Horace Akademisi

By New_Stone

18.3K 1.5K 371

Misty'nin yaşadığı dünyada 6 farklı tür vardı elfler, şeytanlar, periler, şekil değiştirenler, element kullan... More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
15
16
17

14

990 89 39
By New_Stone

İyi okumalarrr 

Medya: Darrel

**Hatırlatma**

"Hadi ama biraz aksiyon biraz heyecan fena olmaz kaybedecek bir şeyimiz yok. Olmadı dediğin gibi yapar anlatırız. Bize ufak bir ceza verip yollarlar ama ondan önce bunu bir deneyelim." dedim heyecanla. Ne var yani okul günlerim sıkıcı geçsin istemiyorsam.

İkisi de konuşmadı ancak bakışlarından anlamıştım, kabul etmişlerdi.

****

"Saçmalama gitmem ben sen git" dedi Elena Aster'e

"Ben niye gidiyormuşum sen yaptın sen çöz" diye karşılık verdi o da.

"Kimsenin bir yere gitmesine gerek yok onlar size gelecek zaten" dedim bıkkınla. Şekil değiştirenden oyuncağı alabilmem için birisinin o grubu oyalaması gerekiyordu ki gizlice alabileyim . Aslında baştaki planıma göre oyuncağı rahatça gölgem ile alabilirdim ancak ilk günkü gösterim yüzünden yemekhaneye sihir yapmayı engelleyen tılsımlar koymuşlardı. Bizse bunu son dakika öğrendiğimiz için başka bir plana geçiş yapmıştık. Şekil değiştirenin cebinden oyuncağı çalmak.

Amcam bir hırsızdı yani daha önce kimseden hiçbir şey çalmadığını iddia ediyordu ancak 11 yaşımdayken onu bizim evden birkaç değerli eşyayı yürütürken görmüştüm. Onu gördüğümü fark etmişti ve onu annemlere şikayet etmemem için benimle anlaşma yapmıştı. Bana dilediğim her şeyi bedavaya nasıl alabileceğimi öğretecek türden bir anlaşma.

Maddi durumumuz kötü değildi ama her istediğimde alınmazdı. O yüzden istediğim her şeye sahip olabilme ihtimali beni cezbetmişti ve amcamın teklifini kabul etmiştim. Önce bana nasıl cüzdan çalınacağını öğretti ardından daha detaylı şeylere geçmişti. Parmaktan yüzük çalmak yada çantanın içinden eşya almak gibi.

Beni etrafı gezdirmek bahanesiyle dışarı çıkarırdı ve birlikte zenginleri soyardık. Değişik biriydi hırsızdı ama asla fakirden yada orta halli birisinden çalmazdı. Eğlenceli olduğu için sesimi çıkarmaz, tadını çıkarırdım. Tabi bu eğlence kısa sürdü. Annem bir gün odamı toplarken odamdaki çoğu eşyanın benim olmadığını anlayıp sorguya çekmişti. Gerçekleri öğrendiğindeyse çok sinirlenip amcamı kovmuştu ve bana neden çalmamam gerektiğiyle ilgili bir sürü öğüt vermişti. O gün çok anlamasam da büyüdükçe anlamıştım ve yaptığım şeyler yüzünden utanç duymuştum. Amcamı ise o günden beri bir daha görmemiştim.

Neyse sonuç olarak hiç kimse fark etmeden küçük bir çarpışmayla oyuncağı cebinden alabilirdim. Tek sorun bu çarpışmadan sonra o şekil değiştiren beni asla bırakmazdı ve burnumdan getirmeye çalışırdı. Bu yüzdende kızların onları oyalaması lazımdı. Ayrıca çocuk zaten Elena'yı aradığından ekstra bir çaba göstermelerine gerek bile yoktu.

Bu arada bu hırsızlıkla ilgili anılarımı kızlara tabi ki de anlatmamıştım. Benden rahatsız olmalarını istememiştim. Onlara sadece ellerimin hızlı olduğunu ve bu işi yapabileceğimi söylemiştim.

Elena sıkkınlıkla "Tamam, kabul oyalarız" dedi sonunda pes ederek.

Aster" Sorgulamaya fırsatımız olmadı ama sen bütün bunları nereden biliyorsun?" dedi.

"Gölgelerle izledim"

"İstediğin herkesi gölgelerinle izleyebiliyor musun?"

"Evet"

Ellerini cebine yerleştirdi ve anladım manasında kafasını salladı. Bakışlarını yemekhaneye çevirdi ve sessizliğe gömüldü. Dikkatlice suratını inceledim. Rahatsız olmuş gibi durmuyordu ancak bu durum gerçekten de rahatsız edici olmalıydı. Düşünsenize birisinin sizin her anınızı izleyebilecek bir gücü olduğunu. İzlenmek duygusunun ne kadar korkunç olduğunu en iyi ben bildiğimden empati yapabiliyordum. Şuanda dahil her hareketim her zaman izleniyordu. Bu nedenle de bu gücümü her ne kadar sevsem de önemli olmadıkça kullanmamaya çalışırdım.

"Hadi içeri girelim o zaman" dedi Elena sabırsızca. Onu dinleyerek yemekhaneden içeri girdik. Girdiğimiz gibi gördüğüm grupla birlikte tökezledim. Bu kadar erken karşılaşmayı beklemiyordum.

Ellerindeki tepsileri bırakmış çıkışa doğru yürüyorlardı. Fırsat bu fırsat deyip daha bizi fark etmemiş olan gruba doğru ilerlendim. Kendi aralarında sohbet eden gruptan şekil değiştirene odaklandım ve hafifçe omzuna çarptım. Çaktırmadan cebindeki oyuncağı aldım ve kendi cebime attım. Kafamı kaldırmadan "Kusura bakmayın" dedim ve ilerlemeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü kolumdaki el ilerlememe engel oluyordu. Mecburen kafamı kaldırdım ve turuncu parlak gözlere sahip olan çocuğa baktım.

Diğer elimle kolumu ondan kurtarıp dik dik suratına baktı "Ne oldu? Özür diledim ya işte"

Dilini şaklattı "Yetmez bu bir kez daha dilemelisin baksana morardı galiba" dedi sanki acıyormuş gibi yaparak kolunu sıvazlarken.

Al işte biliyordum bu çocuğun bir arıza çıkartacağını. Hiç istemesem de mecburen " Sana çarptığım için özür dilerim" dedim.

Sırıtarak "Lütfen beni affet demeyi unuttun"

Sinirlenmemeye çalışarak yüzümdeki zoraki bir gülümsemeyle "Lütfen beni affet?"

"Cümleyi baştan kurman gerekiyor Misty. Görgü kuralı diye bir şey öğrenmedin mi?" dedi ayıplarcasına. Dişlerimi sıktım ve sabırla "Sana çarptığım için özür dilerim şimdi lütfen gitmeme izin ver"

Kollarını bağladı ve birkaç saniye düşündü ardından yanında duran ve bizi izleyen arkadaşlarına baktıktan sonra "Şimdi de eğilip bir daha söyle"

Şakamı yapıyor diye yüzüne baktım dikkatle. Yapmadığını anlayınca ağzımdan histerik bir gülüş çıktı bu ana kadar iyi bile dayanmıştım. "Ben şimdi senden bir özür dileyeceğim varya" diyerek yüzüne yumruk atmaya yeltenmiştim ki ağzım Elena tarafın kapatılmıştı. Beni sıkıca sararak geriye çekti "Yapma" diye fısıldadı.

Gözlerimi kapattım sakinleşmeyi umarak. Kavga başlatırsam caza alırdım. Bu yüzdende kendimi sakinleştirerek elini ağzımdan çektim. "Sakinim, merak etme" dedim gülümseyerek.

"George bırak gitsinler uzatma" dedi elf olan. Yavaş yavaş hepsinin adlarını öğreniyordum. Şekil değiştireninkinin George olduğunu öğrendiğimize göre geriye elf olan kalmıştı sadece.

"Bir kerede karışmasanız olmuyor zaten" diye homurdandı ve geri çekildi. "Tamamdır özgürsün sana daha fazla karışmayacağım ama şu kız gidemez" dedi eşiyle Elena'yı işaret ederken. İlgi benden o ikisine kayarken çaktırmadan geldiğimiz yoldan geri geri adımlamaya başladım. Yemekhaneden çıkmam lazımdı ki George oyuncağın yokluğunu fark etmeden bırakabileyim. Çıkışa oldukça yaklaşmışken üzerimde hissettiğim bakışlarla etrafıma baktım. Darrel sırıtarak beni izliyordu. Kaş göz hareketleriyle cebimi işaret etti. Yaptığım şeyi anlamıştı.

Duraksamadım ve elimi ağzıma götürerek susmasını söyleyip elimle beni takip etmesi için gel işareti yaptım. Ardından arkamdan gelip gelmediğine bakmadan dışarı çıktım ve yemekhanenin arka tarafına yöneldim.

Yemekler büyü ile hazırlandığından yemekhanenin sadece öğrenciler için olan kısmı tılsımlanmıştı. Yani geri kalan kısımda hala büyü yapılabiliyordu. Bu sayede arakladığım eşyayı gölgemle gönderebilirdim.

Yeterince ilerleyince durdum ve maymun gölge vezirlerimden bir tanesini çağırdım. Gölgem önümde belirdiği sırada arkamdan ayak sesleri duydum ama umursamadım. Gelmişti.

Cebimden oyuncağı çıkardım gölgeye uzatarak" Bunu al e içerideki bebeğin yanına bırak" Gölge oyuncağı alıp duvarın içinden geçerek ortadan kayboldu. Bakışlarımı Darrel'e çevirdim, oyuncağı aldığımı zaten biliyordu bu yüzden şaşırmamıştı. "Bunu onlara anlatacak mısın?" dedim bedenimi de ona doğru çevirirken.

