Açelya

De 1yazardan

89.4K 3.4K 832

deli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker... Mais

1. Bölüm
2 Bölüm
3 Bölüm
4. Bölüm
5 Bölüm
6 bölüm
7 bölüm
8 Bölüm
9 Bölüm
10 Bölüm
11 Bölüm
12 Bölüm
13 Bölüm
14 Bölüm
15 Bölüm
16 Bölüm
18 Bölüm
19 Bölüm
21 Bölüm
20 Bölüm
22 Bölüm

17 Bölüm

3.6K 187 63
De 1yazardan

Arkadaslarrrr selamkine

Şimdi şöyleki size ciddi bir açıklamada bulunucam bölümün sonunda o yüzden uzun bir bölüm yazmaya calisicam keyifle okuyun

İyi okumalarrrrrrrrrrrrr

~

"Yine başım dönüyor garip hâllerde neden koşarsın hâla boş hayallerde?" Diye mırıldandım Reyhan ablanın şarkısını

Sağ gözüme maskara sürdükten sonra sol gözüme geçtim "anladım bir şey eksik, bulamadım, ner'de? Sorma hiçbir şey sorma, aklım başka yerlerde" dedim maskarası kapatıp yerine koyarken allık fırçamı aldım

"Adımız çıkmışsa elalemin dilinde eski bir hikaye bu kimin umrunda" dedim aynadan kendime baktım allık Biraz az oldu gibi azıcık daha süreyim

"Sarılmışız biz bize, keyfimiz yerinde dünya dursa bile kimin umrunda" allık fırçamı birden mikrofon yapıp şarkıyı söylemeye başladım "sevdik, sevdalandık kör düğümle bağlandık" Saate baktığımda eğer biraz daha burda dikilip oyalanırsam geç kalırdım

Anahtarımı ve küçük sırt çantamı alıp evden çıktım binadan çıkıp Arabama bindim tabiki şarkı açtım

Yolda biraz trafik vardı kırmızı yanınca durdum ellerimle direksiyonda ritm tutarken
Yoldan geçen insanları izliyordum

Bir çocuk yavru bir köpekten ağlayarak kaçyordu yani tabiki arabanın içinde buna kahkahalarla gülmedim ayıp

ben küçükken ağaca çıkmıştım ayağım dala takılmıştı tam düşüceken mor tüllü eteğim dala takıldı ve birden kendimi çocukların kutlamalarda sopayla vurdukları ve içinden şeker çıkan eşeklere benzerken buldum ordan geçen insanlar yardım etmek yerine gülerdi hiç unutmam akşama kadar asılı kalmıştım sonra eteğim cart diye yırtılmıştı anca öyle kurtulmuştum ağlayarak evime gitmiştim sonra

Aklıma gelen hüzünlü anılarla bir cigara tütürmek istedim biliyorum çok zararlı ama anılarım depreşti

yeşiliğin üstünde yaşlı bir kadın uzanıyordu ve felaket pozlar vererek karşısındaki küçük kız çocuğunun çekmesini bekliyordu

Karşıdan gelen kızın kolunda iki tane erkek vardı ilk tabi yanlış anlamadm lakin ikisine de birer dudaktan buse kondurunca arabanın ortasında ağzım açık geçip gitmelerini izledim

Arkadan gelen korna sesleriyle anında önüme dönüp gaza bastım şurdan sola kırsam sonra gidip kızın numarasını alsam hani bi arkadaşın tavsiyede ihtiyacı falan olur hazırda beklesin diye dedim

Hastaneye varınca arabamı park ettim hastaneden içeri girince zaten ordan hızla geçen Fatihi gördüm o da beni görünce "günaydın hoşgeldin hoşbuldun arada hocanın yanına gidiyorum sana da haber vermemi istemişti hızlı ol zaten geç kaldın seni hastanede biliyor" dedi tek solukta bunu yaparken bana hızlıca bi sarılıp arkasını döndüğü gibi hızlıca tekrar yürümeye başladı

Vakit kaybetmeden ben de hızla doktor odasına gidip üstümü değiştirdim önlüğümü giyip masanın üstündeki steteskopumu ve kalemlerimi aldığım gibi hızla doktor hemşire dinlenme odasına girdim bazen asistanlarla ve hemşirelerle burda takılırdık

