512

By cheesepeake

1.3M 69.3K 4.9K

''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum... More

512
Hot Mexico
Ramada part-1
Ramada part2(İHANET)
HUNTER
Jackass
Tekinsiz
Hunted
Kızıl
One night stand!
Şahin
Ölü İkizler
Aile
Honeytrap
Stalker
Kurtarma Operasyonu
Psikolojik Tahribat
Yalanlar Üstüne
Ceylan
Samanta
Kazı Asker!
Ateş
Güven Atışı
Siktir Lan
Keşif
Bir ihtimal daha var
Dağ
Pusu
İkimizi de öldüreceksin asker
Huzur
Devlet
Eski
Karanlık
Taş
Geri bas!
His
Dağ Ceylanı
Çatal
Sevda
Sivil
Delta Force
Koruma
The GodFather
Karar
Ada
Yemek
Baba
Test
Ekip
Oda
Karakol
Komutan
Madalya
Nişan
Oldu
Bayrak
Tanışma
Bitmediniz
Ölüler
Eski Defterler
Düşük
Bir
Her şey
Bilet
Dosya
Beklenmeyen
Yüzleşme
Boşver
Bu da mı gol değil?
İlk kavga
Tatil
Hazırlık
Görev
Gizemli Kadın.
Açılışa Doğru
Bay X
Acı aşk
Son akşam yemeği
Solo vs MrX
İz
Güç Savaşları
İstihbarat
İki kadın.İki adam.iki savaş.başlıyor.
Kasa
Hüküm
Ceylan vs Cateline
Hoşgeldin
Oyun Kurucu
Vegas'ta olan Vegas'ta kalır.
Açığa çıktık.
Gül
Beklenen.
Al bir de buradan yak.
Ava giden avlanmayı göze alsın.
Eski Dost Düşman Olmaz
Kasa-tura
Yüz 100
Güven kaybı
Biz bitti demeden bitmez
Adsız Bölüm 103
Arap baharı
Her Şey Vatan İçin
:)
Manipülasyon
İlla gel beni öldür diyor bu kız
İran
Hazır mısın?
Alev aldı buralar
Şehidan
Kartal
Jerma Betkar
Fena kesiğim sana
Ateş hattında bir ceylan.
Çözüldükçe düğümlendik.
117
Deniz taşkını
Geçiş

O şimdi asker

17.2K 707 131
By cheesepeake

Avcı



''512 odana git,Oğuzla konuşmam lazım''


512 odasına gittiğinde,Oğuz bir yandan çenesini sıvazlıyor bir yandan da bir ileri bir geri yürüyordu.


''Lan sen beni ne sikime  buraya çağırdın?''


''Oğuz,bu kızı buradan götürmen lazım''


Oğuzu anlayabiliyordum,buraya sadece  beni ziyarete gelmişti.

Ekip falan kurmak diye bir şey yoktu.

512 yi oyalamam gerekiyordu.

Mike ve Samanta'yı da iki günlüğüne ikna etmiştim sadece.


''Bu kızı koruman lazım,askeriyeye götüreceksin''


''Avcı sen kafayı mı yedin oğlum,ben bu kızı nasıl askeriyeye götüreyim,kafandan siktiri boktan işler açma başıma''


Sakinliğimi korumaya çalışıyordum.


''Oğuz bu bir emirdir''

Bu sefer yakama yapıştı.


''Lan sen benim üstüm müsün ki emir veriyorsun?''


''Emri ben vermiyorum,emir devlet tarafından verildi.

Ara üstünü sor.

Orgeneral bugün imzaladı,operasyon başladı''


Duydukları karşısında ne yapacağını bilemez halde telefonunu çıkardı.Biraz telefonda tartıştıktan sonra 


''Emredersiniz komutanım''dedi ve bana sinirle döndü.


''Ne ayak lan bu kız,niye özel kuvvetler koruyor bu kızı''

Sıkıntıyla iç geçirdim.


''Söyleme yetkim yok Oğuz.Sen de onu koruduğunu söylemeyeceksin.Bir şeyden şüphelenmemeli.

