tres dracones •targaryen

De captainmikaelson

2.4K 459 601

Üç başlıydı ejderha. Fatih Aegon, düşmanlarına diz çöktürmüştü. İki kız kardeşi ile Targaryen Hanesi'ni en yü... Mai multe

üç başlıydı ejderha.
zalim ve güzel.
güneş mızrağı.
fatih ve sabah yıldızı.
cehennem korusu.
sadece kardeş.
gümüş şans getirsin.
visenya ve saera.
fatih aegon'un konseyi.
öfke, isyan.
ejderin gücünü isteyenler.
sen ateşten olansın.
kraliçe rhaenys.
imkansızlıklar.
savaş başlasın.

eğilmez, bükülmez, kırılmaz.

160 34 61
De captainmikaelson


"Deria Martell'in davetinde bana eşlik etmeni istiyorum Saera."

Yemek yedikleri sırada söylemişti Aegon bunu. Aenys önceden haberdar olduğu için tepki vermedi ve kız kardeşine baktı.

Saera yemeğini yerken duraksadı ve çatalı tabağın kenarına koydu.

"O kadını ya da başka bir Martell'i görürsem yapacağım tek şey yakmak olur baba."

Dorne işgal edilememiş ve sonucunda Rhaenys öldürülmüştü. Aegon en sonunda onların bağımsız kalmasına karar vermişti. Deria Martell bu barışı kutlamak için onları Dorne'a davet etmişti.

"Aklında başka bir şey mi var?"

Aegon kızının sorusuyla ona baktı.

"Ne gibi?"

Masada sessizce duran Maegor ilgiyle onların aile kritiğini dinledi. Saera dalgalı saçlarını örmemişti. Sade haliyle bile çok güzeldi.

"Deria Martell'in üç oğlu var değil mi? Beni oraya bir evlilik teklifi için mi yanında götürmek istiyorsun?"

Aegon kızının sorusuyla güldü.

"Evlilik teklifi için mi? Sen Fatih'in kızısın Saera. Kimse seni seçemez, sen seçersin. Bunu duymamış gibi yapacağım."

Aegon şakacı bir şekilde kızdığında Saera rahatladı. Maegor ise babasının Saera'ya olan ayrımcılığıyla göz devirdi gizlice.

Fatih'in tek kızı. Rhaenys ile evliliğinden olan tek kızı. Bütün bunlar Saera'yı kralın gözünde eşsiz kılıyordu.

"Teşekkürler baba."

Aegon göz kırptı.

"Elbette Deria Martell böyle bir teklifi iletti bana. En büyük oğlu Dorian için. Gez, eğlen ve gözlemle. Belki ilgini çeker. İstemezsen de bakmaya devam et."

Saera oraya gitmek istemiyordu. Annesinin ölümüne neden olan haneydi. Artık çocuk değildi ama bu tamamen farklı bir durumdu.

"Dorian Martell kendine başka birini baksın. Onlarla işim olmaz. Hatta bu barışın bozulmasını tercih ederim baba. Annemin yarım bıraktığı işi tamamlayıp Güneş Mızrağı'nı küle çevirirdim."

Aenys kız kardeşinin nefret dolu sözlerini duyunca şaşırdı. Kendisi ya da bir başkası Aegon ile böyle konuşamazdı. Maegor ise bunu yapabileceğini biliyordu.

Aegon, Maegor'un kızına baktığını fark etti. Bakışlarından geçen yoğunluğu da gördü. Saera farkında değildi o anda.

Visenya birkaç gün önce Maegor ile Saera'nın evliliği konusunu açmıştı ona.

Aegon bunun olmayacağını net bir şekilde söylemişti.

"Ejderin kanı pür kalmalı Aegon. Bunun için evlendik biz de. Aenys ve Alyssa'da aynı şekilde. Neden karşı çıkıyorsun?"

Aegon alayla bakmıştı ablasına.

"Oğlun, kızıma uygun değil çünkü."

Visenya oğlun kelimesiyle sinirlendi.

"Oğlumuz! Maegor'u dışlamaktan vazgeç. Neden uygun değil?"

Aegon şarabını masaya koyup ayağa kalkmıştı. Şu anda Rhaenys'in yanında olması için her şeyi yapardı. Onun gülümsemesini görmek ve güzel sesini duymak istiyordu.

"Şiddet yanlısı, sabırsız, öfkeli ve vurdumduymaz biri hâline geldi. Aslında hep böyleydi. Evlilik olursa Saera'ya neler yapar düşündün mü hiç? Saera benim her şeyim Visenya!"

Visenya göz devirdi.

"Rhaenys'in çocuğu olduğu için mi? Rhaenys'in hayaleti ile yaşamayı bırak artık. Biz bir şeyi başardık. Sen, ben ve Rhaenys. Maegor ona asla zarar vermez. Saera buna izin vermez, ben buna izin vermem."

Saatlerce konuştular ama Aegon asla geri adım atmadı. Saera söz konusu olduğunda kumar oynamazdı.

"Bize izin verin."

Aegon düşüncelerinden sıyrılıp Aenys ve Maegor'a söyledi bunu. İkisi de başını salladı ve ayağa kalktı. Aegon onlar çıkınca kızının yanına gitti.

"Annen gibisin. Sakindi ama sinirlendiği zamanlar da Visenya ve benden daha öfkeli olurdu."

Kızının yanağını okşadı ve gülümsedi Aegon. Saera'ya sarılırken gözlerini kapattı ve eşine bu armağan için yeniden minnettar oldu.

Savaşlar, ölümler ve alevlerin sonrasında tek istediği huzurdu. Herkes, her şey ona savaşı ve karmaşayı hatırlatıyordu. Sadece Saera'nın varlığı ile huzur buluyordu.

"Aslında gelmeni isteme sebebim sadece kendim için. Sen yanımda olunca Dorne biraz daha çekilir olacaktır."

Böyle söylediğinde Saera kendini kötü hissetti. Bunu anlaması lazımdı. Babasından biraz uzaklaşırken başını salladı.

"Özür dilerim baba. Annemin ölümünü hatırladım ve düzgün düşünemedim. Ama o kadın, babası Prens Nymor'un isteğiyle Kral Şehri'ne gelmedi mi? Beraberinde Meraxes'in başını getirdi. Bu bana pek dostluk hissiyatı vermedi. Yine de.. geleceğim. Varlığım belki onları rahatsız eder. Ya da Dorian Martell ile evlenip bütün Martell Hanesi'ni yok ederim."

Aegon güldüğünde Saera da güldü.

"Korkunç bir fikir. Annenin hoşuna giderdi. Teşekkür ederim Saera. Bu arada sana bir şey sormak istiyorum."

Saera başını salladı.

"Maegor seni rahatsız etti mi?"

Saera bu soruya hemen cevap vermedi. Birkaç hafta önce yaşadıkları olayı hatırladı.
İtiraf etmek istemese bile ondan korkmuştu.

"Varlığıyla mı? Hem de çok."

Saera sırıttı ve babasının omzuna vurdu şakayla.

"Merak etmeyin Fatih Aegon, ben Aenys gibi 'fazla' iyi kalpli değilim. Maegor'un nasıl biri olduğunu biliyorum ve ona göre davranıyorum."

Bu cevabı sorgulayabilirdi Aegon ama kızı kendinden çok emindi. Bu yüzden ona güvendi ve derine inmedi sorularıyla.

"Rahatladım. Sanırım."

Saera göz kırptı kadehini kaldırırken. Birkaç yudum içip odadan çıkacakken babasının sesiyle durdu.

"Saera."

"Evet baba?"

Aegon masaya yaslandı.

"Her zaman yanında olacağım."

Saera onu dinlerken Maegor'un sözünü hatırladı aynı anda.

"Babamız ve Aenys sonsuza kadar yaşamayacak. Yalnız kalacaksın Saera. O zaman bu sözleri sana hatırlatacağım."

Saera gülümsedi. Babasını çok seviyordu.

Herkese diz çöktüren, korkulan ve Fatih lakabını alan Aegon diyarın en güçlü adamıydı. Adı seneler sonra bile saygıyla anılacaktı. Kimsenin başaramadığını hedeflemiş ve kız kardeşleri ile gerçek kılmıştı bunu.

Şimdi, kızına bakarken bunların hiçbiri değildi. Sadece kızını çok seven, iyi bir babaydı.

"Biliyorum."

Aegon da gülümsedi kızına bakarken. Bu yönünü çok az insan görürdü.

Birkaç gün içinde hazırlıklar yapıldı. Atlı arabalar kral ve çocuklarından önce yola çıktı. Ejderha ile gideceklerdi.

Aegon yanında ona eşlik etmesi için Aenys ve Saera'yı istemişti. Maegor kendisinin çağrılmasını beklemiyordu zaten.

Linda'nın getirdiği binici üstünü giydi. Omuz ve bilek kısmı ejderha pulu gibi işlenmişti.

Linda saçının onu rahatsız etmemesi için ördü.

Saera'nın düşünceli olduğunu fark etse bile bir şey söylemedi. Elinde tuttuğu eldivenlerle oynuyordu. Aklına gelen şeyle aniden ayağa kalktı ve Linda'yı şaşırttı.

"Prenses?"

Saera çekmecesini açtı ve içinde duran küçük hançeri aldı.

Linda'nın avucuna bıraktı hançeri.

"Maegor yanına gelirse ya da seni rahatsız ederse bunu kullan. Onun kim olduğunu düşünme bile. Yanımda gelmeni istedim ama fazla kişi gitmedi biliyorsun. Beni anlıyorsun değil mi Linda? Maegor'a güven olmaz. Sırf eğlencesine bile seni rahatsız edebilir. Sınırı aşıp aşmayacağını bilmiyorum. Bunu kullan."

Linda ona şaşkınca baktı. Aslında o da korkuyordu. Maegor ona o günden beri iğrenç şekilde bakıyor hatta bazen köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu. Linda bunları Saera'ya anlatmamıştı.

Linda, Westerling Hanesi'nin lord olamayan erkeklerinden birinin kızıydı. Birçok hanenin lordu kızlarını prensesin hizmetine girmesi için yollamak istemişti.

Saera en çok Linda Westerling'i sevmişti. Diğerleri gibi değildi. Samimi ve kibardı.

"Bana bir şey yapmaya çalışsa bile karşı koyamam prenses."

Karşı koyar ve diyarın prensine bir zarar verirse cezası pek çok şey olabilirdi. Bunu Saera'da biliyordu.

Linda ona hançeri geri uzattı ama Saera almadı.

"Ben yaşadığım sürece kimse sana kendini koruduğun için ceza veremez. Senin hayatın ve güvenliğin onunkinden daha önemli. Sör Corlen'e emir verdim. Sana göz kulak olacak.'

Linda şaşkınlıkla baktı. Saera'nın onu sevdiğini biliyordu ama onunkine kıyasla değersiz kalan hayatına bu kadar çok önem vermesine şok olmuştu.

Pek çok hizmetlisi Saera'nın soğuk olduğunu söylemişti ama hiçbiri onu gerçekten tanımaya çalışmamıştı.

"Prenses..."

Saera onun omzuna dokundu.

"Sana da emir mi vermem gerekiyor? Peki. Prensesin olarak kendini korumanı istiyorum."

Linda onun ısrarlı bakışlarına dayanamadı ve başını salladı.

"Güzel."

Kaldıkları yerden devam ederken Saera daha iyi hissediyordu Ejderha Kayası'nı terk etme konusunda.

Eldivenlerini giyerken geniş tepede kendisini bekleyen Aenys ve babasına baktı. Balerion bütün dehşetiyle binicisinin yanındaydı. Saera onun devasa boyutuna karşılık hâlâ ürperiyordu.

Aegon ise oldukça rahattı.

Aenys onu görünce Cıva'ya tırmandı. Tessarion binicisine doğru gitti.

"Dorne'u yakmak yasak prenses."

Aegon kızına bakarken sırıttı ve ejderhasına tırmandı. Saera göz devirdi.

Önce Balerion uçtu. Cıva ve Tessarion onu takip ederken Maegor uzun köprüden onları izledi.

Dorne halkı merakla Fatih Aegon'u bekledi. Dostluk Şöleni'nin heyecanı aslında geçmişi de hatırlattı herkese.

Prens Nymor'un annesi ve Kraliçe Rhaenys arasında yaşanılanlar kolay kolay unutulacak şeyler değildi.

Cehennem Korusu'nda bir akrepten çıkan ok Meraxes'in gözüne saplanmıştı. Ejderha, sırtında Rhaenys ile gökten düşmüştü.

Rhaenys'in Meraxes'ten daha uzun süre yaşayıp yaşamadığı kesin değildi. Rhaenys'in düşerek öldüğünü söyleyenler vardı, bazıları ise Rhaenys'in kale avlusunda Meraxes'in altında ezilerek öldüğünü iddia ediyordu.

Birkaçı, Rhaenys'in düşüşten sağ kurtulduğunu ve Uller'ler tarafından işkence görerek yavaş yavaş öldüğünü veya aşırı işkence altında hayatta tutulduğunu iddia ediyordu.

Kimse kraliçenin tam olarak nasıl öldüğünü bilmiyordu. Söylentiler çeşitlenmeye devam etmişti. Rhaenys'in cesedi de iade edilmemişti.

Kraliçe bir Targaryen gibi uğurlanmamıştı. Targaryenlar diğerleri gibi bedenleri toprağa vermek yerine yakarlardı.

Saera bunları yüzlerce kez tekrar etmişti. Annesini kaybettiğinde dört yaşındaydı.

Ne seninle savaşacağım, ne de sana diz çökeceğim. Dorne kral tanımaz. Git kardeşine bunu söyle,’’ dedi Prenses Meria Rhaenys’e.

‘’Söyleyeceğim,’’ diye cevapladı Rhaenys.

‘’Ancak tekrar geleceğiz Prenses. Ve bu sefer ateş ve kan ile geleceğiz.’’

‘’Onlar sizin sözleriniz,’’ dedi Prenses Meria.

‘’Bizimkisi ise ‘Eğilmez, Bükülmez, Kırılmaz.’ Bizi yakalabilirsiniz leydim, ancak bizi ne eğebilirsiniz, ne bükebilirsiniz ne de kırabilirsiniz. Burası Dorne ve sen burada hoş karşılanmıyorsun. Şimdi, hayatın tehlikeye girmeden burayı terk et.’’

Bu konuşmanın pek çok versiyonu yayılmıştı dilden dile.

Saera onlardan nefret ediyordu. Meria Martell ölmüştü ve yerine oğlu geçmişti. Şimdi ise kızı Prenses Deria yerini almıştı.

Uçuş boyunca bunları düşündü.

Dorne'un sıcak havasını hissettiler. Saera babasının yüzünü görmeye çalıştı. Bundan hoşlanmadığını biliyordu.

Güneş Mızrağı'na yaklaştıklarında insanlar gökyüzüne baktı. Balerion bile başlı başına bir korku sebebiydi.

"Üç başlıydı ejderha."

Birisi gökyüzüne bakarken bunları söyledi.

Ejderhalar geniş, kumlu yere indiler. Balerion'dan inen Aegon ejderhasına komutlar verdi ve çocuklarını bekledi.

Onlardan önce gelen muhafızlardan ikisi atlarıyla beklediler yakında. Arkalarında üç Dorne muhafızı vardı. Onların aksine mızrak vardı ellerinde.

"Kral Aegon."

Dorne muhafızları başını eğmedi. Saera onlara ciddiyetle baktı Tessarion'un başını okşarken.

Getirilen atlı arabaya bindiklerinde Aegon kızına ve oğluna baktı. Tacını başına takmayı tercih etmemişti.

Saera onun elinde tuttuğu tacı aldı ve babasının başına koydu.

"Mütevazı olmanın sırası değil baba. Şimdi olmasa bile bir gün onların kralı da olacaksın."

Aegon ona karşı çıkmadı. Kızını yanına oturttu.

"Aenys'ten şüphem yok ama senden biraz daha sakin olmanı istiyorum Saera. Lütfen."

Saera iç çekti ve dışarıyı izledi.

"Denerim."

Güneş Mızrağı'na geldiler ve arabadan indiler. Saera, Martell Hanesi'nin sancağına bakarken büyük kapıya geldiler.

Prenses Deria olduğunu düşündüğü güzel bir kadın ve arkasında birkaç kişi daha onları bekliyordu.

Targaryen muhafızı kenarda durdu.

"Aegon Targaryen, adının ilki, Andal'ların, Rhoynar'ların ve İlk İnsanlar'ın kralı, Yedi Krallık'ın Lordu ve Diyar'ın Koruyucusu."

Aegon, prensese baktı.

"Demir Taht'ın vârisi, Ejderha Kayası Prensi Aenys Targaryen."

Aenys üçüne kıyasla daha sıcakkanlı duruyordu. Kendisini izleyenlere gülümsedi.

"Prenses Saera Targaryen."

Kraliçe Rhaenys'in iki çocuğu da etkileyici duruyordu ama zayıf duran Aenys'in aksine Saera dik duruşu ve ciddi bakışıyla karşılık verdi.

Binici kıyafetiyle zarif bir prenses gibi durmuyordu. Altın- gümüş saçları ve mor gözleriyle Dorne'un güzellik algısının çok dışındaydı.

