without me

sadecetae

77.4K 8.9K 5K

safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır. Еще

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
29
30
31. (f)

28

1.7K 260 142
sadecetae

selamm!! daha cok icsel catismalarin oldugu bir bolum,,, yani her iki tarafinda acik acik konustugu sahneler yazdigimi dusunuyorum??? 27 benim icin gecis niteliginde olan bir bolumdu,,, asil bu bolum tum soru isaretlerinizi ortadan kaldirir diye dusunuyorum. yine de akliniza takilan olan yerler olursa bolum sonunda bulusalim🏋🏻‍♀️ cook yorum bekliyorum,,, kactim ve keyifli okumalar<333

dipnot;;; içsel çatışmaları çok betimleme yapmadım çünkü,,, öyle uzun paragraflar benim canımı sıkıyor sğeldşdşdp o yüzden konuşma içerisinde... gibi bir dipnot işte











Jungkook bazen çok düşünürdü. İşi hakkında, oğlunun geleceği hakkında. Taehyung ve Namjoon'un anlaşmalar için yürüttükleri fikirleri düşünerek ölçüp tartardı. Mingyu ve Eunwoo'nun saçma istekleri üzerine düşündüğü bile olurdu. Annesinin arayıp eve yeni bir eşya almak istediğinde fikrini sorduğunda bile düşünür ve öyle cevaplardı. Babası ve dedesinin kavga ettiklerinde, kimin daha haklı olduğunu çıkarım yapardı.

Ama Jungkook ㅡ konu ilişkileri olunca düşünceleri arasından çok çıkamazdı. Çünkü alfa, bazı şeyleri kendine itiraf edememişti. Belki bu onun geç kalmasını sağlamıştı ama Jungkook, omeganın öylece çekip gitmesine izin veremezdi.

Jimin evden çıktığında Jungkook ne yapacağını bilememişti doğrusu. Oturmalı mıydı bir yere? Ya da yanına ağlayarak gelen oğluna sarılıp teselli mi etmeliydi? Jungkook'a kim sarılıp güven verici sözler söyleyecekti? Birlikte yaşadıkları evde sadece birkaç saat devirebilmişti bu yüzden. Duvarlar üstüne üstüne gelmiş, ferah evin havası onu boğmuştu. Gavin zaten aralıklı ağlamalarından dolayı, Jungkook ne yapacağını bilemediği için soluğu Taehyung'un evinin önünde aldı.

Oğlunu ikinci kez bırakma peşinde değildi. Tek düşüncesi Jimin neredeyse bulup ㅡ kendini dinlemediği için açıklamaktı. Çünkü Jungkook konuşmamıştı ki, izin bile verilmemişti. Ya da alfa Jimin'in beklenti dolu gözlerini fark edememişti ama bunların şu an için bir önemi yoktu. Jimin ortada yoktu ve Jungkook onu bir an önce bulmalıydı.

Dinlesin, düşünsün ve öyle terk etsin.

Jungkook'un, omega ile birlikte yaşama düşüncelerinden sonra kendi kişisel evini kapatmıştı ama ilk durağı o ev oldu. Kapısını ne kadar çaldığını bilmiyordu ama artık kattaki komşuların çıkıp, "O ev bir aya yakın kapalı." sözlerinden sonra ikinci durağı Kim Malikanesi oldu.

Arabanın tekerlekleri asfaltın üzerinde iz bırakırken, kapının önünde gece nöbetçiliğinde olan alfalar ㅡ gece yarısında bu kadar aceleci gelen kişinin tabiki kim olduğunu merak etmişlerdi. Jungkook arabanın kapısını kapatma zahmetinde bile bulunmadı. Farlar malikanenin bahçesini aydınlatıyordu, açık kapıdan dolayı arabanın iç ışıkları yanıyordı ve Jungkook kendisine açılan kapıdan hızlı adımlarla girdi ve peşinden koşturarak gelen alfanın, "Efendim. Bay Kim'e haber haber vermemi bekleyebilir misiniz?" diye telaşını görmezden geldi. Şu an kimseyi dinleyecek halde değildi.

Kapıya ulaşan merdivenleri çıktı ve zile bastı. Merdivenlerin ucunda korumalar üşüşmüş, Jeon varisinin bu kadar telaşlı kapıya dayanmasına bir anlam vermeye çalışıyorlardı. "Efendim," dedi başka bir koruma. "Uyuyorlardır, saatin farkında değilsiniz. Lütfen sabah gelin." Jungkook ardı ardına zile basıyor ve diğer eliyle kapıyı yumrukluyordu.

"Bay Jeon," dedi yalvarırcasına bir başkası. "Efendim lütfen ㅡ" Evin ışıkları yanmaya başladı. Bahçenin ışıkları yandı ve her şey gözle görülür oldu. Jungkook bir adım geriledi. Kapının açılmasını bekledi.

Kim Seokjin, pijamalar içinde tahta kapıyı açtığında ㅡ "Delirdin mi sen? Gecenin bir yarısı kapıya dayanmakta ne oluyor?" diye bağırdı. Hemen arkasında merdivenlerden inen aile üyeleri vardı ama Jungkook, "Jimin." dedi. Ses tonu ne kadar pürüzlü olsa da baskındı. "Jimin'i bulmam lazım, senden başkasına gidemezdim."

Seokjin, Jungkook ile karşı karşıya geldi. "Senin yüzünden gitmişken bana mı soruyorsun nerede olduğunu?"

Derin bir nefes aldı Jungkook. "O yüzden senden başkası aklıma gelmedi."

Seokjin, alfanın yakalarını kavradı. "Sana söyledim. Onu üzersen ㅡ kendin ya da bir başkası. Karşında beni bulursun dedim. Şimdi gelmiş bana nerede olduğunu mu soruyorsun Davin? Siktir git kapımdan. Nerede olduğunu bilsem de söylemem sana." diyerek geriye itekledi.

"Lütfen," dedi Jungkook. "Onu bulmam lazım, lütfen. Herhangi bir adres ya da arkadaşlarına ulaşabileceğim bir numara."

Seokjin eve girip kapıyı tuttu. "Sana bu evden hiçkimse sorularına cevap vermez Davin, kapımdan defol." dediği sırada ㅡ Jungkook hiçkimsenin yapmadığı bir şey yaptı.

Davin Jungkook, dizlerinin üstüne çöktü ve direkt olarak Seokjin'e baktı.

"Nerede olduğunu biliyorsun," dedi. "Bana nerede olduğunu söyle lütfen."

Aile üyeleri ise bunda şaşkındı. Jeon'ların tek varisi kapılarına geliyor ve dizlerinin üstüne çöküp yalvarıyordu. Seokjin'in annesi, "Oğlum." diye yeltenmeye kalktığında Seokjin buna izin vermedi. "İstediğin kadar böyle bekleyebilirsin," diyerek kapıyı sertçe kapattı. Gürültü tüm bahçenin içinde yayılmıştı.

Jungkook başını öne eğdiğinde bahçenin ışıkları kapandı. Kapının ardından sesler yükseldi. Pek kulak vermedi çünkü derdi bu değildi.

"Efendim, yerden kalkın lütfen." diye bir alfa merdivenlerde hemen arkasındaydı. "Hava da soğuk hem," Koruma bir cevap beklese de Jungkook sadece başını iki yana salladı. Seokjin'in dediği gibi burada bekleyecekti. Bu kapı illa ki açılacaktı.

Diğer yandan evin içi biraz karışıktı çünkü, Bayan Kim yani Seokjin'in annesi ㅡ "Biliyor musun Jimin'in nerede olduğunu?" diye sordu sinirle. "Çocuğa söyleseydin o zaman, neden söylemedin?"

"Hakediyor mu bunu?" Seokjin merdivenlere yöneldi. "O kapı açılmayacak ona, hiçbir şekilde." Son sözleri bu oldu alfanın ve odasına ulaşan merdivenleri çıktı.

"Hepiniz odasına," dedi büyük olan Bayan Kim.

"Anne," diye söylendi Seokjin'in annesi. "Kapının önünde. En azından gitmesini söyleyebiliriz ona,"

"Oğlunu duydun değil mi? Odalarınıza."

