ESARETİNDEN KURTULUŞ

By okuryazarbirkiz00

74.3K 3.1K 471

"Kimim ki ben Komutan? Vural Aslanbeyin artığı. Para ile satın aldığı bir o-" Elini Zümrütün dudaklarına bast... More

0.1
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9

0.2

4.1K 150 2
By okuryazarbirkiz00


🌙

Babasının elini sıkıca tutmuştu Zümrüt. "Baba, annem gelecek mi?" Daha yeni yeni annesinin yokluğunu fark ediyordu küçük kız. Oktay kızının aynı annesi gibi olan gözlerine baktı gülümsemeye çalışarak. "Gelecek, ağlamak yok tamam mı?" Zümrüt babasına baktı neden ağlasındı ki? "Ağlamam ki hiç. Babam yanımda benim. Sen hiç gitme ben başka kimseyi istemem." Oktayın sahte gülümsemesi sıcak bir hal aldı. "Ben hiç gitmem benim güzel kızım..." Belki tutamayacağı bir sözdü ama kızına yalandan dahi olsa söyledi. "Hiç gitme babacım. Oyun oynayalım mı?" Büyük bir hevesle soran kızını onaylayacaktı ama telefonuna gelen görev yazısıyla yüzü asıldı. Kızı daha küçüktü artık ona bakacak bir annesi de yoktu. Abisi Sabriye bıraktığı zaman kızının korktuğunu görüyordu. Kızı ile yalnız kalmaya başladığından beri fark etmişti bunu. "Babam, benim gitmem lazım. Hadi gel amcanlara bırakayım seni." Kızı güzel gözlerini doldurdu önce. "Babam gitme. Bırakma beni amcama ben orda kalmak istemiyorum. Annemi istiyorum seni istiyorum." Oktay da kızını bırakmak istemiyordu ama göreviydi ilk gelen. Kızını canından çok sevsede gidecekti. "Hadi babam doldurma gözlerini. Söz erken geleceğim. Yengeni çok üzme tamam mı?" Karısı burada olsaydı biliyordu ki gözü asla arkada kalmazdı ama şimdi yüreğinde bir korku vardı, kızını bırakmaktan korkuyordu. "Söz mü?" Gülümseyerek kafasını salladı kızına. "Tamam yengemi üzmem ama onların oğlu benim saçlarımı çekiyor baba bir şey söyle." Bunu ilk defa duymuştu Oktay. "Hangisi babacım? Neden çekiyor saçlarını?" Zümrüt dudaklarını büzdü. "Hem Remzi abi hem de Hüseyin abi baba çok çektiler saçımı Aslan geldi bıraktırdı saçımı sana söyleyecekti söylemedi mi?" Aslan da kuzeniydi diğerlerine göre Zümrütü severdi korumaya çalışırdı onu. "Ben konuşurum onlarla babam. Sen izin verme bir daha saçını çekmelerine. Ben okşamaya kıyamıyorum nasıl başkasına çektireyim?" Öyleydi kıyamazdı kızının saçlarını okşamaya canı yanacak diye korkar dururdu.

...

Ege odadan çıktıktan sonra bir kaç soru sormuştu adam ama tam olarak cevap verememiştim Vuralın gelmesinden korkuyordum. "Biraz daha susmaya devam edersen sorgun burada değil askeriyede devam edecek. Bir şeyler biliyorsun belli." Gene sustum oğlumdan ayrılmak istemiyordum. Onu şikayet edersem oğlumu o evde yollardı biliyordum. "Egemenin hangi işi normal ki amına koyim." Küfür etmesi biraz gerilmeme sebep olmuştu ama belli etmemeye çalıştım. "Komutanım, kadın bir şeyler biliyor ama konuşmamakta ısrarcı." Bir kaç saniye sonra tekrardan konuştu. "Doktor 2 gün içinde iyi bir bakım şartıyla çıkabilir dedi ama ne hastane ne de biz ailesine ulaşamadık." Ailem yok benim... Benim ailem oğlum. "23 yaşında, 6 yaşında bir oğlu var. Şehit kızıymış, babası Oktay Yurtel araştırdım ailesine ulaşmaya çalıştım ama amcası ve yengesi Vural Aslanbeyi aramamızı onun karısı olduğunu söyledi." Telefonun diğer ucundaki kişiyi dikkatle dinliyordu. "Emredersiniz Komutanım." Sonra telefonu kapatmıştı. "Bakma şöyle, zarar vermem sana veya oğluna." Yüzümdeki endişe farkediliyor muydu? "Oğlumu getirebilir misin? Vural dışarı çıktığını gördüğünde çok kızacaktır." Sesim çaresizdi. Oğlumu bir kez dahi dışarı çıkartamamıştım. "Bebeğin, seni bulduğumuzda yanında değildi. Vural mı götürdü onu?" Gözümden bir damla yaş aktı. Özür dilerim bebeğim. Özür dikerim annecim sana sahip çıkamadığım için. "Ölü doğdu. Vural ve annesi götürdü." Bir şey söylemeden kapıya çıktı.

