without me

By sadecetae

77K 8.9K 5K

safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
28
29
30
31. (f)

27

2K 276 235
By sadecetae

bu bolum birazcik kalbinizi kirabilir🙇🏻‍♀️

diger yazdigim bolumlere gore cok uzun oldu o yuzden gec kaldik birtikk😴 ama geldim<333 yorumlariniz cok mu dustu bana mi oyle geliyo ama okurken lutfen dusuncelerinizi benimle paylasin olur mu💌 keyifli okumalar!!!!🧚🏻‍♀️











"Evet ㅡ bir, iki, üç!"

Ne olduğunu sorarsanız eğer, Jungkook üç bardağa ballı süt koyuyordu. Asıl amaç Jimin'in yeni işini kutlamaktı. Dışarıda bir mekanda yer ayırtmıştı cumartesi akşamı için ama Jimin bunu istememiş ve evde olmalarını istemişti. Gavin'in yanında başka bir içecek içemeyecekleri için, çünkü alfa çok meraklıydı ㅡ o yüzden ona uygun bir şekilde ballı süt içmeye karar vermeleri biraz komikti.

Gavin, kendisine uzatılan bardağı aldığında Jimin'e döndü ve ㅡ "Bu senin için baba." diyişi ile omega elini kalbine götürmüştü. "Çok teşekkür ediyorum ve bunu kabul ediyorum." Bardağı iki eliyle sıkıca tutuyordu ve bu tatlı bir görüntüydü. Hazır kurabiyeler, elmalı turta, birkaç cips paketi ve jelibonlar.

Jungkook, yeniden bir bardağı oğluna uzattığında Jimin bardaklarını tokuşturdu. "Baba," dedi Gavin. "Benim sana bir hediyem var," Jimin yarısına geldiği bardağı masanın üstüne koyup ㅡ "Benimde sana varmış o zaman." dedi. Bu Gavin'i heyecanlandırmıştı. "İlk önce hediyemi ben vereceğim ama," Jimin onu onayladığında alfa oturma odasından koşarak çıkıp odasına doğru gitmişti.

"Süt içtiğime inanamıyorum," Jungkook yüzünü buruşturup bir iki yudum aldığı bardağı masanın kenarına koymuş ve omeganın yanına oturmuştu. "Çok meraklı bir şeylere, o yüzden ona ayak uyduruyoruz ya." Kolunu omeganın beline sardığında kendine çekti. "Gerçekten meraklı ve ne yapacağımızı bilmiyorum," diyerek Jungkook başını omeganın omzuna yasladığında Gavin yeniden oturma odasına gelmişti.

Jimin'in önünde durup küçük hediye paketini omegaya uzattı. Jungkook, Gavin'i kucağına aldığında Jimin paketi açıyordu. "Babamla birlikte seçtik," dedi Gavin. Gümüş bir bileklikti ve pembe çiçeklerle süslenmişti zincir. "Bileğindeki izlere benziyordu," diye açıklama yaptı Gavin. "Hem anlamı da varmış ama ben pek anlamadım onu." Jimin gülümseyerek oğluna baktı.

"Seni var ya," diyerek yanaklarını öpmüştü hızlı hızlı. "Teşekkür ederim. Her zaman takacağım bir bileklik ve her daim seni hatırlayacağım." Jimin kutusundan çıkarıp bilekliği onlara uzattı. "Madem siz aldınız. Siz takın bunu." Jungkook, Gavin'e yardım ederek ruh bağının oluştuğu bileğine gümüş bilekliği taktılar ve Jimin, küçük alfayı yeniden öpmüştü.

"O zaman sıra benim hediyemde," dedi ve arkasını dönerek yastığın arkasına sakladığı paketi çıkardı. "Aslında doğum gününde verecektim ama işçiliği yetişmedi ve bugüne kaldı." Paketi Gavin'e uzattığında, alfa eline almış ve hızlıca açmıştı. "Bu benim bilekliğime benziyor," diye açıklama yaptı Jimin. "Bana da küçükken babamın hediyesiydi. Aynısını sana yaptırdım." Gavin'in elindeki bilekliği alıp bileğine taktı, onun gibi. İsminin baş harfleriydi. Küçük ama değerliydi. "Harflerin arasında doğum tarihin yazıyor," Bilekliği düzeltip Gavin'e baktı. "Umarım hayatın boyunca çıkarmayacağın bir bileklik olur senin için."

"Hiç çıkarmayacağım ki baba," dedi Gavin bileğini göğsüne yaslarken. Jimin gülümsedi. "Sevindim o zaman."

"Bana?" diye soran Jungkook'a baktı.

Jimin başını yana yatırıp gülümsemeye devam etti. "Şansına küs hayatım. Sadece oğlum ve benim içindi bu."

"Biraz kırıcı." dediğinde Jimin omuzlarını silkti.

"Evet baba bu sadece babamla benim için," Jungkook oğluna baktı. "Bazen dış kapıda kaldığımı hissetmiyor değilim ve ailem yapıyor bana." diye şakacı bir şekilde sızlandığında Gavin bileğini uzattı babasına. "Baba üzülme istiyorsan senin olsun," diyişi ile Jungkook gülmüş ve omega da alfanın koluna vurmuştu. "Ya Jungkook." diye söylendiğinde Jungkook ㅡ omeganın beline yeniden sarılıp kendine çekmişti.

"Tamam tamam, bir şey demedik." dedi Jungkook.

Jungkook arkasına yaslandığında, Jimin göğsüne yaslanmış ve Gavin'in elini tutmuştu. "Baba," diye seslendi Gavin. "Ben mutluyum biraz." dedi.

"Öyle mi? Mutlu olmanın bir sebebi var mıymış?"

"Hiç, öylesine." Jimin alfanın elini öptü. "Bende mutluyum." Jimin gülümsemesini bastırmak adına dudaklarını yaladı. Ardından geriye yaslanıp alfaya baktı.

"Mutlu olmanın sebebi ne acaba benim koca bebeğimin?"

"Sen ve oğlum yanımda olduğunuz için olabilirmiş,"

Jimin'in yüzünden bir saniye olsun gülümseme eksik olmuyordu. Bu yüzden yanakları ağrıyordu bazen. O akşam Jimin hep gülümsedi bu yüzden. Jungkook'un tatlı sözleri ve Gavin'in bıcır bıcır konuşmaları ile. Hep gülümsedi, gözleri kısılına kadar dek.










Jimin uyandığında diğer tarafı boştu ve pazar günü olduğu için Jungkook'un erkenden kalkmayacağını da biliyordu. Haber vermeden gitmeyeceğini sanıyordu üstelik. O yüzden yataktan kalktığında ilk durağı yan odası ㅡ yani Gavin'in odası olmuştu. Oğlu derin bir uykuda olduğu belli olan feromonlarını yayıyordu ve alfa burada değildi. Adımları mutfağı buldu, orada da yoktu ve oturma odasının kapısından koltukta oturan bedeni gördü.

Masanın üstüne koyduğu son model bilgisayar ekranına ciddi bir yüz ifadesi takınarak bakıyordu. "Pazar günü tatil günlerimiz olduğunu sanıyordum," diyerek yanına ilerledi omega. Koltuğa oturup alfanın arkasına geçerek sarılmıştı. "Bakmam gereken bir şeyler vardı. Neden uyanıksın daha erkendi saat?" diye sordu Jungkook boynuna dolanan elleri tuttuğunda.

"Neden acaba?" Jungkook güldüğü için bedeni hareketlendi. Jimin çenesini omzuna yaslayıp parlak ekrana baktı. Proje çizimi vardı. Jungkook'un mimarlığını yapacağı bir iş olduğu biliyordu ama bugün pazardı ve öğlene kadar şekerleme yapması gerekiyordu! "Bıraksan olmaz mı? Çok mu önemliymiş? Çalışanların neden bugün çalışıyor, tatiliniz yok mu sizin ya?" Jimin söylendiğinde Jungkook, "Namjoon'un işi bu." dedi.

"Yani değişen ne?" diye sordu Jimin. "Gerçekten bu projeyi incelemem gerekiyor," diyişi biraz yakınmaydı alfanın. "Ama bende uyumak ve bu eylemi seninle birlikte yapmak istiyorum!" Jungkook omeganın belinden tutup kucağına çektiğinde Jimin şımarık bie tavırla göğsüne sığındı. "Bana bir on dakika ver. Sonra isteğini yerine getireceğim."

"Bir dakika bile geçirmem."

"Bana şirketi batıracaksın," dedi Jungkook. "Çok güzel olmaz mıydı? Sonsuza kadar evde olurduk."

"Sonra?" diye sordu Jungkook. "Sonsuza kadar Gavin ve seninle birlikte olmak güzel olabilirdi. Başkanlığı ne zaman bırakırsın? Bu fikri sevdim ben çünkü." Kucağında hareketlenen bedene baktı Jungkook. "Biraz daha var bırakmam için. Gavin'in büyüdüğü zamanlar falan." Jimin gözlerini devirdi. "Belki bunu istemeyecek," dedi sorar gibiydi aslında bu.

"O zaman aile şirketini bırakamam." dediğinde Jungkook, Jimin alternatif bir seçenek sundu. "Yerine başkası mı bulsak?" Jungkook güldü. "Böyle söylenmen çok tatlı ama size zaman ayırmıyor muyum ben, bunu mu söylemek istiyorsun sen bana alttan alttan?"

"Evet! Anladığına sevindim. Artık odamıza gidebilir miyiz? On dakikan dolmak üzere çünkü."

"Beni oyaladın resmen ama?" dedi Jungkook. Jimin başını yana eğip gülümseyince Jungkook derin bir nefes aldı. Omeganın hareketleri alfanın kalbini sıcacık hissettiriyor ve içi içine sığmıyordu. Kucağında yan şekilde oturup tatlı tatlı söylenmesinden bahsetmek bile istemiyordu, Jungkook.

Kolunu omeganın bacaklarının altından geçirip tuttu ve sırtındaki dengeyi sağlayıp ayağa kalktığında, "Umuyorum ki beni odada yalnız bırakmayacaksındır?" diye sormasına güldü Jungkook. "Bana seçenek hakkı pek sunulmadı." Odaya girdiklerinde zaten dağınık yatağa bıraktığında Jimin kendi tarafına geçti. Aslında yatağın içinde Jungkook'a sarılarak uyumak daha iyi bir seçenekti!

"Ayak seslerini duyuyor musun?"

Jimin başını salladı. "Birileri uyandı benim gibi. Neden acaba ya?"

"Oğlumla bana karşı olman çok güzel," dediğinde Jimin omuzlarını silkti. "Gavin bundan sonra hep beni seçicek. Üzül kendi adına sen." Jungkook yatağa oturduğunda kapının ardındaki bedene döndüler ikisi.

"Ben biraz uyandım,"

"Bu aile şekerlemesi hepimize iyi gelecek," dedi Jimin ve odaya girip paytak adımlarla yaklaşan alfayı Jungkook kucağına alarak yatağa çıkarmıştı. Gavin, Jimin'e yaklaştığında omega onu kolları arasına alması uzun sürmemişti. "Beni hemen satman hakkında peki?" dedi Jungkook. Jimin güldü. "Sende diğer tarafıma gel, hadi."

Yuva kurmaları özeldi. Jungkook, omeganın arkasına geçerek sarılması ve feromonlar. Uykunun habercisi olan omeganın feromonları, Jungkook'un feromonları ile karışmıştı ve bu Gavin'in alfa kurdunun hemencecik uykusunu yeniden getirmişti. Jungkook bile şimdiden uyuklama peşindeydi ve bu Jimin'in yüzünde ki eksik etmeyen gülümsemelerine neden olmuştu.

Eksik hissettmiyordu, bu sabahları seviyordu omega.














Jimin, hazırladığı mutfak masasını son kez kontrol ediyordu. Evet bugün pazardı. Akşam saatlerinde ilk kez arkadaşlarını yeni evinde ağırlayacaktı. Jungkook ve Gavin ile birlikte. Gavin oturma odasında tüylü beyaz halının üstüne oturmuş bir şekilde televizyon izliyordu. Jungkook ise giyinme odasında hazırlanma derdindeydi. Jimin bu gecenin iyi geçmesini istiyordu içten içe. Çünkü Kang Sunghoo, lafını esirgemeyen bir alfaydı ve Jungkook'un da ondan kalır yanı yoktu.