Gecenin son konuşulan sözleri bunlar oldu. Seokjin'in annesi pek içine sinmese de eşinin yardımları ile odalarına çekildi. Herbir aile üyesi odalarına girdiğinde, Bay Kim ㅡ "Jeon'a haber verseydik. Varisinin bu hallerinden haberi var mı?" diye sordu. Daha kendine olan bir soruydu bu.  Jungkook'un halini görmüştü. Perişan hali ve kırmızıya çalan gözleri. Alfanın içi içini yediği için derin nefes almış ve dizlerini ovalamıştı.

"Demek ki yok, eğer olsaydı burada olmazdı zaten." Kadın yatağın diğer tarafında eşine dönük şekilde yattığında yaşlı alfa ayaklandı. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu Bayan Kim. "Jeon'a haber vereceğim, alsın buradan onu." Odadan çıktı. Merdivenlerden yaşlılığın getirdiği uyuşuklukla indi ve alt katın ışıklarını yaktı.

Yalan söylemişti, amacı büyük Jeon'a haber vermek değildi.

Kapıyı açtığında Jungkook direkt olarak yaşlı adama baktı. Korumlar da kendine çeki düzen vermişti anında. "Kalk, evlat." diyerek eğildi ve kollarından tutup ayağa kalkmasına neden oldu. "Evine git. Oğlunu yalnız bırakma,"

Jungkook, adamın çehresini izledi. Başını iki yana salladı ardından. "Seokjin nerede olduğunu biliyor, öğrenmeden hiçbir yere gitmem." dediğinde adam iç çekti. "Çok mu öğrenmek istiyorsun?" diye sordu ve, "Ben sadece tahmin ediyorum açıkçası. Yine de bir tahmin üzerine gidecek misin dediğim yere?"

"Gideceğim, her yere bakarım onu bulmak için." dediğinde Bay Kim gülümsedi. "Neden bu hale geldiniz bilmiyorum ama tamam söyleyeceğim." O sırada Seokjin merdivenlerden iniyordu. "Dede!" diye öfkeyle söylendi.

"Olduğun yerde kal Jin," dedi Bay Kim. Ardından tekrar dikkatini Jungkook'a döndü. "Oğlumun merkezden uzak bir evi var, Jimin'in çocukluk döneminin çoğu orada geçti. Şu an kış mevsimi olduğu için yolu biraz zordur ama gidilir mutlaka. Jimin gençlik yıllarında oraya çok kaçmıştır. Oğlum onu her zaman orada buldu çünkü. Büyük ihtimalle oradadır."

"Dede!" Seokjin arkada yeniden söylendiğinde ㅡ yaşlı alfa, "Gidin Daoeh'u uyandırın, emrim olduğunu söyleyin." dediğinde korumalardan birisi eğilerek çalışanların kaldığı evlere koştu.

"Bunu söylüyorum çünkü ben senin sevgine inanıyorum." İç çekiş. "Deden gibisin, birçok şeyi söylemediği için kaybetti her şeyini. Sen onun gibi olma ama, hadi git şimdi." Jungkook eğildi ve, "Teşekkür ederim." diyerek arabasına doğru ilerledi.

Daeoh denilen alfa koruma, hızlıca giydiği kıyafetleri ile yaşlı adamın önünde dikildi. "Nereye gideceğini biliyorsun ㅡ onu götür." dediğinde Daeoh Bay Kim'i selamlayarak arabaların olduğu yere doğru ilerledi.

"Neden söyledin?" diye sordu Seokjin. Bay Kim, arabasına binen alfayı izledi. "Bizde sevdiklerimizi çok kaybettik çünkü, sadece basit sözcükleri söylemediğimiz için." Torununa döndü. "En azından siz kaybetmeyin."

Seokjin'in omzuna vurdu ve gülümsedi adam. "Kardeşini korumak istediğini anlıyorum ama bırak kendileri halletsinler. Jimin küçük değil artık, bir şeyleri yaşayarak öğrensin."

"Biliyorum, sadece üzülmesini istemiyorum."

Adam torununun omzunu sıvazladı ve merdivenlere yöneldi. Seokjin ise kapıyı kapattı.














Jungkook, önündeki araba durduğunda yolun diğer tarafına park ederek indi arabasından. Alfa koruma da inerek, "Buradan düz patika olarak devam edilir efendim." diye açıklama yaptı. "Arabalarla gidilmez, biraz taşlı ve yolu kötü."

"Düz patikanın arkasında mı kalıyor?"

"Evet efendim, yanınızda gelmemi ister misiniz?"

Jungkook yürüyeceği yere baktı ve, "Hayır. Teşekkürler. Sen gidebilirsin." dedi. "Sizi bekleyeceğim. Burası çok tenhadır. Ne zaman geleceğinizin önemi yok arabaların başında olurum." dediğinde Jungkook cebinden telefonu çıkardı. "Anahtar üstünde." dediğinde Daeoh başını salladı. Ardından korumanın dediği yolu adımladı.

Sabah olmak üzereydi. Ortalık çok karanlık değildi o yüzden ama Jungkook, "Buraya nasıl geldin güzelim sen ya?" diye serzenişi ㅡ başka zaman olsa gülerdi kendine ama şu an bu yolun sonunda eve ulaşmak için adımlarını hızlandırdı.

Biraz daha yürüdü ve korumanın dediği eve ulaştı. Işıkları yanıyordu, Jungkook onu bulduğuna emin oldu sonunda.

Eve ulaşan iki basamağı çıktığında telefonunu kapatıp cebine koydu. Kapının önünde durduğu sırada, eli havada kaldı. Duraksadı ama kapıyı çaldı. "Jimin?" diye seslendi aynı zamanda, korkmasın diye. Alfa kokusu belirgindi. Omega onu hissetsin diye yaymıştı amber kokusunu. "Benim," dedi saçma bir şekilde.

Yutkundu alfa ve tekrar kapıya vurdu. "Orada olduğunu biliyorum." dedi. "Beni dinliyor musun?" Adım sesleri ve yakından olduğu bergamot feromonları. "Pekala," dedi Jungkook ve ellerini kapı pervazına yaslayarak derin bir nefes aldı. "Nereden başlayayım Jimin?" diye sorduğunda gözleri saniyelik olarak kapandı.

"En başından başlamak gerekirse eğer ㅡ seninle tanışmak bile rüya gibiydi." dedi. "Saçma bir giriş mi oldu? Sanki Gavin'e anlatıyormuşum gibi hissettirdi bu, sordu biliyor musun Jimin bana? Nasıl tanıştığımızı ve seni nasıl sevdiğimi sordu. Bir şeylere çok meraklı gerçekten oğlumuz ㅡ" dediğinde dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi.

"Chester gecesi sadece ikimize özel değil mi? Hatırlıyorum da şimdi, bir tek saçlarımı sevip şarkı söylediğini. O zaman bana çok iyi gelmişti ama bugün düşününce ㅡ neden ayrıyız Jimin?" Hala kapalı kapıya doğru konuşuyordu alfa. Yutkundu ve devam etti. "Yanlış anlama, gitmeni hata olarak görmüyorum ama keşke böyle olmasaydı."

"Jimin," dedi Jungkook. "Ben bu ilişkide iki kişiyim, dışarıdan konuşan kimsenin sözleri benim için hiç önemli olmadı. Bu zamana kadar çokta taktığım bir şey değildi ama senin tarafından düşünemedim bunu ben sanırım ya da senin nasıl hissettiğini anlamadım, bu da benim ayıbım olsun değil mi?"

Jungkook derin bir nefes alarak, "Böyle kapalı kapıya konuşmak garipmiş ama sorun değil. İstediğin buysa eğer." diye mırıldandı kendi kendine.

Jungkook geriye çekildi ve hala kapalı kapıya baktı. Başını arkaya atarak gözlerini kapattı. "Ben hissettiklerimi söylemek konusunda çok iyi değilim ama hissettiremedim mi Jimin sana duygularımı?"

Jimin kapının arkasında kayarak yere oturduğunda eliyle yüzünü kapatarak hıçkırığını bastırdı. "Kalbin aynası gözler falan deniliyor ya ㅡ sana nasıl baktığımı da göremedin? Hatalı bulmuyorum seni böyle anlama ama hiç mi belli edemedim Jimin? Hiç mi inanmadın bana?"

Aralarında bir tahta kapı bulunuyordu. İkisi de ağır feromonlarını belli ediyordu, hüzün kokuyordu ikisinin feromonları da.

"Jimin," diye yeniledi. "Ben seni çok seviyorum, senin beni sevdiğin gibi ㅡ"

Devam etti konuşmasına. "Zaten sana karşı bir şeyler hissettiğimi anladığımda, alfam bu yası bitirdi. Ruh eşi çiçeklerimin çok sonradan çıktığını biliyorum, bunun nedeni ㅡ bağ tamamen kesildiğinde çıktı. Jimin, senden öncesi olduğunu biliyorum ama senden sonrası yok artık benim için. Sen beni şimdi terk edip gittin ya, ben olduğum yerde kalacağım."

Jimin ayağa kalktığında, eliyle gözlerini sildi ve burnunu çekti. Ardından kapıyı araladığında alfa anında birkaç adım geriledi.

Jimin kapının küçük aralığından bakıyordu. "Sen çok aptalsın." diye mırıldandı. "Seni terk etmedim. Sadece ayrı kalalım dedim,"

"Bu aynı şey değil mi?" diye sordu Jungkook.

"Ara vermek gibi, düşünelim istemiştim."

Jungkook eliyle arabalara giden yolu gösterdi. "Ben gideyim o zaman?" dediğinde Jimin gülümsedi. Yeniden burnunu çekti ve, "Özür dilerim." dediğinde alfa, ona baktı. "Jimin çok özür dilerim gerçekten. Arkadaşlarınla olan geceni mahvettim hemde seni üzdüm bilmeden."

"Bende özür dilerim," dedi Jimin. "Öylece gitmemeliydim." Omuzlarını silkti omega. "Hemde gecemi sen değil, Sunghoo mahvetmişti. Başkalarının hatalarını üstüne alıp yük etme kendine, aptal."

"Doğru," diye onayladı. "Yüzüne sert bir yumruk geçirmediğim için çok üzülüyorum."

Jimin başını eğerek güldü. "Altı yaşında bir oğlun var ㅡ gerçekten mi?" diye sordu tekrardan ona bakarken.

"Yine de haketti." diye söylendi alfa. "Hem senin gitmene neden oldu, hemde aramızdaki yanlış anlaşılmaya."

"Bende biraz aptalım sanki," dedi Jimin. "Hep üçüncü kişilerin sözlerin etkisinde kalıp öyle konuştum seninle. Bunları haketmedin Jungkook,"

"Hakettim," Onayladı Jungkook. "Eğer böyle bir olay yaşanmasaydı senin düşüncelerini hiçbir zaman bilemeyecektim ben, kendi içine atıp kendi kendini yiyip bitirecektin. İyi ki de olmuş, bir şeyler hakkında gözüm açıldı benimde."

"Seninle konuşmayı çok istedim," Mırıldandı omega. "Ama yapamadım. Hep kendime bunların yanlış düşüncelerim olduğunu söyledim ve böyle patlak vermesi ikimiz açısından da kötü oldu. Hemde Gavin, onu öyle bırakmak asla yapmayacağım şeyi yaptım."

"Jimin," dedi tekte. "Keşke benimle konuşsaydın, ben beni anladığını düşünüyordum. Ya da duygularıma inandığına. Böyle olmamalıydı evet ama senin hatan değil, biz ikimiz ilişkimize konuşulması için izin verdik."

"Belki ㅡ haklısın." dedi Jimin. "Eğer izin verirsen ben bundan sonra bunun olmasına izin vermeyeceğim."

Jimin sorgulayan gözlerle baktığında, Jungkook tekrar konuştu.

"Hani düşünelim istedin ya, kararın ne olursa olsun ona uyacağım. Eğer ayrılmak istersen anlarım seni,"

"Söyleyeceklerin bu kadar mı gerçekten?" diye sordu Jimin.

"Aşkın yeniden olacağına kimse inanmıyor, ya da ruhani varlıkların kutsallığına. Sen benim ikinci şansımsın Jimin, hayatımdaki yerinin hep farklı olduğunu söyledim ama gösteremedim sana bunu. Şu an ki düşüncelerini değiştirebilirim veyahut yapamam. İlerisi bize ne getirir bilemem. Belki bundan daha kötüsü ile yüzleşebiliriz, daha kötü ayrılık yaşabiliriz belki de. İkimiz içinde farklı olabilir ㅡ"

"Sana inanmak istiyorum Jungkook," diye sözünü kesti Jimin. "İlerisini düşünmek istemiyorum ben bu an ile ilgileniyorum."

"Söz verebilirim, aşkıma inandırmama izin ver yeter bana."

"Gel," dedi Jimin kapıyı aralarken.

Bu hareket, Jimin için yeniden başlamanın verdiği işaretti Jungkook'a.













Yanan şöminenin önünde oturuyorlardı. Şöminenin önünde atılan iki teklik koltuk, ellerinde beyaz şarap ve alfa ㅡ Jimin'i izliyordu düşünceli şekilde.

Aslında Jungkook, Jimin'i izlemeyi seviyordu çünkü kendi dünyasında takılıyor ve hareketleri o zaman doğal oluyordu. Bazen Gavin ile oynadığında, dudaklarını büzülüp düşünceli bir tavır takınıp etrafa bakınıyordu. Bazense bu genelde yatak odalarında, uyudukları zamanda fark ettiği bir şeydi. Jimin uyurken, güzelliğine kapılıyordu. Kendisine dönük yatıyor ve yüzündeki huzurlu ifade her şeyi belli ediyordu.

Jungkook, kaç kez sabahladığını hatırlamıyordu ama Jimin uyanmak üzereyken uyuyormuş gibi yapıyordu.

Jimin, alfaya döndüğünde ㅡ "Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu. "Sevdiğim kişiyi izliyorum, ne var bunda?" Jimin bu sözler üstüne kirpiklerini kırpıştırdı ve gözlerini kaçırdı. "Utanınca tatlı oluyorsun biliyor muydun?"

"Sen, bu zamanı mı bekledin?"

"Aptallığımı göz ardı edelim, bundan sonra daha çok söylerim." dediğinde Jungkook ㅡ Jimin elini yanağına yasladı ve tekrardan Jungkook'a döndü.

"Sıkılırsın," dedi Jimin. "Hayır, sıkılmam. Benim adıma konuşma." Jimin gülümsedi. "Öyle diyorsan," diyerek omuzlarını silkti ardından.

Jungkook, "Bana kızgın mısın hala?" diye sordu.

"Bu soruyu benim sormam gerekmez mi sana? Sonuçta evi terk eden bendim,"

"Seni anlıyorum," dedi Jungkook. "Sana hak verdiğim için kızgın ya da kırgın değilim."

Jimin eğilerek kadehini şöminenin taşına bırakarak doğruldu ve bacaklarına sarıldı. Çenesini diz kapaklarına yaslayarak alfaya bakmaya devam etti. "Bundan sonra ne olacak? Bu olayı öylece geride mi bırakacağız?" diye sordu ardından.

"Korkun mu var?"

"Sadece bilmiyorum, bu aramızda ilk kavga gibi olayımız. Hem Gavin'i de istemsizce çok etkilemiştir, o yüzden ㅡ" Derin bir nefes aldı omega. "Garip hissediyorum işte."

"Tam olarak korkunu sormuştum Jimin?"

"Bu aramızdakiler değiştirir mi? Bilmiyorum ㅡ güven sarsılması, terk edilme korkusu ve başka daha şeyler."

"Aramızda hiçbir şey değişmedi," dedi alfa güven verircesine. "Aksine ㅡ" Jungkook ayağa kalktı ve kadehini Jimin gibi şöminenin taşına bıraktı. Ardından adımları omeganın oturduğu tekli koltuğa çevrildi.

"Bundan sonra her şey daha güzel olacak," dedi Jimin'in önünde diz çökerken. Ellerini tuttuğunda yüzüğün soğukluğu tenine değdi. Jimin de aynısını hissetmişti. "Sevgimi açık açık göstereceğim sana,"

Omeganın parmaklarını tek tek öptüğünde ㅡ Jimin gülümsedi. "Hiçbir şey değişmeyecek, güven bana sadece."
















Diğer yandan, sabahın ilk ışıklarında Taehyung ve Yoongi ㅡ Gavin'in yanındaydı. "Ama böyle yapman olmaz ki ya," dedi Yoongi. "Kahvaltı yapmazsan nasıl büyüyüp güçlü olacaksın?"