Steteskopu boynuma geçirdim diğer yandan bana selam veren hastane çalışanlarına hepsine tek tek gülümsemeye çalışarak selam veriyordum kalemlerimi önlüğümün ön cebine koydum ve odanın kapısını açtım

"Ooo sonunda teşrif edebildiler Açelya hanımlar" dedi Arda hoca yavaşça Fatih ve Tahirin arasındaki yerimi aldım "Kusura bakmayın hocam" dedim

Arda hocanın yanında bir de adam vardı benden birkaç santim uzun kır saçlı sakallı hırsız kılıklı bir adam vardı adam bana bakıyordu göz göze gelince gözlerindeki koyu kahvelerde kini nefreti ve tüm kötü olarak adlandırabileceğimiz şeyler gördüm ama buna rağmen bana kocaman gülümsedi dişlerindeki sarılıklar çok iğrençti anında midem bulandı ve bakışlarımı çektim o sırada da Arda hoca söze girdi "evet çocuklar bu yeni arkadaşınız yeni asistan doktor Selçuk Taş yeni ataması burası ona buraya alışması konusunda yardımcı olun" dedi ben ölsem bu şeyin yanına yaklaşmazdım tamam yani biraz önyargı yapıyor olabilirdim ama ben önyargımı kırmayı asla ve katta denemeyecektim

"Açelya sen bugün benimlesin Tahir sen Ceyda hocanlasn Fatih sen de Selçuk ile birlikte acildesin" dedi

Yani hayat bazen güzel bir tatilden sonra ilk iş gününde Arda hocayla hasta bakmaya verebilirdi bu intahara yardım ve yataklık idi

"İtiraz ediyorum hakim bey" dedi Fatih bir adım öne çıkarak Arda hoca ellerini beline koydu hayırdır der gibi "İtiraz reddedilmiştir" dedi Arda hoca daha neye İtiraz ettiğini bile dinlemeden odadan çıktı "Açelya birazdan yanımda görmezsem" dedi artık laflarını da tamamlamıyor beyfendi

Karşımızdaki elemana baktık üçümüz de ama kimse ses çıkarmıyordu en son Selçuk elini bana uzatıp "Arda hoca tanıtı beni ama sizde tanışma daha farklı ben Selçuk Taş, siz?" Dedi garip bir şivesi vardı ne doğu ne ege şivesiydi bu yabancıydı sanırım bana uzatılan eli ayıp olmasın diye tam tutucakken

Fatih bana uzatılan eli tutu sıkarken de kolunu bana dayayarak omzuma yerleştirdi "Ben de Fatih Şahin çok kıskancım tahmin ettiğinden de fazla en çok da arkadaşlarımı kıskanırım bil diye" dedi yandan yandan ona baktım

Selçuk hafifçe gülümsedi "anladım ne güzel, peki siz?" Dedi yine bana dönüp Fatihten kurtardığ elini uzattı

Fakat bu sefer de Tahir o eli sıktı ve bana dayandı "Kardeş ben de Tahir Taştan ben kıskanç değilim o kadar ben deliyim hem de böyle zır deli" dedi birden şaşkınlıkla ona döndüm

Selçuk anlamayarak Tahire baktı "Nasıl yani" dedi ay bu tırstı mı

Tahir lafa girmeden duruşunu dikleştirdi kollarını göğsünde bağladı "şöyle ki güzel kardeşim bana arada geliyorlar sağdan soldan alttan üstten donat" dedi basbayağı çocukla dalga geçiyorlardı Allah var komikti de Fatih güzel bir kahkaha attı

"Ne" dedi Selçuk "ne değil efendim öküz" dedi Fatih "ne ne kardeş geliyorlar işte bana arada oynuyoruz biz konuşuyorum onlarla mesela Birtane var arkanda" dedi Tahir ve sanki gerçekten arkasında biri varmış gibi tek elini kaldırıp "selam Nergisçim naber ne zamandır uğramıyordun bu zamanı mı buldun" dedi şokla ona döndüm Selçuk anında arkasına baktı Tahir ona yaklaşıp "Gel Nergisçim seni biriyle tanıştırıcam" dedi ve olmayan karşı tarafı dinledi "Kızım daha tanışmadın napıcan sevgilisinin olup olmadığını" dedi ve bir Selçuka bir de onun arkasına bakıyordu

