker görüştürürüm seni ama önce bugün uyu.''
Ayağa kalktım.
''Yok komutanım kızı götürürler falan gitmeden konuşalım''
Gülümseyerek kafasını salladı.
''Az değilmişsin asker''
Gülümseyerek çıktım.Oğuz kapıdaydı.
Gülümsedim.
''Hadi gel,askerin sorguya girecek''
Kolundan sürükleyerek kızın yanına götürdüm.
Keyfi kaçıktı ama yerine getirecektim.
Kızın tutulduğu yere geldiğimizde kızı neredeyse tanıyamayacaktım.
Banyosu yaptırılmış yeni kıyafetler verilmiş,karnı doyurulmuştu.
''Adın ne '' dedim.
Türkçe bilip bilmemesinden korkuyordum.
Ürkek gözlerle bize bakıyordu.
''Helin'' dedi.
Gülümsedim.
''Benim adım da Ceylan''
''Söyle bakalım Helin,sevgilin var mı?''
Olumsuz anlamında başını salladı
''Ama seni çok seven birisi varmış''
Dedim gülümseyerek.
Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı.
Doğru yere basmıştım.
''Seni neden yolladı çatışmaya,bu kadar çok seven biri yollar mı?''
Oğuz ellerini yumruk yapmıştı.
Şiveli bir konuşmayla söz başladı.
''Örgütte beni koruduğunun bilmelerini istemedi.''
Gülümsedim.
''Erkekler bazen böyledir Helin,
Sevdikçe korkarlar''
Bana bakarak gülümsedi.
''Adı neydi?''
''Azad''
Oğuz şaşırmıştı biraz daha eğildi kızın üstüne.
Korkutacaktı kızı,gene kapanacaktı.
''Komutanım biraz müsaade edin konuşalım biz kız kıza''
Oğuz çıktı.
''Helin bugün nasıl yaralandım biliyor musun?''
Olumsuz anlamında başını salladı.
''Bize pusu kurdu Azad.''
Gözlerini kaçırıp ellerine bakmaya başladı.
''Seni geri almak istiyor''
''Bir komutanı kaçırdı''
Ellerindeydi hala gözleri.
''Pişman mısın Helin?''
Kafasını kaldırmadı.
''Sevdiğin için girdin değil mi örgüte?''
Olumlu anlamda kafasını salladı.
Biraz kendimden örnek vererek açılmasını ağlayacaktım
''Benim de hoşlandığımı düşündüğüm bir adam vardı
O adam bana yalanlar söylemişti.
Üzerinde durmamıştım
Her şeye mantıklı bir açıklama getirmeye çalıştım kendimce.
Ama sonra ne oldu biliyor musun?''
Kafasını kaldırıp bana baktı
''Onun yanından gittim ama mecburen.
Sonra bir adamla tanıştım.
Adam dürüsttü.
Farklıydı ondan.
Ve ben onun yanında diğerinin ne kadar anlamsız ve karanlık olduğunu gördüm''
Dikkatle dinledi.
''Gerçekten seni seven erkek
evet
bazen ateşe de atar,
evet bazen cezalandırır da.
Ama sana asla yalan söylemez.
Seni kendi emelleri ya da yolu için,idealleri için bir şeylere mecbur bırakmaz.
İkisini ayırır birbirinden.
Onu sevmen demek örgüte girmen demek olmamalıydı Helin.
O senin aşkını kullandı.''
Devam ettim canı acıyordu
''Biliyor musun aslında çok şanslısın''
Şaşırarak yüzüme baktı.
''Artık istemediğin yerde olmayacaksın,artık kurtuldun.
Bu dediklerimi iyi anla,çünkü seni geri almak isteyecek.''
Sanırım geri dönmek istemiyordu.
''Geri dönmek istiyor musun?
Eline silah alıp aynı toprağın kardeşi olduğun insanları vurabilecek misin?''
Olumsuz anlamda başını salladı.
Burada işim bitmişti.
Dışarı çıktım.Oğuz kapının önündeydi.
Bizi dinlediğini biliyordum.
Yüzüme bakamıyordu hala,sürekli karşıda kafamın üzerinde bir yerlere bakıyordu
''Uyumak istiyorum'' dedim.
''Şurada kadın komutanların kaldığı bir yatakhane var''
''Sen nerede yatacaksın?''
''Bi odam var burada''
''O zaman yerin de vardır benim için''
Gülümsedi.
''Gizlenerek girebilirsin asker'' dedi.
Sonunda odaya girebilmiştim.
Tugayın hareketli olması işimize gelmemişti.
Kapıyı kapatır kapatmaz arkamdan sarıldı.
Çok farklıydı sarılması.
Ben de önüme dönüp ona sımsıkı sarıldım.
''Özür dilerim'' dedi mırıldanarak..
Tugayın ışıkları karanlık odayı loş yapmıştı.
''Asıl ben teşekkür ederim,daha iyi hazırlayamazdın beni''
Dediklerimi dikkate almıyordu.
''Ne olursa olsun yollamamalıydım oraya seni yalnız''
''İlk defa yalnız bıraktım,çatışmanın ortasına düştün be yavrum''
Gülümsedim.
''Eğer göndermeseydin böyle sarılmazdın bana ''
Gülümsedi.
Yüzüme baktı.
Gülümsedim.
Biraz daha yaklaştım.
Daha ne kadar olabilirse.
Gözlerinde farklı bir ışık vardı.
Son duyabildiğim
''İkimizi de öldüreceksin asker''