Ophira Taekook

By Rosealba7

10.7K 1.7K 2.8K

"Altından kalbin olsa neye yarar: Elmas kalpli birine denk gelmişsin" Omega Jungkook Vincent konağının üç çoc... More

Duyuru
Prolog
1. Kardeşinin her şeyi, Vincent konağının hiçbir şeyi
2. Papatya saçlı Jungkook
3. Bir alfanın gülüşü
4. Kim Taehyung'un ünü
5. Kim Taehyung'un kokusu
6. Alış-veriş günü
8. Bana adımla seslen
9. Evliliğin ilk kefeni
10. Annemi özledim
11. Misafir sorunsalı
12. Kızgınlık

7. Papatya güzeli

703 138 243
By Rosealba7



Beyazlar içindeydim bugün. Hep düşündüğümün aksine bu beyaz kefenim değildi. Daha bir kaç gün önce eşim olacak alfayla aldığım gelinlikti.

Evet, düğün günü gelip çatmıştı. Ben çoktan hazırdım. Taehyung'un gönderdiği omegalar beni düğünümüze güzelce hazırlamıştılar.

Saçıma papatyalardan güzel bir çiçek tacı takmış, yüzüme hafif makyaj yapmıştılar. Neyse ki çok beğenerek aldığım gelinliği kendim giymem için müsaade etmiştiler.

Ne kadar hazır olsam da evde kaos hakimdi. Ablam gelmişti ve söylenerek mutfakta iş yapıyordu. Aslında dün uyumadan önce tüm evi toplamıştım ama... neyse.

"Ya hyung! Takım elbisemin düğmesi koptu. Diker misin? Ablam beceriksiz olduğundan ona vermedim"

Tek söylenen ablam da değildi galiba. Hoshi somurtarak odaya dalıp beni görmesiyle dona kalması bir olmuştu. Çünkü beni ilk kez gelinlikle görmüştü.

Büyüttüğü gözleriyle bana bakarken dudaklarımı birbirine bastırıp başımı yana eğmiştim hafifçe. Beğenmesini umut ediyordum.

Hoshi, bana doğru adımlayıp tam karşımda durduğunda parlak gözlerini görmek içimi rahatlatmıştı. Bu bakışları çok iyi biliyordum. Beğenmişti!

Gözlerini yüzümün her noktasında gezdirirken buklelerimden birini aşağı çekmiş, sonra çiçekli tacıma dokunarak fısıldamıştı.

"Papatya güzeli..."

Kardeşim için en güzel çiçek papatyalardı. Ve o bana papatyalı her şeyi yakıştırırdı. Onun 'Papatya güzeli' olmak ayrı bir güzeldi.

Kıskançlığını belli etmekten çekinmezken, "Çok güzel oldun. Artık benim güzel omegam değil, onun güzel omegası olacaksın" diyerek somurttuğunda gülmemek için zor tuttum kendimi.

O kadar tatlı görünüyordu ki böyle yapınca. Hoshi için değerli olduğumu biliyordum ama beni paylaşamaması başka bir seviyeydi.

Zaten buruk olduğunu bildiğimden, "Ben hep senin güzel omegan olacağım" diyerek küçük kardeşimi teselli ettiğimde yüzündeki somurtkan ifade anında gitmiş, gülümseyerek beni kolları arasına almıştı.

Çünkü sadece senin için güzelim, kardeşim.

Bunu ona söylemedim. Mis kokulu bebeğimin kolları arasında sessizce huzurun tadını çıkardım. Kaderimin üzerine çöken kara bulutları hissetmiş gibi.

Fakat çok takılmadım. Amacının nazlanmak olduğunu bildiğim alfamın ceketinin düğmesini dikerken, bir yandan da anlattığı şakalara gülüp durdum.

Ta ki ablam odama gelip gerçekliği yüzüme vurana kadar.

Hoshi'yi odadan göndererek konuşmamız gerektiğini söylediğinde çok gerilmiştim. Tanrı aşkına! Ablamla hiç sohbet etmemiştik ki!

Karşımda dikilip beni baştan aşağı süzdükten sonra boğazını temizlemişti. Konuşmanın ciddi konu olduğunu da o an anlamıştım.

"Sana bunları annemin söylemesi gerekiyordu. Amma buna ömrü yetemediği için bu görev bana düşüyor" diye söze başladı. 

Nasihat verecekti büyük ihtimalle. Lâkin kaçırdığı bir nokta vardı ablamın. Annem bana nasihat vermezdi ki... İnsan görmediği birine günahını bile veremezdi.

"Söyleyeceklerim belki de seni çok kızdıracak çünkü içindeki o eşitlik kavramını biliyorum. Ama zaman geçdikçe aslında doğruları söylediğimi idrak edeceksin"

Neler diyeceğini şimdiden hissediyordum. Bana kocam ne derse uymam gerektiğini, ona karşı çıkmamın benim için kötü sonuçlar doğuracağını falan söyleyecekti.

"Evi ev yapan annelik görevini üstlenenin fedakârlığıdır"

Anında kaşlarım çatılırken tam ağzımı açıp itiraz edecektim ki, o, ağzımı açmama izin vermeden, "Doğruluğunu konuşmuyoruz. Sonunda olacak olanı konuşuyoruz" dedi.

İşte burada ona hak verdim. Dünyada zaten olması gereken şeyler olmuyordu. Herkes sonuca bakardı. Şu zamana kadar hiyerarşide değişen bir şey yoktu. Söz ve güç üstünlüğü hep alfalarındı.

"Jungkook, eşinin sözünden çıkmazsan, onu her şeyinle memnun edersen sorun çıkmaz, gül gibi geçinip gidersiniz" dediğinde alt dudağımı ısırdım.

"Bizim evde sorun olmuyor mu sanıyorsun? Sesim yüksek çıktığı, isyan ettiğim ve daha nice sebepten ötürü dayak yedim. Üstelik evlendiğim kişi sevgilimdi. Omegaların kaderi bu, Jungkook. Bir iki kişinin isyan etmesiyle düzelecek iş değil"

Evleneceğim gerçeği o an tokat gibi çarptı yüzüme. Hayır, hayır, evleneceğimi biliyordum. İdrak ettiğim şey evliliğin sorumluluğuydu. Ablamın bana dokunduğu ilk iyilik bu olsa gerekti.

Bakışlarını kaçırarak, "Sana hiçbir zaman iyi abla olmadım. Tüm yükü senin omuzlarına bıraktım. Fakat ben senin kadar güçlü değildim: altında ezilirdim onca yükün" dediğinde dudaklarım titredi.

Ben çok mu güçlüydüm sanki? Çocuktum ben. Omega olsam bile çocuktum. Hak etmemiştim. Dişimi tırnağıma takmama rağmen bu kadar ezilmeyi, hor görülmeyi hak etmemiştim.

Ağlamamak için kendimi sıkarken, "Hoshi için dayandım her şeye" dedim. Bir nevi sevgimizin boyutunu kıyasladım. Benim kadar sevseydi şayet güçlü olmasa bile her şeyin üstesinden gelirdi.

O utanmak yerine bana, "Şimdi de çocukların için dayanacaksın" dediğinde hayal kırıklığım dağ kadar büyüdü ama ezilmedim. Zira bu zavallı, enkaz altında kalalı çok oluyordu. 

"Abla" dedim, ağlamamak için yanak içimi ısırdım. Doğru zaman değildi ağlamak için. En kötüsü de ağlarsam beni teselli edecek biri değildi.  

"Sen niye sevmedin beni?"

Sevmese bile ben sevdim. Akılsız ben sevdim. Kimselerden görmediğim o sevgi benim kalbimde herkese yetti. Babamı bile sevdim.

Hep ben sevdim.

Bana gelince kör olan annemi sevdim: gitti. Öptüğüm elinin tersiyle yüzüme tokadı yapıştıran babamı sevdim: dövdü. Kızmasın diye her işini yaptığım ablamı sevdim: yüzüme tükürdü.

Papatya için en iyi toprak diye saçımı seçen adamı sevdim: beni de saçıma gömdü.

"Kıskandım seni"

Deli gibi güldüm. O kadar komikti ki!
Şaka yapıyor olmalıydı. Ben kıskanılmış mıydım? Dilenciler bile bana bakıp kendine şükr ederdi.

Kahkahalarım yerini histerik gülüşe bıraktığında, "Kara bahtımı mı kıskandın? Neyimi kıskandın, abla?" diye hesap sordum.

Yüzüme öyle nefretle baktı ki... Aynı çocukken baktığı gibi. Çirkin ördek yavrusu diyerek yüzümü tırmaladığı anlardan farksıztı.

"Hiç kimse görmedi ama en güzel hep sendin" dedi. Sesindeki nefret, başa çıkabileceğim bir şey değildi.

Yıllarıma yandım. Bana çirkin hissettirdiği her an kül olmuş kalbime acıdım. Bir çok şeyi de anladım: beraber bir yere gittiğimizde yüzümü kapatmasını, eniştemle bize geldiğinde beni odama tıkmasını ve nicesini.

Acı çeken oymuş gibi buruşturduğu yüzüyle, "Kocam bile yüzüme senin ne kadar güzel olduğunu, seninle değil de benimle evlendiği için pişman olduğunu haykırdı" dedi.

Hayal kırıklığıyla ablama baktım. Sorumlusu olmamama rağmen her şeyin cezasını bana kesmenin adaleti karşısında kırılıp döküldüm.

O parçalarımı yeniden birleştirmek yerine, "Bay Kim'le evlenmeseydin seni kuma getirecekti üstüme" dediğinde can kırıklarım kum oldu.

Kulaklarımda çınlayan cümleyle gözlerim kapanmış, yanağıma hiç silinmeyecek bir yaş aktı. 

Ağlarım tabii. Evlendiğim için yüzünden tebessüm eksik olmayan ablamın asıl sevincinin evlenip yuva kurmam değil de, ona kuma gitmeyişim olduğunu anladım çünkü.

Ağlarım elbet. Benim aksime ablamın severek evlendiği, ağabeyim dediğim eniştemin bana göz koyuşunu öğrendim çünkü.

"Mutluluklar dilerim, kardeşim"

Kapı yüzüme kapandığında bulanan midemle elimi karnıma götürmüş,
koca bir nefretin altında ezilerek yere çöktüm. 

Dudaklarımı birbirine bastırıp hıçkırıklarımı bastırdım. Ne makyajımı umursadım ne de büyük hevesle aldığım gelinliğin kırışmasını.

Bana reva görülen şeyler o kadar iğrençti ki midem bulanıyordu. Mecaz anlamda bulanması daha kötüydü. Zira ben mecali anlamında midemi bulandıran hiçbir şeye karşı olan savaşımı kazanamamıştım.

Taehyung'la evlendiğim için binlerce kez teşekkür ettim Tanrı'ya. Sanki kaderim gerçekten de ona yazılmış gibi tüm oklar onunla evlenmeme çıkıyordu.

Ben daha toparlanamadan kapım tıklatıldı. Hoshi'nin sesiyle dizlerimde  bulduğum son dermanla ayağa kalkıp yüzümü kontrol ettim. Akmayan makyajıma mutlu olarak yüzüme yerleştirdiğim tebessümle kapıyı açtım.

Benim küçük alfam takım elbisesiyle yakışıklı bir beyefendinden farksızken bir şeylerin ters gittiğini anladı. Israrla yüzümün neden bembeyaz olduğunu sorup durdu fakat geçiştirmeyi başardım.

Kardeşimin beni uğurlamasını istediğimden onun koluna girip bu evi adım adım terk ettim. Her adımda bana asla ev olmayan bu dört duvarlara baktım buruk tebessümle.

Gözümün önünde canlanan acı dolu anlar yumruklarımı sıkmama neden oldukça görüş açıma giren uzun boylu alfa ağlama isteğimi körükledi.

Biri beni kuma ister, biri çocuklarına bakıcı...

Kendi hikâyemin baş rolü olduğum bir bedende dünyaya gelecek miydim acaba?

Taehyung ve getirdiği düğün konvoyu daha da gerilmeme sebep olurken istemsizce küçük kardeşimin kolunu sıktım.

Bakışları anında bana döndüğünde onun yüzünü görmek gayriihtiyari güldürdü beni. Bu cehennemi terk ederken son olarak onun yüzünü görmek rahatlattı beni.

"Bana bu cehennemde cenneti yaşattığın için teşekkür ederim, kardeşim"

Baba evini terk ederken son cümlem bu oldu. Kardeşim alnımı öperek beni başka bir alfanın eline verdiğinde gülen tek kişilerin babam ve ablam olduğunun bilinciyle kırgın hissettim.

Taehyung'un yüzüne dahi bakmadan açtığı kapıdan içeri geçtim ve arabaya oturdum. Diğer kapı da açılıp alfa yanıma oturduğunda araba hareket etti sonunda.

Pencereden dışarıya baktığımda ruhum bedenimde değildi sanki. Beynim uyuymuş, düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim.

Eve varana kadar konuşmak niyetim yoktu fakat Taehyung'un, "Gözlerime bak" demesiyle başımı ona doğru çevirmek zorunda kalmıştım. 

Bugün ilk kez buluşan gözlerimizle yutkundum. Her şeyden güzel olamazdı gözleri...

"Ağladın mı?" diye sorduğunda şaşırmıştım. Bunu fark etmesini beklemiyordum.

Hızlıca kendimi toparlayarak başımı yana sallayıp dediğini reddettiğimde, "Güzel. Kimseyle içli dışlı konuşma. Mümkünse hiç konuşma" dedi.

İsteği kaşlarımı çatmama sebep olsa da, "Peki" dedim kısaca. Canım sıkken kimseyle konuşmak için hevesli olduğum söylenemezdi zaten.

Sonrasında konuşmadık. Eve varana kadar sessizce bekledik. Ben arabir göz ucuyla giydiklerine baktım. Ki, giydiği beyaz takım elbisesiyle çok yakışıklı görünüyordu.

Araba durduğunda ilk Taehyung inmiş, kapımı açarak benim inmemi beklemişti. Kardeşim ve diğer yakından akrabalarım Taehyung'un onlar için ayırdığı arabayla arkamızdan gelmiştiler. En azından yalnız değildim.

Bir yandan kendimi teselli ederken, Taehyung'un koluna girmiş, gösterişli Vincent konağına adımlamıştık alkışlar eşliğinde.

Kocaman salona girdiğimizde tanımadığım simalar beni zorunlu bir tebessüm etmeye itti. Fakat eşim olacak alfa suratsız ifadesini koruyordu.

Tüm sosyete burdaydı. Bunun Taehyung'un ablasının işi olduğunun farkındaydım. Zira koluna girdiğim alfanın bu durumdan haz etmediği açıktı.

Sonunda bizim için ayrılan masaya oturduğumuzda rahat nefes alabildim. Bayılmadan oturduğum için mutluydum çünkü!

Mutlu olduğum o an bacağıma yapışan çocukla neye uğradığımı şaşırmıştım. Üç yaşlarındaki çocuk yüzünü bacaklarıma gömdüğünden kim olduğunu anlamamıştım ilk başta.

Fakat başını kaldırdığında gördüğüm yüzle alt dudağımı ısırdım. Taehyung'un omega oğlu Taeyang dişlerini göstererek gülüyordu bana karşı.

"Ben de büyüyünce senin gibi giyinerek peri olabilir miyim?" diye sorduğunda peltek konuşmasına karşı kıkırdadım. Çok tatlı görünüyordu ve yanakları ısırılmak içindi!

"Sen zaten peri gibisin! O kadar güzelsin ki... Ve tabii ki büyüdüğünde istediğini giyebilirsin"

Gülüşü büyüyen omega oğlan utanarak eliyle yüzünü kapattığında Taehyung'un varlığını yeni hatırlamış, hemen ona dönmüştüm.

Yanımdaki alfanın zaten bizi izliyor
oluşu yanaklarımın ısısını artırırken,  Taehyung'un arkasında bizi izleyen iki çocuğun bakışları yüzümdeki gülüşü soldurmuştu.

Yüzümdeki değişim Taehyung'un kaşlarının çatılmasına sebep olurken arkasına dönmüş, gördüğü çocuklarla gözlerini kapamıştı.

Her şeyi unuturum ama ne o kızın akmaması için gözlerinde tuttuğu yaşları unuturum ne de küçük alfanın gözlerindeki öfkeyi.

Suho ablasının elinden tuttuğu gibi merdivenlere koştuğu anda ben de ayaklanmak istedim ama Taehyung kolumdan tutarak yerime oturttu.

"Ama..." diyerek başlayacağım cümlemi bakışlarıyla insanların bizi izlediğini hatırlatıp ağzıma tıkadı.

"Ben birazdan konuşurum onlarla. Nikah memuru geldi zaten" dediğinde alfayı onaylamaktan başka çarem yokken başımı sallayıp yerime sindim.

Nikah memuru ise Taehyung'un yanı başındaki sandalyeye oturmuştu çoktan. Tüm dikkat bizim üstümdeyken gözlerim Hoshi'yi aramış, onu bulmanın mutluluğuyla rahat nefes almıştım.

Sonrası çorap söküğü gibiydi. Soylular bizi izlerken yeminlerimizi etmiştik onların önünde.

"Omega Jeon Jungkook, iyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Kim Taehyung'u eşin olarak kabul ediyor musun?"

"Evet" dedim.

"Alfa Kim Taehyung, iyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta Jeon Jungkook'u eşin olarak kabul ediyor musun?"

"Evet" dedi.

"Ben de sizleri eş ilân ediyorum. Omeganızı öpebilirsiniz"

Kırpıştırdığım gözlerimle Taehyung'a döndüğümde kalbim çok hızlı atıyordu. Acaba beni öpmek ister mi ki diye düşünürken dudaklarını alnıma bastırmasıyla heyecandan yere kapaklanacaktım.

Neyse ki sarışın bir omeganın, "Ayağına bas alfanın" diye bağırmasıyla kendime gelebilmiş, dediğini yaparak ayağına basmıştım.

Tabii ki böyle şeylere inanmıyordum ama sonra niye yapmadım diye pişman olmaktansa yapmayı tercih etmiştim doğal olarak.

"İlk dansa buyurun"

Taehyung nazikçe kavradığı belimden tutarak bedenimizi birbirine yapıştırdığında gözlerimi kaçırmıştım hemen. Nedense çok bakarsam taşa dönecek gibi hissediyordum.

Romantik bir şarkıda sağa sola sallanıp durduk. Taehyung'un kolları arasında bir hizmetçiden soyluya terfi edilişimi herkes gördü.

Dansımız bittiğindeyse konuklar sırayla tebrik etmeye başladılar. Hizmetçilik kariyerimden dolayı bir çoğu tanıdıklarımdı ve bazılarının küçümseyici bakışlarının hedefi olmak zordu.

Neyse ki Taehyung fark etmedi. Hepsi sorun çıkarmadan tebriklerini sunmuş, sonra da isteyen kokteylini, isteyen de şarabını içmeye başlamıştı.

Lâkin kapıdan giren siyah giyimli adamı görmek eşimi fazlasıyla rahatsız etmiş olmalıydı ki kaşların çatmıştı. Sinirli olmasından dolayı bedeni kasılmıştı.

Onun gerilmesi beni de gerdiğinden Taehyung'un kolunu istemsizce sıkmış, bize doğru adımlayan bu yakışıklı adamın kim olduğunu çözmeye çalışmıştım.

Uzun boylu, yakışıklı alfa tam benim önümde durarak, "Canım kuzenim yine turnayı gözünden vurmuş" diyerek merak ettiğim sorunun cevabını vermişti.

Bakışlarım Taehyung'a çıktığında burnundan soluduğunu gördüm. Keza öfkeli sesiyle, "Defol git, Seokjin" demesi aralanında bir sorun olduğunun açık kanıtıydı.

Seokjin adındaki alfa ise eşimi pek tınlamadan, "Nç nç, ayıp ama kuzen. Tebrike geldim: kovuluyorum" diyerek işi şakaya vurdu.

"Belanı arama, Seokjin"

Buna karşılık "Sadece hediyeni vereceğim ve gideceğim" diyen alfa, cebinden çıkardığı yüzük kutusunu bana uzatarak sırttığında bir adım geriledim.

Benim açmayacağımı anlayan Seokjin, kutuyu açarak, "Taehyung senden sıkıldığında bir koca adayın daha olduğunu unutma, güzel omega" dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.

İçinde yüzük olan kutuya dehşetle baktığımda alfanın yüzüne inen yumrukla çığlığı basmıştım. Ne olduğunu anlamadan adamın üstüne çullanan Taehyung bir iki yumruk daha savurduğunda araya giren soylu alfalar- galiba arkadaşlarıydı, onu zor durdurmuştu.

Korumalar Seokjin'i yaka paça dışarı sürüklerken Taehyung bağırarak, "Senin belanı sikerim, şerefsiz" küfürler ettiğinde çok fazla korkmuştum.

Adının Yoongi olduğunu öğrendiğim alfa Taehyung'u sakinleştirmek için bahçeye çıkarırken ben kendimi kardeşimin kollarında buldum.

O an korkudan fark edemedim ama çok büyük taşa çarpmıştım. 










⊰᯽⊱┈───────╌❀╌───────┈⊰᯽⊱

Bundan sonraki bölüm smut ve Ramazan ayına girmeden hızlıca yazıp bitirmek istiyorum. Siz de sınırı hızlı geçin olur mu?

Oy sınırı: 80
Yorum sınırı: 200

Rosealba'nız...

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 594 25
Hayatım boyunca birçok kez hata yapmıştım; bir, iki veya belki de binlerce kez. Her seferinde de hata olduğunu bile bile yürümüştüm o dikenli yolları...
8.3K 596 11
Dünya eğlence sektörünü elinde tutan alfa Jeon Jungkook ve onun hayatını değiştirecek olan biriciği güzeller güzeli omega Kim Taehyung. Alfa Jungkook...
19.5K 1.4K 32
Ben, Kim Taehyung, beceriksizin tekiydim. Doktorluk yapamıyordum, eşim ile başa çıkamıyordum, dans edemiyordum fakat hamile kalabiliyordum. *Tamamlan...
57.2K 6.5K 11
jeon jungkook göremiyordu. #omegaverse