ADA
Poyraz arabaya doğru yürüdü yanımıza gelip annemin elini eline alıp hoşgeldiniz Perihan anne dedi.
Bana dönerek hoşgeldin dedi ve yanaklarımdan öptü dudakları yanaklarıma, yanaklarım dudaklarına, değdiğinde tüm bedenimi bir ateş sardı bu adamdan deli gibi etkileniyordum.
Anneme dönüp.
-Burdan Perihan anne demesi ve yolu göstermesiyle.
Annem önümüzde yürümeye başladı bana dönüp elini uzattı.
Elimi eline aldı eve doğru yürümeye başladık.
Parmakları elime kenetlenmiş şekilde eve girdik. Salon kapısında Pervin hanım ve 2 kız dikiliyordu nişan gecesi pek kimseyi tanıma fırsatım olmamıştı hem heyecandan hemde bana tanıştıran olmadığı için olsa gerek.
Salona doğru yaklaştık annem Pervin hanımı öptü sonra kızlar sırayla annemin elini öperek kenara geçtiler.
Ben giderek Pervin hanımın önce elini öptüm o da beni öpüp.
-Hoşgeldin güzel kızım, dedi ve yüzümü okşadı tebessüm ettim. Sonra yanındaki kız.
-Merhaba ben Yağmur dedi öpüştük sonra da Deniz ile öpüştük.
-Yağmur ağabeysine dönüp
-Poyraz ağabey yengem ne kadar güzel bir kız değil mi? dediğinde utançtan yanaklarım kıpkırmızı oldu.
Poyraz sadece gülümsedi. Hiç bir cevap vermedi.
Pervin hanım.
-Hemen sofraya geçelim her şey sıcakken oturup yiyelim dedi.
Ben Poyraz'ın yanına, Annem Pervin Hanımın karşısına kızlarlada bizim karşımıza geçti. Çok güzel bir sofra kurulmuştu güzelce oturup kahvaltınızı edip. Birbirimizi tanımak için kendi aramızda konuştuk. Kahvelerimizi içmek için salona geçtiğimizde.
Poyraz'ın telefonu çaldı ve dışarı çıktı.
Poyrazın dışarı çıkmasıyla annem beni utandıracak cümleleri kurmaya başladı.
-Pervin Hanımcım herşey çok hızlı oldu malum kız isteme, söz hiç birşey olmadan nişan yaptık, akrabalarım ve çevrem sizinle tanışıp sohpet etmek ister ne zaman müsait olursunuz?Bohçalar geldikten sonramı? yapalım tanışmayı öncemi?
Pervin Hanım kahvesinden bir yudum alıp çok asil bir şekilde.
-Perihan Hanımcığım konunun açılması isabet oldu bende Ada kızıma soracaktım ne zaman sana alış verişe çıkalım diye. Önce Ada ile çıkalım alacağımızı alalım. Bohçaları getirdiğimiz gün sizde akraba eş dost haber verirsiniz böylelikle tanışmış. Adetimizide yerine getirmiş oluruz dediğinde yanaklarımdan Ateşler çıkıyordu...
Yağmurun bana seslendiğini bir süre sonra duydum ona doğru dönüp ne dediğini algılamaya çalıştım.
-Yengeciğim ağabeyim seni çağırıyor dışarıda...
Kafamı salladım müsaade isteyip dışarı çıktım.
Yanaklarım ateş atıyordu etrafa bakındığımda Poyraz cam kapının pervazına dayanmış bana bakıyordu.
- Ne oldu güzelim Amasya elmasına dönmüşsün?
-Bu annem beni öldürecek isteme söz bohça nedir ya.... Nişan olmuş bitmiş ama annemin istekleri bitmiyor.
- Annen gelenekleri seviyor benimkide sever bırak istekleri olsun. Sen bana kendi isteğini söyle bende seninkini yapayım.
- Sana dün de söyledim, Poyraz benim hiçbir isteğim yok. Annemin kız istemeydi sözdü bohçaydı sözleri beni gerçekten çok utandırıyor.
