MİHRİMAH/ Yarı Texting [+18]

By cameliangel

1.6M 58.8K 28.1K

DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir cez... More

BÖLÜM:1 İLK GÜN
BÖLÜM:2 UTANÇ
BÖLÜM:4 KAÇAMAK BAKIŞLAR
BÖLÜM:5 YENİ BAŞLAYAN HİSLER
BÖLÜM:6 HOCAM MI KOCAM MI?
BÖLÜM: 7 ŞEY
BÖLÜM:8 BEKLENMEDİK ÇAĞRI
BÖLÜM:9 İLK ÖPÜCÜK
BÖLÜM:10 YORUCU
BÖLÜM:11 İŞLER KIZIŞIYOR
BÖLÜM:12 TEK ŞANS
BÖLÜM:13 LAVİNİA
BÖLÜM:14 ROMANTİK MAKARNA
BÖLÜM:15 ÇOCUK MUYUM?
BÖLÜM:16 PARTİ
BÖLÜM:17 ÖZEL DERS
BÖLÜM:18 ÖZEL HAYATA SAYGI!
BÖLÜM:19 GEZİ İŞİ
BÖLÜM:20 ARSLAN'IN GEÇMİŞİ
BÖLÜM:21 BURSA
BÖLÜM:22 İLK GECE
BÖLÜM:23 OYUNCAK BEBEK!
BÖLÜM:24 ÇOK APTAL OLMAK
BÖLÜM:25 ONUR OLAYI
BÖLÜM:26 GÜVENSİZLİK PROBLEMİ
BÖLÜM:27 UĞURSUZ GÜN
BÖLÜM:28 TATSIZ KEK?
BÖLÜM:29 METRES
BÖLÜM:30 AKILLI TAHTA (+18)
BÖLÜM:31 DEFNE VE ARSLAN
BÖLÜM:32 SINAVLAR
BÖLÜM:33 ŞAKA GİBİ
BÖLÜM:34 ANNE?
BÖLÜM:35 AİLE BULUŞMASINI
BÖLÜM:36 MAKYAJ
BÖLÜM:37 KORKU EVİ
BÖLÜM:38 KAZA
BAKAR MISINIZ?
BÖLÜM:39 ASEL
BÖLÜM:40 ARABA(+18)
BÖLÜM:41 KOPYA
BÖLÜM:42 TAVLANDIM
BÖLÜM:43 BELÇİM
BÖLÜM:44 DOĞRU KADIN
BÖLÜM:45 TATİL
BÖLÜM:46 UYUŞTURUCU (+18)
BÖLÜM:47 DENİZ
BÖLÜM:48 SİKTİR
BÖLÜM:49 DÜĞÜN
BÖLÜM:50 İLK GÜN
BÖLÜM:51 OROSPU ÇOCUĞU
BÖLÜM:52 SALAK MISIN CEMİLE?
BÖLÜM:53 ÖZÜR
BÖLÜM:54 ATEŞLİ VE TATLI
BÖLÜM:55 TANIŞMA (+18)

BÖLÜM:3 ÇÖZEMİYORUM

58.1K 1.7K 1.2K
By cameliangel


Yorgunlukla uyandım hızla üstümü giyip odadan çıktım babam gazete okuyordu annemde kahvaltıyı hazırlıyordu. Babam bana dönüp yanağıma baktı kapattığımı fark edince rahatladı. Piç.

"Defne gel ye öyle git." Dedi annem.

"Anne geç kalmak istemiyorum." Dedim o sırada babam konuştu.

"Seni boşuna okutmuyorum Defne bunu unutma." Dedi beni geleceğe yatırım olarak görüyordu o beni okutacak ben de ona bakacağım. Çok bekler. Hızla evden çıktım ve otobüse bindim.

Azra soruları getirmişti dün saat tam üçte yatmıştım her yerim ağrıyodu. Azra da hepsini doğru yapmıştı onun bir saatini almıştır. Okula gelmiştim.

"Çok mu yoruldun?" Dedi kafamı salladım. Eli yanağıma çıktı hızla kendimi geri çektim Azra'nın her şeyden haberi vardı onunla üç yıldır arkadaştık.

"Baban mı yaptı?" Dedi. Endişe ile.

"Evet." Dedim kısaca. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

"Annene söyle artık böyle gitmez." Dedi.

"Azra annem babamı çok seviyor bana mı inanacak?" Dedim. O da ısrar etmedi.

"Gel ders başlamadan şunu düzgün kapatalım." dedi ders Tarihti. Hızla kapatıcısını çıkardı zaten kimse dikkat etmiyordu. Süngerle yaydıktan sonra önüne döndü. Ona doğru dönüp sarıldım.

"Teşekkür ederim." Dedim o da aynı samimiyetle sarıldı. Tarih hocasının sınıfa girmesi ile ayrıldık.

"Çocuklar sayfa 87 den 90 a kadar ödev yapmayı unutmayın." Dedi tek sevdiğim ve iyi olduğum ders tarihti.

"Ders beden." Dedi Azra onla beraber kalkıp aşağı indim.

Arslan hoca mesaja atmıştı.

Gereksiz kişi: Bu ders öğretmenler odasına ödevinle beraber gel.

"Kızım nasıl kaydettin adamı?" Dedi kahkaha atarak Azra'ya Arslan hoca ile önceki konuşmamızı anlatamamıştım.

"Öylesine koydum." Dedim.

"Değiştir görmesin." Dedi. Sırıtarak.

"Benim telefonum istese de göremez."

Kafasını aynen öyle der gibi salladı. Hızla üstümüzü değiştirdik. Hava soğuk olduğu için üstüme uzun kolu dar bir kazak giyindim altımda da eşofman vardı. Hızla sıraya girdik. Hoca sırayla üstümüzü kontrol etti.

"Çocuklar iki tur koşacaksınız. Sonra serbestsiniz." Dedi sıra halinde tur atmaya başladık.

"Bu kadın deli. Bu soğukta koşturuyor." Dedi Azra sitem ile. Kahkaha attım.

"Amına koyayım düzgün gitsenize." bağırdı Furkan öndekilere.

"Siktir git Furkan." Diye önden bağıran Enes ile güldüm. Kafamı kaldırınca Arslan hoca öğretmenler odasının balkonundan beni izliyordu. Rahatsız olarak önüme döndüm. Koşu bitince beden hocasından izin alıp ödevlerim ile öğretmenler odasına çıktım. Bugün doluydu Allah'tan.

"Hocam ödevleri getirdim." Dedim tekli masalardan birinde oturuyordu ben de yanına oturdum.

"Kaç doğrun var?" Dedi. Nasıl söylesem.

"120" dedim Azra'nın yaptıklarından geliyordu Allah'tan. Kısık sesle gülmeye başladı. Ona baktım.

"Hocam bu şekilde davranmanız hiç hoş değil." Sinir ile ona bakıyordum.

"Sen 120 soru doğru yapamazsın kesin birinden yardım aldın." Dedi ciddi haline dönerken.

"Yo kendim yaptım." Dedim inat ederek.

"Tamam bir soru gösterelim çöz." Dedi sertçe yutkundum bana doğru yaklaştı yüzlerimiz arasındaki mesafe azalmıştı. Eli ile şıkları kapatarak soruyu gösterdi. O sırada gözlerim gerilen kol kaslarına kaydı. Çok uzundu benim için, ben 1.67'ydi o ise 1.93 vardı belki.

"Hangi cümlede yazım hatası var?" Dedi cümlelerde gözlerimi gezdirdim.

"Şey..." kafam karışmıştı.

"Defne sıkıntı değil hatalar yapabilirsin önemli olan bunları saklamaman yüz yanlışında olsa düzelteceğiz." Bu şekilde tepki vermesine şaşırmıştım içten bir şekilde gülümsedim.

"Bunları okul çıkışı anlatmalıyım, okul çıkışı kütüphaneye gelebilir misin?" Dedi.

