Power And War 2// Hyunın

By Skzandmarvel

4.1K 636 489

Aşkı ve bebeği için kendi canından vazgeçerek büyük bir fedakarlık yapan Jeongin, bir gün gözlerini açtığında... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
15
16
17
18

11

197 31 17
By Skzandmarvel

Minho, Peter'ın gittikçe derinleşmeye başlayan öpüşleriyle geriye çekilmişti. Gülümsemeye çalışarak ellerini onun omzuna koydu. Peter ise dudaklarının üzerinden diliyle geçerek tek kaşını kaldırdı.

"Biz bu bebek işini tekrar mı konuşsak acaba?" Minho gergince güldü, utançtan kulakları ve boynu kızarmıştı. Peter sırıtarak zihniyle yatağı yanlarına çekti, belinden kavramış olduğu bedenin sırtını örtüyle birleştirdi. Minho ne olduğunu anlayamadan bir anda sırtının yatakla birleşmesiyle ufak bir çığlık attı.

Minho şaşkınlıkla irileştirdiği gözleriyle, silinmeyen sırıtışıyla üzerine çıkan bedene baktı. Peter onun bileklerini tutup yüzüne eğildi. Minho bununla birlikte yutkunurken nefesini tuttu istemsizce.

"Ne oldu? Benden kaçıyor musun yoksa kediciğim?" Minho'nun boynuna kokulu bir öpücük bıraktı. Minho, kokusunu derince içine çekerek boynunu öpen bedenle gözlerini kapattı. "Ama yanılıyorsun, benden asla kaçamazsın." Peter dudaklarını tekrar pembeliklerle birleştirdi. Minho'yu sakinleştirmek adına bir eli de, onun kızaran elmacık kemiğini okşamaya başlamıştı.

Minho'nun bileklerini serbest bırakmış, pijamanın eteklerini yukarı doğru çekiştirmişti. Minho dudaklarının arasından giren dille boğukça inleyerek bedenini dikleştirdi. Peter diliyle ağzını talan ettiği bedenin dikleşmesiyle, eteklerinden tuttuğu pijamayı tamamen çıkardı. Minho dudaklarının sesli bir şekilde ayrılmasıyla eş zamanlı olarak kıyafetinin çıkarılmasıyla nefeslerini düzene sokmaya çalıştı.

Peter dudaklarını onun çenesini bastırdı, ardından boynuna indirdi. Bir eli sinsice, dikleşmiş göğüs uçlarına giderken, dudakları kavradığı teni emiyordu. Minho boynunda hissettiği dudaklarla ve göğüs ucunu hafifçe sıkan parmaklarla inleyerek başını arkaya attı. Eli Peter'ın ensesini bulurken, onu boynuna daha çok bastırdı.

"Mmhm Peter, lütfen hızlı ol." Minho kasıklarını birbirine sürtmeye başlarken nefes nefese konuşmuştu.

"Az önce kaçan kediciğe bak sen." Peter, alt bedenlerini birbirine sürten bedenin belinden kavrayarak yatağa bastırdı. Minho onu tek başına yana yatıramayacağını bildiğinden, ufak bir esintiyle üzerindeki bedeni yatağa yatırdı. Peter, sırtını yatakla birleştirerek kasıklarına oturan bedenin belini tuttu.

Minho kasıklarına oturduğu bedenin yüzüne kaşlarını çatarak eğildi. "Benimle alay etme." Peter'ın elleri belinden aşağısına doğru indi. Minho'nun kalçalarında hissettiği ellerle bocalamasını gören Peter kıkırdadı.

"Hoşuna mı gitti pisi pisi?" Peter'ın elleri kışkırtıcı bir yavaşlıkla pijamanın içine girdi, yumuşak teni okşadı. Minho utançtan kıpkırmızı olmuş yüzünü onun boynuna gömdü.

"Yapma." Minho söylediklerini duymuyormuş gibi davranan villianın parmağını, girişinde hissetmesiyle gözlerini sıkıca yumdu. Yüzünü daha çok boynuna gömdü. Peter dibindeki çıplak omuza öpücük kondurdu.

"Sakinleş bebeğim." Fısıltıyla konuşmasına karşı inledi Minho.

