Köy Hayatı Mı?

By mrskunefee

235K 9.7K 945

Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak iç... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm

16. Bölüm

4.8K 194 8
By mrskunefee

"Merhaba, Ceylan."

Tüm vücudum kitlenmişti sanki. Evin etrafını tamamen saran alevlere rağmen camın önünde durmaya devam etti. "Yeni imajımı beğendiniz mi?"

Elini gösterince bir iki parmağının olmadığını gördüm. Midem bulanmıştı. "Sen yaptın! Tüm bu yangını sen yaptın!" Güldü. "Zekan yine beni cezbediyor, Ceylan." Artık bana ismimle hitap ediyordu. İsmimden soğumuştum.

İçerideki odadan bir patlama sesi geldi. Maria korkuyla bağırdı. Bulunduğumuz odanın tahta parçaları yerlere düşmeye başladı.

Maria öksürerek yere çöktü. "Maria." Yanına oturduğum anda içime tekrar duman doldu. Sert öksürüklerim artmaya başladı. "Ben bir şey yapmadan geberiyorsunuz siz zaten."

Maria bayılmıştı. "YARDIM EDİN!" Ön kapıdan tanıdık birinin sesi geldi. "CEYLAN!" Pusat gelmişti. Cafer onun sesini duyduğu an bir küfür savurdu ve kaçmaya başladı. Pusat içeriye girince elimle camı işaret ettim. "Cafer kaçtı." Önce cama baktı Pusat.

"Şerefsiz, orospu çocuğu." Yerdeki Maria'ya baktı. Hızlıca Maria'yı kucakladı. "Yürüyebilir misin?" Kafamı salladım. "Arkamdan gel." Omzuna dokundum. "Camdan çıkalım. Ön taraf çok riskli." Kucağında Maria ile birlikte çevik bir hareketle camdan dışarıya çıktı. Onun arkasından da ben çıktım.

Sırtımdaki sızı artmıştı. Ambulans ve itfaiye yavaş yavaş geliyordu. Pusat kucağındaki Maria'yı ambulansa geçirirken, Ayça bana doğru gelip sertçe sarıldı. Elini sırtımda gezdirince acıyla irkildim. "Çok korktum. Seni de kaybetmekten çok korktum abla."

Acıma rağmen bende ona sarıldım. Köy bir günde ne hâle gelmişti. Pusat ağır adımlarla yanıma yaklaştı. Ben ise onun arkasındaki Gülzerin neneye doğru gidiyordum. Birbirimize sarıldık.

Sırtımdaki acıyı biliyormuş gibi boynumdan sarılmıştı bana. "İyisiniz değil mi?" Yavaşça kafasını salladı. "Mustafa nerede?" Konuşmadı. İlerideki ambulanslardan birini gösterdi.

Aşağıdan bize doğru gelen Mehmet amcaya baktım. Hızlıca gelip bana sarıldı. "İyi misin güzel kızım?" Hafif gülümsedim. "Ben iyiyim. Asıl sizde bir sıkıntı var mı?" Kafasını iki yana salladı.

"Yok çok şükür." İçim rahatlamıştı biraz.

Tekrar Pusat'ın yanına döndüm. "Teşekkür ederim."

Ciddi yüz ifadesi hafif yumuşar gibi oldu. "Etme, gerek yok." Köy halkı yavaş yavaş buraya doğru geldiler. "Biz nerede kalacağız şimdi?" Köydekiler merakla bunun cevabını bekliyordu.

Mehmet amca ne diyeceğini bilemez bir şekilde bana döndü. "Kış geliyor Mehmet. Bu çocuklar nasıl kalsın dışarıda?"

Biraz düşündüm. "Her şeyi sırayla halledeceğiz." Herkesin gözleri bana döndü. "Yapacak bir şey yok oldu artık. Toparlanırız. Evler yapılana kadar çadır kurarız. Biraz da farklı bir yaşam tarzı denemiş oluruz."

Tekrar öksürdüm. "Senin için söylemesi kolay Öğretmen! Bu köye insan gelmiyor. Nasıl halledecekmişsin?"

Yutkundum. "Gerekirse birlikte yaparız evleri tek tek. Şehirde yaşam devam ediyor. Gider oradan malzeme alır, hallederiz."

Çoğu kişinin gözlerinde parlama görsem de kimisi ikna olmamıştı. "Elde ne para kaldı ne pul. Malzemeleri neyle alacaksın?" Haklıydı.

Konuşmayı Gülzerin nene ele aldı. "Yeter Hüseyin. Karartma insanların içini. Hallolur Allah'ın izniyle."

Minnettar bir şekilde Gülzerin neneye döndüm. "Sabah ola hayrola. Hep beraber hallederiz bir şekil. Ben Ceylan kızıma güveniyorum."

Gülümsedim. Hüseyin denen adam memnuniyetsiz bir şekilde yüzüme baktı. Köyde beni sevmeyen kişilerden biriydi büyük ihtimalle.

"Abla, benim çevrem geniş. Sorarım arkadaşlara."

Ayça'nın saçlarını okşadım. "Bu köy tekrar eski hâline gelecek. Yeter ki birbirimize güvenimiz olsun." Kendimi muhtar gibi hissediyordum.

Gözlerim Pusat'a döndü. Kehribar gözlerini, gözlerimden ayırmıyordu.

Birkaç saat sonunda çoğu evi söndürmüşlerdi. Hastaneye giden ağır hastalar vardı. Maria ise bir saatte toparlanmıştı.

Arada gelen öksürük krizim ciğerimi acıtsa da iyi hissediyordum. Sırtımdaki yanık kendini hatırlatıyordu sürekli.

Birkaç saat içinde Gülzerin nenenin dizlerinde uyuyakalmıştım.

*

Pusat yangından sonra zorla oradan ayrılmıştı. Cafer köyden çıkmıştı. Dağlarda kovalamaca oynuyor gibilerdi. Karşısına çıktığı an kafasına sıkacaktı.

"CAFER." E harfini bilerek uzatmıştı. Hissediyordu, yaklaşmıştı ona. "ELMA DERSEM ÇIK, ARMUT DERSEM DE ÇIK." Uzakta görmüştü onun kafasını. Arkasındaki askerlerini yönlendirdi.

Cafer'in bulunduğu taşın arkasında belirdi Pusat. "Portakal." Cafer oturduğu yerden geriye doğru kaçmaya başladı. Ayağıyla sertçe Cafer'in üstüne bastı Pusat. "Sen yine benim canımı yaktın Cafer."

Karın boşluğuna bastıkça, Cafer acıyla bağırıyordu. "Sen yine benim değer verdiğim kişiye zarar verdin Cafer." Cafer'e bir kurşun sıktı. "Saydın mı mezarına kaç kemiğin kalacağını?" Cafer acıyla gülmeye başladı.

"Öldür beni hadi artık." Pusat'ın sesli kahkahası duyuldu yine. "Güldürdün beni." Sonra gülen yüz ifadesi korkutucu bir hâl aldı Pusat'ın. "Seni öyle kolay öldürmeyeceğim." Ellerine baktı tekrar. "Hem manikürün bitmemişti daha." Aslında hiç uğraşmak istemiyordu Pusat.

"Biliyor musun?" Tekrar bir kurşun sıktı. "Senin o sikilmiş yüzünü görmektense öldürmek daha cazip geldi şuan." Saçlarını tutup çektirdi. "Yıllar önce kendime bir söz vermiştim. Sanırım onu gerçekleştirmek istiyorum."

Pusat bıçağını çıkarıp, Cafer'in boynunu sertçe kesti. Boynundan oluk oluk kanlar akarken Pusat cebinden bir mendil çıkarıp bıçağını sildi ve tekrar yerine koydu.

Sildiği mendili de Cafer'in üzerine attı. İlerleyecekken durdu. Sert bir yumruğu arkasındaki kişiye geçirdi. "Bir de sessiz sessiz geliyor." Yediği yumrukla sendeleyip tekrar Pusat'ın üzerine yürüdü.

Hiç uğraşmadı. Kurşun da sıkmadı. Tek adımda yanına yaklaştı ve sertçe boynunu kırdı. Çıkan sesle resmen tüm vücudu gevşemişti Pusat'ın.

"Komutanım biz hallettik diğerlerini." Pusat'tan mutlusu yoktu şuan. Aziz yerde yatan iki kişiye baktı. "Elinize sağlık komutanım." Memnuniyetle kafasını salladı Pusat.

İçi rahat bir şekilde köye doğru ilerlemeye başladı.

🌺

Sabah erkenden kalkıp şehre inmiştim. Olanları anlattıktan sonra yardım etmeyi kabul etmişlerdi.

Tekrar köye döndüğümde herkes birbirine sarılarak uyuyordu.

Hızlıca salıncağın oraya gittim. Tüm köyde değişmeyen tek şey buydu. Salıncağa oturdum. Acaba Pusat yakalamış mıydı onu? Bir daha gelir miydi?

"İyi misin?" Tuna arkamda belirdi. Dün merak edip yanına gitmediğim tek kişiydi belki de.

"İyiyim." Yere oturdu. Ben ise salıncakta oturmaya devam ettim. "Beni hiç merak etmedin mi?" Sebepsizce boğazıma bir yumru oturmuştu. "Sen hep bir çıkış yolu bulursun. Köstebek gibisin. Her delikten çıkarsın diye düşündüğümden merak etmedim."

Alayla güldü. "Eski bizi özlüyorum Ceylan." Şaşırmış bir şekilde yüzüne baktım. "Tuna sen ne anlatıyorsun ya? Sen ne anlatıyorsun?"

Ellerim titremeye başlamıştı. "Sen beni aldattın. Hâlâ bana özlüyorum diyorsun. SEN NE ANLATIYORSUN TUNA?"

Tuna sakince yüzüme bakmaya devam etti. "Git buradan Tuna. İhtiyaç olmadığı sürece yaklaşma yanıma." Ayaklandı. İlk defa tek seferde dediğimi yapmıştı.

Dünden beri ikinci kez kalbim sıkışıyordu. Bu aralar artmıştı. "Sakin ol Ceylan." Kendi kendimi telkin ederken, tanıdık güvenli bir koku yanıma yaklaştı. Pusat'tı. Az önce Tuna'nın bulunduğu yere oturdu. "Pusat?" Sessiz sessiz oturmaya başladı.

Ne zaman çıkaracak diye beklediğim sigarasını cebinden çıkardı. İçinden bir tane alıp sessizce içmeye başladı.

Dışarıya üflediği dumanları izlemeye başladım. Bunlar güvenli dumanlardı benim için. "Ciğerlerini öldürüyorsun." Gülmeye başladı. "Benim ciğerler on yedi yaşımdan beri ölüyor zaten."

Oha dercesine yüzüne baktım. "On yedi yaşında neden sigara içmeye başlamış olabilirsin?" Patavatsızca sorduğum soruya hızlıca cevap verdi. "Bir kız yüzünden." Pusat'a baktım. Biri için kendini yıpratacak birine hiç benzemiyordu. "Ne yaptı ki sana?" Sormak istemiyordum ama ağzım durmuyordu.

"Özür dilerim. Çok patavatsızlık ettim." Güldü. Kehribar rengi gözleri hafif bir parıltıyla bana baktı. "Kaderlerimiz benziyor aslında. Bende aldatıldım."

Şaşkınca yüzüne baktım. "Lise zamanlarımda bir kız vardı. Çok güzel mavi gözleri, sarı saçları vardı. Saçlarına hep taktığı kırmızı renkte bir tokası vardı. "
Elimi çenemin altına koyup daha dikkatli dinlemeye başladım. "Çok sevmiştim. Belki de ilk defa birine bir şey hissettiğim için özel geliyordu."

Anlatırken yaptığı mimiklere dalmıştım. Bir adamın diksiyonu nasıl bu kadar güzel olabilirdi? Yanaklarıma hücum eden sıcaklık artmaya başlamıştı. Kalbimin ağrısı bile geçmişti. "Sonrası normal işte. Gittim açıldım, sevgili olduk. Bir sene boyunca hem de."

Sigarasından bir duman daha çekip üfledi. "O bir sene boyunca beni aldatıyormuş meğer." Yutkundum. "Çok mu üzülmüştün?" Bana dönüp güldü. Onu izlediğimi fark etmişti sanırım. "Acı çektiğim şeyleri unutmak için yeni alışkanlıklar edinirim. Sonrası da işte ortada." Elindeki sigarayı bana gösterip tekrar dudaklarına götürdü.

"Bir kız için ciğerlerini öldürmene değmez bence." Biten sigarasını söndürüp önümüzdeki uçurumdan aşağı attı. "Artık onun için değil. Sadece ondan kalan küçük bir hatıra."

Hafif salıncakta kıpırdandım. "O kız şimdi nerede?" Düşünüyormuş gibi yaptı. "Evli ve çocuğu var."

Elimi ağzıma götürdüm. "Yok artık. Peki seni hatırlıyor mu?" Güldü. "Çocuğunun adını Pusat koymuş." Duyduğum şeylerle daha çok şaşırıyordum. "Şaka yapıyorsun? Kocası nasıl izin vermiş?" Sorduğum sorulara hep gülüyordu. "Yeter bu kadar dedikodu."

Salıncaktan inip heyecanla Pusat'ın yanına oturdum ve kolunu çekiştirdim. "Hayır ama daha sorularım bitmedi." Tuttuğum koluna baktım. Hızlıca ellerimi geri çektim. "Özür dilerim." Sıcak basmıştı anında.

Pusat ayaklandı. "Boş ver devamını. Zaten artık sarışın sevmiyorum. Kumrallar tercihim."

Kalkmam için uzattığı elini tuttum. "Yine edelim sohbet. Bende sana Tuna ile nasıl tanıştığımızı ve neler olduğunu anlatırım." Heyecanla güldü.

"Sabırsızlıkla bekliyorum."

...

Pusat kızı öyle anlatmasaydin keşke ben burada kıskandım WKDESDKXK

Cafer'den de kurtulduk. Oh ohh

Neyse ..

Yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum 💐

Continue Reading

You'll Also Like

152K 740 9
(+18 cinsellik içerir rahatsız olacaklar ve yaşı tutmayanlar okumasın sonra linç yemiyelim )
4.2K 195 12
{Hiç başlayamadan bitten bir hikâye.} Biz kapıya çıkmamız ile evi inleten asker "Kusura bakmayın çocuğunuzun uyuduğunu bilmiyordum" Bir anda ağzımda...
15.1K 355 7
İlk okul öğretmeni olan bir kız ile yüzbaşı olan bir askerin evliliği Hayat bazen istediğimiz gibi gitmez bazen planların dışına çıkar