"Gelirim hocam." Dedim. Bir anda çok güzel hissetmiştim. Hızla kendine geldim ve ayağa kalktım. Öğretmenler odasından çıktım. Hızla kantine indim bir süre Azra ile takıldım.

🌞

Öğle arasına girmiştik Azra çok ısrar etse de midem ağrıdığı için dışarı çıkmak istemedim o da başkalarıyla çıkmıştı. Sınıfta telefona bakarken karnım daha çok ağrımıştı. Bugün regl olacaktım çok gecikmişti. Hemen ped bulmam gerekiyordu ama ne benim çantamda ne de Azra'da vardı.

Sinirle sınıftan çıkıp okulda olan bir kız bulurum dedim ama okulumuz işlek bir yerdeydi ve herkes çıkıyordu. Koridorda ilerlerken nefesim kesilmiş gibi hissettim. Regl ağrılarım hep ilk günü çok kötü geçerdi bir defasında hastanelik olmuştum. Hemen kusmam lazımdı. Koşarak tuvalete girecekken birine çarptım.

"Defne iyi misin?" Dedi tanıdık ses fakat yüzüne bakamadan hızla tuvalete girip öğürmeye başladım. Arkamdan o da girmiş olacak ki eliylede saçlarımı tutuyordu. Sadece safra suyu çıkmıştı. Elime yüzüme şu çarpıp Arslan hocaya döndüm.

"Üzgünüm hocam." Dedim.

"Ne üzgünü Defne sen iyi misin?" Dedi. Endişeli bakıyordu.

"Yok hocam iyiyim." Dedim.

"Neyin var?" Dedi regl olduğumu söyleyemezdim direkt.

"Karnım ağrıyor." Dedim.

"Onu biliyoruz neden ağrıyor?" Dedi.

"Şey özel." Dedim gözlerimi kaçırarak.

"Bu utanılacak bir şey değil yanında o şeyden var mı?" Dedi bir an afalladım ama sonra pedten bahsettiğini anladım başımı iki yana sallayabildim. Kara gözleri anlayışla bakıyordu.

"Tamam sen sınıfta bekle ben geliyorum." Dedi ve yanımdan gitti az önce yaşananlarda neydi?

Sınıfta yerime otururken onun nasıl biri olduğunu çözmeye çalışıyordum. Ukala mı? Yoksa anlayışlı mı? Hangisi gerçek Arslan'dı bir anda iyi davranmıştı bu da beni ona çekmişti ama hayır o öğretmenimdi asla böyle şeyler hissetmemeliydim. Bu şekilde daha büyümeyen hislerimi kalbimin derinine gömdüm.

Arslan hoca kapıdan girince elindeki pedi fark ettim.

"Hocam gerek yoktu." Dedim. Utanmıştım. Çok utanmıştım. Utanılacak bir şeydi, adam ped getirmişti!

"Sıkıntı değil Defne ağrın geçti mi?" Dedi kafamı salladım.

"Evet teşekkür ederim." Dedim üzerinde siyah bir gömlek vardı kasları belli oluyordu. herşeyi siyahtı gözleri, saçları... Saçları yumuşak ve parlak duruyordu bir an ellerim ile saçlarını dağıtmak istedim. Kararlılığın gözlerimi yaşarttı.

"Üstümde bir şey mi var?" Dedi.

"Yo nereden çıkardınız?" Dedim.

"Çok dikkatli baktın." Derken gülmemek için dudaklarını sıkıyordu. O da bana dikkatli bakıyordu, çoğu zaman.

"Yok siz öyle sanmışsınızdır." Dedim o da kafasını sallayarak sınıftan çıktı. Bende hızlıca tuvalete gidip işimi hallettim.

Öğle arasının bitmesine az kalmıştı yavaştan okul dolmaya başlamıştı. Utancımdan ölmek istiyordum. Eminim kimse bir öğretmeniyle bu kadar yakın olmamıştır. Sınıfa giren Azra ile sıraya geçmesi için yerimden kalktım.

"Bugün bir yerlere gidelim mi?" Diye sordu.

"Olur nereye gidelim?" Ailemi sıkıntı etmiyordum. Kütüphane ya da ek ders derdim.

"Ay olmaz Azra Arslan hoca yapamadığım soruları bugün anlatacak yarın gideriz ama." Son anda aklıma gelmişti ve son yaşananlardan sonra onunla aynı ortamda olmak istemiyordum.

"Of keşke senin yerinde ben olsam." Dedi iç çekerek.

"Senin manitan yok muydu?" Dedim imayla Azra güzel bir kızdı açık kahverengi saçları omuzlarını geçiyordu. O da benim gibi buğday tenliydi ve harika bir fiziği vardı.

"Yok aşkım o fazla kıroydu. Arslan hoca haklıymış." Üzgün bir ifade vardı suratında.

"Ne yaptı?"

"Kadın yok şöyle yok böyle olmalıymış sanki babam!" Dedi büyük bir sitemle çok sinirliydi ikimizde bu konularda hassastık.

"İy." Kusar gibi bir ifade yapmıştım. Bizi bölen şey zilin çalması olmuştu.

"Ben gitmeliyim." Dedim Azra'ya bakarak resim ve müzik dersleri ayrıydı ve ben resim dersinde iken Azra ise müziği seçmişti.

"Of niye seçtin ki!" Bu cümleyi her dersten önce söylerdi.

"Yetenekliyim kıskanma." Dedim gülümseyerek ardından çantamı alıp sınıftan çıktım. Merdivenleri inerken bende niye resim seçtiği mi sorguluyordum. Birinin omzuna çarpması ile az kalsın yeri öpecektim ki son anda dengemi sağladım.

"Ya dikkat etsene!" Dedi Sıla. Bu kızdan hiç hoşlanmazdım. Sen kimseden hoşlanmıyorsun. Her zamanki gibi sarıya kaçan düz saçları yüzündeki arşa çıkan kirpikleri ile bana bakıyordu.

"Ben değil sen çarptın." Gözlerimi devirerek merdivenleri inmeye başladım. Bir erkek için her şeyi yapan bir kızdı ve bu özelliği ona olan tüm saygımı yitirmişti. Böyle davranmasına sinir olup asla anlam veremiyordum.

Resim sınıfına girip yerime geçtim ve önüme kağıt kalemleri çıkartıp hocayı beklemeye başladım. Resim sınıfı minik bir yerdi sınıfın iki ucunda uzun beyaz masa ortada ise üç kişilik iki masa vardı. Erkekler bir arda otururken kızlar kendi arasında gruplaşmıştı. Tabi ben Azra'dan başkası ile anlaşamazdım.

"Evet arkadaşlar tünaydın. Bugün natürmort yapacağız gruba attığım resimlerden seçebilirsiniz." Diyen resim hocası ile herkes sessizleşti. Resim seçmek için telefonu elime aldım ve sonunda birinde kararlaştım. Biz neden resim yapıyorduk. Üniversite sınavımız var Allah'tan ikinci ders serbest bırakıyor. O anda üstten bir mesaj bildirimi geldi.

Gereksiz kişi: Çıkışta on dakikalık bir işim var az beklesen sıkıntı olur mu?

Defne Vural: Zaten hep beklet. Uşağınız var ya.(Gönderilemedi)

Defne Vural: Yok hocam sıkıntı değil.

Hayır demeyi öğrenmem lazımdı.

"Defne telefona başka işler için bakmıyoruz!" Öğretmenin sesi ile telefonu yerine bıraktım ve kağıtta kalem oynatmaya başladım.

Resmim bitmişti bir tek boyası kalmıştı onu da haftaya halledecektim. İki dersimiz sonunda bitmişti.

Merdivenlerden çıkmaya başladım. Bu okulda neden bu kadar çok merdiven vardı! Çık çık bitmiyordu, işkence. Sonunda sınıfa ulaştım. Azra her zaman ki gibi bezmiş bir şekilde sırada yatıyordu.

"Dur tahmin edeyim hoca Sezen Aksu dinletti ve telefonları vermedi." Beni fark edip doğruldu.

"Kadın aşk acısı çekiyor bizi de ortak ediyor." Dedi bıkkınlıkla ardından sınıftan çıktık ve çıktığım merdivenleri geri indik. Kantin okulun içindeydi. Kantine girince kaloriferlerin yanındaki masaya oturduk. Bizden sonra Arslan hoca da kantine inmişti o da bir kahve aldı sanırım kantinde nöbetçiydi. O sırada hevesle onun yanına giden Sıla'ya gözlerim takıldı.

"Bugün çok boş dersler vardı."

"Sana diyorum! Arslan hocayı mı kıskandın? neden kilitlendin Sıla'ya?" Odağımı yeniden Azra'ya yönelttim. Yakalandık.

"Of ne kıskanması bugün Sıla ile tatsız bir olay yaşadık ondan bakıyorum." Hızla kendimi savunmuştum. Neden koskoca adamı kıskanıyım? Hiç benlik değil ama Azra çoktan kararını vermişti.

"Cık cık cık. Yeni ship çok yakıştırdım."

"Azra saçmalama abim yaşında adam!" Hayretle gözlerim açılmıştı.

"Aman alt tarafı sekiz yaş ne var?" Dedi.

"Sen çok Wattpad okuyorsun." Ama arkadaşım çoktan kafasına koymuştu.

"Yok yok ben yaptım planı."

"Azra bana bakmaz adam."

"Yani baksa sende isteyeceksin. Ayrıca gül gibi kızsın bu kadar düşürme kendini." Dedi Azra sırıtarak. Düşürmüyordum kendimi ama benden daha güzel kızlar vardı.

"Bu okulda benden daha güzelleri de var lütfen onlarla shiple." Bezmiştim artık ve sanırım azıcık utanmıştım.

"Şşş. Sus gel yukarı çıkalım." Kalktı bende hızla arkasından kalktım. Sıla hala Arslan hoca ile konuşuyordu. Bu kadar uzun ne konuşuyorlardı?

Azra ile sınıfa girdik ve sıramıza oturduk o ise çantasından getirdiği makyaj malzemelerini çıkarttı.

"Ne yapacaksın bunları?" Zaten bu sabah yapmıştım yapacağımı.

"Gel tazeleyelim zil çalmadan." Onun yeteneklerine güveniyordum. Hızla işini halletti.

"Neden yaptın anlamadım." O sırada aynadan kendime bakıyordum ek olarak krem allık sürmüştü.

"Ee kütüphanede Arslan hoca ile olacaksın güzelliğine güzellik kattım." Dedi dudaklarını büzerek.

"Azra!" Derin bir iç çektim bu kız bu kadar flörtöz olmak zorunda mıydı?

Dersin başlaması ile ikimizde sustuk.

💅

Dersler bitmişti sırada Arslan hoca vardı. Tabi Azra gitmeden önce bol bol bana imalar yapmıştı. O bunu normal görse de ben bu tarz ilişkilere karşıyım ve asla böyle bir şeyin içinde bulunmam.

Asla asla deme canım.

Yok gelmez başıma.

Hep öyle derler. Hem adam karizma kimse böyle bir adamı kaybetmek istemez.

Tip neye yarar karakter olmadıktan sonra.

Karakterde var duyar kasma.

Sus Hera!

İç sesimle olan diyaloğum bitmişti. Nedense küçüklükten kalma bir alışkanlığımdı ne zaman babamla annemle kavga etsem kendi kendime konuşurdum. Sonra iç sesime Hera demek istedim. Deli miyim ne?

Kütüphanenin önünde beklemeye başladım kapıyı açamazdım bunun için Arslan hocanın işini bitirip anahtarı getirmesini beklemem lazımdı. Telefonumun çalması ile irkildim. Babam arıyordu.

"Alo." Onunla hiç konuşasım yoktu.

"Saat kaç görüyor musun Defne!"

