Açelya

Por yazaristenevar

86.6K 3.2K 799

deli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker... Más

1. Bölüm
2 Bölüm
3 Bölüm
4. Bölüm
5 Bölüm
6 bölüm
7 bölüm
8 Bölüm
10 Bölüm
11 Bölüm
12 Bölüm
13 Bölüm
14 Bölüm
15 Bölüm
16 Bölüm
17 Bölüm
18 Bölüm
19 Bölüm
21 Bölüm
20 Bölüm
22 Bölüm

9 Bölüm

3.9K 134 22
Por yazaristenevar

Selamın aleyküm gencolaaaarrrrr

Bölümü beğenmicekseniz okumayın lan (şakayapıyorum) neyyyssssseeeeee

İyi okumalarrrrrr

~

"Gözlerin gözlerimden geçerken ah yine tövbelerim bozulur"

Şarkı söyleyerek ilaç odasını düzenliyordum bazen acil durumlar olunca burada biraz dağınık çalışıyorduk çok faza dağılınca ya asistan doktorlar ya da hemşireler düzenliyordu bugün de benim günümmüş yani Fatih öyle söyledi

Yani beni kandırmışsa bile zararına birşeyler yapmıştı acil bugün çok yoğundu ve hepsi grip hastalardı

"Kim bilir kaç senedir sana ben  hazırım böyle hadi gel hemen hemen" masadaki
tentürdiyot şişesini alıp oturduğum tekerlekli sandalyeyle kendimi ilaç dolabına ittirdim dolabı açıp tentürdiyotları yerleştirdim diğer yandan kendi kendime verdiğim konseri omuzlarımı sallayarak taçlandırıyordum

"Fırtına bu bu afet deprem yıldızları gel topla benden sarsıntılar dağıtsın bizi gel" dedim sonra tekrar sandalyemi kaydırdım bu sefer masanın ikinci çekmecesini açıp ağrı kesici kutularını düzeltim

"Yeniden doğuş bu vazgeç kendinden
Ateşle barut ah yan yana durmaz gönül dilinden anla biraz" dedim çekmeceyi kapatırken sandalyeyle birlikte dönerek diğer bir dolabın çekmecesini açıp içindeki serumları düzeltim

"Gel gündüzle gece olalım gel gökyüzünde yıldız olalım seninle mutlu yarınlara koşalım gel beraber mesut olalım" diyerek şarkıyı ışık hızıyla değiştirdim

"Hocam kazım amca geldi sizi soruyo ben de acilin önünde beklemesini sizi çağıracağımı söyledim" irkilerek arkamı döndüm bu ses bahardırın kalın sesiydi bu da sevim gibi hemşireydi sesini ilk duyduğumda yüzümü buruşturup git burdan pis ergen dememek için kendimi zor tutmuştum ve hâla daha zor tutuyordum

"Tamam sen git gelicem ben" kazım bey geçen yıl oğlunun hayatını kurtardığım bir hasta yakınıydı oğluna ilk müdahaleyi yapmasam çocuk bok yoluna gidiyordu kıl payı kurtuldu e tabi bu hastamı asla unutmazdım çünkümsü Arda hoca bu vakadan sonra beni tebrik etmiş ve bir hafta boyunca nöbetlerimi uzatmama sözü vermişti

Aslında iyi adamdı da işte karaktersizdi yapacak birşey yok

Sandalyemden kalkıp küçük ilaç odasından çıktım küçük dediğime bakmayın beş kişi sığarsınız yani

Ellerimi beyaz önlüğümün cebine koyup salına salına acilin çıkışına ilerledim bir yandan da etrafa bakıyordum acil cidden doluydu Fatih ve Tahir ordan oraya koşturuyorlardı bir an içim cız etti ama oh olsundu salaklar bana kendi işlerini kitleyip acili hesaba katamamışlardı Allah'tan Arda hoca az buçuk adalatli adamdı ama yani azıcık çok azıcık şöyle ucundan

Acilin kapısından çıkıp kazım beyin yanına ulaştım telefonla konuşuyordu "de tamam selim abi yarın gel ha Tu dikarî tiştekî din bibêjî, bijîjk were, ezê telefonê daleqînim, em ê li benda dawetê bisekinin, were sax be." Dedi doğuda kaç yıldır görev yapıyordum hâla tam anlamıyordum kürtçe
(Başka birşey söylüyor musun doktor gelecek kapatıcam düğüne bekleriz hadi selametle)

"Kazım bey" dedim beni görmesi için sesimi duyunca anında döndü aniden gelince ve birden seslenince korkmuştu ama çaktırmıyordu "yav doktor xanima sana defalarca diyorem bana bey mey deme da kendimi bi poğ zanediyem ha bilesin" dedi gülerek ben de güldüm iyidi hoştu ama komik şivesi vardı iyi adamdı kazım amca burdaki çoğu insan severdi benim bildiğim bir vukuatları olmuştu o da kan davasıydı yıllar önce onun dedesi sevdiği kadının zorla evlenmesine müsade etmemiş ve düğünden hemen önce kadını kaçırmış e tabi fark edilince bunları aramaya çıkmışlar

Yer yarıldı da içine girdi misali hiç iz brakmadan kaybolmuşlar ama kadın da kötü huylu tümör varmış bir ay geçmeden kadın ölünce kazım amcanın dedesi ağır bir depresyona girmiş e tabi kadını kendi elleriyle de bir toprağa gömüş bir kaç ay sonra ona da alzheimer teşisi konmuş böylece sevdiği kadının mezarını da kim olduğunu da unutmuş ara ara hatırlayıp ağlama krizlerine girermiş bunları nerden biliyorsun diye sormayın kankim Bilal abiden tabiki


Kazım amcanın dedesi ölmüş ama bu kan davası sona ermemiş oğlu da bu yüzden vurulmuştu zaten bu yüzden de sürekli bana olan minnetini gösterirdi böyle birşeye gerek yok işim bu desemde buranın insanıydı işte

"E vallaha doktor kusura kalama ha düğünümüzün davetiyesini sana bir gün önce vermek yakışmadı ama çok iş vardı doktor çook" dedi düğün dediği an kaşlarım çatıldı ne düğünü bu be

Elindeki bana uzatmış olduğu davetiyeyi alıp inceledim

Baran&Ayşe yazıyordu

Vurulan oğlu nasıl evlenirdi hemencecik "kazım amca Ayşe kimlerdendi" dedim çünkü Ayşe isminde çok nadir isim vardı burda. Olanların da hepsi Türk idi burdaki kız isimler Rojda, Hâvin, Rojin, Zelal gibi kürd isimleriydi "hani üstün körü anlatığım kan davasi var ya hah işte onlardan kan davası son buldu anlaştık  ve bu düğüne de öyle karar verdik" dedi demek kan davası son bulmuştu "ne yani Baranla Ayşe zorla mı evlendiriliyor?" Dedim tek kaşımı kaldırarak "yok doktor xanim heç olur öle şey birbirlerine gönül vermişler zati barışma arefesinde olunca düğün de yoldaş oldu o kadar" dedi şiveyle

"Gelirsen değil doktor he benim xanima seni pek sever gel de görüşün sohbet edersiniz yav" dedi tabiki gidecektim burda zaten çok az düğün olurdu yani ilk geldiğim yıllar baya baya çoktu ama nedense tam tamına 2 yıldır düğün yüzü görmemiştim yani tabi olurdu ama benim tanıdığım yoktu tek başıma gidipte oynamadan dönersem kafayı yerdim

"Ayıpsın kazım amca gelmem mi" dedim gülümseyerek telefon sesi gelince elleriyle ceplerini kontrol edip sonunda bulunca ceketinin iç cebinden tuşlu eski model telefonunu çıkarıp bana baş selamı verip uzaklaştı son duyduğum şey ise telefonu açıp "Alooooğğğğğ" diye bağırmasıydı gülerek arkamı döndüm acile girince kaç gündür yüzbaşına yazmadığımı fark ettim

Dip not sadece iki gün dip not bitmiştir

Keki yaktığımdan sonra utancımdan yazmamıştım gerçi onun için hava hoştu ama yine yazıp rahatsız edicektim tabi daha sonra

Bir an neden ona sürekli yazıp rahatsız ettiğimi sorguladım sonuçta sürekli yazma diyordu ama şimdi yazmamı istemiyorsa engellerdi dimi ama
Aklıma gelen şeyle birden durdum
Bizim yüzbaşı ya engellemeyi bilmiyorsa

Anında gelen kahkahamı tutum şuan asla olmazdı acil çok doluydu nöbetteim yarın sabah bitiyordu düğüne rahatca hazırlanabilirdim  mutlu mesut ilaç odasına ilerlerken birden önüme çıkan perişan Fatih ile ödüm müsait yerlerime kaçıp tekrar geldi

Baş parmağımı dişlerimin arasına koyup başımı hafifçe geriye itirererk besmele çektim "bismillahirahmanirahim Allahım yarabim bu ne hal çulsuz" dedim saçı başı dağılmış biçimsiz biçimsiz duruyordu "Açelya nolur yardım et bitmiyor bu amına koduğum acili" dedi perişan sesi ile tek kaşımı kaldırarak "banane işini bana kitlemeseydin o zaman" dedim umursamaz tonda "ya az önce bir hastam abi grip oldum SIÇAMIYORUM NAPICAM DEDİ" sonlara doğru sesi yukselmişti yüzümü buruşturup "bağırma be banane o senin hastanla özelin ben pek sevmem maydanoz olmayı hadi bayyy" dedim tam yanından kaçıp gideceken kolumdan tutup durdurdu "valla istediğini yaparım yeter ki gel" dedi yalvararak ama şimdi öyle dersen anında kabul ederim de neden şeytanlık yapmayım ki tam ağzımı açıp birşey diyecekken "nolur Açelya valla ben de istediğini yaparım" dedi Tahir ve Fatih'in boynuna kolunu atıp kafalarını birleştirdi ikisi de bana yalvaran gözlerle bakıyorlardı Tahir de perişandı acaba ona ne gibi değişik hastalar gelmişti kollarımı göğsümde birleştirdim ve onlara yandan yandan bakıp "iyi tamam ama ne istersem yapıcaksınız" dediğime ikiside dikleşip "anlaştık" dediler aynı anda

Sonra ise üçümüz de hangi hastayı bulduysak tedavi ettik canımız çıkacak diye bekliyordum  ama üç kişi olunca sabaha karşı bitmişti nöbet bitimine daha iki saatim vardi bu süre zarfında dinlenmeyi planlıyordum

Üçümüz acildeki sedyelere sırayla Tahir ben Fatih diye dizilmiştik "ölüyoruummmm" diye sızlanarak uzanıyorlardı ikiside bildiğime göre ikisinin arasından su sızmıyordu ikisine de baktım biri eliyle omzuna masaj yapıyordu diğeri de boynuna yerimden dikleşip "evet hazırsanız ne istediğimi söylüyorum" dedim elerimi birleştirerek Fatih başını salladı Tahir de "Allah için söyle de kurtulalım" dedi

Gülümseyerek başımı salladım "bu akşam benimle düğüne geliyorsunuz o kadar" dedim sanki çok normal birşey istemiyormuş gibi

İkiside bi duraksadılar önce bana sonra birbirlerine baktılar aynı anda ikinisnden de gür bir kahkaha sesi duyuldu kaşlarımı anında çatım "dalga geçme Açel söyle de yapalım bitsin" dedi Tahir bana bazen Açel diyorlardı ses etmiyordum çünkü hoşuma gidiyordu sanki bana böyle daha çok değer veriyorlardı

"Gidiyoruz nokta Siz beni akşam 7 gibi alın tamam mı" dedim ve cevap vermelerini bile beklemeden kaçtıp duyduğum tek şey ise arkamdan homurdanlamarıydı

*******

(Gözlüksüz)

Aynada kendime bakıyordum sade makyaj yapmıştım ama kırmızı bir ruj sürüp düğüne uygun yapmıştım iyiydim hoştum da bunlar hâla gelmemişti ya cidden gelmiceklerse napıcaktım ben tam o anda zilim ard arda çaldı koşarak kapıya gittim ve hemen açtım

Ve işte asalet  işte feraset işte cesaret işte adam gibi adamlık

Tahir beyaz gömlek siyah pantolon ve spor ayakabı girmişti Fatih polo yaka lacivert kolsuz tişört ve krem rengi pantolonu ile mükemmel görünüyorlardı kimin arkadaşları be

"Kızım valla bu yorgunlukla ve soğukta düğüne geliyorsam değerini bil" dedi Fatih ay yerim kız bunları

Şaka şaka o kadar da değil  hemen geliyorum diyip odama çıktım beyaz kaşe kabanımı aldım ve elimde çantamla evden çıktım

Arabaya binip düğünün olduğu mekana gitmeye başladık "Açel ne güzel olmuşsun kız" dedi anında şımararak "yaaaaa salak saçmalama" dedim ve anında ciddileşip "Ben güzel değil mükemmelim." Dedim üçümüz de güldük tüm yol boyunca da gülüp sohbet ettik

Fatih arabayı park edince indik ikisinin arasında oturucak yer ararken birden önümüzde zeliş hanım belirdi "hoşgelmişsiniz doktorlar" dedi yüzündeki gülümsemeyle ben de ona gülüp "hoşbulduk zeliş hanım biz nereye geçelim ya çok fazla kişi var da burda böyle dikildik kaldık" dedim utana sıkıla

Gram utandıysam gelin kalıbıma tükürün

"Heh tabi güzel gızım gelin şöyle Bilal abinler de gelmişti onların yanına" dedi vay be Bilal abi senden bu ihaneti yedim ya

Onların yanına gidip oturduk çok sesli bir ortamdı o yüzden pek de sohbet edemiyorduk önce bir kaç halay çelikmisti şimdi ortada Ankaranın bağları eşliğinde oynuyorlardı birden baranın kardeşi Rojin gelip beni kandırmaya çalıştı tabi kalkacaktım lakin biraz nazdan kimseye zarar gelmezdi "ay yok ya ben hiç beceremem Siz oynayın" dedim işte böyle yalancı olacaksın

Yanımdaki Tahir diğer yanımdaki Fatih'in duyacağı şekilde eğildi "külliyen yalan" dedi ikisi de birden kahkaha atı Rojine bakıp eğer onları kaldırırsan ben de kalkarım gümümseyip "söz mü" dedi kafamı salladım evet anlamında onlara doğru yürüdü ikisini de 20 dakikanın ardından zorla da olsa kaldırdı bu sefer benim yanıma geldi "bak kalktılar hadi" dedi nefes nefese onları ikna etmeye çalışırken çekiştirmişti tabi iki yapılı adam kıpırdamamıştı bile

"İyi madem ısrar ettin" dedim  kaban ve çantamı Bilal abinin karısına teslim edip kalktım zorla kalkan Fatih ve Tahire baktım öyle istekli oynuyorlardı ki bi an benim gibi nazlandıklarını düşündüm onların yanına gidip kollarımı hafif kaldırıp parmaklarımı şıklatarak bir o yana bir bu yana oynadım tabi Tahir ve Fatih ile çok eğleniyordum sürekli birbirimize yer değiştirerek oynuyorduk

Üçümüz de aynı anda şarkıya eşlik edip yer değiştirdik ve tekrar güldük "BAS BAS PARALARI LEYLAYA" 


Hissettiğim izlenme hissine son vermek isteyerek bir yandan oynarken diğer yandan etrafı hızla kolaçan ettim tam o sırada yeşil ama içinde sarılıklar olan gözle kesişti gözlerim bi an durdum yüzbaşı ne alaka laannn ve niye bu kadar yakışıklı karizmatikti

Siyah gömlek siyah pantolon siyah ayakabı baştan aşağı siyahtı kol saati bile siyahtı yeni saçını subay tıraşı olmuştu sakalarını da kesmişti aşırı karizmatik ve çekiciydi

Bacaklarını hafif açmış arkasına yaslanmıştı uyduruk plastik sandalye sanki onu taşıyamayacak gibi zorduruyordu ellerini göğsünde birleştirmiş gözlerini bana dikmiş tüm dikkati ile beni izliyordu bazen baştan aşağı süzüyordu sonra tekrar gözlerimizi birleştiriyordu

Tim de burdaydı bazıları sportif bazıları ise klasik giyinmişti cidden çekicilerdi ama içlerinden biri ay gibi parlıyordu yutkundum ve tam önüme dönücekken

Bir silah patlama sesi bağırışlar ve tam ayak uçlarıma düşen biri bir adam

~~~~~

BİTTİİİİİİİİĞĞĞĞĞ

NASILDIII

biraz heycan biraz da ekşın dimi ama

En uzun bölümlerden biri heee ona göre

Takip etmeyi yorum atmayı ve bölümü beğenmeyi unutmayin aşklarımmmmm baysuuuu

















Seguir leyendo

También te gustarán

641K 7.2K 34
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
1.1K 66 10
sadece hayali sahneler
213K 6.1K 55
Serkan şerefsizine saydırırken tanımadığım birine karşı pot kırmıştım. Kendimden nefret ediyordum. Yatağımda bir o yana bir bu yana dönüp duruyordum...
310K 12.9K 70
Ela:Eğer yokuşa gelirsen ben sana getiririm. Erdem:Gelmem mi be Ela:Börekler için gelirsin gibi. Durduk yere çocuğa niye ima yaptıysam. Benim için ge...