Her şey ayarlandı.

Yüzbaşı  olarak gelecek,özel kuvvetler eğitimlerinde size yardım edecek.''


Koltuğa geri oturdu.


''Ne kızmış amına koyayım.''

''Dadılık yapacağım yani''

Kendi kendine konuşuyordu.


''Biz orada nelerle uğraşıyoruz,şu dediğine bak Avcı.

Bi gözüm kızda bi gözüm askerler de mi olacak?''


Araya girdim.


''Merak etme o kendini korur,sen sadece yanında ol''

Ayağa kalktı.

''Ne zaman gidiyoruz''


''Helikopter geldi,sizi bekliyor''


-------------------------------------------


512


Avcı odama girdi.Arkasında da Oğuz vardı.

Ben de kurşun yaramın son pansumanını yapıyordum.

Kafamı kaldırdım.

Oğuz konuştu.


''Gidiyoruz''


Avcıya baktım.sessizdi.

Yavaşça yataktan kalktım.

Avcıya doğru yürüdüm.


''Öyle mi Avcı?''


Gözlerinde sis vardı.

Hiç bu kadar soğuk olduğunu görmemiştim.


''Öyle '' dedi yüzüme bakmadan.Karşıya bakıyordu.

Beni yok sayıyordu.


Odadan hiç bir şey almayarak sadece üstümdeki atletim ve pantolonumla çıktım.


Oğuz yanımda yürüyordu.

Avcı odada kalmıştı.

Koridordan geçerken Aslan,Samanta ve Mike hazır olmuş konumda bizi bekliyorlardı.

Onlara  baktım,vedalaşmak istemiyordum ama bir daha bu eve bu yaşantıya geri dönemeyeceğimi biliyordum.


Helikoptere doğru ilerledim.

Askeri bir helikopterdi.


İçeride sadece pilot vardı.


Yerime oturup kemerimi bağladım.

Oğuz da aynısını yaptı.


''Kalkış için son bir dakika''


Oğuz işaret verdi ve kalktık.


İstanbul artık küçücük olmaya başlamışken sordum.


''Nereye gidiyoruz''


''Otele''


Sinirle kafamı çevirdim



Kemerini çözüp çantalardan bir tanesini bana attı.


''İçinde kamuflajlar var,giy onları''


''Ben asker değilim''


''Artık öylesin.'' Anlamamıştım.


''Ne biliyorsan anlat''


Pilota bir bakış attı.

Bizi duyması imkansızdı.


''İnince''


Kamuflajı çıkarttım.

Astteğmen  rütbesi vardı.

Üzerinde ''Demir '' yazıyordu.

Yeni soy adım buydu demek ki.


Arkamı Oğuza dönerek giyindim.


''Zaten tipim değilsin,çok kasma''


''Zeki olduğum için mi?''


Sessizce küfür savurdu.

Ben de palaskamı takıp  yerime geçtim.

Artık özel kuvvetler mensubuydum sanırım.

Verdikleri bere bordoydu.

Amerikalıların delta force unu bile korkutan bir birliğin üyesi yapmışlardı beni.



Sonra da Oğuz kalktı yerinden,arka tarafta giyindi üstünü.

O da bordo bereliydi.

Rütbesi üst teğmen 

Bu adamın altında olmak beni deli etmişti.

Ama askeriyeye dair çok az şey biliyordum ve benim silah kullanmamla onlarınki çok farklıydı.

Girdiğim anda hemen fark edileceğimi biliyordum

Dahası onların bunu düşünememiş olmasıydı.

Kim birini sorgusuz sualsiz bir anda ülkenin en gizli birliğine sokardı ki.


Oğuz beni bırakıp pilotun yanına geçti.

Ve onunla sohbet etmeye başladı.


Sanırım doğuya gidiyorduk ve yolumuz uzundu.

Bir kaç saatte olsa uyumayı umdum.

Bugün çok fazlaydı.



Gözlerimi açtığımda Oğuz karşımda oturuyordu.

İniş için alçalmaya başlamıştık.

İndiğimiz yer görebildiğim kadarıyla askeri bir lojmandı.


Vardığımızda bizi askeri bir araba karşıladı.

Önden Oğuz indi,hazır ol da bekleyen askerler selam verdi.

Bana da verdiler bende Oğuzun yaptığı gibi selam verip araca geçtim.


Araçta konuşmamam gerektiğini biliyordum.

Oğuz da konuşmadan sadece karşıya bakıyordu.


Sonunda lüks bir lojmanın önünde durduk.

Askerler kapıyı açtı ve biz bir daireye girene kadar en az on askere selam verdik.


Oğuz kapıyı açtı ve girmem için yol verdi.


Kapıyı kapatmasıyla konuşmaya başladım.


''Anlat artık niye burdayım''


Oğuz sıkıntıyla kendini koltuğa attı


''Özel kuvvetlere eğitim verecekmişsin''


''Ben asker değilim ki,ne eğitimi vereyim.''


Oğuz bıkmış bir halde konuştu.

''Bak kızım,ben de çok hevesli değilim zaten burada olmana,

Bir emir geldi buradasın işte.Şimdi biraz sus da beni dinle''


Sustum ve koltuğa geçip yanına oturdum.

Bana doğru dönerek konuşmaya başladı.


''Bak,bir kere açıklayacağım o yüzden iyi dinle beni''

Ses vermeyince devam etti.


''Sen bir süre burada kalacaksın,öyle gerekiyormuş,emir devletten gelmiş,artık ne kadar önemliysen bilmiyorum.

Seni de benim başıma yıktılar,sanki daha önemli işlerim yokmuş gibi.

Şimdi,ilk önce sana birkaç gün eğitim vereceğim ki oraya gittiğinde dikkat çekme.

Üstlerimin senden haberi var ama sayılı kişiler bunlar.

Hep benimle birlikte olmak zorundasın.

Seni ben koruyacağım burada.

Kendi başına hareket etmeye kalkıp beni de kendini de zor duruma sokma''


Ses çıkarmadım.Asker olacağım aklımın ucundan geçmemişti.

Sonra kapı çaldı.


Kalkıp kapıyı açtı,bir tane asker anahtar verdi.

Sonra getirip bana uzattı.


''Bu senin evinin anahtarı,karşı daire.Geçebilirsin akşam ben geleceğim''


Aldım anahtarı ve gidip kendi evime geçtim.


Kapıyı açtığımda Oğuzun evinin aynısıydı.

Ama benim eşyalarım doluydu.


Evin ortasına bir sürü eşya yığılmıştı.

Samantanın bahsettiği  evden alınan eşyalar bu olmalıydı.

Daha da fazlası vardı.

Eşyaların üzerinde bir de dosya bulunuyordu.


Elime aldım


''

Yüzbaşı:Ceylan Demir

yeni adım buydu demek.


Görev yeri:Özel kuvvetler

Katıldığı operasyonlar:

Aldığı ödüller:

Aldığı nişanlar:



Bir sürü yalan dolan.

Askeri Harp Akademisine gitmiştim falan

Dosyayı bir kenara attım.


Eşyaları karıştırmaya başladım.

Bir bilgisayar vardı.

İşte bu garipti.

Benimle bağlantıyı koparmamaya çalışacaklardı sanırım

Geri kalan eşyalar da fazlaca silah bulunuyordu.

Bunları evde tutamazdım.

Bir sığınağa ihtiyacım vardı.

Öncelikle askeri jargonu öğrenmem gerekiyordu.

Oğuz hep yanımda olmayacaktı ve ben buraya yeni gelmiştim.

Dosyayı açıp geçmişimi ezberlemeye başladım.


Eşyaları tek başıma kaldıramazdım.Çok fazla ve ağırdı.

Otomatik silahlardan tut da el bombalarına,mermilere kadar her şey vardı.

Sanki buraya beni savaşa yollamışlardı.


Aklım hiç bir şeyi almıyordu artık.

İçeri gidip uzandım.





Gözlerimi açtığımda Oğuz karşımda oturmuş uyanmamı bekliyordu.


''Sonunda uyanabildin,birisi gelip boğazını kesse haberin olmayacak''


Yatakta doğruldum.


''Nasıl girdin sen içeri''


Gülümsedi

''Balkon kapısından girdim''


Cevap vermeden kalktım.

Mutfağa gidip dolapları karıştırdım kahve içmek istiyordum hava kararmıştı.


''Üstünü giyin dışarı çıkıyoruz''


Dediğini yaptım.

Ortada duran eşya yığınından giysilerimi buldum.

Nasıl giyineceğimi bilmiyordum ama Oğuz şuan tamamen sivildi.Belindeki silahı saymazsak.

Sanırım ben de silah taşıyabilirdim.

Üzerime bir tshrt ve kot pantolon geçirip odadan çıktım.

Yanıma silah almak için kutuları açmaya başladım.

''Ne yapıyorsun,bunlar buraya nasıl geldi'' sonra beni kolumdan tutup duvara yasladı.

Belindeki silahı kafama dayamıştı.


''Kızım sen kimsin''

Ben kimdim bilmiyorum.

Üzerimden Oğuzu attıktan sonra bağırmaya başladım.


''Ben sadece ajanım anladın mı,ben de bilmiyorum bu silahlar neden burada,ben neden buradayım.Tek bildiğim bunlar.Sen benden daha çok şey biliyorsun.Şimdi sus artık da çıkalım.''

Silahını beline koydu.

Ben de kutudan bir tane beratta aldım ama bileğimden tutup bıraktırdı.


''Senin silahın bende,bunları kullanmaya kalkma sakın burada''


Silahı yerine bırakıp kapağını kapattım

o da evine geçip bana bir silah getirdi.


''Bu silah ve bu kurşunlar üzerine zimmetli,hiç bir şekilde keyfi kullanamazsın,kayıp kurşunlarının hesabını verirsin,anladın mı beni''


Silahı alıp belime koydum.


''Şimdi buradan çıkana kadar ben ne yapıyorsam onu yap,selamların aynısını yap,konuşma kimseyle yanımdan da ayrılma''


Şuan bu adama mecbur olmak kadar zoruma giden hiç bir şey yoktu.

Ses çıkarmadan peşinden gittim,askeri araca binmedik bu sefer,Oğuzun olduğunu düşündüğüm sivil bir araca bindik.

Tabelalardan anladığım kadarıyla Diyarbakır askeri üssündeydik.

Ve burası çok büyüktü.

Daha çıkmamıştık bile ama alışveriş merkezinin önünde durdu.

Burada askeri bir yaşam alanı kurmuşlardı.

Çıkmadan önce duraksadı.


''Adın ne?''


''Ceylan yazıyor dosyada''


''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?''


''Gerçek adım yok benim kodum var 512''


''Hey Allahım,robot musun kızım sen ne kodu ne numarası,iyi Ceylan fazla bile sana ''

Söylene söylene arabadan çıktı.

Sabırlı olmalıydım.

Sadece biraz sabır.

Ama karşımda ukala ukala konuşup şu düştüğümüz durumun acısını benden çıkartıyordu.


Alışveriş merkezine girdiğimizde askerlerin çoğu onu tanıyordu.O yüzden benim geçişim problem olmadı.

Yemek katına çıktığımızda bana döndü


''Kebap yer misin?Malum burada sushi  yok ama ''


''Adana ,yanına da şalgam,acılı'' 

Gülerek bana baktı

''İyi,aferim''

Gözlerimi devirdim.

Cidden o kadar da çıtkırıldım gözükmemeliydim karşıdan.


O da kendine aynısından söyledi ve masaya oturduk.

Gelen geçen sürekli karşıdan selam veriyorlardı.

Bir tanesi yemeğin ortasında yanımıza geldi.


''Ooo,devrem tatilin kısa sürmüş,hatunla tanıştırmayacak mısın bizi''

Oğuz dişini sıktı.Ben sadece adama baktım.