"Söylemesi kolay tabi." Minho'nun sıktığı dişleri arasından konuşması, içine giren iki parmakla yüksek sesli inlemesiyle son bulmuştu. Peter onun omzuna sakinleşmesi için küçük öpücükler verirken, parmakları ağır hareketlerle bulunduğu delikte hareket ediyordu. Peter onun canını yakmak istemediği için yavaştan alıyordu.

Peter, içinde makas hareketlerine başladığı bedenin kucağında sürtünmesiyle inleyerek alt dudağına dişlerini geçirdi. Sertleşmiş penisinine sürtünen dolgunluklar işini zorlaştırıyordu. Minho'nun sırıtmasını, boynunda gerilen dudaklardan anlarken kaşları hafifçe çatıldı.

"Sakinleş bebeğim." Minho onun konuşmasını taklit edip omzuna öptü.

"Bebeğim mi? Bebişlerimiz olamadan şurada ölüp gideyim mi istiyorsun?" Peter parmaklarını onun içinden çıkartıp, belinden tutarak sırtını yatakla birleştirdi. Minho sırtı yatakla birleşirken kıkırdadı. Kollarını üzerinde ki bedenin boynuna doladı.

"Peter bu halde bile beni güldürüyorsun." Peter onun gülüşünden öptü. Minho gülüşünden öpülmesiyle gülümsedi. Peter'da onun gülümsemesine ardı ardına öpücük kondurdu. Minho en sonunda onun yanaklarından tutarak dudaklarını tamamen birleştirdi.

Peter, alt dudağını emen dudaklara karşılık vermeye çalışırken, pantalonunun kemerini çözdü. Minho öpüşmelerini bozmadan ona yardım ederek pantalonunu çıkarttı. Peter ayaklarından iterek yerle buluşmasını sağladığı pantalonuyla, iki elini de Minho'nun göğüs uçlarına çıkartıp, tomurcukları sıktı. Minho acıyla inleyerek onun sırtına vurdu.

"Ne istiyorsun göğüs uçlarımdan ya!?" Peter elini, sinirle konuşan Minho'nun dudaklarının üzerine kapattı.

"Biraz konuşmamayı denesen nasıl olur?" Minho kaşlarını yukarı kaldırdı. Tam dudaklarının üzerindeki eli itip bağıracak iken, göğüs ucunda hissettiği ıslaklıkla boğukça inledi. Peter ilk önce dil darbesi attığı tomurcuğu dudakları arasına alıp emmeye başlamıştı. Bir andan da Minho'nun altında ki pijamayı çıkartmaya çalışıyordu.

Minho kalçasını yukarı kaldırıp ona kolaylık sağlarken, bir süre sonra iç çamaşırıyla birlikte pijamasıda yeri boylamıştı. Peter dudaklarını aşağı doğru indirirken tüy kadar olan öpücüklerini de bırakmayı unutmuyordu. Minho sertleşmiş aletine konan dudaklarla telaşla dikleşti.

"Sakın Peter, sakın aklımdan geçen şeyi- ah!" Minho'nun cümlesini tamamlayamadan, Peter kavradığı penisininin başını dudakları arasına aldı. Minho gözlerinin içine bakarak penisinini emen bedenle dayanamayarak, yüzündeki ağlamaklı ifadeyle sırtını tekrar yatakla birleştirdi.

Peter sırıtarak diliyle boydan boya yaladı uzunluğu. Daha sonra tamamen ağzına aldı, parmakları kasılıp gevşeyen deliğin içine girdi yavaşça. Minho iki taraftan da aldığı zevkle daha yüksek inlemeye başlamış, yatakta kıvranmaya başlamıştı.

Daha fazla dayanamayarak Peter'ın ağzına boşaldığında, derin derin nefesler alıp vermeye, göğsü hızla inip kalkmaya başlamıştı. Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatarak dikleşti. Ensesinden tuttuğu bedenle dudaklarını hırsla birleştirdi. Peter az önce yaptığından dolayı hırsını almak istercesine, arada bıraktığı ısırıklarla dudaklarını adeta sömüren bedene karşılık vermekte zorlanmıştı.

