Tutsak

By mononokece

15.5M 541K 223K

"Birlikte güldüğün birine aşık olmak kolaya kaçmaktır; ben seninle ağlamaya bile aşığım." Sıradan başlayan pl... More

TUTSAK
Karakter Tanıtımı
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14 / Kısım 1
Bölüm 14 / Kısım 2
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25 / Kısım 1
Bölüm 25 / Kısım 2
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36 / Kısım 1
Bölüm 36 / Kısım 2
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 / Kısım 1
Bölüm 45 / Kısım 2
Bölüm 45 / Kısım 3
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49 / Final
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm - Son

Bölüm 33

166K 7K 872
By mononokece

Lavin; elindeki telefonda duran bakışlarını kaldırdığında, evin içinden çıkan ve bahçede ilerleyerek kendisine doğru gelen Sarp'ı gördü. Ona dikkatle baktı. Onun sert yüz hatları kaşlarının çatılmasına neden olurken Sarp ona tamamen yaklaştı ve "Lavin." dedi. "Gidelim artık."

Henüz hava yeni yeni kararmaya başlamışken Sarp'ın bunu neden istediğini anlayamadı Lavin. Akşam ortamdakilerin yapacağı barbeküye katılmayı o da istiyordu oysa ki. "Ne oldu?" dedi merakla. "Erken değil mi daha, biraz daha kalsaydık?"

"Geliriz yine." dedi Sarp. "Hadi. Değiştir üstünü çıkalım."

O koltuğa yerleşirken; Lavin anlamaz bakışlarla omuz silkti ve üst kata çıkarak kendi kıyafetlerini giydi. Aşağıya geri döndüğünde diğerleriyle vedalaşan Sarp'ın koluna girdi ve kısa kısa hepsiyle konuştuktan sonra evin sahibi Rachel'la birlikte içeriye ilerledi. O sırada da hala barda oturan Tamay'ı gördü ve kendilerine başını çeviren genç adama gülümseyerek eliyle selam verdi.

"Gidiyor musunuz?" diye sordu Tamay bu hareketin üzerine.

"Evet gidiyoruz." dedi Lavin samimiyetle. "Memnun oldum tanıştığımıza, size iyi eğlenceler."

Tamay yerinden kalktı ve onun elini sıktı. "Ben de memnun oldum." dedi ellerini ceplerine geri sokarken. Sarp'a belirsiz bir baş hareketiyle veda etti ve yeniden Lavin'e baktı. "Görüşmek üzere."

Lavin gülümsemesini bozmadan yeniden Sarp'ın elini tuttu ve çıkışa ilerledi. Kendileriyle gelen Rachel'a her şey için teşekkür ederek samimiyetle sarıldı. Rachel da kendi numarasını ona verdikten sonra yeniden görüşmelerini isteyerek onları uğurladı ve eve geri girdi.

Lavin ise; arabaya bindiklerinde; yola çıkan Sarp'a halinden memnun bir şekilde baktı ve "Arkadaşlarını çok sevdim." dedi. Gerçekten de beklediğinden çok daha kafadengi çıkmışlardı. "Hepsi çok samimi insanlar." Gözlerini bir şey düşünür gibi yolda gezdirdi ardından. Gülümsemesini silikleştirdi. "Aranızda ne var bilmiyorum ama Tamay'ı da çok sevdim ben." diye devam etti. "Bence iyi bir çocuk."

Sarp yoldaki bakışlarını kısa bir süre Lavin'e döndürdü ve sonra yeniden, ciddi bir tavırla karşıya odaklandı. "Kötü biri olduğunu söylemedim zaten." dedi. "Sadece saçma sapan bir hayatı var. O yüzden de yeniden bana bulaşmasını istemiyorum."

Ikisi de sessizce yola odaklandılar bu konuşmanın ardından. Yolun büyük bir kısmı sessiz geçti. Bunun sonunda; giderek daha büyük bir karanlık yola çökerken eve çıkan ara yola girdi ve "Lavin..." dedi Sarp düşünceli bir şekilde. "Şu adrese yarın gidelim mi?" Bu soru sanki hiç düşünmeden bir anda dudaklarından dökülmüş gibi görünse de gerçek öyle değildi tabii ki. Aklı bütün bir gün, özellikle de tüm yol boyu bununla meşguldü. Oradan olabildiğince kısa sürede ayrılmak istiyordu artık. Tamay'ın karşısına çıkışı da; bu kararını tetikleyen en önemli etkendi.

Büyük bir şok dalgası bedenine yayıldı bu soruyla Lavin'in. Ciddi olup olmadığını anlamak için yanındaki Sarp'a bedenini çevirdi ve gözlerini büyüttü. "Ciddi misin?" diye sordu. Düşünceli bir baş haraketiyle aldığı onayla derin bir nefes aldı ve "Tamam." dedi. Sesi keyifli bir telaştaydı. "Eğer eminsen..."

"Eminim." Fazlasıyla net bir tavırla bu cevabı verdi Sarp. "Ne olacaksa olsun artık." Başka hiçbir şey söylemeden arabadan indi. Bu konu hakkında daha fazla düşünmek istemiyordu. Kararını kesin olarak vermişti.

Eve çıktıklarında; ışığı yakan ve çantasını bir kenara fırlatan Lavin'e baktı, bir an yerinde sabit kalarak. Ona doğru ağır bir şekilde yaklaştıktan sonra ise Lavin'i aniden kolundan tutarak sakince kendisine çekti ve bir anda dudaklarını onunla buluşturdu.

Hiç beklemediği anda gelen bu hareket nedeniyle fazlasıyla afallasa da gülümseyerek onun öpüşüne karşılık verdi Lavin ve sonra kendisini geri çekip, ona soru sorar gözlerle baktı. Sarp'ın bu tavrına anlam veremedi ve yapay bir sinirle gülümsedi. "Sözünde durdum ve havuza girmedim diye miydi acaba; bu ani öpücük?"

Sarp bu soruya karşılık; "Aa!" dedi o an, bir şey hatırlamış gibi. "Havuz demişken... Sana şişme havuz alacaktık, değil mi? Nasıl da unuttum."

"Sarp!" Lavin kendisini saran Sarp'ın göğsüne sert bir yumruk indirdi. "Komik değil. Sana gerçekten sinirliyim bu konuda, biliyorsun değil mi?"

Sarp onun bu öfkesine karşılık rahat bir tavırla gülümsedi ve eğilip yeniden onun dudaklarını kısa bir süre esir aldı. "Tamam." dedi sonunda umursamazca. "Hala suya girmek istiyorsan... Yukarıda; harika bir manzaraya sahip dev bir jakuzim var, biliyorsun. Bugünlük onunla avunabilirsin. Ama baştan söyleyeyim; tek kişi girince tadı çıkmıyor, iki kişi girilince çok daha güzeldir."

Lavin bu imalı cümlelere karşılık gözlerini kıstı ve "Öyle mi?" dedi, tek bir noktaya takılarak. "Nereden biliyorsun peki sen; iki kişi girince daha güzel olduğunu? Daha önce denedin yani?"

Sarp bu soruya karşılık düşünür gibi alt dudağını dişledi, omuz silkti ve konunun uzamamasını isteyen bir tavırla eğilerek Lavin'i kucakladı. Aniden onu omzuna aldı. Lavin kıkırdarken "Ne yapıyorsun ya!?" diye sordu. "Düşeceğim, bırak!" Merdivenleri çıkmaya başladıklarında onun sırtına vurdu. "Soruma da cevap vermedin ayrıca; kiminle girdin daha önce o jakuziye?"

"Benim kollarımdayken düşmezsin, merak etme." dedi Sarp. "Sen bana trip atıp gitmeden küçük bir önlem alıyorum sadece." Lavin'i bırakmadan merdivenlerden yukarıya çıkarak banyoya girdi ve kapıyı arkalarından kilitledi. "Saçma soruna da cevap vermeyeceğim. Son dönemde çok fazla kapris yapmaya başladın çünkü, bu esintili hallerinin nedenini de artık oturup konuşsak; galiba iyi olacak."

Lavin bu konuyu ona unutturmak istercesine; kendisini yere bırakan Sarp'ın gözlerinin içine baktı ve ona tamamen yaklaştı. Kollarını sakince kaldırırken sesine tutkulu bir tını yaydı. "Şimdi sadece üzerimdekileri çıkarmayı düşünmeye ne dersin peki?" diye sordu göz kırparak. "Bence bu çok daha iyi olacak."

Sarp; bu tekliften sonra ne konuştuklarını unutmuş gibi, fazlasıyla memnun bir şekilde Lavin'i geriye ilerletip lavaboya yasladı. Bedenleri birbiriyle buluşurken; aralarında hiçbir mesafe bırakmadan, onun üzerindeki askılı bluzu sıyırır gibi ağır bir hareketle çıkardı. Kenara fırlattıktan sonra da saçlarını geriye doğru düzeltip onun çıplak kalan beline ellerini yerleştirdi ve dudaklarını onun dudaklarına yaklaştırdı. Elleri Lavin'in ipeksi teninde halinden memnun bir şekilde gezerken; "Bugün neyi çok fazla sevdiğimi fark ettim biliyor musun?" diye sordu Lavin'e, fısıldar gibi. Onun yüzünde ve bedeninde gözlerini sakince gezdirdi. Bir eli Lavin'in sırtında yükselerek sütyen kopçasına ulaştığında parmakları uslu durmayan bir tavırla, birbirine kenetlenmiş olan küçük demir parçalarını birbirinden ayırdı. "Seninleyken bana dönen kıskanç bakışları."

Lavin bu sözle gülümserken başını dikleştirdi. Sarp'ın dudaklarına tamamen yaklaştı ve onun kendi tenine değen nefesiyle yutkundu. Bedeni Sarp'ın dokunuşlarıyla tekrar tekrar alev alırken; "Tam; yanındakine istekle bakanları öldürmek isterken..." dedi. "Onların birden sana dönen o acınası kıskanç bakışlarıyla istemsizce gurur duymak... Dünyanın hem çok iyi, hem de fazlasıyla öfkeli hissettiren en çelişkili anı..." Ciddi bir ifadeyle dudaklarını Sarp'ın dudaklarına hafifçe değdirdi. "Aynı duygularda olmak..." dedi nefesleri birbiriyle harmanlanırken. "Ne kadar da hoş..."

_________________

Ertesi sabah; heyecanla yataktan çıktıktan sonra üzerini değiştirdi Lavin. Odadaki boy aynasından kendisine son kez baktı, saçlarını sıkı bir at kuyruğu yaptı ve tamamen hazır olduğunda; yatağı düzeltip alt kata indi. Etrafa bakındığında Sarp'ın evin balkonunda düşünceli bir şekilde sigarasını içtiğini görerek onun yanına çıktı. Sarp'ı keyifle öptükten sonra da kısaca süzdü. "Hazırlandın mı?" diye sordu şaşkınca. "Erken mi çıkacağız?"

"Evet." Sigarasını gelişigüzel bir hareketle söndürdü ve "Bir an önce gidelim." dedi Sarp. "Uzadıkça tadı kaçmaya başlayacak." Lavin'in kıyafetlerine baktı. "Sen hazır mısın?"

"Hazırım. Önce bir şeyler atıştırayım ama, olur mu hayatım? Çok acıktım!" Gülümserken kendisine onay veren Sarp ile birlikte mutfağa girdi ve hızlı bir şekilde kendisi için hazırladığı sandviçi keyifle yedi. Ayaküstü kahvaltısını bitirmesinin ardından ortalığı toparladı ve üst kattan çantasını aldıktan sonra Sarp ile birlikte evden ayrıldı.

Arabaya bindiklerinde sıcağın boğuculuğunun daha da arttırdığı gerginliği nedeniyle nefesini dışarıya üfledi ve ciddiyetle yola odaklanan Sarp'a baktı. Onun da gergin olduğunu hissedebiliyordu. Sarp'ın her durumda takındığı rahat hallerine alışkın oluşu bu halini az da olsa yadırgamasına neden olsa da anlayabiliyordu onu. Birkaç saat sonra onları biraraya getiren hikayenin sonuna ulaşacaklardı belki de ve bunun mutlu mu yoksa mutsuz bir son mu olacağı, kendilerini neyin karşılayacağı o an tam bir belirsizlikti.

Evin bulunduğu adrese ulaştıklarında arabayı park eden Sarp ile birlikte aşağıya indi Lavin. Etrafına bir şeyler ararcasına bakındı. Çantasına elini atarak telefonunu çıkardı. "Kaç numaraydı unuttum." Ancak tam adresin olduğu mesajı açacağı sırada Sarp'ın sanki daha önce oraya gelmiş gibi bilinçli adımlarla karşı kaldırıma ilerleyişiyle bir an duraksadı. "Sarp?" dedi sorgular bir merakla. Kaşlarını çattı. "Sen nasıl hatırlıyorsun?"

Sarp onun sesi ile kendisine gelirken ona baktı. Iki gece önce oraya geldiğini Lavin'in bilmediğini hatırladığında donuk bir ifade takındı ve "Köşedeki barın adı aklımda kaldı." dedi. "Oradan hatırlıyorum." Lavin şaşkınlıkla Sarp'ı onaylarken mesajdaki apartman numarasını okudu ve sonra barın yanındaki apartmana baktı. "Evet. Burası." dedi heyecanla. "Hadi girelim."

Karşıya geçtikten sonra apartmanın girişindeki merdivenlerden ağır adımlarla çıktılar ve birlikte zillerdeki isimlere baktılar. Alt alta sıralanmış dört zilin yalnızca bir tanesinde isim yazıyordu. Bu yüzden alt dudağını büktü ve "Eee?" dedi Lavin. "Ne yapacağız peki şimdi? Isim yazmıyor."

"Birinden başlayacağız." dedi Sarp. Duraksadı ve kumar oynar gibi elini zillerde gezdirip en alt katta durdu. Yuvarlak metale parmağını kendinden emin bir tavırla bastırdı ve ardından geri çekilip bekledi. Lavin ona heyecanla bakarken demir kapının kilidi, kısa süre sonunda tiz bir sesle açıldı ve bir an duraksasalar da birlikte apartmanın içine girdiler. Dışarıdaki havaya inat fazlasıyla serin olan apartmanın mermer zemininde ayak sesleri yankılanırken; Sarp, önünden ilerlemesine izin verdiği Lavin'in arkasından apartmanın içindeki birkaç basamağı çıktı. Yan tarafa baktığında apartman merdivenlerinin hemen yanındaki aralanmış çelik kapıda duran ve merakla kendilerini bekleyen yaşlı kadını gördü. O anda da ilk denemelerinin yanlış olduğunu anladı. Yıllar sonra da olsa annesini gördüğünde onu tanıyacağını biliyordu Sarp. Bu kadın o değildi.

Bir erkek gibi kesilmiş olan beyaz saçları nedeniyle sert bir imajı olan kadın sorgular bir bakışla ikisini süzdü ve hiçbir şey söylemeden yanına gelen iki gence baktı.

Lavin Italyanca bilmediği için; ne söyleyeceğini bilemez bir şekilde, ondan bir adım bekler gibi Sarp'a baktığında Sarp derin bir nefes aldı ve "Merhaba." dedi kadına. Zaman kaybetmeden konuşmaya devam etti; "Biz birini arıyoruz. Bu apartmanda oturuyormuş sanırım."

Kadın kaşlarını biraz daha çattığında tenindeki kırışıklıklar daha da belirginleşti ve "Öyle mi?" dedi merakla. Sesi; yeni uykudan uyanmış biri gibi kalın ve fazlasıyla çatallıydı. "Kime bakıyorsunuz?"

"Ayla." dedi Sarp. Başka bir şey söyleyecek gibi olsa da sustu. Kelimeler dudaklarından çıkmamak için direnir gibiydi. Bu nedenle o an yalnızca ismini söylemekle yetindi.

Kadın Sarp'a bakarken gözlerini kıstı ve "Ayla..." dedi kelimeyi uzatarak. Parmaklarını dudaklarına götürdü ve bir an düşünceli dalgınlığıyla sessiz kaldı.

Sarp ona zaman tanısa da kısa bir süre sonra bu sessizlikten sıkıldığını hissetti ve hatırlamasına yardımcı olacağını düşünerek; "Siyah, düz saçları olan bir kadın." dedi, eski haline göre tarif ederek. "Ince yapılı, mavi gözlü... Şu an kırklı yaşlarında."

Yaşlı kadın, bu tarifle; kıstığı gözlerini etrafta gezdirdi. Düşünceli sessizliğinden sonra dudaklarını araladı ve "Ah!" dedi bir şey hatırlamış gibi. "Tabii, Ayla." Başını gülümseyerek aşağı yukarı hareket ettirdi. "Şimdi hatırlıyorum. Evet. Ne için sordunuz? Tanıdıkları mısınız?"

Lavin kadının gülümseyişini görünce, merakla Sarp'a döndü yüzünü. "Ne diyor?" diye sordu. "Tanıyor muymuş?"

"Evet." dedi Sarp dümdüz bir sesle, bakışları kendilerini inceleyen kadında takılı kalmıştı. Derin bir nefes aldı ve "Ben..." dedi kadının sorusuna cevaben. "Onun oğluyum."

Kadın şaşkınlıkla gülümserken başı ile samimi bir onay verdi. Daha fazla sorgulamadan "Evet, burada bir evi var." dedi. "En üst katta."

Bu cevapla bir an duraksadı Sarp ve oraya geldiği geceyi düşündü. En üst kat; o gece karanlığın hakim olduğu evdi. Kadına döndü ve üstün körü teşekkür etti. Evin merdivenlerine yöneleceği sırada ise kadın onları durdurdu. "Yalnız... O şu an burada değil." dedi. "Uzun zamandır uğramıyor."

Sarp bu cümleyle merdiven demirini tutan elini sıktı ve yeniden kadına baktı. Söylediğini idrak etmek istercesine duraksadıktan sonra; "Burada değil?" dedi sorgular gibi. "Evi en üst katta dediniz?"

"Evet, çünkü hala evini satmadı. Onun." dedi kadın. Karşısındaki genç adamın daha fazla açıklamaya bekleyen tahammülsüz bakışları nedeniyle; "Yani..." diye devam etti. "Buraya çok sık gelmedi zaten, arada uğruyordu."

Sarp bu cevaptan sonra ona ciddiyetle baktı ve "Tek başına mı peki?" diye sordu yenildiği merakıyla. Her şeyden daha çok bunu öğrenmek istedi. "Yalnız mı geliyordu?"

"Evet evet." dedi kadın kendinden emin bir şekilde. "Tek başına geliyordu, bir hafta kadar bazen biraz daha uzun kalıp gidiyordu. Açıkcası; fazla mesafeli biriydi apartmandakilere karşı. O yüzden çok fazla konuşmadık ama tavırları telaşlıydı hep... Sanki bir şeylerden rahatsız gibiydi. Bilmiyorum, belki de bana öyle geliyordu."

Sarp bu sözler nedeniyle aklının daha çok karıştığını hissederken kadının neler söylediğini soran Lavin'e kısa bir özet geçti ve sonra isminin Marta olduğunu öğrendiği yaşlı kadına "En son ne zaman gördünüz peki?" diye sordu. "Bir daha gelmedi mi?"

"Hayır." dedi Marta. "En son iki yıl önce geldi. En uzun da o zaman kaldı. Yaklaşık bir ay kadar... Ancak; sonra bir gün merdivenlerden koşma sesleri geldi. Merak edip kapıyı açtığımda ise o bayanın telaşla koşarak apartmandan ayrıldığını gördüm. Evinin kapısını bile kapatmamıştı üstelik. Neler olduğunu soramadan; dışarıda kendisini bekleyen bir arabaya binip öylece çıkıp gitti. Bir daha da geri gelmedi. Evi bile o günkü haliyle duruyor."

Kadının anlattıklarından bir şeyleri çözmeye çalışsa da bu konuda hiçbir bilgisi olmadığı için bunu başaramadı Sarp ve bu nedenle omuz silkti. Lavin'e baktı. "Boşuna gelmişiz." dedi bıkkın bir ciddiyetle. "Artık burada değilmiş."

Lavin ona ne cevap vereceğini bilemeden duraksadığında; kadın araya girdi ve "Yanda bir bar var." dedi. "Isterseniz onlara sorun bir de, Ayla Hanım akşamları evde kaldığında genelde oraya iniyordu. Sahibiyle önceden tanışıyordu sanırım. Eminim onlar benden daha çok bilgi sahibidir."

Sarp kadına son bir kez daha teşekkür etti ve onunla vedalaşarak Lavin ile birlikte apartmandan çıktı. Kaldırımda; tıpkı geldikleri gibi ağır adımlarla yan taraftaki bara ilerledi. O gün bu konuyu bir şekilde netleştirmek istiyordu. Henüz öglen saatleri olduğu için kapalı olan bara dışarıdan dikkatle baktı önce. Sandalyeler masaların üzerine koyulmuş şekilde duruyorlardı ve mekan tamamiyle boştu.

Sarp barın cam kapısını iterek açtıktan sonra kahverenginin ve ahşap eşyaların hakim olduğu mekanın içini kısaca süzdü. Arka taraftan kısık müzik sesi gelse de içeride büyük bir sessizlik hakimdi. Tam birilerinin olup olmadığını seslenerek sormak üzereyken; arka taraftan elindeki paspasla bir çocuk çıkıp geldi. Yalnızca kemiklerden oluşurcasına zayıf olan bir bedene sahip bu çocuğa baktığında kaşlarını çattı Sarp. Onu bir yerden hatırlıyor gibi olsa da nereden olduğunu o an çıkaramadı ve bunu üstelemedi.

Çocuk ise tam yerleri silmeye başlayacakken onları gördü, duraksadı ve elini önlüğüne silip "Hoş geldiniz." dedi gülümseyerek. Daha sonra da Sarp ve Lavin'e doğru yaklaştı. "Ama üzgünüm; henüz açık değiliz. Sekizde açılacak."

"Biliyorum." dedi Sarp çocuğa. "Biz onun için gelmedik, birini soracağız. Patronun buralarda mı?"
Çocuk başı ile onu onayladı ve arka taraftaki odayı işaret etti. "Şu an müsaittir efendim, girebilirsiniz." Sarp ona teşekkür ederken Lavin ile birlikte arka taraftaki odaya doğru ilerledi. Ancak tam onun yanından geçerken çocuk mahçup bir tavırla "Bayım?" dedi. Sesi ürkekti. Sarp ona sorgular bir bakış attığında da devam etti. "Ben sizi daha önce görmüş olabilir miyim? Daha önce buraya geldiniz mi acaba?"

Sarp; çocuğu dikkatle süzdüğünde, onun iki gece önce kendisinin yanına gelen ve birini arayıp aramadığını soran garson çocuk olduğunu hatırladı. "Olabilir." dedi rahat bir tavırla. "Bir dönem buralardaydım, karşılaşmışızdır belki." Onun omzuna elini koyduktan sonra cevap beklemeden arkadaki odaya ilerlemeye devam etti.

Yarı açık duran tahta kapıdan girdiklerinde; pipo tütününün ortamı saran aromalı kokusu burunlarına doldu Sarp ve Lavin'in. Masasında oturan, elindeki iskambil kağıtlarını masaya sererek zaman geçirmeye çalışan orta yaşlardaki adama selam verdiler ve onun eliyle işaret ettiği yamalı, eskimiş deri koltuğa yerleştiler.

Yağlanmış saçlarıyla ve nefes almakta zorlanmasına neden olacak kadar fazla olan kilolu haliyle sandalyesinde oturan adam; alnındaki teri, eline aldığı yıpranmış mendil ile sildikten sonra dudaklarındaki pipoyu indirdi ve Sarp'ı kısaca süzdü. Lavin'e kısa bir bakış attıktan sonra da "Evet genç adam?" dedi merakla Sarp'a. "Konu nedir?"

Sarp parmaklarıyla masada ritim tutarken "Birini arıyoruz." diye girdi söze. "Yan taraftaki apartmanda oturuyormuş iki yıl öncesine kadar. Komşusu sizin onun hakkında bilgi sahibi olabileceğinizi söyledi..."

Adam başını sallayarak onu dinledi. "Ismi?"

"Ayla."

Masadaki adam sesli bir derin nefes alırken arkasına yaslandı. Sanki yüzü tek bir ifadede sabitlenmiş gibiydi; konuşurken de, dinlerken de tek bir mimik değişimi göstermiyordu. Bu nedenle ne düşündüğü anlamak fazlasıyla zordu. "Lafa girince sormayı unuttum." dedi o sırada. "Bir şey içmek ister misiniz?" Lavin'e çevirdi bakışlarını. "Genç bayan? Hangi içkiyi tercih edersiniz?"

Lavin dudaklarını büzerek Sarp'a baktı ve "Bana bir şey mi soruyor bu?" dedi. "Anlamıyorum."

Sarp'ın dudakları onun bu hali nedeniyle gülümsemek ister gibi bir an titrese de ciddi duruşunu bozmadı. Gözlerini kapatıp açtıktan sonra; "Kızarkadaşım henüz Italyanca bilmiyor." dedi adama dönerek Sarp. "Bir şey içmek de istemiyoruz." Ayağını yere tahammülsüzce vurmaya başladı ve "Soruma cevap alsam yeterli." dedi ciddiyetle. "Onu tanıyor musunuz?"

"Ismini hatırlamıyorum. Bir fotoğrafını gösterebilir misiniz?" diye sordu adam aynı ifadesini koruyarak. "Ve... Siz niye arıyorsunuz bu bayanı?'

"Uzun hikaye." dedi Sarp. Odadaki masada bulunan vantilatörün serinletmeye yetmediği, fazlasıyla rutubet kokan odadan bir an önce çıkmak istiyordu o an. Tekrar tekrar aradıkları kadının oğlu olduğunu anlatmakla da uğraşmak istemiyordu. Istediği tek şey beklediği cevabı alabilmekti.

Lavin ise; adamın fotoğraf sorduğunu anlayabildiği için çantasını karıştırıp içinden bantlanmış bir fotoğraf çıkardı ve adama uzattı. Adam gözlerini kısıp fotoğrafı incelerken; Sarp Lavin'e sorgular bir bakış attı. "Nereden buldun bunu?" diye sordu. Annesinin fotoğraflarının tümünü attığına emindi.

"Cenker sen attıktan sonra kıyamayıp çöpten çıkarmış fotoğrafları." dedi Lavin. "Buraya gelmeden önce de birkaç tanesini bana verdi, onu ararken ihtiyacımız olursa diye. Hepsini saklamış."

"Iyi halt etmiş." dedi Sarp. "Herif tüm hayatını arkamdan iş çevirmekle tüketti zaten." Gözlerini devirdikten sonra adama baktı ve "Evet?" dedi. "Tanıyor musunuz? Tanımıyor musunuz?"

Adam donuk bir ifade ile fotoğrafı Lavin'e geri uzattı ve piposundan bir nefes çekip arkasına yaslandı. Başını iki yana sallladı. "Buradan gelip geçen çok müşteri var." dedi. "Belki o dönem görmüşümdür ama siz de dediniz; iki yıl geçmiş ve maalesef genç adam, fotoğraftaki bu bayanı şu an için hatırlayamıyorum. Size yardımcı olamayacağım."

Adamın onları bu kadar oyalamasından sonra verdiği bu cevap nedeniyle bedenini; öfkenin esir aldığını hissetse de, kendisini frenleme savaşı içinde bir an sessiz kalıp nefes aldı Sarp. Hiçbir sonuç alamamak için mi bu kadar bekletilmişti? Birkaç derin nefesin ardından sakinleştiğini hissederek "Tamam." dedi adama. "Yine de teşekkürler." Lavin'e döndü. "Bu adam da bilmiyormuş, başka şekilde arayacağız demek ki. Hadi gidelim."

Lavin'le birlikte ayağa kalktıklarında; adım atacakken bir an duraksadı. Arkasına dönüp masadaki kalemlikten bir kalem alarak adamın önünde duran deftere uzandı ve kendisine çekti. Eğildikten sonra defterin en son sayfasını açtı; Milano'daki evinin adresini ve telefon numarasını ismiyle birlikte kağıda not düştü. Adama geri uzattı. "Bu bilgiler bana ait." dedi fazlasıyla ciddi bir tavırla. "Bir şey hatırlarsanız ya da duyarsanız; beni arayın." Adam gözlerini kapatıp açtı ve başını salladı. "Eğer hatırlarsam sizi mutlaka ararım. Iyi günler."

Sarp Lavin ile birlikte mekanın içine doğru ağır adımlarla ilerledi. Yerleri paspaslamaya devam eden genç çocuk onların odadan çıktığını gördüğünde gülümsedi ve barın kapısını açarak Sarp ve Lavin'i uğurladı. Mekanın karşısına geçişlerini ve kaldırımın kenarındaki arabaya binip oradan uzaklaşmalarını camın ardından dikkatle izledi.

Onların uzaklaşmasının ardından da içeriden isminin seslenildiğini duydu ve kapıdan çekilip elindeki paspası kenara bıraktı. Koşar adımlarla az önce Sarplar'ın çıktığı odaya girdi. Girişte durdu ve "Patron?" dedi meraklı bir şekilde.

Adam; önündeki defterin son sayfasını yırttı ve avucunda buruşturup karşısındaki çocuğa uzattı. "Al şu kağıdı çöpe at." dedi. "Bana da soğuk bir şeyler getir."

Çocuk elindeki kağıda tuhaf bir bakış attıktan sonra masadaki adama baktı yeniden. "Emredersin patron." Tam çıkacağı sırada merakına yenildi ve arkasına döndü yeniden. "Özel değilse eğer; niye gelmiş az önceki çift?" diye sordu. O saatlerde mekana birilerinin gelmesi alışıldık bir durum değildi. "Kimi arıyorlar?"

"Ayla Hanım'ı." Adam başını inanamaz bir tavırla iki yana salladı. Piposundan derin bir nefes aldı ve stresli bir tavırla havaya üfledi. "Yani..." dedi ardından. "Belalarını arıyorlar..."

Continue Reading

You'll Also Like

424K 3.9K 8
BAKTIKÇA KAYBOLUYORUM.GÜN GEÇTİKÇE SİLİNİYORUM.YARDIM ET GÖZLERİNDEKİ KARANLIKTA BOĞULUYORUM. SİSLİ BİR GECE GİBİ , SONSUZ BİR GİRDAP GİBİ. ÇIĞLIKLA...
15.4M 104K 25
Psikopat Mafya yeni ismi KARANLIĞIN İNCİSİ olarak ve revize edilmiş haliyle beraber tekrardan wattpad de yayında. Bazı karakter isimlerinde de değişi...
1.1K 33 1
❝Doyumsuz bir kan arzusu, çağırıyorlar elleriyle sonu... Susmak kolaydı belki ama susuyor mu vicdanın sesi? Her adımda özgürleşiyor kalp, şeytanın s...
164K 9.1K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...