"İstemiyorum," dedi Gavin kollarını birbirine bağlarken. "Yemeyeceğim bir şey ben." Yoongi derin bir nefes alırken elindeki sandivinç tabağını koltuğun üstüne bıraktı. Gavin ise Taehyung'un yanında oturuyordu ㅡ Yoongi de onu ikna etmeye çalışıyordu.

"Gavin," diye seslendi Taehyung. Oğlan çocuğu koltuğun köşesinde bacaklarını kendine çekerek oturuyordu ve başını koltuk yüzeyine yaslamıştı. "Peynirli, en sevdiğin sandivinçi yapmış Yoongi. Hala mı yemeyeceksin gerçekten?"

Gavin başını kaldırıp omeganın yanında duran tabağa baktı ve omuzları çöktü. "Kahvaltıyı babamla yapacağımı söylemiştin ama bana," diyerek alfaya döndü. "Babam yok ki." Taehyung, Gavin'e yaklaşıp ㅡ "İki babanın şu an barışması lazım." dediğinde küçük alfa dudaklarını büzdü.

"Hep Sunghoo amca yüzünden, babamla kavga ettiler." dediğinde Taehyung kaşlarını çattı. Yine de bozuntuya vermeden, "Evet, o yüzden şu an için onların barışması lazım." dedi.

"Ben ikisine de küsüm," dedi Gavin ve aynı pozisyonu aldığında Taehyung derin bir nefes aldı. "İkisiyle de konuşmayacağım." diye yeniledi sözlerini. 

"Gavin," Yoongi araya girdi. "Peki bizimle de mi küssün? Neden bizimle konuşmuyorsun?" Gavin iki yetişkine döndüğünde, "Yoongi Hyung ben biraz üzgünüm ya ㅡ o yüzden konuşmak istemiyorum." dediğinde omega gülümsedi.

"Ama sizinle konuşabilirim," dedi ardından küçük alfa.

"O zaman kahvaltın?" Sorar gibi konuştu omega. "Peki. Peynirli değil mi?" Gavin koltuğun üstünden omeganın yanına giderek oturdu.

"Evet, en sevdiğin şekilde."

"Bende meyvesuyunu getireyim," Alfa ayaklanıp mutfağa gittiğinde hızlıca bir bardağa karışık bir meyvesuyu doldurup tekrardan oturma odasına yöneldi. "Kahvaltını yaptıktan sonra uyursun biraz olur mu? Hiç uyumadın gece ㅡ" dedi Taehyung bu sefer yanına oturduğunda.

"Babamlar gelecek mi?" diye sordu.

"Onları arayacağım mutlaka ama ilk önce kahvaltın," dedi Taehyung ve bardağı küçük alfaya uzattı. Daha sonrasında Yoongi'ye döndü. "Kısa bir iş için şirkete uğramam gerek, yalnız kalabilir misiniz?" diye sordu.

"Kalırız, belki dışarı çıkar eğlencemize bakarız değil mi?" Sorusu Gavin içindi. "Yoongi Hyung benim biraz uykum olabilirmiş," Omega oğlan çocuğunun saçlarını öptü ve ㅡ "İsteğini yaparız birtanem ya." dedi.

Taehyung da Gavin'i öpmüş ayaklanmıştı. Yoongi alfa ile birlikte kapının önüne geldiğinde, "Bir şey olursa beni ararsınız." dedi Taehyung. "Birazdan uyur zaten, bende işlerime bakarım." dediğinde alfa kabanını giyiniyordu.

"Yoruyorsun kendini, gelince birlikte yaparız."

"Teşekkür ediyorum ama herkes kendi işine baksın." dediğinde Taehyung güldü. "Haberleşiriz güzelim." diyerek omeganın yanaklarını kavramış ve dudaklarına kısa bir öpücük bırakmıştı.

Geri çekildiğinde, "Aile geleneği." dediğinde Yoongi güldü ve omzuna vurdu.

"Görüşürüz hadi,"















dusunelim tartisalim,,, NASILDIK 🙇🏻‍♀️

Продолжить чтение

Вам также понравится

804K 65.6K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
your time ً

Фанфик

7.7K 691 8
jeon jungkook kendi zamanını bulmak isteyen ünlü bir grubun en küçük üyesiydi. s | 20'
5.1K 694 58
Min Yoongi ve ikizi Min Yoonji okulun sexy beden hocası Jung Hoseok'a aşık olurlar.
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...