Oğlum tam yanımda uzanıyordu. Şükür sebebimdi. Komutan dışarıda olduğunu söyleyerek çıkmıştı. Korkuyordum, her an Vural gelecek beni oğlumdan ayıracak diye. Oğlumun kıvırcık saçlarını okşadım doya doya öpüp kokusunu içime çektim. Cennet kokuyordu benim oğlum. Elimde olsa gögüsümde saklardım, onu o cehennemden kurtarmak için canımı verirdim ama elimde değildi. Ağrım vardı ama sustum. Oğlum yanımdaydı geçerdi öyle değil mi? Derin bir nefes aldım elimi hala şiş olan karnımın üzerine koydum. 'Özür dilerim anneciğim, özür dilerim meleğim sizi koruyamadım. Seni gögüsüme sokamadım affet beni bebeğim.' Çok şiş değildi zaten karnım, hiçbir hamileliğimde de şişmemişti. Ege 3 kilo bile değildi doğduğunda onun hayata tutunması mucizeydi.

Gözlerimi kapatmış düşünüyordum Vurala adalet işler miydi? Anlatsam yalnızca kendi başımı yakmayacak mıydım? Düşüncelerim çoktu ama kapım hafif çalındığın doğruldum içeri elinde telefonla Komutan girdi. "Amcan, seninle görüşme istiyor." Benim amcam yoktu. Ölmüştü. Olumsuzca salladım başımı. "İstemiyorum, istemiyorum..." Nefes alışverişlerim hızlanmıştı onun sesini duyacak olmak bile benim titrememe sebep oluyordu. 16 yaşımda beni vermesin diye yalvarışım geldi gözümün önüne. Yutkundum. "Anlıyorum yeğeninizi merak ediyorsunuz ama sizinle görüşmek istemiyor." Yeğenini kendi elleri ile bu cehenneme attı Komutan, neden merak etsin? "İletirim," iletme Komutan ağzını yormana değmez. Telefonu kapattığında bana baktı ben bilinçsizce göz yaşımı akıtıyordum.

Omzumun üzerinde bir el hissettiğimde sıçradım. "Sakin ol." O kadar dalmıştım ki omzuma dokunanın Vural olduğunu düşünmüştüm. "Amcan bizi Vurala götürecek bir şey iletmemi istedi sana. Öyle olduğunu düşünüyorum ben. İlk aradığımda Vural beyi arayın diyerek yüzüme kapatmıştı. Eminim sen çözebilirsin." Ne dediğini ne isteyeceklerini biliyordum. "Ne söyledi?" Sesim hala titrekti. "Çok özledim güzel kızımı, sakın ola gitmesin başka yere beni her geldiğimde onu götürdüğüm yerde beklesin dedi." Her geldiğinde? Mesajı Vural vermişti başındaki güzel kızım hitabından da belliydi.

"Vural Aslanbey hakkında çok şey biliyorum. Senden tek bir şey istiyorum karşılığında Komutan." Biliyordum. Şu an nerede olduğunu dahi tahmin edebimiyordum. Ne istiyorsun diye sormadı ama ben konuştum. "Bizi, özellikle oğlumu Vural Aslanbeyden koruyacağına söz verirsen onu şu an yakalamana yardım ederim." Tek kaşı kalktı. "Rüşvet yani?" Dalga geçerek söylemişti bunu. "Oğlumu koru. Türk askerisin, güçlüsün. Oğlumu Aslanbeylerden koru sana istemediğin kadar bilgi vereyim." Yüzündeki dalga geçen ifade değişti. "Oğlunu ve seni Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olduğunuz için koruyorum. Korumaya devam ederim. Senden bilgi almak için vermiyorum bu sözü önümde dimdik duran bir anne, bir kadın olduğu için veriyorum Zümrüt. İçin rahat edecekse sözüm olsun oğlun da sen de bana emanetsiniz." Askerdi sözü namusuydu.

"O adamı arayıp bana ver." Bildiğim yeri doğrulamam lazımdı. Telefonu hopörlere alıp tekrardan bastı numaraya. "Komutan?" Gözlerimi kapattım, her şey bitecek Zümrüt. Vuralı tekrardan görmeyeceksin bile. "Benim, odadan çıktı askerler." Sesimin titrememesine özen göstermiştim. Onun karşısında tekrardan aciz duruma düşmek istemiyordum. "Kaypak. Hani görüşmek istemezdin? Ne değiştirdi o cin kafandaki şeyu de hele." Kaypaklığı senden öğrendim Sabri Yurtel. "Vural beni çağırıyor. Yanına gitmezsem öldürür beni ve oğlumu. Askerlere hiçbir şey anlatmadım." Son cümlemi Komutana bakarak söylemiştim. "Koynuna girdiğin adamı elbet tanırsın kahpe. De hele oğlumu da bu kadar iyi tanırsın?" Sus. Ellerimi kulaklarıma kapatmak istiyordum bağırmak istiyordum ama yapamadım. "Vural beni dağ evinde mi bekliyor?" Orada olduğuna emindim beni her bulduğunda götürdüğü evdeydi. "Evet, orada ailesiyle. Aslanım gene ismini duydu dellendi. Orduya adım atmayı düşünme Zümrüt. Gördüğüm, duyduğum, bulduğum yerde sıkarım kafana güvenme benim oğluma. Benim Aslanbeylere yedirecek oğlum yok." Ama yeğenin vardı amca... Amcalığın batsın senin. Babamın soyismini taşıdığına utan Sabri Yurtel. "Gelmem." Gitmezdim, Ordu benim yuvamdı ama gidemezdim. Ordu babamdı ama gözlerimi ona değdiremezdim. Yamacından geçemezdim. Kapattım telefonu gözümden akmaya hazır olan yaşı akıttım. Yataktan kalktım oğlumun üzerini örttüm. Ağrım vardı ama aldırmadım kapıya doğru ilerledim.

Sessizce kapattım kapıyı. Daha sonra ona döndüm. "Garaja yaklaşık yarım saat uzaklıkta bir orman var. O ormanın içinde 12 dakika dümdüz yolda ilerleyeceksiniz. Karşınıza 2 yok ayrımı çıkacak. Sol taraftaki uçurum kenarına çıkıyor. Sağ taraftaki ormanın içine. Siz sol taraftan devam edeceksiniz. Zaten tek bir ev var. 7 dakika sonra ulaşmış olacaksınız. Ailesi ile berabermiş koruma sayısını arttırmıştır. Dikkatli olun." Oraya her gittiğimde ya ölümüne kadar dayak yerdim ya da iğrenç sözlerine, iğrenç dokununuşlarına maruz kalıyordum. Benim için lanetliydi orası. "Ceyhun," diye seslendi bizi dinleyen askerlerden birine. "Sen burada kal." Pek memnun olmamış bir sesti ama cevap olarak gayet netti. "Emrederdiniz Komutanım." Yüreğimde bir ateş vardı nedendi bilmiyorum ama korkuyordum.

Vuralın asla bir ceza alacağını düşünmüyordum. Kendileri miletvekili yeğeni oluyor çünkü. Defalarca şikayetçi olmuştum birinde dahi suç duyurusu yapılmamıştı. Emniyet müdürlüğünden elimi kolumu bağlayarak çıkartmıştı beni. Herkes susmuştu. Kimse görmemişti. Ceza almazsa gene aynısı olacaktı. Elimi kolumu bağlayacaktı ve herkes kör olacaktı. Herkes sağır davranacaktı. Neden bu kadar erken güvenmiştim o Komutana? Beni kendi elleri ile Vurala verecekti buna emindim. Ama ben salak gibi ona bildiklerimi anlatmayı teklif etmiştim. Gerçekten bir aptaldım. Sıkıca sarıldım oğluma. O benim bu hayattaki tek varlığımdı. Saçlarını öptüm. Kendi kendime özür diledim ondan. Tekrar o cehenneme döneceğimiz için. Affet beni anneciğim iyi bir anne olamadığım için affet beni...

•Zümrüt ve Egemen?

•Vural Aslanbey?

•Sizce Komutan da Vural Aslanbey için kör olacak mı? Sağıt davranacak mı? Ya da Zümrütü kendi elleri ile mi Aslanbeye verecek?

•Bölüm nasıldı?

Continue Reading

You'll Also Like

517K 21.8K 44
Kocam, bin adamın bir kurşunuyla öldürüldü. Ben ise, bin kurşunla tek bir kişiyi öldüreceğim. "AKSİYONUN EN ÇARPICI SERİSİ" Kocası, bir suikastte öl...
3.6K 324 3
"Bir kızın olmuş çok tatlı" Barlas kendi kızı olmadan küçük kıza empati beslemişti bile. Küçük kız gözleri heryerde geziyor ama ısrarla adama bakmıy...
28.6K 789 24
Alt tarafı kuzenimin düğününde göz göze geldiğim adamla aramda ne olabilirdi ki? Bu hikaye Azad ile Ezel'in tüm zorluklara rağmen Mardin'de olan dill...
99.2K 5.4K 39
Ben İpar Gök, İpar yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çiçekti. İsmimi babam koymuştu, annemle karşılaştıkları ilk gün ona İpar hatun...