"Ek derse kalmam gerekti baba."

"Aynen ben de inancam anan ayrı yerde sen ayrı yerde kim bilir ne yapıyorsunuz?" Bu cümlesi öfkelenmeme sebep olmuştu.

"Annem hakkında düzgün konuş o teyzemlerde senin gibi bir kocası var ya kaçmak istiyordur." Sessizce konuşmama rağmen ses tonum aşağılayıcıydı.

"Düzgün konuş lan benimle!" Arslan hocanın bana doğru gelmesi ile babamın yüzüne telefonu kapattım. Bunun bedelini ağır
ödeyecektim.

"Çok bekletmedim umarım."

"Yok hocam ben de yeni geldim." 15 dakikadır bekliyordum.

Kapıyı geçmem için araladı hızla içeri geçip boş bir sandalyeye oturdum. Arslan hocada yanıma yerleşti, işimiz zordu çünkü bir sürü anlatması gereken sayfa vardı. Kağıtları masaya koyup saçımı toka ile topuz yaptım.

"Başlayalım bakalım."

Bir saattir soruları anlatıyordu ve daha yarısı bile bitmemişti.

"Kantinden kahve alalım istersen." Kafamı salladım ve yerlerimizden kalktık. Kalktığım an çok oturduğum için ağrıyan belim kendini belli etti. Kütüphaneden çıkmıştık telefona bakınca saatin 17.20 olduğunu gördüm.

"Ailen kızarsa yarın devam edebiliriz."

"Yok hocam sorun etmezler." Eve ne kadar geç gidersem babamdan daha çok kurtulurdum.

"Ailen rahat galiba." Dedi Arslan hoca.

"Sormayın hocam beni çok rahat bırakırlar." Bu esnada kantine girmiştik.

"Annen kızdı mı?" Dedi.

"Ne için?"

"Notunu söylemiştim ona."

"Yok hocam kızmadı." Hiç hemde.

"İyi kızsa da tekrar arardım." Bir an afalladım.

"Çok iyisiniz ya." Dedim gözlerimi devirerek. Ne düşüncesiz adamdı. O sırada kahve makinesinin önündeydik. Okulda müdür ve müdür yardımcısı dışında kimse yoktu.

"Gözlerini mi devirdin sen?" Aynı zamanda kahveyi dolduruyordu. Kendime dürüst olmam gerekirse biscolata reklamında sanmıştım kendimi. Adam yürüyen karizma.

"Yo siz öyle sanmışsınızdır." Dedim bana kahveyi uzatması ile elime aldım fakat karton bardak çok sıcak olduğu için elime dökülmüştü.

"Ananı sikeyim!" Dedim acı ile.

Ne dedim ben?

Ananı sikeyim.

Kimin anası oluyor?

Arslancığımın.

Söylediğim lafı yeni idrak etmiştim ama Arslan hoca peçete ile elimi sildikten sonra hızla lavaboda yıkamıştı. Elimi yıkarken yine dip dibeydik bu kalbimin hızlanmasına sebep oluyordu. Kafamı yukarı doğru çevirince göz göze geldik hızla kendimi geri çektim.

"Bir şey oldu mu?" Elimi suya tutmaya devam ediyordu.

"Hocam özür dilerim." Dedim.

"Neden?" Duymamış mıydı?

"Annenize küfrettim yanlışlıkla." Bu kadar açık olmasaydın.

"Evet bununla sonra ilgileniceğim senin elin nasıl?" Endişeli gibiydi. Ya da her öğrencisine karşı tutumu buydu.

"İyi hocam teşekkürler."

"Yine de buz koyalım." Hızla yemekhane tarafına geçti orada bir oda vardı o oda da etler, sebzeler tutulurdu. Elinde bir buzla geri döndü.

Elinden aldım ve koluma tuttum. Bana bir bardak daha kahve doldurdu ve kütüphaneye gittik. Bardakları masaya koydu ve benim için sandalyeyi çekti.

Ya centilme-

Başıma ikinci Azra çıkma!

"Canın fazla yanıyor mu?"

"Yok hocam devam edebiliriz." Dedim.

"Neye?" Dedikodu yapmaya hocam.

Aklıma başka şeyler geliyor.

"Ders çalışmaya." Yeni anlamıştı hızla önüne dönüp anlatmaya devam etti.

🌚

İşimiz bitmişti ve saat 18.23 olmuştu. Okuldan çıkmıştık müdür bizden bir saat önce çıkmıştı. Arslan hocaya dış kapının anahtarını tek vermişti. Muhtemelen akrabalardı. Bunu Arslan hocaya sormalıydım. Şimdi de okuldan çıkmıştık.

"Görüşürüz hocam tekrar teşekkür ederim." Dedim ve arkamı dönüp adım atarken bileğime sarılan el ile duraksadım.

"Seni ben bırakayım geç oldu." Dedi.

"Yok hocam hiç zahmet etmeyin ben otobüse atlayıp giderim."

"Zahmet olmaz gel." Dedi.

"Ama-"

"Sözlü notlarını düşük istiyorsun anlaşılan." Dedi. Sözlü notlarını onun bir yerine sokacaktım. Karşılık vermemi beklemeden arabaya bindi.

"Teşekkür etmiyorum." Dedim.

"Sorun değil." Dedi aynı sakinlikle. Ona yolu tarif ettim tek dileğim annemlerin görmemesiydi. On dakika boyunca ikimizde konuşmadık.

"Hocam bir şey sorabilir miyim?"

"Sor bakalım."

"Müdür neyiniz oluyor?" Bunu sormam gerekiyordu.

"Bir şeyim mi olması gerekir?"

"Evet."

"Amcam olur kendisi." Dedi hızla gülümsedim.

"Biliyordum."

"Neyi biliyordun?" Yoldan gözlerini ayırmadan.

"Torpil ile alındığınızı." Dedim anında bana doğru döndü.

"Torpille falan alınmadım!" Dedi sert bir sesle.

"Çok gençsiniz ve bu bir devlet okulu, özel değil." Dedim.

"Kaç yaşında duruyorum oradan?" Dedi kaslarını çatarak.

"25?" Dedim minimum tahminimi sunmuştum.

"Hayır ama yaklaştın. 26." Dedi ve devam etti.

"Bu ikinci okulum oluyor ilkinde devlet okuluydu ondan önce özel okulda iş yapıyordum. Başka okula geçmek istedim ama atamadım amcam da bu okulu önerdi atanmadan geldim." Dedi tek solukta anlatırken çok sertti.

"Yani torpil oluyor." Dedim ona zıt bir rahatlıkla. Bu sözüm onu daha çok sinirlendirdi.

"Diğer öğretmenlerden daha az maaş alıyorum atanırsam gideceğim." Dedi iftiraya dayanamıyordu.

"Ücretli öğretmen yani." Dedim.

"Evet."

Duran araba ile eve geldiğimi anladım.

"Teşekkür ederim hocam." Dedim o da benimle beraber indi. Bozulmuştu çünkü yüzüme bakmıyordu. Arabadan indiğimiz gibi bizim evin kapısı açıldı.

Korktuğum başıma geldi.

BÖLÜM SONUUUUUUUUUUU

ARSLAN'IN İFTİRAYA ACAYİP SİNİRLENDİĞİNİ ANLADINIZ.

iftiraya gelemez canım benim.

Ve Arslan çok sinirlendi çünkü öğrencisi ondan özür dilemedi.

Bir daha ki bölümde görüşmek üzereee.

Satır arası yorum ve oylarınızı bekliyorummmm

💋💋💋

Continue Reading

You'll Also Like

5K 379 24
Aramazken bulunan, mutlu tesadüf. 010123 @besameoldlover
1.6M 58.8K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
137K 1.9K 21
"Deri ceketimin cebinden sigaramı çıkardım ve yaktım. Parkta el ele yürüyen sevgililere pis bir bakış atmak istedim ama hayat onları bir çift yaparak...
193K 6.4K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...