beautifully curved || c.h (tü...

بواسطة fairyboinamu

51.9K 3.1K 1.3K

''seni güzel hissettireceğim'' May sadece sıradan bir genç kız. Pekala büyük uyluk ve geniş kalçaları olan sı... المزيد

prologue
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fifteen
sixteen
eighteen
nineteen
twenty
twenty one
twenty two
twenty three
twenty four
twenty five
twenty six
twenty seven
twenty eight
twenty nine
thirty
thirty one*
epilogue (1/3)*
epilogue (2/3)
epilogue (3/3)
türkçesi kıt çevirmen

seventeen

1.7K 90 72
بواسطة fairyboinamu

pekala son bir kaç saattir bununla uğraşıyorum ne kadar uzun oldu hiç bir fikrim yok... iyi okmalar:)

CALUM HOOD

Kolumu onun etrafına sarmıştım ve ikimizde onun yastıklarına yaslanmış son bir saattir yatıyorduk. Pizzayı yemiş iki litrelik pepsinin yarısını mideye indirmiştik. Bütün zaman boyunca sırıtmıştı. benimde durumum ondan farklı değildi.

''pekala , espiri zamanı!'' diyerek oturur vaziyete geçti.

İnleyip, sinirlenmiş gibi yaptım. ''bekle de sahte kahkahamı hazırlayayım.''

''hey!'' deyip koluma vurdu.

Ona gülümsedim ''özür dilerim,bebeğim.''

Kızardı.''neyse.'' ona böyle seslenmemi sevdiğini biliyordum. Ona kıkırdarken espirisine başladı.

''pekala olay paris de geçiyor.''

''kötü bir başlangıç'' dedim ve güzel kızım bana gözlerini kızgınca dikti.

''keser misin?'' ben ellerimi teslim olurcasına kaldırana kadar kızgın bakışlarını üzerimden çekmedi.

''ne diyordum.'' Dedi birkaç saniye düşünüp. ''oh, evet her Pazar öğlen kilisenin kapısını çalan bir adam vardı.'' Dinleyip dinlemediğimi kontrol etmek için bana baktığında devam etmesi için başımı salladım. Gerçekten dinliyordum ama hareket eden dudaklarını izlemeyi kesemiyordum. Dikkatimi çok dağıtıyordu.

''bir gün çanın asılı olduğu kuleye çıktı.o gün biraz hızlı çalmış olacak ki zil geri sallanıp ona çarptı ve onu oradan düşürdü!'' ellerini 'özel efekt' yaratmak için çırptı.'' Adam öldü. Olayı duyan herkes kuleye çıkıp adam yaşıyor mu diye aşağı bakıyormuş, ama öldüğünü fark ettiklerinde biri çıkıp ' bence ailesini aramalıyız onu tanıyan var mı?' diye sordu. Ve bir adam cevap verdi ' ben tanıyor olabilirim. Yüzü tanıdık geldi.''( asıl espiri şu İngilizce his face rings a bell yazıyor yani yüzü zil çalıyor yani anımsatıyor gibisinden).

Başını geri atıp seslice gülmeye başladı. Bende kıkırdadım ama berbat espiri yüzünden değil onun kahkahası yüzünden. Gözlerini kuruladı. '' gördün mü? Komikti!'' dedi parmağını bana doğru sallayıp.

'' hayır bebeğim senin kahkahana gülüyordum yaptığın korkunç espiriye değil.'' Dedim sırıtarak. Dudağını sarkıttı bende öne eğilip sarkıttığı dudağını öptüm. Geri çekildiğimde gülümsedi ve beni tekrar kendine çekti. Onunla her öpücüğüm ilki gibi hissettiriyordu ve kızımın tadını unutmak istemiyordum. Ve aklıma bir fikir geldi.( o değil sizi sapıklar)

Geri çekildim ve o da kahverengi gözlerini üzerime dikti. Sanki az önce öpüşmemişiz gibi o kadar masum duruyordu ki bu manzara ile bayılabilirdim.

