Arsız Doyumsuzluk (+18)

By blackwhiteclouds

632K 5.4K 784

"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç... More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.

13.

18.6K 204 52
By blackwhiteclouds

Helloooo hoşgeldiniz.

Gözümde bir rahatsızlığım oluştu o yüzden telefona çok bakamıyorum. Yazabildiğim kadarını yazdım aslında bu sefer 5000 kelimelik bir bölüm yazıp atmak istiyordum ama olmadı, sizi de bekletmek istemedim o yüzden bu kadarını attım. Gözüm düzelene kadar zor yazabilirim ama yazmaya çalışacağım. O yüzden bölüm arası uzarsa şimdiden kusura bakmayın, seviliyorsunuzzzz 🤍


                                              🍷


Gözümü açtığımda Demir yanımda değildi. Aşağı inmiş olabileceğini düşündüm ama emin olamadım. Telefonumu almak için yataktan kalkacağım sırada bacaklarımın arasındaki sızı buna izin vermedi.

"Hay başlayayım böyle işe ne bu hassaslık kızım."

Kendimi zorlayarak acıyla yataktan kalktım. Masanın üzerinde olan çantamdan telefonumu alıp Demir'i aradım.

"Nerdesin?"
"Malum akşam bazı işleri halledemedim onun için onları hallediyorum birazdan gelirim odaya."

İmalı söyleyişiyle güldüm.

"Tamam."

Daha fazla ağrıya dayanamadım ve banyoya girdim. Sıcak suyun iyi gelmesi umuduyla küveti sıcak suyla doldurup içine girdim. Akşam tekrar istemeseydim bu kadar zorlanmazdım keşke Demir'i dinleseydim.

Biraz sıcak suyun içinde gevşemeye çalıştıktan sonra duş alıp çıktım. Bornozla yatağa girdiğimde telefonuma gelen mesajlara bakıyordum. Pazar günü olan davete kıyafet ayarlamam gerekiyordu, fazla önemsemediğim için Hale'ye yazıp her zamanki stilistimden bana bir şeyler ayarlamasını söylemesini söyledim.

Instagram hesabıma girdiğimde uzun süredir bir şey paylaşmadığım için dm kutum mesajlarla doluydu. Babamdan dolayı tanınmamam elde değildi malum bende onlardan ayrı rahat yaşadığım için merak eden binlerce kişi oluyordu. Odanın ışığı güzel olduğu için bornozla çok daha doğal bir görüntü olmuştu fotoğrafta. Story attıktan sonra Demir'in hesabını merak edip arama kısmına girdim. Sadece profil fotoğrafının olduğu oldukça yüksek takipçili bir hesabı vardı. Profil fotoğrafındaki yakışıklılığı hayran olunasıydı.


Sekizyüz bini geçen takipçi sayısına rağmen kimseyi takip etmiyordu. Tamam beyefendi en harika sizsiniz sanki birini takip etse bir yeri yırtılacak. Hesabını takibe aldıktan sonra Instagramdan çıktım.

Yatağın içinde tavanı izlemeye dalmışken odanın kapısı açıldı. Demir elinde bir poşetle girdiğinde benim için kıyafet ayarladığını anladım.

"Günaydın."
"Sana da günaydın, tabii senin günün şimdi aydı beni gördünya."

Söylediğimle güldüğünde yatağa doğru geldi.

"Sana kıyafet ayarladım malum kıyafetin yoktu."
"Yoo vardı benim kıyafetim."
"Tamam Arya vardı ama bugün bunları giyebilirsin bence."

Bana güzelim demesini istiyordum. O yaşananlardan sonra söylemekten çekindiğini biliyordum ama söylemesini istiyordum. Ona bunu istediğimi tabii ki söyleyemezdim ama söyleyedebilirdim ne olabilirdi ki.

"Artık bana hiç güzelim demeyecek misin?"

Söylediğimle duraksadığında ne diyeceğini bilemedi. Poşeti yatağın kenarına koyup yatağa yanıma oturdu.

"Sen söylemememi istediğini söylemiştin."
"Söylesen olmaz mı?"
"Sen istersen tabii olur güzelim benim."

Söylediğiyle gözlerim dolu dolu şekilde ona doğru yaklaşıp göğsüne sarıldım. Normalde bu davranışı yapan birini görsem eleştirmeden geçemeyeceğimi biliyordum ama onda bazı şeyler değişiyordu.

Oda kolunu bana sardığında daha çok sokuldum göğsüne, güzel kokusunu içime çektiğimde huzurla doldum.

"Sen İngiltere prensi falan mısın?"
"Ne alaka?"
"Kimseyi takip etmiyorsun sosyal medyada."
"Takip etme gereğinde bulunmuyorum hem zaten öyle kullanmıyorum sadece var."
"Hmm öyle yani, benide mi takip etmeyeceksin."
"Ederim istiyorsan."
"Tamam takip et hemen."

O beni takibe aldığında sevgili olduğumuz netleşecek gibiydi bunu isteyip istemediğini sormam gerekiyordu.

"Yalnız sen beni takibe alırsan sevgili olduğumuz sanılır öyle miyiz değil miyiz daha kendimiz bile bilmiyoruz senin için sıkıntı olmaz mı?"
"Sence bizim şu an ne olduğumuz ortada değil mi? Hem ne olabilir sanki benim hayatım sonuçta."
"Tamam o zaman."

O beni takibe aldığında sınırımı aşacağımı bilmeme rağmen yapmak istedim.

"Şey biraz çocuksu ergensi saçma gelebilir belki ama ilk gönderini beraber çekindiğimiz bir fotoğraf yapar mısın?"

Baktığında onaylar gibiydi bunun onun için pek bir fark teşkil ettiği söylenemezdi sanırım.

"Olur."

Galerisinden onunla ilk çektiğimiz fotoğrafı seçtiğinde fotoğrafa beni etiketledi ve paylaştı. Fotoğraf çok güzel çıkmıştı. Sabah güneşi üzerimize vuruyordu, ben onun çıplak omzuna yaslıydım oda bana bakıyordu.

Fotoğrafa anında yorumlar yağmaya başladığında telefonunu sessize alıp kenara koydu.

"Sen nasılsın ağrın var mı diye soracağımda olduğuna eminim."
"Evet var. Sıcak bir duş aldım düzelir herhalde."
"Sana demiştim zorlama kendini diye."
"Önemli değil boşver geçer işte. Şirkete gidecek misin?"
"Gitmem lazım, sen?"
"Benimde gitmem lazım ama gidebilecek durumda değilim sanırım evden halletmeye çalışacağım."
"Tamam o zaman işlerim bitince bende sana gelirim."
"Tamam."

Dudağına bir öpücük kondurup yavaşça kalktığımda poşetteki kıyafetleri üzerime geçirmeye başladım. Siyah iç çamaşırı takımını üzerime giydim. Siyah bir dar pantolonla gri bir gömlek vardı. Üzerime giyindiğimde güzel bir kombin olmuştu. Beyaz spor ayakkabılarıda ayağıma geçirdim ve aynadan saçımı düzelttim.

"Böyle bir kombin yeteneğine sahip olduğunu bilmiyordum."
"Benim yeteneğim değil zaten bir arkadaşımdan istemiştim onun kız arkadaşı yardımcı olmuş."
"Hmm sade ama güzel bir kombin oldu."

Bardan çıktığımızda o şirkete geçmişti bende eve geçmiştim. Kendimi aşırı fazla zorladığım için araba sürerken bile ağrım olmuştu. Eve geldiğimde kapıyı açmamla Leydi ayaklarıma sarıldı.

"Annecim seni çok özledim özür dilerim seni çok ihmal ettim."

Leydi miyavlayarak dahada sırnaştı. O kucağımdayken onu severek yukarı odama çıktım. Üzerime rahat bir pijama takımı geçirip yatağımın içine girdim. Leydi'de yanıma yattığında hemen uyumuştu. Telefonu alıp merakla Instagrama girdim. Takipçi sayımda ani bir yükselme olmuştu. Dm kutum mesajlarla kaynıyordu. Demir'in hesabına girdim. Fotoğraf 670.000 beğeni almıştı. Beğeni sayısı kadar yorum sayısıda az değildi. Merakla yorumlara girdim.

user3579:
Ay hiç beklenmedik biri Arya Kılıç mı yani kimse yokken birden olan kişi.

user2586:
Yakışıyorlar ikiside birbirinden asil birbirlerini tamamlıyorlar.

user4908:
Ohaaa çüş nasıl bu ikisi ya.

user4271:
İkisininde hayatında paylaştıkları biri olmamıştı ne güzel ilişki işte sakin düz ciddi.

Neredeyse yarım saat yorumlara baktıktan sonra telefonu kenara koymuştum. İyi yorum olduğu kadar kötü yorumda vardı ama umursamamak istedim sonuçta insanlar kötüydü.
Leydi'ye sarılıp biraz uyumak için çabaladım.

Zil sesiyle uyandığımda kapıyı açmak için zorla yataktan kalktım ağrım hala oldukça fazlaydı. Zorla merdivenleri indiğimde kapıyı açtım. Demir gelmişti. Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup içeri girdi.

"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum güzelim."

Güzelim demesiyle içim ısınmıştı. İçeriye geçtiğimizde kanepeye oturmasıyla Leydi üzerine atladı.

"Kızım daha kaç kere uyarıcam seni?"

Demir söylediğime güldü ve kucağındaki Leydi'nin tüylerini okşamaya devam etti.

"Kıskanma senide az okşamıyoruz."
"Hakkını yiyemem zaten de hep beni yani."

Ona doğru yaklaştığımda kolunun altına girdim. Başımı boynuna gömüp kokusunu içime çektim ve boynunu öptüm.

"Çok güzel kokuyorsun. Yağmur sonrası toprak kokusu en sevdiğim kokulardan biridir ve senin güzel teninden o koku yayılıyor."

Boğucu değildi koku sanki teni hem parfümlüydü hemde toprak kokuyordu.

Söylediklerime sessiz kaldı. Leydi sıkılıp kucağından indiğinde güldüm.

"Bak okşuyordun az önce sıkılıp gitti ben sıkılır mıyım hiç."
"Gel senide okşayayım."
"Yok okşanacak halim kalmadı kanepeye zor oturuyorum."

Güldüğünde bende güldüm.

"Seni davete çağırdım ama zorunlu bırakmışım gibi hissettim gelmek istemezsen gelme önemli bir şey değil zaten."
"Problem değil gelirim."
"Tamam o zaman."
"Ne içersin?"
"Bu saatten sonra tek tercihim senin göğüslerinden şarap içmek olur."
"O kadar lezzetlisini veremiyoruz şu an kusura bakmayın. Viski?"
"Olur."

Ona bir kadeh doldurduğumda kendim almamıştım, bünyemi daha fazla zorlamak istemiyordum. O viskisini içerken bende başımı kanepeye yaslamış onu izliyordum.

Nasıl bir hayatı vardı, nasıl biriydi, bunların hiçbirini bildiğimi düşünmüyordum. Bana bunları açabilecek kadar bir şey hisseder miydi onuda bilmiyordum.

"Ne düşünüyorsun?"
"Hiç dalmışım öyle."
"Öyle olsun bakalım."

Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı daralıyordum düşüncelerimden kaçamıyordum.

"Yürüyüşe çıkalım mı?"
"Bu saatte mi hava serin."
"Önemli değil alışkınım ben."
"Tamam üzerini giy çıkalım."

Üzerimde ne olduğunu umursamıyordum şu an tek istediğim evin sınırlarından biran önce çıkmaktı. Montumu alıp üzerime giydim. Sporlarımı da giydiğimde Demir'de kabanını giymişti.

"Nereye doğru gideceğiz."
"Ben öyle yürüyüşe çıkarsam nereye gideceğimi falan belirleyemem düşüncelerimin içindeyken ayaklarım nereye doğru giderse orada buluyorum kendimi."
"İyi misin?"

Sorduğu soruyla durdum. Gözlerim dolmuştu hemen iyi miydim nasıldım ben?

"Bilmiyorum. Sadece sussak ve yürüsek olur mu?"
"Sen nasıl istersen."

Cebimden kulaklığımı çıkardım. Bu kulaklığı bir daha kullanamayacağımı bilmeme rağmen tekini ona uzattım.

"Merak etme temiz, her kullandığımda temizlemeden yerine koymam."

Kulaklığın tekini aldığında bende diğerini kulağıma taktım. Remembrance parçasını açıp tekrar moduna aldım. Her çöküş anımda, her düşüncelerimin içine gömüldüğümde kulaklığımda çalardı. Dinlemekten korktuğum bir parçaydı ama böyle olduğum her an dinleyip kendimi daha da dibe sokardım.

Ellerimi montumun cebine koydum ve yürümeye başladım. Demir'de sessizliğe ve daha yalnızlığa ihtiyacım olduğunu anlamış gibi sadece yanımda yürümeye başladı.

Kendimi bıraktım ve gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Yüzüme vuran soğuğu hissedemiyordum. Sessizce gözyaşlarım durmaksızın akmaya devam etti.

Birden Demir önüme geçtiğinde durmak zorunda kalmıştım. Kafamı kaldırmaya utanıyordum kaçıncı böyle yakalanışımdı. Gözyaşlarım hala akmaya devam ederken Demir çenemden tuttu ve başımı kaldırmak istedi. İzin vermeyip başımı elinden çektim.

Başımı tutup göğsüne yasladığında sessizliğim son bulmuştu, hüngür hüngür ağlamaya başladığımda Demir bana daha sıkı sarılıyordu.

Ağlamam biraz durakladığında Demir başımı göğsünden hafifçe çekti. Yüzümü avuçlarının arasına aldığında yanaklarımı sildi.

"Güzelim kim seni bu hale getirdi?"

Sorduğu soruyla kendimi tekrar tutamadım ve yine ağlamaya başladım.

Beni bu hale kim getirmişti kimse sormamıştı merak etmemişti.

Beni bu hale getirmişlerdi.

Yürüyerek eve döndüğümüzde duşa girip yatağın içine girmiştim. Demir'de yanıma uzandığında arkadan bana sarıldı. Yorgunlukla gözlerimi kapattığımda uykuya dalmıştım.

🍷

Sabah uyandığımda Demir yatakta yoktu. Yataktan kalkıp banyoya gittiğimde aynadaki görüntüm korkunçtu. Gözlerim şişlikten dolayı kapanacak duruma gelmişlerdi. Soğuk suyla yüzümü bolca yıkadığımda biraz daha çekilir hale gelmiştim.

Banyodan çıkıp aşağı indiğimde mutfaktan sesler geliyordu. Demir'in gitmediğini anladığımda mutfağa gittim. Leydiyi tezgahta görmemle çıldırmam bir oldu.

"Annecim in hemen ordan biz senle anlaşmıştık tezgaha çıkmak yoktu neden yaptın?"

Leydi masum masum bakıp miyavlayarak tezgahtan indi ve içeriye gitti.

"Neden kızdın bir şey olmazdı üzüldü şimdi."
"Leydi'ye izin veremeyeceğim tek konu olabilir, sana yanaşması dışında, tezgaha çıkmaması gerektiğini kesinlikle alıştırmıştım ama senden yüz bulduğu için atlamış hemen."
"Özür dileriz bu hatamız için."

Gülümsediğimde yaklaşıp dudaklarımı öpmeye başladı. Sakin öpüşüne aynı sakinlikle karşılık verdim.

Dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde dudağıma bir öpücük kondurup dolaba yöneldi.

"Hadi otur bendensin bugün."
"Ellerine sağlık."

Omlet yapmıştı ama peynir kokuyordu. Peynir pek sevdiğim bir şey değildi tüketmezdim. O benim için böyle uğraşmışken yemek zorundaydım. Çayları doldurup masaya oturduğunda yemeye başlamıştı. Kendimi zorlayarak çatalı ağzıma götürdüm, yüzümü ekşitmemek için zor duruyordum.

Omleti ağzıma attığımda çiğnemeden yutmaya çalışmıştım. Boğazıma takıldığında öksürmeye başlamıştım. Demir hızla yerinden kalktığında su bardağını uzatmıştı. Suyu içtiğimde düzelmiştim.

"İyi misin?"
"Evet otur sen boğazıma kaçtı sadece."
"Çiğnemeden yutmaya çalışırsan öyle olur zaten. Yumurta yediğini söylemiştin o yüzden yumurta yapmıştım eğer sevmiyorsan başka bir şey hazırlayalım ye."

Ona yalan söylemek istemiyordum.

"Yok yumurta tüketiyorum ama peynir sevmiyorum."
"Yemeseydin güzelim neden kendini zorladın öyle."
"Sen o kadar hazırlamıştın yerim diye düşündüm ama uzun süredir hiç tüketmediğim için yiyemedim."
"Anladım. Ne yemek istersin?"
"Bir şey yemek istemiyorum canım istemiyor miğdemde bulanıyor zaten sen ye ben düzelince bir şeyler atıştırırım."
"Öyle olsun bakalım."

O yemeğini yerken bende onu izliyordum. Telefonum çaldığında ikimizinde dikkati telefonuma yöneldi. Ekranda babam yazısını görmemle gerilmiştim.

Telefonu açtığımda aniden sesinin yüksek gelmesiyle hemen sesi kıstım.
"NERDESİN SEN YİNE İŞLERİ SARKITIYORSUN ZATEN HABERLERİNDE ÇIKMIŞ SENDEN MİĞDEM BULANDI."
"Teşekkürler babacım sana da günaydın. Keyfimden gelmedim inanır mısın insan bi neden gelmedin ne oldu diye sorar, çıkmışsa çıkmış haber ne yapayım umrumda mı sence ne diyorlarsa desinler. Sende sanki benimle düzgün bir bağın varmış gibi ne diye utanıyorsun umursama geç adın çok önemli değil kirlenmez."
"KES SESİNİ DÜZGÜN KON-"
"Bana bağırmaman konusunda kaç kere uyardım seni o ses tonunu kıs öyle konuş."
"SEN Mİ BANA EMİR VERİYORSUN SEN KİM-"
"SANA BANA BAĞIRMA DEDİM."

Demir'in varlığını bile umursamayıp babamla girdiğim tartışmada daha fazla sakin kalamamıştım.

"Haberinin çıktığı kişinin kim olduğundan haberin yok, çıplak adamın koynunda çıplak poz verip paylaşıyorsun bu kadarsın işte."
"Sanane ya sanane kimse kim yanımdaki, sana mı kaldı benim nasıl göründüğüm sen bu konu hakkında yorum yapacak en son kişi bile olamazsın."
"En son kişi bile olamazmışım ha, sen kim olduğunu bilmediğin adamların koynuna gir anca bu ka-"

Telefonu yüzüne kapattığımda sinirden elim ayağım titriyordu. Ne kadar sesini kıssamda Demir'in her şeyi duyduğuna emindim. Sinirle ayağı kalktığımda ikinci çekmecedeki sigara paketini çıkardım. Bir dal yaktığımda sakinleşmeye çalışıyordum. Sigara içmezdim ama bazı durumlarda kendime engel olamayıp tüketiyordum.

"Hay sikeyim böyle işi."

Demirde paketten bir dal alıp yaktı ve yanımda dikilmeye başladı.

"Kusura bakma seni böyle bir durumun içine sokmak istemezdim, babamın her zamanki halleri."
"Önemli bir şey değil benim için sen sakin ol asıl."
"Geçer birazdan iyiyim ben her zamanki şeyler. Şirkete gidecek misin sen?"
"Sen gidecek misin?"
"Hayır."
"Bende gitmiyorum."
"Neden?"
"Canım öyle istedi."
"Anladım."

Sigaralar bittiğinde mutfağı toplayıp içeri geçmiştik. Kanepeye uzanıp benide göğsüne çekmişti.

"Dün neden öyle oldun anlatmak ister misin?"
"Arada oluyor öyle, düşüncelerimle baş edemediğimde öyle oluyorum."
"Baş edemediğin düşüncelerini anlatmak ister misin?"

Cevap vermeyip göğsüne daha çok sokuldum, oda istediğimi anlamış gibi üstelemedi. Kapı çaldığında kimin geldiğini bilmeyerek ayaklandık. Kapıyı açmaya gittiğimde yarın ki davet için elbisemin getirilmişti. Teşekkür edip kapıyı kapattığımda Demir içeriden merakla çıkmıştı.

"Davet için elbisem gönderilmiş."
Başıyla onaylayıp tekrar içeriye girdi. Bende elbiseyi yukarı bırakıp aşağı indim. Tekrar Demir'in göğsüne yerleştiğimde oda bana sarılmıştı. Babamın dedikleri aklıma geldi. Demir kimdi ki ondan öyle öfkeyle bahsetmişti. Demir'e bunu sormaya çekiniyordum.

"Sen yemek yemeyecek misin?"
"Canım istemiyor."
"Öyle olmaz kalk bir şeyler hazırlayalım."
"Gerçekten canım istemiyor."
"İster ister hadi kaldır güzel kalçalarını."

Zorla beni kaldırdığında mutfağa gittik.

"Ne ister canın?"
"Sorun şu ki canım bir şey istemiyor ve hiç aç hissetmiyorum."
"Hissedersin hadi."
"Makarna yapalım mı tek onu yiyebilirim belki."
"Tamam sen bana malzemelerin yerini söyle ben hazırlarım."
"Yardım ederim bende."
"Yok otur sen ya da evin içinde koş karnın acıksın."

Söylediğiyle güldüm. Malzemeleri ona verip tekrar masaya oturdum. Canım sigara içmek istiyordu, sıkıntıyla paketten bir dal alıp yaktım. Mutfakta havalandırma olduğu için kokunun sinme ihtimali yoktu.

"Sigara kullandığını düşünmüyordum."
"Arada içiyorum tiryakisi değilim."
"Arada dediğinde öfkeden ve stresten patlayacağın dönemler sanırım."
"Yani öyle diyebiliriz."

Beni konuşturmaya çalışması gözümden kaçmamıştı. Daha fazla ona da bu halimi yansıtıp rahatsızlık vermek istemiyordum, bastırabilirdim bir şeyleri sonuçta hiç yapmadığım bir şey değildi. Makarnalar haşlanırken sosu da hazırlayıp kenara koymuştu. Eli hızlı olduğu için ben sigaramı bitirmeden o işleri bitirmişti. Bana doğru gelip elimdeki sigarayı aldı ve kendi dudaklarına götürdü. Sigara içmekte ona yakışıyordu her şeyin ona bu kadar yakışması can sıkıcıydı.

Dumanı tekrar içine çekip dudaklarıma doğru yaklaştı. Hevesle yapacağı şeyi bekliyordum. Dumanı dudaklarımın arasından benim ağzıma bırakıp dudaklarımı öptü. Geri çekildiğinde dumanı üflemiştim. Gülümseyip tekrar dudaklarımı öptü.

Geri çekilip kaynayan makarnayı süzüp sosla harmanladı. Makarnaları tabağa koyduğunda bende alkolsüz şarap doldurmuştum.

"Güzel olmuş ellerine sağlık."
"Afiyet olsun."

Kafamda merakla dönen sorular durmuyordu. Sonunun ne olacağını bilmeden sormak istiyordum.

"Demir sen kimsin?"

🍷

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Yavaş yavaş gerçeklere doğru gideceğiz.

Bu bölümü yazmak benim için yorucu oldu çünkü Arya'nın kafasındaki düşünceler çok yorucu yıpratıcı düşünceler.

Sizce Demir kim?

Gelecek bölümde görüşmek üzere seviliyorsunuz

🤍

Continue Reading

You'll Also Like

3.3M 123K 69
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
1.5M 46K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
1.6M 69.6K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
1.1M 47.7K 43
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...