16. Bölüm

3.4K 136 5
                                    

"Merhaba, Ceylan."

Tüm vücudum kitlenmişti sanki. Evin etrafını tamamen saran alevlere rağmen camın önünde durmaya devam etti. "Yeni imajımı beğendiniz mi?"

Elini gösterince bir iki parmağının olmadığını gördüm. Midem bulanmıştı. "Sen yaptın! Tüm bu yangını sen yaptın!" Güldü. "Zekan yine beni cezbediyor, Ceylan." Artık bana ismimle hitap ediyordu. İsmimden soğumuştum.

İçerideki odadan bir patlama sesi geldi. Maria korkuyla bağırdı. Bulunduğumuz odanın tahta parçaları yerlere düşmeye başladı.

Maria öksürerek yere çöktü. "Maria." Yanına oturduğum anda içime tekrar duman doldu. Sert öksürüklerim artmaya başladı. "Ben bir şey yapmadan geberiyorsunuz siz zaten."

Maria bayılmıştı. "YARDIM EDİN!" Ön kapıdan tanıdık birinin sesi geldi. "CEYLAN!" Pusat gelmişti. Cafer onun sesini duyduğu an bir küfür savurdu ve kaçmaya başladı. Pusat içeriye girince elimle camı işaret ettim. "Cafer kaçtı." Önce cama baktı Pusat.

"Şerefsiz, orospu çocuğu." Yerdeki Maria'ya baktı. Hızlıca Maria'yı kucakladı. "Yürüyebilir misin?" Kafamı salladım. "Arkamdan gel." Omzuna dokundum. "Camdan çıkalım. Ön taraf çok riskli." Kucağında Maria ile birlikte çevik bir hareketle camdan dışarıya çıktı. Onun arkasından da ben çıktım.

Sırtımdaki sızı artmıştı. Ambulans ve itfaiye yavaş yavaş geliyordu. Pusat kucağındaki Maria'yı ambulansa geçirirken, Ayça bana doğru gelip sertçe sarıldı. Elini sırtımda gezdirince acıyla irkildim. "Çok korktum. Seni de kaybetmekten çok korktum abla."

Acıma rağmen bende ona sarıldım. Köy bir günde ne hâle gelmişti. Pusat ağır adımlarla yanıma yaklaştı. Ben ise onun arkasındaki Gülzerin neneye doğru gidiyordum. Birbirimize sarıldık.

Sırtımdaki acıyı biliyormuş gibi boynumdan sarılmıştı bana. "İyisiniz değil mi?" Yavaşça kafasını salladı. "Mustafa nerede?" Konuşmadı. İlerideki ambulanslardan birini gösterdi.

Aşağıdan bize doğru gelen Mehmet amcaya baktım. Hızlıca gelip bana sarıldı. "İyi misin güzel kızım?" Hafif gülümsedim. "Ben iyiyim. Asıl sizde bir sıkıntı var mı?" Kafasını iki yana salladı.

"Yok çok şükür." İçim rahatlamıştı biraz.

Tekrar Pusat'ın yanına döndüm. "Teşekkür ederim."

Ciddi yüz ifadesi hafif yumuşar gibi oldu. "Etme, gerek yok." Köy halkı yavaş yavaş buraya doğru geldiler. "Biz nerede kalacağız şimdi?" Köydekiler merakla bunun cevabını bekliyordu.

Mehmet amca ne diyeceğini bilemez bir şekilde bana döndü. "Kış geliyor Mehmet. Bu çocuklar nasıl kalsın dışarıda?"

Biraz düşündüm. "Her şeyi sırayla halledeceğiz." Herkesin gözleri bana döndü. "Yapacak bir şey yok oldu artık. Toparlanırız. Evler yapılana kadar çadır kurarız. Biraz da farklı bir yaşam tarzı denemiş oluruz."

Tekrar öksürdüm. "Senin için söylemesi kolay Öğretmen! Bu köye insan gelmiyor. Nasıl halledecekmişsin?"

Yutkundum. "Gerekirse birlikte yaparız evleri tek tek. Şehirde yaşam devam ediyor. Gider oradan malzeme alır, hallederiz."

Çoğu kişinin gözlerinde parlama görsem de kimisi ikna olmamıştı. "Elde ne para kaldı ne pul. Malzemeleri neyle alacaksın?" Haklıydı.

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now