'' sana bir şey sormak istiyorum ama hayır dersen seni tamamen anlarım.''onu tekrar öpme isteğimi dağıtmak için koyu saçının bir kısmını parmağıma dolamıştım. Duruşunu dikleştirip tüm dikkatini bana verdi. Sonra birden ellerini saçlarımın arasında geçirmeye karar verdi.

''sen-'' tırnakları kafa derimi kaşıdı ve bir sinirime dokundu,tatlı bir sinirime, ve ağzımdan bir inleme kaçtı ve gözkapaklarım kapandı. Durdu ve bende gözlerimi araladım. Gözleri vahşice bakıyordu,hormonsal değil daha çok dehşete düşmüş gibi ya da şaşırmış?

''ne ?'' dedim.

'' o da neydi?'' sonunda kıkırdadı.

'' başımı kaşıdın. Bu zayıflıklarımdan bir tanesi.'' Diye itiraf ettim.

Sırıttı'' gerçekten mi?''

Başıma uzandığında ellerini tuttum.''ah'' kızardı ve ona şakasına kızgınca baktım '' dikkatimi dağıtmayı kes.''

''tamam,tamam'' ellerini çekip kucağına koydu. Bun konuda ona nasıl yaklaşacaktım? Uzun bir konuşma mı yapsaydım? Hala bana bakıyordu, gözlerinde merak yüzüyordu. Siktir et. Olduğu gibi söyleyecektim.

'' benimle bir randevuya çıkar mısın?'' gerginlikle dudağımı ısırdım. Ağzı şaşkınlıkla açıldı. Basitçe hayır diyebilirdi. Onu suçlayacak değildim. ''uh'' o cevap vermeyince ses çıkardım. Gözlerini kırpıştırdı ona bir şey sorduğumu hatırlayarak.''um.''

Şimdi doğruluk anıydı. Bakışlarını kucağına indirdi. Gülümsemeden iz yoktu. Bunun sonun iyi ol-...

''evet.'' Sonunda bakışlarını kaldırdı ve dudakları bir gülümseme ile gerildi. Yemin ederim arka planda 'halleluja' sesini duymuştum.

''sen ciddi misin?'' dedim suratımdaki gülümseme solmazken.

''hayır, şaka yapıyorum seni gerzek.'' Alnıma vurdu. Ama ona geri vurmak yerine onu öptüm. Henüz bir randevuya çıkmamıştık, ve şimdi birlikteydik ve üstelik öpüşmüştük o yüzden çok da umursamadım. Nasılsa bir randevuya çıkacaktık.

--

''aw, çok tatlılar!'' uykumda tuhaf sesler duymaya başladım. Tanrı aşkına ne rüyası görüyordum?

''sh!'' başka bir ses diğerini susturdu.

''ne? En yakın arkadaşım ve onun-yakında-sevgilisi-olacak çocuk çok tatlılar.'' Kim? Ne?

'' sence yatmışlar mıdır?'' tekrar konuşmaya başladılar.

''ne? Hayır! May bunu asla yapmaz.'' Dedi ikinci ses.

''onunla? Tanrım tabiî ki yapardı. Ben yapardım.'' Birisi son kısmı fısıldadı.

''kes şunu.'' Dedi diğer kişi.

''ama üstü çıplak.'' Diyerek konuyu değiştirdiler.

Gözlerimi yavaşça araladım ve sarena ve maritza may'İn yatağın sonunda dikilip bize bakarken gördüm.

''sıyrıklar'' dedim ve may'imin saçlarını daha fazla gömüldüm. İnledi ama uyanmadı.

''hadi ama! Yapacak şeylerimiz var..bugün ayın yirmisi.'' Dedi sarena.

''beni yalnız bırakın.'' Dedi may ve göğsüme daha fazla sokuldu. Hareketi ile karnımda bir hareketlenme oldu? Gerçekten bu his'e ne dediklerini öğrenmeye ihtiyacım vardı.

''hayır'' dedi sarena ayağını yere vurarak.

''shh. Annesi ve babası hala uyuyor.'' Dedi maritza ve sinir bozucu sarışını susturdu.

''siz ikiniz içeri nasıl girdiniz?'' diye sordum gözlerimi açmadan. May ile saat gece üçe kadar uyuyamamıştık. Konuşmuş, gülmüş hatta şarkı dinlemiştik. Babası, uh yani babası olması gerek adam birkaç kez gelip bizi kontrol etmişti. Ne zaman gitse gözlerinde bir hüzün beliriyordu ama o bu duygunun üzerinde fazla durmasın diye onu desteklemiş ve bayat espiriler anlatmıştım.

''kendi anahtarlarımız var.'' Dedi sarena dün gecenin anılarını bölerek.

''açıkça bir hataydı.'' May enseme doğru homurdandı. Cevabına sırıttım.

''lütfen kalkın. Çoktan rezervasyonları yaptık.'' Sarena tekrar denedi. Gözlerimi açıp saate baktım ve gözlerimi ovaladım. Bugün günlerden neydi? Ve neden bu kadar önemliydi?

''beş dakika daha.'' Dedi may ve vücutlarımızı örten örtüyü çekiştirip. Ben gözlerimi açık tutarken may'inkiler hala yarı uykulu kapalıydı.

''calum da gelebilir dersek kalkar mısın?'' sarena tekrar denedi. May tek gözünü açıp beni dürtüklediğinde kalbim patlayacakmış gibi hissettim.

''yıllık arkadaşlık kahvaltımıza katılmak ister misin?'' bana hafifçe gülümsedi.

'' krep olduğu sürece.'' Alnını öptüm. sarena ve maritza öğürüyormuş gibi yaptı.

'' çıkın da üzerimizi değiştirelim.'' Dedi may en yakın iki arkadaşına.

''beraber mi üzerinizi değiştireceksiniz?'' maritza sordu.

İkisi tekrar öğürüyormuş gibi yaptı.

Kendimi durduramadan konuştum.'' Dün ben yerleşirken may'in çıkardığı ses de buydu.'' İkisi ciyaklayarak odadan çıkarken may yanımda seslice gülüyordu.

Sabahları uyanmak istediğim şekil buydu işte. Onun gülümsemesi ve o bulaşıcı kahkahası.

''sapık şakaların için saat daha çok erken.'' Dedi hala gülerken.

''aslında sana bir çok çeşit şaka yaptım!'' dedim,ve bu doğruydu.bazılarını dün gece yapmıştım.

''saçmalık'' diye alay etti.gözlerini kapatmaya çalışarak parmaklarımı göz kapaklarının üzerine koydum. '' evet beş dakika daha uyuman gerek.çok huysuzsun.''

''senden nefret ediyorum'' dedi ve suratını astı.

''etmiyorsun'' dedim ve alnına bir öpücük kondurdum. Homurdanıp arkasını döndü. ''hadi kalk'' dedi ve kalkıp banyosuna ilerledi. ''kalk ve üzerini giy.ben bir duş alacağım.''

''oh,harika. Bende katılacağım!'' diye şakalaştım.pekala yarım şakaydı.

''ha. Yapabilecekmişsin gibi.'' Kapıyı kapattı.

'' clueless'daki kız gibi konuştun!'' diye arkasından bağırdım.

''cher!'' diye geri bağırdı karakterin ismini hatırlayıp.

''doğru''

Suyun açılma sesi geldi ve aynı anda may'in telefonu çaldı. Uzanıp telefonu aldığımda bir mesaj bildirimi gözüküyordu.

''may!'' cevap vermedi. Ekran kilidini açtım.

''mesajın var..'' okuduğumda sesim bir fısıldamaya döndü.

--

Gelen:11:54 am

Bilinmeyen numara

Hey güzellik :)

Ben ashton bu arada !

Lol

--

Yemin ederim bu çocuk ölüm cümlesi için kaşınıyordu. Yeni bir mesaj için tıklamaya başladığımda birden kapı açıldı bende geri kilitleyip telefonu yatağa attım.

''may nerede?'' sarena başını içeri sokup en iyi arkadaşını aradı.

''duşta'' kalbim deli gibi atıyordu. Adrenalinim tavan yapmıştı. Geleni may zannetmiştim ama kendime onun hala banyoda olduğunu ve henüz beş dakika olduğunu hatırlatıp sakinleşmeye çalıştım.

''sarena!'' may'in sesi ile yerimden sıçradım.

''evet?'' dedi sarena beni kuşku ile süzerken.

''bir saniyeliğine içeri gelir misin?''

Sarena kapı kolunu çevirdi içeri girdi ve kapıyı örttü. Tişörtümü ararken onu odanın uzak köşesinde sandalyenin üzerinde buldum. Yemin ederim eğer ashton tekrar benim kızıma yazacak olursa birbirimizden nefret etme sebepleri listesine bir sorun daha ekleyecektim.

''hey'' yatak odasının kapısı tekrar açıldığında yine yerimde sıçradım. Lanet olsun. Bana ne oluyordu böyle? Siktir. İlaçlarım.

''sarena ve may nerede?'' diye sordu maritza. Bazı kelimelerdeki aksanını fark ettim.

''banyoda'' deyip banyonun kapısını işaret ettim.

''doğru'' dedi maritza ve içeri geldi. Kapıyı açtığında sarena'nın lavaboya yaslandığını gördüm.ama maritza kapıyı kapattığından başka bir şey göremedim.

Kızlar neden hep sürü halinde lavaboya girerdi ki?

Kendi soruma göz devirdim.

Birkaç dakika sonra onlar hala içerdeyken bağırdım. ''hadi ama rezervasyon yaptırdığınızı sanıyordum!'' kapı açıldı ve may'in iki yakın arkadaşı çıktı.

''calum, aşağıdan bir şeyler getireceğim bana yardımcı olur musun?'' diye gülümsedi sarena.

''tabi?'' dedim vanslarımı ayağıma geçirip onu takip ettim. Aşağı yürüdük ve may'in anne ve babasını , pekala annesini gördüm. Birbirlerine sarılmış oturuyorlardı. Şimdi may ne zaman Andrew görse üzülme sebebini anlıyordum.

Buradaydı ve çok mutluydu ve yanındaki kişi ona son on sekiz yıldır yalan konuşuyordu.

''selam anne!'' sarena cıvıldadı. Ve may'in annesini yanağından öptü. Ona bağırmak istedim ama durumu bilmediğini fark ettim.

''oh, işte benim kızım.'' May'in annesi ciyakladı ve kalkıp onu kucakladı. '' seni çok uzun zamandır görmedim!''

''biliyorum!'' dedi sarena ve ayrılıp koltuğa oturdular. ''selam baba.'' Sarena andrew'ı selamladı.

''selam sarışın.'' Diyerek o da onu selamladı.

Sarena homurdandı. ''bu ismi söylemekten vazgeçecek misin?''

''hayır, hiç sanmıyorum.'' Andrew kıkırdadı.

''maritza burada mı?'' liz sarenayı dürttü.

''evet'' diye utangaçça cevapladı.

Boğazımı temizledim.'' Sarena neyde yardıma ihtiyacın vardı?'' sarena kaşlarını çattı. ''ah,doğru.'' Kalkıp arka bahçeye doğru yürümeye başladı. Ahşap zeminde durdu. Etrafıma bakındım ama çimen ve eski bir kulübeden başka bir şey yoktu. sadece yuvarlak bir masa ve rahat görünen sandalyeler vardı. Sarena 'ya baktığımda öylece kulübeye bakıyordu.

Neden buraya çıkmıştık ki?

''nerd-''

''yardımına ihtiyacım olan bir şey yok.'' Diye lafımı kesti. ''sadece seninle konuşmak istedim.''

''ve bunu bana neden sadece söylemedin?'' ona kıkırdadım. Ve yuvarlak masadan bir sandalye çekip oturdum.

''söyleyebilirdim.'' O da güldü otururken.

Gözlerimi devirdim. '' ne oldu?''

''may bize küçük randevunuzdan bahsetti.'' Kaşlarını oynattı. İsmi ile gülümsedim ''tabi ki bahsetti.''

Sarena omuz silkti. ''onun en yakın arkadaşlarıyız.ve sende onun ilk... her şeyisin.''

Başımı eğdim ve suratımda kocaman bir sırıtma belirdi.bunu duymak harikaydı. May'den,sarena'dan, ve bunu söyleyecek herkesten duymak için heyecanlıydım. Bir kız'ın her şeyde ilki olduğumu duymak gerçek üstü gibiydi.ilk öpüştüğü kişi,ilk randevusu,siktir, hatta ilk sevgilisi. İlk öpüştüğüm kişi olmayabilirdi ama diğer hepsini bana unutturmuştu.

''ikiniz birbirinize o kadar aşıksınız ki.'' Sarena'nın sesi beni düşüncelerimden kopardı.

''öyleyiz.'' Gülümsedim.'' Yani en azından ben öyleyim.'' Diye kendimi düzelttim.

''ah,lütfen. Tekrar yanında olmak için banyoda at koşturuyordu.'' Sarena güldü.

''öyle mi?'' tüm vücudumun karıncalandığını hissettim.

''evet , ama eminim çıkmıştır.'' Omuz silkti.

Kalkıp içeri girmek için hareketlendim ama sarena beni durdurdu.

''ah bir de seni dışarıda tutmamı söyledi.'' Sırıttı.

''neden?'' iki saniye önce beni görmek için acele ettiğini söylemişti onun yanına gidip olayın neden kolaylaştırmıyorduk ki?

''onu üzerini değiştirirken görmeni istemiyor.'' Dedi sarena.

Kaşlarımı çatıp yerime oturdum.

''kendini bu kadar mahvetme. Dördüncü sınıftan beri arkadaşız ve liseye başlayana kadar benim ve maritzanın önünde bile değişmiyordu.'' Diye açıkladı. ''zamana ihtiyacı var. Sonra beraber olacak mısınız bilmiyorum ama şu an üzerini değiştirmesinden bahsediyorum.'' Diye konuyu yönlendirdi surat ifademi görünce.

Birkaç kez öpüştüğümüzü ve randevuya çıkacağımızı biliyordum ama... ama çok mu hızlı hareket ediyorduk?

''sana bir şey sorabilir miyim?'' dedim çoktan dibe ulaşmış tırnaklarımı dişleyip.

''evet tabi ki'' sarena ona kişisel bir şeyler soracağım için heyecanlı gözüküyordu.

''çok mu hızlı gidiyoruz? Sanki biraz ani gibi hissediyorum ama biraz daha düşündüğümde umurumda olmadığını fark ediyorum. Ama onu hız yüzünden korkutup beni terk etmesini istemiyorum. Aslında gerçek anlamda istediğim ve yedi yirmi dört beraber olmak istediğim ilk kız o.'' Diye sıraladım. Hepsi doğruydu. May ile bunu randevuda konuşmayı planlamıştım. Sarena sadece gülümseyip ayağa kalktı.

''sanırım sadece onunla konuşman gerek.''eve doğru adımladı.

''ama bu yüzden-'' may'i arka kapının yanında dikilirken gördüğümde durdum. Sarena yanından geçip kapıyı kapattı.

''hepsini duydun mu?'' diye homurdandım.

''evet'' diye fısıldayıp utangaçça sırıttı.

''üzgünüm bunu randevumuzda seninle konuşacaktım ama kendimi tamamen aptal durumuna düşürmeden bir başkasının fikrini almak istedim.'' Nefes almak için durdum.

''cal, sorun değil.'' Deyip kıkırdadı. Benimle bu kadar rahat olmasına gülümsedim.ve daha yakınıma gelmesi için işaret ettim. Yanıma daha hızlı adımlarken tereddüt etmedi.

''ha, en azından başka zamanlardaki gibi tekrar etmeme gerek kalmayacak.'' Dedim. Gözlerini devirdi ve orta yolda buluşmak için ayağa kalktım.

''kes sesini.'' Diye fısıldadı ona ulaştığımda.

''kesmemi sağla.'' Diye geri fısıldadım. Sanki iki ergen gizli işler çeviriyormuş gibiydik.

''peki..'' dedi ve öne eğildi. Ama dudaklarımız tam değmek üzereyken geri çekildi ve kıkırdadı. '' ama rezervasyonumuz var ve eğer yirmi dakika içinde orada olmazsak masamızı başkasına verecekler, hadi gidelim!'' dedi ve elimi tutup beni çekiştirmeye başladı.

''baş belası!''

Ön kapıya giderken sadece güldü. Maritza ve sarena liz ve Andrew ile vedalaşıyordu. Onları isimleri ile çağırmak may'İn anne ve babası demekten daha kolaydı çünkü Andrew babası değildi.

''yakında görüşürüz kızlar.'' Liz kızları öptü ve tereddütle may'i de öptü. May andrew'ı öperken liz yanıma gelip beni kucakladı.

''eğlenmeye bakın!'' dedi biz evden çıkarken.

May düşüncelere dalmış gibi görünüyordu bende yanını dürtükledim ve biraz kıkırdadı. ''dur!'' diye ciyakladı.

''benim için gülümse'' dedim hala onu gıdıklarken. Gözlerini devirdi ama yinede gülümsedi.

''güzel'' ona gülümsedim. Sarena arabadan bağırınca kızardı. '' siz iki aşk kuşları bitirdiyseniz yemek yemeğe gitmek istiyoruz!''

''oh inan bana uzun zaman önce kahvaltı etmiş olabilirdim..'' dedim dudağımı yalayıp may'e göz kırptım.

''tanrım calum!'' diye bağırdı ve koluma vurdu ben ona sarena'nın büyük hummer'ına binmesi için yardım ederken.

''ne?'' dedim sanki söylediğim sapıkça değil de gayet normal bir şeymiş gibi.

''sapıksın'' dedi maritza burnunu kırıştırıp ama o da gülüyordu.

''hey sadece benim kızım için'' dedim yüzümü boynuna gömerken.

''awww'' sarena e maritza diye taşkınlık ettiler.

''beni neden istiyor bilmiyorum oysa ben zaten channing tattum'unum.'' May kıkırdadı .

''pardon?'' dedim arsızca.

''şaka yapıyorum,hayatım.'' Burnumun ucunu öptü.

''hmmmm.'' Tekrar ona sokuldum. ''evet doğru.'' Diye fısıldadım.

''bir dakika şimdi resmen çıkıyor musunuz?'' diye sordu sarena. May ve ben birbirimize sorarcasına baktık.

''bu biraz karışık?'' dedim ve may onaylarcasına yavaşça başını salladı.

Yani kısmen doğruydu. O kendi güvensizlikleri üzerinde çalışıyordu bende onun bilmediği kötü alışkanlıklarıma dönmemeye çalışıyordum.

''oh,peki.'' Dedi maritza anladığında emin olmayarak. Onların tarafından baksaydım bende anlamazdım herhalde.

'' ama yinede ikiniz birlikte çok tatlısınız.'' Sarena göz kırptı bir köşeyi dönerken. ''gözlerin yolda olsun!'' diye bağırdı maritza sarena bizimle daha fazla konuşmaya çalışınca. Kahkaha atarken başımı geri attım. Maritza'nın ciddi durmaya çalışması komikti. Döndüğümde may'i bana bakıp gülümserken gördüm.

''ne?'' dedim ona gülümseyip.

''hiç.çok tatlısın.'' Dedi gülümseyerek. Yirmi dakika olmasına rağmen onu günlerdir öpmemişim gibi eğilip onu öptüm.

''hey! Hey! Hey! Benim arabamda öpüşmek yok sizi sapık tavşanlar!'' sarena bağırdı.

May gülerek geri çekildi. ''senden nefret ediyorum!'' dedi arkadaşına.

''hmm''sarena sırıttı.

--

''evet saat dörde rezervasyonumuz vardı.'' Dedi sarena içeri yürürken.

''isminiz?'' dedi baskılı tişörtü olan çocuk

''sarena peters'' dedi sanki iş anlaşması yaparmış gibi. Acıktığımda çok huysuz oluyordum.

''burada sadece bir tane sarena peters var üç kişilik bir rezevasyonu olan?'' dedi kocaman kitabı kaldırmak için uğraşırken.

''pekala bir kişi daha ekle.'' Diyerek kaşlarını çattı.

''üzgünüm bunu yapamam hanım efendi.'' Dedi.

''hayır, bir tane daha ekleyeceksin anladın mı?'' diye onu azarladı.

''ama-''

''sen yeni olmalısın o yüzden açıklamama izin ver.'' Küçük çantasını kolunun altına sıkıştırdı ve çocuk yutkundu.'' Babam,Robert peters yeni personelinden birinin kızını ve üç tane aç müşterisini içeri sokmadığını duymaktan pek memnun olmaz.'' Diye surat astı.

Çocuğun gözleri büyürken önümüze dört tane menü koyup onu takip etmemizi söyledi.

''bu gereksizdi.'' Diye mırıldandı maritza. Sarena omuz silkti. '' bazen gerekli.'' May gözlerini devirdi.

''size başlangıç olarak ne getirebilirim?'' dedi çocuk bizi restoran'ın arka tarafına bir yere oturttuktan sonra. Sarena ve maritza elma suyu söylerken, ben portakal suyu istedim.may ise sadece su istedi. Ona baktığımda beni görmezden geldi. Tuhaf.

''lavaboya gitmem gerek.'' Diye yakındı sarena ve ayağa kalktı.

''seninle geliyorum.'' Maritza da kalktı ve ikisi de gitti.

''sende gitmiyor musun?'' diye takıldım may'e.

Hafifçe gülümseyip kafasını salladı.

Kaşlarımı çattım. ''sen iyi misin?''

Boğazını temizledi.''evet tabi.''

''iyi görünmü-''

''iyim'' diye hızlıca lafımı böldü.

''peki ''dedim onu zorlamak istemiyordum.

''hemen dönerim işemem gerek.''dedim. kalktım ama hemen geri dönüp ona bir öpücük verdim ve tekrar acele ile yürümeye başladım. Tanımadığım bir koridorda ilerlerken kızlar tuvaletinin yanından geçtim.kapı aralıktı.

Tekrar dönüp baktım. Maritza'nın dudakları sarena'nın dudakları üzerindeydi ve birbirlerine yaslanmışlardı.

''oh, siktir.'' Dedim.

Sarena ve maritza hemen birbirinden ayrıldı.

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

873 127 20
((Düzenlenecektir)) (yorum karşılığında hikayenizi okuma listeme ekliyorum. Veya karşılık vote yapıyorum. İsterseniz belirtmeyi unutmayın ✨) ~~~~...
44.3K 2.2K 38
Daha sonra gözlerini gözlerimden çekti ve kulağıma yaklaştı ‘’Sensin. Tek neden sensin. Bir tek sensin. ‘’ dedi. O bunları söylerken ürpermiştim. Ell...
386K 35.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
40.5K 2K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...