Hüptrik ; Alina

Galing kay Heimir

201K 16.1K 4.2K

" İsmim Alina... ve ben deli değilim!" ▪︎Alina Atalar Küfür ve argo bulundurur* Yazım hataları olabilir* Yazı... Higit pa

Alina Atalar
0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.9

1.8

7.8K 873 235
Galing kay Heimir

>Alina Atalar

>>Kuvars Atalar(27) (Tamer Atalar'ın oğlu)

.
.
.

Pars arabadan sarsak adımlarla inerken Arslan sinirle arkadasından indi.

"İlla bokunu çıkarana kadar içeceksin değil mi?"

Pars abisine baygın gözlerle bakmakla yetinirken duran ikinci arabadan Aslan indi ve Pars'a kısa bir bakış atıp basını iki yana salladı.

"Bu gece evde kalalim." Dedi ikizine hitaben Aslan. Alparslan onay verircesine başını sallayıp Pars'ı tuttu ve yürümesine yardımcı oldu.

Aslan onlara ayak uydururken bahçedeki korumalara göz attı. Korumalardan biri kapıyı açınca Pars salona ilerleyip kendini kanepelerden birine attı.

Peşlerinden bir koruma daha girerken Arslan korumaya baktı.

"Alin uyudu mu?"

"Uyuyor efendim." Dedi koruma yere bakarken. Aslan kaşlarını çatarak on bahçeye bakan cama baktı.

"Batuhan nerede? Niye sen geldin rapor vermeye."

Koruma başını kaldırmadan konuştu
"Alin hanımla efendim."

İkizlerin aynı anda kaşları çatıldı. Ne demek Alin ile?

"Ne demek lan o? Kızın odasında mı?" Dedi öfkeyle Aslan.

Koruma basını kaldırıp birbirinden korkunç gözüken patronlarına baktı.

"Alin hanımla evet ama odada değiller,efendim."

Alparsla'nın sorgular bakışıyla amerikan mutfağın bahçe kapısını gösterdi koruma.

Alparslan önde Aslan arkada hızla kapıya ilerledi. Gördükleri görüntü Aslan'ın beynine kan sıçramasına yetmisti

"Bu ne lan?!" Dedi öfkeyle.

Alpslarslan ise sinirle bir nefes bıraktı.
"Alin neden Batu'nun dizlerinde uyuyor ?"

"Ona sorsanız daha iyi efendim , bir bilgim yok."

Koruma hızlı adımlarla evden kaçarken Aslan sürgülü kapıyı açıp oturma grubuna yaklastı sert adımlarla.

Batuhan'in gözleri onlara döndü ama dizlerinde uyuyan kız yüzünden ayağa kalkamadı.

"Hoşgeldiniz efendim."

Arslan ikiliye gözlerini gezdirip gözlerini kapadı. O Aslan deģildi, sinirlenmemeliydi.

"Ne oluyor Batu? Hayırdır?" Dedi Aslan korkunç bir ses tonuyla. Batu kısaca Alin'e baktı.

"Evde tek başına kalmaya korktu , efendim. Burada uyudu o yüzden."

Alparslan'ın bakışları duyduklarıyla yumuşarken Aslan onun aksine daha da öfkeyle doldu.

"Niye dışarıda uyudu lan o zaman? Salonda uyusaydı, başında bekleseydin."

"Küçük hanım böyle istedi." Dedi Batu rahatça. Korumalar arasında bu ikiliden korkmayan tek kişi olabilirdi.

"İyi, şimdi de içeride uyumasını istiyor abisi."

Dedi Aslan bir hamleyle pikeyle beraber kızı kucaklarken. Arslan ve Batu bu ani hareketle şaşkinca Aslan'a baktılar.

Aslan ise umursamadan açık kapıdan eve girdi , kucağinda kardeşiyle.

Arslan Batuhan'a baktı çatık kaşlarla.
"Samimiyetimize dikkat ediyoruz aslanım. Umarım anlamışsındir."

(...)

Aslan merdivenlere ilerlerken Arslan peşinden eve girdi. Pars bayık gözlerle abisine baktı.

"Hüptrik de mi sızmış?"  Dedi sarhoşça. Alparslan sabır ćekip kardeşinin kalkmasına yardım etti.

Aslan ise yürürken söylenmeyi ihmal de etmiyordu.

"Biri ağzı yerine götüyle içer diğeri elin adamının kucağinda uyur. Benim kardeşten yana hiç yüzüm gülmeyecek mi amına koyayım!"

Alparslan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Pars ise kaşlarını çattı.

"Kimin kucağında uyumuşum ben ya?"

Aslan sinirle nefes alıp Alin'e  ayrılan odaya girerken Alparslan ise Pars'ı odasına yollayıp Aslan'ın peşinden odaya girdi.

Aslan bu esnada yorganı kızinı üzerine örtüyordu. Alparslan sırıtıp omzunu kapı pervazına yasladi ve ellerini gögüs hizzasında bağladı.

Aslan ikizinin gıcık gıcık baktığını hissedip söylendi."Sırıtma , puşt."

"Sırıtmıyorum , sırıtmıyorum da. Sen sanki abiliğe bir heveslisin ."

Aslan ters ters baktı ikizine.
"Olurum olmam sana ne lan. Kızla aynı kanı taşıyor muyum taşıyorum, sanane."

Alparslan basıni iki yana sallayarak güldü ve yatağa yaklaştı kapıdan ayrılıp.

Alina'nın ayak ucuna oturmasıyla Aslan da eş zamanli olarak yatakta yanına oturdu kızın.

Alparslan kızı inceledi bir kaç saniye.

"Bizden kız abisi olur mu amına koyayım?"

Aslan kardeşinin yüzüne düşen kızıl tutamı geriye attı ve omuz silkti.

Arslan dirseklerini dizlerine yaslayıp yüzünü sıvazladı ve sonrasında siyah saćlarını geriye attı.

"Pars'a yaptığımız abilik işlemez buna."

Aslan sirıttı."El kadar kıza smack down yapmayı düşünüyorsan evet , işlemez."

Arslan da sırıttı ikizi gibi.
"Ailede hiç kız da yok abi, nereden bilelim nasıl davranılır."

Aslan ensesini kaşıdı gergince.
"Öğreniriz, yapacak bir şey yok."

Aslan elini çekingence kardeşinin saçlarına koyup okşadı. Dudaklarinda bir tebessüm belirirken içinde beliren hisse şaşırdı.

Şevkat miydi? Ya da merhamet? Belki de sevgiydi... abi sevgisi.

"Lavin'e çok benziyor." Dedi Aslan uyuyan kıza bakarken. Arslan sa başını salladı onaylarcasına.

"Sence niye sakladı bunu?" Dedi Arslan yorgun gözlerini kapayıp kendini sırt üstü yatağa uzanırken.

"Bir çok şey olabilir. Belki de Hazan'ın ölümünden sonra korkmustur." Dedi Aslan düşüncelere dalarken.

"Biz alışırız , alışırız da...babam için zor olacak. Büyumüş bir kızı var."

Aslan iç ćekti ikizine bakıp.
"Büyümüş mü? Sen de farketmedin mi? Alin'in hareketleri , mimikleri. Ufak bir çocuk gibi...sevgi bekleyen bir çocuk?"

Arslan ikizine baktı.
"Bu sevgiyi bizden mi bekliyor yani?"

"Muhtemelen. İlgi , sevgi, merhamet. Her çocuk ister. Hele ki kırık bir kız çocuğu."

Aslan sırtını yatak başlığına yaslarken konuşmaya devam etti.

" Böyle güzel ve şirin bir ufaklığı sevmek...zor olmayacak gibi."

(...)

"Eve git artık,Yıldırım" sert sesiyle kardeşine konuştu Tuna bey. Gün doğuyordu ama üç kardeş hala Nival'delerdi.

Yıldırım gözlerini camdan çekmeden konuştu.
"Gidemem."

"Neden?"

"Çünkü kızımı korkutan şerefsize bir şey yapamıyorum. Yüzüne bakamam onun."

Tuna iç çekti. Kardeşinin yanına oturup güven verircesine omzuna vurdu.

"Halledecegiz."

"Nasıl?" Dedi en az Yıldırım kadar bıkkın olan Yavuz bey.

Tuna kardeşlerinde kısaca göz gezdirdi.
"Önce bu oğlan kim onu bulalım. Bakalım Tamer oğlanı bunu düşünerek mi yetistirdi."

"Biz bile yeni oğrendik bu maddeyi. O nereden bilecek ve çocuk yapacak abi?" Dedi Yavuz bu ihtimale saçma gözüyle bakarken.

"Çocuğu tanımamız öncelik. Sonrasına bakarız. "

"Eğer bilmiyorsa babasının kim olduğunu ki bu yüksek bir ihmal..." dedi yavuz gözleri duvardayken.

Yıldirım bey soğuk kanlı şekilde devam etti.
"Tameri öldürür kaxa süsü veririz. Çocuğa sonrasında ulaşıp kafalar imzasını alırız."

Tuna onaylarcasına başını salladı ve konuştu.
"Ama eger çocuk babasının Tamer Atalar olduğunu biliyorsa-"

Yıldırım alayla gülüp ladını kesti abisinin
"Tamer'in kızıma yapmak istediğinu yaoarim. Önce oğlunu sonra kendisini gebertirim. İmza da Kuvars'a kalır."

(..)

Sabahın erken saatlerinde Hazar bey kahvesinden bir yudum daha alıp terasından boğaza bakmaua devam etti.

"Ziya!" Diye seslendi gözleri manzaradayken.

Korumalarının başi ve kendisinin oğlu gibi gördüğü ziya hızla terasa girip saygıyla onune gecti Hazar bey'in

"Buyur beyim."

"Yıldırım'ın ,Lavin'in ikizi ve nişanlısını tuttuğu yeri bulun. Ve gidip siz yerleşin oraya. Yıldırımın adamlarını yollayın."

"Tabi efendim ama... neden?" Dedi Ziya anlamazca.

Hazar bey mimiksizce kahvesinden bir yudum alıp doğan güneşe baktı.
"Lavin'i neden öldürdüler onu oğreneceğiz. Yıldırımdan önce bilmem daha iyi olur. Ayrıca o ecnebi itleriyle kesilecek hesabım var."

(...)

Yıldırım arabaya ilerlerken durdu ve abisine döndü. Kardeşinin durmasıyla duraksayan Tuna ona baktı.

"Gerekirse Piraye de yardım edecek abi."

Tuna ellerini cebine attı. "Piraye'nin bu durumu öğrenip sessizce bizimle birlik olacağinı mı sanıyorsun?"

"Olacak. Bizim hayatımızda herkesin siyahları vardır. Ve eğer beyazlarımızı korumak istiyorsak o siyahları da kullanmaktan ćekinmeyiz... Piraye eğer manevi oğlu Kuvars'ı düşünüyorsa. Kocasının arkasından bizimle is tutacak."

(...)

Alina

Gözlerimi aralamamla ilk gördüğüm düz tavan olmuştu. Bir kaç saniye kendime gelmeyi bekleyip oturur pozisyina geldim.

Aklıma gece olanlar gelince hızla yataktan fırlarken buldum kendimi.

Tanrım acaba gelmişler miydi!

Hızla odadan çıkip merdivenleri koşarak inmeye başladığımda Aslan'ın sesi duyuldu salonun oldugu yerden.

"Alina kosma!"

Umursamadan merdivenleri bitirdiğimde koltuklarda oturan ikizlere baktım.

"Ne zaman geldiniz?" Dedim merakla

Arslan gözlerini telefondan çekmeden gülumsedi."Biraz fazla mı meraklıyız bugün?"

Kaşlarımı çattım

"Ama siz bir şey sormadınız. Ben sordum, nqsıl siz meraklı oluyorsunuz?"

Aslan gülüp başını iki yana sallarken ikizi ona eşlik etti. Bunlar bugün fazla mı gülüyordu?

"Babam daha gelmedi. Ama biz kahvaltımızı edelim." Dedi ayaklanırken Arslan.

Aslan da ona onay verirken gözlerin zengin züppeyi aradı.

"Pars nerede?"

"Sızmıstı gece ,ayılır birazdan. " dedi Aslan yemek odasına ilerlerken.

Yavru ördek gibi peşlerinden ilerlerken yeniden konuştum.
"Kardeşiniz bir alkolik. "

Arslan durdu ve bana baktı. Biyuma eğilmesiyle gözlerimi kırpıştırdım. Ne oluyordu ya?

Burnumu işaret ve orta parmağıyla sıkıştırmasıyla kaşlarımı çattım.
"Abine hakaret mi ettin sen?"

"Abim falan değil! Hrm yalan mı?" Dedim sesim helyum solumuş gibi cikarken. Ses tonum hoşuna gitmiş olacak ki güldü ve elini çekti.

Eli bu defa saçlarıma gidip onları dağıtırken ben ise onların bu değişimi yuzunden ufak çaplı bir şok yaşıyordum.

"Bizim de arkamızdan böyle konuşuyor musun bakayım sen?" Dedi gülerek.

Saçlarımı elinden kurtarıp sinirle onlara baktım. Aslan da Arslan'dan geri kalmayan bir keyifle bana bakıyordu.

"Evet, konuşuyorum."

"Ha bir de dürüst." Dedi Aslan alayla devam ederken. Onlari umursamayıp aralarından geçtim ve yemek salonuna girdim.

Boş masada nereye oturacağımı kestiremezken kulağımın dibindeki sesle irkildim.

"Pars'ın yanındaki sandalye senin." Irkilip arkama dönmemele elleri kumas pantolonunun cebinde bana eğilmiş Aslan Atalar'ı görmem bir oldu

Yüzünde bu defa alayli bir ifade yoktu. Fazla sorgulamadan baş köşenin sol caprazında kalan sandalyeye oturdum.

Karşıma Aslan ve onun yanina Arslan geçerken kapıdan saçı duştan yeni çiktığinı gösteren Pars girdi.

İslak saçlarını elleriyle dağıtıp serserice yuruyerek kendini yanımdaki sandalyeye bırakıverdi.

Arslan ona bıkkanca bakarken Pars inledi.
"Başım... ne içtim ben böyle."

"Zıkkım..." diyiverdim ağzıma bir salatalık atarken. Türk kahvaltisına alışmaya başlamıştım.

Pars şaşkınca bana bakınca omuz silktim.
"Dedem dedi. Sen hep zıkkım içiyormuşsun. Cidden bu arada? Nasıl bir alkol o?"

Dedim merakla ona bakarken. Pars'ın uykulu yüzü bana şaşkınca bakarken Arslan gülümsedi.

"Boşver Alin."

Omuz silkip kahvaltıma devam ederkem gözüm baş kösedeki boş sandalyeye kaydı.

Yıldırım bey'i sormak istiyordum ama çekiniyordum.

Sesimi çıkarmadan kahvaltıya devam ederken ikizlerin bakışlarıni arada üzerimde hissettim.

(...)

Elimdeki danone tüpünün dibini sıkarken Arslan oturduğu tekli koltukta dinleşip elindeki tabletten çekti gözlerini

"Alin. O saģlıksız şeyden günde kaç defa yiyorsun sen? Ne zaman görsem elinde."

Çatılmış kaşlarına bakıp omuz silktim.
"Seviyorum."

"Bu sağlıksız olduğu gerçeğini değiştirmiyor."

Şirin olduģuna inandığım bir şekilde gülümsedim sevgili abime.

"Sizin gibi alkol almamı mı tercih ederdin?"

L koltuğun kısa ucuna uzanıp başı aģrıdığı için göx bandi takan Pars'dan bir kıkirtı yükseldi.

Arslan Atalar kardeşine ters ters bakarken yeniden konuştum.

"Şu uzanan alkolikten bir tane daha istemiyorsanız eğer bana abilik taslamayın."

Dedim poşetten bir tane daha hüptrik çıkarırken.

Arslan'ın kaşları daha da çatılırken Aslan'ın burada olmamasına sevindim içten içe. Ikizlerden birini alt etmek kolaydı ama ikisi beraber ürkütücü oluyorlardı

"Abilik taslamak? Abinim zaten, küçük hanım. Hatırlatırım."

Elimdeki tüpten biraz emdikten sonra kaşlarım havalandı.

"Ne ? O ne demek?" Dedim anlamamış bir ifade ile.

Alayla gülen Arslan oldu bu defa.

"Anlamadın demek. O halde... I'm your elder brother ,little lady. Alright?."

(Ben senin abinim, küçük hanım. Tamam mı?)

.

.

.
(...)

Bölüm sonu

Ben geldim!

Nasılız bakalım?

Bölüm yorumları burayaa!

Bölüm burada biterr ve Hei kaçıp gider!

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

281K 13.3K 30
Ailemin karışık olduğunu düşünürken, karışmalarının sebebi benmişim.
1.1K 160 40
Bir baba kızını öldürmek ister miydi? Onu yakmak, ona zarar vermek, onun işkence görmesini sağlamak... Bunun yapılmasına bir ülke şart koyduysa ve bu...
2.5K 142 7
"Umut pamuk ipliğine bağlıysa aşk bir mucizedir." diyor Tammara Webber Yaşamak bir seçenek miydi? Aşık bir adam. Sevdiğinden emin olamayan bir kız...
220K 13.6K 26
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...