ESARETİNDEN KURTULUŞ

Por okuryazarbirkiz00

59.6K 2.3K 397

"Kimim ki ben Komutan? Vural Aslanbeyin artığı. Para ile satın aldığı bir o-" Elini Zümrütün dudaklarına bast... Más

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8

2.3

1.5K 72 14
Por okuryazarbirkiz00


🌙

Derya kızını öptü, uzunca kokladı. Kızı büyüyordu, artık onu anlıyordu. Yemyeşil gözleri aynı Oktayınki, aynı halası Sevgininki gibiydi. Derya hiçbir zaman bağlanmadı güzel kızına. Hiçbir zaman onu kanından canından görmedi. Koruyamayacağını biliyordu. Ne amcasının zalimliğinden koruyabilirdi ne de babasından alacağı şehit haberinden. Onun düşüncesi bu yöndeydi. Yapamaz mıydı gerçekten? İstese kızımı Sabri Yurtelden koruyamaz mıydı? Karadeniz damarı tuttuğunda gözü kimseyi görmeyen Derya hanım kızını korumaktan bu kadar mı acizdi? Peki ya kocasından gelecek olan şehit haberi için neden bu kadar emin konuşuyordu? Ya da kocası şehit olsa dahi kızını alıp gidemez miydi? Mustafa korkusuzca, en sevdiği arkadaşını, Komutanını karşısına alıp Sevgisini kaçırmıştı. Kendisi kızını götüremeyecek kadar güçsüzde değildi. Üstelik, Sevginin kapısını bir defa çalsa Sevgi o kapıyı sorgusuz açardı. Hem onu hem kızını kabullenirdi. Ama o bırakıp gitmeyi seçecekti. Yeni bir hayatı...

"Annem!" Zürmütün bıcır bıcır sesi Deryayı düşüncelerinden aldı. "Efendim bebeğim?" Bencilce tekrardan kendine bağladı kızını. Gittiğinde yokluğunu arayacak olan kızına. "Lola, anne lola! Ceylan abaya gidelim. Lütffeeen!" Derya gülümsedi üç yaşında olan kızına. Camdan bakındı, aşağıdaki Ceylanı görünce Zümrütü giydirdi. Yanına biraz para alıp evden çıktılar. Tabii üst katta onalrın kapısının açıldığını duyan hızla aşağıya inan bir Sabri vardı. Günlerdir, hatta haftalardır Derya ile konuşmayi bekliyordu. Derya yukarıdan açılan kapıyı duyunca kızını kucağına alıp hızlıca inmeye başladı merdivenleri. Kolundan çekilene kadar...

"Neraya böyle gelun hanum?" İğrenç biriydi Sabri. Yengesini taciz eden iğrenç bir adam. "Bırak beni Allahın belası!" Bağırmadı ama sesi sinirliydi. Kızı ona korkarak bakıyordu. "Hadi amma nazlandun iki elleşeceğdik kız." Yaşlanmamıştı, Oktaydan üç yaş büyüktü yalnızca, genç, gencecik bir karısı vardı ona çocuklar doğuran hala genç olan bir karısı. Gözü dışarda değil, kendi kardeşinin karısındaydı. "Bırak bizi, çocuk var. Dilede geldi yemun edarum konuştururum Oktay ile!" Sabri korku ile bakan küçük çocuğa baktı, bir eli küçük kızın yanaklarını sıkıca kavradı. Derya kızını çekmeye, saklamaya çalışamadı. Sabri buna izin vermeyecek kadar sıkı tuttu. Zaten korkan küçük kız ağlamaya başlamıştı bile. "Dila mi gelmuş? Kesarum ula onun dilunu. Ha burada geberturum onu Derya! Hela bir şey desun hela açsun o ağzini gebertmiyor muyum ikinuzu da?" Kızının yanaklarını bırakan adama nefretle baktı Derya. Kızından özür diledi, onu bırakıp gideceği için binlerce defa özür diledi. Hiçbir anlamı olmayan özürlerini dilemekten vazgeçmedi...

...

Egemen'in gelişinin üzerinden iki gün geçmişti. Yarın çocuklar buraya gelecekti, üstelik bu defa onlarla ben ilgilenecektim. İki gündür kabuslarım dışında hiçbir halüsinasyon görmemiştim. Umudum yarın da görmemek. "Kızım," diyen Efsun hanımdı. Bana kendi annemin yapmadığını yapan Efsun hanım, kanatları altına alıp kendi evladı gibi koruyan kadın... "Yarın çocuklar gelecek, ne edeyim?" Beni nasıl kendi evlatlarından ayırmıyorsa çocuklarımı da Mert ve Melekten ayırmıyordu. "Ana birşey hazırlama biz yarın çocuklarla dışarda oluruz." Lafı ağzımdan almıştı, dün böyle bir şey planlamıştı bende ona ayak uydurmuştum.

"Sen ne zaman döneceksin?" Bunu soran Harun beydi. Onun Efsun hanımdam bir farkı yoktu, iyi insanların öldüğünü düşünüyordum Vurala satıldığım gün susan insanlardan sonra. Ölmemierdi, hala yaşıyorlardı. "Davadan sonra." Babasına karşı sert bir dili vardı, mesela Cihan amcamla veya Kuzey abimle konuşurken bu şekilde değildi.

"Ablam, bu akşam ben kalayım yanında olur mu?" Dün akşam yanımda Efsun hanım kalmıştı bir süre sonra uyumayacağımı söyleyerek onu odadan çıkartmıştım, uyuduğumda gördüğüm kabusu ise en azından bir süre saklamayı düşünüyordum. "Gerek yok abla, hem iyiyim." Ceylan ablam geldiğimden belli ilk defa çok içten ve samimi bir şekilde güldü hemen ardından gözleri ile yan tarafımda oturan Egemene baktı. "Gelişin baya hayırlı oldu yengem." Ben ise normalde susacakken aklımdan geçen şeyi söyledim. "Derya hanımın yokluğu da yaramış olabilir."

Çocuklar ve Egemen gittikten sonra buradan çıkmaz olmuştu. İstisnasız her gün geliyordu tabii ki benim karışacağım bir durum yoktu. Yalnızca geldiğinde özellikle bana karşı yakın davranmaya çalışması, yaptığı, getirdiği şeyleri yememi istemesi veyahut onun verdiği şeyi yemediğimde Perihana vererek yedirmeye çalışması aşırı derecek sinirimi bozuyordu. Yok saydım onu, vicdanını rahatlatmak için yaptığı yemeği yememeyi tercih ederdim. Sadece vicdanı rahatlamasın diye.

Sabahın ilk ışıklarında evin kapısı çaldı. Çocuklarım gelmişti. Kapıya ben ulaşmadan önce önümden koşan Perihan ulaştı. "Nehir?" Sorgulayan sesi kulağıma dolduğunda bende kapıya doğru ilerledim. Doğru tahmindi, çocuklarım gelmişti. Tam arkalarında olan kadını ise tanımıyordum. "Anne!" Ece ve Ege'nin aynı anda yükselen sesi ile arkalarındaki kişiyi önemsemedim. Tam önlerinde diz çökerek sımsıkı sarıldım.

Birkaç ayda ne kadar çok şey değişmişti, senelerce yasını tuttuğum kızımın yaşadığını öğrenmiştim mesela. Ya da asla kurtulamam dediğim o cehennemden çekilip alınmıştım. Asla ayrılmayacağımı düşündüğüm çocuklarımdan ayrı bir ay geçirmiştim. En son Ece'nin doğumundan sonra gördüğüm halüsinasyonlarım tekrarlamıştı. Ailemi bulmuştum, Ceylan ablamı, Kuzey abimi... Senelerce beni bulmasını beklediğim Cihan amcamı. Şimdi ben onlara kavuşmuşken çocuklarımdan ayrılmıştım.

Vural bu defa yanlış oynamıştı, yanımda olan Kuzey abimi bulmasaydım çocuklarımı yanımdan koparttığı an kapısına giderdim. Ama unuttu, artık bir ailem olduğunu, benim gitmem için çabalayan insanlar olduğunu unuttu.

Ege kulağıma doğru yalnızca benim onu duyabileceğim şekilde konuştu. "Nehir abla canavarın karısı oldu anne." Yanılan ben miydim? Yoksa Vural Aslanbey beni benden iyi mi tanıyordu? Biliyordu, biliyordu bir başkasını kurban seçerse en çok benim canım yanardı.

Öpüp kokladığım çocuklarımdan çektim bakışlarımı. Benim yüzümden o adamın karısı mı olmuştu? Benim yaşlarımdaydı lakin daha solmamıştı. Benim ona baktığımın aksine bana nefretle bakıyordu. "Prensesim," ses Özgüre aitti merdivenlerden indiği için ilk Eceyi görmüştü. O da bizim yanımıza kapıya ulaştığında aynı Perihan gibi şokla baktı.

"Nehir?" Neden buradasın der gibi konuştu. Bu defa nefret dolu gözlerini benden çekip ona bakan Özgüre çevirdi. "Böyle iğrenç bir kadını nasıl evinizde tutarsınız siz?" İğrenç olan ben miydin? "Ne diyorsun sen?" Perihan ve Özgür aynı anda konuşmuştu. "Çocuklarını bırakıp giden bir kadını evinizde tutacak kadar karaktersiz miydiniz siz?" Çocuklarını bırakıp giden bir kadın... Ben onlardan ayrılmamak için canını verebilecekken neden onları bırakmakla suçlanıyordum. Susmadı, tekrardan konuştu. "Sen de annenin kızısın. Anneni Vuralın yanında gördüğüm an şu iki masumun annesinin sen olduğunu anlamam gerekiyordu. Annen evimizde ne yapıyordu Zümrüt? Aynı onun gibi bıraktığın çocukların için para mı dileniyordu kocamdan?"

Beni tanıyordu, ben onu tanımazken o benim en büyük yaralarımdan birini biliyordu. 'Sen de annenin kızısın,' ben o kadının kızı dahi değildim. O kadın neden katilimin yanındaydı? Beni Vuraldan önce öldürmüştü, şimdi neden onunla beraberdi?

"Ne diyorsun sen? Ne kocası kızım?" Özgür buraya geldiğimden beri ilk defa sesini bu derece yükseltmişti. "Nehir Uras Aslanbey, tanıştığım için hala pişmanım Özgür Denizoğlu." Özgür ona hayal kırıklığı ile baktı, öfkesi sönmüştü sanki. "Biz nişanı atalı ne kadar oldu Nehir?" Sesindeki hayal kırıklığı barizdi bir nişanlısı olduğunu duymamıştım hiç. "Evlendirme dairesi nişan attığımız tarihe bakmıyor Özgür Denizoğlu." Bir kurban olduğundan habersizdi, öylece habersizce kocam dediği kişinin yeni kurbanı olduğunun farkında bile değildi. Farkında olamayacak kadar nefretle bakıyordu etrafına...

•Biraz geç kalmış bir bölüm oldu, kusura bakmayın ballarım.

•Sabri, Sabri

•Aslında bölüm başını yazarken Derya'nın kendini kurtarmasını çok doğru buldum. Evet Oktay iyi bir babaydı ama çokta iyi bir eş olmayı becerememiş. Derya'nın en büyük hatası Zümrütü Sabri'nin olduğu bir yerde bırakması ve sorunlarını Oktaya açmaması.

•Bir sonraki bölüm bazı karşılaşmalar olacak, hüzün olur belki, belki bazı hayırlı şeyler

•Nehir ismi size de tanıdık gelmiyor mu?

•Nehir Uras Aslanbey?

•Özgür ve Nehirin eski nişanlı olması?

•Görüşmeyeli nasılsınız bakalım?

•Bölüm nasıldı?

Seguir leyendo

También te gustarán

274K 14.5K 48
Alya özer (asil ) küçük yaştan beri ailesinin intikamı için yanıp tututuşur tam herşey bitmişken gerçek ailesi ortaya çıkar.
13.7K 495 41
Bir kaza sonucu yüzünü kaybeden Dolunay, yüzü ile birlikte kardeşini ve sevgilisini de kaybetti. Kendisine yeni bir yüz nakli yapılan Dolunay aslında...
1.8M 49.2K 26
asker ve yeni aile kurgusu Barın elindeki çakıyı incelerken "fazla ses yapıyorsun. Dikkat et." diyerek konuştu. Ses falan yapmıyordum. Askerdim ben...
45.7M 2.1M 86
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...