Köy Hayatı Mı?

By mrskunefee

237K 9.8K 961

Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak iç... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm

20. Bölüm

4.6K 193 24
By mrskunefee

Sabaha kadar uyuyamamıştım. Çadırdan dışarıya çıktım. Dünden beri sürekli yanaklarıma ateş hücum ediyordu. "Of." Caner arkamdan fırladı birden. "Hayırdır? Niye dertlisin?" Korkutmuştu beni. "Dertli değilim." Güldü. "Emin misin?" Gözlerini kısmış yüzüme bakıyordu. "Herhalde. Neden dertli olayım? Her şey fazla mükemmel. Sen niye dertlisin Caner?" Ne saçmalıyordum ben?

"Çok garip bir kızsın Ceylan." Ellerimle kendimi havalandırdım. "Neyse, hazırlan bugün çalışmaya başlıyoruz. Sende tuğla falan taşırsın." Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Köyün girişindeki çeşmeye gidip yüzüme su çarptım.

Senin ateşin ikimizi de yakmadan önce kaç benden Ceylan...

"Of sus." Aynı cümle beynimin içinde dönüp duruyordu. Kalbimin içinde tepinen katırları yok etmeye çalışsam da inadına gitmiyorlardı. Kendiliğinden hızlanan kalbime engel olamıyordum.

Tekrar köye yürümeye başladım. Çadıra girmeden önce karşıdan bu tarafa doğru gelen Pusat'ı gördüm. Aceleyle çadıra girdim. "Hemen anlat. Dün akşam ne konuştunuz?" Ayça ve Maria dibime girmişlerdi.

"Hiçbir şey." Ayça beni oturtup sorguya çekti. "Anlat hadi. Meraktan çatlıyorum. Barıştınız mı?" Pusat çadırın dışında olabilirdi. Bu yüzden kelimelerime dikkat etmeliydim. Kafamı salladım. Ayça hemen alkışlamaya başladı. "Oh ne güzel." Yine ateş basmaya başlamıştı. Maria çenemden tutup beni sorgulamaya devam etti. "Başka bir şeyler daha var sende. Ne gizliyorsun?" Yutkundum. "Hiçbir şey." Ayça gözlerime baktı. "Abla sen bu kadar kızarıyorsan vardır bir şeyler. Anlat hadi." Sonra heyecanla bağırdı. "ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ?" Keşke bu kadar bağırmasaydı.

"Ne öpüşmesi Ayça? Abartma. Konuştuk sadece." Kaçmaya çalıştım. "Bırakın beni."

Hızlıca çadırdan çıktım. Çadırın yanında sigara içen Pusat ile karşılaştım. "Günaydın!" Neden gelmişti ki? "Ne zamandır buradasın?" Düşünüyormuş gibi yaptı. "Ayça'nın bağırmasından önce de buradaydım." Ayça ve Maria kafalarını dışarı çıkardı. "Merhaba Pusat abi." Pusat sigarasını keyifle içine çekip Ayça'ya el salladı. "Sen biraz fazla kızardın sanki, iyi misin?" Ayça gülmeye başladı. "Abla bu kadar utanacak ne olmuş olabilir?" Gözlerine baktım.

"Havadan hep, güneş yüzüme vuruyor." Hepsi kafasını yukarı kaldırdı. Bu bahaneyi her öne sürdüğümde havada güneş olmuyordu.

"Bugün bulutlu ama sen bilirsin tabi abla." Pusat'ın bakışları yüzümde dolaştı. Yanaklarıma bakıp güldü. "Gitmeyin üstüne. Salça olacak yoksa." Maria gülerek yanıma geldi.

Beni bu durumdan kurtaran ise Tuna ve Caner oldu. "Günaydın Ceylan." Tuna'ya sadece gülümseyip tekrar Pusat'a döndüm. Fazlasıyla rahatsız görünüyordu. "Yine mi sen?" Tuna ile Pusat yine birbirlerine öldürücü bakışlar atıyorlardı. "Yine ben. Çok mu özledin beni? Hatırlatayım mı kendimi?" Caner anlamaz gözlerle bana baktı.

Koştura koştura bu tarafa gelen iki kişiye baktık. Aziz ile Murat ikilisiydi. Arkalarından yavaşça Sedat geliyordu. Gözlerim Aziz ile Ayça'nın arasında dolaşmaya başladı. Bu ikisi hakkında şüphelendiğim bir şeyler vardı. Aynı şekilde Murat'ın da Maria'ya olan bakışları fazla anormaldi.

"Günaydın herkese." Sonra Pusat'a döndüler. "Tekrar merhaba komutanım." Bir şey demedi Pusat. "Günaydın." Ayça bizzat Aziz'e demişti bunu. Gözlerimin önünde aşk yaşıyorlardı. Öksürdüm yapmacık bir şekilde.

Pusat yavaş adımlarla yanıma yaklaştı. "Sonra görüşürüz güzelim." Ortamda derin bir sessizlik oldu anında. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam?

Daha sonrası ise hızlı gerçekleşti. Tuna, Pusat'ın üzerine atlayınca Pusat yine önce beni kendine çekti. Aziz, Murat ve Sedat hızlıca araya atladılar. "Ne oluyor lan?" Pusat ise hâlâ beni tutuyordu.

Bu gergin ortamda sakinliğini koruyan tek kişi Caner'di. "Herkes bir dursun. Tuna geç kenara."

Tuna sertçe Caner'e döndü. "Gözlerimin önünde yürüyor Ceylan'a." Caner sakince konuştu. "İsteyen istediğine yürür Tuna. Siz ayrıldınız." Pusat'ın gülme sesi geldi. "Olmaz. Diyemez. Güzelim diyemez, yürüyemez, hoşlanamaz." Ayça konuştu. "Kudurma Tuna! Aldatmadan önce düşünecektin." Herkes şaşkınca bir bana, bir Tuna'ya bakıyordu. "Pişmanım."

Benim ise o an derdim Pusat'ın parfümüydü. Terbiyesizce adamı kokluyordum. Tuna direkt bana baktı. "Ceylan, lütfen." Beni manipüle etmeye çalışsa da Pusat'ın parfümü buna engel oluyordu.

"SARILMA ŞU ADAMA!" Sarılmıyordum. Bağırışı ürkmeme sebep oldu. "Bağırma lan embesil." Pusat bağırmasa bile sesi bağırıyormuş gibi çıkıyordu. Ses telleri fazla güçlüydü anlaşılan.

Birkaç dakika sonra yavaş yavaş dağıldılar. Pusat beni bıraktı. "Ne salak bir çocuk bu ya?" Güldüm. "Her kavganızda beni neden çekiyorsun? Doğruyu söyle, beni kendine siper mi ediyorsun?" Çok yüksek sesli bir kahkaha attı.

"Refleks diyelim." Güldüm. "Peki, gidiyorum ben." Kolumdan tuttu. Aniden elleriyle yüzümü kavrayıp yanağıma derin bir öpücük bıraktı.

Şok olmuş bir şekilde kaldım. "Ceylan?" Gözümün önünde elini salladı. İçeriden Ayça çıktı. "Pusat abi, ablama ne oldu?" Omuz silkti. "Hiçbir fikrim yok. Birden kızardı, kaldı böyle. Al sen ablanı." Beni sırtımdan ittirip çadırın içine geçirdi.

"Ceylan?" Maria ile Ayça karşımda el kol hareketleri yapıp beni hayata döndürmeye çalışıyorlardı. "Ne oldu Ceylan?" Elimi kaldırıp yanağımı gösterdim. "Ne?" Ayça alnına vurdu. "Öptü mü seni?" Yutkundum.

Ayça ile Maria çığlık atıp birbirlerine sarıldılar. Olayın şokunu atlatamamıştım henüz. "Dudağa nasip inşallah." Ayça güldü. Maria ise dalga geçercesine bana baktı. "Bu yanaktan öpülmeye böyle oluyorsa..." İkisi de bana güldüler.

Geriye doğru düştüm. "Abla!"

🌺

"Ceylan hızlan biraz. Böyle üç senede bitmez bu köy." Caner bana söyleniyordu. Ben ise dünden beri yaşanan şeylerin şokundaydım. "Ne yapıyoruz?" Arkamdaki sese döndüm. Üstünde siyah bir tişört ve altında siyah eşofman olan bir Pusat duruyordu arkamda. Saçlarını yeniden üçe vurmuştu. Yüzündeki küçük sakallar gitmişti. İlk defa onu üniforma dışında bir şey ile görüyordum.

Onu süzdüğümü gördü. "Çalış Ceylan çalış." Yanımdan geçip giderken can alıcı parfümü yeniden burnuma dolmuştu. Ayça, elindeki su şişesinden yüzüme sertçe su dökünce ancak kendime gelebilmiştim. "Hadi abla." Ayça'nın arkasından gelen kişilere baktım. Hepsi üniformayı çıkarmıştı. Aziz'in üzerinde beyaz bir tişört vardı. Altında ise siyah pantolon vardı. Ayça ile Aziz uzun bir süre birbirlerine baktılar. Ayça elindeki suyu bu seferde kendi yüzüne döktü.

Kucağıma konulan diğer tuğlalara baktım. Yavaş yavaş yürürken Pusat gelip kucağımdaki tuğlaları tek eline aldı. Ben iki elimde zor taşırken, Pusat karşımda şov yapıyordu resmen.

Gözüme fazla karizmatik geliyordu bugün. Her şeyi bir ayrı mükemmeldi. Sert bir rüzgar esince saçlarım uçuşmaya başlamıştı. Kulağımın dibinde Maria'nın sesini duydum. "Havada aşk kokusu var, alıyor musun?" Gülüp yanımdan geçti. Caner yakına yakına yanıma geldi.

"Ceylan! Çalışsana evladım." Yüzüne baktım. "Çalışıyorum." Kollarını önüne bağladı. "Evet birilerini izlemeye çalışıyorsun. Git şu ileriden bana iki çuval çimento getir. Ceza olsun sana."

Hızlıca gidip iki çuvalı aldım. Dışarıdan narin görünsem bile fazlasıyla güçlüydüm. Çuvalları sırtlayıp Caner'e götürürken yanımda dört çuval çimento ile Pusat yürüyordu. "Hadi öğretmen! Hızlan azıcık." Dalga geçiyordu benimle. Adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan ıslık çalma sesi geldi. "Biraz daha böyle devam et. Bizim ekibe alacağım seni." Yorulmuş bir şekilde güldüm. "Mesleğimden çok memnunum. Teşekkür ediyorum."

Güldü. Ben bu kadar yorulmuşken onda tık yoktu. Varış noktama ulaştığımda çuvallarla birlikte kendimi geriye attım. Caner güldü. "Hadi iki tane daha getir." Pusat çuvalları yanıma bırakınca havaya kalkan tozların hepsi üstüme dökülmeye başladı. Yavaşça ayaklandım. Akşama kesin fıtık olacaktım. "Yormayın benim kızımı bu kadar." Gülzerin nene elinde çay tepsisi ile bize yaklaştı.

"Olur mu hiç? Çalışacak tabi." Yavaşça tekrar çuvalları sırtıma atıp yokuşu çıkmaya başladım. Bu sefer yanıma Tuna geldi. "Yardım lazım mı?" Onda da üç çuval vardı. Rekor Pusat'taydı.

"Yardım istese benden isterdi zaten." Diğer yanımdan Pusat çıktı. Şu durumda bile atışıyorlardı. "Sen her yerden çıkıp durmasana!" Pusat güldü.

"Alışsan iyi olur. Beni hep göreceksin çünkü."

...

Evlenin, evinizin çimentosunu bizzat ben taşıyacağım. Wjcmdwkxmmrlq

Ay okullar açılıyor (kalbim sıkıstı)

Neyse...

Yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum.💐

Continue Reading

You'll Also Like

55.7K 4.4K 14
Kadın nüfusunun azaldığı bu çağda, çok erkek çocuğu olanlar narin görünen oğullarını Kucak Oğlanı olarak satmak zorunda kalıyordu... Melih ise bu ola...
24.7K 2.6K 29
Mahalle dediğin nasıl mı olmaz! İşte tam da böyle katibem! Bizim Mahalle gibisini her yerde bulamazsınız, siz en iyisi mi baştan başlayın okumaya! Y...
155K 745 9
(+18 cinsellik içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemiyelim )
77.2K 4.3K 18
Bana doğru bir adım daha attığında çamurlu postalları siyah botlarımın ucuna tutundu. Gözlerim gözlerinden milim oynamadı. Kalbimin bu reaksiyonuna ş...