Eh, oğlunun dilinden düşmeyen alfayı ister istemez merak etmişti üstelik.

Kapı zili çaldığında, Jimin derin bir nefes alarak mutfak kısmından çıkmıştı. Gavin koşarak yanına geldiğinde bu omegayı gülümsetti. Çünkü küçük alfa bu akşam için çok heyecanlıydı. Sunghoo gelecekti. Nasıl heyecanlı olmasındı ki? Birlikte kapıyı açtıklarında ㅡ Heeju, Taeoh, Sunghoo ve Hoseok peşpeşe girmişlerdi. Omega Heeju'nun elinde büyük bir kutu vardı. "Bebeğim bu ortak hediyemizdir." dediğinde Jimin kapıyı kapattı ve utanarak kadının elinden aldı. "Bir soluklansaydın." dedi Sunghoo.

"Benimle uğraşma, sana bugünlerde çok gıcığım haberin olsun."

"Arkanızda dolabı açıp asın kabanlarınızı ve kavga etmeyin ne olur ya." dedi Jimin. Yanında heyecanla bekleyen oğlu Sunghoo'yu izliyordu. Jimin bunun elbette farkındaydı ve, "Gavin hadi misafirlerimizi mutfağa alalım. Açsınız değil mi siz?" diye konuştu omega.

"Kurt gibi," dedi Taeoh. Jimin güldü bu duruma. "Hadi bebeğim ㅡ" dedi başını sallayarak.

"Naber ufaklık?" Gavin kendisine yöneltilen soru ile gülümsemiş ve heyecanını belli ederek cevaplamıştı. Taeoh, Heeju ve Sunghoo oğlu ile birlikte mutfağa geçtiğinde Hoseok arkadaşını durdurdu. "Hani alfan nerede?" diye sordu.

"Bakmaya gidiyorum işte," dedi Jimin.

"Geç kalmayın," dediğinde Jimin uzanıp koluna vurdu. "Kapa çeneni." diye homurdandı ardından ve giyinme odasına doğru yöneldi.

Jungkook'un telefonda konuştuğunu görünce, "Hadi ama." dedi. Kucağındaki kutuyu açık dolabın rafına koydu. Buna sonra bakıp kaldırırdı. "Kiminle konuşup duruyorsun?" diyerek yanına yaklaştı ve elinden telefonu almaya çalıştı. Jungkook buna izin vermeyerek belinden tutmuş ve sırtını odanın ortasında bulunan ㅡ kravat, kol düğmeleri ve takılarını koydukları camlı çekmeceye yaslamasını sağlamıştı.

"Kapatmam gerekiyor, sonra bakayım Hyung bunlara." dedi Jungkook. Omeganın saçlarına dokunup geriye yatırdı ve yanaklarını sevdi. Bu iç kıpırtanan hareketi ile Jimin'in gözleri saniyelik kapanıp açılmıştı. "Yarın zaten şirkete geleceğim o zaman konuşalım." diye konuştu ve karşı tarafı dinledi. Namjoon ne söylediyse gözlerini devirdi alfa. "Çok komik, kapatıyorum ben." dedi ve gerçekten de telefonu kapattı.

"Tamamen kapat o telefonu," dedi Jimin. "Sabahtan beri asistanından tut müdürüne kadar aradı, malum."

"Çok haklıymışsın ne diyelim," Saçlarının açıkta bıraktığı alnını öptü alfa. "Ama bana sonra da söylenebilirsin arkadaşlarını daha fazla bekletmeyelim." Jimin'in önden geçmesine izin vererek peşine takıldı.

Birlikte mutfağa geçtiklerinde, alfa masada oturan tek alfa ile karşılaştığında bu gecenin sonu nasıl biterdi ㅡ masadaki kimse emin değildi. Çünkü omega içgüdüsü ile bunu hepsi fark etmişti.

Yinede birbirlerine gülümsemişler ve karşı karşıya oturup tanışma faslına geçmişlerdi.