-Ada sen babandan istemek istemezmisin?
-Bilmem.
-Nasıl bilmem istermisin? istemezmisin?
- Şimdiye kadar hiç evlenmeyi düşünmedim ki Poyraz isteyip, istemediğimi bileyim.
- Peki sen benimle olmak, yada benimle evlenmek istiyormusun?
- Bilmiyorum!
-Sen ne biliyorsun Ada...
-Poyraz farkında mısın bilmiyorum ama bizimki gerçek bir nişanlılık değil bir anda olayların içinde kendimizi bulduk, ne sen duygularından eminsin, nede ben duygularımdan eminim. Sana ne hissediyorum minnettarlıkmı, hoşlanmamı, sadece beni koruduğun için bir güvenimi evet bir his var ama karman çorman kafam, aklım, bedenim, her yerim ayrı sinyal veriyor.
Sorularuna nasıl cevaplar vereceğimi bilemiyorum.
Nasıl konuşacağımı bilemiyorum.
Aklımda bir sürü şey var düşünmekten yoruldum.
Şurda bir ay sonra belkide ayrılacağız ve ben bunca zahmete girilsin istemiyorum.
-Sus Ada tamam.
Poyraz beni susturdu ve yanımdan çekip karşıda duran büyük arabaya bindi. Hızlan evin bahçesinden çıkıp gitti. Neye uğradığımı şaşırdım ben gerçekleri söylemiştim yalan yanlış hiçbir şey söylememiştim ve bu sinirini bir anda anlayamadım. Orda öylece arkasından bakakaldım.
Yağmur yanıma geldi
-Ne oldu yenge?
Abim neden sinirlenip çekip gitti?
- İnan bilmiyorum bir anda konuşuyorduk sinirlendi çıkıp gitti.
-Deli Poyraz esmiştir bir yerden bırakalımda esip sakinlesin sonra nasılsa durulup sana geri gelir. Gel içeri geçelim.
Annemler koyu bir sohpete dalmışlardı. Onlar konuşurken bende sersemce kafa sallıyıp gülümsüyordum.
Aklım Poyrazdaydı ne yapsam arasammı? Mesajımı çeksem söylediklerimde kıralacak çekip gidecek ne vardı ki doğrular neden ona ağır geldi düşünceye dakmışken. Annemin hadi Ada demesiyle yerimden kalktım.
Yarın için sözleşip çıktık. Yol boyu Poyraz'ı Arayıp aramama konusunda kendimle cebelleşip duruyordum. En iyisi eve gidince onu aramaktı.
POYRAZ......
Sinirle arabayı iş yerinin önüne çektim. Arabadan indim odama gidip terastan İstanbulu kuş bakışı izlerken arkamdan Dinçerin sesi geldi.
- Poyraz hayırdır abi evden hızla çıkıp buraya gelmişsin? Yengeyi evde bırakıp seni buraya getiren sebep nedir çok merak ediyorum??
-Sebep Ada başka ne olacak.
-Ne yaptıda seni böyle estirdi yengem?
Sessizce etrafı izliyordum....
-Hadi Poyraz söyle susunca içinden çıkamayız.
-Ne kendi duygularından eminmiş, nede benim kinden, bir ay sonra ayrılacakmışız nasılsa zahmete gerek yokmuş.
Lan amk ben nasıl düşdüm bu duruma...
- Abi herşey ani oldu kızda haklı ne bilsin senin ona yıldırım aşkınla tutulduğunu, ne bilsin daha önce kimseye böyle şeyler hissetmediğini.
Ayrıca onun tarafından bakınca yakışıklı, zengin çevresi hatun dolu bir adamsın kız seni tanımıyor haklı yani zaman vermek lazım.
-Lan Dinçer sikerim belanı benim nerede çevrem hatun dolu.
-Abi bunu sen biliyorsun o bilmiyor yan yana durduğun anda bile birinle çekip seni haber yapıyorlar. Daha dün yemek yerken yanına hatun geldi. Yengem içinde ne yaşadı biliyormusun ki kızıyorsun duruma birde onun açısından bak.
İkimizde sessizce manzarayı izledik.
- Sadık itinden habar varmı ne durumdayız.
- Çocuklar takip ediyorlar sıçsa haberimiz olacak.
-Dinçer ben demeden sakın kendi kafanıza göre iş yapmayın. Dediğim gibi önce her şeyini takip edeceğiz nereden çıktı, nereye girdi , nerede kiminle yatıyor, kalkıyor, yiyor içiyor, sıçıyor, hepsini bilmek istiyorum.
Düşmanını iyi tanırsan yapacağı hamleleri de önceden hesaplayabilirsin. Bunu sakın unutma.
-Tamam abi bu Celal iti hala depoda ne yapalım?
-Herşeyi senin üzerine verdimi.
- Evet üstünde ki donu hariç hiç birşey kalmadı verdiklerinde zaten hemen satışa çıkardım. Paraları her zaman ki yere istifledim.
Emlak ve araçlar satılınca o paralarıda istiflerim.
Şeresizi gömelim mi?
-Hayır bir süre misafir edelim arayan soranı bir görelim. Arkasından arayan bu mallar sizde babam, dayın, amcam nerede gibi bir sürprizle karşılaşıp polisle savcıyla uğraşmayalım.
Soran herkese de malları bize sattı çekip gitti dersiniz.
-Sen çok zekisin be abi ben çoktan çukurlamıştım iti.
-Hadi Dinçer uza şimdi biraz çalışmam lazım.
Masama oturup bilançolara bakarken telefon çaldı ve ekranda yanan isim karın kaslarımın gerilmesin sebep oldu.
Açıp açmama konusunda kararsızdım ama ona verdiğim söz aklıma geldi ( Bu telefon ilk çalışta açılmazsa ya ölmüşümdür, yada ağır yaralıyımdır.) yeşile bastım.
*Efendim Ada
* Ölmediğine göre ağır yaralısın?
Tebessüm ettim ona söylediğimi unutmamıştı.
*Evet ağır yaralıyım.
*Poyraz konuşabilirsiniz? yüz yüze.
* Bir saat sonra evden alırım seni.
*Tamam görüşürüz.
* Görüşürüz.
ADA...
Poyrazla konuşmak için gelip beni almasını bekliyordum.
Odamın kapısı çaldı ve babam müsade istedi.
-Gel baba...
-Ada biraz konuşalım kızım....
-Tabi baba
-Ada Poyrazlarda bugün herşey güzel gitmiş annen anlattı.
-Evet bilirsin annemin istediği şeyler olunca herşey güzel olur baba.
-O nedemek aman Ada sakın Poyrazla ters düşme kızım biliyorum başta nişan olayı etrafa gösteriş ve Celalden kurtuluş içindi ama işlerim çok kötü kızım sizin evliliğiniz bizim kurtuluşumuz demek.
Sen Poyrazı istemesende biliyoruz ki o seni istiyor.
Onunla evlenirsen hem bizi hem kendini kurtarırsın. Eğer batacak olursak bu benim sonum olur aklıma gelen düşünceler çok korkunç Ada.
Telefonum çalınca Poyrazın geldiğini anladım.
- Baba Poyraz geldi çıkmam lazım. Aklına sahip çık batmıyacaksın.
- Söylediklerimi unutma Ada umudum sensin...
Merdivenlerden inerken babamın söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu Poyraz'la evlenirsem ailem kurtulacak. Yoksa batacaktık belkide babam intihar edecekti. Aman Allahım bunun düşüncesi bile yetti yüzümü bir ateş bastı böyle birşeyi düşünmek bile korkunçtu.
Kapıyı açıp onu karşımda görünce içimden gidip onun boynuna sarılıp ağlama isteği doğdu.
Ama yapmadım ona her dokunduğumda anlam veremediğim duygular yaşıyordum.
Bir birimize öylece bakıyorduk.
- Gidelim.
- Tamam dedim ve arabaya bindim. Bizi manzarası çok güzel ama sakin bir yere götürdü.
-Evet Ada seni dinliyorum.
-Poyraz neden beni bırakıp gittin?
-Söylediğin sözler hoşuma gitmedi seni kırmak istemedim o yüzden gittim.
- İyi de biz senle konuşurken beni o şekilde bırakıp gitmen hoşmuydu?
- Ben konuşurken gitmedim Ada, sen konuşup ben dinlerken gittim.
Konuşmak karşılıklı olur.
Sen söylersin, ben söylerim bu konuşmak olur.
Sen içindekileri döktün rahatladın.
-Ben konuştum, rahatladım sen o yüzden gittin öylemi? Gitmek işin kolayı,, kalıp konuşmak zor Poyraz .....
- Ben konuşurum Ada, sen kaldıra bilirmisin onu bilmem.
-Konuş ya konuş içinde kalmasın kaldırırım ben neleri kaldırmadım.
- Bak Ada tamam seni bırakıp gittim, anladım ki bu durum seni sinirlendirmiş. Ama inanki içimde ki yangın ikimizinde yakmasın diye gittim.
Sinirlenmiştim sesimin tonu artmış bir şekilde Poyraza bağırarak.
- Bunlar bahanemi Poyraz sözlerimden hoşlanmamışsında gitmişsin.
Yanmasaydın Poyraz, söyleseydin sende konuşsaydın.
Dememle ayağa kalkıp kollarını adeta bir kartal gibi açıp elleri oturduğumuz masanın iki yanından tutarak üzerime doğru eğildi ve gözlerime bakarak yüzüme.....
- Ne söyleseydim Ada.
Sana ilk görüşte aşık olduğumu. O yüzden evlenmek istediğimi.
Gözlerine baktığımda kaybolduğumu.
Celal ibnesi sana dokunacak,
ben gelene kadar birşey olacak ihtimalinin aklımı yitirmeme sebep olduğunu mu söyleseydim..
Ha Ada......
Bunları söylesem bana inanırmıydın?
Ben bunları hissedip seni nasıl mutlu ederim diye düşünürken, sende duygularında emin değilsin bende, değilim bir ay sonra ayrılacağız nasılsa zahmete girmeyin dediğinde ne yapmamı isterdin?
POYRAZ o sessizliğin içinde yüzüme beni nasıl sevdiğini haykırdı...
Gözleri gözlerime kenetlenmiş bir şekildeydi.
Dona kaldım bu adam bana resmen ilanı aşk ediyordu hemde bu kadar az sürede.
Kollarını masadan kaldırdı geriye doğru çekildi sandalyeyi arkasından ittirdi ve oturduğumuz masadan kalkıp ilerideki manzaranın daha güzel gözüktüğü boşluk terasa doğru gitti.
Sırtı bana dönüktü, yüzü manzaraya.
Oturduğum yerde öyle kala kalmıştım, o bunları hissederken ben ona ne hissediyordum ona bir şey olacak ihtimalli canımı sıkıyordu.
Bana dokunduğunda ateş saçan duygular hissediyordum, ama aşık mıydım? değil miydim? bunu bilmiyordum aşk nasıl olurdu ki onun bana hissettiklerinden farklıydı içimdekiler.
Sonra aklıma Erdem geldi Erdeme duyduğum hislerle karşılaştırdım Poyraz açık ara öndeydi. Beni öptüğünde sıcaklamam, irkilmem, canı yanacak düşüncesiyle sıkılmam bunlar aşkmıydı. Bu hisleri anlamam için zamana ihtiyacım vardı ve biz anlaşma yaparken denemek içinde konuşmuştuk.
Son karar bana aitti. Yerimden kalktım yanına gittim.
- Poyraz!!
-Efendim!
-Beni eve götürürmüsün?
-Tamam....
Yol boyu hiç konuşmadık beni eve bırakıp gitti....