"Anlatıcam"

" Tamam" dedim ellerimi cebime sokarken. George eninde sonunda fark edecekti zaten cebindekinin gittiğini ve bir şeyler çevirdiğimizi o yüzden söylemesi pek bir şey ifade etmiyordu

Kısa süreli bir sessizliğin ardından "Buraya gelmeden önce hırsızlıkla mı uğraşıyordun" ona garip garip baktım." Beni yanlış anlama amacım senin rencide etmek değil sadece hareketlerin çok profesyoneldi"

" Sorun değil" sırtımı arkamdaki duvara yasladım ve kafamı ona çevirdim.

"Amcam hırsızdı ve beni de kullanıyordu. Küçüktüm ve istediğim her şeyi kolayca elde edebilmek güzel gelmişti ama sonra büyüdükçe ve annemin yardımıyla yaptığım şeyin farkına vardım ve amcamla iletişimi kestim" Ona neden anlattığımı bilmiyordum.

Belki de bu akademideki güvenmemem gereken kişilerin başında geliyordu ama gözlerine baktığımda istemsizce kendimi ona anlatmak isterken bulmuştum kendimi. Aklıma gelen şeylerle kaşlarım çatıldı. Ben insanlara zar zor güvenen birisiydim bu kadar çabuk güvenmem mantıklı değildi. Üzerimde büyü kullanıyor olamazdı değil mi? Şeytanların manipüle etmekte yetenekli olduğunu duymuştum. Aklıma düşen şüphe nedeniyle rahatsızca yerimde kıpırdandım Bundan sonra bu çocuğun yanında hareketlerime dikkat etmem gerekiyordu.

" Amcalar bazen tam bir baş ağrısı olabiliyor" dedi o da duvara yaslanırken. Ondan sonra bir daha konuşmadık, gölgem geri döndüğünde ise bir şey söylemeden oradan ayrılmış ve akademiye girmiştim beni bekleyen kızlar durumu çözdüğüm için rahatlamıştı oradan derslere girdik ve bitince de yatakhaneye döndük.

O günden sonra zaman çabucak geçti. Günler sıradandı akademiye git, geri dön. Arada sırada grupla karşılaşıyorduk ama hiçbir şey söylenmiyordu böyle böyle 2 ay geçti ve akademide her yıl düzenlenen 1. sınıflara özel olan Deniz yarışmaları başladı.

Kısaca anlatmam gerekirse bu yarışma kuzeydeki Horace akademisine ait olan adalardan birinde gerçekleşiyordu, burada bizi rastgele eşleştirecek ve 6'şar kişilik gruplar oluşturacaklardı. Bu grupla birlikte birkaç zorlukla ve engelle mücadele edecek, adadaki düzenlenen yarışmaları kazanmaya çalışacaktık. Ne tür yarışmalar düzenleneceğini bize orada haber vereceklerdi.

Kazanan gruba yarıştığımız ada hediye edilecekti. Oldukça büyük ve güzel bir ödüldü. Sorarsanız bir adaya ihtiyacım yoktu ama bir ada istiyor muydum? Evet.

Ayrıca diğer bir ödül olarak kazananlardan her biri bir öğretmen tarafından seçilecek ve bir ay boyunca o öğretmen tarafından eğitilecekti. Tek sorun kendi öğretmenimizi kendimiz seçememizdi. Her bir öğretmen kendi çalıştırmak istediği öğrenciyi seçiyordu. Ancak yine de oldukça verimli bir ödül olduğu kesindi.

Sonuç olarak kazanmak istiyordum, geri kalan bütün 1. sınıflar gibi

"Sizce uzun kollu bir şeyler almalı mıyım yanıma" dedi Elena elindeki kıyafetlerle

"Almalısın ne gibi koşullarla karşılaşacağımızı bilmiyoruz" dedim. Kaç gün kalacağımızı belirtmemişlerdi sadece yanımıza birkaç parça kıyafet almamızı söylemişlerdi. Az önce yapılan duyuruya görede eşyalarımızı hazırlamamızı sonra da bahçeye inmemizi istemiş detayları orada anlatacaklarını söylemişlerdi. O yüzden biz de aklımıza gelen her türlü durumda yardımcı olabilmesi için yanımıza her türden eşya almıştık.



---------------------

Merhabalar maalesef düzenli bir şekilde bölüm yükleyemiyorum çünkü şu sıralar çok meşgulum. Okuldu, antrenmandı ,kurstu ,sınavdı derken hop zaman geçiyor. Seneye yks sınavına gireceğimden çok boş vaktim olamıyor üstüne ben birde dilci olduğumdan ydt'yede hazırlanıyorum.

Ama merak etmeyin derslerde yada boş bulduğum vakitlerde elimden geldiğince yazıyorum bir sonraki yeni bölümde tekrar buluşalım ☺

Continue Reading

You'll Also Like

7.6M 440K 82
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
19.4K 2.1K 19
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
192K 8K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
48.7K 1.3K 76
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi