ALTIN ASALI EJDER

By Cansu0017

15.2K 2.1K 791

Düşünün ki; anneniz gözlerinizin önünde ölmüş, Dünya'da yapayalnız kaldım derken, bir anda babanızın yaşadığı... More

1. BÖLÜM "SONUN BAŞLANGICI"
2. BÖLÜM "GİZEMLİ AKRABALAR"
3. BÖLÜM "TOPARLANMA VAKTİ. BU DÜNYA'DAN GİDİYORUZ"
4. BÖLÜM "KAPI GEÇİŞ AYNASI"
5.BÖLÜM "GİZEMLİ GEÇİT MEYDANI"
6.BÖLÜM "ANNEM Mİ? MAALESEF O, BİR CADI."
7. BÖLÜM "SİHRİMİNİLER"
8. BÖLÜM "MERHABA, ZÜMRÜDÜANKA ÜLKESİ"
9.BÖLÜM "SIKI TUTUNUN. UÇAN HALIYA BİNİYORUZ"
10.BÖLÜM "EVİM EVİM, GÜZEL EVİM"
11. BÖLÜM "YENİ BİR HAYAT, YENİ BİR AİLE"
12. BÖLÜM "BİR KRALIN KIZI OLMAK"
13. BÖLÜM "KARA BRONZ KÜRE"
14. BÖLÜM "ZENCEFİL"
15. BÖLÜM "BİR PRENSESİN ODASI NASIL OLUR ACABA?"
16.BÖLÜM "BİLGİÇ MODACI AYNA"
17. BÖLÜM "TAÇ GİYME TÖRENİ BALOSU"
18. BÖLÜM "3 HARF, TEK HECE: AŞK"
"19. BÖLÜM "KARDEŞ Mİ? DÜŞMAN MI?"
20. BÖLÜM "KAF KRALİYET AKADEMİSİ"
21. BÖLÜM "OKUL ZİLİ ÇALMAK ÜZERE"
22.BÖLÜM"SİHİR OKULU BAŞLADI"
23. BÖLÜM "İLK AŞK, OKYANUS"
24. BÖLÜM "SİHİR OKULUNDAKİ ÖĞRETMENLER"
25.BÖLÜM "YENİ ARKADAŞLIKLAR"
26.BÖLÜM "PEMBE AY DENEYİ"
27. BÖLÜM "ANTEP FISTIĞI AĞACI KORUSU"
28.BÖLÜM "CaSiPeKa TURNUVALARI"
29.BÖLÜM "GİZLİ SAKLI PLANLAR"
30.BÖLÜM "İHANET"
31.BÖLÜM "ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM"
32.BÖLÜM "CADI KAPANI"
33.BÖLÜM "YAKLAŞAN TEHLİKE"
34.BÖLÜM "SAVUNMA HAZIRLIKLARI"
35.BÖLÜM "YAKUT"
36.BÖLÜM "BALO HAZIRLIKLARI"
37. BÖLÜM "SAHNE SIRASI KARAMEL'DE"
38.BÖLÜM "KARAMEL'İN BALO HAZIRLIKLARI"
39.BÖLÜM "CADI KARADUL"
40.BÖLÜM "TUZAK"
41.BÖLÜM "ANNEM ÖLDÜ. AMA KOKUSU YANIMDA..."
42.BÖLÜM "KORKUNÇ GERÇEK"
43.BÖLÜM KARAMEL'İN HİSLERİ
44. BÖLÜM "JALE'NİN PENCERESİ"
45. BÖLÜM "AKLIMA BİR FİKİR GELDİ"
46. BÖLÜM "BALIK YEMİ YEDİ"
47.BÖLÜM "SAVAŞA ÇEYREK KALA"
48.BÖLÜM SEN,BENİ NASIL ALDATIRSIN?
49.BÖLÜM "SAVAŞ BAŞLADI"
50.BÖLÜM KANA BULANAN GÖKYÜZÜ
51.BÖLÜM ZÜMRÜDÜANKA SAVAŞI KAYBETTİ
52.BÖLÜM KRALIN GÖZYAŞLARI
54.BÖLÜM KRALIN AŞK HİKAYESİ
55.BÖLÜM GİYOTİN
56.BÖLÜM ÇARESİZ KRAL
57.BÖLÜM KRALİÇE KARAMEL
58.BÖLÜM TAŞ DAĞI
59.BÖLÜM BİZ NEDEN AYRILDIK SENCE?
60.BÖLÜM ABLAMI RAHAT BIRAKIN!
61.BÖLÜM BENİ AFFET BABA
62.BÖLÜM ALTIN ASALI EJDER ÖLDÜ
63.BÖLÜM ESKİ ÜLKEDE YENİ DÜZEN
64.BÖLÜM KRALİÇE ALTIN ASALI JALE
65.BÖLÜM FİNAL
YAZARDAN SAYGILARLA

53.BÖLÜM ZİNDAN

96 17 0
By Cansu0017


      Biz, baba-kız ağlaşırken emegenlerden biri bana; "Hey, sen de kimsin? Senin giriş iznin yok" dedi. Babam ağlamaktan çatallaşan sesi ile, "Kızım o benim; izin verin o da benimle gelsin" dedi. Emegen, "Çabuk girin içeri! Zaten Kraliçe Kıvılcım da sizi bekliyor" dedi tok sesi ile. Yukarı çıkarken kendi kendime tekrarladım. Kraliçe Kıvılcım... Hani prensesti? Şimdi ne oldu da kraliçe olmuştu? Kafam karışmış, beynim donmuştu. Daha fazla düşünemiyor, kafamı toplayamıyordum. Babamla yürüyerek merdivenleri çıktık ve toplantı odasına girdik. Orada gördüğüm manzara dışarıdakinden daha da korkunçtu. Babamın toplantı odasındaki tahtında Kraliçe Gece denilen o yılan oturuyordu. Onun yanında yani benim yerimde Kıvılcım varken Karamel yine eski yerinde oturuyordu. Babam tahtında başkasını hele de yanında Karamel'i görünce gözleri dolmuştu. Ama asla duruşunu bozmuyordu. Kraliçe Gece sinsi bakışlarla bir kahkaha attı. "Ooo kim gelmiş. Kral Altın Asalı Ejder!" dedi yüksek bir sesle. Sonra konuşmasına devam etti. "Hoş geldin kralım. Ah seni nereye buyur etsek acaba? Aaa pardon yerine oturmuşum galiba" diye kıkırdamaya devam etti.

     Babam, "Çok komiksin Gece. Ama ben senin kadar komik değilim maalesef. Buraya mizah yapmaya değil gerçekleri konuşmaya geldim" dedi. Kraliçe Gece bir anda mor bir duman ile yerinden kayboldu. Yanımıza geldi,etrafımızda dönmeye başladı. Kollarını bağlayarak sakin bir ses tonuyla konuşuyordu. "Gerçekler ha, dedi gerçekler.. Ha doğru sen artık kaybetmiş bir kralsın değil mi gerçek olan bu. Ejder, dışarıyı gördün değil mi gelirken? Zümrüdüanka'nın gök mavisinin nasıl kan kırmızısı olduğunu?" dedi gözlerini babamın gözlerine dikerek. "Biliyor musun senin Lamippas'ı cezalandırdığın gün de aynen böyleydi. Büyük yangından sonra gökyüzümüz kan rengini aldı.Hala da öyle, yıldızlarımız bile kana bulandı. Güzel bahçelerimiz yakıldı yıkıldı ve biz böyle yaşamaya mahkûm bırakıldık.Şimdi ne yapacağız biliyor musun?" dedi gözlerini kısarak, "Aynısını Zümrüdüanka'ya da yapacağız. Artık gök mavisini göremeyeceksiniz. Uçuşan kuşlarınızı, yeşil bahçelerinizi de göremeyeceksiniz. Göreceğiniz tek manzara bu!" dedi çığlık çığlığa."Kanla bulanmış gökyüzü!"

     " İşte şimdi intikam günüdür kardeşlerim!" diye bağırdı pencereden dışarı. Dışarıda binlerce cadı ve karabüyücü onu destekliyor çılgıncasına alkışlıyorlardı. "Burada gördüğünüz bu adam, yıllarca bizi karanlıkta yaşamaya mahkûm etti. Yüzlerce kardeşimizi öldürttü. Zindanlara attırdı. Daha dün, akademide zindanlarda acı çeken kardeşlerimizin çığlıkları ile yüreğimiz dağlanıyordu. Ama bu günler geride kaldı. Bize bu zaferi yaşama fırsatı veren ve zindandaki tüm arkadaşlarımızı serbest bırakan biricik yeğenim Zümrüdüanka'nın yeni kraliçesi Kraliçe Karamel'e huzurlarınızda teşekkür ediyorum" diye bağırdı. Babam bir kez daha yıkılmış tükürüğü adeta boğazına kilitlenmişti. Ne bir şey diyebiliyor ne de elinden bir şey geliyordu. Ah babam.. Kızının ihanetine bir kez daha şahit olmuştu. Kraliçe Gece babamın bu aciz haline yukarıdan bakıp sözlerine devam etti. "Şu anda periler ve sihriminiler diyarının hükümdarı Kral Altın Asalı Ejder huzurlarımda.Benden af dilemek, kıymetsiz canını bağışlamam için yalvarmaya gelmiş. Peki sevgili kardeşlerim onu affedecek miyiz!" diye haykırdı. Tüm cadılar,karabüyücüler ve emegenler hep bir ağızdan gözlerinden alevler saçarcasına, "Hayır!" diye bağırdılar. Babam, "Hayır bu bir yalan, ben asla senden af dilemem! Seni yılan kadın!" dedi hiddetle.

     Kraliçe Gece, "Evet sevgili Kaf Dağlılar, eski kralın bu lafına ne cevap vermek istersiniz?" diye sorunca çığlık çığlığa gür sesler yükseldi. "İntikam, intikam,intikam!" diye haykırmaya başladılar. Ben babamın elini tuttum. Babam cesaret örneği gösterip onların huzuruna çıkmıştı.Ülkesine, biricik Zümrüdüanka'sına olanların hesabını sormak için yüzleşmeyi tercih etmişti, ancak maalesef bunun için çok kötü bir şekilde cezalandırılacaktı. Hem de hileyle Zümrüdüanka'yı alt üst eden Kraliçe Gece tarafından. Daha da acısı öz kızının sebep olduğu yıkım adına. Kraliçe Gece kazandığı zaferin gururu ile konuşmasına devam etti. "Sevgili kardeşlerim şimdi burada size söz veriyorum. Bizi bu derece perişan eden, zindanlara kapatan, yıkımlara uğratan kral denilen bu adamı asla bağışlamayacağım. Onun sevgili kardeşime zamanında yaptığı gibi kaderine son vereceğim!" dedi ve bir anda sesini yükselterek; "Nöbetçiler! Yakalayın şu adamı!" diye tısladı. Babam ne olup bittiğini anlamadan şok olmuş bir şekilde iki nöbetçinin kolunda Kraliçe Gece'nin emri ile götürülüyordu.

     Ben, "Durun yapmayın babamı rahat bırakın!" diye bağırdım ama faydası olmadı. Tam tersine bu olanlar için beni de suçladılar. "İşte" diyorlardı, "Bu o, bize iftira eden Kraliçe Karamel'in zalim kardeşi! O da cezalandırılmalı." Hepsi bir ağızdan avaz avaz bağırıyorlardı. Zümrüdüanka'mızı kirletmişlerdi.Kuş cıvıltılarının yerini kana susamış cadı sesleri almış bir türlü doymak bilmeyen bir intikam duygusu ile hareket ediyorlardı. "İntikam,intikam Kraliçe Karamel için intikam!" diyen kin dolu sözleri kulaklarımda çınlıyordu. Kraliçe Gece, "Evet" dedi. "Kral Altın Asalı Ejder huzurlarımda.Ancak biri eksik, haklısınız kardeşlerim. Hani kraliçeniz hani nerede?" diye bağırdı! Hepsi hep bir ağızdan "Karamel" diye bağırıyorlardı. "Kraliçe Karamel" diye... Cadılar kraliçesi Gece, elini yukarıya kaldırarak, "Evet" dedi" Kraliçeniz Karamel, ancak Zümrüdüanka'ya kraliçe olarak tanıtılan bir hain var aramızda. Sizlerin de intikam istediği bir hain bu!" dedi öfkeli gözlerini gözlerime dikerek. Ben yutkunarak akıbetimi merak ediyordum. Bu kadın babama ne yaptıysa bana da aynısını yapacaktı. Zaten kendilerine bir kraliçe de belirlemişlerdi. Ben şu anda onların nazarında fazlalıktım.Beni ortadan kaldırmalarından daha ağır olanı attıkları iftiraydı. Hain diye yargılamalarıydı. Bu ruhuma çok dokunuyordu.

     Kraliçe Gece, "Sevgili yandaşlarım şimdi bu zavallı peri varisçiğini ne yapalım?" diye bağırdı öfkeli sesi ile. Hepsi hep bir ağızdan, "İntikam!" diye bağırıyorlardı. Anlamıştım. Babamın da benim de son günümdü bugün. Ama ben kendimi savunmaya kararlıydım. "Seni yalancı" diye bağırdım. "Seninle yandaşlarını Kara Güneş Gölü'nde konuşurken duydum. Asıl siz Zümrüdüanka'yı yerle bir ettiniz. Ama yanınıza kalmayacak. Bir gün cezanızı bulacaksınız!" diye bağırdım var gücümle. Sonumun geldiğini bilmek beni daha da cesaretlendirmişti. Ne olabilirdi ki en fazla? Zaten öldürülecektim. Kraliçe Gece, "Küstah sen benimle nasıl böyle konuşursun! Neyse seni daha fazla dillendirmeyelim. Bir an önce kıymetsiz canını gönderelim" dedi hırıltılı bir sesle. Sonra sesini birden arttırarak, "Nöbetçiler, yakalayın şu peri ucubeyi,infazını emrediyorum!" diye bağırdı. İki iri emegen yanıma yaklaştı. Bu ikisi o kadar iğrençtiler ki,ikisi de iri, ter kokulu,kirlerinden kafalarında sinekler uçuşan, tek gözlü ve burunlarındaki sümükleri ağızlarına değen çirkin yaratıklardı. Göbeklerini açık bırakan kirli atletleri,bacaklarında da yırtık pantolonları vardı. İkisi de leş gibi kokan kokuları ile koluma girdiler. Ben üzüntü ve korku ile, "Cezanı bulacaksın! Bir gün cezanı bulacaksın" diye bağırıyordum. Ama kalbim yerinden çıkacak kadar derin bir korku ile doluydum. Nereye götürülüyordum şimdi böyle? Başıma ne gelecekti merak ediyordum.

     Dar bir koridordan geçirdiler beni. Mağara gibi derin ve karanlık bir yere doğru götürüyorlardı. Etraftaki yanık odun kokusu burnumu dağlıyordu. "Yapmayın!" diye bağıran peri çığlıkları, korkunç gölgeler, yerde leş kokusuna üşüşen fareler... Burası zindanların en kötüsü olmalı diye düşündüm. Beni paslı demirleri olan bir bank ile kirli bir tuvaleti bulunan bir zindana attılar. Babam arkamdan, "Meleğim seni de mi buraya getirdiler?" diye ağlamaklı bir şekilde bana sarıldı. İkimizi aynı zindana atmışlardı. Zindanın demirleri zümrüt yeşiliyken yakut kırmızısına dönmüştü.Bu şu demek oluyordu. Sihir ile bu zindandan kimse çıkamazdı. Bu zindan Lamippas zindanıydı. Bu herhangi bir yakut değildi. Zümrüdüankalılar dokununca yansınlar diye sihir yapılmıştı. Ayrıca hücrelerdeki pek çok peri, "Beni buradan çıkarın!" diye yanmış elleri ile demirlere tutunup yardım istiyorlardı. Kapıyı üzerime kapattıktan sonra tok sesi ile, "Yarın şafakta idam edileceksiniz. Yemek yok, su yok, yatacak yer yok birlikte son geceniz" dedikten sonra tok bir kahkaha attı.

     Ben babama sarıldım ve kulağına, "Ne yemek ne de su istiyorum. Babamın dizlerinden başka uyuyacak yere de ihtiyacım yok babacığım. Ne mutlu ki seninle beraber hayata gözlerimi kapayacağım. Tek istediğim tek umrumda olan sensin" diye fısıldadım. Babam ağlıyordu.Hatta ona ağlama da denmez, resmen sağanak olmuş yağıyordu. "Kızım" dedi, "Seni yıllar önce yanıma almadığım için o kadar pişmanım ki... Keşke ama keşke zamanı geriye alabilseydim. Annenle ayrılmadan önce seni yanıma alabilseydim" diye ağladı. 

     Ben, babamın gözlerinin içine baktım ve kısık bir sesle, "Babacığım bu son gecemiz. Bak demir parmaklıklar yakuttan, buradan çıkamayız. Yarın şafakta gözlerimizi sonsuzluğa yumacağız. İşte şimdi tam zamanı bana her şeyi anlatmanın" dedim. Babam, "Nasıl yani?" diye sordu. Ben, "Annem" dedim, "Annemle nasıl tanıştığını, onu neden bıraktığını merak ediyorum. Bana sizin, yani ailemizin hikayesini anlatmanın tam zamanı. Seninle şafağa kadar konuşmak istediğim tek şey bu" dedim. Babam kafasını onaylar anlamda salladı. "Evet" dedi, "Bunun şu anda tam zamanı. Ne de olsa yapacak daha iyi bir işimiz yok" dedi ve omzunda bulunan aslan kürkünden pelerinini çıkardı ve yere serdi.Ben şaşkın şaşkın babama bakıyordum. Bana yumuşak bir bakışla baktı ve, "Artık buna da ihtiyacım yok.Gel meleğim yanıma otur" dedi. Ben babamın yere serdiği kürkün üzerine onunla birlikte oturdum. Sırtımızı da taş duvara dayadık ve ayaklarımızı uzatarak yere oturduk.Ben babamın kolunun arasına girdim ve gözlerimi kapatarak, "Anlat baba... Bize, bizim masalımızı anlat" diye fısıldadım. Babam gırtlağını temizledi ve, "Tamam tatlım. Şimdi gözlerini kapat. Babanın yanında güvenle güzel bir uykuya bırak kendini, ben başlıyorum" dedi.

     "Annenle ben, bol karlı bir kış akşamında tanıştık. Ben o zamanlar böyle değildim tabi ki" dedi sesindeki gururu saklamayarak. "Çok yakışıklı bir prenstim. Babam çok hastaydı. Ölüm döşeğindeydi. Onu iyileştirmek için periler başhekimi güçlü bir iksir yapıyordu. Sihrin tamamlanması için Dünya'da bir dağ zirvesinden bir yumak kar almam gerekti. Ben Uludağ'ı seçmiştim. Çünkü merakım icabı ara ara Dünya'yı gezmiş Himalayaları, Hua Dağı'nı ve diğer dağları görmüş ancak Uludağ'ı daha görme fırsatım olmamıştı. Ben hem gezmek hem de babama yardımcı olmak için Uludağ'a Baki ile birlikte gittim. Arada Baki ile nasıl tanıştığımı da anlatayım. O olay olmazdan iki üç sene önce yine büyük bir savaş çıkmıştı. Zaten Lamippaslılar sürekli hoşnutsuz olduklarından bu durum da şaşılacak bir şey değildi. Baki de inanmayacaksın ama savaşın başını çekenlerdendi. Annesi Cadı Karagül çok sinsi bir kadındı. Yıllarca tek başına kalmış çirkin bir cadıydı. Ne kadar iksir yapsa da hiçbir karabüyücü onun gibi çirkin bir kadınla bir araya gelmek istememişti. O da sırf bir çocuğu olsun diye bir emegen ile evlendi. On ay sonra Baki'yi doğurdu.

     Baki hep annesini örnek aldı. Çünkü babasının hiçbir özelliği yoktu. Annesi ise cadılar aleminin en kötü cadılarındandı.Karagül, savaşta Baki'nin babasına Zümrüdüanka'nın kapısını yıkması için emir verdi. Ancak kapı o kadar ağırdı ki Baki'nin babası tek başına kapıyı yıkamadı. Onu bırak, önceden emegenler de bu kadar güçlü değildiler. Hepsi bir araya gelse yine yıkılmazdı Zümrüdüanka'nın kapısı. Baki'nin babası olan emegen, "Birkaç emegen de gelmeli tek başıma yapamıyorum" dedi. Arkada bir sürü emegen yardım etmeye gelmesine rağmen, Cadı Karagül sinirle, "Beceriksiz et beyinli!" diye bağırarak Baki'nin babasını tek bir öldürücü lanet ile öldürdü.Hem de Baki'nin gözleri önünde. Sonra da cesedin başına geldi, korkunç bir kahkaha atarak, "Zaten acıkmıştım iyi oldu" diye emegeni kıtır kıtır orada yedi.Korkunç bir görüntüydü. Baki, Lamippas ordusunun başından kalktı. Sinirle annesini itti. annesi, Baki'ye yakut değneğinden bir sihir fırlattı ve Baki'nin iki kolu birden ters döndü. Baki acılarla kıvranıyor kollarından kanlar akıyordu. Cadı Karagül bunlara hiç aldırmadan yeni ölen emegeni kıtır kıtır yemeye devam ediyordu. Bir süre sonra Baki'nin kolundaki sihri indirdi. "Bir daha sakın bana itaatsizlik etme! Sen benim kanımdansın. Benim emirlerime uymak zorundasın" diye bağırdı.

     Biz sarayın balkonunda bu olanları dehşetle izliyorduk. Zümrüdüankalı koruyucular bile donmuş olanları izliyorlardı. Baki kolunda akan kana rağmen eline geçirdiği zümrüt bir mızrağı annesinin kalbine sapladı. Cadı Karagül oracıkta öldü. Savaşı çıkaran o ve oğlu olduğu için diğer Lamippaslılar şaşkındılar. Baki hepsine dağılmaları gerektiğini söyledi.Ancak Zümrüdüanka'nın kapısının önüne kadar gelen onların dağılmaya niyetleri yoktu. Hepsi Karagül'ü öldürdüğü için Baki'nin üzerine yürüdü. Baki de onları dağıtmak için savaştı Zümrüdüankalı koruyucuları ile birlikte. Zümrüdüanka'nın kapısından hepsini dışarıya sürdüler. Baki sonra oturdu, babasının cesedinin başında ağladı. Annesine tekmeler atıyor onun oğlu olduğu için lanetler okuyordu. Ben onun bu haline acıdım. Şimdi onları geriye attığı için Lamippas'a dönemezdi.

     Saraydan bir hışımla dışarı çıktım. Babam ve annem arkamdan bağırıyorlar; koruyucular arkamdan koşturuyorlardı. Ben Zümrüdüanka kapısından dışarı çıktım.Baki'ye isterse Zümrüdüanka'ya sığınabileceğini söyledim. Baki önce reddetti. Aslında Babam en başta şiddetle karşı çıktı. Ayrıca kimse bir emegeni burada barındırmak istemiyor,tüm herkes buna tepki gösteriyordu. Ancak ben Baki'ye bir şans verilmesini istiyordum. Çünkü o güçlü bir emegendi ve bunu hak ediyordu. Baki önceleri savunmada basit görevlerde çalıştı. Ancak kendisini ispat etti, güvenimizi kazandı. Asıl güveni kazanması ise benim hayatımı kurtarması ile oldu.

     Bir gün güneş tepede iken, bir kişi şık kıyafeti ve başında tüylü şapkası ile saraya girdi. Uzak diyarların prensi olduğunu söyledi. Prens olarak bana hediyeler sundu. Biliyor musun ben gül reçelini çok severim. Gelen hediyelerden biri de gül yapraklarına sarılı bir şişe taze gül reçeli idi. Ben dayanamayarak şişenin kapağını açtım o anda Baki de yanımdaydı. Reçelde bir tuhaflık olduğunu anladı. Çünkü gül yaprakları solmuş ve kararmıştı. Bir anda "Sakın!" Dedi, "Sakın prensim sakın onu tatmayın." Ben şaşkınlıkla ve kızgınlıkla ona baktım. "Sen ne demek istiyorsun, derhal dışarı çık" dedim. Ancak o üzerime yürüdü. "Bu reçel zehirli. Bakın etrafındaki gül yaprakları kurumuş, şişenin dışına kadar taşan bir zehir bu" diye şişeyi elimden aldı ve şöminenin içine atarak yaktı. O anda şişeden çığlık sesleri ve kırmızı bir duman yükseldi. Her yer bir anda toz bulutu oldu.Babam ve annem de odamdaydı. İşte biz o zaman şişenin lanetli olduğunu anladık. Eğer ben o reçelden tatsaydım Muhtemelen Lamippas laneti ile lanetlenecektim. Baki benim hayatımı kurtardı. Ve benim baş korumalığıma terfi etti. O gün bu gün en güvenilir elemanımdır. Şimdi de kraliyet üyelerinin yanında, taş dağın altındaki sığınakta. Ah bebeğim keşke sen de orada kalsaydın" dedi. Ben, "Boş ver babacığım, onun suçu yok, ben elinden bir anda kaçtım dumandan gözden kayboldum. Hem ben senin yanında çok mutluyum Baki ile tanışma hikâyeni bilmiyordum. Öğrendiğim çok iyi oldu" dedim.

Herkese iyi geceler değerli arkadaşlar.

Uzun bir yeni bölüm ile karşınızdayım.

Baki ve Kralın tanışma hikayesini öğrendik.

Önümüzdeki bölümde Kral ve Jale'nin annesinin hikayesini öğreneceğiz.

Bir sonraki bölüm yine Pazar günü gelecek.

Okumaya ayırdığınız vakit için teşekkür ederim. 

Continue Reading

You'll Also Like

23.1K 2.4K 20
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
3.2K 235 10
Büyük bir savaşın ortasında , doğumuyla birlikte dört kadim ejderhayı uyandırmış bir prensesti Arya. Ancak Kral Darius 20 yıl sonra tekrar geri dönmü...
7.7M 450K 84
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
1.8M 98.1K 50
Zengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde...