KALP ZANLISI

suisdd

2K 1.1K 1.2K

Cinayet ve icra suçlarından dolayı her yerde adı geçen ve aranan adam ile polis merkezi amirliğinde özel ajan... Еще

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm (ÖZEL)
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm (Final)
17. bölüm

18. Bölüm

25 12 47
suisdd

Yeni bölümle tekrardan merhaba💓
Bölüme başlamadan önce yıldıza basmayı unutmayalım. Satır arası yorumlarınızı bekliyorum bebekler🍀
İyi okumalar!

Altlara kaydırdıkça farkettiki gerçekten de birileri Anıl Barlas'ın çıkmayan sesi olmuştu. Bu kadar ilgiyi ne ara toplayıp kendine çekmişti anlamamıştı. Birkaç tweet okumaya karar verdi.

X kullanıcısı:Abi adamın içeri alınması çok saçma değil mi ceza değil ödül vermeniz gerekiyor #anılbarlasiçinadalet

X kullanıcısı-2: Kara kaşına kara gözüne yüz tane adam ölür he #anılbarlaskahramandır

X kullanıcısı-3: sayın yargıç bu yakışıklılığı bu endamı gözlerden ırak bırakmayın #anılbarlaskatildeğil

Okuduğu gönderiler yüzünde silik bir tebessüm oluştururken orada çalışan genç bir kız elleri titreyerek limonatayı getirdi.

"Buyrun." diyerek utana sıkıla geri gitti.

Limonatasını yarıladıktan sonra kalkıp çiçekçi hanımefendinin yanına doğru gitti.

"Çiçekler ne zaman hazır olur?" diye sorunca kadın gülümseyerek cevap verdi.

"Hazır oldular bile, ipini bağlıyorum bir dakika." dediğinde Barlas kasaya geçerek borcunu ödedi.

Az önce içeceği getiren kız büyük buketi tutarak Barlas'a kitlendi. Barlas buketi işaret ederek konuştu.

"Alabilir miyim?" dediğinde kız tabi çok pardon diyerek hızlıca buketi Barlas'a uzattı.

İnsanların ona değişik gözlerle bakması onu ne kadar rahatsız etsede bir şey demek istemiyordu.

Dükkandan çıktı, arabayı çalıştırarak hastaneye doğru sürdü. Geçen yarım saatin ardından hastaneye ulaştı. Arabasını girişte köşeye park ettikten sonra girişten geçti. Üst kata doğru ilerlerken göt oğlu göt Can'ı gördü.

"Bakıyorum da pis alıştın sen. Hayırdır? Sebebi ziyaretini öğrenebilir miyiz?" diyerek dibine geldi Can.

"Benim derdim seni mi gerdi polis bozuntusu?" dedi aynı şekilde diklenerek.

"Lan bana bak!" Can, Anıl'ın yakasına yapışacağı esnada etraftaki insanların onları izlediğini görünce yakasında toz varmış gibi eliyle iki üç kere vurarak geri çekildi.

"Şansını zorlama." dedi Anıl'a.

"Sende belanı arama o halde." diyerek omuzundan itekledi ve yukarı doğru çıktı.

Cansın'ın kaldığı odanın önünde durduğunda derin bir nefes aldı. Kapıyı bir kere tıklattıktan sonra hafifçe araladı.

"Girebilir miyim?" dedi karşısındaki yorgun ama her ne durumda olursa olsun güzel olan kadına.

"Gel." dedi Cansın, tekdüze bir sesle.

"Bunlar sana." dedi, kocaman gül demetini Cansın'ın yanındaki komodine bırakarak.

"Ne gerek vardı, teşekkür ederim." diyerek çiçeklere dokundu. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Anıl Barlas'ın içi gitti. Harbi harbi sıçmıştı. Aşık oluyordu galiba. Hem de en sıkıntılısından.

"Bugün nasılsın?" diye bir soru ortaya attı Barlas.

"Biraz daha iyi hissediyorum. Ağrılarım azaldı. Sadece dikişlerim sancı yapıyor ara ara." diye yanıtladı Barlas'ı.

"Çok mu acıyor?" yüzünden oluşan hüzünü Cansın fark etti ve anında kafasını hayır anlamında sallayarak konuştu. "Hayır, merak etme iyiyim. Endişelenecek bir durum söz konusu değil." Nedense Barlas'a karşı içinde bir şeyler ısınmıştı çünkü karşısındaki adamın gözlerinde küçük bir çocuğun pişmanlığını görüyor gibi oluyordu.

"Çiçekler gerçekten çok güzel. Güzel düşüncen için teşekkürler." diyerek Barlas'ın yüzündeki burukluğu dağıtmak istedi.

"Beğenmene sevindim." dedi Barlas. Alt dudağı çok küçük bir şekilde kıvrıldı. Gülümsemişti, kalbinin ajanına gülümsemişti.

"Bir şey diyebilir miyim?" dedi Cansın kurumuş dudaklarını diliyle ıslatarak. Anıl Barlas buna karşılık "Tabi." diyerek onu onayladı.

"Nasıl bu şekilde hastaneye girebiliyorsun? Sen firari birisin ve bizim seni şuan yasalara göre yakalamamız gerekiyor. Hayır, aklım almıyor sadece. Neden böyle? Bu çok anormal bir durum çünkü. Senin ne ayrıcalığın var da burada yanımdasın? Merak ediyorum sadece." dedi, biraz hızlı konuşmuştu. Ani bir duraksama yaşadı, gözleri doldu, yorulmuştu. Cansın her manada tükenmişti.

"Haklısın, lütfen ağlama. Her şeyi anlatacağım." dedi Anıl Barlas, hızlıca Cansın'ın ellerini tuttu.

"Bunu kimseye söylemeyi sevmem ama ben gerçekten iyi değilim Barlas." dedi yutkunurken.

"Biliyorum, görebiliyorum. İçine atma. Ben buradayım ve burada olmaya devam edeceğim. Sen git dediğin sürece ben burdayım." dedi. Baş parmağıyla Cansın'ın elinin üzerini okşuyordu.

"Bana acıyor musun?" dedi Cansın, yüzünde dalga geçer gibi bir gülümseme oluştu.

"Bunu nereden çıkardın?" Anıl'ın kafası karışmıştı, gerçekten Cansın'ı bu düşünceye iten şey neydi? Derin bir nefes aldı ve yeniden konuştu. "Bak Cansın, kötü şeyler yaşadın. Bende aynı şekilde. Aylardır birbirimizi yıpratmaktan başka bir şey yapmadık." dediği gibi Cansın, Anıl'ın sözünü kesti.

"Evet çünkü sen benden kaçtın. Her zanlının olduğu gibi yakalanmak için kaçtın. Yakalayamadım, tutuklayamadım. Ölecektin ama buna da izin vermedim." dediğinde kaşlarını çatarak susmayı tercih etti.

"Sen o kurşuna teslim olduktan sonra düğün birbirine girdi. İzdiham yaşandı. Görüntüler basına sızdı. Bir an da hayat hikayem, hakkımda çıkan asıllı asılsız birçok şey sosyal medyaya bir yağmur gibi damlamaya başladı sonra o yağmur damlaları gölleri, göller denizleri oluşturdu. Biliyor musun gündemde etiketlerde ne olduğunu? Anıl Barlas katil değildir, diye herkes paylaşımlar yapıyor. İnsanlar adıma fan hesapları açıyor. Üstelik beni tanımadan yapıyorlar bunu." dedi.

"Haklılar." dedi Cansın. İlk kez Barlas'a karşı dürüst davranıyordu. Barlas içinden rahatça bir nefes verdi. Cansın'ın onun yanında olduğunu bilmesi güzel bir duyguydu. -polis olmasına rağmen-

"Kıyamet yaklaşıyor galiba. İlk defa bana hak verdin. Bunu kutlamalı mıyız?" dediğinde Cansın önce göz devirdi sonra ise güldü.

"Bu tüm suçların konusunda masum olduğun anlamına gelmiyor sevgili kalp zanlısı." dedi karşısında sevinçli görünen adama karşı.

Barlas'ın kalbi tekledi. Bazı şeylerin artık gerçekten iyiye gideceğini düşünüyordu. Öyle olsundu. En azından önündeki kadın iyi olsundu, bir de yanında.

"Duvarlarını aşacağım Cansın." dedi inançla.

"Çok iddialısın." dedi Cansın, yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Zamanında yaşadığı acı dolu hayatı onu böyle bir insan yapmıştı.

"Bende sana ait olan bir şey var ve zamanı geldiğinde sana vereceğim. Şu hastaneden bir çıkta." dedi Anıl Barlas.

"Neymiş o?" diye sordu merakla.

"Sürpriz söylenmez. Yakında görürsün zaten." dediğinde ayağa kalktı.

"Gidiyor musun?" diye sordu Cansın. Anıl Barlas başıyla onayladıktan sonra birbirlerine veda ettiler. Barlas kapıya çktığında Manolya ile burun buruna geldiler.

"Sen neden hala buradasın?" diye sordu Barlas, Manolya'nın kolundan tutarak.

"Burda olmaması gereken tek kişi sensin. Cansın'ı bırakmayacağım. Senin yüzünden arkadaşlığımız yok oldu. Bana karşı güveni paramparça bir halde. Belkide benden nefret ediyor. Sen aşağılık herifin tekisin Barlas Dağlı." dedi Manolya, kısık ve nefret dolu sesiyle.

"Ben mi dedim arkadaşlarına ihanet et diye lan! Sen dünden razıymışsın zaten onları arkalarından bıçaklamaya." dedi sinirle Manolya'ya.

"O paraya ihtiyacım vardı. Kardeşimi kurtarmam gerekiyordu. Ölecekti, bunu göze alamazdım." dedi. Manolya'nın 25 yaşında akıl sağlığı yerinde olmayan kalp hastası bir kız kardeşi vardı. Onu herkesten saklıyordu. Nedenini kendisi de bilmiyordu. Kardeşine zarar gelsin istemiyordu ve işinden dolayıda kimsenin özel hayatını bilmesini istemiyordu. En yakın arkadaşlarının bile.

"İhanetin bahanesi olmaz." dedi Barlas tekdüze bir ses ile.

"Defol git buradan." diyerek onu ittirdi Manolya. Anıl Barlas'ın da ikiletmeye niyeti yoktu zaten. Hızlıca oradan uzaklaşarak hastaneden ayrıldı.

Can ve Enis elinde tostla birlikte Manolya'ya doğru yürüdüler. Enis elindeki fazladan bir tostu Manolya'ya uzattı.

"Dünden beri bir şey yemedik. Toplanmamız gerekiyor." dedi. Manolya teşekkür ederek tostu elinden alarak bir parça ısırdı.

"Biliyorum bana kızgınsınız ama gerçekten bunu yapmak istememiştim. Uğrunuza canımı bile veririm. Sadece olmaması gereken şeyler gelişti." dedi pişmanlık içinde. Afu dedikleri kızı eve göndermişlerdi. İhtiyaçlarını giderip geri gelecekti. O gelmeden bazı şeyleri açıklamalıydı.

"Sen neyden bahsediyorsun Manolya? Bizi bir suçluya değiştin. Hadi bizi geçtim, Cansın vuruldu. Cansın ölebilirdi Manolya. Bu plana sende dahildin. Nasıl rahat nefes alabilirsin? Hatta ve hatta hangi yüzle burada durabilirsin?" diye devam ettiğinde Enis Can'ı kolundan tutarak bakışlarıyla susturdu. Sessizce Can'a fısıldadı.

"Buradayken üzerine gelme Can. Önce dinleyelim, hep yaptığımız gibi. Önce sorgu sonra karar." dediğinde Can gözlerini kapatıp açarak Enis'i onayladı.

Manolya derin bir nefes alarak onları sandalyelere oturttu ve yaşadığı olayları özet geçti.

-

Bu sıkıcı hastane odasında daha fazla durmak istemiyordum. Acilen çıkıp işimin başına dönmek istiyordum. Dışarıda neler oluyordu bilmiyordum, gözüm etrafta gezinirken Anıl Barlas'ın getirdiği çiçeklere takıldım. Çok güzellerdi. Buram buram gül kokusu içime dolarken onu hatırladım. Siyahın vücut bulmuş hali gibiydi; saçları, gözleri, esmer teni...
Ama en çokta kalbi. Barlas'ın kalbi siyahlaşmıştı, geçmişi ona da bir tokat vurmuştu, bunu görebiliyordum. İçinde ürkekçe duran o erkek çocuğunu ben kurtaracaktım. Çünkü onun bana ihtiyacı vardı.

Telefonumun nerede olduğundan bihaber olduğum için çekmecelere baktım. Hasta girişi raporlarının altında olduğunu gördüm ve anında elime aldım. Şarjım yetmişlerdeydi, iyiydi, süperdi. Hızlıca tüm sosyal medya uygulamalarında gezindim. Etiketler kısmına tıkladığımda ilk dört etiketin Barlas'la ilgili olduğunu gördüm. Bunun için girmiştim zaten. Küçük bir stalk yapmak kimseyi zarara uğratmazdı.

Bir süre sonra

Yaklaşık üç saattir atılan gönderilere ve yorumlara bakıyordum. Gözlerim dur ihtarı verse de onu dinlemek istemiyordum. Evet, bu stalk işinin bir tık suyunu çıkarmış olabilirdim. Irzına geçtin desek daha doğru olur. İç sesim yine modundaydı ama bananeydi. Gözüm bir yoruma takıldı. Atılan gönderi düğün gecesinde yere düştüğüm, yani vurulduğum andı ama o kısmı sansürleyip keserek atmışlardı. Altına sayısız yorum düşmüştü.

X kullanıcısı- Abi Barlas'ta ekmeğinde hatun taş gibi baksanıza

X kullanıcısı-2, X kullanıcısına yanıt verdi: Adam meteor gibi. Tabiki yanında bir tane göktaşı olacak.

Başka bir kullanıcıdan yanıt: Göktaşı ve meteor dediğiniz kavramlar aynı. Birbirini gösteren spidermanler:D

Yeni yanıt: Göktaşı, meteoru hapse attırdıktan sonra gelen pişmanlık

Ve daha bir sürü salak saçma yorum vardı. Çoğunda benden de bahsetmişlerdi. Aşk iddiaları ortalığı kasıp kavuruyordu. Barlas bana bundan bahsetmemişti. Bir anda her şey alt üst olmuştu. Kalbim ve beynim farklı çalışıyordu. Kalpte bazı meseleler evetken, beyinde hayırdı. Bunda geçmişte ezilip hor görülen küçük kız çocuğunun payı büyüktü. Haklıydı. Mutlu bir ailede büyüseydi, bunlar olmayacaktı. Daha doğrusu bir ailesi bile olmamıştı.

Küçük Cansın, kollarını kendine sarıp kendi kendine yetebilmeyi öğrenmişti. Bunu yapmak zorunda kaldığı için bazı insanlara öfkeliydi. Özellikle de hiç tanımadığı ailesine.

Gözlerim dolacak gibi olurken kapı aralandı ve içeri giren kişiyi görünce gözlerime inanamadım. Manolya tam karşımda sarsak adımlarla gelip gelmeme konusunda kararsız bir şekilde bana yaklaşıyordu.

"Sen." diyebildim zorlukla. Kelimeler bir an da kaybolmuştu zihnimde.

"Sakin ol Cansın. Buraya senden özür dilemeye geldim. Önce beni bir dinle sonra çık git hayatımdan, defol dersen söz gideceğim." dedi elleriyle sakinleş hareketi yaparken.

"Benim senin gibileri dinleyecek boş vaktim yok. Olsa bile buna değeceğini düşünmüyorum." dedim. İçim çok sızlıyordu. Okyanusta bir geminin içindeydim de gemi kasırgadan dolayı su alıyordu sanki. Aklım seni böyle görmelerine izin verme diyerek bana bir uyarıda bulunduktan sonra gelecek olan ağlama atağını yutkunarak geri gönderdim.

"Sadece beş dakika Cansın. Yılların hatrı için." dedi, gözündeki pişmanlığı elli metre ötedeki birisi bile görebilirdi. Ellerimi saçlarımdan geçirerek sıkıntılı bir nefes verdim ve elimle devam et işareti yaptım.


"Teşekkür ederim." dedi ve derin bir nefesle geri konuştu. "Benim bir kız kardeşim var. Benden iki yaş küçük, zihinsel problemleri var. Ayrıca kalp hastası. Sorun şu ki ailem onu istemiyordu çünkü o hasta ve annem babam kendi çocuklarını kendilerine yakıştırmıyorlardı. Aman bize ne derler, bebeği sakat doğmuş diye söylenirler diyip yakınırlardı. Onu taa bebekken ayırdılar benden. Ailenin bir çocuğunun eli yüzü düzgündü. Laf gelmesin, söz söylenmesin diye el bebek gül bebek büyüttüler beni. Kardeşim bir köşede ağlarken, bakıma muhtaçken bana yeni yeni eşyalar alınıyordu. Çocuk halimle bile fark edip kardeşimle ilgileniyordum. Oyuncaklarımı paylaşıyordum, aç ise yemeğimi ona veriyordum." sözlerine devam etmek istedi ama oldukça zorlanıyordu. Gözlerindeki yaşlar daha fazla duramadı ve bir bir yüzünden aşağı aktı.

Artık ağlarken bir yandan da konuşuyordu. "Ben yapamadım Cansın. Annem, babam gibi onu herkesten saklamak istedim ama yemin ederim ki niyetim onu korumaktı. Özel bir çocuğu tüm herkesten korumaktı." Hıçkırdı. Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. "Kardeşim bir süre sonra rahatsızlandı, hastaneye kaldırıldı. Durumu kötü dediler, tedavi edilmezse kaybedebilirsiniz dediler. Onu kaybedemezdim, yapamazdım. Ailemin umrunda değildi Itır'ın yaşaması, bu yüzden benim onu kurtarmam lazımdı." Kardeşinin adının Itır olduğunu öğrendiğim esnada benimde gözümden yaşlar akmaya başladı. Neler yaşamıştı da saklamıştı bizden. Her şeyi tek başına halletmek istemişti.

"Gel buraya." diyerek kollarımı ona açtım. İkimizde ağlayarak birbirimize sıkıca sarıldık.

"Şşşttt, geçti. Sakin ol tamam mı?" diyerek sırtını sıvazladım.

"Ben size böyle pislikçe davrandıktan sonra senin bu hale düşmene neden olduktan sonra kendimi nasıl affedebilirim Cansın, söylesene?" Konu sevdiklerim olunca, canımı alacaklarını bilsem yine de onların yanında olmayı seçerdim. Bu da benim zayıf tarafımdı.

Zaaflar, yaralar açardı. Nefret o yarayı sarardı.

"Zorundaydın Manolya. Aynı duruma düşseydim, bende yapardım." dedim içini rahatlatmak için.

"Tek şunu bilmeni istiyorum. Sana takındığım tavırlar, yaptığım planlar hiçbiri bana ait değildi. Ben o paranın köpeği olmak zorundaydım. Kardeşim ölmesin diye..." dedi yutkunarak.

"Tamam, anlıyorum. Sen bu oyunda sadece bir piyondun. Anıl Barlas seni yönetti. Bana şunu söyle bu adamın benimle zoru ne? Odama çiçek göndermeler, beni ziyaret etmeler. Ben onu yakalamak için bin takla atarken hastanelere düştüm. Şimdi neden başıma melek kesildi?" diye sordum, belki o biliyordur diye.

"Görmüyor musun Cansın?"

"Neyi?" kaşlarımı çattım.

"Aşık." deyiverdi anında. İç sesim 'ne aşkı beğğğ!' diyerek Pargalı İbrahim'den bir kesit zihnimde canlandırırken az daha dıştan da söyleyecektim.

"Anlamıyorum." dedim sadece.

"O kurşunun önüne atıldığına göre sende düpedüz aşıksın bunun başka açıklaması olamaz." Bu dediklerini kabul etmek istemiyordum çünkü geçerli sebeplerim vardı. Sözlerine geri devam etti. "Saksıyı çalıştır, sence tüm bunları niçin yapıyor sanıyorsun? Divane olmuş. Düşmüş aşkın pençesine."

"İyi de, gitsin aşık olacak başka kadın bulsun. Bula bula beni mi buldu? Hapis fantezisi falan var sanırım. İçeri tıktırana vuruluyor." dedim düşünceli bir tavırla.

"Bence bu aşkın altında başka şeyler de yatıyor." dedi Manolya, bir şeyler biliyormuş gibi görünse de sanırım onunda bu konu hakkında çok bir fikri yoktu.

"Ne demeye çalışıyorsun?" dedim.

"Aranızda başka bir durum söz konusu olabilir mi acaba? Ne bileyim, geçmişte daha önce bir karşılaşma falan?" dedi.

İhtimal dahi vermezdim çünkü böyle bir şey yoktu. Hiç olmamıştı.

"Sıktı bu aşklı meşkli konular, ben biraz dinlenmek istiyorum." diyerek konuyu kapatmak adına yastığıma uzandım.

"Peki o zaman ben çıkıyorum. Teşekkür ederim beni anladığın için. Bir şey olursa burdayım seslen olur mu?" gülümseyerek kafamı salladığımda odadan çıktı.

Ama Anıl Barlas zihnimden hiç çıkmadı.

Dosya temize çıkmıyorsa, aşk oyununu ortaya çıkaracaktım. O bir Kalp Zanlısı idi. Çünkü hiçbir zanlı onun kadar farklı olmamıştı...

Продолжить чтение

Вам также понравится

1M 17.6K 27
🔞Türkiye'nin en büyük mafyası tarafından kaçırılmak ve onla ilişki yaşamak.🔞 🔞Bolca +18 vardır. 🔞
PİLOTLAR KULÜBÜ (+18) Mehtap Firat

Художественная проза

235K 16.5K 17
Hanımlar, beyler ve sevgili çocuklar... 😎 Eğer kemerlerinizi bağladıysanız kalkışa geçiyoruz. Bu uçuşumuzda güneş kremlerinizi ve güneş gözlüklerin...
Masum ve Suçlu yazan

Подростковая литература

2.5K 305 32
Bu kitapta kimse masum değildi. Katilin tek bir amacı vardı? Peki ya neydi bu amacı? intikam mı? Peki masum insanlar Kurban mı ? Her şey karanlığa...
48.3K 2.6K 15
28 yıl önce karıştırılmış bir binbaşının hikayesi.Ben Asena Doğu namı değer Kızıl Dağların Kızılı ismini duyanların korkudan titrediği kadın Bu ben...