Bir Yıldız Kehaneti

By sopiuva

367 10 52

Valeria Keith, Avalon Ülkesi'nde yaşayan 18 yaşında, 5 krallıktan biri olan Keith Krallığı'nın veliaht prense... More

Karakterler
Bölüm 1: Toplantı
Bölüm 2: Kehanetin Gizemi
Bölüm 4: Gece Yarısı Balosu
Bölüm 5: Kaybedenler Kuyusu
Bölüm 6: Tehlikenin Kanı

Bölüm 3: Dans Eden Kılıçlar

38 3 12
By sopiuva


**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚  ˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*✰.

Yüzüne baktığımda güldüğünü görmüştüm. Düşerken beni tutmuştu. Hemen doğrulup hızlıca arkamı dönüp kitaba baktım. Yine kitap kaybolmuştu. Yüzüm kızgın bir hal almıştı, kitabı incelemek için şansım yok olmuştu. Önüme dönüp Prens Dawson'a baktım. O hala tebessüm ediyordu. Benim neden kızdığımı sorgulamaması için yüzümü normale döndürdüm. ''Seni kurtardım prenses, biraz neşelen.'' Sesi sakinleştirici bir tonda çıkmıştı, ve hala sırıtıyordu.

''Bunu senden istediğimi sanmıyorum Prens Dawson.'' Üstümü düzeltmeye çalışıyor, aynı zamanda konuşuyordum. Dawson gözlerini kısarak bana bakıp gülümsedi.

''Peki prenses, o zaman bana borçlusunuz.'' O halinden memnunken, ben gerçekten mi dercesine baktım. Bir süre bekledim, ardından benden bir cevap beklediğini bildiğim için, derin bir of çektim, resmi halimden çıkarak konuşmaya başladım.

''Tamam. Ne istiyorsun?''

''Şu an açıklamak istemiyorum diyelim, zamanı geldiğinde.'' Çıldırmak üzere olduğum daha fazla üstelememeye karar vermiştim. Hem kitabı okuma şansım gitmişti, hem de Prens Dawson ile uğraşıyordum! ''Peki Prens Dawson. Fakat istediğiniz şeyde saçmalamamaya özen gösterirseniz memnun olurum.'' Yapmacık şekilde gülümsedim. Oda bu halimi komik bulmuş olacaktı ki karşılık verdi.

Beklemediğim bir anda önce bir gürültü geldi, Sheila ardından Isabella ve Darian kütüphaneye girdi. Gelmelerini ikimizde beklemiyorduk, çoktan saraylarına dönmüş olmalılardı. Sheila ve diğerleri de bizi burada görünce şaşırmışlardı, gözlerinden okunuyordu. Koşarak yanıma geldiğinde Dawson bizden bir iki adım uzaklaştı. Sheila bana sarıldı. ''Valeria! Seni burada bulmayı beklemiyordum, yarım saattir sizi arıyoruz!'' geri çekildi. ''Saraylarımıza gidecektik, fakat sizi göremedik, her yerde aradık fakat bulamayınca bizde kütüphaneye babanın bahsettiği konu hakkında araştırma yapmaya geldik.'' Gülümsedim. Ona neden buraya geldiğimi söylemeyecektim, zaten söylesem de bana inanacaklarını sanmıyordum. ''Ben de araştırma yapmaya gelmiştim Sheila, merak etmenize gerek yoktu.'' Isabella huzur verici ama aynı zamanda soğuk sesiyle konuşmaya başladı. 

''O zaman araştırmayı birlikte yapalım, teker teker yapmak uzun sürer.''  Hepimiz bu fikri onaylayınca  yuvarlak bir masaya doğru ilerledik, ve oturduk ''Ailelerimize kim haber verecek? Darian bekletmeden soruma cevap vermişti. ''Muhafızıma söylerim, haberleri olur endişeniz olmasın Prenses Valeria.'' Teşekkürler anlamında başımı salladım.

Biz araştırma yaparken kaç saat geçti tam olarak bilmiyordum. Ama geç olmuştu bu yüzden artık gitme kararı almıştık. Toparlanırken kitapları inceliyordum. Aldığımız tüm kitapları yerine koyduktan sonra kütüphaneden çıktık. Darian'ın muhafızı ailelerimize haber vermeye gitmişti fakat bizim muhafızlarımız da yoktu. Dışarda olabileceklerini düşünüp dışarı çıktığımızda hepimiz bir anda gözlerimizi kocaman açmış, şaşkın bir şekilde yere,

Sarayın ve kendi muhafızlarımızın cesetlerine bakıyorduk.

Dawson bana, bende ona baktım. Kafamı onaylar gibi salladım ve sarayın içine, kılıç talim odasına koşmaya başladık. Sheila, Isabella ve Darian önce ne olduğunu anlamamışlardı, fakat bizim peşimizden koşmaya başladılar. Dawson ile birlikte odanın ortasına geldiğimde durdum. Alan çok genişti. Etrafıma baktım. Dawson kılıçlardan birini alıp kullanmam için bana fırlattı, kılıcı havada, kabzasından yakaladım. Bizim arkamızdan Isabella ardından Darian, ve Sheila girdi. Sheila dövüşmeyi bilmiyordu fakat eline bir kılıç aldı. Isabella ve Darian dövüşebiliyordu, onlarda ellerine birer tane kılıç aldılar. Etrafı izlemeye devam ettim. Düşündüğüm gibi her an bizi de öldürmeye kalkabilirlerdi. Muhafızları öldüren kişilerin kim olduğunu kestiremiyordum, fakat saraydan kaçmak daha da kötü olabilirdi. Bu kişi halktan biri miydi? Sarayda çalışanlardan biri miydi? Hiç birimiz bilmiyorduk. 

İçeriye gülümseyerek yavaşça 3 kişi girmişti. Simsiyah kıyafetleri vardı. Amaçları bizi öldürmek olsaydı önce kütüphaneye gelirlerdi diye düşünüyordum, fakat durum buysa neden gelmişlerdi, buna anlam veremiyordum. Kılıcımı doğrulttum. Adamın biri alaycı bir gülümseme takındı. Siz mi bize karşı koyacaksınız? Der gibi bir hali vardı. Onlara bakarak derin bir nefes aldım. 

Bir an bile olsa tereddüt etme.                                                                                                                          

Adam çoktan üzerime atılmıştı. Kılıcını bana doğru savurdu. Yaptığı saldırıyı engellemiş, ona sert bir darbe indirmiştim. Bana doğru saldırı yapmasını beklemiştim, fakat o geri çekilmişti, bu nedenle afalladım. Koluma sert bir darbe indirdiğinde 1-2 saniye içinde sızlamaya başlamıştı. Çok geçmeden kolumu unutmaya çalışarak onun yaptığı hamleyi zar zor da olsa kusursuz bir şekilde karşılamıştım.

''Keith Krallığı'nın böyle bir yeteneği olduğunu bilmiyordum Prenses Valeria.'' 

''Şaşırtmayı seviyorum diyelim.'' dedim tam sırtına bir darbe daha indirirken. Kolum hala acıyordu. Aklımın yarısı Dawson, Isabella, Darian ve özellikle Sheila'daydı. 

Kılıçlarımız birbirine çarparken ''Bu dövüş çok uzadı.'' dedi soğuk ve ürkütücü sesiyle. Kılıcını hızlıca boynuma doğru savurdu. Yana doğru çekilerek ve kılıcımla onu engelleyerek savuşturdum.  Bir kez daha öne atıldım ve adama kaçma fırsatı vermeden kılıcımı onunkine doğru savurdum. Metrelerce öteye giden talim kılıcına baktığında afallamış gözüküyordu. Arkasındaki Dawson'u gördüğümde bir kaç adım geri çekildim. Adam ne olduğunu anlamamışken Dawson kılıcı vücuduna sapladı, adamın cansız bedeni saniyeler içinde yere düştü. 

''Özürlerimi kabul edin prenses, biraz geç kaldım.'' Yavaşça gülümsedi. Karşılık verdikten sonra arkamı döndüm. Biraz ötede Isabella ve Darian duruyordu. Sheila da korkmuş gözlerle arkalarındaydı. Kılıcımı yere bırakıp Sheila'nın yanına koştum, ve sarıldım. Karşılık verdi, ve geri çekildim.  ''Beni korumak zorunda kaldığınız için özür dilerim, gerçekten çok utanıyorum!'' Sesi üzgün, ve korkmuştu. 

''Sorun değil Sheila, neyse ki hiç birimize bir şey olmadı. Önemli olan bu.'' Isabella ve Darian'ın da bizimki gibi üstleri kanla kaplıydı. Ayrıca Isabella bacağından yaralanmış, ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Hemen yanına gittim, daha rahat ayakta durabilmesi için kolundan tuttum. O sırada içeri Darian'ın, yorgun olduğu belli olan muhafızı girmişti. Bir anda hepimiz gözlerimizi ona çevirdik. Önce, şaşkın gözlerle bize ardından yerdeki 3 cesede baktı.

~~

Islak saçlarımla beraber dolabımın karşısına geçtim. Kapağını açtım, ve bakmaya başladım. Beyaz, fakat az da olsa açık pembeye kaçan elbiseyi dolaptan aldım. Detayları çok güzeldi. Üzerimi giyindikten sonra aynamın başına geçtim. Önce güzelce kurutup taradım. Ardından dünden farklı olarak saçlarımı serbest bıraktım. Sarayda yaşanan dövüşten sonra aradan 2 hafta geçmişti. Bu olay oldukça kısa bir sürede halka yayılmıştı. Kraliyet aileleri bir kez daha toplantı düzenlemiş, ve halkın bu olayı unutması, ve sakinleşmesi için her yıl olan baloyu erkene almaya karar vermişlerdi. Aslında bu bana mantıksız geliyordu, çünkü neden geldikleri bile belli olmayan (ya da benim öyle düşündüğüm) adamları unutacaklarını sanmıyordum. 

Bu günün benim için iyi yanlarından biri uzun süre görmediğim Sheila, ve diğerlerini görme fırsatım olmasıydı. Aklımdaki düşünceleri bir kenara atıp aşağıya, kahvaltı etmeye gitmeden önce yatağımın kenarında duran balo elbiseme son bir kez baktım, ardından gülümseyerek aşağıya indim.                                   

Bu gün balodan dolayı yoğunluk vardı, bu yüzden ailemle kahvaltı etme fırsatım yoktu. Fakat Sheila ile anlaştığımız için birlikte yiyecektik. Yemek masasında oturan Sheila'nın yanına koştum, ve oturdum.  Her zamanki konulardan konuşmaya başlamıştık. Bir süre sonra kahvaltıyı bitirip bahçeye çıktık. 

''Bu seneki balo yine krallıkların ortasındaki sarayda mı olacak, bilgin var mı?''

''Her zaman orda oluyor yani bir değişiklik yok, neden sordun ki?'' Sesi her zamanki gibi huzur vericiydi.

''2 hafta önceki saldırıdan dolayı başka bir yerde olacağını düşünmüştüm aslında.'' dedim mırıldanarak. ''Aslında haklısın, başka bir saldırıya davetiye çıkarıyorlar, ama yine de çok heyecanlıyım!'' İkimiz de gülümsedik, sürdürerek konuşmaya devam ettim.

''Bu sene kiminle dans edeceksin Sheila?'' 

''Bende bilmiyorum, ailem sadece Avalon Ülkesi'nden olmadığını söyledi.'' Sheila'nın ailesi, kızının dans edeceği kişiyi, annem ve babamın aksine hep kendileri seçerdi. Sheila şikayet etmezdi. Başka bir şey söylemeye hazırlanıyordu, yüzü heyecanlı bir hal almıştı. ''Peki sen kiminle dans edeceksin Valeria!?'' Yüz ifademi bozmadan, ''Yalnız geleceğim yani, kimseyle Sheila.'' dedim. Ben gülümsememi büyütürken o bana trip atmaya başlamıştı bile. ''Her baloya yalnız gidiyorsun!'' Bir anda durdu, sırıtmaya başladı. ''Ya yine geçen yıl ki gibi Shea Ülkesinden Prens Aeston seni dansa kaldırırsa!'' Bu sefer ben somurtmaya başlamıştım. ''Onun bu sene geleceğini sanmıyorum, ayrıca beni reddedemeyeceğim bir duruma sokmuştu hatırlarsan.'' Prens Aeston'dan hiç hoşlanmıyordum. Aynı gün içinde 4 prensesle dans etmişti! Bana kalırsa bu adap yoksunluğundan başka bir şey değildi, Sheila'nın bunu, bana inat olması için söylediğini biliyordum. Bunu anlamıştı ki gülmeye başladı.

Yavaş yavaş vakit öğlen saatini geçiyordu, büyük ihtimalle balonun hazırlıkları bitmişti. ''Hadi Valeria, bana giyeceğin elbiseyi göster, sonra da birlikte hazırlanırız.'' Başımı salladım. Elimi tuttu, ve odama doğru koşmaya başladık. Merdivenlerden hızla çıkıp kapıya geldik, ve içeri girdik. Yatağıma oturdum. Sheila'nın gözleri kocaman açıldı, ve elbiseye bakarken gülümsedi. ''Valeria, bu geçen yıl ki baloda giydiğinden bile daha güzel! Haklıydı, bu gün giyeceğim elbisenin kol detayı ve rengi çok hoştu. Çok hafif bir yeşildi, ve korsesi beyazdı. Çok sade gözükmesine rağmen üzerimde çok güzel durduğu için bunu seçmiştim.


''Teşekkür ederim.'' tebessüm ettim. ''Seninkinden güzel olduğunu sanmıyorum. Her sene herkes sana hayran kalıyor Sheila.'' Sırıttı ve saçlarını abartarak geriye doğru attı. ''Tabiki de, Sheila farkı canım!'' Bu hareketi beni kahkaha attırmaya yetmişti. 

Continue Reading

You'll Also Like

97.8K 2.8K 27
"𝐜𝐚𝐮𝐬𝐞 𝐢'𝐯𝐞 𝐡𝐚𝐝 𝐞𝐯𝐞𝐫𝐲𝐭𝐡𝐢𝐧𝐠, 𝐛𝐮𝐭 𝐧𝐨 𝐨𝐧𝐞'𝐬 𝐥𝐢𝐬𝐭𝐞𝐧𝐢𝐧𝐠, 𝐚𝐧𝐝...
116K 3.3K 23
Warning: 18+ ABO worldကို အခြေခံရေးသားထားပါသည်။ စိတ်ကူးယဉ် ficလေးမို့ အပြင်လောကနှင့် များစွာ ကွာခြားနိုင်ပါသည်။
253K 12.5K 60
My name is Alex Cruz, I'm a omega, so I'm just a punching bag to my pack. But Emma, Queen of werewolves Sam, queen of dragons Winter, queen of vampi...
2M 99.7K 37
Presenting the story of ISHIKA MEHRA Whose innocence made the king bow down to her AND ABHIRAJ SINGH RATHORE Whose presence is enough to make the per...