You Belong With Me | Demir Ar...

By laurrien

455 52 473

ıf you can see I'm the one who understands you, been here all along so why can't you see? More

0.1
0.2
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5

0.3

40 5 41
By laurrien

-

"Aç mısın?"

Demir ile kapının önünde bir 2 dakika durduktan sonra nihayet salona geçmeyi akıl edebilmiştik. O koltuğa oturduğunda, Rena her zaman yaptığı gibi koltuğa zıplayıp onun kucağına geçmişti. Ben de koltuğun kenarına oturmuştum. "Biraz... Atıştırmalık bir şeyler hazırlasan yeter."

"Tamam o zaman, sen dur burada."

"Tek başına yapma, ben de yardım edeceğim."

"Gel o zaman."

Ben önden mutfağa geçerken onun da arkamdan adım seslerini duyuyordum. Geniş mutfağımızın sürgülü kapısını açarken ferah mutfağı bir kere daha ne kadar sevdiğimi anlamıştım. Tezgaha doğru ilerlediğimde ellerimi yaslamış ve düşünceli bir şekilde mırıldanmıştım. "Ne yapsak..?"

"Makarna?"

"Onu her zaman yapıyoruz..."

Sanki hayattaki en önemli şeymiş gibi düşünmeye başladığımızda, aklıma bir fikir geldiğinde oturduğum -düşünmeye devam ederken oturduğum- masadan indim ve karşısına geçtim.

"Sana çok güzel bir yemek yapacağım! Babam bunu annemle bize hep yapardı."

Hevesle anlatımıma gülümsemiş ve kafasını sallamıştı. "Atlas amca sana bunu defalarca yaptı, ama sen bize söylemedin?"

"Babamın gizli tarifiydi bu o zamanlar."

Malzemeleri hızlıca çıkardığımda yüzüklerini çıkarıp masaya bırakmış ve bana yardıma gelmişti. Beraber kısa sürede yemeği yaptığımızda çok eğlenmiştik. Ben tarifi anlatmıştım, o yardım etmişti. Yemeği tabaklara koyduğumuzda hızlıca bir fotoğraf çekmiş ardından masaya götürmüştük.

Oturduğumuzda ilk kaşığı almasını merakla bekliyordum. Tamam, babam bana daha önce defalarca kez yapmış olabilirdi ama ben bu yemeği ilk kez ona yapıyordum.

Yemekten bir kaşık alıp yediğinde gözlerimi ona dikmiş bakıyordum. "Nasıl tadı?" Meraklı sesimle ona baktığımda boş bakışlarla bana bakıyordu, beğenmemiş miydi acaba?

Yüzüm düştüğünde yemekten bir kaşık daha aldığını gördüm. "Sence?" Yemeye devam ettiğimde yüzümde yeniden bir gülümseme oluştu, beğenmişti.

"Beğendin mi?"

"Senin yaptığın yemeğin kötü olma ihtimali var mı ki?"

Dediği şey ile gülümsemem daha da büyüdü, öyle büyüdü ki gamzelerim ortaya çıkmıştı.

Bir süre yemeğimizi yedikten sonra boş tabakları kaldırıp iki dakika da makinaya dizmiştim.

Sıkıldığımız için küçükken tekrar tekrar izlediğimiz bir filmi açıp saatlerce onu izlemiştik, Gökçe ve Melis'e bir ara teşekkür etmem gerek sanırım...

-

Akşam olduğunda annemler gelmeden önce Demir gitmişti, yanlış anlaşılmamak için. O gittiğinden yaklaşık yarım saat sonra ise Gökçe gelmişti, yine bir planı olduğunu düşünmüştüm fakat bu sefer ciddi bir şey olduğundan buraya gelmişti.

Annemlerle ayak üstü biraz konuşup sohbet ettiklerinde sohbeti kesip elinden tutarak yukarıya çıkarmıştım onu. Odaya girdiğimizde onu hızlıca yatağa oturtturmuş ve evde pineklemeyi sevdiğim için yaptığım zuladan birkaç atıştırmalık alıp onun yanına oturtmuştum.

"Dökül."

Anlamsızca bana baktığında kaşlarımı çattım. "Bir şeyler var sen de, dökül."

Atıştırmalıklardan bir tanesini açtığında ağzına attı.

"Yani, bir şeyler oldu..."

"Neymiş o?"

Parmaklarının yanındaki etleri tırnakları ile soymaya başladığında gerçekten kötü bir şey olduğunu o zaman anlamıştım.

"Gökçe-"

"Hamileyim."

Aniden dediği şey ile bir gidip geldim, öbür taraftan buraya. Ama ben niye geri geldim ki, ölmemiş miyim?

Gökçe yanağıma hafif bir tokat atınca ancak kendime gelebilmiştim. Anında bir öksürük krizi tutarken bir yandan sırtıma vuruyor, bir yandan da sıvazlıyordu.

"Kı-zım, sen ne söylediğinin- farkında mısın?"

Bugün 1 nisan falan mıydı acaba?

"Evet..."

"Ne demek hamileyim?!"

Ani bağırışım ile elini ağzıma kapatmıştı, fazla bağırmıştım...

Merdivenlerden adım sesleri gelmeye başladığında hızlıca masadaki laptopu önümüze koyarak açtım. Aynı anda kapı da açıldığında annem kafasını içeri uzattı. "Ne oluyor Elif, kim hamile?"

Gözleri şüpheli bir şekilde ikimiz arasında gidip geldiğinde, kaşla göz arasında açtığım dizi sitesini anneme çevirdim. "Dizi izliyorduk anne... Kadının kızı hamileymiş de, ona tepki verdim ben."

Çatılmış kaşları eski hâline döndüğünde başını salladı, gitmeden ikimize de öpücük atarak kapıyı kapatıp çıktı odadan. Onun çıkması ile ben de hemen laptopu kapatıp yana koydum ve Gökçe'ye baktım. "Kimden?"

Gökçe koluma vurduğunda ovuşturarak ona baktım. "Kimden olabilir sence?!"

Aklıma ilk olarak Berat geldiğinde kaşlarımı çattım. Bunu yapacak kadar insafsız değildi herhalde.

"Berat dersen şuraya düşüp-"

"Evet, o."

Tereddüt etmeden direkt söylediğinde elim ağzıma gitti.

Nasıl oluyordu? Daha 4 gün önce arkadaşız diyorlardı.

"Ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum. Berat'a söyledim, çok sevindi o da. Aldırmak istemiyorum..."

Gözleri dolduğunda onu kendime çekip sarıldım, birkaç dakika sonra oda da hıçkırık sesleri duyulduğunda saçlarını okşadım.

Ben bu kızın en iyi arkadaşıysam eğer -ki öyleyim- Berat'dan tabii ki bunun hesabını sorucaktım.

-

Topluca oturduğumuz bir akşamdaydık. Dörtlü olarak; Demir, Ben, Gökçe ve Berat.

Beratın burada olup da hâlâ nasıl ölmediğini düşünebilirsiniz, zira ben de bilmiyorum. Gökçe, Demir' e Beratla çıktıklarını sakin bir şekilde söylemişti. Tabii ilk başta kabul etmese de, onu ikna etmiştik. Tabii daha çok ben etmiştim.

Berat iki de bir Gökçe'ye sırıtarak bakıyordu. Arada gözleri karnına da kayıyordu, belli etmeseydi bari.

Bir süre sohbet ettiğimizde, Berat sigara molasına çıkmıştı. Allah'ın tiryakisi ne olacak? Daha 5 dakika önce içmişti.

Müsaade isteyerek balkona çıktığında fırsat bu fırsattı. "Berat, dur! Balkonda ki küllük doluydu..."

Masadan kalkmama ilk başta Gökçe ve Demir yan gözle baksalarda sonradan çok dikkatlerini çekmemiş olacak ki sohbetlerine geri dönmüşlerdi.

Elimde küllük ile ben de balkona çıktığımda Berat efendi çoktan sigarasının yarısına gelmişti. "Bu küllük boşmuş, gerek kalmadı."

"Benim derdim küllük değil zaten, seninle konuşmak."

Sigarasını küllüğe bastırdığında birkaç adım yaklaştı bana. 'Ne oluyor' der gibi bir ifade vardı yüzünde.

"Bunu Gökçe'ye nasıl yapabiliyorsun?"

Kaşları çatıldığında ne dediğimi sorguluyordu. "Anlamadım?"

"Dört gün önce kıza arkadaşım diyordun be, nasıl hamile bırakırsın onu?!" Sesimin alçak çıkmasına özen gösteriyordum, mazallah diğerleri falan duyar. Başımıza iş alırız.

"Bizim ilişkimizden sana ne? Gökçe beni seviyor mu, seviyor. Bundan da pişman değil zaten."

"O bundan şu an pişman olmayabilir, ama ilerde olmayacağı ne malum?" Onu bu herife emanet etmek istemiyordum, arkadaş kalmalarında bir sıkıntı yoktu - ileri gitmedikleri sürece- fakat bu ona arkadaşken bile zarar verebilirdi.

Bir cevap veremediğinde arkamı dönüp gidiyordum ki, kolumdan tuttu. "Gökçe'ye karşı beni doldurursan, hayatını karartırım. Tek bir mesajla."

O an şak diye bir ses geldi.

Tüh, yanlışlıkla Berat'a tokat atmışım...

Yanağında bir kızarıklık oluştuğunda ne diyeceğini dinlemeden içeri geçtim. Ben bu herifle bırakın aynı yerde olmayı, aynı şehirde bile olmak istemiyordum şu an.

İçeri geçip çantama eşyalarımı koydum, yanımdaki Demir' de bana bakıyordu. "Nereye?"

"Midem bozuldu biraz, hava alırsam geçeceğini düşündüm ama geçmedi. Eve geçeceğim."

"Bırakayım seni?"

"İyi olur."

Aslında gelmeyip de şu olanları öğrensen ve Berat'ı gebertsen daha iyi olurdu da... Ona daha zaman var.

Gökçe ile vedalaşıp evden çıktığımızda içime bir kurt düştü. Umarım Gökçe'ye bir şey yapmazdı, yapamasındı.

-

Gökçe

Demir ve Elif ani bir kararla evden ayrıldıklarında arkalarından bakakalmıştım, Elif'in bir şeye bozulduğu çok belliydi.

Kapıyı kapattığımda Berat da balkondan çıkıyordu. Yüzünde ki kızarıklığı fark ettiğimde hızlıca yanına gittim. "Ne oldu, neden kızardı yüzün?"

Yüzünü ellerim arasına aldığımda yanağını okşadım. "Yok bir şey yavrum, kaşıdım biraz..."

Pek inanmasam da mecburen başımı salladım.

Yanağına ardı ardına birkaç öpücük kondurduğumda gülümseyip belimi sardı.

Bu adamdan bir çocuğum olacağı gerçeği beni çok heyecanlandırıyordu. Bir tek Elif biliyordu, o da kimseye söylemezdi zaten. Ama Demir öğrenince ne olacağını ben bile kestiremiyordum, Berat'ı öldürmeye falan kalkmazsa iyidir...

Saat geç olduğundan biz de Berat ile fazla kalmamıştık. Bir kaç bölüm kısa dizilerden izledikten ve biraz sessizce vakit geçirdikten sonra oracıkta uyuya kalmıştık.

Her şeyin en iyisinin olmasını dileyerek uyumuştum, umarım da öyle olurdu...

-

Continue Reading

You'll Also Like

Alina By ihidethisapp

General Fiction

1.6M 40.5K 80
The Lombardi family is the most notorious group in the crime world. They rule both the American and Italian mafias and have many others bowing at the...
152K 4.4K 12
Ask, dare or truth Mikayuu~ ~ Character's aren't mine ~
481K 9.3K 187
Oh god this book is so embarrassing it physically hurts .
404K 17.8K 76
This account has been hacked by Voldemort. My name is Tom Marvolo Riddle, the heir of Salazar Slytherin. I am considering on making this book a Horcr...