''Asteğmen Ceylan Demir''

Asker hemen esas duruşa geçti.

''Komutanım,özür dilerim''

Ben gülümsedim

''Rahat asker,zaten yeni geldi,bir  iki güne tanışırsınız''


Adam sivil olduğu için rütbesini bilmiyordum ama esas duruşa geçtiğine göre benim altım olmalıydı.


Adam gittiğinde bana döndü

''Selim onbaşı,seversin''

Cevap vermedim.

Sanki rüyada gibiydim.

Tek gerçek de elimdeki dürümdü sanırım.


Karşılıklı oturuyorduk ama o daha çok etrafı izliyordu.

Ben de önümdeki yemekle ilgileniyordum.


''İki kişi saat on yönünde''


Kafasını kaldırıp önce bana sonra da dediğim yere baktı.


''Bizimkiler,çok konuşmamaya çalış''


Adamlar gelip yanımızdaki iki sandalyeye çöktüler.


''Oğuzum yengeyle tanıştırmayacak mısın bizi''

Oğuz derin bir nefes daha verdi.


''Ceylan Yüzbaşı,bunlar da Emreyle,eküri Murat,üsteğmenlerdir.''


Kafamla selam verdim.Ayağa kalkıp esas duruşa mı geçmeliydim bilmiyorum.


''Ceylan asteğmen eğitim vermeye geldi,iki güne başlayacak eğitimleri''


Emre bana döndü


''Ne eğitimi tam olarak''

Bunu beklemiyordum işte.

Oğuza baktım.


''Yabancı dil,yakın dövüş ve silah kullanımı,psikolojik tahribat''


Yemeğim nefes boruma kaçmıştı.

Öksürmeye başladım.

Yakın dövüş hadi neyse de silah kullanımında ben ağır silahlar hiç kullanmamıştım.

Taramalı ya da roket atar da elime almamıştım.

Bu Oğuz ne saçmalıyordu.



Hemen masadaki suyu içip normale döndüm.


''Şimdi uzayın bakalım''

Oğuz ikisini yolladıktan sonra konuşmaya başladım

''Silah eğitimini nasıl vereceğim,biraz usturuplu atsaydın bari''


''Ben kafamdan uydurmuyorum güzelim bunları,bana verilen bilgileri söylüyorum''


''İyi de ben ağır silah kullanmadım hiç''


''Merak etme,öyle bir hataya düşmeyeceğim zaten,tabanca kullandıracaksın ne bileyim bıçak falan''


Derin bir oh çektim.

''Şimdi anlat bakalım,nasıl kıvıracağım ben bu işi''


Ellerini göğüslerinde birleştirdi.

Tam anlamıyla kas  yığınıydı diyebilirim

Bunlar nasıl eğitimlerden geçiyorlardı aklım ermemişti.

Yani bu cüssedeki adam yanıma yaklaşmıştı ve hissetmemiştim.

Duymamış görmemiştim.

Ben ki 512 havadaki nemi hissederken adam tam bir ölüm sessizliğinde yanıma gelmişti.


''Başlangıç olarak vermen gereken eğitimleri sana söyleyeceğim.ama daha da önemlisi üstlerinle nasıl konuşacaksın,nasıl esas duruşa geçeceksin,nasıl asker selamlayacaksın,nasıl emir vereceksin''


''Hadi başlayalım o zaman''


---------------------


Eve geldiğimizde bana geçtik.

İlk önce nasıl esas duruşa geçmem gerektiğini gösterecekti.


''Bak elini böyle tut,göğsünü çıkar,karnını içeri çek,omuzlar dik,karşıya bak''


Yapmıştım,bana kamuflajlarımı tekrar giydirmişti.

Çok garip bir duyguydu.

Esas duruşta bile gururlanırdı insan.


''Ciddiyet çok önemli,gülmek yok,konuşmak yok,üstün sana emir verdiğinde sorgulamak yok''

Sonra elinde bir kolyeyle geri geldi.


''Bu ne ''

''Bu senin künyen,öldüğünde birisini dişlerinin arasına birisini de baş parmağına asarlar,boynundan çıkarma sakın''


Boynuma astım ve göğsüme değen metal soğukluğu beni ürküttü

Her an ölebileceğini hissediyordun,biliyordun.

Şuan sadece eğitim verecek bile olsam,kendi tabutumu boynumda taşıyordum.


Bana askeri kimliğimi de vermişti.

Bereli fotoğraf bile yapmışlardı bana.

Devlet sağ olsun


''Eğitimler sırasında yanında olacağım,bizzat benim üzerimde göstereceksin,istediğin taktiği gösterebilirsin ama yeterince iyi olup olmadığını bilmiyorum ,deneyelim ''


Cümlesini bitirir bitirmez üzerime atlayıp boynumu kollarının arasına geçirdi.Bu cüssedeki bir adamı üstümden atamazdım.Nefes almam gittikçe güçleşiyordu.

Ellerimle boynumu tutan ellerini sararak güç aldım ve ayaklarımı boynuna doladım.

Onu öne ittiğimde ikimiz de yerdeydik.

Boynum ateş gibi olmuştu.

Bu sefer ben onun üzerine atladım yerden henüz kalkamamıştı yüzüne attığım tekmeyi iki elini siper ederek engelledi. Bu sefer diğer ayağımla kafasına tekme savurdum,hızlı bir geri çekilişle onu da savurdu.

Artık ayağa kalkmıştı.Ve ben boşa giden tekmem yüzünden kendi etrafımda tur atmak zorunda kalmıştım.

Bu sefer de o üzerime doğru bir tekme savurdu.

Ayağını elimle tutup yerde kayarak düşmesini sağladım.

Yerdeyken ayaklarımın arasından ayaklarını sokarak beni aşağı çekti kafa üstü düştüm.

Tekrar boynuma atladı ve yerde boğuşmaya başladık.

Çok güçlüydü ama benim de taktiklerim vardı.

Onun eli benim boynumdaydı benimki de onun ama benim gücümle onun gücü eşit olmadığı için ben daha zor durumdaydım.

Kendi onun altından almaya çalıştım.

Başaramadım.Şimdi yan dönmüştük.

Kendimi biraz geriye atıp tekme savurdum ve boynumu ellerinin arasından geçirerek kurtardım.

Ayağa kalkmaya çalışırken belimden yakaladı ve beni tekrar altına aldı.

İki elimi başımın üzerinde birleştirdi.

Karnımın üstüne oturdu.

Tam ayaklarımı tekrar boynuna dolayacaktım ki evin kapısı kırıldı.

Biz de zaten kapının önündeydik.

İkimiz birden kapıya baktık ama ellerimi bırakmamıştı.


Kapıda üç asker duruyordu.


Oğuz istifini bozmadan sordu

''Ne var asker''

Askerlerin üçü de esas duruşa geçmişlerdi.

''Komutanım biz boğuşma sesleri duyunca.''

Arkadan iki kişi daha gelmişti.

Bu Emreyle Murattan başkası değildi.


''Tamam asker'' Dedi 

ve ben bu utancı daha fazla yaşamamak için avcıyı üstümden yuvarlayıp ayağa kalktım.


Askerlerin üçü gitti ama Murat ve Emrenin yüzündeki sırıtışı hayatım boyunca unutacağımı sanmıyordum.


''Eğitim yapıyorduk Lan bakmayın öyle pis pis.''

Oğuz kapının eşiğine gitmiş orada durumu açıklamaya çalışıyordu

''Tamam da birader,kıza giydirmişsin kamuflajları,fantezi mi yapıyordunuz lan doğru söyle''

Ben kapıdan uzakta içeride koltukta oturuyordum.

Duyduklarımla kızarmaya başlamıştım.


''Ne fantezisi lan siktirmeyin belanızı şimdi.Sadece eğitim..Neyse amk,size ne açıklama yapıyorsam,hadi basın gidin''


Fakat Emreyle Murat bi anda 

''ooooooooo'' sesleriyle Oğuzun sırtına vuruyorlardı.

Oğuz kapıyı suratlarına kapattı.


''Sen bizimkilerin kusuruna bakma''


Omuz silktim


''Düşündüğümden sıkı çıktın.''


''Senin onayına çok ihtiyacım vardı,teşekkür ederim''dedim sanki ciddi ciddi söylüyormuşum gibi.



Bir anda yanıma gelip kollarımdan tuttu


''Bak kızım ben Avcı'ya benzemem,modern bir adam değilim,seninin de dediğin gibi ben vahşiyim.

Benim yakın dövüşe çok ihtiyacım olmaz.Ben pusuya yatar uzaktan adam öldürürüm,yakınına geldiğimde boğazını keserim.O yüzden benim sinirimi bozma.Uslu dur.''

Hiç istifimi bozmadan karşıya baktım.


''Kalk bir de atışını görelim''


--------------------


Oğuz beni eğitim alanına getirmişti.

Kapıdaki askere de Orgeneral gelmediği sürece kimseyi içeri alma dedi.


''Gecenin bu vaktinde dikkat çekmez mi''

''Çeker ama senin için verilen emir Orgeneral imzalı.''


Bana özel bir kıyafet giydirdi.

Bacaklarımda mühimmat için yerler bulunuyordu.Fişek ya da benzeri şeyler vardı.


Belime önce tabanca koydu,M4 tipi silahı kendi elinde tutuyordu.


''Şimdi,karşıda gördüğün 6 tane adam var,gece görüşünü tak,zaman tutuyorum,Ellerini burun hizana getir.Başla dediğimde başla''


Gece görüşünü  taktığımda  6 tane atış tahtasını görüyordum asıl sorun silahımın kılıfını hızlıca çıkarmak olacaktı.''

Nefes aldım.


''Başla''

Hızlıca cebimden çıkarıp nişan almadan burun hizamda silahı tutarak altı atış yaptım.


''8 saniye,Tamamı kafadan,atışın iyi ama hızın az ,ortalama bir bordo bereli 5-6 saniye içinde bunu  gerçekleştirir''


Silahları değiştirdik.

Verdiği silah hafif geri tepmeliydi ve omzumdaki kurşun yarası biraz beni rahatsız edecekti.


''Başla''

Omzuma  ardarda altı kabza darbesi almıştım ve hafiften sızdırmaya başlamıştı

''5  saniye,

iyi

,demek ki kılıfı çıkarmada zorlanıyorsun.Oraya gene geliriz.''


Sırada uzak mesafe nokta atışları vardı.


İlk başta yüz metreden başladık,kafalarından vurmuştum.

Şimdi sıra 200 metreye gelmişti ve artık eğitim alanında değil bir dağdaki noktayı vurmamı söyledi.

Kırmızı bir balondu.Dürbünsüz bakınca gece görüşünde bile çok net değildi.


Daha uzak metrelerden nokta atışı yapmıştım ama sonucunda ben bir keskin nişancı değildim.


Nefesimi tuttum.

''Ateş''

Nefesimi verdim.

Balon tamamdı.


''Şimdi sırada daha zor bir atış var.''


Cebinden küçük bir elma çıkardı ve benden yüz metre uzaklaştı.

Elmayı sol eliyle uzatarak tutuyordu.

İki parmağının arasından atış yapmalıydım.


''Bana doğru yürüyerek gel,atışını hareket halinde yapacaksın''


Bana güvenmeli miydi bilmiyorum ,ben bu eğitimleri almıştım,gece,gündüz,karda,fırtınada,yağmurda.

Sonrasında çok az kullanmıştım ve şuan da yeteri kadar paslı olup olmadığımı bilmiyordum.


Siperden çıkıp ona yürümeye başladım.

Üç adım sonra nefesimi tuttum,nişan aldım

''Aferin'' dedi ve elmadan geri kalanı ısırdı


Nefesimi verdim.


''Şimdi biraz parkur çalışması yapacağız''


''Gece yapmak zorunda mıyız?''


Durdu.Bana döndü.

