Elimi şişeye uzattığım da mahur engellemek için elimi tuttu
- Adel , yeter bukadar iyi değilsin
Akşam yemeğinden sonra gördüğüm kolye detayıyla kafam iyice allak bullak olmuştu. Başımın dönmesi üzerine yemekten sonra mahur beni evine getirmişti. Ne ara bukadar içmiştim ne ara bu hale geldim hiçbir fikrim yok .
- Aa hadi canım ciddi misin , dur bakıyım nasılım
Bence gayet iyim ovvv hemde bayağı iyim .
- Dur bir de ben bakayım, hiç iyi değilsin. Aslında sarhoşken senin şu gizemli hallerini çözmek lazım hazır fırsat gelmiş ayağıma. Dedikten sonra hafif bir gülüş attı .
- Bukadar zeki olmak sana ağır gelmiyor mu ya
- Tabiki ağır geliyor sen bilemezsin tabi . Ayrica sarhoşken bile bana laf sokman da çok manidar oldu açıkçası. Her neyse misafir odasında yerim var saat geç oldu dinlenme vakti . Dedi .
- Sen de kalacağımı da nerden çıkardın ne münasebet. Ben giderim . Diyerek ayağa kalktım ve 3 saniye sonra baş dönmesi sonucu geri oturdum . Rezil olmasam olmazdı zaten
- Noldu kapıyı mı bulamadın ? Dedi ve kahkaha atti
- Sen nekadar eğlendin ya öyle gül sen gül
- İnsanlar içince içini boşaltır sen boyuna bana laf sokuyorsun anlamadım ki inat etme saat gecenin 2 si geç uyu hadi yarın iş var
- Her gün işe gidip sonrasında bir şeyler yapıp uyuyoruz böyle böyle hayat geçiyor bazen hayatımıza birileri giriyor bazen birileri çıkıyor. Sonrasında ise ölüyoruz . Çok saçma değil mi , tüm bunların amacı ne ?
- Sen amaçlar uğruna mi yaşıyorsun yani aslında bu inandığın şeye göre değişir. Kimi Yaratıcısı ve onun kuralları için kimi kendi icin kimi ise hiçlik uğruna yaşar. Saçmalık dediğin şeyin senin için ne ifade ettiğine bağlı bence
- Imm, saçmalık; amaçsızlık demek , cümleme devam ederken ayağa kalktım
Hatta nedemek biliyor musun , her şeyi planlı yaptığını sanarken hayatın da sana plan yaptığını unutmuş olmak demek yada yanında güvenecek tutunacak kimsenin olmaması demek . İnsanların bile bile zevk ala ala bukadar vicdansız olup kardeşimin canını alması demek ..
- Adel tamam sakin ol
- Ve hatta tüm bu haksızlığa karşı hiçbir şey yapamam demek . Ben ona söz vermiştim mahur , bırakmayacaktım onu .
Gözümden akan yaşları sildim nefes alabilmek için ağlamaktan tıkanmış burnumu çektim kafamı yukarı kaldırıp gözlerimi kapadım.
Biliyor musun , hala sözümü tutabilirim.
Diyerek elimde ki bardağı yere fırlattım. Kırılan parçasını elime almak için yere eğildiğimde , yapmak istediğim şeyi anlamış olacak ki mahur geldi .
- Ne yaptığını sanıyorsun, bırak şunu . Güçlü biri sanırdım seni şu haline bir bak
- hah! Güçlü biri sanardın demek . Senin ne sandığın benim umurumda mı sence . El bebek gül bebek büyütülmüş varlık içinde popülerlikle yetişmiş prensimiz konuştu. Sen ne anlarsın acıdan zorluktan .
Elinde ki cam parçasını firlattı bileğimden tutarak oturduğumuz yerden beni kaldırdı. Üzerime doğru gelerek beni duvara yapıştırdı. Nefesinin kokusunu duymaya yetecek mesafeseydik . Yeşil gözleriyle yüzümün tüm hattını inceledi . Bileğimi kuvvetli sıkışı nekadar sinirlendiğini anlamama yetiyordu.
Gözleri yeşilin koyu tonuna büründü , boynunda ki damarlar belirginleşti .
- Hayatımda senin kadar şımarık kendini beğenmiş birini daha görmedim. Büyük acılarla büyümüş olgun biri sanıyorsun kendini daha da kötüsü tek acıyı senin yaşadığını sanıyorsun öyle mi bu aptallıkla buralara kadar nasıl geldin merak ediyorum.
Dedi sinir yüzünden titreyen nefesiyle . Çok yakınımda olduğu için kısık sesle ama sert bir tonda konuşuyordu . Buna rağmen söyledikleri kulaklarımı inletmeye yetti .
- Bırak kolumu
- Neden canın mı acıdı , acıya dayanıklı olduğunu sanıyordum
Laftan anlamayacagini bildiğim için bileklerimi çekip kurtardım ellerinden .
Mahura yakınlaşma fikri tehlikeli bir hal almaya başlamıştı.
Karşıma geçti ve gözlerini gözlerime dikti
- Sana bakınca gözlerinde acı çeken küçük bir kız görüyorum adel , kendi acısının bataklığında boğuşan küçük bir kız çocuğu
- Ben küçük bir çocuk değilim mahur hatta küçükken bile çocuk olmadım . Benimle konuşurken laflarına dikkat et . Kendini kahin mi sanıyorsun da gördüğün bildiğin her şeyi dogmatik bir şekilde kabul ettirmeye çalışıyorsun. Evet az önce saçma davrandım endişelendin anlıyorum az önce dediğin gibi kendi bataklığımda boğuşuyorum evet ama eksik söyledin kendi kendime değilim benimle birlikte beni bu bataklığa iten herkesi boğucam orda.
Ve sana gelirsek , Gözlerin mahur ; gözlerin kara delik gibi baktığın kişiyi içine çekip hapsediyorsun karanlığına. Senle ben ayniyiz esasen . Sen alışmayı öğrenmişsin ben savaşmayı
Bukadar aci çekmiş biri bukadar profesyonel şekilde popüler olup gülüp eğleniyorsa acısına alışmıştır . Ben geri çekiliyorum çünkü savaşmayı tercih ediyorum ben buyum . Dedim
Yanağından göz yaşı süzüldü. Benim yüzümden büyümüştü olay bukadar . Dayanamayıp gözyaşlarını sildim .
Ellerimden tuttu ve öptü .
İkimizde bitik bir haldeydik . En sonunda o kendi odasına ben misafir odasına gittik zaten kalkmamıza 3 saat vardı .
Sabah olduğunda kapımı çaldı
- Adel hadi hazırlan 20 dk ya çıkmamız gerekiyor .
- Tamam geliyorum . Dedim kiyafetlerimle yatmıştım zaten .
Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra ağrı kesicimi içtim.
Salona geldiğimde dünkü cam kırıkları hala yerde olduğun gördüm. Konuşmaların hepsi tek tek kulağımda canlandı.
- Günaydın
- Günaydın mahur
Dedim . Beyaz yakalı gömlek altında siyah bol kot giymişti . Siyah saçlarını dağınık bırakmayı tercih etmişti.
Kapıdan çıkıp arabaya bindiğimiz de iki yabancı gibi olmamıza dayanamayarak
- hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağınız. Dedim
- Evet öyle davranacağınız çünkü hiçbir şey olmadı
- Öyle mi peki madem bir şey olmadı neden bukadar mesafeli davranıyorsun
- Baştan beri böyle davranmalıydım belkide
- İçimi ilk defa birine açtım. Bunca zaman mesafemi korumakta haklıymışım. Şu tavrına bir bak. Dün ne kadar kabaydın farkında mısın
- Peki sen ne dediğinin ve ne yaptığının farkında mısın, gözlerimin önünde intihar edecektin adel !
Evet aptallık etmiştim buna diyecek bir lafım yoktu
- Haklısın, üzgünüm. Sağa çeker misin arabayı inmek istiyorum . Dedim araba yavaşladı ve sağa çekti. Elim kapıya uzandığında elimi tutarak beni kendine doğru çekti ve sarıldık. 2 bitik birbirimizi bulmuştuk ne hoş değil mi .
Onun nekadar çok şefkate ihtiyacı olduğunu dün bakışlarında farketmistim bende ona sıkıca sarıldım.
Nekadar öyle kaldık bilmiyorum. Sonrasında kollarımız birbirinden ayrıldı
- Sende gitme lütfen. Dedi . Bu dengesiz ruh halleri gitmemi istememesi geçmişte kötü bir terkedilme hikayesinin olduğunu açığa çıkarıyordu.
- Burdayım , gitmiyorum . Dedim .
Bunun üzerine karşıya baktı kendini toparlayıp derin bir nefes alıp arabayı çalıştırdı.
İş yerine geldiğimizde mesaiye başladık ve yeni projeyle alakalı ayrıntılara çalıştık.
Gün boyu kaçamak bakışlar attık birbirimize . İnsanlar aşık olunca neden liseli gibi olur ki . Yani tabiki aşık olmadım. Mahur için diyorum bunu . Ahh iç sesim beni çok yoruyor .
Öğle arası olduğunda gözde hanım yanıma geldi ve Asel hanımın beni çağırdığını söyledi.
Odasına çıkıp kapıyı tıklattım
- Gel
- Buyrun Asel hanım beni çağırmışsınız.
- Evet Adel otur lütfen. Öğle aranı almak istemem . Sadece koridorda bunu düşürmüşsün. Onun için çağırdım seni bir açıklaman var mı bu konuda
Dedi ve çekmecede bir kağıt çıkarıp bana gösterdi .
Gördüğüm şey ile başımdan aşağı kaynar su dökülmüştü.
Kahretsin!
Bunu nasıl düşürebilirim.
Yolun sonuna bukadar çabuk geleceğimi düşünmemiştim.