AHZA |gay|

alowaxy tarafından

156K 9.1K 3.7K

"Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. Can da, inci mercan da..." |•| "İyi bir adam değilim, olmayacağımd... Daha Fazla

|1|
|2|
|3|
|4|
|5|
|6|
|7|
|8|
|9|
|10|
|11|
|12|
|13|
|14|
|15|
|16|
|17|
|18|
|19|
|20|
|21|
|22|
|23|
|24|
|25|
|26|
|27|
|28|
|29|
|31|
|32|
|33|
|34|
|35|
|36|
|37|
|38|
|39|
|40|
|41|
|42|
|43|
|44|
|45|
|46|
|47|

|30|

1.8K 146 65
alowaxy tarafından

|30•|

"Anlamadım"

Gergin olduğumda saat geçmek bilmezdi. Saniyeler dakika, dakikalar saat gibi gelirdi. Şu an da öyleydi. Tüm arkadaşlarımın dik bakışları üzerimdeyken zaman geçmiyordu. Kast edilen şeyi bilmemeleri için içimden dua ederken sakin durmaya çalışıyordum. Bu kadar çabuk açığa çıkmamızı beklememiştim. Nasıl olmuştu?

"Anlaşılmayacak bir şey yok Batu, Zahid hocayla beraber misiniz değil misiniz bunu soruyorum."

Benimle aynı gerginliği taşıyan Ata dan gözlerimi kaçırdığımda tek istediğim rahatlamaktı. Tüm gözlerin üzerimde olduğunu hissetmek boğazımı kuruturken Gökalp'in keskin bakışlarından kaçmak isteyerek gözlerimi yumdum.

"Telefonunu bana verdiğin gün açık kalan mesajlarınızı gördüm, lütfen inkar etme gerçekten beraber misiniz o adamla?"

Ata'nın sesi kırılgan ve korku dolu çıkarken bu durumun tam tersini ben öğrenirsem nasıl bir tepki vereceğimi ister istemez düşündüm.

Akıllarından neler geçtiğini  de merak ediyordum.Gökhan düşünceli, Gökalp umursamaz duruyordu. Doğukan burda bulunmaktan hoşnut ve son derece meraklıyken Selda anlayışla gözlerimin içine bakıyor ve bir cevap bekliyordu. Kimsede o beklediğim iğrenme belirtisi yoktu. Bu beni birazda olsa rahatlatmıştı.

"İsteyerek mi berabersin?"

Doğukan'ın benden dahil kimsenin beklemediği ani sorusu boş amfide yankılandığında Gökalp korkunç bakışlarını ona dikmişti. Doğukan omuz silkerek karşılık verdiğinde Gökalp'in sinirlendiğini anlamamak için kör olmak gerekiyordu. Keşke onlar burda olmasaydı. O zaman Ata ile rahatça konuşabilir ve elimden geldiğince gerçekçi olmaya çalışırdım.

"Normal bir durum mu bu ne bakıyorsunuz olabilir belki, tehdit falan edi-"

"Senin ölen arkadaşının babasıyla olmandan daha normal bir durum Doğukan, neyine şaşırdın."

Gökalp'in umursamaz sesinden fırlayan cümleler gözlerimi sonuna kadar açma isteğimi körüklerken  algılama becerimi yitirmiş gibiydim. Zaten yeterince gerginken duyduklarım kötü bir şaka gibiydi. Gerginliğimi ve bana sorulan asıl soruyu bile unutmuş gözlerimi Doğukan'a dikmişken onunda afalladığını ama sinirlendiğini fark ettim. Kastettiği kişi Alpay bey miydi emin değildim. Gökhan ile evlerine gittiğimiz gün onunda arabasını görmüştük. Gerçek olabilir miydi emin değildim. Çevremde bu kadar farklı ve karmaşık olayların olması beni ürkütüyordu.

"Konu ben değilim, senin amcanın öğrencisiyle beraber olması Gökalp ama bunu sen herkesten önce biliyordun değil mi?"

Bugün daha ne kadar şaşırabilirdim tahmin edemiyordum. Boğazım kupkuruydu. Konu benden sapmış ve bağımsız bir çok noktaya savrulmuştu.

"Sahi neden arkadaşlarına anlatmadın?"

Herkes kadar bende şaşkındım ama Doğukan konusunda. Ata kırgın olduğunu düşündüğüm bakışlarla Gökalp'e bakarken neden herkesin bildiğini sorguluyordu. Tıpkı benim gibi. Doğukan ise hazır cevaplığına rağmen benden daha fazla gergindi, hissetmemek elde değildi.

"Amcamın mahremi burdaki hiçbir adamı ilgilendirmiyor çünkü."

Rahatsızlık hissi boynuma sıkıca yapıştığında ne tepki vereceğimi bilmeyerek öylece bekledim. Kendimi saf ve güçsüz bir aptal gibi hissediyordum. Kimsenin bilmediğini düşünürek oyun oynadığımı sanarken asıl oyun bana oynanmıştı.

"Onu bu şekilde sorguya çeker gibi konuştuğunuzu da duyarsa hiç iyi olmaz haberiniz olsun."

Gökalp'in son sözleri bu olurken Ata"ya bakmadan sınıftan dışarı çıkmıştı. Geriye kalan hiç kimseden çıt çıkmazken biraz daha toparlanmaya çalışarak yutkundum. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. İnkar edebileceğim bir durumda değildim, Selda dışında herkes biliyor gibiydi ve bu durum beni çıkmazda bırakıyordu. Nasıl öğrenmişlerdi,neden kimse bir şey dememişti...

"Bence siz önce yalnız konuşun sonra hep birlikte konuşuruz." 

Gökhan'ın uzun bir sürenin ardından kurduğu sakin cümleleriyle minnetle ona baktığımda Selda ve Doğukan'da onu takip ederek dışarı çıkmıştı. Şimdi koca amfide ben ve Ata dışında kimse yoktu. Arkadaşlarımız kapının hemen önünde olsa da büyük bir sessizlikle öylece duruyorlardı.

"Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum."

Ata ile aramızda oluşan sessizliği bozan ben olurken ayakta dikildiğini fark ederek karşıma oturmuş ve gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Neden öyle baktığını anlamayarak karşılık verdiğimde sessizce konuşmaya başladı.

"Onun nasıl bir adam olduğunu biliyor musun?"

Sakin ve tane tane sorduğu sorusuyla kafamı olumlu anlamda iki defa salladığımda alayla gülümsedi.

"Nasıl bir adam peki aşk dolu mu,sevgi dolu falan mı yada tanıyorsun ya güya onu!"

Ne cevap vereceğimi bilmeyerek bir süre duraksadım. Sevgi dolu bir adam olduğunu söylemezdim ama ömrüm boyunca kimse tarafından edinemeyeceğim tuhaf bir ilgisi ve sahipleniş şekli vardı. Dünya üzerinde her ne istersem isteyeyim önüme serecek kadar güçlüydü gözümde. Aşıktım, gerçek anlamda aşıktım ve bu dört ay ömrümün en güzel günlerini oluşturuyordu. Bunu inkar edemezdim.

"Neden konuşmuyorsun?"

Ata'nın az öncekinin aksine sakin sesi beni daldığım düşüncelerden sıyırdığında sıkıntılı bir soluk aldım. Konuşmama izin vermiyordu,iletişime kapalı bir şekilde tüm ön yargısıyla karşımda oturmuştu sadece. Benden duyacağı yanıtları pek umursamayacağını bilsem de yine de dudaklarımı araladım.

"Aylardır beraberiz Ata, aynı evde kalıyoruz hatta. Sevgilisiyim ben düşündüğün gibi bir durum değil."

Ata duyduğu cümlelerin ardından büyükçe ofladığında oturduğu alandan iyice öne kayarak bana yaklaştı. Bir şeyler söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Gerginlikten avuçlarımın içi sırılsıklam olmuştu. Sık sık göz temaslarımızı keserek onları pantolonumla kurutsam da geçmiyordu.

"Ne aynı evi Batu? O adam kaç yaşında bilmiyor musun,nereye kadar bir ilişki yürütebilirsin onunla, bizden başka biri duyarsa ya,neler olur algılayamıyor musun sen  kafayı yiyeceğim."

Tahmin ettiğinden daha fazla kişi biliyordu Ata...

Aklıma Ekin ve Ozan gelirken istemsizce tüylerim ürpermişti. Onlarda biliyordu ve bu sırla ölmüşlerdi. Ölmezlerse başıma neler getirebilirlerdi tahmin edemiyordum ama şu an kendimden daha çok Doğukan yüzünden şaşkındım. Acaba Ekin ve Ozan da bu ilişkiyi biliyorlar mıydı?

Birinin babası diğerininde amcasıydı, bu durumu asla sakin karşılayacak insanlar değillerdi.  O kadar karmakarışıktı ki her şey, neler dönüyordu etrafımda fark edememiştim.

"Batu?"

"Efendim"

Mahçup bakışlarla Ata'ya bakarken öfkeyle yüzünü sıvazlayıp bir cevap vermemi beklemeye başlamıştı. Sessiz kalışım ve bulunduğumuz durum sinirini bozuyor gibiydi. Bu durumu bu kadar umursayacağını düşünmemiştim, çok sinirli görünüyordu.

Sebebini merak ediyordum, gerçekten dışarıdan bakınca kötü bir durumda gibi mi duruyordum merak etmiştim.

"Bilmiyorum."

Gerçekten bilmiyordum. Ailem yada okuldan duymaması gereken insanlar duyarsa başıma ne gelir yada neler olur bilmiyordum. Umrumda da değildi. Zahid izin vermezdi.

"Bırakman gerekiyor onu Batu. Her gün yüzyüze bakarakta bunu yapamazsın. Ailenin yanına dön seni yeniden Rusya'ya göndersinler yada farklı bir yere. Eğitimine orda devam edersin bende elimden geleni yaparım bu konu da ilelebet kapanır."

Kafamı daha cümlelerin başından itibaren  hırsla olumsuz anlamda salladığımda şaşkınca bana bakmaya devam ediyordu. Fazlasıyla saçmalıyordu.

Ben Zahid'i bırakamazdım. Birazda olsun onu tanıyorsam kaçar gibi gitmeme izin verecek bir adam değildi zaten. Hem neden gidecektim neden kaçacaktım ki?

"Ne istiyorsun o zaman ya, burda kalıp onun-"

Dudaklarını sıkıca kapatarak cümlesini devam ettirmediğinde dayanamayarak dolan gözlerimi kırpıştırdım. Kötü bir şey söyleyecekti biliyordum.

Bu durumda bulunmak da  canımı çok sıkmıştı. Ata bana Gökalp'ten bahsettiğinde onun kötü hissetmesini sağlayacak hiçbir şey söylememiştim. Destekçisi olduğumu belirtip yanında da olmuştum. Dört beş ay gibi kısa bir sürede tanışmamıza rağmen aramızda oluşan bağında farkındaydım. Ata da benim gibiydi. Duygusaldı ve bağlıydı.

"Bak sen olayın ciddiyetinin farkında değilsin.  Sadece bana güven ve dinle olur mu bu akşam ben uçak biletini ayarlar seni bırakırım ailenle de konuşuruz bir şekilde her şeyi hallederiz."

Kavradığı parmaklarımı sıkıca tutarak benden olumlu  bir cevap beklediğinde boğazımda ki yumrunun geçmesini bir süre daha bekledim. Gözlerim dolu doluydu ve hıçkırarak ağlamak istiyordum. Neden böyle konuştuğunu anlamasamda üzülüyordum. Gitmemi neden istiyordu,neden bu kadar abartıyordu ki?

Tamam normal bir durum değildi ama yine de fazla abartıyordu.

"Sakinleş biraz, bende o sırada bileti ayarlata-"

"Ben bırakamam onu."

Avuçlarının arasında ki elimi kendime çekerek öfkeyle konuştuğumda yüzümü ıslatan yaşları görmezden geldim. Dakikalardır konuşuyordu farkındaydım ama algılayamıyordum. 

"Konuşmama fırsat bile vermeden git burdan bitir şunu, bırak onu diyorsun. Ne düşündüğümü neden umursamuyorsun ya? Seviyorum ben onu tahmin ettiğin gibi şeylerde yaşamıyoruz gayet normal bir birliktelik anlıyor musun!"

Bu savunmayı benden beklemediğini yüz ifadesinden anlarken affalayışı bir süre daha devam etmişti. Oturduğu yerden hırsla ayaklanarak boş alanda volta atmaya başladığında dakikalar öylece geçip gitmişti.

"Tamam gitme ama aranızdaki bu normal şeyi bitir ve sonra ne olduğuna bak tamam mı?"

Kafamı yeniden olumsuz anlamda salladığımda ağzından ilk defa duyduğum okkalı bir küfrü öylece ortaya etmişti.

"Neden bunu yapayım. Bak sen yanımızda olmadığın için bilmiyorsun. Dışarıdan her şey çok absürt ve aşırı duruyor farkındayım ama çok mutluyum. Çok seviyorum ben onu,neden bırakayım?"

Gözlerimin içine  bakarak kafasını iki yana salladığında bu muhabbetin tam ortasında telefonuma bir çağrı düşmüştü. Arayanın Zahid oldugunu ve beni otoparkta beklediğini biliyordum. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmeyerek bir süre duraksadığımda Ata'nın düşünceli hali devam ediyordu. Karman çorman bir ifadeyle kafasını  önüne eğmişti. Söyleyecek bir şey bulamayarak çantamı toplandığımda ayaklandım.

Karşıma geçip dudaklarını yeniden araladığında konuşmasına izin vermedim. Dakikalarca konuşup beni ikna etmeye çalışması hiçbir şeyi değiştirmezdi. Ben Zahid'i bırakamazdım.

Tek bir kelime bile etmeden sınıftan dışarı çıktığımda arkamdan öfkeyle bağırdığını hatırlıyordum.

"Çok şişman olacaksın Batu."

Haklıydı pişman olmuştum.

Sanırım bu hayattaki en büyük ikinci pişmanlığımdı.  O gün Ata'nın tepkisini sorgulamamak ve onu dinledikten sonra gitmemek benim için büyük bir pişmanlıktı. Eğer tam o gün her şeyi ardımda bırakarak gitseydim işer bu kadar sarpa sarar mıydı emin değildim.

Belki de diğer insanlar gibi normal ve güzel bir hayatım olabilirdi...

|

Umarım beğenmişsinizdir,  varmı aklınıza takılan bir şeyler??

Zahid?

Batu?

Doğukan?

Ata?












Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

1.5M 90.3K 69
18 yaşındaki bir çocuk hala oyuncakları ile mi oynuyor? [TAMAMLANDI] - (Ageplay içerir.)
768K 52.6K 53
"Kimse sevmemiş mi benim güzel oğlumu?" [TAMAMLANDI]
2.2K 158 7
[•Bedenimde değil, ruhumda sızı sevgilim•] jjk+pjm Mini bir angst.. •11032020 •11032020
837K 58K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...