Prenses Deria'nın bakışları en çok prensesin üzerinde dolaştı.

"Dorne'a hoş geldiniz."

Samimiyet dolu çıkmasına özen gösterdi Prenses Deria sesinin.

"Ziyaretiniz için çok teşekkür ederim Majesteleri."

Kibarlıktan dolayı böyle söylediğini anlamak kolaydı.

Onlar bağımsızdı.

"Oğullarım Dorian, Aron ve Trystane Martell."

Saera oğullarına bakmadı.

"Davetiniz için asıl ben teşekkür ederim Prenses Deria. Dostluğumuzu pekiştirmek için çok değerli bir davette bulundunuz."

Aegon da gülümsedi.

"Odalarınız hazırlandı. Dinlenmek isteyeceğinizi düşündüm. Öncesinde eğer isterseniz sizinle biraz sohbet etmek isterim."

Aegon, prensesin ricasını kabul etti ve çocuklarına baktı.

"Oğullarım onlara yol gösterebilir. Misafirperver olun."

Oğullarına karşı uyarısını yapıp Aegon ile büyük bahçeye doğru yürüdü.

Erkeklerin üçü de Saera'ya baktı. Aenys gülmemek için kendini zorladı.

"Siz de ejder binicisisiniz değil mi prenses?"

En küçükleri 10 yaşındaydı. Merakla sorduğu soru karşısında Saera biraz tebessüm etmeye karar verdi.

"Evet öyleyim."

Trystane gülümsedi ve etkilenmiş şekilde baktı.

"Anneniz gibi."

Konuşan kişi Dorian'dı. Saera ona ilk defa düzgünce baktı. Yüzünde alaycı bir ifade belirdi ona bakarken. Bunu öylesine söylemediği belliydi.

"Ejderhalardan korkuyor musunuz?"

Dorian güldü ve ona doğru yürüdü. Cevap vermeden önce kolunu uzattı.

"Prens Aenys'e, Aron eşlik eder. Beni kırmayacaksınız değil mi?"

Saera, Aenys'e baktı. Aenys başını salladı.

Saera onun koluna baktı ama girmedi ve yürümeye başladı. Dorian sırıttı.

"Ejderhalardan korkmayan tek hane benim ki olabilir."

Ona yetişmek için hızlandı. Saera etrafını inceledi.

"Hata yapmış olduğunuzu söylemem lazım Prens Dorian. Ejderhaların gücünü hafife almayın."

Dorian onu izliyordu yürürken.

"Ejderhaların gücünü hafife almam. Eğer sevdiklerini koruyamıyorsan güç ne işe yarar ki?"

Dorian ciddiyetle sordu bunu. Rhaenys'in ölümü hâlâ Dorne'da konuşuluyordu.

Bu sefer Saera da baktı ona.

"İntikamlarını alabiliriz."

Kraliçe Rhaenys'in ve Fatih Aegon'un kızından aksi bir cevap beklemezdi zaten.

"Evet, alabiliriz."

Dorian kıvırcık saçlarını yüzünden çekti prensesi incelerken. İlk defa mor gözlü birini görüyordu.

Her gün altın-gümüş saçlı, mor gözlere sahip ve ejderhaya binen bir prenses görmüyordu.

"Herkes unutabilir ama ben unutamam. Ölen kişi benim annemdi."

Saera dürüstçe cevap verdi.

"Kimse böyle bir şeyi unutmaz prenses. Bizim için bir zaferdi. Sizin içinse trajedi."

Saera başını salladı eldivenlerini çıkarırken.

"Kaç yaşındaydınız?"

"Dört."

Dorian alaycılığı bir kenara bırakmıştı.

"Anladım."

Saera etrafına bakmaya devam etti. Dorian'da ona.





Bu dönem çok genel anlatıldığı için bir şeyler yazmak cidden zormuş djjdjdjdjd

Continuă lectura

O să-ți placă și

31.7K 2.8K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
5.1K 422 22
𝐖𝐔 ★ 𝐒𝐓𝐄𝐕𝐄 𝐑𝐎𝐆𝐄𝐑𝐒 ------------------------ 𝐔𝐘𝐀𝐑𝐈𝐋𝐀𝐑: Cinsellik, şiddet. "Beni kurtaramazsın, ama beni bırakıp kaçamazsın da." He...
207K 21.6K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...