Selçuk gözlerini kocaman açarak "şey ben Arda hocaya bir şey soracaktım tüh unuttum ben sorup hemen geliyorum" dedi ve hıza odayı terk etti başımı iki yana olumsuzca salladım arkamı dönüp Kapıya baktım "hayır ayıp değil mi adamın akıl sağlığıyla oynuyorsunuz" dedim bi acımadım değil şimdi

İkiside kollarını omzuma attı "Açel bak bu çocukla takıldığını görmiyelim" dedi Fatih "Aynen bak valla Nergisçim ortaya çıkmasın" dedi Tahir ikisine de göz devirdim "Tamam anne tamam baba" dedi ve kollarından kurtulup odadan çıktım

Sevim hemşireyi durdurup Arda hocanın nerde olduğunu öğrendim odasına doğru yol alacakken o da odasından çıkmıştı anında yanına gittim "Hocam" dedim elindeki dosyalardan birini bana uzattı "Hüseyin Gülerce 10 yaşında kanser hastası akciğer ameliyat olucak teşhis iki yıl önce kondu o zamandan bu zamana kadar yeni bir akciğer arıyoruz sonunda bulduk yarın öğlen burda girecek ameliyata" dedi Arda hoca hasta hakkında yeterince bilgi edinmiştik "şimdi gidip bu ameliyat belgelerini ailesine imzalat ve bir tedavi et" dedi ve gitti

Elimdeki dosyadan hangi odada olduğuna baktım ve 653 numaralı odaya adımladım

Odanın kapısını iki kere çalıp içeri girdim

Hasta yatağında bir çocuk vardı saçları kaşları ve kirpikleri dökmüştü ilk defa 10 yaşında akciğer kanseri bir hastam oluyordu ilk tecrübemdi

Kapı açılınca Kapıya bakmıştı göz göze gelince masmavi gözleriyle karşılaştım anında kocaman gülümsedim "merhabaaaa" dedim o ise bana sadece başını salladı ve tekrar tabletini döndü

İçeri girdim "annen ve baba-" lafımı bitirmeden o başladı "kantine indiler" dedi sesi soluk ve duygusuz çıkmıştı

"Peki o zaman şimdi seni tedavi edelim ama öncesinde ben Açelya" dedim ona yaklaşarak elimi uzattım bana ve elime baktı daha sonra sanki zorluyormuşum gibi elimi sıktı "Hüseyin" dedi tableti kenara koyup bana döndü "Hadi tedavi et sonrada git oyunum yarıda kaldı" dedi kaşlarımı çattım pek sabırlı bir insan değildim neden böyle kaba davrandığını da bilmiyordum bu çocuk daha 10 yaşında

Cebimden gözlerine tutmak için ışık aldım ve eğilip sol gözüne sonrada sağ gözüne baktım "hangi oyunmuş o" dedim "çiftlik oyunu" dedi geri çekilip bu sefer steteskopumu aldım ve göğsünü dinlemeye başladım "Ben biliyorum onu çok oynadım ben" dedim Bana şaşkınlıkla baktı "doktorlar da mı oyun oynar" dedi bende steteskopumu yerine koyarken "niye biz insan değil miyiz?" Dedim alayla "tanıdığım bir sürü doktor ablalar abiler var ama hiç biri oynamıyor" dedi tek kaşımı kaldırarak "sordun mu" dedim kafasını hayır anlamında salladı "eee" dedim sonuna ne boş yapıyorsun o zaman eklemek vardı ama hasta doktor ilişkisini korumak lazımdı kaldı ki bu bir çocuktu ayol

Ben elimdeki kağıda muayeneyle ilgili birkaç şey yazarken konuştu "sonuç aynı dimi yine kötü hatta bir öncekinden daha da kötü" dedi gözlerimi kağıttan kaldırıp ona baktım başımı eğip "kötü düşünürsen hep kötü olur ama hem bak yarın bu çileden kurtuluyorsun" dedim tebessümle o da tebessüm etti "kötü günler bitti sırada daha kötü günler var yani" dedi bacak kadar boyuyla nasıl böyle konuşur diye düşündüm ama tanıştığım hiçbir çocuk çocuk değildi ki anam hepsinde büyük büyük laflar falan hayırdır yani