''Birincisi;yarın burada öğrenciler eğitim alırken bir asteğmeni eğitemem

İkincisi;akşam da savaşırız,aklında bulunsun''


Bundan sonra tek bir kelime dahi etmeyecektim.


Parkurun başına vardığımızda bir çok aşamadan başlıyordu.


''Süre tutacağım ortalama üç dakika içinde bütün parkuru bitirmen gerekiyor''


Parkur çok büyüktü

Engelli koşu,atlama,halat tırmanışı,çamurda sürünme,silah atışı,koşu,tekrar silah atışı,odalara girip,odalardan çıkma,tekrar silah atışı.


''Başla ASKER!''

İlk önce silahım kolumda asılı engelli koşuyu tamamladım,sonra halat tırmanışı ve atlama vardı

sıra çamurda sürünmeye gelmişti


''Plaza ajanı,çamurumuzu sür yüzüne iyi gelir''


''Bu kadar mı hızlısın?

Seni buraya sivil diye bile almazlar

Kaldır götünü.

Seni bana verenlerin aklını sikiyim

Karı gibi süzülme,

Devam et atışını yap

Silahını yanından ayırma!''


Parkur bittiğinde her yerim çamur içindeydi ve nefes nefese kalmıştım.


Süreyi durdurdu.

''4;15, çalışmamız lazım.Çamurda vakit kaybediyorsun''


Sesimi çıkarmadım.

Omzum fena halde kanıyordu.


''Bana bi ilk yardım seti lazım''


Alay edercesine sordu

''Ne o güzelim,tırnağın mı kırıldı''


Bunu demesi üzerine parkura girişe doğru gittim.

Orada ilk yardım seti buldum.

Gördüğüm bir masanın üzerine oturup Kamuflajımın düğmelerini çözdüm.

Kolum beklediğimden daha kötüydü.

Kamuflaj ışığın altına gelince belli oluyordu.

Kan dağılmıştı.

Adrenalinin etkisiyle hissetmemiştim.

Önce dün gece yaptığım pansumanın sargı bezini çıkarttım.

Yaramın üzerine sargı bezini bastırıp kanın durmasını bekleyecektim.


''Kızım sen kendini mi vurdun?''

Arkamdan çıkmıştı gene,bu adam bunu nasıl başarıyor?


''Eski bir yara''

Ellerini saçlarının arasından geçirdi.

''Kevgire çevirmişsin sırtını 5 tane izin var''


''Sırtımda sekiz''

Elimden sargı bezini aldı.Kendisi bastırmaya başladı

''15 yaşında kızı sahaya çıkarırsan normal,ben de seni karnından vurmuştum''

Demesiyle birlikte karnımı tuttum.

Diğer eliyle kamuflajımdaki bir iki düğmeyi çözdü

İzin etrafında elini gezdirdi.

''Ölebilirdin.''

Bir şey demedim

Evet ölüyordum da.

Kalbim iki kere durmuş.

Ama sanırım yaşamam gerekiyormuş.

Cigerlerime kurşun gelmişti bir keresinde

O zaman da öleceğimi sanmıştım.Nefesim kesilmiş,kan kusmuştum

Bilincim kapanmıştı.

6 ay hastanede yatmıştım

Sonra tekrar sırtıma gelmişti.

Artık ölmeyi düşünmeyi bırakmıştım.

Ben de bir şans vardı.



Elindeki sargı bezini masaya bıraktı.

Pansumanımı yapıp güzelce sardı.


''Gidelim,bir duşa ihtiyacın var,yarın devam ederiz''

























Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 49K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
28.2K 1.4K 19
ruhsuz bir kadın. çoğu kişiyi umursamaz.borda bereli bir kadın birgün hastahanede karıştığını öğrenir. Diyer tarafta ise baba- kız, anne- kız, ab...
89.3K 5.4K 35
Bir suçlu ile mektup arkadaşlığı...
1.2M 111K 46
~Bu kitap tüm zorluklara inat aşkından vazgeçmeyip aşkı için savaşanlara ithaf edilmiştir.~ -------------------------- "Aşk mıdır beni,sana bu kadar...