"Yapmamanı söylemiştim." Minho dudaklarını ayırıp düzensiz nefesleriyle konuştu.

"Bana, seni sevmememi de söylemiştin ama ben yine de sevmeye devam ettim. Ne yapayım, yapma denileni yapmak gibi bir huyum var işte." Önemli bir şey değilmiş gibi omuz silkti.

"Bu kıvırcık saçların hepsini yolacağım, sinir bozucu şey." Minho onun dağılmış kıvırcık saçlarını tuttu.

"Duvarlarına sertçe ezerken saçlarımı yolacaksan, ben okayim." Minho gözlerini şaşkınca kırpıştırdı. Ne diyeceğini bilemedi. Peter işaret ve orta parmağını, onun şaşkınlıktan aralanmış dudaklarının arasından ilerletti. Minho ağzının içindeki parmaklarla daha ne kadar şaşıracağını bilemez iken, Peter onun sırtını yatakla birleştirdi.

Peter onun diliyle ıslattığı parmaklarıyla kendi penisinini okşadı. Minho bu görüntüyle yutkunarak bakışlarını başka tarafa çevirdi hemen. Bedeni alevlerin içerisindeymiş gibi yanıyordu, sıpsıcaktı. Peter onun bacaklarının arasına girip, sertliğini girişine konumlandırdı. Minho bununla utançtan yerin dibine girdiğini hissederken, kolunu gözlerinin üzerine kapattı. Peter onun üzerine gitmek istemediğinden bir şey demeyerek kıkırdadı. Ardından yavaşça içine girdi Minho'nun. Aletini sarmalayan sıkı ve sıcak duvarlarla kafayı yemek üzereydi.

Minho yüzünü buruşturarak bir eliyle onun saçlarını, diğer eliyle de omzunu tuttu. Hareketlerini hızlandırmasıyla inleyerek, tırnaklarını Peter'ın omzuna geçirdi. Peter ise yüzünü onun boynuna gömmüş gittikçe hareketlerini hızlandırıyordu. Minho'nun prostatına çarpan sertlikle çığlık atmıştı. Peter'ın ensesinden tutarak dudaklarını birleştirmiş, acısını pembeliklerden çıkartırken zevk göz yaşları yanaklarını ıslatıyordu.

Peter, tekrar sertleşen Minho'nun penisinini kavrayarak, kendi hareketleriyle eş zamanlı olarak çekmeye başlamıştı. Minho zevkten aklının bulandığını hissederken inlemeleri bir an olsun durmuyordu. Bir kaç dakikanın ardından ikisi de orgazm olmuştu. İkiside nefes nefese iken, Peter yavaşça içinden çıktı onun.

"Bir an nefessizlikten öleceğim sandım." Minho gözlerini kapatıp terden alnına yapışmış saçlarını geriye yatırırken konuştuğunda, güldü Peter.

Bir süre birbirlerine sarılarak nefeslerini düzene sokarak dinlendiler. Peter ayağa kalkarak kucağına aldı yatakta uzanan bedeni. Minho yorgunluktan kapandı kapanacak gözleriyle, başını onun yapılı göğsüne yasladı. Peter yavru kediler gibi göğsüne sokularak gözleri kapanmış bedene gülümsedi, alnına öpücük kondurdu.

Zihniyle kirli yatak örtülerini lavabodaki 
sepete atmış, temizlerini dolaptan çıkararak yatağa sermişti. Bakmasına bile gerek kalmadan hallettiği işle birlikte geldiği banyoda, Minho ile birlikte küvetin içine girmişti. Minho gözlerini aralar gibi olsa da, yorgunlukla tekrar kapatmıştı. Peter gülümseyerek güzelce yıkamıştı onu ve kendisini.

.....

Minho inadına yüzüne yüzüne vuran güneş ışınlarıyla kaşlarını çatarak gözlerini araladı. Gözlerini ovalayıp, beline sıkıca sarılmış olan uyuyan bedene döndürdü başını. Gülümseyerek ona doğru döndü. Dün gece kıyafetlerini giydirdikten sonra uyumuş olmalıydı. Minho dudaklarındaki tebessümle, Peter'ın alnına dökülen saçlarını okşadı.

Sadece altındaki eşofmanla yatmış olan Peter'ın üzerini örtmek için hareketlenmişti ki, göğüs kafesinde gördüğü siyahlıkla duraksadı. Dün gece böyle bir şeyi yoktu Peter'ın. Göğüs kafesinin ortasından oluşan siyahlık, gittikçe etrafına doğru yayılıyordu. Minho aklına gelen şeyin olmamasını dilerken korkuyla dikleşti.

Eline batan yüzükle, bunun Peter'ın olduğunu anlamıştı. Muhtemelen büyük olduğu için uyurken parmağından çıkmıştı. Bu yüzüğü daha önce dikkatli incelememişti. Gördüğü yüzükle incelemediği için pişmanlıkla doldu Minho. Sarayında ki kitaplarda görmüştü bu yüzüğü.

Nadir bulunan yüzüğün içinde su ve hava elementinin birleşiminden oluşan öz suyu vardı. Duyguları bir hortum gibi içine çeken yüzük, Peter'ın da acısını çekmiş, siyahlığı saklamış olmalıydı. Her ne kadar saklasa da, temelde yatan hiçbir şeyi yok etmediğini biliyordu Minho. Yüzüğü Peter'ın parmağına taktı, siyahlık kaybolmuştu.

"Kediciğim? Günaydın." Peter yeni uyanmış olmanın verdiği derin sesiyle konuşarak, kollarını Minho'ya uzatmıştı. Ancak Minho'nun dolu gözlerinin, göğsünde olduğunu görmesiyle telaşla doğruldu. Göğsüne baktığında siyahlığın olmadığını gördüğünde rahat bir nefes aldı.

"Ne oldu?" Peter endişelenerek merakla onun yanaklarından tutarak göz yaşlarını sildi.

"Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?" Minho kaşlarını çatarak burnunu çekti.

"Neyi?" Minho onun bilmemezlikten gelmesine karşı sinirle, yanağında ki elini alıp hızlı bir şekilde yüzüğü çıkardı. Peter ona engel olamadan çıkartmıştı yüzüğü.

"Bunu!" Peter göğsünde oluşan, az öncekine nazaran büyümüş siyahlığa baktı yutkunarak. Daha fazla saklayamayacağını biliyordu.

"Özür dilerim, söyleyecektim-"

"Ama söylemedin!" Minho akmaya devam eden göz yaşlarını elinin tersiyle silerek yataktan kalktı. "Neden bana en başında söylemedin? Belki bu kadar ilerlemeden düzeltebilirdik. Neden oldu böyle?" Peter yataktan kalkıp kendini açıklamak için hazırlandı. Fakat elementine giren yoğun acıyla sendeledi. Yüzünü buruşturarak kalbini tuttu. Minho panikle kolundan tuttu onu.

Yatağa oturtucak iken kollarına yığılan bedenle dehşetle irileşti gözleri. "Peter!" Peter kendisini karanlığa ve sevdiği adamın kollarına bırakmıştı çoktan...

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Good morniiiiing benim tatlislarimm
💞😽

Ya aslında dün yazmıştım sadece son sahne kalmıştı
Gözlerim aciyinca dedim ki biraz dinlendirdikten sonra yazıp yayınlıyim
Ama uyuya kalmışım 🤧

Continue Reading

You'll Also Like

2.8M 81.3K 25
(DÜZENLENİYOR!) ~Nam Salmış Büyük Bir Mahallenin Lideri~ ~Etrafında Olup Bitenden Haberi Olmadan Mahalleye Taşınan Güzel Doktor~ 'Saç teline yakmıştı...
8.2K 894 11
Jungwon sabah yürüyüşü yaptığı bir günde kaza yapan iki arabanın yardımına koşar.. Sunki, jaywon, jakehoon ve poor heeseung...
99.7K 4.3K 35
Urfa'nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı... Liya Dağdeviren Hazar Harzemşah @! Tüm haklar şahsıma aittir...
1.5K 156 10
"Senden vazgeçemiyorum ama seninle de olamıyorum çözümüm ne benim?" Felix mektubun son cümlesini yazdıktan sonra güzelce katlayıp bir zarfa yerleştir...