Kırmızı şarap, yanında şekerli tatlılar ve sıcak samimi bir ortam.

Oturma odasındalardı her biri. Jimin ve Hoseok hariç. İkisi mutfakta yeni bir tabak getireceklerdi, asıl amaç bu gecenin kritiğini ayaküstü yapmaktı. Gavin ise Kang Sunghoo'nun yanında oturuyor ve alfanın telefonundan bir oyun oynuyorlardı. Jungkook mu? Taeoh ve Heeju'nun sorularını cevaplıyordu. Sorular Jimin içindi biliyordu, bu yüzden yüzündeki gülümseme ile cevaplıyordu herbir soruyu.

"Şirketin sahibi benim," dedi Jungkook. "Yani ben ne zaman şirketten çıkarsam mesai o zaman bitiyor?" Soru, Heeju'nundu. İş hayatında ailesine zaman ayırıp ayıramadığını sormuştu. Kadın, dudaklarını büzdü. "Bu cevabı kocamdan da duymayı çok istiyorum gerçekten. Keşke burada olsaydı senden örnek alacağı çok şey var," demesine güldü Jungkook.

"Tuttum seni," dedi diğer yandan Taeoh. "Bizden on puan."

"Sorgulandığımı anlamamıştım," dedi yalandan Jungkook. "Her şey arkadaşımız için." Heeju şarabından yudumlarken konuştu. "Eh bizde biraz meraklı insanlarınız. Seokjin oppanın kutlamasında pek konuşamamıştık seninle."

"Teşekkür etmeyelim sanırım?" Taeoh ve Heeju güldüğünde, alfanın gözleri oğluna kaydı. Hala diğer alfa ile telefonda oynuyorlardı ama Gavin'in dikkatini başka bir şey çekmiş olmalıydı son anda.

"Sunghoo amca burası neden parlamıyor?"

"Bir ailem yok çünkü," dedi Sunghoo. "Ruh eşimde olmadığına göre ㅡ parlaması çok imkansız gibi bir şey."

"Ama benimki parlıyor, bak." Gavin bileğindeki aile bağını gösterdi. "Babamın da bir zamanlar parlamıyordu ama," diye düşünceli şekilde konuştuğunda Sunghoo oğlan çocuğunun saçlarını karıştırdı. "Kurtlara bağlı bu, bazen kurtlar mecburiyetten aile bağını kabul ediyorlar."

"Oğlumun yanında sözlerine dikkat et," dedi Jungkook.  Sunghoo ona baktı. "Daha küçük ve ikinci kimliği anlamıyor," Sunghoo güldü. "Gavin gayette bazı şeylerin farkında adamım asıl sen saçmalama istersen," Heeju araya girdi anında. "Sung uzatma ya."

"Bir şey demedim, adam kendi kendine saçmalıyor."

"Saatlerdir evimde bana laf çarptığını görmezden gelmem mi bu kadar konuşmanı sağlıyor senin," Sunghoo alayla güldü bu sefer. "Pardon?" dedi, ses tonu alfalığının getirdiği baskınlıktı. "Herkesin bildiği gerçeklerden bahsediyordum. Sonuçta buradaki herkes ikincil kimliğine sahip ve ne olduğunu biliyor değil mi? Sende biliyorsun." diye konuşmaya devam etti Sung.

"Aile bağının parlamadığını hepimiz biliyoruz." Davin güldü buna. "Çok eminsin bundan?" dedi Jungkook.

"Birbirimize yalan söylemeye gerek yok, senin şu an aile bağın tamamen mecburiyetten parlıyor. Aslında geçen ki olayda seni korumuştum ama görüyorum ki bu tamamen aptallıkmış."

"Kavga etmeye mi geldin göt herif buraya?" diye söylenen Taeoh'du. "Hayır sadece arkadaşımın kiminle birlikte olduğuna bakmaya geldim."

"Çıkarımların beni güldürdü, devam et buna." dedi Jungkook. "Böyle alaycıl şekilde konuşarak gerçeklerden kaçmanı sağlıyor değil mi? Söylesene dostum, aile bağın gerçekten Jimin'i sevdiğin için mi parlıyor? Yoksa kurdun mecbur kaldığı için mi?" Sung düşünür gibi yaptı. Tavrı alaylıydı, karşısındaki alfa gibi. "Aslında bakarsan Jimin'den önce tekrar bir evlilik gerçekleştireceğine göre cevap çok basit."

Taeoh elindeki kadehi oturma odasının ortasında bulunan masanın üstüne bırakıp ayaklandı. "Kalk şuradan." diyerek alfanın kolundan tutup çekiştirirken. "Sebep?" diye sordu. "Sung kalk diyorum sana, iyice saçmalamaya başladın."

"Gerçekleri söylüyorum amına koyayım sadece adam evlenmeyecek miydi Jimin'den önce?"

Jimin o sırada mutlulukla oturma odasına girdiğinde gergin ortamla karşılaştı. "Ne oluyor?" diye sordu Hoseok. "Sung biraz fazla kaçırdı, kalkalım biz." dedi Taeoh. "İçmedim bile anasını satayım."

Jungkook ayağa kalkarken, "Baksana." dedi. "Aslında haklısın. Jimin'den önce evlenecektim, ben bu gerçeği zaten kabul ediyorum ama ㅡ Jimin benim ruh eşim. Asıl gerçek bu." Sunghoo ayağa kalktığında aralarında beta Taeoh kaldı. Elini Sung'un göğsüne koymuş ve, "Bu yaptığınız sadece Jimin'i üzer lütfen kesin artık." dedi.

"Jimin zaten üzülüyor lan, bu adam benim arkadaşımı sadece üzüyor."

"Sung," dedi Jimin. "Lütfen git."

Sunghoo omegaya baktı. "Gerçeği söylemiyor muyum ben? Konuşsana sende Jimin. Söylesene ona hala eski eşini unutamadığını ㅡ"

"Sana bunları anlattığımda daha her şey yeniydi, Jungkook ile ruhani varlıklarım bile yoktu. Şimdi neden aylar önce ki konuşmayı şimdi önüme getiriyorsun sen?" Jimin sinirle konuştuğunda Sung güldü. "Değişen bir şey yok ama." dediğinde omega duraksadı.

"Sunghoo, derdin ne?" diye ayaklandı Heeju.

"Saatlerdir onu izliyorum, yüzündeki gülüş gerçek bile değil. Jimin'e bakarken hiçbir şey hissetmiyor ㅡ"

"Yürü," dedi Taeoh arkadaşını iteklerken. "Yürü önümden belanı siktirme bana şimdi. Küçücük çocuğun yanında küfür ettiriyorsun bana," Sung güldü ama Taeoh onun daha konuşmasına izin vermeyerek evden çıkardı. Heeju da ne yapacağını bilemezken, "Çok özür dilerim onun adına." diyerek Jimin'e döndü.

"Sonra konuşuruz tamam mı? Hadi Hoseok." dedi Heeju.

"Hoseok lütfen burada kalıp Gavin'i odasına götürür müsün?" Heeju ve Hoseok birbirine bakarken, Heeju omeganın koluna dokundu ve sonkez iyi geceler dileklerini dileyerek evin kapısına doğru yürüdü. Birkaç saniye sonra kapı kapanma sesi geldi.

"Hadi gel," dedi Hoseok küçük alfaya bakarken. Gavin hiçbir şey söylemeden omegayı takip etti.

"Jimin," dedi alfa sonunda yalnız kaldıklarında. "Jungkook ben seni çok seviyorum ㅡ" Jungkook duraksadı. "Çok seviyorum gerçekten seni, sadece benim sevgim yeter diye düşündüm ikimize de."

Omega iç çekti. "Herkes her şeyin farkında, annen bile aynı şeyi söyledi ama ben bunları görmezden geliyorum. Yanlış anlama bunları söylemek için bugünü mü bekledin diye ama ben sanırım tek taraflı bir ilişkiyi yürütemiyorum."

Gözleri alfanın üzerindeydi. Ağlamak istiyordu, sabah çok güzel uyanmıştı bugüne. Böyle sonlanacağını düşünmemişti bile. "Sana istediğin kadar zaman verdim doğru, bekledim ama çok bekledim Jungkook. Artık bende mutlu olmak istiyorum, seninle birlikte çok mutluyum ama hep bir şey eksik. Ben bu eksikliği üzerime konduramadım. Hep yanlış düşündüğümü söyledim kendime ama doğruymuş sanırım herkesin dediği."

"Son sözlerin bunlar mı gerçekten?"

"Üzgünüm," dedi Jimin. "Ben sadece hissettiklerimi söyledim."

"Benimle arkadaşının sözleri üstüne konuşuyorsun şu an," diye sorguladığında Jungkook, omega gülümsedi. "Ben bunu uzun süredir düşünüyordum ama bugün sesli şekilde sana belirttim. Senin ve benim çevremdeki herkes bu ilişkinin farkında. Dışarıdaki üçüncü gözler, hep doğruyu hissetmez mi?"

"Bu kadar mı?" diye sordu Jungkook.

"Geç kaldık sanırım," İç çekiş. "Bunu bile kabul edememiştim ama geç kalmışız. Bu ruh eşinin bile bir önemi yok sanırım aramızda."

Jimin parmağındaki yüzük ile oynarken, "Sadece Gavin için bugünden sonra herhalde." dedi. Kendi kendine başını salladığında, "Gidecek misin?" diye sordu alfa.

"Biraz ayrı kalalım, bu ikimize de iyi gelir."

Jungkook konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki, Jimin buna izin vermeyerek arkasını döndü ve alfa olduğu yerde kalakalmıştı.

Oturma odasından çıktı, evin kapısının kapanma sesi duyuldu ve omega arkadaşı oğlunun odasından çıkıp hiçbir şey söylemeden arkadaşını takip etti. Kocaman evde Jungkook ve Gavin yalnız kalmıştı.












Taehyung eşine sarılarak uyuduğu bir zaman diliminde, kapının zil sesini duydu. Kaşları çatılmış ve yatağında doğrulurken, "Taehyung?" diye sorgulayan eşine baktı. Yoongi gözlerini ovalıyor ve üstündeki sersemliği atmak için uğraşıyordu.

Taehyung homurdanarak ayağa kalktığında odanın köşesinde kalan tekli koltuğun üstünden siyah tişörtünü alarak odadan çıktı. Yoongi de uykulu şekilde alfayı takip etmişti.

Alfa üstüne geçirdiği tişörtü düzelterek ㅡ ışıkları yakarak kapıyı açtı ve karşısında hiç beklemediği birisi ile karşılaştı. "Ne işin var lan kapımda gecenin bir saatinde?" diye sordu.

Jungkook dalgındı, alfa feromonları hüzünlüydü ve kucağındaki oğlunun ağlamaktan yüzü kızarmıştı. Alfa evin içine girdiğinde, "Üzgünüm." dedi Jungkook.

"Jungkook?" diye sorgulayan Yoongi'ydi. "Gavin'e ne oldu? Neden yüzü kıpkırmızı?" Gavin babasına sarılarak sırtını onlara dönmüştü. "Hem neden yalnızsınız? Jimin yok mu?" diye sordu omega. Taehyung kapıyı kapatıp ㅡ kuzenine baktı. Boş gözlerle etrafa bakınıyor ve öyle konuşuyordu. Üç yetişkin kapıda duruyordu ve ikisi sadece Jungkook'un konuşmasını bekliyordu.

"Gitti," dedi Jungkook bir tek.

Yoongi, Taehyung'a baktığında ikisi de sorgulamıştı bunu. "İçeri geçin, Gavin'i de indir bir kucağından ㅡ" dedi Yoongi.

"Gideceğim," dedi Jungkook. Taehyung bunu biliyordu, bu anı ikinci kez yaşıyordu. "Gavin hadi gel oğlum," dedi Taehyung. "Hayır, babam gidecek yoksa." dedi boğuk sesiyle. Ağlıyordu küçük alfa.

Jungkook dizlerinin üstüne çöküp Gavin'in kendisine bakmasını sağladı. "Geleceğim," dedi.

"Yalan söylüyorsun, ben küçüğüm diye bana hep yalan söylüyorsun. İstemiyorum gitme." diye tekrar sarıldı Jungkook'a. "Gavin," dedi Jungkook. "Birkaç gün sadece ㅡ bana izin ver oğlum hadi." Gavin başını iki yana sallayarak cevap verdi.

"Gavin," diye konuştu Taehyung. "İzin verir miyiz sanıyoruz biz? Hadi bir üstünü çıkaralım senin oğlum ya, yüzün kıpkırmızı olmuş."

Gavin, amcasına baktı. Burnunu çekti ve ㅡ "Babam da terk etti bizi. Şimdi babam da beni bırakıp gidecek. İstemiyorum, gitmesinler." dediğinde Taehyung onun boyuna gelmek için dizlerinin üstüne çöktü. "Ben varım, olmaz mı?" diye sordu Taehyung. "Babanın gitmesine izin vermem ben, bana güvenmiyor musun sen?" Gavin yeniden burnunu çekti ve başını salladı.

"Tamam gel hadi. Yoongi seni bir banyoya götürsün, sonra yanımıza gelin anlaştık mı?" Gavin, Jungkook'un kolları arasında çıktı ve Yoongi'nin yanına yürüdü. İkisi birlikte odaların ardında kalan banyoya yürüdüğünde, Jungkook ayaklandı.

Kapıya doğru yöneldiğinde Taehyung karşısına geçti.

"Onu bu şekilde bırakıp gittiğinde bir yıl gelmedin," dedi öfkeyle. "Şimdi ne kadar süre gelmeyeceksin?"

"Geleceğim," dedi Jungkook. "Birkaç gün dedim, bu gece yanınızda kalsın sabah geleceğim."

"Nereye gideceksin?" diye sordu Taehyung.

"Jimin'i bulacağım. Hiçbir arkadaşının numarası yok elimde, bulmam gerek onu."

"Kavga mı ettiniz?" Jungkook başını iki yana salladı. "Ben ona geç kalmayacağım. Geç kaldığımı söyledi ama hayır, buna izin vermeyeceğim."

"Arkadaşlarının geleceğini söylüyordun, bir şey mi oldu?"

"Sonra konuşalım Taehyung. Gitmem gerek,"

"Eğer şimdi bulmakla uğraşacaktın, neden gitmesine izin verdim oğlum?" diye sordu Taehyung. Jungkook derin bir nefes aldı. "Durdurmak istedim ama haklıydı, yapamadım. Düşünsün istedim şimdi ㅡ Taehyung benden öylece gitmesine izin veremem  ㅡ"

"Ne yapacaksın?" diye sordu alfa.

"Konuşacağım, sadece o konuştu bu akşam benim konuşmama izin vermedi. Sıra bende. İsterse yüzüme kapı kapatsın ㅡ kapısında yatarım, istediği kadar."








aciklama;;; bunun gereksiz oldugunuzu dusunebilirsiniz ama bana gore yerinde bir seydi cunku jungkookun duygularini hic okumadiniz ve o yuzden yazmak icin,, daha dogrusu duygularini sorgulamasi icin gerekliydi.. jimin icinde oyle bu arada^^

NASILDIK YA🧚🏻‍♀️

finali hazirladigim icin daha hizli yazabilirim diye dusunuyorum,,, bu son kaos gibi bolumlerdi???? sonra tamamen mutluyuz ✍🏻✍🏻✍🏻 guncel bolum yazmak cok zormus ben taslak bolumlerden devam edicem bir daha ki ficlerimde 🙇🏻‍♀️🙇🏻‍♀️

Continue Reading

You'll Also Like

1.5K 148 7
Soylu Lohengrin Malikenesi o gün iş ortaklarının sırra kadem basması ile sarsıldı. Arkalarında bıraktıkları tek şey oğullarının cesediydi. "Ölüyüm a...
147K 6.2K 34
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
285K 11.2K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
63.1K 5.5K 43
Omegaverse. Taehyung yaralı bir omegaydı. Önceki hayatından kaçmaya çalışan ama her seferinde yakalanan çaresiz bir omegaydı. Ta ki Seokjin ile karşı...