"Kötüyü çağırma aaaa hem ben mükemmel aşırı iyi harika dehşet bir doktor olduğum için zaten kesin kurtulursun" dedim gülerek o da ilk defa dişlerini göstererek güldü "söz verdin eğer kurtulamazsam saçını kazıtırsın" dedim tek kaşımı kaldırıp " kurtulacaksın, peki kurtulursan?" Dedim o da ďüşünerek "Ben de sana toka alırım" dedi anında kafamı salladım "anlaştık o zaman hüsoş" dedim anında kaşını çattı "o ne yaa" dedi ben de gülerek "isimin uzun bana da Açel derler istersen sen de bana Açel de" dedim "Tamam o zaman Açel" dedi güldüm sonra "Ben gidiyim sonra tekrar gelicem" dedim o da kafasını salladı "görüşürüz" dedi tekrar tabletini açtı gülümsedim ve odadan çıktım

Acilinden kantine inip kahvaltı yapmam gerekiyordu yoksa açlıktan ve kafein eksikliğinden komaya girebilirdim

Kantine girip tezgaha yaslandım "naberişko" dedim kasada olan Bilal abiye "sanada günaydın Açelya gızım" dedi gülümsedim "bana bir böyle beni yere atıp tokatlayarak kendime getirecek bir kahve karnımı doyuracak bir tane de açma Bilal abim" dedim cidden uyanmaya ihtiyacım vardı gerçi bugün acilde değildim ama lakin çok tatlı bir çocuğu mutlu edicektim o da bir iş sayılırdı dimi ama

"Buyrun efendim" dedi Bilal abinin yanında çalışan bir eleman çocuğun sürekli ismini unutuyordum o yüzden siz de bilmiyorsunuz ismini tekrar öğrenirsem söylerim no merak

Gidip bir masaya oturdum elime Hüseyinin dosyalarını alıp incelemeye başladım incelerken tesadüf eseri doğum tarihine baktım ve yarın olduğunu gördüm aklıma anında Hüseyini nasıl mutlu edeceğim ile ilgili fikirler geldi

"Açelya ablaaaa" dedi küçük bir kız ve arkasındaki bir sürü çocukla masamın ucundan bana bakıyorlardı

E tabi niyetlerini anında anladım onları görünce fikirler daha da şenlendi dudaklarımdaki gülümseme büyüdükçe büyüdü

"Sakın yine bana evden kaçıp bana çikolata kitlemeye geldik demeyin" dedim hepsi sırıtmaya başladı ama dediğim gibi kimse ağzını açıp birşey söylemedi ben de güldüm başımı iki yana sallayarak

"Bilal amcaya gidin hesabı bana yazsın ama ondan önce sizden birşey istiyorum" dedim ve başladım çocukların anlayacağı dilden konuşmaya

Çocukları gönderip telefonuma bakmaya başladım tabi bu arada gidip ameliyat için gerekli belgeleri imzalatmıştım ve Hüseyinin ailesi ile de konuştum onlardan da güzel bir izin aldım sonra tekrar kantine inip oturdum telefonum elimde olunca napıcağım şaşmaz kulaklığımla birini takıp şarkı açtım ve WhatsApp'a girdim

Açelya:pınar başımdan bulanır canım oy

Açelya:iner ovayı dolanır canım oy

Açelya:sende çok haller bulunur canım oy

Açelya:dağlar duman olur

Açelya:çayır çimen olur

Açelya:ben yâri görmezsem

Açelya:halım yaman olur

Açelya:halım yaman olur

Açelya:vay vay

Açelya:bu hikayedeki yar sen oluyorsun yüzbaşı

Açelya:üzerine alın diye söyledim yani

Uyuz:sen türkü dinlermiydin doktor

Açelya:moderniteyi reddet geleneklerine bağlı kal demişler yüzbaşı

Uyuz:şaşırdım bak şimdi abidik gubidik şarkılar dinleyince ben de sandım ki

Açelya:daha kaç kere söylemem gerekiyor yüzbaşı ayıp ya AYIP insan hiç yarine bunları dermi hı dermi

Uyuz:sen benim yarim olmadığına göre

Uyuz:rahatlıkla söylerim

Açelya:bu sefer üzdün yüzbaşı

Uyuz:cidden mi?

Açelya:hayır tabiki de

Açelya:yani senin saçmalıklarına ben katlanamıyorum yüzbaşı sen nasıl katlanıyorsun

✅✅GÖRÜLDÜ✅✅

Açelya:trip mi?✔

Açelya:hemen engellendin koçum ✔

Açelya:ağlayacaksan oynamayalım ama he

Açelya:yüzbaşı şaka yaptım ya alındın mıı

Açelya:huuuuu huuuuu komşu yüzbaşı beyfendi bey ✔

Açelya:mesajlar neden tek tik lan✔

Açelya:

Kantin masasından kalktım kahve bardağımı çöpe attım hayır dalga geçtik diye de internetini kapatmazsın ya acaba YÜZBAŞI yazıp 8990 'a SMS göndersem çok mu abartı olur

Birincisi evet saçmalık saçması olur ikincisi ise benim SMS hakkım yok ki

Kantinden çıkıp Hüseyinin odasına gitmem ve serum takmam lazımdı çünkümsü yarın ameliyat için vücudu hazır ve nazır olmalıydı

****

"Oha ciddi misin?" Dedim danışman Ayfere kendisi Bilal abiden sonra ki haber kaynağım idi ve şuan çok acayip şeyler öğreniyordum

Mesela Arda hocanın Ceyda hocaya abayı yaktığını şu yeni gelen asistan doktorun bugün iki kere beni sorduğunu ve Fatihin ikisinden onu basıp Acile götürdüğünü Ceyda hocanın tam tamına iki aydır platonik olduğu asker aşkı Alparslan komutanı görmek için atamasını askeriyeye istemesi gibi şeyler

Alparslan kim diye sorarsanız valla ben de bilmiyorum hiç göremedim yani daha doğrusu hiç hastaneye gelmez gelse de biz hiç karşılaşmamıştık kendisiyle hakkında çok sinirli olduğu yakışıklı olduğu uzun boylu olduğu kumral olduğu ve acayip kaslı bir şey olduğunu duymuştum yani böyle biriyse nasıl hâla tanışmamamızı bi sorguladım ama pek de umrumda olmadı görmediğim adam nasıl umrumda olsun canım

"Ay aman Ceyda hoca sürekli birilerine aşık oluyor geçen ay da bana başhekimden hoşlandığını söylemiştin" dedim Ayfer hemen başını salladı "ay evet kadındaki gönülle aşure yapılır haberi yok" dedi güldüm çok doğru bir tespiti

"Ee başka başka neler olmuş" dedim bu aralar hastaneye sadece hasta bakmak için geldiğimden ötürü ordan oraya koşuşturuyordum ve tabi taşınmam da var o yüzden günün haberlerinden baya bir uzak kalmıştım

Ama gözüm arkada kalmamıştı çünkü arkamda iki tane dağ gibi yiğit bırakmıştım

Saate baktım çıkış saatim gelmişti o yüzden de keyfim yerindeydi nöbet yok uyku var benim sloganım buydu nöbettimin olmadığı günler

"Açelya hocam Açelya hocam" koridor da bana bağırarak gelen Sevim hemşireyi gördüm Kaşlarım çatılarak gelmesini bekledim "Hocam 5 tane ambulans geliyor hepsinin içi yaralı askerlerle dolu iki tanesinin durumu ağır yaralıymış diğerleri de yaralıymış Arda hoca seni de çağırmamı istedi biraz sonra burda olurlar" dedi nefes nefese dediği gibi de ambulans sesleri yükseldi "Tamam hadi sen git de Tahiri çağır" dedim ve Acile doğru koşmaya başladım

Diğer yandan at kuyruğumu daha sıkı yapıyordum ki beni uğraştırmasın hızla Acile girdim her tarafta hastalar vardı

Tahir de Fatih de ordan oraya koşuşturuyorladı "Açelya gelen ambulans sende" dedi sağımdaki Arda hoca bir askere kalp masajı yapıyordu ambulans sesi duyduğum da Acil kapısına koştum kapılar açıldı ben de o an eldivenlemiri giydim

Kafamı kaldırdığında yüzbaşını gördüm elleri kanlıydı kolunda da kan vardı ve kurumamıştı o da kolundan yaralanmıştı ama asıl hasta o değildi sedyedeki hastaya baktığımda göğsünün altından kanlar akıyordu sedye yere inince ben de ucundan tutum ve Acile sürükledik yüzbaşı hemen arkamızdan geliyordu "durumu ne" dedim "sol göğsünün altından vurulmuş kurşun hâla içerde çok kan kaybetti kanamayı durdurduk" dedi ve devam etti Adem " nabzı otuz beş kalp atış hızı kırka elli nabız düşmeye devam ediyor" dedi kafamı salladım acili sedyelerine hastayı taşıdık "bir iki üç şimdi" dedim ambulans ekibiyle beraber aynı anda sedyeyi değiştirdik "hasta bilgileri" dedim diğer yandan da steteskopumu boynumdan çıkarıp tedaviye başladım

"Hasan Güngören 30 yaşında erkek" dedi Adem kafamı salladım "Sevim dört nolu ameliyat odasını hazırlat" diye bağırdım arkama doğru

"Hocam ameliyathanelerin hepsi dolu yarım saat sonra anca çıkar" dedi kahretsindi zamanımıydı şimdi "Sevim bana o süreyi daha aza indir hemen" dedim kafasını salladı ve hızı adımlarla arkasını dönüp gitti "Açelya ben gelene kadar hastayı ayakta tut yeter" dedi Arda hoca kafamı sallayıp hastaya döndüm hayatta kalması için o kurşunu çıkmalıydı eğilip yarayı inceledim bu sırada Sevim yanıma geldi on beş dakikaya anca çıkabileceklerini söyledi

On beş sadece on beş dakika hasta ayakta kalacak Açelya hastayı ayakta tut "Sevim ameliyat önlüğümü ve bonemi tak kurşunu burda çıkarıcaz" dedim Sevim anında gidip getirdi o sırada ben de hastanın üsündeki kanlı ünüformayı kestim ve yarayı daha da ön plana çıkardım

Eğildiğim yerden kalktım önlüğümü Sevimin yardımıyla giydim bonemi taktım kanlı eldivenlerimi değiştirdim o sırada da Sevim yarayı temizledi

Derin bir nefes alıp sağ elimi kaldırdım Sevime doğru uzattım"neşter" dedim elime verdiği neşterle kurşun izi olan yeri genişlettim kurşun kalbin hemen altına denk gelmişti eğer bir santim bile kaysaydı şuan bir ölüyü kurtarmaya çalışırdım

"Müller ring forsept" dedim elimi Sevime uzatarak istediğim aleti elime verince gözlerimi sıkıca açıp kapatım

Dikkatle kurşunu aradım kalbin altında göğüs bitiminde görünce tekrar elimi Sevime uzattım "penst dişsiz" dedim tam elime verecekken "Hocam nabız düşüyor çabuk olmalıyız" dedi elinden hemen aldım ve kurşunu çıkardım "böbrek küvet" dedim Sevimin uzattığı kaba kurşunu bıraktım yaraya döndüm "spanç" dedim ve yaraya bastırdım

"Açelya" dedi Arda hoca kafamı kaldırıp ona baktım "Hocam kurşunu çıkardım ama nabız çok düşük hemen ameliyata girmemiz lazım çok kan kaybetti kana ihtiyacı var" dedim hızlı hızlı kafasını salladı "ameliyathane hazır biz ameliyata gireceğiz sen burda kal burdaki yaralılar hâla bitmedi onları tedavi et ve hasta yakınlarını bilgilendir" dedi ve sedyeyle birlikte acilden çıktılar vakit kaybetmeden eldivenlemiri tekrar değiştirdim ve etrafa baktım acil sedyesinde yatan ve bacağını tutan bir asker gördüm yanına gittim "durum nedir" dedim yüzüme baktı "dikiş atılması gerek" dedi önüne geçtim yaraya baktım "Neden attırmadın" dedim ve yandaki masadan tentürdiyot şişesini alıp bir pamuğa döktüm ve yarayı üstün körü temizledim

"Bu kadar ağır hastanın içinde çocuk gibi dikişimin derdine mi düşecektim bir de" dedi sesindeki duygusuzluk ürpermeme neden oldu "iki ağır hasta vardı diğerleri gibi sen de yaralıydın" dedim ama o sesiz kaldı "Hasan yaşayacak mı" dedi birden kafamı kaldırıp yüzüne baktım

"Bilmem güçlüyse o ameliyattan sağ çıkar savaşması lazım yani kısacası benim de pek bir bilgim yok" dedim "iki çocuğu var eşi üçüncüye halime bunu bize söylediğinde öyle mutluydu ki asker olduğunu unuttu" dedi uzaklara dalarak dikiş bittiğinde doğruldum "yaşayacak" dedim başka hasta var mı diye de etrafa baktım kapıda yere çökmüş bir kadın yanında da iki çocuk vardı etrafa bakılmadık hasta yoktu acil doluydu ama az önceki gibi karmaşık değildi kadının yanına ilerledim eldivenlerimi çıkarıp yanımdaki çöpe attım

"Merhaba yardımcı olabilir miyim?" Dedim Kadın kafasını kaldırdı anında yukarı aşağı salladı ve çöktüğü yerden kalktı "Hasan Güngören o benim eşim ben kendisinin eşiyim vurulmuş nerde o yaşayacak mı öldü mü nolursunuz bir şey söyleyin sabahtan beri burdayım kimse bir şey demedi" dedi sesi ağladığı için kısık olmalıydı sesindeki acıyı sağır biri bile duyardı "durun tamam sakin olun eşinizi ameliyata aldık henüz bir bilgi veremem ama sizi ameliyathaneye götürebilirim" dedim kafasını salladı ve yanındaki iki çocuğun ellerinden tutu "Hadi gidelim çocuklar babaya gidelim ona güç verelim" dedi başımı omzuma eğdim çocuklarının elinden tutu ve bana baktı

Ona gülümsedim ve ameliyathaneye götürdüm yarım saat sonra da Arda hoca çıktı ve şuan durumun stabil olduğunu söyledi yoğun bakımda kalacağını asıl sonucun yarın belli olacağını söyledi fakat eşine bu bile yetti Allaha şükür etti

Ben de gidip temizlendim paklandım Acile indim yüzbaşı da gelmişti de o nerdeydi etrafa bakındım ve acil kapısının orda gözünü bile kırpmadan bir yere baktığını gördüm bakışlarını takip ederek baktığı yere baktım yeni gelen asistan doktora yani Selçuka baktığını gördüm Selçuk acilin en köşesinde belgelere gömülmüş bekliyordu sanki kendini saklamak istiyordu yani pek de başarılı olduğu söylenemez çünkümsü kabak gibi ortadaydı

Yüzbaşının yanına gelince ben ağzımı açmadan "bu kim doktor" dedi sesi har zamanki gibi sert ve baskındı benim geldiğimi nasıl anladı bu bana hiç bakmadan

"O mu o şey ya yeni gelen asistan doktor bugün geldi ilk günü" dedim Bana bakmadan "adı ne bunun" dedi neden soruyor bu adam

Kaşlarımı çattım adı neydi lan bunun hatırlayınca kaşlarımı kaldırıp "Selçuk galiba" dedim Bana bir bakış atıp "Zekana bayıldım doktor" dedi gülümsedim çapkınca "Ben de sana" dedim Bana yandan yandan baktı "şaka şaka" dedim gülerek tüm vücuduyla ban döndü "baya komikmiş" dedi fakat benim gözlerim sağ omzuna kaydı kanı kurulmuştu ama hiçbir işlem yapılmamıştı Kaşlarım çatıldı "sen yarana baktırmadın mı Yüzbaşı" dedim omuzlarını kaldırıp indirdi "önemi yok diğer askerler nasıl" dedi göz devirdim "hepsi iyi ve ne demek önemi yok var tabiki gel de yarana bakayım" dedim Nefesini verdi "gerek yok doktor ölmem" dedi göz devirdim kolundan tuttuğum gibi sürükledim pek faydası olduğu söylenemez tabi

"Ya yürüsene" dedim böm böm yüzüme bakmaya devam etti göz devirdim yürümeye başladı tek boş olan sedyeye oturdu ben de gerekli malzemeleri alıp önüne oturdum tekerlekli sandalyemi çok özlediğimi o an fark ettim yüzbaşı olmasaydı etrafında bile dönerdim de neyse

"Kolunu uzatsana yüzbaşı nasıl pansuman yapıcam yoksa sana" dedim kolunu uzattı bu sefer ama yine bana değil arkamdaki Selçuka bakıyordu "bakıyorum da gözünü alamadın" dedim Bana ne diyon sen der gibi baktı ben de hafifçe sırıtarak "Selçuk diyorum gözünü diyorum alamdın diyorum sevdiysen ayarlayabilirim bak benden çekinme beni bir ablan olarak gör" dedim kaşlarını çattı "doktorrr" dedi son harfi uzatarak güldüm "yaralı olan kolunu dışarıda bırakacak şekilde üştünü çıkar" dedim "hepsini çıkarsam nolur" dedi sinsi sinsi sırıtım "güzel olur ama bunu baş başayken yap yüzbaşı" diyip göz kırptım bana baktı "buda mı şaka" dedi "yoo değil" dedim

Bana iyice yaklaştı tek koluyla sandalyemi tutu ve birden kendine çekti "yalnız bu söylediğin beni tetikliyor doktor şuan bile yalnız kalabiliriz yeter ki iste" dedi gözlerimi kırpıştırdım Nefesimi yine tutmuş çekilmesini bekliyordum çekilmezse ölücem çünkü

İyice bana yaklaştı gözlerimin içine bakarak birden kulaklarıma ilerlerledi "şimdi şuan tek kelimenle acilin hepsini boşaltabilirim doktor tek kelime tek cümlene bakar" dedi sert ve erkeksi sesiyle kalbim at yarışında nefesim içimde kalmıştı kesin mosmor olmuştum tüm gücümü toplayarak "ciddi misin?" Dedim sesim çok kısık ve cılız çıkmıştı resmen dengemle oynamıştı bu adam benim "şaka şaka" dedi ve geri çekilmeden önce "nefes al doktor bu aralar hiç almıyorsun bak nefes egzersizleri önerebilirim" dedi göz devirdim adi herif işte nolucak "baya komikmiş" açıkta kalan yaralı koluna tentürdiyotlu pamuğu Sertçe bastırdım pislik

"Sen onu bunu boşver de benim mesajlarıma niye bakmıyorsun sen Allahtan bir şaka yapalım dedik he ne trip attım" dedim yüzünü buruşturdu "etek de giydir istersen doktor ne tripi" dedi güldüm "seni etekle düşündüm de" dedim ve daha çok güldüm gözlerini devirdi

"Planlanmamış bir saldırı olmuş askerlerimizi kurtarmaya gittik" dedi yüzündeki ciddiyetle kafamı salladım anladığımı belli ederek dikişi bitince üstünü giydi ve ayağa kalktı gelen telefonla cebinden çıkardı ve açıp kulağına götürdü

Ona yakın olduğum için sesleri duyabilirdim "söyle" dedi sert sesiyle kadın sesi gelirse bu iş biterdi

"Komutanım söylediğiniz ismi araştırdım ve terör örgütüyle bir ilişkisinin olduğunu öğrendim neden burda ve napıyor bir bilgim yok ama sanırım bir planları var şuan üzerinde çalıştığınız işim için bir bağlantı olabilir" dedi karşı taraf

Duyduğum şeylerle şok geçirdim gözlerim kocaman açıldı Selçuk terörist miydi

Yüzbaşıyla birbirimize baktık gözlerinden duygusuzluk akıyordu

Şimdi neyapacaktık

~~~~~~~~

BİTTİİİİİİİİGGGGG

LÜTFEN OKUYUN ARKADAŞLAR

Öncelikle neden bölümler uzun ararlar sonra geliyor arkadaşlar ben bu kitabın başında da size benden düzenli bölüm beklememinizi yazmıştım ben mutlu ve kendimi iyi hissettiğim zamanlarda atıyorum ve ne yazık ki sürekli mutu değilim bu kitabı sizi ve kendimi güldürmek için yazmıştım ben yazarken siz de okurken gülün diye bölümler aralıklı

Bölümlerin kısa olmasınızın sebebi de tadında kalsın diye ve yazarken bazen çok üşeniyorum o yüzden başka bir sebebi yok

Ve diğer bir konuuuu BÖLÜMÜ NEDEN BEĞENMIYORSUNUZ????? hayır okurken iyi bir yıldıza basınca cebinizden gitmiyor ya

Şaka maka ciddiyim sınav haftası yaklaşıyor o yüzden uzun süre bölüm beklemeyin ders çalışıcam ve bu bölüme de sınır koyuyorum

50 beğeni 40 yorum olmazsa diğer bölüm nanay neyse

KENDİNİZE İYİ BAKIN CANLARİMMMM BAYYSUUU

Continue lendo

Você também vai gostar

113K 6.3K 26
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
16K 1.4K 27
Bir anda "Oyun Oynayalım mı?" adlı gruba alınan Göksel'in sonrasında anonimden aldığı mesajlarla gruptakileri korkutarak eğlenmesi ve devamında gelen...
10.6K 572 24
Songün ve Aley hikayesidir 💕💕
15.3K 1.3K 11
Alara canı sıkıldığını için bir numara sallar ve yazar ama bir sorun vardı. Salladığı numara seri katil olan barın kılıç atasoy'du...