Arkadaslarrrr selamkine
Şimdi şöyleki size ciddi bir açıklamada bulunucam bölümün sonunda o yüzden uzun bir bölüm yazmaya calisicam keyifle okuyun
İyi okumalarrrrrrrrrrrrr
~
"Yine başım dönüyor garip hâllerde neden koşarsın hâla boş hayallerde?" Diye mırıldandım Reyhan ablanın şarkısını
Sağ gözüme maskara sürdükten sonra sol gözüme geçtim "anladım bir şey eksik, bulamadım, ner'de? Sorma hiçbir şey sorma, aklım başka yerlerde" dedim maskarası kapatıp yerine koyarken allık fırçamı aldım
"Adımız çıkmışsa elalemin dilinde eski bir hikaye bu kimin umrunda" dedim aynadan kendime baktım allık Biraz az oldu gibi azıcık daha süreyim
"Sarılmışız biz bize, keyfimiz yerinde dünya dursa bile kimin umrunda" allık fırçamı birden mikrofon yapıp şarkıyı söylemeye başladım "sevdik, sevdalandık kör düğümle bağlandık" Saate baktığımda eğer biraz daha burda dikilip oyalanırsam geç kalırdım
Anahtarımı ve küçük sırt çantamı alıp evden çıktım binadan çıkıp Arabama bindim tabiki şarkı açtım
Yolda biraz trafik vardı kırmızı yanınca durdum ellerimle direksiyonda ritm tutarken
Yoldan geçen insanları izliyordumBir çocuk yavru bir köpekten ağlayarak kaçyordu yani tabiki arabanın içinde buna kahkahalarla gülmedim ayıp
ben küçükken ağaca çıkmıştım ayağım dala takılmıştı tam düşüceken mor tüllü eteğim dala takıldı ve birden kendimi çocukların kutlamalarda sopayla vurdukları ve içinden şeker çıkan eşeklere benzerken buldum ordan geçen insanlar yardım etmek yerine gülerdi hiç unutmam akşama kadar asılı kalmıştım sonra eteğim cart diye yırtılmıştı anca öyle kurtulmuştum ağlayarak evime gitmiştim sonra
Aklıma gelen hüzünlü anılarla bir cigara tütürmek istedim biliyorum çok zararlı ama anılarım depreşti
yeşiliğin üstünde yaşlı bir kadın uzanıyordu ve felaket pozlar vererek karşısındaki küçük kız çocuğunun çekmesini bekliyordu
Karşıdan gelen kızın kolunda iki tane erkek vardı ilk tabi yanlış anlamadm lakin ikisine de birer dudaktan buse kondurunca arabanın ortasında ağzım açık geçip gitmelerini izledim
Arkadan gelen korna sesleriyle anında önüme dönüp gaza bastım şurdan sola kırsam sonra gidip kızın numarasını alsam hani bi arkadaşın tavsiyede ihtiyacı falan olur hazırda beklesin diye dedim
Hastaneye varınca arabamı park ettim hastaneden içeri girince zaten ordan hızla geçen Fatihi gördüm o da beni görünce "günaydın hoşgeldin hoşbuldun arada hocanın yanına gidiyorum sana da haber vermemi istemişti hızlı ol zaten geç kaldın seni hastanede biliyor" dedi tek solukta bunu yaparken bana hızlıca bi sarılıp arkasını döndüğü gibi hızlıca tekrar yürümeye başladı
Vakit kaybetmeden ben de hızla doktor odasına gidip üstümü değiştirdim önlüğümü giyip masanın üstündeki steteskopumu ve kalemlerimi aldığım gibi hızla doktor hemşire dinlenme odasına girdim bazen asistanlarla ve hemşirelerle burda takılırdık
Steteskopu boynuma geçirdim diğer yandan bana selam veren hastane çalışanlarına hepsine tek tek gülümsemeye çalışarak selam veriyordum kalemlerimi önlüğümün ön cebine koydum ve odanın kapısını açtım
"Ooo sonunda teşrif edebildiler Açelya hanımlar" dedi Arda hoca yavaşça Fatih ve Tahirin arasındaki yerimi aldım "Kusura bakmayın hocam" dedim
Arda hocanın yanında bir de adam vardı benden birkaç santim uzun kır saçlı sakallı hırsız kılıklı bir adam vardı adam bana bakıyordu göz göze gelince gözlerindeki koyu kahvelerde kini nefreti ve tüm kötü olarak adlandırabileceğimiz şeyler gördüm ama buna rağmen bana kocaman gülümsedi dişlerindeki sarılıklar çok iğrençti anında midem bulandı ve bakışlarımı çektim o sırada da Arda hoca söze girdi "evet çocuklar bu yeni arkadaşınız yeni asistan doktor Selçuk Taş yeni ataması burası ona buraya alışması konusunda yardımcı olun" dedi ben ölsem bu şeyin yanına yaklaşmazdım tamam yani biraz önyargı yapıyor olabilirdim ama ben önyargımı kırmayı asla ve katta denemeyecektim
ESTÀS LLEGINT
Açelya
Humordeli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker...